Arama

Popüler aramalar

‘’Obradoviç ve Kaliniç‘’

Jasikevicius yönetimindeki Zalgiris, 17 yıl sonra Play-Off’a kalmak üzere, üstüne üstlük dünkü yenilgiye rağmen ilk 4 mücadelesi veriyor. Fenerbahçe Doğuş, geçen haftaki Real Madrid galibiyetinden sonra saha avantajını büyük olasılıkla almıştı. Litvanya ekibi için çok daha fazla anlam taşıyan bir maçtı. Nitekim maça çok iyi çalışmışlar. Hücumları takır takır işledi. 5/5 saha içi, 8/8 serbest atış isabet oranı ile maça başlayıp, 18-7 öne geçtiler. Fenerbahçe ise hiçbir hücumu durduramazken, bir çok yanlış şut tercihinde bulunuyordu. Fark bir ara 12’ye çıktı ama Kanarya, bu kadar kötü oyuna rağmen, oyunun içinde kalmanın mükafatanı ikinci yarıda gördü. Obradoviç sürekli doğru beşi bulmak için denedi durdu. Sonunda buldu da. İki oyun kurucunun felaket oynadığı 4. periyoda kadar Melli, Thompson ve Vesely, takımı ayakta tutmayı başardı. Son çeyrekte ise Sloukas kendine geldi. Kaliniç ‘ben bu zamanların oyuncusuyum’ dedi bir kez daha. Datome de sorumluluk almaya devam etti. Fenerbahçe bu galibiyetle matematiksel olarak Play-Off’u, gerçekte de ilk 4’ü garantiledi. Yolun sonunda bir Final-Four daha görünüyor.

Gecenin sorusu

Maçı kim kazandı? Bence Obradoviç. Bu yıl Fenerbahçe bir kez daha şampiyon olursa, bu Obradoviç’e yazılır. Geçen yıl Bogdanoviç veya Udoh diyenler olabilir ama bu sezon, tamamen takım oyunuyla buralara geldiler.

Maçın starı

Tartışmasız Kaliniç. Sezonun büyük bölümünü sakat geçirdi ama karar anlarında geçen yılki gibi yine büyük işler yaptı. Böyle bir deplasmanda 12 sayı, 6 asist, 2 de top çalma. Daha ne yapsın?

Maçın olayı

Maçın olayı Zor deplasmanda 25 kere çizgiye gitmek büyük olay. 25’ini de sayıya çevirmek daha da büyük...

Kısa mesaj

Mesajı Fenerbahçe Doğuş verdi tüm rakiplerine... Önce Real Madrdi, ardından da Zalgiris'i deplasmanda yendi. Haftaya da CSKA var. Sıradaki gelsin...

10 Mart 2018, Cumartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ahmet'ten sevgilerle‘’

Real Madrid maçının üstünden 48 saat geçmeden Galatasaray Odeabank derbisine çıkan Fenerbahçe Doğuş, rakibini doğum gününde 21 sayı ve 9 ribauntla oynayan Ahmet’in müthiş performansı ile 80-60 mağlup etti ve ligde liderliğini sürdürdü

Fenerbahçe, Real Madrid’le İspanya’da oynadıktan sonra dün sabah İstanbul’a gelmiş, biraz uyuduktan sonra derbiye çıkmıştı. Bu tip maçlarda, yani 48 saat geçmeden oynanan karşılaşmalarda az süre oyuncuların fark yaratması gerekiyor. Dün de bu farkı Ahmet Düverioğlu yarattı. Sezon başından bu yana istikrarlı bir gelişme gösteren Ahmet, Thompson’un tribünde olduğu, Vesely’nin de oyunun içine giremediği derbide, 9/11 saha içi isabetiyle 21 sayı, 9 ribauntla oynadı, 2 de blok yapıp, Obradoviç’e bile kendini saygıyla selamlattı. Bu performansı 25. yaşına girdiği doğum gününde, hem de ezeli rakip Galatasaray’a karşı sergilemesi de onun için daha da anlamlı oldu.

Hiç taviz vermediler

Oktay Mahmuti yönetiminde daha dirençli bir takım haline gelen Galatasaray, gücü oranında mücadele etti, 35 dakika maçın içinde kaldı belki ama kapasiteleri bu kadar. Zaman zaman farkı 2 ve 4’e kadar indirdiler ama, böyle maçlarda sadece mücadele etmek yetmiyor. Summers, Juskevicius, Renfroe ve Taylor gibi skor adamları ortalıkta olmayınca, 60 sayıda kaldılar. Fenerbahçe, yorgun olmasına rağmen savunmadan hiç taviz vermedi. 40 dakika boyunca konsantre oynadılar. Sahanın yıldızı, Ahmet’e, Datome eşlik ederken, kenardan gelen Sinan 13 dakikada, 5 asist ve 4 sayıyla, eski takımına öldürücü darbeyi vuran isim oldu.

05 Mart 2018, Pazartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Müthiş Rövanş‘’

Fenerbahçe'nin Madrid'de alışılagelmiş zaferlerinden birin daha izledik. Obradoviç'in, Laso'ya karşı nasıl kolay üstünlük sağladığını gördük bir kez daha. Real Madrid, tempolu oynayan, koşan, açık alanı seven bir takım. Fenerbahçe ise Madrid'de hiçbir zaman rakibin oyunun kabul etmiyor, kendi bildiğini oynuyor. Dün de maça çok iyi savunma stratejisi ile 12-2 başladılar. Ama hakemlerin ucuz düdükleri, Real'in çizgiden sayı bulmasını sağladı. Madrid, ilk yarı ürettiği 45 sayının 21'ini serbest atıştan bulmuştu. Tam 24 kez faul çizgisine gittiler, Fenerbahçe ise sadece 10. Buna karşın müthiş üçlük yüzdesi Sarı-Lacivertliler'i oyunda tuttu. Ahmet, Vesely faul problemine girip kenara gelmek korunda kalırken, Obradoviç ikinci yarıda 4 kısalı sisteme döndü. Kaliniç ve Datome 4 numarada harika işler yaptı. Sloukas, Datome ve Nunnally'nin üçlükleri ile Kanarya üstünlüğü ele alırken, fauller normale dönünce Real Madrid de çizgiye gelemedi. İkinci yarıdaki savunma stratejisi Fenerbahçe'ye hem rövanşı, hem de Play-Off'ta saha avantajını müjdeledi. 5. sıra ile galibiyet farkı 3'e çıkarken, bundan sonra ekibimizin ilk 4'ten aşağı inmesi için mucize gerekecek.

03 Mart 2018, Cumartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sıkıntı büyük‘’

Belki de güle oynaya kazanacağımızı düşündüğümüz iki deplasmanda alınan yenilgilerin yanı sıra, oynanan basketbol da bizleri karamsarlığa itti. “Wild Card” filan olmadan bileğimizin hakkıyla katılacağımız bir Dünya Kupası Eleme Grubu’ndaydık. Hala da öyleyiz. ‘Yetersiz’ diye tanımlanan son Avrupa Şampiyonası kadrosundan bile daha eksik bir takımla elemeleri oynuyorduk ama, rakiplerimizin durumu bizden de beterdi.

Önümüz aydınlık değil

Evimizde oynayacağımız kalan iki maçı kazandığımız taktirde ikinci tura çıkacağız ama, orada bizi kimler bekliyor ve en önemlisi bu oyuncu havuzuyla önümüz aydınlık görünmüyor. Ortak görüş yabancı serbestliği sonrası Türk oyuncu kalitesinin düştüğü... İspanya 4 maçını da kazandı. 10 NBA, 10 Euroleague oyuncusu yoktu. Normal şartlarda ilk 20’ye giremeyecek oyuncularla Slovenya ve Karadağ’ı yeniyorlar. Onlarda yabancı sınırı yok. Mesela Baskonia’nın İspanyol oyuncusu yok. Yunanistan, bir tek Çin’den Bourousis’i getirmiş. Ne NBA, ne Euroleague oyuncuları var, onlar da 4’te 4 yaptı. Keza Almanya, tamamen Bundesliga oyuncularıyla Sırbistan’ı bile yenip 4’te 4 yaptılar. Fransa, İtalya da öyle. Hatta Litvanya... Bu ülkeler bir şekilde bu seviyelerde yarışabilecek oyuncuları yetiştirebiliyor.

Bilinmezlik içinde elemeler

İkinci turda İspanya, Slovenya ve Karadağ ile karşılaşacağız. Buradan alacağımız puanlar taşınacak. 6 galibiyet alıp, şimdiden Dünya Kupası’nı garantilemek içten bile değildi. Seneye ne olacağı belli değil. Eylül’de NBA oyuncuları gelir mi? Sezon içinde Euroleague takvimi çakışır mı? Bu bilinmezlik içinde elemeleri oynayacağız. Ama bilinen tek şey, bir an önce milli takım havuzunu 20-25 oyuncuya çıkarabilmenin yolunu bulmak.

28 Şubat 2018, Çarşamba 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fırsatları tepiyoruz‘’

Dünya Kupası yolunda son yılların en iyi kurasını çekmiştik. Hele ki takvim Euroleague maçları ile çakışınca, herkes eksik kadrolarla mücadele ediyordu, biz hariç... En azından dün toplam 34 sayı atan Bobby ve Melih’i kadroya katabilmiştik. Letonya’da ise Strelnieks, Timma ve Bertans gibi üç önemli Euroleague oyuncusu yoktu. Üç gün önce de bu salonda Ukrayna karşısında dağılmışlardı. Maça da öyle başladılar. Rahat bir galibiyet alacağız gibi gözüküyordu ama öyle olmadı. İlk periyot 5 üçlük attık. Furkan tam 4 hücum ribaundu aldı.

Pas yapamadık

11 sayı öne fırladık. Salonda da öyle yoğun bir atmosfer yoktu ama oyunu koparamayınca, Letonya yavaş yavaş döndü. Buralarda kavga etmek de önemli. Önce Blums, sonra Simits bizimkilerin üzerine dövecek gibi yürüdü. Savaşacaklarını gösterdiler ama aynı savaşı biz gösteremedik maalesef. Çok vasat bir takıma daha yenildik. Hele ikinci yarı basketbol adına hiçbir şey ortaya koyamadık. Pota altını hiç kullanamadık. Letonya bizi sürekli zorlama dış atışlara zorladı. Hiç pas yapamadık. Top oyun kurucuların elinde patladı durdu. 30 üçlük kullanmak zorunda kaldık, bunların 20’si kaçtı.

Daha güçlü...

Gruptan çıkarız belki ama ikinci grupta bizi İspanya, Slovenya ve Karadağ bekliyor. O zaman fikstür nasıl olacak, takımlar tam kadroyla mı gelecek bilinmez ama İsveç ve Letonya’yı yensek, daha ilk turdan Dünya Kupası’nı garantilemiştik. Şimdi daha güçlü rakipleri geçmeye çalışacağız...

27 Şubat 2018, Salı 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Çok geç kaldık‘’

Dünya Kupası yolunda kazanmamız gereken bir maçtı. 35 dakika boyunca yanlış basketbol oynadık İsveç karşısında. Aynı basketleri yedik defalarca. Maçın yıldızı Spires, ayakları yavaş Ege’nin üzerinden smaç üstüne smaç yaparken, 4 numaralarımız Metin, Metecan ve Tolga’nın sahada olmadığı, İsveç’in defalarca hücum ribaundu aldığı 35 dakika boyunca neden tecrübeli Furkan’ın rotasyona dahil olmadığını sorgulayıp durduk basın tribününde. Keza rakibe baskı yapacak, oyunun ritmini değiştirecek, takıma enerji katacak Doğuş Balbay’ın neden kenarda oturtulduğunu... Belli ki Ufuk Sarıca’nın maç önü stratejisinde bu iki isim rotasyonda yoktu. Ama işler kötü giderken de ısrar etmenin anlamı yok. Nitekim son çare olarak Furkan ve Doğuş oyuna girince, maçın bütün rengi değişti.

Müthiş geri dönüşde yetmedi

Furkan her iki pota altında da ribauntları alıp, çabuk ayakları ile savunmada doğru yerde dururken, Doğuş’la başlayan baskı sonuç vermeye başladı. Skor 58-45’ti. İsveç de çok acemi. Bizim presimiz sonrası gelip ilk topu potaya atmaya kalktılar. Boş olmalarına rağmen atmamaları gerekiyordu. Bu acemilik de çok işimize yaradı. Bobby ve Melih’in üçlükleri ile skor bir anda 59-58 oldu. Çok da hak etmediğimiz maçı kazanma noktasına getirdik. Ama bu kez hataları yapan biz olduk. 24 saniye kala Melih yanlış bir şut tercihinde bulundu. Ardından faul yapmamız gerekirken yapmadık. Neyse ki Doğuş topu çaldı ama potaya gidip turnike atmak yerine, nedendir bilinmez durmayı tercih etti. Savunma yerleşince de o basketi atamadık. Tribünde 8 binin üzerinde taraftar, 5 bini Türk. İsveç tarihinin bir basketbol maçında topladığı en çok seyirci. Onlar için tarihi bir maçtı, tarihi de bir galibiyet oldu.

24 Şubat 2018, Cumartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe'den sürprize izin yok‘’

Fenerbahçe Doğuş’un, kendisini bekleyen zorlu fikstür öncesi, iddiası bulunmayan Milano karşısında kazanmaktan başka çaresi yoktu hedefi doğrultusunda...

Melih ve Bobby milli takımda, Datome ise sakatlığı nedeniyle kenardaydı. Milano’da da eksikler vardı, ama rakip öylesine toplama bir takım ki, biraz sert savunma karşısında şaşkın ördek gibi olabiliyor. Ama ciddiye alınmadığı taktirde, Goudelock, Kuzminskas, Jerrels, Bertans, Micov ve dün oynamayan Theodore gibi oyuncularıyla hiç beklenmedik galibiyet alabiliyordu.

Obradoviç, dün oyuncularına derdini çok iyi anlatmış. Çünkü, Sarı-Lacivertliler’in bu tip maçları ‘nasılsa kazanırız’ havasında oynadıklarını defalarca gördük daha önce. Dün işi baştan sıkı tuttular, 40 dakika boyunca tam konsantrasyonla sezonun en farklı galibiyetlerinden birini aldılar.

Gecenin sorusu

Fenerbahçe’yi kalan 7 maçta Real, Zalgiris, Kızıl Yıldız ve Khimki deplasmanları bekliyor. İçeride de CSKA Moskova maçı var. Kanarya, bakalım kalan 7 haftada alacağı galibiyet sayısıyla ilk 4’e kalabilecek mi?

Maçın starı

Sezon başında ‘ümidimi kestim’ dediğim Thompson, dün 7/8 şut isabeti ile 15 sayı attı. Pozisyonunda orta mesafe şutta ligin en iyisi belki. Savunmada da biraz daha iyi. En azından saçma fauller yapmıyor. Böyle devam ederse, beklenenin üzerinde katkı verecek gibi.

Maçın detayı

Galibiyetin yanı sıra sakatlıktan çıkan Nunnally ve Kaliniç’in performansları ilerisiiçin çok önemliydi. Nitekim bu ikili takımın ilk basketlerini atarken, moral ve özgüven kazandılar. Gerisi de geldi.

Kısa mesaj

Euroleague’in en çok atan takımını, 70 sayıda tuttular. ‘Hücum maç, savunma ise şampiyonluk kazandırır’ özlü sözü umarız bu sezon için de geçerli olur.

23 Şubat 2018, Cuma 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Efes başladığı gibi bitirdi‘’

Euroleague’de tarihin en kötü sezonunu yaşıyordu Efes. Ligde de 8. sıradan kupaya katılma fırsatı yakaladı. Onlar için bu yılki en önemli hedefti belki de... Özellikle Türkiye’de 2 yabancısı dışarıda kaldığı için çok dar bir rotasyonla oynuyorlardı. Ama Ergin Ataman, bu rotasyondan 3 maç boyunca maksimum verimi almayı başardı, rakipleri de normal performanslarının çok altında oynamak durumunda bıraktı. 3 maçı da rahat kazandılar diyebiliriz aslında. Fenerbahçe Doğuş karşısında da 16 sayılık farkı görmüşler, faul sorunları nedeniyle sonunda yakalanmışlardı.

Yarı finalde Darüşşafaka’yı, dün de Tofaş’ı sürklase ettiler resmen.

Turnuvanın MVP’si Simon’du belki ama Doğuş çok önemli işler yaptı. McCollum tüm zor şutları soğukkanlılıkla sokmayı başardı. Dunston, bütün kupayı oynadı. Dinlenmeyi en fazla o hak etti belki.

Dün maçın başında Dragiç de sakatlanınca, 7 kişi kaldılar belki ama Tofaş’ı bir an olsun oyunun içine sokmadılar. Savunma konsantrasyonları turnuva boyunca en üst seviyedeydi. Sonuna kadar hak edilerek ve çok rahat kazanılan bir kupa oldu Efes için.

Tofaş, finale gelene kadar harikaydı ama dün duvara tosladılar. Yarı finalde 14 üçlük isabet bulmuşlardı, dün 18’de 1’le oynadılar. Sezonun en kötü şut yüzdesi, onların en önemli maçına denk geldi.
Tabii ki Efes’in ilk dakikadan itibaren takımın tek guardı Henry’ye Doğuş’la baskı yapması nedeniyle Beşiktaş maçında olduğu gibi rahat hücum edemediler. Hücumda ritm bulamadıkları için de o şutlar girmedi. Darüşşafaka’nın akıbetine Tofaş da uğradı. Orhun Ene, maç boyu bir çok şey denedi ama ne yapsa kar etmedi. Efes’in savunma stratejisi, hiçbir Tofaş’lı yıldızın oyuna girmesine izin vermedi.

19 Şubat 2018, Pazartesi 06:00
YAZININ DEVAMI