Arama

Popüler aramalar

‘’Yıldızlar gecesi‘’

Grup aşamasında futboluyla rakibi domine eden bir takım henüz izlemedik ancak oyunun olumlu taraflarına baka rsak Hırvatistan, gayet iyi işler yaptı. Belçika ve Uruguay’la birlikte gruplarda 3’te 3 yapan Hırvatlar’ın özellikle Arjantin karşısında aldığı 3-0’lık net skor, onlara özgüven anlamında da çok şey kattı. Danimarka ise Fransa’n ın ardından ikinci olarak çıktığı C Grubu’nda çok gösterişli bir oyun ortaya koyamadı. Kadro kalitesi açısından Hırvatlar bir adım önde gözükmesinin yanında, lider karakterli oy uncu sayısında da rakibine göre üstün.

Tansiyon yüksek olacak

Orta alanda Luka Modric ve İvan Rakitic, fo rvette Mandzukic, oyunu iyi okuyan ve buna göre tempoyu artırıp, düşürebilen isimler. Vikingler ’d e ise tüm yük, Christian Eriksen’in üstünde. Ta nsiyonu yüksek olacak mücadelede bu artı, Hırvatistan için önemli bir koz olacaktır.

Kısa mesaj

Hırvatlar, daha atak oynayacak, Danimarka ise önce savunmayı düşünecek. İşte bu tarz oyunlarda Danimarka 90 dakika savunmayı hep iyi yapabilir mi? Hırvatlar ise kontrataklara nasıl karşı koyabilir? Merak konusu.

Ön plana kim çıkar?

Bu sorunun şöyle bir cevabı var; Hırvatlar açısından Luka Modric, Danimarka açısından da Eriksen. İkisinin maçtaki performansı ve yapacakları, yüksek ihtimalle sonuç açısından da bağlayıcı olacak.

Bu istatistiğe dikkat!

Danimarka, son 7 Dünya Kupası maçının 6’sında 2.5, Hırvatlar ise son 6 Dünya Kupası mücadelesinin 5’inde en az 2 gol atmış. Bu istatistiğe göre, çeyrek final bileti kapışması bol gollü geçebilir.

01 Temmuz 2018, Pazar 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Senegal affetmedi‘’

Taktik anlamında bir Avrupalı kadar disiplinli oynayan Senegal, ilk yarıda özellikle M’Baye Niang’la Polonya’ya zor anlar yaşattı. Robert Lewandowski’yi çok iyi durduran Senegal savunması, ilk 45‘te yıldız futbolcuya sadece 1 şut (isabetsiz) izni verdi. 37’de Niang’ın başlattığı atakta Mane, Gueye’ye pasını verdi. Onun vuruşunda top önce Pazdan’a, daha sonra da Cionek’e çarpıp, kaleciyi de yanıltarak ağlarla buluştu: 0-1.

Boş kaleye gönderdi

İkinci yarıda Lewa, daha istekli gözüküyordu. 48’de kendi kaptığı topta aldığı faul ve kullandığı serbest vuruşu kaleci güçlükle kurtardı. Ancak ardından O da, ilk yarıdaki moduna geri döndü. 60’ta Krychowiak’ın inanılmaz hatalı geri pasında Senegal’den Niang topa doğru hareketlendi ve öne çıkan kaleci Szczesny’yi geçti ve boş kaleye de topu gönderdi: 0-2. 86’da Krychowiak, bu kez kafayla farkı 1’e indirdi: 1-2. Ancak kalan az sürede bu çabalar yetersiz kaldı ve Senegal istediğini aldı.

Maçın sorusu

Robert Lewandowski’yi gören oldu mu? Polonya’nın yıldızı ilk yarıda hiç yoktu, ikinci yarıdaki frikiği dışında beklentilerin çok altında kaldı.

Maçın starı

Senegal’de Mane’nin ön plana çıkacağı düşünülürken, M’Baye Niang maça damgasını vurdu. İlk golde atağı başlattı, ikincisinde fırsatı gole çevirdi. Polanyalılar, ona bir türlü karşı koyamadı.

Maçın olayı

İlk golde topun iki Polonyalı futbolcuya çarpıp ağlara gitmesi, ikinci gol öncesi de Krychowiak’ın anlamsız bir şekilde orta sahadan topu kendi kalesine doğru fırlatması.

Kısa mesaj

Turnuvanın geneline baktığımızda şu ana kadar ‘Bu maç süperdi’ diyebileceğimiz komple bir 90 dakika henüz izleyemedik. Muhtemelen asıl Dünya Kupası heyecanı için biraz daha zamana ihtiyaç var!

20 Haziran 2018, Çarşamba 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hırvatlar'a çifte hediye‘’

Elemelerde Türkiye’nin yer aldığı MESAJ gruptan İzlanda ile birlikte kupanın yolunu tutan Hırvatistan, Nijerya karşısında yorulmadan üç puana ulaştı: 2-0. Hırvatlar ilk golü, 32’de Mandzukic’in kafasında Etobe’nin kendi kalesine attığı golle buldu. Zaten gol için niyeti pek fazla olmayan Yeşil-Beyazlılar’da 69’da Bursalı Ekong, bir de Mandzukic’e net bir faul yaptı ve kazanılan penaltıyı 71’de Modric gole çevirdi. Sonrasında Nijerya’nın çabaları yetersiz kaldı ve Hırvatlar da ilk maçtan grupta liderliği kapmayı başardı.

Kısa mesaj

Hırvatistan’ın rakip kaleye ilk isabetli şutunun, Luka Modric’in ikinci yarıda attığı penaltı golüyle gelmesi, maçın bir başka enteresan yanıydı.

Maçın starı

Nijerya’dan Moses… Ancak kazanan haklı olduğu için iki golde de parmağı olan Mandzukic.

Maçın sorusu

İstatistikler yalan söylemez mi? Çok güzel formalı Nijerya, Dünya Kupası’nda ilk golü yediği son 6 maçın hepsini kaybetti.

Maçın olayı

Nijerya’nın önce kendi kalesine attığı gol, sonra da Bursalı Ekong’un penaltıya neden olduğu anlamsız faul.

17 Haziran 2018, Pazar 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Gururlu veda...‘’

Bayern Münih’in ilk maçın aksine rövanşa biraz daha rahat çıkacağını düşünürken, Almanlar’ın sahaya çıkan ilk 11’i bu düşüncemizi bir anda tam tersine çevirdi. Beşiktaş’ın kadrosu, kağıt üzerinde onlara göre düşük gözüküyordu. Keşke Şenol Güneş de, Heynckes gibi as oyuncularını (hücumda) sahaya sürseydi. Ancak sonucu bir kenara bırakın, Siyah-Beyazlılar, Alman deviyle kafa kafaya oynadı, golünü de attı. Seyirci her zaman olduğu gibi harikaydı, bir an bile susmadı, hatayı hemen affetti, desteğini bir an olsun esirgemedi.

Çaresiz kalıyorsun

Bayern seyircisi de kendilerine ayrılan yeri doldurdu ama bu atmosferde genelde adeta sessiz film oynuyor gibiydiler. Bağırdılar ama fazla duyulmadılar. Tribünlerin ilk yarı sonunda Beşiktaşlı oyuncuları alkışlar eşliğinde soyunma odasına yollaması, motivasyonun kaybolmamasını sağladı. Şampiyonlar Ligi’nde harika sonuçlar alan Kara Kartal, kapanışı istemediğimiz bir sonuçla da yapsa, sonuna kadar alkışı hak ediyor. Sonuçta rakip Bayern Münih ve Türk futbolunun şu anki seviyesinde bu tarz bir takımla eşleşmelerde başa çıkılması kolay değil. Adamların hepsi birer yıldız, zor dediğimiz şeyleri o kadar basit şekilde yapıyorlar ki, o anlarda çaresiz kalıyorsunuz.

Kafa tuttular

Sonuca gelirsek; Beşiktaş, devler arenasına şerefli ve onurlu mücadelesiyle, olağanüstü taraftarıyla vedasını yaptı. Gecenin, taraftarın yanı sıra bizim adımıza yıldızları ise başta Necip Uysal ve Medel’di. İlk kez birlikte oynadılar, Lewandowski’li hücum hattına korkusuzca kafa tuttular. Bravo Beşiktaş, emeğinize sağlık...

15 Mart 2018, Perşembe 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bugünü de kurtardık!‘’

Sezona harika başlayan, rakiplerini bol hücum yaparak, göze son derece hoş gelen bir futbolla yenmeyi başaran Galatasaray’da bol güneşli günler geride kaldı, şu anki tablo ise adeta İngiltere havası! Özellikle büyük maçlarda alınan sonuçlar; takımın, yönetimin ve İgor Tudor üzerindeki baskıyı ani bir şekilde artırdı. İşte hal böyle olunca Sarı-Kırmızılılar’da tam güneş kendisini gösterdi derken, bir anda hava kapanıyor, sonra da fırtına çıkıyor. Akhisar maçında yaşananlar da bu bahsettiğim havaların hepsinin aynı anda yaşandığı bir gün gibiydi.

Akıllara Terim geldi

İlk yarı 2-0 bitince taraftar daha ikinci devre ‘İstifa’ diye tepkisini ortaya koydu. Geleceği düşünmeye başlayanlar, önümüzdeki hafta Fatih Terim’i takımın başında görmeye o an çoktan başlamıştı. Bu gerilim içinde son 45 dakikada 2-0’lık mağlubiyetten geri dönüş ve 4-2’lik galibiyet, fırtınanın dinmesini ve yeniden güneş açmasını ‘şimdilik’ sağladı. Ancak Cim Bom’un içinde bulunduğu bu ruh hali, şampiyonluğa giden yolda başına büyük işler açabilir. Takımın 3-2 öne geçtiği anda kontrolünü kaybetmesi, topu alan herkesin ileriye sürmesi ve topu kontrol edeceğine ileriye doğru vurması, bu durumun saha içindeki oyunculara yansıması olsa gerek.

Zarar veriyor...

Sonuçta maç fazlasıyla Başakşehir’den liderliği almasına rağmen Galatasaray yönetimi ve Tudor’un üzerinde ‘her maçı kazanmalıyız’ baskısı kolay kolay bitmeyecek gibi. Yaratılan bu atmosfer de, eninde sonunda daha çok yönetime ve Tudor’a değil, direkt olarak Galatasaray’a zarar verecek. Çünkü bu kaoslu ortamda yeniden büyük maçların rövanşları geldiğinde çıkacak sonuçlar ardından faturanın kime ya da kimlere kesileceği şimdiden belli...

10 Aralık 2017, Pazar 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kuralları koyan adam‘’

FANATİK olarak üyesi olduğumuz ESM’le birlikte Lionel Messi’ye bir kez daha ödülünü vermenin gururunu yaşadık. Dördüncü kez ödülün sahibi olan Messi ile röportaj yapmak her organizasyonda daha zorlaştığına bir kez daha şahit olduk. Dışarıda yüzlerce Messi hayranı, bizim bulunduğumuz alanın dışındaki onlarca gazeteci, organizasyondaki yerini almıştı.

Messi’ye takım kaptanları Busquest ile İniesta’nın yanı sıra yakın arkadaşı ve geçen sezon bu ödülü kazanan Luis Suarez de ona eşlik etti. Hatta Uruguaylı yıldız, ödülü Messi’ye takdim etti. Messi’nin yanında eşinin yanı sıra büyük oğlu Thiago da vardı. Messi’nin tarafı birebir fotoğraf konusunda negatif olduğu için ona 2013’teki ödülü sonrasında hazırladığımız birinci sayfayı aracına binerken verdik. Soruları sorduktan sonra ise toplu fotoğrafta yanındaydık.

Bu bizim için alışık bir durum olmasa da karşımızda dünyanın en iyi futbolcularından biri olduğu için kuralları da o koymuş oldu. Belki de ödülü Ronaldo ile birlikte en çok kazananlardan biri olmak, bunun doğal bir sonucu olsa gerek. O yüzden gazeteci olarak sanırım bu sezon iki efsanenin dışında birinin Altın Ayakkabı’yı kazanması için dua etmek en iyisi (!) Futbolsever olarak ise düşüncemiz elbette hep onları bu vitrinde görmek...

Hayalimiz ise Tanju Çolak’tan sonra bir gün başka bir Türk futbolcunun bu seviyelere gelmesi.


25 Kasım 2017, Cumartesi 06:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bizim ‘Temel Reis'‘’

NAİM SÜLEYMANOĞLU, çocukluğumuzun kahramanıydı.

O, tüm Türkiye’nin dualarıyla rekorları TRT’de Hüseyin Başaran’ın efsane anlatımıyla kırar; biz de önce havalara zıplar, sonra hemen ardından evde ne var ne yok kaldırmaya çalışır, ‘Haydi Naim. Oldu oldu bravo’ diyerek gaza gelirdik! Efsane NAİM, bizim için ‘Temel Reis’ gibiydi.

O da diğer spor dallarının efsaneleri gibi, yaptığı sporla özdeşleşti. Nasıl mı?

İşte aşağıda yazdığım örnekler gibi;

Formula 1=Michael Schumacher
Basketbol=Michael Jordan
Boks=Muhammed Ali
Futbol=Maradona/Pele
Cimnastik=Nadia Comaneci
Atletizm (Sırıkla Atl.)=Sergey Bubka
Golf=Tiger Woods
Atletizm (100/200m.)=Usain Bolt
Yüzme=Michael Phelps
..Ve HALTER=NAİM
SÜLEYMANOĞLU.

19 Kasım 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İyi başladı ama kötü bitirdi‘’

+
Hırvat teknik adamın taktik anlayışı (3-4-2-1), derbide her açıdan çok doğruydu. Kanatları etkili kullanmak ve göbeği sağlama almak isteyen İgor Tudor, geçmişin aksine 3’lü savunmayla sahaya çıktı ve defansta; Maicon, Denayer ve Serdar Aziz’i oynattı. Ayağı daha iyi olan Denayer, ortada oynayarak zaman zaman oyunu buradan kurdu. Takım daha çok öne çıktı ve rakibi baskı altına aldı. Zaten ilk dakikadan net fırsatlar da gelmeye başlamıştı. Serdar Aziz çıkana kadar da her açıdan üstünlük Aslan’daydı ama bu bölümde de gol bir türlü gelmedi.

-
Maçın henüz 19. dakikasında Serdar Aziz’in sakatlanması ve yerine Latovlevici’nin girmesiyle Tudor, 4’lü savunmaya döndü. Ancak bu taktik geçiş, Fenerbahçe’nin lehine sonuçlandı. Orta saha daha fazla baskı yedi ve Latovlevici gerekli hücum katkısını yapamadı. Sağda da Mariano daha çok savunmaya gelmek zorunda kaldı. Böyle olunca Fener, topa daha çok sahip (GS %45, FB &55) oldu. Belhanda, kırmızıyı görmeden önce çıkmalıydı. Tudor, Rodrigues’i görmezden geldi. 10 kişi kaldıktan sonra kontratak oyunu için Gomis’in çıkıp, daha durağan olan Eren Derdiyok’un alınması ise anlamsızdı.

24 Ekim 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI