Arama

Popüler aramalar

‘’Kontra gerilim!‘’

Trabzonspor müsabakasının Hamzaoğlu için son şans sayılabileceği iddiası Galatasaraylı’yı değil de, Şota’yı bozmuş sanki. Böylesi gergin ve tedirgin hiç görmemiştim Gürcü teknik adamı. ‘Kontra gerilim’ dedikleri midir, nedir bu? İlk yarı denk kuvvetler mücadelesi şeklinde geçti. İkinci yarının ilk dakikalarında izlenen ev sahibi baskısı, bırakın Hamza Hamzaoğlu’nu, Dursun Özbek’in bile kulak memelerini garanti titretti!

Hele hele Marin’in ‘ben yemedim sen ye’ diye Zengin’e ikram ettiği ve İsveçli’nin kale yerine, direğe çaktığı top! Birkaç dakika sonra; Denayer’in kolundan seken orta, kimbilir kaç Trabzonlu’nun nefesini kesti? İki pozisyonda da Zengin ustalığı vardı, önce direğe sonra da Denayer’in sakladığı koluna isabet sağlamak hemen hemen imkansızdı! İlk yarıda izlediğim pozisyonsuz futbol, ikinci yarı hücum zenginliğinin işaretiydi sanki. Fizik kalitesi ve kadro zenginliği olan tarafın daha baskın olacağının da resmi gibiydi.

Bu şansı Trabzonspor’un daha yoğun kullandığını belirtmeli, 63’te Sinan ve 76’da da Umut etkinliklerinin ev sahibi etkinlikleri yanında gazoz, Mbia’nın attığı golün de ‘efsane’ olduğunu söylemeliyim! Denayer arka sağ tarafta başarılı, Yasin önünde hasarsızdı. Trabzon savunması adına hasarsızdı! Sabri önde ne diye düşünülmedi, diye düşünmedim desem yalan olur. Onur Sneijder’in vuruşunu şahane çıkardı ama Bilal’in ceza vuruşunda Mbia’nın dokunuşunu önleyemedi!

Bilal ve Semih katkılı, Mbia eseri vuruşta Galatasaray 1-0 öne geçti. Onca fırsat yakalayan ve kendi kendine kaçıran Trabzonspor’un korktuğu başına geldi ve demek ki Şota’da boşu boşuna kontra gerilime girmemişti! Bir kısım farklı teknik direktör leşkerinin hevesleri de, sanırım başka hesaplar için derin dondurucuya girdi... Trabzonspor 0-1 Galatasaray ...

20 Eylül 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gaz Bom Bom...‘’

Dün gece Atletico Madrid karşısında izlediğimiz Cim Bom 11’ini, daha önce herhangi bir müsabakada hiç izleyen var mı? Zannetmiyorum. Hatta Hamza Hamzaoğlu’nun dahi antremanlar, toplantı veya yemek dışında bu isimleri bir arada gördüğünü düşünmüyorum! E, böyle hayal ötesi vukuatlara imzanızı koyduğunuz zaman ortaya çıkan, Cim Bom Bom değil ‘Gaz Bom Bom’ olur. Simeone ve futbolcuları da, bir güzel boy ölçüsü alır ve patlatır. Umutlarımızı da, havamızı da!

Açıkçası Galatasaray’ın Avrupalı kimliğini örnekleyeceği bir gece bekliyor ve Hamzaoğlu’nun bu tür bir gaflet uykusuna dalacağını da katiyen ummuyordum. Hiç beklemediğim başımıza geldi ve İspanyollar bizi resmen yerle bir etti. İşin acı tarafı zerre zorlanmadan, Boğaz turu edasında hava ala ala, canları istedikçe gol ata ata... Yeni Türkiye’nin, müreffeh havasında Arena’da da turladılar ve evlerine mutlu uçtular!

Hamza Hamzaoğlu yine özür dilemek zorunda kalacağı gecelerden birini daha yaşadı, uzun lafın kısası... Gömdük ümitlerimizi puslu İstanbul gecesinin dibine... İçine ettik, Şampiyonlar sofrasının daha ilk gecesinde...

16 Eylül 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Er Bakkal'ı kurtarmak!‘’

Mersin İdmanyurdu futbolcuları, er Bakkal’ı kurtarma uğruna ellerinden geleni yaptı. Hele hele karşılaşmanın henüz başında, Nakoulma topu kontrol edebilse, Wellington topu ağlarla buluşturabilse Osmanlı faciasının bir başka versiyonu gelebilirdi Galatasaray’ın başına! Servet’in daim cirit attığı bir ev sahibi yarı alanı düşününüz!

Bilmem başka söze gerek var mı? Kefenlitatörlerin baskınında, NYPD’nin Hürriyet binasına yetişemediği yerde, MHKRD Bakkal’a yetişti valla! 37’de Yasin’in başına gelen için bir düdük çalmalıydı ama ne çalmalıydı ? Bu arada kod adı ‘MMMER’in de hakkını yememek gerek. Şahane kurtarışlara imza attı, törenle kramponlarını bağladı, canı çektikçe zamanı bağladı MHKRD, yani MHK Rifri Departmanı da uzun uzun baktı! Uzun sözün kısası NYPD ve MHKRD formdan uzaktı bu hafta.

Elbette Galatasaraylı futbolcular da, dün gece beklenen futbol değerleri ve iştahından uzaktı. Bu arada Semih uzandı, kalesini olası golden kurtardı. 45’te Sneijder müthiş vurdu, MMMER’de şahane çıkardı.Berabere biten devre 49’da MİY golüyle renklendi. Wellington şık vurdu 0-1. 50’de Burak’ın başrolü oynadığı pozisyonda, Podolski golü attı 1-1. Beraberlik sonrası iki tarafında kaçırdığı onlarca pozisyon vardı.

88’de Sinan azıcık şanslı olsa golü yapardı, olmadı.Yani onca pozisyonun içinde kompakt davranamadıkları gibi, golle kontak ta kuramadılar ve sonunda işi 1-1’e bağladılar... Selçuk’ta son dakikada kırmızıya bağladı, Vederson olaya ilhak etti ve oda 2.sarıdan gitti, Kalkavan başlama ve bitiş düdükleri haricinde burada da haklıydı! MİY futbolcularının er Bakkal’ı kurtarma operasyonu, oldukça başarılı oldu yani... Galatasaraylı sabırlı olacak, madem mekteplilerce kasa kurtuldu kanaati hasıl oldu, takım da elbet birgün kurtulacak ... Si yani, alo alo... Vala...

13 Eylül 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Onur'un onuru...‘’

Dostlarınız vardır, karizması, kalitesi, saygınlığı, insani değerleri her daim dikkatinizi çeker... Böylesi cerbezeli, güzel endamına imrenir ama adını koymakta da zorlanırsınız. Hayranlıkla dostluğunu, sevgisini, erdemlerini paylaşmak bir büyük onur olur size de. İşte Onur Belge böyle bir arkadaş, dost ve yoldaştı benim için. Tüm sevenleri ve çevresi için elbette. Pazartesi günü Kınalıada’da sevgili Onur’la ilgili, adını koyabilmekte zorlandığım tüm değerlerin cevabını buldum. Cennete doğru uğurlarken, nasıl değerli bir dostumuzu kaybettiğimiz gerçeğine bir kez daha vardım. Onur suskundu ama adadaki cemaat her şeyi anlattı! Hem de fazlasıyla...

Hep beraber cennete uğurladık

‘Ada kültürü’ derler ya hep. Bilmezdim gerçekten, Onur’un kaybı o güzel değerleri de öğrenmeme vesile oldu. Son yolculuğunda dahi, ne güzelliklere şahit ettin be hepimizi sevgili Belge. Spor yazarları derneği ismiyle müsemma bir cemaat. Futbolcu, basketbolcu, voleybolcu, engelli sporcularımız, gencecik ağabeyimiz Taksim’li Varujan, Sarıyerli Garo, Beşiktaşlı Niko’muz... Galatasaray ve Beşiktaş basketbol efsaneleri Bülend Karpat, İzzet Sürücü, Üstad Nusret, Battal Durusel, Ahmet Kurt ve çok sayıda basketbola emek veren kardeşlerimiz. Spor medyamızın ustaları Nezih Alkış, Atilla Gökçe, Oğuz Tongsir, Necil Ülgen ve tam kadro FANATİK ailesi... Beşiktaş ve TFF’ye çok hizmetleri geçmiş Mekki Başak, yine Beşiktaşlı büyüğümüz Faruk abi... Başkan Aziz Yıldırım, Fenerbahçeli efsane Manol’un oğlu sevgili Yakov. Mehmet Atalay, Mustafa Denizli, Fenerbahçeli Müjdat, Saffet, Kemalettin... Tahkim Kurulu Başkanı Engin Tuzcuoğlu ve Mehmet Şeyho ve Samanyolu TV spor servisi onlarca dost ve neredeyse tüm adalılar hep birlikte Onur’u cennete uğurlamaya geldiler...

Son yolculuğunda bile ders verdi

Her rengin, her Allah’a inanan insanımızın sevgi, saygı, dualarla bir arada bulunduğu bir muhteşem buluşmayı sağladı Onur’un son yolculuğu... Müslüman ve Hristiyan kardeşlerimizin ebedi komşuluk ve dostluklarını sürdürdüğü Kınalıada mezarlığına bitişik Surp Krıkor Lusavorıc kilisesinin sevgili kardeşimiz için çalan adeta ‘ebedi yaşama, hoş geldin Onur’ diye seslenen çanı, sanırım herkes için çok ciddi bir mesajdı. Türkiye’nin bütünlüğünü bozamaz, bizleri ayrıştırmaya asla muvaffak olamazsınız! Güle güle Onur, son yolculuğunda da müthiş bir ders verip, yüreklerimizde derin izler bıraktın...

09 Eylül 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zavallı Türkiye!‘’

Kamil Altan’ın kıraathanesinde, Yenice sigara kutularına yazılan zamane milli 11’lerini hatırlattı bana, dün gecenin kadro yapısı! O zamanlar 1-9-1 taktiği ve asgari sayıda gol yemeyi kabullenme adına tanzim edilirdi milli kadrolar. Takım bu kez yine 1-9-1 olarak düzenlenmiş ama beklenti değiştirilip, taktik azami gol atma üzerine kurgulanmıştı. Orta alanınızda topu hem kazanan, hem de iyi kullanıp rakibi doğru anlamda karşılama geleneği olan futbolcunuz yoksa, sadece Letonya karşısında değil, fizik gücü yerinde her rakip karşısında çile çeker, 73’te kaleye girmek üzere olan topu çizgiden çelen Hakan Balta’ya şükür duaları gönderirsiniz. Kale alanından, ceza çizgisi civarından kaçan onlarca pozisyonun gerginliğini 77’de Selçuk attığı şahane golle bitirdi: 1-0. ‘Konya taraftarının muazzam gayreti ve şaheser olarak tanımlanabilecek Ay-Yıldız sevgisi topun filelere ulaşıp, gole dönüşmesine büyük katkı sağladı’ desem abartmış olmam diye düşünüyorum. Fatih Terim keşke Sabri adında bir sağ kanat oyuncusunun varlığından haberdar olabilseydi ve orta alan için savunma etkinliği ve top kullanma becerisi yoğun bir ismi de akıl etseydi diye de düşünmekten kendimi alamıyorum.

Durmak yok...

90+1’de Sabala bizi şabalağa çeviren Letonya golünü attı. Bu acı golün filelerimize gidişine, Konya seyircisi dahi yetmedi yetemedi! Yıllardır gram ilerleme sağlayamayan Türk futbolu ikinci vitesten öteye geçmeyi beceremedikçe, kendi kendimizi kandırmaya aynen devam ederiz. Durmak yok... Yalanlara, dolanlara ve masallara devam... Zavallı Türkiye... ‘Nev mev’ derken her platformda çöktün be!

04 Eylül 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Akort süreci!‘’

Hamzaoğlu’nun ekibi akort dönemini ne denli çabuk atlatırsa, bunalım sürecinden o kadar çabuk sıyrılır Galatasaraylı! Çok mükemmel işler izledim Sarı Kırmızılı’larda. Oyun hakimiyeti, tempo, pas yoğunluğu, hücum estetiği hep konuktan yanaydı. Sabri’nin asist modundaki ortası Burak’ın şık vuruşuyla golle sonlandı dakika 9 ve 0-1. Vaziyet daha sonra 2 hatta 3-0 dahi olabilirdi, Kaya önledi. Tamamen Galatasaray kontrolünde devam eden oyun, Chedjou’nun 29’da sakatlanmasından itibaren değişti. Savunmacılar değil de, hücumcular girdi resmen depresyona! Önde muhafaza edilemeyen top Muslera tarafına çok çabuk gelmeye başladı. Serbest vuruşu Alban Meha şahane kullandı ve ampul gibi taktı 1-1. Sonra 40’ta Semih Kaya Sakarya’da 40 yıldır realiteye geçirilemeyen Ballıkaya projesini adeta gerçekleştirdi 1-2 bitti devre. İkinci yarı Aydınus’un Carole’ye göstediği sarı, futbol katli girişimiydi.

Az daha sabır


Ardından çikolata renkli sol beke 2. sarı geldi, ucuz kartların outlet hali ve Galatasaray 10 kişi dakika da 67, Aydınus Melo’nun dokunmadığı topa bir de korner verdi! Yahu nedir bu Fırat’ın hali? Halil bir çaktı önce Muslera’nın kulak memeleri, ardından da üst direk titredi 10 kişi kalan rakibe karşı. Konya havan topu gibi iniyor ama Aslan’da tek vücut yengi için direniyor. Sneijder şık golüyle 89’da önce 1-3’ü sağladı, galibiyeti onay mührünü de 90’da çaktı 1-4... 4 Star Sarı Kırmızılı armada çok yakında vizyonda, az daha sabır, he mi?

30 Ağustos 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Rodriguez'in konçertosu!‘’

Gecenin zihnimde yer eden en güzel rengi ‘Rodrigez’in futbol konçertosu’ oldu. Henüz sezon başı, daha sahalardan çok miktarda performanslar geçer. Şu zamanda yakaladığımız her şık gösterinin kıymetini bilelim. Elbette akut hataları not etmeyi de ihmal etmeyelim! Hamzaoğlu lüzumsuz denemelere girişiyor, Melo, Semih ve Burak sakat olmadığı sürece oynar. Oynamalı da!

Düzeni bozmadılar


Arena gecesine relax başlayıp yakaladığı pozisyonları hovardaca savuran Galatasaray, dakika 30’da rahat yedi golü. Bu pozisyonda Musa ara pasını attığı anda, tehlikeyi sezip kademeye girmesi gereken Sabri, geç intikal etti ve Galatasaray golü yedi! Osmanlı’nın ilk seferi ve Serdar’ın kaleyi fethi: 0-1.

Galatasaray, düzenini hiç bozmadı, bolca hücum ve estikçe şut deneyimlerini ihmal etmedi. 41’de Sabri ortaladı, Selçuk çok şık bıraktı: 1-1. Sonra ev sahibi rakip kalede ama Akçay kenarda defo beklemede! Muslera ayakta uyuyup otel parası vermeme, hatta üzerine de para kazanma haline devam ediyor! Torje ‘uyuyanı düz ovada avlarlar’ sözünü hatırlatırcasına vurdu, 1-2 oldu 50’de.

Ne yapmaya çalışıyor

Hamzaoğlu ve ekibi hiç olmazsa Sivas beraberliği kısmetini yakalamak için çok didindi ama olmadı. Neden olmadı? Hamzaoğlu, Burak üzerinden ne yapmaya çabalıyor? O konuyu öğrenir öğrenmez söylerim! Rodrigez’in konçertosuyla başladı, Şopen’le tamamladı Galatasaraylılar...

Osmanlılar’ın Mehteran Fetih Marşı da, harbiden çok güzeldi valla... 1-2 bitti...

25 Ağustos 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İç güveyinden hallice!‘’

Akhisar Belediyespor, iç güveyinden bile daha beter vaziyette bence! Yeşil-Siyahlılar Super Lige geldiğinden beri şöyle ağız tadıyla, Akhisar'da bir kez bile oyuna giremedi, ora - bura Manisa dolandı, durdu. İzmir'li futbolseverleri kahreden stadyum dertlerine, şimdi Manisa sahası da eklenmiştir! Akhisar Belediyespor zaten daim seyrüsefer halindeydi, bu müsabaka için son anda karar verildi.

Bakkal da tezgahı, Balkes sahasına açtı. Murat Ceylan Mersin İdman Yurdu orta alanına, mal sahibi olma, Güven de sağ kanadı otoban gibi kullanma imkanı sağlamış! Evet top hep Bakkal'ın adamlarındaydı ama beklenen gol gelmedi. Demek ki tarlaya ne kadar çok tohum ekersen ek, doğru yöntemlerle beslemezsen, umulan ürün elde edilemiyor.

Hatta hasattan zerre dahi verim olmuyor! Hasan Kabze'nin çok usta pasında Halil az şanslı olabilseydi, dakika 27'de Yeşil-Siyahlılar öne dahi geçebilirdi, kalecinin solundan önce yan direğe sonra dışarı gitti top. MİY kontrolünde gözüken oyunda, 66'da usta Hasan Kabze yine şahane bir pas attı Güray'a ama 10 numara topu üstten dışarı attı. Bu keyifle MİY kalecisi Mihaylov öyle bir degaj yaptı ki Hugo Rodallega için adeta asist tadında.

Ve ikinci yarı oyuna giren Kolombiyalı golü buldu 1-0 dakika 67... Sonra yine Mersinliler'in üstünlüğü, topla daim haşır neşir olmaları ve Cihat hocanın skoru korumaya yönelen taktik varyasyonları.. Efe hatasını penaltıyla perçinledi ve kırmızı kartı gördü, penaltı. 89'da Güray vurdu 2-0 Uzun lafın kısası, topla oynayan Bakkal tarafı ama golü atıp 3 puanı götüren de Cihat hoca ve futbolcuları...

Mersin İdman Yurdu ligin topla en çok oynayan ama, en fazla da hüsran yaşayan ekibi... İç güveyinden beter sahasız damat Akhisarspor da, Amerikalı 'Hızlı Joe' gibi, Super Ligimiz'in neyi nasıl becerdiği, bilinmeyeni olabilir !

23 Ağustos 2015, Pazar 00:45
YAZININ DEVAMI