Arama

Popüler aramalar

‘’Bir değil iki kez düşünürdüm‘’

Özellikle Gökhan’a, Fener’i bıraktı diye kızanlara...
Caner’in gidişine Volkan’dan daha az tepki verenlere...
Kimse kusura bakmasın ama bir çift sözüm var:
Öncelikle Gökhan ve Caner çapında bir futbolcuyu kaç milyon Euro’ya alabilirim diye defter-kalem elde hesap yapılması gerekirdi.
Sonra piyasa değerleri gözden geçirilirdi.
Son olarak da Türkiye’nin en iyi sağ ve sol bekinin ayrılmasına, “Dur bakalım nereye?” diye karşı çıkılması lazımdı.
Tıpkı Mehmet Topal’ın ikna edildiği gibi Gökhan’ın da Caner’in de Fener’den bu kadar kolay kopmasını önlemek için olağanüstü çaba gösterilmeliydi.
Oysa tam tersi oldu:
Başkan mali kongrede kürsüye çıktı. Gökhan için, “8 yıl Fener’de oynadı, iki defa şampiyonluk gördü” dedi.
Ekşioğlu’nun ‘para pazarlığı’ yaptığını söyledi.
Gökhan da konuşunca ipler koptu.
Bakınız:
Alex gitti, gelenlerin hiçbiri yerini dolduramadı.
Emre gitti, şu anda Başakşehir’in maestrosu.
Transfer edilenlerin hiçbiri ayrılanların alternatifi bile olamadı.
Şimdi Gökhan ve Caner de yuvadan uçtu.
İşin tuhafı milyonlar ödenerek alındılar. Ellerinde bonservisleri, yuvadan uçtular.
Yani; Fener bu transferlerden beş kuruş bile alamadı.
İyi mi?

Pes birader

Paris’de Eyfel kulesinin önünde beyaz bir pankart. Üzerinde ‘Aziz Yıldırım istifa’ yazıyor.
Pankartın arkasında da iki kişi...
Millet, gurbetçisi , Fenerli’si , Galatasaraylı’sı, Beşiktaşlı’sı tek yumruk olmuş. Milli takımı desteklemek için Fransa’ya koşmuş.
Tribünlerde, sokaklarda, caddelerde ‘Türkiye, Türkiye’ diye ortalığı inletiyor.
Sen tutmuş Aziz Yıldırım istifa yazısı ile foto muhabirlerine, TV ekranlarına poz veriyorsun.
Yapma be arkadaş.
Birlik beraberlik olunacak bir günde bu hareketin hiç de şık değildi...

Emre herkesi ‘Mor’arttı

Mustafa Denizli, Galatasaray’ı çalıştırırken, “Emre’yi mutlaka alın” demiş.
Bizde futboldan anlayan çok yönetici olduğu için ‘es’ geçilmiş.
Fatih Terim, milli takıma çağırınca birden günün adamı oluverdi.
Hele, Emre’nin annesi kendisi ile röportaj yapanlara, “Oğlum Galatasaraylı” deyince hemen yakıştırmalar başladı;
“Emre Mor, Galatasaray’a gelecek” diye.
Arkasından, “Fenerbahçe, Beşiktaş devrede” haberleri.
Yıllardır bu işi yapıyoruz. Bizde yöneticilerin yurt dışından büyük paralarla genç futbolcu transfer ettiğini gören var mı?
30, 32, 33’lüklerle işler yürür.
Yabancılar, Dortmund gibi Emre’yi 16 milyon Euro’ya transfer eder.
Emre orada, şöhretin doruğuna erişir.
Bakarsınız 30 yaşına gelince de 3 büyüklerden birinden transfer teklifi alır, Türkiye’ye gelir.
Bu kadar basit işte.

Terim gelir mi?

Avrupa futbol şampiyonası sonrası Fatih Terim’in Galatasaray’a geleceği yönündeki haberler dorukta...
Hatta daha ileri gidenler de var.
Onların da iddiaları şöyle;
“Hem milli takımın başında, olur hem de Galatasaray’ın.”
Terim’e, “Gelir misin?” diye resmi bir teklif var mı?
Yok.
Belki de yapan olmuştur.
Ama, kabul edeceğini hiç sanmam.
Adının önünde ‘Türkiye Futbol Direktörü’ ünvanı var.
Tırnaklarını kazıya kazıya zirveye yükseldi.
Durun bakalım, Türk futbolu için daha yapacak çok işleri, idealleri var.
Onları gerçekleştirdikten sonra belki...

15 Haziran 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Laf var, icraat yok‘’

Ne yalan söyleyeyim, Aziz beyin değişik bir şeyler söyleyeceğine inanmadığım için kongreye gitmedim.
Konuşulanları dinleyince kendi kendime, “İyi de yapmışsın” dedim.
Beşiktaş stat yapıyorum diye ağlamış.
Her taraftan destek almış.
Galatasaray’ın stadına devlet yardım etmiş.
Sayın Yıldırım, iki kulübün başkanı çıksa, “Sana ne, sen de isteseydin” dese cevabın ne olurdu çok merak ediyorum.
Yine her zamanki gibi gündemin ilk maddesi basın.
Ve tabii hakemler.
Arkasından...
Üniversite, kolej, Düzce Topuk Yaylası...
Geçiniz. Fenerli artık bunları ezberledi. Transfer istiyor. İki yıl üst üste ikinci olan bu kadronun aynı hoca ile başarılı olacağına şüphe ile bakıyor.
Ve sizin her zaman, “Bu yıl şampiyon olacağız” sözünün tam tersi, UEFA kriterlerini hatırlatarak, transfer beklentilerinin aşırı olmaması yolundaki sözleriniz onları umutsuzluğa itiyor.
Sadece laf var, icraat yok.

Güldürmeyin adamı

Fener’de, “İstifa” seslerinin artmasından olacak, bir ara başkan, “Ben bu koltuğa yapışmadım” dedi.
Konuşmasının devamı oldukça ilginçti:
“Yapışmak da istemiyorum. Muhalefet nasıl yapılır göstereceğim size. İnşallah, Allah kısmet ederse gösteririm.”
Ciddi bir muhalefet var mı?
Şu anda gördüğüm kadarı ile yok.
Sadece, “İstifa” seslerinde biraz artış var o kadar.
Peki mesaj kime?
Acaba arka sıralarda sessizce oturan, Yıldırım’dan sonra bu koltuğa oturmasına mutlak gözü ile bakılan ve çoğunluğun ilgi odağı Ali Koç’a mı diye düşündüm.
Hulusi Belgü’nün konuşması bana çok ilginç geldi:
“Yargıtay kararını beklemeye gerek yok. Ali Koç ve diğer adayların önünü açmasını bekliyoruz.”
Yapar mı? Güldürmeyin adamı.

Başkana bir soru...

Aziz Yıldırım diyor ki:
“Gökhan Gönül, Fener’de 8 yıl oynadı...”
Devam ediyor:
“2 şampiyonluk gördü.”
O zaman adama sorarlar:
Aziz bey, o yıllarda siz başkan değil miydiniz?.
Hani Çinliler
20 milyon veriyordu
Bizzat Aziz Yıldırım açıkladı:
“Çinliler, Nani’ye 20 milyon Euro teklif etti.”
Sözleşmesinde 8 milyon 500 bin Euro’ya serbest kalır diye bir madde var.
Neden kimse almıyor?
Merak ediyorum:
Acaba alıcı çıkarsa kaça gider?
Haklı değil miyim?

Çok ararsınız çoook

Galatasaray’da oynarken, “Ben, Fenerliyim” diye dobra dobra konuşan...
Fener’e gelince varını yoğunu ortaya koyan...
Taraftarın sevgilisi olan...
Büyük yıldız Caner’in hocasına karşı yaptığı hata, bir özürle pekala kapatılabilirdi.
Pereira’ya, “Neden beni oynatmıyorsun?” diye sorma hakkı yoktu.
Ama olmuş bir kere.
Kadro dışı kalması yanlıştı.
Para cezası daha doğru olurdu.
Türkiye direktörü, hocaların hocası Fatih Terim, İngiltere maçı öncesi, “Caner bizim için çok önemli futbolculardan biri” demişti.
Ve o Caner, bonservisi elinde, göz göre göre Fener’den koptu İnter’e gitti.
Gönderilmesine tepkisiz kalanlara söylenecek tek söz şu:
Caner’i çok arayacaksınız çoook.

08 Haziran 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hep öfke, hep şikayet‘’

Aziz Başkan’a sormak lazım;
Niye devamlı sinirli?
Neden bu kadar öfkeli?
Suçlu sadece hakemler mi? Federasyon mu?
‘Şike’ dedi. Galatasaray cevap bile vermedi.
“Türkiye’de şampiyonu da, küme düşeni de hakemler ilan etti” şeklindeki açıklamasına Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, “Bu üslupları ben 15-16 yaşlarında bıraktım. Kaale alınacak bir durum yok” diyerek cümle-aleme ‘siz de aldırmayın’ mesajı verdi.

Başkanın, basketbolda sahadaki Ergin Ataman’la tribünde oturduğı yerden ayağa kalkarak ağız dalaşına girmesi...
Sık sık yazılı ve görsel basına ayar çekmeye kalkması...
Hepsini bir kalemde geçiniz.

Sadece taraftarlar değil, Fener’e gönül veren herkesin aydınlatılmasını istediği sorular var:
1-3 kupa nasıl gitti?
2-’Şampiyonluk’ sloganı ile transfere harcanan 70 milyon Euro’ya rağmen neden başarısız olundu?
3-Yapılan 11 transferin kaçından randıman alındı?
4-Pereira’yi kim getirdi?
5-Terraneo’yu kim aldı? Neden gönderdi? Kaç para tazminat ödendi?

Önce bunların cevaplanması lazım.

Allah aşkına biraz gerçekleri görelim:

Kjear dışında yeni transferlerden bir Volkan Şen başarılı oldu. Başta Van Persie ve Nani bekleneni vermekten uzaktı.
Ve açık konuşalım. Ikına sıkına son üç haftaya girildi. Bana, Fener’in çok iyi oynadığı 10 maç sayar mısınız?
Sayın başkan, artık şapkanızı önünüze koyun ve, “Ben nerede hatalıydım?” diye bu işin muhasebesini yapın.
Yine de kendinizi haklı görüyorsanız size diyecek bir sözümüz olmaz.

Kimse kızmasın, gücenmesin

Ne alaka demeyin. Size, Fener’in ezeli rakibi Galatasaray’dan bir örnek vereceğim.

Eski başkanların, eski yöneticilerin, Galatasaraylı bazı yazarların eleştiri yağmuruna tuttukları...

Başarısız buldukları...

Hatta kongre istedikleri Dursun Özbek bir yıl içinde tam 5 kupa gördü. Basketbolde Eurocup. Futbolda bir Süper Lig şampiyonluğu, iki Ziraat Türkiye Kupası birinciliği ve bir de Süper Kupa.

Ezeli rakip Galatasaray alt yapı hocası ile Ziraat Türkiye Kupası’nı alıyor.

Beşiktaş 3 yıl o saha benim-bu saha senin her maçını deplasmanda oynuyor. Ve Fenerbahçe 70 milyon Euro ödenerek yapılan transferlerle şampiyon olamıyor. Hakemler, federasyon, şu bu, falan filan... Az daha unutuyorum, bugün-yarın anlaşma olabilir. Gökhan kalır veya gider. Ancak Aziz Yıldırım, Gökhan konusunda yerden göğe haklıdır.

Bu da böyle biline.

Ha tükürük, ha ayran

Terbiyesizin biri, taraflı tarafsız herkesin saygı duyduğu Fenerbahçe’nin dünya çapındaki coachu Obradoviç’e tükürdü...

Galatasaray’ın coach'u Ergin Ataman, “Bunu kim yaptıysa insan değil. Bu olayı şiddetle kınıyorum” diye tweet attı.

Fenerbahçe Kulübü, “Bu küstahlık cezasız kalmaz” açıklamasını yaptı.

Galatasaray Kulübü ise, tükürük değil, ayran olduğunu belirtti! Ayran olsa akar, ceket, gömlek bembeyaz olurdu. O çirkin görüntü sadece suratta kaldığına göre ‘tükürük’ daha akla yakın. Ha tükürük, ha ayran. Yapılan çok çirkin ve utanç duyulacak bir hareket.

Bu nedenle, “Tükürük değildi, ayrandı” açıklamasını son derecede saçma buldum.

Emre Mor’u Rıdvan’a benzettim

Herkesin göklere çıkardığı, Karadağ karşısındaki süper oyunu ile Fatih Terim hocamızın, “Sıra dışı bir futbolcu” diye tanımladığı Emre şu anda gündemin birinci olayı.

Ve de transferin gözdesi oldu. Fenerbahçe, Beşiktaş ve de Galatasaray’da liste başı. O da şaşırmıştır, 45 dakikada Türkiye’nın en çok konuşulan adamı olduğuna.

Kimi Messi’ye benzetiyor, kimi Maradona’ya.

Ben de Rıdvan’ın (Dilmen’in) tıpkısının aynısı diyorum. Topu ayağına aldığında kıvrak hareketleri, çalımları, süratle giderken ani duruşları...

Hangi kulüpte oynarsa oynasın. Milli takım çok büyük bir değer kazanmıştır.

Bu arada Rıdvan Dilmen kardeşime de geçmiş olsun diyorum.

02 Haziran 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İflas!‘’

Fener, Süper Lig’de eline geçen fırsatları tepti.

Beşiktaş şampiyon oldu.

Türkiye Kupası’nda, ligde ancak 6. olabilen Galatasaray’a ‘kupa’ ile birlikte ‘hayat’ verdi.

Avrupa Ligi’nden elendi.

Ve son olarak iki kupadan birini kazanamadığı için Süper Kupa’da oynama hakkından da oldu. Yani 3 kupadan birini bile alamadı. 4. kupayı oynama şansını yakalayamadı.

-İkincilik alışkanlık oldu.
-Bunun adı başarısızlıktır.
-Aziz Yıldırım ve yönetiminin tükenişidir.
-Teknik heyet ve futbolcuların bitişidir.

Maç sonrası başkanın konuşmalarını dinledim. Küfür olayında yerden göğe haklı.

Onun dışındakilerin çoğu sert ve gündem değiştirmeye yönelik söylemler.

Ama şunu hiç unutmayın, söyledikleri kaybedilen kupaların önüne geçemez.

Fenerbahçe’ye gönül verenlerin yüreğindeki acıya merhem olamaz.

“İstifa” protestolarına, “Kızdırmayın, 10 yıl daha kalırım” diyen Aziz Yıldırım’a, Pereira gidecek mi kalacak mı diye soruluyor.

Çok merak ediyorum acaba biri çıkıp, “Siz hâlâ Yargıtay kararını mı bekleyeceksiniz?” diye sorsaydı ne cevap
alırdı?

Kanımca protesto edildiğine göre, göreve devam edecek demektir. 3 mü, 5 mi veya 10 yıl mı olur işte bunu bilemem.

Son sözüm şu: Artık bu çöküşün hesabını birilerinin vermesi şarttır.

Büyük başarı!

Bir geçen yılki Fener’e baktım.
Bir de bu seneki Fener’e.
Aradaki fark çok ilginç.
2014-2015 sezonunda 34 maçın karşılığı 22 galibiyet, 8 beraberlik, 4 yenilgi.
60 gol atılmış, 29 gol yenmiş.
Toplam puan 74.
Bu yılki Fener’e bakın:
Alınan sonuçlar bir önceki yılın kopyası. Yani yenilgi, beraberlik, galibiyet, puan, atılan gol hepsi aynı.
Tek fark, geçen yıl 29 gol yenmiş, bu yıl 27.
Ne büyük başarı değil mi?

Bir arpa boyu yol alınamadı

Devam ediyorum;
İsmail Kartal takımı şampiyon yapamadı ve gitti.
Pereira, futbol direktörü Terraneo ile birlikte geldi. Dünyanın transferi yapıldı.
Ne değişti?
Bir arpa boyu bile yol alınmadı.
Yine hüsran... Pisi pisine kaybedilen puanlar.
Van Persie, Nani, Josef, Kjaer, Fernandao, Şener, Ozan, Volkan Şen, Ba, Fabiano ve Markoviç büyük umutlarla getirildi.
Transferde 70 milyon Euro harcandı. Yıl içindeki primler de cabası.
Hedefte 3 kupa vardı ama ne gezer...
Paraları ortalığa saç, Borca gir, sonuç yine ikincilik.
Şu anda, “İsmail Kartal neden gitti?” diye soranlar, “Kalsaydı bir-iki transferle Fenerbahçe belki de şampiyon olurdu” diyenler bile var.

Sen gitmek istemiyorsun da...

Teknik direktör Vitor Pereira, “Şampiyon olmadan gitmek istemiyorum” diyor.
Fenerbahçe şampiyonluk için, bugüne kadar görülmemiş para harcadı.
Doğru veya yanlış, kadrosunu şöhretlerle takviye etti.
Ama Pereira hedefi 12’den vuramadı.
Ben de sık sık hoca değiştirmenin karşısındayım.
Ancak Pereira iki büyük hata yaptı;
Birincisi, şampiyonluk hesaplarının yapıldığı kritik haftalarda Fenerbahçe’nin çıkarlarını düşünerek Caner’i kadro dışı bırakacağına yüklü bir para cezası ile işi tatlıya bağlaması ve onu sahaya sürmesi lazımdı.
İkincisi, Van Persie-Fernandao olayında ağırlığını koyamadı. Son kupa maçı dahil 4-5 maçın dışında bir varlık gösteremeyen Hollandalı’yı biraz da tesir altında kaldığından olacak daha fazla korudu.
Takımı şampiyon yapan 3 yerli hocanın nasıl gittiklerini bugüne kadar çözemediğim için, Pereira gitsin de kalsın da diyemiyorum.


28 Mayıs 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ne acı değil mi?‘’

40 bin kombine sahibi seyircin var.
Stadın kapasitesi 52 bin.
Ve tribünlerde ‘ya Beşiktaş yenilirse’ umudunu taşıyan sadece ve sadece 6 bin küsür seyirci.
Yönetimin de umudu kalmamış olacak ki Aziz Yıldırım, basketbolcularla Almanya’ya uçtu.
Aslında Obradoviç’in talebeleri Euroleague şampiyonu olsalardı belki de futboldaki başarısızlıklar bir nebze unutulurdu.
Ama kanayan yaraya artık merhem olmazdı.
Bakınız;
-Önce Avrupa şansı uçtu.
-Arkasından Süper Lig hüsranla sonuçlandı.
-Tüm umutlar basketbola odaklandı.
-O da hayal oldu.
-Son bir şans Ziraat Türkiye Kupası.
-Kaçarsa seyredin cümbüşü.
Farkında mısınız? Fener’in en çok övündüğü 12. adam da ikiye ayrıldı. Az-çok onu bilmem. Bir kısmı, “Yönetim istifa” diyor. Öbürleri alkış tutuyor.
Ve Aziz Yıldırım ‘istifa’ protestosundan hoşlanmıyor.
Hatırlayın ne demişti;
“Bu tribünler böyle yaparlarsa, beni kızdırırlarsa 10 sene daha gitmem.”
Buyurun buradan yakın.

Artık değişim şart

Arkadaş, takımı şampiyon yapan Mustafa Denizli, Aykut Kocaman, Ersun Yanal gitti.
İsmail Kartal geldi.
Fener ikinci olunca o da uçtu.
Sıra herhalde Pereira’da.
Terrenao neden Fener’den gönderildi hâlâ meçhul.
Yine hatırlayın Aziz bey, Yanal’ın, kendisi başkan olduğu sürece kulübe gelemeyeceğini, Aykut Kocaman’ın ise kendisi ayrıldıktan sonra gelebileceğini söylemişti.
Kulüp tapulu malı olsa insan ancak böyle konuşur!
Şimdi bir sürü futbolcuya yol verilecek. Yapılması düşünülen transferlerle taraftarlara şampiyonluk nutukları atılacak.
Soruyorum:
Başarısızlıkların nedeni hep futbolcular ve teknik adamlar mı olacak?
Faturayı hep onlar mı ödeyecek?
Bana göre onları alanlar, görev verenler de başarısızlığın baş mimarıdır.
Ve bütün bu oluşumların mimarı Aziz Yıldırım’ın da artık kendini değerlendirmesinin vakti gelmiştir.
Hatta geçiyor bile...
Bir de ‘ikincilik de başarı’ diyenler var. İşte o zaman keçileri kaçırıyorum.
Yahu şunu kafanıza iyice sokun. İkincilik hatırlanmaz bile. TV’lere bakın, yazılı basına bakın, hepsi her dakika şampiyondan bahseder.
İkinciliğin esamesi bile okunmaz.

Göklere çıkardı sonra...

Hayatımda böyle bir övgü ve sonra gönderilişe şahit olmadım.
Roma Teknik Direktörü Luciano Spalletti bakın Salih için neler demiş:
“O kesinlikle başarılı bir çocuk. Sahada tam bir dahi. Topa çok iyi dokunuyor. Harika bir çocuk. Muazzam ve temiz bir insan. Potansiyelini en yüksek derecede geliştirmek için çalıştığını görüyoruz.”
“Dahi-Harika-Muazzam-Temiz”. Sonra da güle güle...
Ben bu işten bir şey anlamadım.

Şenol Güneş zaten tarihe geçmişti

Şenol Güneş için, “Teknik direktörlük kariyerinde ilk kez şampiyonluğu tattı” diyorlar.
Ve de, “Tarihe geçti” diye ekliyorlar.
Arkadaşlar ne çabuk unuttunuz;
Şenol Güneş, Türk Milli Takımı’nı dünya üçüncüsü yaptığı zaman tarihe geçmişti.
Hatırlatayım dedim...
Bu arada tebrikler Şenol hocam.

Dokunmayın Arda’ya

Tutturmuşlar, yok efendim Arda reklamlarda daha fazla oynuyormuş. Sık sık İstanbul’a geliyormuş. Açılışlara katılıyormuş...
Eee... Bu yüzden de 90 dakika sahada kalmıyormuş.
Laf olsun torba dolsun.
Yahu bir düşünsenize, adam rekor paralarla Atletico Madrid’den, Barcelona gibi bir dünya devine transfer oldu. Dünyanın sayılı futbolcularının rüyalarına giren Barcelona’da Messi, Neymar, Suarez gibi ünlülerle top koşturuyor.
Ha 90 dakika, ha 45 veya 15 dakika sahada kalmış. Önemli olan o formayı sırtına giymek.
Arda, Atletico Madrid ve Barcelona’da iki La Liga şampiyonluğu yaşadı.
Yine Atletico Madrid’de Kral Kupası, Süper Kupa, Avrupa Ligi’ndeki şampiyonluklarda baş roldeydi.
Bunları hatırlayın, sonra konuşun.

18 Mayıs 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hoca değiştirmekle olmaz‘’

Başakşehir yenilgisinin faturası Pereira’ya kesildi.
Hemen Lucescu adı ortaya atıldı.
Rumen çalıştırıcının elinde sanki sihirli değnek var.
Gelecek, şöyle bir dokunacak ve Fener şampiyon olacak!
Görünen şu:
Beşiktaş’ın Galatasaray’ı yenmesi, Fener’in psikolojisini alt üst etmiş.
Yıkmış, bitirmiş, yerle bir etmiş.
Matematiksel olarak Fener’in şampiyonlukta şansı var mı?
Elbette var. Fakat o kadar zor ki...
Kalan son iki maçta Beşiktaş bir puan bile kapsa işi bitirecek.
Bu saatten sonra Beşiktaş’ın puan kaybedeceğine inanmıyorum.
Fener ikinci olursa bu başarısızlıktır.
Artık beyaz sayfa açmanın zamanı gelmiştir.
70 milyon Euro’luk transfer yapanlar...
3 kupa nutukları atanlar...
Sakın ola başarısızlık halinde suçu yalnız Pereira’ya yüklemeyin.
Bu sadece hoca değiştirmekle olmaz.
Ne demek istediğimi herhalde anladınız.

Sadece seyrettiler

Acı olan neydi biliyor musunuz?
Başakşehirliler aralarında top çevirirlerken, Fenerli futbolcuların bilinçsiz şekilde bir sağa, bir sola koşması...
Tribünlerden gelen, “Oley, oley” sesleri.
O ünlü defansın Edin Visca’nın gollerini çaresizlik içinde sadece seyretmesi...
Avrupa’dan sonra Süper Lig şampiyonluğunun da hayal olması...
Hedef üç kupa idi.
İkisi gitti.
Fener böyle oynarsa üçüncüsü de uçar.

İçiniz cızzz etti mi?

Emre’ye baktım.
Maşallah futbola yeni başlamış gibi.
Dipdiri, adrese teslim, akıl dolu pasları...
Oyundan çıkana kadar kusursuz oynadı.
Bırakanlar düşünsün.
Merak ediyorum, acaba, “Biz ne yaptık, neden yolladık?” diye pişmanlık duyanlar var mı?

Bir Demirel’e bak bir de Babacan’a

Volkan Babacan maçın yıldızıydı.
Havadan, yerden gelen gollük vuruşları bir panter çevikliği ile önledi.
“Volkan Demirel neden milli takıma çağrılmıyor?” diyenlere bir çift lafım var.
Bir Volkan Demirel’in
yediği gollere bakın, bir de Volkan Babacan’ın kurtardıklarına.
Kararı siz verin.

Fikret Orman’dan ders

Beşiktaş’ın genç başkanı Fikret Orman için Galatasaray-Beşiktaş derbisinin ilk yarısı golsüz kapanınca soyunma odasına gitti dediler.
Sadece koridora inmiş ama odaya girmemiş.
Bakın, bu durumu nasıl açıkladı:
“Odaya girmedim çünkü soyunma odası futbolcuların ve teknik heyetin mahremiyet alanıdır. Saygı duymalıyız.”
Girenlere duyurulur.

Boşuna nefes tüketmeyin

Galatasaray seyircisi basketbolde Eurocup’ı kazandıkları gün salonu, “Yönetim istifa” sesleri ile inletti.
“Yahu kupa alındığı gün istifa ne alaka” diyenler oldu.
Beşiktaş derbisinde 52 bin seyirci kapasiteli Arena’ya 26 bin kişi geldi.
Onlar da Gomez golü atınca, “İstifa” diye bağırdılar.
3 kupalı hocalarını gönderen, Denizli’ye söz verdikleri transferleri yapmayan, o da gidince alt yapıya getirdikleri Riekerink’den medet umanlar...
Bizde istifa diye bir müessese yoktur.
Koltuk tatlıdır. Kimse kılını bile kıpırdatmaz.
Boşuna nefes tüketmeyin.



11 Mayıs 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşte Van Persie bu‘’

Hoş geldin...
Biraz geç oldu ama Van Persie ligin başından bu yana beklenen patlamayı 2 golle yaptı.
Gollerinin ilki haftanın en güzeli seçildi..
Eskiyi bırakalım. “Formsuzdu, Pereira oynattı-oynatmadı” laflarını bir kenara atalım.
Veya en iyisi hiç hatırlamayalım.
Her şey üç hafta sonra belli olacak.
Van Persie için ne deniyor:
O bir dünya yıldızı.
Benim için yıldız tek başına maçı çeviren adamdır.
Van Persie bunu Gaziantep karşısında kanıtlamıştır.
Son üç maçta da bunu gerçekleştirir ve Fener şampiyonluğu yakalarsa, Hollandalı da unutulmazlar arasında yerini alır.
Aksini düşünmek bile istemiyorum.
Pereira’yı eleştiriyorlar.
Efendim Şenol Güneş, Gomez’i ısrarla oynatmış. Gomez de 24 gol atmış.
Pereira aynı uygulamayı Van Persie için deneseymiş bugün işler daha başka olurmuş...
Geçiniz.
Pereira hata yapmadı mı?
Hem de çok.
Mesela Nani, Volkan Şen, Alper aşısını daha önce denemeliydi.
Van Persie-Fernandao çekişmesinde bocaladı.
Artık sona gelindi. Fener’in rakipleri Beşiktaş’a oranla -tabii kağıt üzerinde- daha hafif görünüyor.
Şu anda iki taraf futbolcularının ayakları titriyor.
Şans kimden yana derseniz yüzde 55 Fener diyorum.

Diego’ya büyük ayıp

Diego, sahaya çıktığında ‘yuuhh’ çekenlere...
Topu ayağına aldığı zaman ıslıklayanlara...
“Çık” diye bağıranlara...
Bir çift lafım var:
Tribünlere, “Yönetim-taraftar el ele şampiyonluğa” pankartını asmışsın.
Oysa tam tersini yapıyorsun.
O zaman adama sorarlar:
Bu neyin protestosu arkadaş?

Kimseye kulak asma Çakır

Cüneyt Çakır şu anda UEFA’nın 1 numarası.
Bizde, “Yurt içinde başka, yurt dışında başka maç yönetiyor” diye devamlı eleştirilir.
Avrupa kupalarında sayısız maç yönetti.
Şampiyonlar Ligi’nde, Dünya Kupası’nda yarı finaller, finallerde düdük çaldı.
Şu anda neredeyse her hafta Avrupa’da maçlarda görevli...
Avrupa basınında da aleyhine yazılar yazıldı.
Ama çoğunlukla göklere çıkarıldı.
Onun başarısına bugüne kadar hiçbir hakemimiz, eskisi yenisi ulaşamadı.
Bundan sonra da hayal...
Bizdeki çok bilmişlerin konuştuklarına kulak asma.
Seninle gurur duyuyoruz.

Kavgacılara iki ders

Sahada olay çıkaran, hakem döven, misafir takım yöneticilere meydan dayağı atan, hakeme ve futbolculara davul tokmağı fırlatanlara...
Geçtiğimiz hafta biri basketbol koçu, biri futbolcu; bu olayları yapanlara ve onları destekleyenlere büyük bir ders verdi.
Galatasaray’ın basketboldeki başantrenörü Ergin Ataman, Avrupa kupasını kazandıktan sonra daha teri soğumadan, “Belki ezeli rakibiz. Bizi seven vardır, sevmeyen vardır. Ama ben gönülden Euroleague’de onlara başarılar diliyorum” dedi ve Fenerbahçe’nin basketbol patronu Obradoviç gibi büyük bir koçla bunu başaracağını söyledi.
Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesi seremonide Necip’in, elini tuttuğu için Beşiktaşlı olmaktan korkan maskot çocuğa, “Sen Beşiktaşlı olmadın. Ben Fenerli oldum” demesi, Ona Fair Play ödülünü kazandırdı.
İşte, üç büyüklerin spora bakış açısına bak. Bir de olay çıkaranlara...
Acaba bu konuşmaları okuduktan ve TV’de dinledikten sonra, “Biz ne yaptık” diye pişman olmuşlar mıdır?
Hiç sanmıyorum.

Böyle penaltı ne görüldü ne de duyuldu

İlker Meral ne alakası varsa kafayı el gördü.
Dünyanın en komik kararını verdi ve penaltı noktasını gösterdi.
İtiraz eden Rıza hocayı kulübeye gönderdi
“Top ele değil, kafaya çarptı” diyen Adem’i sarı kartla cezalandırdı.
Maç sonrası, “Penaltı değildi” diyen Osmanlıspor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay’a iadeli-taahhütlü bir sarı kart yollasa inanın her şey dört dörtlük olacaktı.
Şaka bir yana bugüne kadar bazı maçlarda hakemler ters kararları ile gündemde başrolü oynadı.
En çok zarar görenler de Kasımpaşa ve Trabzonspor oldu.
Bu sezon 3 maç sonra bitiyor.
Yeni sezonda MHK Başkanı şapkasını öne koymalı. Bu işi yapamayanları ayıklamalı.
Eğer yapamazsa da o şapkayı alıp, “Eyvallah” demeli.

04 Mayıs 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ah Pereira ah...‘’

Neden, “Ah Pereira ah” dedim biliyor musunuz?
Eğer bu Van Persie çok değil 7-8 maçta son iki maçtaki gibi olsa ki aynı şey Nani için de geçerli...
Eğer Volkan Şen’e hiç kesintisiz şans tanınsa...
Fenerbahçe tıpkı bugünkü gibi ofansa ağırlık vererek oynasa...
İnanın Fenerbahçe, Beşiktaş’ın çok çok önünde olurdu.
Şampiyonluk şans ibresi bir o yana, bir bu yana kayıyor.
Beşiktaş 3 puan önde ama kalan 4 maç, Fener’in rakiplerine göre dişli.
Galatasaray gibi, Konya gibi...
“Fenerbahçe mi yoksa Beşiktaş mı şampiyon olacak?” hesapları yapılırken gündeme bir ikinci madde daha oturdu.
Tartışılan olay şu:
Fener şampiyon olursa Pereira kalmalı mı? Oysa ikinci olsa da kalmalı. Bunu Trabzonpor’u 4-0 yendi diye söylemiyorum.
18 yılda 15 antrenör... Bu hoca enflasyonuna artık son verilmeli. Her başarısızlıkta suç hocalara yüklenmemeli.
Pereira futbolculara, futbolcular da Pereira’ya alıştı.
Az daha unutuyordum. Olaylar sırasında Pereira’nın son futbolcusu soyunma odasına gidene kadar sahada beklemesi, “Çocukları sahada bırakmak bana yakışmazdı” demesi de bana göre alkışlanacak bir harekettir.

Bu kaçıncı be arkadaş!

Her Trabzon-Fenerbahçe maçı öncesi yaşananların bu kez başka bir versiyonuna şahit olduk. Bir hakem dövülmediği kalmıştı, o da oldu.
Döven de emniyetten çıkarken bir grup tarafından, “Trabzon senin arkanda” diye tezahüratla karşılanıyor.
Hadi onu da bırakın, dayısı yeğenine nasihat vereceğine, “Ben maçlara gitmiyorum. Biliyorum ki gitsem yeğenim yapmasa ben yapacağım” diye konuşuyor.
Dünyaya rezil olduk.
Geçen aylarda da hakem Çağatay Şahan sabahın 4’üne kadar soyunma odalarından çıkamadı.
Şahan’a o tarihten bu yana Süper Lig’de maç verildiğini işitmedim.
Ne federasyon başkanı, ne MHK başkanı, ne de hakemler sendikası Çağatay Şahan’a sahip çıkmadı.
Sahada tertemiz bir mücadele, kimse kimseye kasti faul yapmıyor.
Tahrik edici en ufak bir davranış yok.
Ama maç başından sonuna kadar tribünlerden bir grup, başta Volkan Demirel ve Volkan Şen olmak üzere hepsine tempo halinde ağza alınmayacak küfür ediyor.
Bununla kalsa iyi.
Maç başlamadan stada gelen Fener otobüsüne yabancı maddeler yağdır...
Volkan Demirel’in koruduğu kaleye ayakkabı dahil eline ne geçerse fırlat...
Hep üç-beş kendini bilmezin yaptığı iş diye olaylar geçiştiriliyor.
Provokasyon var deniliyor. Peki kim yapıyor? Kimlerin bu işte parmağı var?
Bunlar hep Fenerbahçe’ye mi oluyor?
Bakın, bir yıl geçti hala Fener otobüsünü kurşunlayanlar bulunamadı.
Ama yeter artık...
Birileri bir şekilde bu işe bir DUR demeli.

Tüylerim diken diken oldu

Nani sahadan çıkarken bir Trabzonsporlu taraftar formasını istedi. O da çıkardı verdi.
Vay sen misin o formayı alan!
Adamcağız yerine otururken, protestolar başladı.
İri kıyım biri çıktı, üstüne yürüdü. Formayı bir hışımla çekti elinden aldı.
Forma sahaya fırlatıldı.
Orada biraz daha kalsa herhalde çok daha vahim olaylar çıkabilirdi.
Apar topar aldılar, tribünlerden çıkardılar.
Hadi onu da bir tarafa bırakın...
İnsan kendi kaptanına küfür eder mi?
Onu da çileden çıkardılar. Protestosunu, maç sonu formasını ve eldivenlerini sahaya bırakarak yaptı.
Ya üzerinde Ay-Yıldız olan Fenerbahçe bayrağının bazı kendini bilmezler tarafından direğe tırmanarak indirilmesi?
Olacak iş değil...

27 Nisan 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI