Arama

Popüler aramalar

‘’Sakın kızdırmayın‘’

Başkan Aziz Yıldırım; iki yüz seyirci, hadi bilemedin bin... Bir 500 de ben ekleyeyim, eder 1500:
“Yönetim istifa” diye bağırınca...
Ve de Van Persie, Nani, Diego, ayrıca Pereira protesto edilince çok sinirlenmiş.
“Beni kızdırmasınlar 10 yıl daha gitmem” diyor.
Zaten gideceğine inananlar da çok az.
“Büyük başkan” diye bağırırlarken iyi de istifa deyince neden alınıyorsun başkan?
Neyse olay gitmek-kalmak değil.
Bakınız;
Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı az da olsa hâlâ var. Buna inananların arasında ben de varım.
Ancak maç oynanırken futbolcuları ayağına her top aldığında ıslıklamak, yuh çekmek hiç de hoş değil...

Güç gösterisi mi?

Başkanın basın toplantısı şampiyonluk umudu taşıyan, hedeflerinde kupa da olan futbolcuları ne ölçüde kamçılar göreceğiz.
Doğru veya yanlış, ben bu toplantıyı herkese bir ‘ayar’ çekme, ‘güç gösterisi sevdası’ veya ‘gündemi değiştirme’ olarak tanımlıyorum. Ve de zamansız buluyorum.
Bu yıl şampiyonluk çok önemli. Kimse bu saatten sonra, “Şampiyonluklar önemli değil” dememeli. Çünkü taraftar yapılan 70 milyon Euro’luk transferlerle 3 kupaya odaklandı veya odaklandırıldı.
Eğer önemli değil denirse;
O zaman adama, “Bu yatırımı neden yaptın?” diye sorarlar.
Açık konuşmayı severim. Bu Van Persie ile Nani’yi üst üste koy bir Moussa Sow etmez.

Tarihten silinmezler ki...

Aykut Kocaman, Fener’in sembolü. Efsanelerinden biri.
Futbolculuğunda golleri, teknik direktörlüğünde de bilgisi ile Fener’e şampiyonluklar kazandırmış.
Aziz bey, “Ancak ben gidersem Fener’e hoca olur” diyor.
Ersun Yanal için de, “Fener’e hoca olamaz. Benden sonra da gelemez” diye iddialı konuşuyor.
Sonra da gelmeye kalkarsa engel olacağını söylüyor.
Aykut’u, Ersun’u seversiniz, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz.
Bizler de zaman zaman ağır eleştiriler yaptık, acımasız olduk.
Ama;
İkisi de Fener’i şampiyon yaptı. Fener’in şanlı tarihinde bunlar yazıyor.
Kimse de silemez.
Böyle biline.
Az daha unutuyordum. Hiç düşündün mü başkan:
Acaba Aykut ve Ersun’a teklif yapsan gelirler mi?

Talimat veren kim?

Siyah Mercedes, Samandıra’ya gelmiş. Ersun için bağırtmış. Genç Fenerliler filan derken iş 1907 Fenerbahçe Derneği’nin altında kurulan ÜniFeb taraftar grubuna kadar uzandı.
Üstelik bir de, “Yukarıdan talimat alınıyor” diye bir de iddia ortaya atılınca işler iyice karıştı.
Biliyorsunuz 1907 Fenerbahçe Derneği’nin başkanı Ali Koç. Kendisi, Aziz Yıldırım giderse Fenerbahçe Kulübü’nün tartışmasız en kuvvetli başkan adayı.
Ve bu dernek şimdi Aziz Başkan’dan bir açıklama bekliyor. Bizler de merak ediyoruz. Bakalım kimler?

Sorana da kızılıyor

Van Persie bekleneni veremedi. Nani de öyle. Keşke Hollandalı, Çinliler 20 milyon Euro teklif edildiğinde gönderilseydi.
Eğer, Pereira kalan son 5 maçta bu ikilide ısrar ederse korkarım, almak isteyenler de bir daha o parayı teklif etmezler.
Daldan dala atlıyorum ama;
Terrenao diye bir İtalyan, sportif direktörlüğe getirildi. Adamı göklere çıkardılar.
Sonra ne olduysa sessiz sedasız ülkesine döndü.
-Niye geldi?
-Neden gitti?
Bilen varsa açıklasın.





20 Nisan 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Faturayı kim ödeyecek?‘’

Çok merak ediyorum:
Fener şampiyon olamazsa -ki artık işler iyice zorlaştı- başarısızlığın faturası sadece Pereira’ya mı kesilecek?
Tek suçlu Portekizli hoca mı olacak?
“Başarısız oldu” diye sezon sonu
“Git” mi denecek?
Gerçi Fener’de bu gibi durumlarda başarılı-başarısız ayırımı hiç yapılmamıştır.
Ama bu kez bardağın içindeki su taşmıştır.
İşte bu yüzden azalan şans da buharlaşırsa, bu faturayı sadece Pereira değil, O’nu göreve getirenler de ödemek zorundadır.
İpler artık Beşiktaş’ın eline geçti.
Ligde de hüsran olursa, geriye kalır Türkiye Kupası ki bu da sezon başlarken üç kupada da şampiyonluk hayali ile yaşayan Fenerli taraftarları kesmez.
Bakınız, ilk kez seyircilerin bir bölümü de maç sonrası Samandıra Tesisleri’ne giderek futbolcuları protesto, yönetimi de istifaya davet etti.

Olmadı Caner...

Özrün kabul edilir mi bilemem.
Ama sormadan edemeyeceğim:
Bu alınganlık niye?
Sözleşmende, “İlk 11’de çıkar” diye bir madde mi vardı?
İlk kez mi yedek çıkıyorsun?
Soyunma odasında hocanla yaptığın konuşma, isyankar hareketlerin senin gibi bir yıldız futbolcuya yakıştı mı?
Bu olayın sahaya çıkan arkadaşlarının moralini bozacağını hiç aklının ucundan geçirdin mi?
Pereira’nın, “Caner sadece bana değil takıma da saygısızlık yaptı” demesi. Hocanın dışında Ali Yıldırım ile de tartışman hoş değil.
Hele hele yönetimin olayın hemen ardından, “Pereira’ya karşı spor ahlakına aykırı ve seviyesizce bir davranış içinde bulunduğunu” belirten açıklaması...
Yaa... İnanılır gibi değil.
Konuşulanlar ve yönetimin bildirisinden öyle anlaşılıyor ki, Fener’le işin bitti.
Bunun dışında Gökhan ile Diego’nun oyunun sonuna doğru Fernandao’nun kaçırdığı golden sonra saha içinde didişmeleri de hiç iyi olmadı.
Kaptan Volkan’ın, “Takım içinde bazı şeyleri ben düzelteceğim. Şampiyon olamazsak da kendi adıma faturayı kabullenirim” şeklindeki konuşması Fener’de işlerin iyi gitmediğinin göstergesi.
Bekleyip göreceğiz.

Zor dostum zor

Hatırlayın, Pereira daha önce, “Fener’in gol atma sorunu yok” demişti.
Galatasaray maçında gördük.
Bir takım, hem de Van Persie’si, Fernandao’su, Nani’si ve de Volkan Şen’i ile Galatasaray karşısında bulduğu 10’dan fazla pozisyondan birini bile gole çeviremiyorsa...
Kimse çıkıp da “Gol sorunu yok” diyemez.
Şampiyonlukta Beşiktaş kadar hatta ondan biraz daha fazla şansın varken Osmanlı beraberliği, Konya yenilgisi ve son olarak Galatasaray beraberliği şanssızlık değil, beceriksizliğin ta kendisidir.
“Fenerbahçe 3 maçta 7 puan kaybetti. Aynı şey Beşiktaş’da yaşanmaz mı?” diyenlere kısa ve öz cevap vereceğim:
“Zor dostum zor...

En iyi Kjaer

Teknik direktör Pereira, 7O milyon Euro harcanarak yapılan transferleri bir türlü yerine oturtamadı.
Sezon başından bu yana Fernandao-Van Persie arasında bir tercih yapamadı.
İkisini birlikte oynatmaya çalıştı, olmadı. Hollandalı hâlâ forma girecek!
Bir yıl önce Bursaspor’da 22 gol atarak kral olan Fernandao da öyle...
Pereira’nın zaaflarından biri de Nani konusundaki ısrarı idi.
Fatih Terim’in milli takımdaki değişmezlerinden Volkan Şen’in her maçta 90 dakika oynaması gerekirken, Pereira nedense bunu yapmadı.
Şener genellikle kulübede sıra bekledi.
7 milyon Euro ödenerek Bursa’dan alınan Ozan sadece ben değil tüm Fenerliler’de hayal kırıklığı yarattı.
Markovic, Abdoulaye, Josef, Fabiano’yu da bir kenara bırakın.
Bu transfer edilen 11 futbolcunun en iyisi Simon Kjaer oldu. Bana göre formanın hakkını verenlerin en başındaki adam Kjaer’dir.

17 Nisan 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener daha şanslı...‘’

Ne yalan söyleyeyim, Fenerbahçe, Osmanlıspor ile puanları paylaşınca şampiyonluk şansı %30’a düştü dedim.
Çünkü Beşiktaş’ın bu saatten sonra bırakın yenilmeyi, berabere kalacağını dahi aklımın ucundan bile geçirmedim.
Şu anda, psikolojik üstünlüğün yanı sıra, ibre %70 Fener’den yana.
Ve artık ipler Fener’in elinde.
Ama Fener’de sezon başından beri konuşulan;
“Nani mi Alper mi oynamalı?”, “Van Persie mi Fernandao mu daha yararlı?” konusu artık kapanmalı.
Yolun sonuna geldik. Bu andan itibaren forma şansı kime verilirse verilsin varını yoğunu ortaya koyması şart.
Çünkü kaybedilecek puan veya puanlar her şeyin sonu olur.
Osmanlı beraberliğinin şokunu yaşayanların aklı başına gelmiştir sanırım.

Hani oynadıkça açılırdı...

Pereira, Van Persie’yi ilk 11’e almadığı zaman eleştiri oklarının hedefindeki adamdı.
-“Van Persie gibi bir klas her maçta oynatılmalı” diye akıl verenler...
-“Oynadıkça açılır” diyenler...
-“Ne güzel yerlere kaçıyor. Pas alamıyor” diye bilgiçlik taslayanlar...
Şimdi bakıyorum da Portekizli hocanın Van Persie’yi 90 dakika sahada nasıl tuttuğuna hayret ettiklerini söylüyorlar.
Süper Lig’de 26. haftayı devirdik. Van Persie hâlâ açılacak. Gittikçe kapanıyor kimse farkında değil!
Ben diyorum ki;
Keşke başkan Aziz Yıldırım, Çinli’ler Van Persie için 22 milyon Euro teklif ettiği zaman ‘evet’ deseydi ve yerine bir golcü alsaydı.

Markovic nerede?

Lazar Markovic kiralanırken Fener camiası ayağa kalktı. Bir-iki maç hakikaten gözleri kamaştırdı. Sonra bir oynadı, bir oynamadı, sakatlandı... 5 Şubat’tan bu yana ortalıkta yok. Önce Türkiye’de, sonra İngiltere’de ve daha sonra Portekiz’de tedavi edildi.
Yıllık 2.5 milyon Euro’ya anlaşma yapılmış. Mayıs sonunda da gideceği söyleniyor.
Aklıma Krasic geldi.
Ben, Diego’da da yanıldım. Alex’in yerini doldurur sanıyordum. Ne gezer...
Topu ayağına alıyor, dön baba dön...
Fenerbahçe, Osmanlıspor’a 2 puan kaptırmış. Bakın o ne demiş:
“Denedik, çalıştık ama golü atamadık.”
Nasıl bir çalışmaymış o?
Bir anlat da dinleyelim.
Farkında değilsin galiba. Seyirci iki puan gidince ilk kez hepinizi ıslıkladı. “Helal olsun size” diye tempo tutarak dalgasını geçti.

Pereira’nın dediği oldu

Pereira, Osmanlı beraberliği sonrası haklı olarak panik yaşayanlara, “Beşiktaş da kaybedecek” demişti.
Dediği çıktı...
Ancak O’nun, “Pozisyon vermedik” lafına takıldım.
O zaman adama sorarlar:
“Kaç kez gol pozisyonuna girildi?” diye.
Fenerbahçe, Süper Lig’de kendi sahasında yenilgi yüzü görmedi. 14 maçta ilk kez rakibine gol atamadı.
Ligde olduğu kadar kupada da iddialı.
Ama şu anda konuşulanlara bakın:
“Fener şampiyon olamazsa Portekizli gider,”
Peki şampiyon olursa gitmez mi?
Gider arkadaş, gider... Tıpkı takıma şampiyonluk yaşatan Mustafa Denizli, Aykut Kocaman ve Ersun Yanal gibi o da gider...

06 Nisan 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ne bekliyordunuz?‘’

Braga-Fenerbahçe maçının İsviçreli hakem gözlemcisi Manuel Diaz Vega, Hırvat hakem İvan Bebek’e 8.2 gibi yüksek bir not vermiş.
Ne bekliyordunuz?
UEFA kendi görevlendirdiği bir adamı suçlu mu gösterecekti?
Elbette koruyacaktı.
Korudu da...
İşin ilginç yanı bizim dışımızda olayı Avrupa basını “Es” geçti. Buna karşılık Hırvat basını “Skandal” olarak yorumladı.
Şimdi sadece Fenerbahçe yönetimi değil, Futbol Federasyonu da UEFA’ya bu Hırvat Bebek’i şikayet etmeli.
-Gol öncesi ofsaytı görmezden geldiğini.
-Fenerbahçe aleyhine bedava bir penaltı verdiğini.
-Kırmızı ve sarı kartlarında haksız olduğunu.
-Pereira’yı sadece kararını protesto ettiği için tribüne yolladığını.
Ve de, Fener’i maddi manevi zarara uğrattığını anlatmalıdır.
Bir sonuç çıkar mı? Sanmıyorum. Ama, hiç olmazsa bu Hırvat’ın başka takımların canını yakmasının önüne geçilir.

Öfke ile kalkan...

Evet, İvan Bebek, Fenerbahçe’nin Avrupa yoluna taş koymuştur.
Bunda taraflı tarafsız herkes aynı görüşte.
Ancak, Türkçe’de bir deyim vardır:
“Öfke ile kalkan, zararla oturur” derler.
Bugüne dek, hakemlerin verdiği haksız kararları hocaların veya futbolcuların itirazları ile değiştirdiğini gören var mı?
Yok...
Braga’dan en az beş gömlek üstün olan Fenerbahçe resmen, Hırvat hakemin tuzağına düşmüştür.
Pereira gibi usta ve tecrübeli bir hocanın, ısrarlı itirazı zaten fırsat kollayan Hırvat’ın ekmeğine yağ sürmüştür.
Keza, Volkan Şen’in, Bebek’i tahrik edici kararlarına uyarak sahada itmesi Fenerbahçe’nin aleyhine olmuştur. Hadi karara kızdın. İtmek niye kardeşim?
UEFA rüya değildi, hayal oldu!
Şimdi, hedefte Süper Lig ve kupa şampiyonluğu var.
Van Persie mi, yoksa Fernandao mu, Nani mi, Alper mi, Diego mu yoksa Ozan mı, muhabbetlerini bir kenara bırakın.
Artık sinirlere hakim olma zamanıdır.

Yanlış ve doğru...

Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde “İhbar” nedeniyle ilk alınan “Seyircisiz oynansın” kararı yanlıştı.
Ama, “Erteleme” kararı doğruydu.
“İhbar” maç oynanırken de gelse, güvenlik nedeniyle oyun yarıda kalabilirdi. Tribünler boşaltılırdı.
Elinde bileti olan, yurt dışından yurt içinden derbi için İstanbul’a geldiğini söyleyenlere,
“İki saat kala karar değişir mi? Şu kadar masraf yaptık niye daha önce bildirilmedi?”diye bağırıp çağıranlara.
“Erteleme kime yaradı?” diye sapla samanı birbirine karıştıranlara.
Yahu bu erteleme sizlerin bizlerin can güvenliğimiz için yapıldı.
Sen neden isyan ediyorsun anlamak mümkün değil.

Masal gibi değil mi?

Mustafa Denizli bıraktı. Herkesin eli ayağı birbirine karıştı.
Takımın başında Orhan Atik sahaya çıktı.
Olmadı.
Önce Bülent Ünder’e “9” haftalık hocalık teklif edildi.
Cevap “Hayır” oldu.
Arkasından adaşı Bülent Korkmaz’a aynı öneri sunuldu.
O da “9” haftaya soğuk baktı. “15 aylık” sözleşme istedi.
Bu defa kabul etmeyen yönetim oldu.
Hasan Şaş’a daha değişik bir teklif götürüldü.
Sızan haberlere göre, “Orhan Atik ile birlikte Riekerink’e yardımcı ol” denmiş.
Ondan da “Ret” cevabı gelince, Sneijder’in tavsiyesi ile alt yapıya getirilen Jan Olde Riekering, Galatasaray teknik direktörlük koltuğuna oturuverdi.
Masal gibi değil mi? Kime niyet kime kısmet.
Galatasaray tarihinde isimleri efsaneler hanesine yazılmış bu üçlüden medet umuyorsun sonra da:
“Ama 9 hafta” diyorsun.
Benim çok garibime gitti. Ya sizlerin?

23 Mart 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sıra geldi Nani'ye‘’

Geç de olsa Van Persie-Fernandao krizini çözen Vitor Pereira’nın, Nani’nin durumuna da el atması şart.
Nani’nin klası da, futbolculuğu da tartışılmaz.
Topu ayağına aldığı zaman, sürati ve çalımları seyredenleri önce heyecanlandırıyor. Ama iş son hareketi yapmaya gelince işte o zaman film kopuyor.
Top ya rakibe takılıyor, ya da kalecide kalıyor.
Kendi kendime soruyorum;
“Acaba Çin’den gelen teklif mi kafasını karıştırdı?” diye.
Ama, Akhisar galibiyetinden sonra instagram’daki paylaşımı:
“Tek takım, tek ruh, tek hedef. Haydi Fener” şeklindeki mesajı aklıma geliyor.
Bu nedenle “Olamaz” diyorum.
Topla oynamaya bayılan; hatta bir yazımda, “Nani’ye bir top az. İki top lazım” diye şaka ile karışık takıldığım Portekizli’nin derdine derman olacak tek adam, vatandaşı ve aynı zamanda hocası Pereira‘dır.

Bu üçlü’ye dikkat!

Mehmet Topal, Caner ve Gökhan Gönül’ün sözleşmeleri bitiyor.
Yönetim masaya oturmak için sezon sonunu bekliyormuş.
Ancak daha lig bitmeden dedikodular başladı.
Yalanlandı ama Caner’in İnter’le üç yıllık ön anlaşma yapıldığı yazıldı.
Unutmayın, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz”
Gökhan Gönül, futbol piyasasının en değerlisi. Fenerbahçe’nin kıymetlisi.
Hele Mehmet Topal. Yerlisi, yabancısı “Bizde olsa” diye iç geçiriyor.
Amiyane tabirle elini sallasa ellisi.
Yani talibi çok.
Fenerbahçe’nin ligin dışında UEFA ve kupada iddialı olduğu bir ortamda bu transfer dedikoduları kafaları karıştırır mı, karıştırmaz mı!..
Bu işin uzmanı yöneticiler herhalde bizden daha iyi bilirler.

Çok güzel hareketler bunlar

Van Persie, Kayseri’ye golü attıktan sonra Fernandao’nun onu sarılarak kutlaması.
Keza, kazanılan penaltıyı Van Persie’nin Fernandao’ya “Sen at” demesi.
Ve Fernandao’nun vuruşu gol olmayınca Van Persie’nin “Olur böyle şeyler” diyerek sırtını sıvazlaması.
Bunun adı “Takımdaşlık ruhu”dur.
Fenerbahçe, Kayseri maçında kötü oynadı diyenlere katılmıyorum.
Hele hele “Mabiala atılmasaydı. Volkan’ı da geçen Sinan topu kaleye gönderseydi” şeklinde yorum yapanlara şunu hatırlatırım:
Kayseri kalecisi Ali Ahmadi, 10 kritik vuruşa başarı ile karşı koydu.
Fernandao’nun penaltısını kurtardı.
Hakem, Nani’ye yapılan penaltılık hareketi süzemedi.
Fener’i eleştirenlere bir de sorum var:
“Penaltı gol olsaydı, maçın sonucu ne olurdu?”
Hiç düşündünüz mü?

Aykut hoca ve Torku Konyaspor

Aykut hoca, oynattığı futbolla Konya halkına futbolu sevdirdi.
Torku Konyaspor şu anda, üç büyüklerden Galatasaray’ın “7” puan önünde. Üçüncülük için savaş veriyor.
Konyaspor maçlarında sahasında hemen hemen ful çekiyor.
Yöneticiler O’nun hocalık kariyerine, bilgisine inandıkları için şimdiden 2 yıllık anlaşmaya razı ettiler.
Geçtiğimiz hafta, Lig TV spikerlerinden Ali Emre Dedeoğlu, Aykut hocayı bu güne kadar hiç işitmediğim şu sözlerle tanımladı:
- Az konuşur.
- Öz konuşur.
- Doğru konuşur.
Futbolculuğunun yanı sıra beyefendiliği ve mütevazı kişiliğiyle ün yapan Aykut Kocaman için ne söylense azdır.

İçimiz yanıyor

Ülke olarak zor günler geçiriyoruz. Canım yanıyor. İçim acıyor... Şurası bilinmelidir ki, bu topraklar bizimdir. Kimseye boyun eğmeyiz. Bu saldırılar bizleri yıldıramaz. Yaşlı, genç, çoluk çocuk demeden polislerimize, askerlerimize, günahsız insanlara kalleşce tuzak kuranlardan iğreniyorum.
Gün, birlik-beraberlik günüdür. Şehit olanlara Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.

16 Mart 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yüzler gülüyor‘’

-Artık, Van Persie sahadan çıkarken yerine giren Fernandao ile “ÇAK” yapıyorsa.
-Aynı Van Persie oyundan alınınca Pereira’nın elini sıkıyorsa.
-Ve Van Persie, Fernandao gol atınca ayağa fırlayıp alkışlıyorsa.
-Artık, Gökhan olmayınca Şener O’nu aratmıyorsa.
-O Şener bir enfes gol atıp, ikinci golün de asistini yapıyorsa.
-Artık, Caner yoksa Hasan Ali yerini dolduruyorsa.
-Artık, Alper, Nani’nin yerinde harikalar yaratıyorsa.
-Artık, Alves’in yerine alınan Kadlec de O’nun kadar verimli oluyorsa.
İşte o zaman söylenecek tek söz var:
Bu Fener zor yenilir arkadaş...

Pereira'yı unutmayın

Deniyor ki:
Beşiktaş maçı ile birlikte Fener’de gözle görünür bir değişiklik var.
Ve, bu değişimi Başkan Aziz Yıldırım’ın ipleri eline aldığı şeklinde yorumlayanlar var.
Fenerbahçe, kimsenin aklından geçirmediği farklı bir sonuç aldı ya.
Ve bazılarının da her şeye mutlaka bir “kulp” takma takıntısı var ya.
Onlara göre;
Lokomotiv Moskova maçı öncesi Aziz Yıldırım kampa gelmiş, bir konuşma yapmış. Arkasından Akhisar’a takımla birlikte gitmiş.
Sanki gitmese Fener olduğu yerde sayacak.
Bırakın artık bu saçma sapan görüşleri. Kendinize saklayın. Fener’in silkinişini sadece Başkan’a bağlamayın!
Tabii gidecek. Onları motive edecek. Gerekirse coşturacak şeyler söyleyecek.
Fener şampiyonluk için rekor Euro’lar harcamış. Beklenti büyük; Üç kulvarda da başarı bekleniyor. İzin verin dikkatlerini de çeksin.
Fener’deki yükselişi sadece Başkan’a bağlayanlara da bir çift sözüm var;
‘Elbette, etkisi oldu. Ancak, Pereira’yı unutmayın. Başarıları sadece Başkan’ın varlığına bağlamak son derecede yanlış’
NOT: Ha gayret. Bir de “Başkan taktik verdi” deyin olsun bitsin!

Takıntı yaptın diyenlere

Van Persie’yi eleştiriyorum diye bana serzenişte bulunuyorlar.
“Taktın adama” diyorlar.
Asla...
Sadece “Dokunulmazlığı mı var?” diye takıldım o kadar.
Bakınız Akhisar maçında bir frikik attı, dağlara taşlara.
Volkan’ın golünde alan boşalttı o kadar.
Başka ne yaptı?
Hiç.
Büyük futbolcu olduğunu inkar eden var mı?
Yok.
Biz Robin van Persie’den, Fener’de destan yazmasını istiyoruz.
Gollerde imzasının bulunmasını arzuluyoruz.
Şunu aklınızdan hiç çıkarmayınız.
Biz eleştirilerimizi yıkıcı olmak için değil, yapıcı olmak için yapıyoruz.

Seyirci neden kaçıyor?

Bakınız;
Tribünlerdeki seyirci azlığını sadece Passolig uygulamasına bağlamayın.
Futbol seyircilerinden büyük bir bölümü şimdi ne yapıyor biliyor musunuz?
Oturuyor televizon başına La Liga’da Messi’nin, Ronaldo’nun gollerini izliyor.
Arda’ya “İnşallah gol atar” diye dua ediyor...
İngiltere liginde Mesut Özil’i ekranda görünce “Keşke bizim ligde oynasaydı” diye iç geçiriyor.
Tottenham’da Kane, M.United’ta Rooney, Almanya’da Bayern’de Müller, Lewandowski’yi hayranlıkla seyrediyor.
Hatta İtalya’da 39’luk Totti’yi görünce “Bizde olsa şimdi köşesinde oturuyordu” diye yorum yapıyor.
Yense de yenilse de tribünlerde şarkılar söyleniyor. Rakip seyirciler yan yana oturuyor kavga etmiyorlar. Birlikte şarkı söylüyorlar.
Küfür yok. Hakem hataları yok denilecek kadar az. En ufak bir dokunuşta kendini yere atıp kıvranan, sonra da bir şey olmamış gibi oyuna devam edene pek rastlanmıyor.
Birbirleri ile paslaşmaları, atılan goller bile farklı!
Bir de bize bakın. Maçlar o güzelim gıcır gıcır 45 binlik, 25 binlik statlarda 3-5 bin kişiye oynanıyor. Küfür gırla. Hakem hataları bazen maçların önüne geçiyor. Çirkinlikler diz boyu. 200-300 kişi küfür ediyor onlarla birlikte küfür etmeyenler de tribün kapama cezasından nasiplerini alıyor. Bu haksızlık değil de nedir? Her işin, ceza yolu ile hallolacağını sananlar aynı uygulamayı tekrar tekrar yapıyor.
İşte bu yüzden seyirci de statlardan yavaş yavaş uzaklaşıyor.
Bir yerde yanlış var ama nerde?

09 Mart 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zaferin mimarı Pereira‘’

İster kabul edin, ister etmeyin.
Beşiktaş zaferinin mimarı Pereira’dır.
Alper ile Diego’yu ilk 11’de sahaya sürmesi ne kadar doğru ise, onların yerine ‘bozuk’ da atsalar Nani ile Ozan’a görev vermesi de onun ustalığının belgesidir.
Ve de bu değişiklik ‘cuk’ oturmuştur. Ozan ‘Al da at’ diye bir pas vermiş, Nani de topu boş kaleye yuvarlamıştır.
İlk yarı sonunda kaçan golleri hatırlayın.
Fenerbahçe en azından 4-1’le ikinci devreye merhaba derdi.
İşte bu muhteşem sonuçla Pereira, “Yarış yeniden başladı” mesajını vermiştir.
Pereira, Beşiktaş maçı sonrası iddialı açıklamalar yapmış.
Sorduğu üç soruya da bayıldım:
-Bu ülkeyi Avrupa kupalarında temsil eden tek Türk takımı kim?
-Şu anda şampiyonluk yarışında olan kim?
-Türkiye kupasında yoluna devam eden takım kim?
Şu anda üçünün de cevabı Fenerbahçe olduğuna göre yıpratıcı eleştiriler yapanlar biraz frene bassalar iyi olacak gibime geliyor.

Gölge etme...


Her Fener galibiyetine ‘kulp’ takanlara;
Cüneyt Çakır’a, “Derbiyi sen yönet” denir.
Kızarsınız.
Derbiye başka isim verilir, “Cüneyt Çakır dururken neden?” diye hesap sorarsınız.
“Yabancı hakem” denir.
“Olur mu?” diye isyan edersiniz.
Cüneyt Çakır için, “Eyyam yaptı” dersiniz.
Niçin derbinin güzelliklerini birinci plana almazsınız?
Beck’e kırmızı karta tamam, Caner’e de öyle...
Volkan olayını başlatan kim? Sosa... Çakır ikisine de sarıyı verdi o kadar.
Bir sorum var;
Olcay’ın ceza alanı içinde düşmesine ‘penaltı’ deniyor da Van Persie’nin havaya sıçradığı sırada rakibi tarafından göğsüne elle basılarak yere indirilmesine ne buyrulur!
Diyeceğim şu:
Fener bileğinin hakkı ile Beşiktaş’ı yenmiştir. Bu başarıyı, “Hakem şunu verdi, bunu vermedi, verseydi şu olurdu, vermeseydi bu” diye saçma sapan laflarla gölgelemeye kalkmayın. Ayıp oluyor.

Bravo Gümüşdağ’a


Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, UEFA’nın da karşı olmasına rağmen geçtiğimiz hafta, “MHK, PFDK ve Tahkim Kurulu’nu da delegeler belirlesin” dedi.
Kulüpler Birliği de bu öneriye karşı çıktı.
Ve Başkan Göksel Gümüşdağ, “Her toplantıda hakem hatalarını konuşmak istemiyoruz” diyerek tavrını ortaya koydu. Bu krizlerin aşılması için yeni yeni öneriler sundu.
Futbol Federasyonu Başkanı seçilirken yaşanan olaylar, dedikodular, gruplaşmalardan millet bıkmış.
Yıldırım Demirören, “Ver yetkiyi, ne yaparlarsa yapsınlar” diye işin kolayına kaçma yolunu seçiyor.
Varsayalım Demirören’in dediği olsun. O zaman da MHK seçimi için 3-5 aday çıkacak, hakemlerin yanlış kararlarında yine kaos...
“Unuttun mu seni ben seçtim. Oyları sana bizler verdik” diye baskılar daha da artacak... Başkan bu fikrini yeni bir buluş gibi açıklarken olacakları hiç hesaba katmamış herhalde.
İyi ki Kulüpler Birliği Vakfı devreye girdi.
Bu gibi işler kantara konur, tartışılır. UEFA’nın kurallarına uyar mı uymaz mı diye hukukçulara danışılır. Sonra masaya konur. Oldu bittiye getirilmez.

Denizli’ye de bu yapılır mı ?

Dün gibi hatırlıyorum.
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek yanılmıyorsam Denizli ile anlaştığı zaman şu konuşmayı yapmıştı:
Denizli’nin Galatasaray’daki hizmetlerini anlatmaya gerek yok. Boşalan teknik direktörlük görevine gelmesini hocamdan rica ettim.
Yani Denizli, zorla gelmedi; başkanın dediği gibi ‘rica’ ile bu işi kabul etti.
Tamam. Denizli istenileni veremedi, başarısız oldu. Galatasaray ligde iddiasını yitirdi. Avrupa’da yok. Kupada bir şansı var.
Ama şu soruları da sormadan yazıyı noktalamayacağım:
-Mustafa Denizli’ye 7 futbolcu alınacak sözü verildi mi verilmedi mi?
-Denizli’nin sıcak bakmamasına rağmen Burak neden gönderildi?
-Bu Denizli, Galatasaray’ı şampiyon yapmadı mı?
-Şampiyonlar Ligi’nde yarı final oynatmadı mı?
-Florya’da yalnız bırakılmadı mı?
-Yıllar önce taraftarların, “Mustafa Denizli şampiyon yap bizi” diye yere göğe sığdıramadıkları Denizli’ye bu kez Gaziantep yenilgisi sonrası, “Mustafa Denizli rezil ettin bizi” diye yapılan tezahürat çok üzücüydü.
Galatasaray’ın başarılarında imzası olan Denizli sırf bu yıl çeşitli nedenlerden dolayı başarılı olamadı diye böylesine protestoyu hak etmedi.

02 Mart 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çıban büyüdü kangren oldu‘’

Bakın Pereira-Van Persie çekişmesi olayları ne hale getirdi.
Hâlâ kim haklı kim haksız tartışması yapılıyor. Atı alan Üsküdar’ı geçiyor kimse farkında değil.
Beşiktaş bir maç eksiği ile yine lider.
Derbiyi kazanırsa, erteleme maçını da geçerse ayıkla pirincin taşını.
Bir daha zor yakalanır.
Şimdi gelelim ‘kim haklı-kim haksız’ tartışmasına... Bakınız, Pereira hafta içinde Van Persie için neler dedi:
-İdmanlarda istediğim verimi sağlayamadı.
-Burada 20 kişilik grubu idare ediyorum.. Oynamıyorsa yeterli düzeyde değildir.
-Sezon boyunca çok idmanda yer almadı.
Kısacası; kim olursa olsun hazır değilse oynayamayacağını belirtti.

Oynamalı diyenlere

Her görüşe saygı duyarım, ancak...
-’Efsane’ diye ‘Marka’ diye, Pereira Van Persie ile başlamalı diyenlere...
-İlk 11’de sahaya çıksın, 60. dakikada oyundan alsın diye görüş bildirenlere.
-Van Persie’yi Fenerbahçe’nin en büyük silahı gibi görenlere.
-Fenerbahçe’nin büyük kozu Van Persie’dir iddiasında bulunanlara.
Benim de bir sorum olacak:
-Her gün Van Persie ile birlikte olan Pereira.
-İdmanlarda performansını yakından izleyip gören Pereira.
-Kondisyonerlerden, doktorlardan, masörlerden durumunu kontrol eden Pereira.
-Çift kale maçta hepsinin hareketlerini bir bir not eden Pereira.
Yani; hocası yeterli görmüyor. Eleştirenler ‘illaki oynasın’ diyor..
Van Persie hareketleri ile ‘haklı olan benim’ diyor. Devre arasında soyunma odalarına bile gitmiyor. Yedek kulübesinde oturuyor. Küskünleri oynuyor.
Çok merak ediyorum. Bu durumda kim haklı?
Eğer, formda olsa Pereira niye oynatmasın?

Başkan kampa gidince...

Aziz Yıldırım ve arkadaşları futbolcuları kampta ziyaret etti, moral verdi. Başkan, Van Persie ve Pereira ile konuşmuş. Bu görüşme sonrası sizlere bir sorum olacak:
Lokomotiv Moskova ve Beşiktaş maçında ilk 11’de Van Persie mi sahaya çıkacak, yoksa Fernandao mu ?
Bana göre Van Persie.
İnşallah başarılı olur, Fenerliler’in de yüzü güler.
Bu arada bir noktaya da değinmeden geçemeyeceğim:
Fenerbahçe’nin bir sportif direktörü vardı; Giuliano Terraneo... Bu gibi olaylarda ‘O’nun devrede olması gerekirken hiç ortalarda yok. Gönderildi mi, gönderilmedi mi bilinmiyor?
Eğer görevine son verildiyse , neden getirildi ve birden ortalardan kayboldu? Onu da bilmiyoruz ama bir açıklama bekliyoruz.

İstifa mı, o da ne?


Bizler beğensek-beğenmesek ne yazar.
Deniz Ateş Bitnel’in ortalığı karıştıran yönetiminden sonra ‘Kuddusi Müftüoğlu artık istifa eder’ tahmininde bulunanlar yanıldılar.
Ne yalan söyleyeyim, yanılanlar arasında ben de vardım.
Baksanıza, Müftüoğlu “İstifayı aklımdan bile geçirmedim” dedi.
Yıldırım Demirören ve yönetim kurulu ile istişare ettiğini, onların sonuna kadar yanında olduğunu açıkladı.
Bundan çıkan anlam şu:
Demirören ‘yeter’ demedikçe, yer yerinden oynasa kıpırdanmaya niyeti yok.
Başkan da, yönetimi beğenmese bile böyle bir şey söylemez. Çünkü görevde olduğu süre içinde iki MHK başkanı işi bıraktı.
Eğer üçüncüsü de ‘bana müsaade’ deseydi, birileri de Demirören’e “Başkan bir anlat bakalım. Neler oluyor?” diye sorardı gibime geliyor.
Müftüoğlu’nun genel olarak hakemleri başarılı bulduğunu ifade etmesine şaşırdım.
Yahu, kıyamet kopuyor. Dünya basını, Galatasaray-Trabzon maçındaki olayları, çıkan haksız kartları gündemine taşımış.
Sayın Müftüoğlu, bu işin faturasını sadece Deniz Ateş Bitnel’in yönetimine çıkarıp işin içinden sıyrılmaya kalkmayın.
Kusura bakmayın ama konuşmalarınız bana hiç de inandırıcı gelmedi. Trabzonspor hak etmediği bir yenilgi almıştır. Ayrıca çıkan kartlar Trabzonspor’un bundan sonraki maçlarına büyük etki yapacaktır. Bu unutulmamalı.

24 Şubat 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI