Arama

Popüler aramalar

‘’Ekici'yi rahat bırakın‘’

Mehmet Ekici dediğinizde aklıma gelen en önemli iki şey, karakter ve adamlıktır. Kendisi Bayern Münih’in alt yapısında yetişti, Nürnberg ve Werder Bremen formalarını Bundesliga’da giydikten sonra, 2014’te Trabzonspor’a geldi. Bordo- Mavililer’de şu ana kadar sebepsiz hiç idman kaçırmadı, her maçta elinden geleni yaptı. Disiplin sorunu
asla yaşamadı. Erkan Zengin, ona yumruk attı, “Takım zarar görmesin!” diye sustu. “Şampiyon olunacak kadrolar kuracağız” dendi, “Tamam” dedi. Hep işin efendilik kısmında kaldı, fedakârlık dediğimiz şeyi hep takımı için yaptı. Kendisine verilen sözler tutulmayınca da, bu kez kendisi için fedakârlık yapma kararı aldı. Anlamak istemiyorlar Sözleşmesi de sezon sonunda biteceği için kulübe para kazandırmak istedi. Ancak transferi bu noktada karıştı! Ne yazık ki Ekici’nin kararını büyükleri; defalarca görüşüp, kaç kez de öğrenmelerine rağmen anlamak istemediler. Halbuki bu inat ve onun üzerindenoynanmak istenen bir takım oyunlar, Ekici’ye verdiği o kararın ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Siz en iyisi daha fazla zorlamayın, bir kez de Ekici’nin verdiği karara saygı gösterip, onu rahat bırakın...

15 Ocak 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gel bakalım Belçika‘’

Türk takımlarının Avrupa kupasında bu sezon gösterdikleri performans, ileriye biraz daha umutlu bakmamızı sağladı. Bu sezon 5 takımla başladığımız maceramızda önce Başakşehir, sonra da Konyaspor, Avrupa’ya nokta koydu. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nden elenmesine rağmen üçüncü olarak Avrupa Ligi’nde son 32 takım arasına girdi. Avrupa Ligi’nde gruplarını lider bitiren Osmanlıspor ile Fenerbahçe de, tıpkı Beşiktaş gibi seribaşı olarak kuraya girmeye hak kazandı.

Bu başarı, ülke puanımızda bize 7.300 puanlık bir katkı yaptı. Geçen sezon 6.600 puan toplarken, burada ciddi bir ivme kazandık ve tarihimizde en çok puan topladığımız 2012-2013 sezonundaki 10.200’ü yakalama ya da geçme fırsatını da elde ettik. İlk kez bu arenada mücadele eden Osmanlı, ülke puanına 12.5’la en yüksek katkıyı yaparken, Fenerbahçe de 12 ile onu takip etti. Genel sıralamada 36.800’e yükselip, bizim gibi yoluna Avrupa Ligi’nde 3 takımla devam eden 9. Belçika ile aramızdaki farkı 1.200’e indirmemiz oldukça önemliydi.

Anderlecht&Gent gelebilir

Şu an için ilk hedefimiz, takımlarımızın son 16’ya adını yazdırmaları ve Belçika’yı sıralamada altımıza almamız. Maç başına galibiyete 400 puan, beraberliğe 200 puanın verildiği formatta bunu başarmak hiç de zor gözükmüyor. Belçika’yı şu an Genk, Gent ve Anderlecht temsil ediyor. Tarihimizde ilk kez 3 takımımızın son 32’ye kalmayı başardığı Avrupa Ligi’nde Genk, bizim gibi seribaşı olduğu için rakibimiz olmayacak.

Ukrayna’ya da yaklaşacağız

Ancak olası bir Gent ya da Anderlecht eşleşmesinde bu takımların elenmesi, ek olarak bizim bu süreçte toplayacağımız puanlar, Belçika’yı safdışı bırakmamızı ve 42.233 puanı bulunan 8. Ukrayna’ya yaklaşmamızı sağlayacak. Ukrayna’nın Avrupa’da tek temsilcisi Shakhtar Donetsk ve onlar da bizim gibi Avrupa Ligi’nde. Burada takım sayısı üstünlüğümüz avantaj olabilir. Yakın zamanda Avrupa Kupaları’na katılımla ilgili bulunduğumuz bir yer itibariyle bir değişiklik gözükmüyor. Gelecek sezon da yine Süper Lig şampiyonumuz, Devler Ligi’ne direkt gruplardan katılacak, ikincimiz 2 ön eleme oynayacak. Avrupa Ligi’nde Türkiye Kupası’nı kazanan takım direkt gruplara kalacak, lig üçüncümüz 2 ön eleme, dördüncümüz de 3 ön eleme oynayacak.

Çağrı Davran

10 Aralık 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Teşekkürler Terim!‘’

Barcelona’daki organizasyonda konuşma fırsatı bulduğum tek kişi Lionel Messi değildi. Ancak en çok onun Arda ile ilgili ne diyeceği, herkesten daha önemliydi. Messi, Arda’nın, Türk Milli Takımı’na alınmamasıyla ilgili fazla yorum yapmaktan kaçınırken, bu, diğerleri için de geçerliydi. Konuştuğum Barcelona’lı yöneticiler, onun Türkiye’nin kadrosunda yer alıp yer almaması üzerinde çok fazla durmadı, aksine bu duruma sevindi. Onlar için işin özeti; Arda’nın takıma, yani Barcelona’ya yaptığı katkı.... Arda, Katalan temsilcisinde kendisini herkese sevdirmiş. Ona hem saygı hem de sevgi duyuyorlar. Onun, artık bu ailenin bir parçası olduğunu söylüyorlar. Açıkçası Fatih Terim’e teşekkür bile ediyorlar. Çünkü en önemli oyuncularından biri milli arada takımda kalıyor ve böylece de onlar için sakatlık riski azalıyor.

Sponsor saçmalığı!

Transfer edildiğinde bazı insanların ‘sponsor transfer’ yorumlarını da kulüpten bazı isimlere sorma fırsatı buldum. Bana direkt, “Bugüne kadar kulüp, asla bir oyuncuyu para kazanmak için transfer etmedi. Bu saçmalık” yanıtını verdiler. ESM’deki diğer yabancı meslektaşlarım da, tıpkı İspanyollar gibi onunla ilgili olarak hep, ‘yıldız oyuncu’ tanımlamasını yaptılar. Hatta Macar meslektaşım Daniel bana, “Sen ne kadar şanslısın, Türkiye’yi ilgilendiren sorular sorabiliyorsun” dedi. Ben de ona, “Zamanında da Kubala (Efsane Macar futbolcu) 1960’larda Barcelona forması giymişti. Artık bırak da biraz biz soralım!” diye takıldım. Şaka bir yana insan bunları yerinde görünce gurur duyuyor ve adamların aklının fikrinin saha içinde olduğunu bir kez daha anlıyor.

28 Ekim 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yüzde 50 Suarez Yüzde 50 Messi!‘’

Bir basın ordusunun yer aldığı (yaklaşık 90 kişi) organizasyonda Luis Suarez’e ilgi büyüktü. Suarez, ödül törenine eşi ve iki çocuğuyla birlikte geldi. Ödülünü alırken de yanında çocukları vardı. Gerçekten ortaya da hoş bir görüntü çıktı. Ona destek için Barça’dan 3 oyuncu geldi ve hepsi de takım kaptanlarıydı. Açıkçası ben Arda Turan’ı da görebilir miyim diye düşünürken O gelmedi ama gelmesine hiç ihtimal vermediğimiz Lionel Messi geldi! Normalde tüm ilgi kendisinin üzerinde olacağı için Messi bu tarz organizasyonları pek tercih etmiyordu. Ancak saha dışında da çok iyi arkadaşı olan Suarez’i yalnız bırakmadı. Organizasyonun büyük bir kısmında kendisi gibi diğer takım kaptanları Busquets ve İniesta ile birlikteydi. Ancak kaç yüz kez fotoğraf çektirdiğini sayamadım. En son giderken 15 kişiyle toplu selfie yaptı ve arabasına bindi! Bu 3 isim dışında bu kez ekstra başka bir oyuncu yoktu ama Barcelona’nın bazı altyapı oyuncuları törende 3 oyuncunun arkasında yer aldı.

Busquets’e fotoğraf çektirdiler!

Iniesta ve Busquets de harika oyuncular ama inanın, insanlar Messi’yi gördükleri zaman neredeyse telefonlarını ya da fotoğraf makinelerini onlara verip, ‘Bir fotoğrafımızı çeker misiniz?’ diyecek duruma geldi. Yani ilginin yüzde 50’si Messi de, yüzde 50’si de Suarez’deydi. Suarez’e sorularımızı sorarken, Messi’ye de zor da olsa sorularımızı sorduk. Güzel cevaplar aldık.. Ve en sonunda da üyesi olduğumuz ESM’le birlikte dünya yıldızlarını bir kez daha okuyucularımızın huzuruna getirmenin mutluluğunu yaşadık.

27 Ekim 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zeki çevik ve ahlaklı‘’

Fenerbahçe, Aatif Chahechouhe’yi kadrosuna katarak gerçekten önemli bir transfere imzasını attı. Belki Sarı-Lacivertliler için geçen sezon Robin van Persie ve Nani transferlerini gördükten sonra Aatif, çok da ilgi çekici olmayabilir! Ancak inanın bu bakış açısına sahip olanların, şimdiden büyük bir yanılgı içinde olduğunu düşünüyorum. Onun, bu forma altında başarılı olacağından şüphem yok. Faslı yıldızı Türkiye’de en yakından tanıyan isimlerden biriyim. Onu sadece saha içindeki performansıyla değil, kişiliğiyle ilgili fikir sahibi olarak da yaklaşık 4 yıldır yakından tanıyorum. Tartışmasız şu an belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz ve keşke yaşasaydı dediğimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü, Aatif’ı gerçekten çok iyi tanımlıyor. Atatürk, “Ben, sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını severim” demişti. Faslı yıldız, bu 3 temel özelliği de bünyesinde barındırıyor.

İkinci sezonunda kral oldu

Futbolcu olmak sadece iyi futbolcu olmakla bitmiyor, bitmemeli de... Fenerbahçe, karakteri son derece yüksek, şu ana kadar gerek saha içi, gerekse saha dışında olumsuz bir hareketine asla rastlanmamış, gece yaşantısı olmayan, inançlarına, ailesine son derece bağlı ve soyadının yazılışı gibi asla zor bir insan olmayan çok iyi bir futbolcuya sahip oldu. Bulgaristan’da oynarken keşfedilen Aatif, forvet olmamasına rağmen 4 sezon boyunca Sivasspor’un gol yükünü ve sorumluluğunu üzerinde taşıdı. 2012-13’teki ilk sezonunda Süper Lig’e alıştıktan sonra, hemen ertesi sezon 17 golle kral oldu. Sonrasındaki iki sezonunda eleştirildiği dönemlerde bile ligde hiç 10 golün altına düşmedi.

Asıl yeri sol kanattır

Özellikle sağ ayağını çok iyi kullanan Aatif’ın asıl yeri sol kanattır, buradan ceza sahasına girdiğinde oldukça etkilidir. Teknik ve hızlı olmasının yanı sıra pas özelliği ile şutları çok tehlikelidir. Akıllara elbette hemen şu klasik soru gelebilir: ‘Aatif, Sivas’ta iyi oynadı ama, peki Fenerbahçe gibi büyük bir takımın ağırlığını kaldırabilecek mı?’ 29 yaşında, yıllardır Süper Lig’de oynayan ve her takıma karşı etkili olabilen Aatif, tam aksine etrafındaki oyuncuların kalitesinin artmasıyla çok daha başarılı olma şansına sahip. Ondan bu kez çok gol atmasını değil, Robin van Persie ve Fernandao gibi forvetlere çok gol attırmasını bekliyorum. Fenerbahçe’nin, onun adına en doğru tercih olduğunu düşünüyorum. Sivas’tan ayrılacağını daha geçen sezonun başında biliyordum.

Kadıköy’de coşar, coşturur

Sivas’ın ligden düşmemesi adına en fazla mücadeleyi veren ve korkusuzca oynayan isimlerin başında geldi.. Ve artık ayrılma vakti geldiğinde sadece Fenerbahçe değil, Trabzonspor, Osmanlıspor, Kasımpaşa ve Konya da onunla ilgilenmişti. Seçimini Sarı-Lacivertliler’den yana kullandı ve ‘aşırı baskı’ya karşı mücadele etmek konusunda ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu şimdiden bilen Aatif, bana göre büyük takım formasını biraz geç giyse de, takıma alışma dönemini tamamladıktan sonra Kadıköy’ün parlayan yıldızlarından biri olarak hem futboluyla tribünleri kendisine hayran bırakacak hem de oynadığı futboldan zevk alacağı için performansı maksimum düzeye yakın olacaktır. Kendisine yeni macerasında başarılar diliyorum...

02 Temmuz 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu gruptan çıkarız‘’

Dünya’nın gözü dün akşam Paris’teydi. Futbolun önderleri Palais de Congres’teydi. Yabancı meslektaşlarımızla kura öncesinde konuştuğumuzda herkesin Türkiye’ye olan saygısının büyük olduğunu net bir biçimde gördüm. Kuradaki en çok korkulan dördüncü torbadan Türkiye’nin ikinci torbadan da İtalya’nın çıkmamasıydı. Birinci torbadaki takımların ardından bizim yer aldığımız küredeki milli takımlar çekilmeye başlandı. Türkiye, son şampiyon İspanya’nın grubuna D’ye gitti, Boğalar’ın hocası Del Bosque bu durumu hafif bir gülümseme ile karşıladı. Bir de üzerine elemelerde karşılaştığımız Çekler çıktı.

En kolayını Fransa çekti

Son olarak da diğer rakibimiz Euro 2008 çeyrek finalini hala unutamayan ve 2018 Dünya Kupası elemelerinde karşılacağımız Hırvatistan oldu. Genel görüş her ne kadar Brezilya’da hayal kırıklığı yaşatsa da İspanya’nın birinci olacağı, Türkiye ve Hırvatlar’ın ikincilik için kapışacağı yönünde. Bana göre bizi harika maçlar bekliyor. Gecenin kazananı ise kesinlikle ev sahibi Fransa’ydı. Romanya, Arnavutluk ve İsviçre ile oynayacaklar. Kesinlikle en kolay rakipler onlarda. Onun dışında çok kolay grup yok. Sonuç olarak biz turnuva takımıyız ve yine herkesi şaşırtacak güce ve yeteneğe sahibiz. Yeni kupa formatında bir üst tur bize uzak değil.

13 Aralık 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Geç uyanış yetmedi‘’

Maçın tempolu başlamasını bekliyorduk. Ancak henüz 4. dakikada Başakşehir’in stoperi Yalçın Ayhan, sağdan yapılan ortada Mahmut’un kafa vuruşunu kurtaran kaleci Onur’un topuna dokunup, takımını 1-0 öne geçirdi. İşte bu dakikadan sonra zaten tam bir sistem takımı olan ev sahibi, fazla riske girmeyip, iyi kapanarak maçın hızını kesti.

Trabzon ise ani yediği golün şokunu atlatıp, beraberliği aramaya çalıştı. Ancak Bordo-Mavililer rakip kaleye yüklense de, tehlikeli atakları bulan taraf yine Başakşehir oldu. 19. dakikada Visca’nın ceza sahası içinde sağ çaprazdan müsait durumda yaptığı vuruş kötü olunca, autla sonuçlandı. 31’de Visca ceza sahası içinde topla buluştu. Ancak pası kötü olunca, Onur topa sahip oldu. 33’te yine duran topta Yalçın yine kafayı vurdu, bu kez Onur başarılıydı. 38’de ev sahibinde Mahmut, kaleci Onur’la karşı karşıya kaldı. Onur topu ayaklarıyla kurtardı.

Visca çok etkiliydi

Trabzon’un en etkili atağı ise 45+2’de yaşandı. Mehmet Ekici sağdan ortaladı, Cardozo’nun kale önünde kafa vuruşu az farkla dışarı çıktı. İlk yarıda isabetli şutu bulunmayan Bordo-Mavililer, ikinci devre sonucu değiştirmek amacındaydı. 50. dakikada Mossoro, bir anda hızlanıp Trabzon ceza sahasına girdi. Onur’un üstünden topu aşırıp kaleye doğru gönderdi. Son anda Aykut, kaleye giden topu çizgiden çıkardı. 60’ta Cardozo’nın ortasında Erkan Zengin, göğüsüyle topu Mehmet Ekici’nin önüne indirdi.

Onun ceza sahası içindeki vuruşu, direğin dibinden dışarı çıktı. 63’te Başakşehir’de günün etkili isimlerinden Visca uzaktan vurdu. Onur, güçlükle topu kurtardı.

Yalçın golü önledi

65’te Şota, N’Doye’yi oyuna sokup, Cardozo ile birlikte çift forvete döndü. 68’de Mehmet Ekici, soldan hareketlenip, Başakşehir ceza sahasına girdi. Zor pozisyonda sol çaprazdan yaptığı vuruş auta çıktı. 71’de Cavanda’nın sağdan ortasında N’Doye kafayı vurdu, Volkan üstüne gelen topu kolayca kontrol etti. Son 10 dakikada Trabzon, baştan beri yapması gereken baskıyı yaptı. 82’de Yusuf sağ çaprazdan içeri girdi ve N’Doye’ye pası verdi. Onun vuruşunda ise savunma araya girdi. 88’de yine Yusuf ceza sahasına girdi, ortayı yaptı. Kale önünde Cardozo’dan önce Yalçın, topu uzaklaştırıp, mutlak bir golü önledi.

90+2’de Volkan Babacan korner olmasın diye topa uzandı. Araya giren Yusuf, Volkan’ın üzerinden topu aşırırken yerde kaldı, hakem penaltı noktasını gösterdi. Penaltıyı kullanan Cardozo, topu auta attı. Beraberlik fırsatı kaçtı, Trabzon maçı 1-0 kaybetti.

08 Kasım 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hep aynı hikaye‘’

Galatasaray’da ‘futbolcu’ olarak sahadaki Felipe Melo’ya diyecek lafımız yok. Takımı için elinden gelenin en iyisini yapmaya ve hemen hemen her maçta yüzde 100 ile oynamaya çalışıyor. Bir teknik direktörün, Melo gibi bir oyuncuyu istememesi söz konusu olamaz.

Ancak saha dışındaki Melo’da büyük soru işaretleri olduğu kesin. Sarı-Kırmızılılar’a ilk olarak Fatih Terim döneminde yani 2011’de kiralık olarak gelen Melo, 36 maçta 12 gol atarak harika bir performans göstermişti. Bunun ardından Juventus’tan hem bonservisinin alınmasını hem de ücretine zam yapılmasını talep etti. Yönetimi oyaladı ve bir kez daha kiralık olarak kampa geç katıldı. 2012-13 sezonunun bitiminde yine aynı taktiği izleyen tecrübeli futbolcunun tapusu, bu kez 3 milyon 750 bin Euro bonservisle resmen alındı. Kendisiyle de 2015-2016 sezonuna kadar yıllık 3.1 milyon Euro ve maç başına da 25 bin Euro’ya el sıkışıldı.

Yeri kolay dolmaz

Melo, bonservisinin alınmasından sonraki dönemlerde takıma dönüşlerde yaşadığı sıkıntıların bir benzerini tekrar Galatasaray’a yaşatıyor. Sözleşmesinde 1 sene kaldığı için bunun uzatılmasını isteyen Melo, olumsuz cevap alınca yine olması gereken ilk kampa gelmedi. Teknik direktör Hamza Hamzaoğlu, belki de yerine aynı kalitede bir ismi kolay kolay bulamayacağı için ona verdiği izin sürelerini 20 Temmuz’a kadar çıkardı ve özetle, “Ya bu sürede kulüp bulacak ya da aramıza katılacak. Ondan ne verim alacağımı biliyorum” açıklamasını yaptı. Peki Melo ne yaptı? Hak ettiğinden çok daha fazla anlayışlı bu sözlere, net cevaplar vermedi. Galatasaray’ın başarılarını vücuduna dövme yaptırdığını belirtirken, eski kulübü Flamengo ve Cruzeiro’ya ayrıca İnter’e de yeşil ışık yakmaya devam etti.

Ne gözle bakacaklar

Çok net olan bir şey var ki, Melo kesin olarak takımdan ayrılmak istiyor. Bir yandan da sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarından taraftara oynamaya devam ediyor! Evet, Melo kalitesinde bir oyuncu bulmak gerçekten zor. Ancak Brezilyalı çok fazla akıl oyunları yapıyor. Bu da huzur bozuyor. Ne yönetimin, ne de teknik direktör Hamza Hamzaoğlu’nun artık bu konuda ona taviz vermemesi gerekiyor. Bir gün gelir, Melo’ya verilen tavizler, başka bir oyuncunun da iştahını kabartır. Örnek olarak da, ‘Melo da aynısını yapıyor’ denir. Ayrıca Sambacı, bu kadar gitmek istemesine rağmen takım bulamaz ve yine Cim Bom’a dönerse, Gatasaray’a ne faydası olur ya da takım arkadaşları ona hangi gözle bakar ve saygı duyar. Bunu da düşünmekte yarar var!

17 Temmuz 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI