Arama

Popüler aramalar

‘’'4' hatta ‘5' olmalıydı‘’

Bu zaferin baş mimarı Vitor Pereira’dır.
12. adamın 90 dakika kesintisiz yaptığı o müthiş tezahüratın oyuncuları şaha kaldırdığı ve bu futbol ziyafetinde büyük rolü olduğu asla unutulmamalıdır.
Gökhan ve Caner’in saha içindeki muhteşem resitaline şapka çıkarılmalıdır.
Attığı 2 golle tarihe geçen Souza, toplu-topsuz oyunda ‘usta’ olduğunu kanıtlamıştır.
Volkan Şen, artık bu formayı devamlı ilk 11’de giyeceğini herkese göstermiştir.
Kısacası, tüm futbolcular galibiyet için varlarını yoklarını ortaya koydular.
Ancak bu maçın skoru ‘2’ değil ‘4’ veya ‘5’ olmalıydı.
Şimdi tur şansı için tahminler yapılıyor.
Bana kalırsa Fener’in şansı yüzde 50’nin çok çok üstünde.
Fener rövanşta bu oyunun yarısını sergilesin rahatlıkla turu geçer.

Lütfen artık ıslıklamayın

Fener coşmuş, seyirci 2 süper golle kendinden geçmiş.
Pereira hayatının en mutlu günlerinden birini yaşıyor.
Yöneticiler de öyle.
Sahada muhteşem bir tablo. Ama Van Persie oyundan alınırken tıpkı Kasımpaşa maçında olduğu gibi protesto ıslıkları.
Acaba ıslıklayanlar (tabii tüm seyirciler değil) Van Persie’nin yerina giren Fernandao‘nun moralini ne denli bozduklarının farkında mı?
Van Persie’nin sahadan çıkarken yüz ifadesini, Pereira’ya nasıl baktığını gördüler mi?
Arkadaşlarının yanına gitmek yerine doğru soyunma odasının yolunu tuttuğunu izlediler mi?
Hollandalı’nın yakaladığı iki net pozisyonu nasıl gole çeviremediğine şahit oldular mı?
Volkan Şen’in de çıkarken yaptıkları doğru değildi.
Çok merak ediyorum:
Fernandao bir gol atsaydı, “Pereira’ya Van Persie’yi neden çıkardın?” diye bir soru sorulur muydu?

Dikkat! Çıban kangrene dönüyor

Van Persie-Fernandao olayı küçük bir çıbanken büyümeye başladı.
Eğer yönetim bu işe el koymazsa kangrene dönecek.
Birilerinin artık Hollandalı’yı ciddi bir şekilde uyarması lazım.
Pereira’nın bu konuda verdiği mesaj, protestocuların kulağına küpe olmalı.
Bakınız Portekizli hoca ne demiş:
“Oyuncularıma, işimize, takımın emeğine saygı duyuyorum. Nasıl ailem benim için kutsalsa takım da kutsal. Bir karar alıyorsam takımın iyiliği için alıyorum. Başka da bir şey demek istemiyorum.”
Yani Pereira, “Bu konuyu uzatmayın. Ben doğrusunu yapıyorum, artık noktayı koyun” demeye getiriyor.
Arkadaş kim ne derse desin Pereira bu konuda sapına kadar haklı.

Yapma be Diego

Gol atınca bayrak direğini tekmelemek sarı kart.
Gol sevincini formayı çıkarıp kutlamak da öyle.
Diego, Juventus’ta oynarken de aynısını yaparmış.
Onun gibi profesyonelin bile bile bayrak direğine tekme atmasına inanamıyorum.
Bir ara düşündüm. Acaba Kasımpaşa maçında daha önce bir sarı kartı olsaydı aynı hareketi tekrarlar mıydı diye.
Sonra aklıma Celtic maçında rakibini tekmelediği için aldığı 3 maç ceza geldi.
Şampiyonluğa oynayan ve Pereira’nın en büyük kozlarından biri olan Diego’nun kritik maçlar arefesinde sinirlerini ve hareketlerini kontrol etmesi ve frene basması şart.
Böyle devam ederse faturası ağır olur.

18 Şubat 2016, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşte bu olmadı‘’

-1-0’lara alışmıştık.
-Kale gollere genellikle kapalı idi.
-”Böyle gitmez” diyenlere “1-0 olsun bizim olsun” karşılığı verenler vardı.
-Volkan’a hafiften sallayanlar, Fabiano’yu izleyince çarpıldı.
-Pereira’nın çok övündüğü defansı çöktü.
-Ve lastik fena patladı.
Arkadaş
Şampiyonluğa oynayan ve maç fazlası ile lider konumunda olan bir takım, düşme korkusu geçiren Antalya’dan ‘4’ yerse, 2. Lig ekibi Amed’den kupada ‘3’ golü kalesinde görürse...
Ve ‘7’ gol ‘5’ günde yenirse...
Bu işte bir arıza var demektir.

Bıktık artık

Devam edelim
Ligin 20 haftası tamamlandı. Fenerbahçe’de hâlâ Van Persie-Fernandao problemi çözülmedi.
O kadar ki, artık yazılı ve görsel basında, “Fernandao mu yoksa Van Persie mi?” anketleri yapılmaya başlandı.
Bu karmaşaya kim nokta koyacak?
Elbette ki Pereira.
İkisini birlikte oynattı, olmadı.
Birini sahaya sürdü, kulübede bekleyen küstü.
Kısacası sancı devam ediyor..

Pereira’nın hocalığı tartışılmaz

Evet, bu konuda çoğunluk aynı fikirde.
Ama:
-Bu son iki maç, iş kazası değil.
-Şanssızlık hiç değil.
-Kötü zemin bahane.
Gerçek olan şu; Fener, hızlı hücuma kalkamıyor.
Pereira’nın elinde Alper gibi, Volkan gibi süratli, oyuna hareket getirecek iki süper oyuncu var.
Nedense ya kenardalar ya da sonradan sahaya giriyorlar.
Diego, bu takımın bankosu olmalı.
Dubai’den 22 milyon Euro’luk teklif geldiği fakat Fener’in vermediği söylenen Van Persie’ye, “Artık klasını konuştur” denmeli.
O’nun iyi futbolcu olduğunu inkar eden yok ama adının önünde ‘büyük’ olunca işler değişir.
Defansın bel kemiği Kjaer korunmaya alınmalı. Kart görmemesi için uyarılmalı.
Caner’e ve bir türlü Bursa’daki performansını gösteremeyen Ozan’a formsuzluklarının nedeni sorulmalı.
Hep tekrar ediyorum ama, “Fener’i şampiyon yapmadan bir yere gitmem” diyen Nani’ye böyle oynarsa hedefe zor varılacağı da anlatılmalı.

Üstünlük el değiştirdi

Beşiktaş’ın iki maçı ertelendiği zaman Fenerbahçe’nin psikolojik üstünlüğü ele geçirdiği yorumları yapılıyordu.
Fener ‘4’ gol yerken Beşiktaş ‘4’ gol atınca Kartal moral açıdan bir adım öne geçti.
Durun daha bitmedi...
Fener’in şampiyonluktaki en büyük rakibi Beşiktaş; Marcelo, Boyko ve Alexis ile kadrosunu daha da güçlendirdi.
Galatasaray’ın ligde iddiası yok denecek kadar az. Hedeflerinde kupa var. Onlar da Donk ve Linnes’i aldılar.
“3” kulvarda çarpışan Fener’de ise, “Bu kadro yükü kaldırır, hedefe ulaşılır” düşüncesi galip geldi ve transfer yapılmadı.
Doğru mu?
“Keşke süper bir golcü alınsaydı” derim.

12 Şubat 2016, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Alkışlar Nani 'ye...‘’

Başkan Aziz Yıldırım açıkladı: Nani için Çinliler Fener’e 20 hatta 25 milyon Euro teklif etmişler, ”hayır “ demiş.
Arkasından Nani ’ye gitmişler, “Sana 10 milyon E uro bize gel“ demişler, ondan da aynı cevabı almışlar.
..Ve sonra Nani, Başkan Yıldırım’a, “Fener’i şampiyon yapacağım sonra gitmek istersem, izninizi isterim“ demiş.
Ben, bir futbolcunun kendisine önerilen bu kadar yüklü bir parayı hatta serveti elinin tersi ile geri çevirmesine ilk kez şahit oldum.
Bu yüzden kendisini alkışlıyorum.
Nani ’nin üstün yeteneklerini ve futbolculuğunu inkar eden “ taş” olur.
Sahadaki özverisi... Oyun alanı içindeki gayreti. Nefis çalımları. Göze hoş gelen hareketlerine şapka çıkarılır.
Ancak, tek kusuru topla oynamayı fazla sevmesi.
Hayranları diyor ki: “Nani’ye bir top yetmez. İki top lazım.“
Tabii bu işin şakası...

Kim kazançlı çıkacak ?..

Fenerbahçe sezon başında Emenike’yi bir yıllığına Al Ain kulübüne 2.5 milyon Euro karşılığında kiraladı.
Al Ain istemedi, Emenike boşta kaldı.
Tapusu Fener’deydi.
Ancak Fener yine kiralama yolunu seçti.
Golcü arayan Bilic, onu ısrarla West Ham’a istedi.
..Ve 1 milyon Euro karşılığında Emenike Adalı oldu.
Fener’in bir golcüye ihtiyacı var mı yok mu?
Tartışılır.
Gerçek şu: “Gol yollarında zorluk yaşanıyor.”
Şimdi merak ediyorum. Bu Emenike, West Ham’da Bilic’i golleri ile uçuracak mı?
Veya, Pereira, “Keşke bizde kalsaydı“ diye pişmanlık yaşayacak mı?
Bekleyeceğiz, göreceğiz.

Rekor tamam da..


Fener 25 maçtır mağlup olmuyor ya... Şimdi herkesi aldı bir merak.
Pereira acaba Molnar’ın 48 yıllık 29 maç yenilmezlik unvanını sollayacak mı?
Yani sayı 30’a çıkacak mı?
Ama daha önce Aykut Kocaman’ın 27 maçlık serisini aşması lazım.
Bu hesapları yapanlara şunu hatırlatırım: Önemli olan rakamlar değil.
Ligin sonunda rakamlı veya rakamsız şampiyon olmak.

Nihayet...

-Burak el salladı... Herkes West Ham’a yolladı.
-Dursun Özbek “Teklif yok“ dedi.
-Fatih İşbecer açıkladı: ”Kiralık istediler... ”
-Denizli noktayı koydu: ”Bir yere gidemez... ”
-Bu da gösteriyor ki, Galatasaray’da kafalar karışık.
Ya Türk sporu?
Kulüpler Birliği Vakfı tarafından Turkcell’in ana sponsorluğunda gerçekleştirilen Uluslararası Futbol Zirvesi’nde kulüplerin mali sıkıntıları... Kulüpler yasası... Yayın hakları... Reklam gelirleri... Altyapı... Süper Lig AŞ’nin faydaları masaya yatırıldı...
Faydalı da oldu...
Bana göre bir de futbolun dışında Türk sporunu kurtarmak için geniş bir toplantı olmalı... Mesela;
-80 milyonluk Türkiye’den Olimpiyatlar’a kaç sporcu gidecek?
-Kaç sporcu Olimpiyat barajını aşacak?
-Kaç branşta madalya hedefi kondu?
-Acaba yönetici kadrosu, sporcu kadrosundan fazla mı olacak?
Merak ettim de...

03 Şubat 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bana göre de...‘’

Kime inanacaksın kardeşim?
Çoğunluk diyor ki;
Deniz Ateş Bitnel’in ilk penaltı kararı yanlıştı.
İkinci penaltı için ‘doğru’ diyenler ‘tartışılabilir’ görüşünde olanlara fark atmış.
Baktım, birleştikleri tek konu üçüncü penaltı.
“Saf, temiz ve de orijinal...”
Pozisyonları herkes gibi ben de defalarca ekranlardan izledim...
İşte benim görüşüm;
Üçü de bal gibi penaltı...
İnanın Deniz Ateş bu poziyonu ‘es’ geçse, “Niye bu penaltı verilmedi?” diye kıyamet kopardı.
Bir de şu var:
Rize’de Kweuke yokmuş...
Fener’de de Nani yoktu, Diego yoktu, Caner yoktu, Gökhan yoktu...
Hem Kweuke olsa, Rize, Fener’i yener miydi?
Açık konuşmayı severim;
Arada o kadar fark var ki...
İki penaltı da olmasa, Fenerbahçe sahadan yine galip ayrılırdı.

Kariyerini inkar eden yok ki!


Van Persie’nin kariyerini inkar eden var mı?
Yok.
Klasını, şöhretini, golcülüğünü?
Yine yok.
Ama formda değilse, sırf kariyeri var diye kimse çıkıp da, “Bu Van Persie’yi niye kadroya almıyorsun?” diye Pereira’ya soru soramaz.
Ve sormamalı da...
Pereira’nın iyi bir Van Persie’yi oynatmaması için çıldırmış olması lazım.
Ve bana göre Pereira oyuncu seçiminde adaleti ön planda tutuyor. Formayı hak edene veriyor.
Van Persie, Fernandao gol attığı zaman alkışlamış-alkışlamamış... Bu, büyütülecek bir konu değil.
Eleştirilerin çoğu Fener’in futbolunun keyif vermediği noktasında birleşiyor.
-Evet, Fener rakibini pozisyona sokmuyor. Daha doğrusu izin vermiyor. Hareket sahasını daraltıyor.
-Top kullandırmıyor.
Ama gol yollarında da bekleneni vermiyor.
Gerçek olan şu:
-Fernandao’ya iyi pas servisi yapılmıyor.
-Alper tutuk.
-Markovic koşuyor, dağıtıyor ama son hareket yok.
-Ozan da öyle.
-Rize maçında gördük, Van Persie hayaletleri oynuyor.
“Keyif vermiyor ama 3 puan alıyor” diyenlerle aynı fikirde değilim.
Çünkü işler her zaman tıkırında gitmez.

‘Mış-Muş’u bırakın

-Bilic, Emenike’yi istiyorMUŞ.
-Emenike, Fener’de yedek kalmaya bile razıyMIŞ.
-Pereira bu işe sıcak bakmıyorMUŞ.
-Kısacası hep ‘MIŞ-MUŞ’larla işleri götürüyoruz.
-Emenike’nin tapusu Fener’de ve şu anda boşta.
“Fener’e gelsin mi gelmesin mi?” diye bana sorsalar, “Gelsin” derim.

Şaka mı bu?


Şota, “Donk, Barcelona’da bile oynar” demiş.
Ve sonra devam etmiş:
“Barcelona’nın başında olsam hemen transfer ederdim.”
Hocam, Barcelona’yı geç, Galatasaray’da ilk 11’in değişmezi olsun yeter.

Sat, öde

-Galatasaray’ın Riva’sı var.
-Floryası var.
-Mecidiyeköy’de kıymetli bir arazisi var.
-Hasnun Galip’de eski kulüp binası var.
Yani var oğlu var.
Ama gündemde de hep borçlar var.
Borçtan kurtulmanın da tek yolu var.
Sat, öde...
Bu kadar basit.

Bravo Aras

Beşiktaş’ın İstanbul’da doğan yeni transferi Ermeni asıllı Aras Özbiliz demiş ki:
“Şunu herkesin bilmesini istiyorum. Ben bir futbolcuyum. Politikacı değilim. Konu futbolsa problem yoktur.”
Bu sözler, sporla politikayı birbirine karıştırmaya veya başka bir deyimle sporun içine politikayı sokmaya çalışanlara ders olsun.
Bravo Aras.
Doğduğun kente hoş geldin.

27 Ocak 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çıldırmak işten değil‘’

Anlayamıyorum arkadaş.
Olan penaltıya düdük ‘yok’, olmayana ‘var’.
Çıldıracağım...
Fernandao şutunu çekiyor. Top Sezgin’in koluna çarpıyor. Alper Ulusoy pozisyona yakın. Çizgi hakemi karşıdan görüyor, aldıran yok.
Maç 0-0 bitse veya Fener 1-0 yenilse ayıkla pirincin taşını. Neler olacağını kestiremiyorum.
Büyük çoğunluğun Nani’nin pozisyonunun penaltı olmadığı yönündeki görüşüne ben de katılıyorum.
Ama ne yalan söyleyeyim, Nani’nin, Emre’den bir darbe görmeden kendini yere atacağına pek de ihtimal vermiyorum.
Verdiği-vermediği penaltı kararları protestoların odağında olan Alper Ulusoy’un, Alparslan’a gösterdiği kırmızı kart bardağı taşıran son damla idi. Oysa, burada sarı kart görmesi gereken kişi Mehmet Topal’dı.
Federasyon başkanı, yabancı hakem konusu ortaya atıldığında, “Yabancı hakem isteyenlerin yaptıkları Türk futboluna ihanet ve ayıptır” diye tavır koyuyor.
Ben de soruyorum:
Sayın Demirören... Bizler her hafta, hakem hatalarını yazmaktan bıktık. Hakem hataları futbolu solladı. Seyirci feryat ediyor. Teknik direktörler isyanda, başkanlar öfkeli.
“Hiç olmazsa büyük maçlara, kritik karşılaşmalara yabancı hakem gelsin” diyoruz. Kötü mü yapıyoruz? Bunu istemenin ihanetle ne ilgisi var? Hâlâ anlamış değilim.

Markovic’i çözemedim ya Ozan Tufan

Pereira iki ayrı kadro ile şampiyonlukta yarışacak kadar zengin ve yıldızlar topluluğu bir ekibe sahip.
Ama gözle görünen aksaklıklar da yok değil.
Olumlu olan tek şey Fener’in 1-0’lık galibiyetleri unutma moduna girmesi. 6-1’lik muhteşem Giresun galibiyetinden sonra Eskişehir’e deplasmanda atılan 3 gol, Sarı-Lacivertliler’in vites yükselttiğinin kanıtıdır.
Ancak:
-Ben bu Markovic’i hâlâ çözemedim.
-Milli takımın yıldızı Ozan’ın tutuk oyununa bir anlam veremiyorum.
-Nani’nin neden bu kadar şahsi oyun oynadığını anlayamıyorum.
-Her faul atışında yan yana gelen Nani ile Caner’in ne konuştuklarını çok merak ediyorum.
-Caner bu vuruşları Nani’ye bıraksa büyük bir bölümünün golle sonuçlanacağına inanıyorum.
-Ve Diego’yu arıyorum...

Van Persie raconu kesti


“Van Persie ile Fernandao yan yana oynar mı, oynamaz mı?”
Çoğunluk, “Hayır oynamaz” diye yorum yapıyordu.
“Neden olmasın” diyenler de azınlıkta kalıyordu.
Giresun maçı sonrası Hollanda’lı yıldız noktayı koydu:
“Fernandao ile birlikte etkili oynuyoruz. Şu anda uyumumuz çok arttı.”
Hatırlayın bir ara bu ikili oyuna girip çıkarken birbirlerinin yüzüne bile bakmıyordu. Pereira’ya bile afra-tafra yapıyorlardı.
Soğuk rüzgarlar artık melteme dönüştü.
Bunun mimarı hiç şüphesiz Pereira’dır.

Aklınızı kendinize saklayın


Pereira, Uygar ile Ramazan’a Giresun maçında şans verdi.
İyi de yaptı. Aslında oyunun gidişatına göre sık sık böyle çıkışlar yapması lazım.
“Uygar ile Ramazan kiraya verilsin. Orada pişerler. Seneye de kadroya girerler” diyenler akıllarını kendilerine saklasalar iyi olur.
Bakınız, geçen yıl Galatasaray’a gelen Sinan Gümüş için A takımında olmaz dendi.
U21’e yollandı. Orada 27 gol atınca Sarı-Kırmızılılar’ın gözleri faltaşı gibi açıldı.
Hamza hoca, Sinan’a fazla şans vermedi.
Ama Mustafa Denizli sahaya sürdü. Sinan Gümüş’ün değeri arttı. ‘Sinan Altın’ oldu. Şimdi el üstünde tutuluyor. Ve artık Denizli’nin değişmezi...
Bilmem anlatabildim mi?

Protestoculara...

-Eğer siz, 240 iğne yediği söylenen...
-Tedavi parası olan 120 bin Euro’yu cebinden ödeyen...
Gol kralı Burak’ı ıslıklıyorsanız...
-Eğer siz; sargılar içinde kırık burunla oynayan Umut’u bir gol kaçırdı diye protesto ediyorsanız...
-Ağlatıyorsanız, “Dışarı” diye bağırıyorsanız...
-Üstelik Galatasaray 2-0 önde iken bu tepkiniz devam ediyorsa...
Kusura bakmayın ama bu nasıl taraftarlıktır ben anlayamadım.

20 Ocak 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşte Souza!‘’

İddia ediyorum:
Eğer Vitor Pereira, Giresun maçındaki gibi oynatırsa Josef de Souza akıl dolu çok klas gollere imzasını atar.
Bugüne kadar hep eleştiri yağmuruna tutulan Souza, hücum yollarında da etkili olduğunu kanıtladı.
Biraz geç oldu ama Pereira doğru yolu buldu.
Bakınız;
Diego, Van Persie, Alves, Meireles, Alper, Gökhan, Caner yoktu.
Ama inanın ‘yoklar’ aranmadı.
Bu da gösteriyor ki Fenerbahçe ‘as’ları ve ‘yedekleri’ ile birlikte her maç için hazır kıta.
İşte bu yüzden yılların transfer şampiyonu Fenerbahçe, rakipleri futbolcu peşinde koşarken işi ağırdan alıyor.
Ancak geçen hafta da yazdığım gibi bu takımın golcü bir santrfora ihtiyacı var. Transfer kulislerinde Eren Derdiyok’un adı geçiyor.
Donk’u Galatasaray’a veren Kasımpaşa, Fener’den böyle bir istek gelirse ve ‘tamam’ derse, Fener daha da güçlenir.
Galatasaray, Donk’u, Molde’li Linnes’i almış. Carl Medjani’nin işini bitiriyormuş.
Beşiktaş, Ramos’la pazarlık halinde.
Kimi alırlarsa alsınlar. Fener’in şampiyonluk şansı ikisinden de fazla. Bu transferler Süper Lig’e renk katar, o kadar...

Ne ihaneti?

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, “Yabancı hakem isteyenlerin yaptıkları Türk futboluna ihanettir ve ayıptır” demiş.
-Yabancı futbolcuya EVET.
-Yabancı teknik adama EVET.
-Yabancı MHK danışmanına EVET.
-Yabancı hakeme HAYIR.
Bu ‘EVET’lerin ve ‘HAYIR’ların inandırıcı bir açıklaması olması lazım.
Bakınız, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ dobra dobra konuştu:
-Ligimizde Caner Erkin’e 45 dakika tahammül eden Dünya Kupası’nda düdük çalmış -Cüneyt Çakır- hakem var dedi.
-Hakemlerin iyi niyetinden şüpheleri olmadığını ama eğitim sistemlerinin yükselmesi gerektiğini söyledi.
-Hakem hataları minimize edilmeli. Hakem hataları şampiyon yapar, şampiyonluktan eder, küme düşürür, kümede bırakır şeklinde bir ifade kullandı.
Yani herkesin şikayetlerini ortaya serdi. Doğru da yaptı.
O zaman Yıldırım Demirören’e soruyorum:
Sayın Başkan; hakem hataları bu kadar çok olmasa ve maçlar az hata ile yönetilse kimse çıkıp da ‘yabancı hakem’ konusunu ortaya atar mı?
Bunun bir cevabı olmalı.

Şimdi de basit faul

Basit faullere düdük çalınmayacakmış.
İkinci yarıda başlamak üzere yüksek tempolu oynanan maçlarda daha fazla kora kor mücadelelere izin verilecekmiş.
Günaydın! Bırakın Avrupa’yı bütün dünyada futbol böyle oynanıyor. Öyle her şeye ‘zart-zurt’ düdük çalınmıyor.
Her maç sonrası, “Taç mı? Korner mi? Ofsayt mı? Kırmızı-sarı kart mı?” tartışmaları yapılıyordu.
Buna bir ek daha oldu:
Basit faul mu? Değil mi?
Hadi bakalım şimdi çık işin içinden.

Söz gümüşse...

Hamza Hamzaoğlu’na hayret ediyorum.
-Haklı-haksız Galatasaray’la işi bitmiş.
-3 kupalı hoca olarak tarihteki yerini almış.
-Bursa’nın başına geçmiş.
Gönderilme kararı alanlara kırgınmış.
Bıraktığında rakiplerinden 5 puan geride olduklarını, şu anda farkın 11’e çıktığını söylüyor.
Bu söylediklerinin hepsi doğru Hamza hoca.
Ama artık geçmişi unut, geleceğe bak.
Bir atasözü vardır, bayılırım:
Söz gümüşse sükut altındır.
Bunu hiç aklından çıkarma.

13 Ocak 2016, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hepsi bir marka‘’

Önce devamlı bana sorulan bir soruyu ve verdiğim cevabı yazıyorum...
Diyorlar ki, “Aziz Yıldırım, mayıs ayındaki kongrede başkanlığı bırakmayı düşünüyorsa transfer yapar mı?”
Ben de diyorum ki:
Eğer, Fener’in ihtiyacı varsa Aziz Yıldırım en iyisini alır, sonra gider.
Biraz iddialı olacak ama şu anda Fenerbahçe ligin en güçlü kadrosuna sahip.
Her futbolcunun bir alternatifi var.
-Bakınız, Meireles yok. Souza onu aratıyor mu?
-Gökhan Gönül sakatlandığı zaman oynama şansı bulan Şener fırtına gibi esti. Transferin gözdesi idi. Şu anda kulübede.
-Caner‘in yerinde oynatılan Hasan Ali için herkes, “Bugüne kadar neredeydi? Neden kenarda bekletildi?” diye soruyor.
-Diego biraz aksasa, Ozan Tufan devrede.
-Mehmet Topal... O, bu takımın Mehmetciği.
-Alper hazır kıta.
Dikkat edin bu saydıklarım devamlı oynayanlar ve bekleyenler. Hepsi milli takımın değişmezleri.
Gelelim Volkan Demirel’e:
Kaptan 17 maçta 90 dakika oynayarak rekor kırdı. Yani 1530 dakikada 13 gol yedi. Şu anda Süper Lig’in en iyisi.
Geçen haftaki yazımda bir golcü şart demiştim. Yine de görüşümde ısrarlıyım. Ancak Fernandao ve Van Persie‘nin nöbetleşe olarak şans bulduğu bir ortamda üçüncü adam gelir ve de devamlı oynarsa bu ikilinin hangisi kulübeye mahkumu olur?
İşte onu kestiremiyorum.
Sonuç: Bu Fener’in ligdeki tek rakibi Beşiktaş’tır.

Teşekkürler Acun kardeş

Bazıları beğendiği bir yemeği yediği zaman, “Oh be. Ağzımın pasını sildim” der.
Ben de Sakarya’daki 4 büyüklerin hepsi birer efsane olmuş şöhretlerini izleyince:
“Arkadaşlar, gözlerimin pasını sildim” dedim.
Top cambazı Yattara’yı ayakta alkışladım. Tümer’in akıl dolu paslarına hayran kaldım. Ali Tandoğan, Çağdaş, Oktay Derelioğlu, İlhan Mansız, Mehmet Yılmaz, Tarık, Ceyhun, Ahmet Dursun, Serhat, Hami, Tayfur, Ayhan, Ümit Karan, Koray, Hakan Ünsal, Evren, Hasan Şaş... Golleriyle, inanılmaz hareketleriyle tribünleri ayağa kaldırdılar. Fenerbahçe-Galatasaray maçında Sarı-Kırmızılı kaleyi koruyan Kerem’in aklın almayacağı kurtarışları ve refleksleri nefesleri kesti.
Kısacası, bu şöhretlerin hepsi -adını yazamadıklarım dahil- bizleri futbola doyurdular.
Bir ara kendi kendime düşündüm.
“Süper Lig’de şu gidenlerin yerine gelenlerden hangisi onlar ayarında” diye. İşin içinden çıkamadım.
Bu turnuvayı tertipleyen Acun Ilıcalı kardeşe teşekkür ediyorum.

Sanki sihirli değneği var


Trabzonspor’un yeni başkanı Muharrem Usta adayken de “Lucescu” dedi.
Gördüğüm kadarı ile bu işin peşini bırakmıyor, bırakmayacak da...
Bizim ülkede hoca sıkıntısında -buna üç büyükler de dahil- ne zaman çıkmaza girilse Lucescu adı ortaya atılır.
Tamam... Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı şampiyon yaptı. Avrupa kupalarında iyi sonuçlar aldı. Ama, öyle bir hava yaratılıyor ki, sanki Lucescu, Trabzon’a gelecek. Elinde sihirli değnek var. Şöyle bir dokunacak, şampiyonluk çantada keklik.
Trabzonspor puan cetvelinde alışılmışın dışında bir yerde. Herkes rahatsız. 17 maçlık büyük maraton başlıyor.
“Lucescu gelecek”, “Geliyor”, “İki yıl çalışacak. Sonra oğlu işbaşı yapacak” dedikoduları...
Bunlar, “Şu anda puan cetvelinde nasıl üst sıralara tırmanırız” hesapları yapan Sadi hoca ve futbolcuları etkiliyor mu, yoksa etkilemiyor mu? Bunun hesabını yapan var mı?

Çizgi hakemi kalmalı

Sezon bitiminde çizgi hakemi uygulamasının kaldırılacağı söyleniyor.
Kimi, “İsabetli olur” diyor. Kimi de faydalarından bahsediyor.
Bana sorarsanız “Devam” derim.
Çünkü; penaltı ve kale çizgisi tartışmalarında doğrular, yanlışlardan fazla idi. Orta hakemlerin kaçırdığı pozisyonlardaki uyarıların çoğu yerindeydi.
Yeni sezona kadar MHK, yardımcı hakem konusunda ciddi çalışmalar yaparsa ve kalifiye elemanlar yetiştirirse çizgi hakemliği orta hakemlerin yükünü büyük ölçüde azaltır.
MHK madem böyle bir işe girdi iyiyi bulana kadar devam etmeli görüşündeyim.

07 Ocak 2016, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu kadar gol kaçar mı?‘’

Şanssızlık mı?
Asla...
Fenerbahçe, Sivas maçında 24 şut çekerek bir ilke imza atmış.
İstatistiklere göre 13, yüzde 100 gollük pozisyon yakalamış.
Ancak 2 gol atmış.
Bunun adı resmen beceriksizliktir.
İlk yarı sonunda görüldü ki:
Defansta hiç sıkıntı yok.
Fenerbahçe rakibini sahasında hapsediyor. Adeta boğuyor. Hızlı, baskılı oynuyor.
Ancak gol yollarında kısır.
Kimse kimseyi aldatmasın. Klasını, şöhretini, futbolculuğunu inkar etmediğimiz ancak formsuzluğu bir gerçek olan Van Persie’yi de kaleciden dönen bir topu gole çevirdiği için göklere çıkarmasın.
Ben, Sivas karşısında Fernandao’yu aradım. Nani’nin Fenerbahçe için ne denli önemli adam olduğunu anladım.
Bakınız 17. hafta sonunda lider Beşiktaş 41, üçüncü Galatasaray 38, ikinci Fenerbahçe ise 27 gol atmış.
Bu neyi gösteriyor? Cevabı çok basit bir soru: Arkadaş, Fenerbahçe’nin şiddetle bir golcü santrfora ihtiyacı var.

Pereira haklı çıktı

Soruyorlar: Pereira başarılı mı?
Elbette...
Yıl içinde Portekizli hocaya yapılan eleştiriler ‘biraz ağır mıydı?’
Eh... Biraz değil bir hayli dozu kaçmıştı.
Bakınız, söyledikleri bir bir çıkıyor.
Sadece, “İlk devreyi lider bitiririz” dedi ama bu gerçekleşmedi.
Şu anda Beşiktaş’la şampiyonluk için amansız bir yarışa giren Fenerbahçe bana göre daha şanslı.
Çünkü... Rakibini yakalama hırsı ile ‘1’ puan geriden izliyor.
Beşiktaş ise ‘yakalanma korkusu’ ile yaşıyor.
Galatasaray’a gelince:
Şimdilik devre dışı kalmış görünümünde.
Ancak Mustafa hocanın, “Yarışın nisan ayının ortalarında nerede olduğunu birlikte yaşarız” sözleriyle ‘kopmadık’ mesajını verdiğini de unutmayalım.

Bırakıyoruz dedi de...


Fenerbahçe’nin yılbaşı balosunda Mahmut Uslu, başkan Aziz Yıldırım’a, “Başkanım, mayısta bırakıyoruz. Bu son partimiz olabilir. Gel konuş” demiş.
Başkan da teşekkür etmiş ve konuşmamış.
Şimdi herkesi aldı bir merak.
Aziz Yıldırım gider mi? Yoksa kalır mı?
Yerine kim gelir?
Ali Koç mu?
Mehmet Ali Aydınlar mı?
Yoksa Sadettin Saran mı?
Hatırlayın... Yıllar önce ‘ben yokum’ demişti. Taraftar kıyameti koparmıştı.
Başkan da ısrarlara dayanamayıp kararından dönmüştü.
Bu defa aynısının olmayacağı ne malum?
Çünkü “kalsın” diyenler, gitmesinden yana olanlardan kat be kat fazla.

Kaç gol attılar biliyor musunuz?

Yabancı sayısı azalsın diyenlere...
Alt yapı-üst yapı nutukları atanlara...
Çala kalem hep aynı şeyi yazanlara...
Yanlış hesap yapmadıysam ligde ilk yarıda tam 406 gol izledik.
Peki bunların kaçı yabancıların bilen var mı?
Söyleyeyim:
Rakip fileleri tam 247 kez havalandırmışlar.
Bu da gösteriyor ki ikinci yarıda sayı belki ikiye katlanacak ve 500’e çıkacak.
Bugüne kadar Beşiktaş ve Kasımpaşa’nın dışında göze hoş görünen bir futbol oynayan takıma rastlamadık.
Bırakın bari yabancıların golleri izleyerek avunalım.


30 Aralık 2015, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI