Arama

Popüler aramalar

‘’Mart karı!‘’

Super Lig Şampiyonluğuna ‘baş baş’ diyen Galatasaray’ın tribün sakinleri de, takıma ‘baş baş’ demiş ve Kupa gecesine icabet etmemiş! Taraftar umutlarına ‘mart karı’ yağdıran iki armadanın gecesinde, savunmalar evlere şenlikti yine. ‘Burdisso acaba hediye olarak mı gönderildi’ diye sordum editörümüz Yasin Cam’a ‘yok canım ısrarla istendi ve üzerine de Argentina tarafına bir tomar döviz verildi’ dedi. İsabet denilen şey işte bu! Ekonomik batış ve başarısızlığın reçetesi de elbette. Burdisso rakibe bazen asist üretip, fırsat buldukça da pozisyon hatası yapıyor ve BAL Ligi kıvamından öte gözükmüyor ama ta Arjantin’den bir de para verilip getirtiliyor! Bulanın gözünü seveyim gözünüüü... Karşılıklı 5’er golün atılabileceği ilk yarının 2-0 önde olanı Galatasaray’dı. Bulunan goller ve pozisyonlar hücum hünerleri kaynaklı değil, tamamen savunma anlayışı sarsaklığıdır açıkçası. Önce Sneijder’le 1-0, ardından Selçuk’un penaltısıyla 2-0 yakalandı. İkinci yarı aynı savunma defolarıyla kucak kucağa başladı ve 46. dakikada dev adam Volkan’ın kafa golü Galatasaray ağlarıyla kucaklaştı. O kadar uzun arasında patlayan Volkan, Galatasaray’ın savunma konusunda ne denli vahim problemler yaşadığının noter tastikli belgesidir. 2-1 sonrası oyuna Semih Kaya girdi, Mancini demek ki BAL noktasını keşfetti! Burdisso çıksa da Galatasaray’ın arızalı saha içi ve dışı akordu yine iflah etmedi! Karşılıklı savunma hatalarından yararlanmak Bekir’e nasip oldu ve Bursaspor 2-2 beraberliği yakaladı. Mart karı Galatasaray’ı önce Şampiyonlar Ligi, ardından Süper Ligimiz’de yakaladı, şimdi de Türkiye Kupası’nda da sanki bırakmayacak Cim Bom’un peşini! G-stringli kuzular da aslanların peşini tabii... Ha!

26 Mart 2014, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Mandıra filozofu...‘’

Türk Futbolu için dünyanın en büyük süt fabrikaları çapında para harcanmasına ama Trakya’daki mandıra kadar dahi verim alınamamasına karşıyım. Yabancı sınırlaması getirilerek, yerli futbolcuların trilyonlarla ifade edilmelerine ve sülalerinin dahi sağlanacak nemalarla geçinmeyi düşünmelerine karşıyım. Galatasaray Kulübü’nde asırlık kriterleri zorlayan fiyat uygulamaları düzenine ve Aysal’ın hayal alemindeki hormon takviyeli çilek sistemine de karşıyım. Sarı Kırmızılı formayı giyen ama takım içinde de bir takım dümenlere giren ve pas hakkaniyetini dahi çiğneyen sterilizasyon gereken futbolculara da karşıyım. Tam yağlı sütten az yağlı peynir dahi çıkaramayan ve İtalyan lezzeti bekleyen Galatasaraylılar’a lor peynirini bile aratır hale getiren Mancini’ye de karşıyım. Florya’nın içinde yaşanan aile sırlarını mandıra dışına taşıran ve kötü kokulara sebep olan bir takım gevezelerin Galatasaray’a zarar vermesine karşıyım. Büyük umutlarla Galatasaray camiasına katılan ama büyük meblağlar götürdüğü halde zerre faydası olmayan hatta zarar solutan bir takım tiplere de karşıyım. Tarihinin en büyük gelirlerini elde eden safi kaymak gibi Arena’yı kucağında bulan bir yönetim erbabının, Galatasaray’ı böylesi borca batırmasına da karşıyım. Galatasaray’ın gerçeklerini konuşmayan kendi dünyalarını kovalama tutsağı ve hırsları sistemin içinde olmadıkları zaman kabarmış bir takım tiplere de karşıyım. Uzun lafın kısası Galatasaray iyiye gitmiyor... Bu vaziyete rağmen yanlış gidişe ‘okey’ diyen ve süte su karıştırmaktan da çekinmeyen zihniyete de karşıyım... Hele hele memleketin mevcut haliyle müsemma yanlışlara doğru bir yönetim modeli Galatasaray kültürüne zerre yakışmıyor... Bu cinayete de karşıyım!

20 Mart 2014, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şirketi Hayriye!‘’

İlk 15 dakika Karabükspor zemine daha aşina taraftı. Daha sonra konuk hakimiyeti ele aldı da, beklenen çoşkuyu sağlayamadı. Yandan çarklı Şirketi Hayriye vapurundan farksız, tek taraflı bir işleyiş! Devamlı sol uç aranıyor uzunda da, kısada da. Sağ kanada küsmüşler sanki ve o cenah kimseyi ilgilendirmedi. Galatasaray’ın sağ ön tarafına Eboue gibi yaratıcı meziyetleri olan bir kimlik bulması şart.

16. dakikada Melo özverisi ve gayreti Burak’a gol fırsatı getirdi ama Erdem topu çevirdi. Kornere Drogba şık vurdu, bu kez top kale dibinden dışarı gitti. 21. dakikada Erkan Kaş’ın Selçuk’a müdahelesine, Sow’a çalınan faule Avrupa’da düdük çalınmaz. 42. dakikada Burak’ın pozisyonunda İshak’ın yasa dışı bir eylemini görmedim. Uzun sözün kısası Galatasaraylı futbolcular kendilerini kolayca salma alışkanlığından kurtulacak ve pozisyona tam olarak konsantre olacak. Aksi halde bedel ağır ödenir! Meral’e itirazlarla devre bitti, itiraz kolay bir seçimdi.

İkinci yarı Galatasaray’ın daha toparlanmış ve konsantre halde sahada olmasını beklerken, tersini gördüm. Karabükspor çok daha istekli ve mücadeleyi sever haldeydi. Galatasaray ilk yarıdaki performansını dahi arar oldu ve son dakikalarda en büyük gol hamlelerinden biri Drogba’da değiştirildi. İşte o zaman anladım ki beraberliğe dünden razıydı Mancini!

Savunmasını Chedjou ve Ceyhun’la güçlendiren ve 1 puanı garantilemeye çalışan, zirve(!) peşindeki İstanbul ekibi. Ama bilememki bu tek puan zihniyeti, şampiyonluk için yeter mi? I ıh dünyada yetmez!

15 Mart 2014, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çok öğrettik!‘’

Televizyon konuşanları günlerdir Çelsi ve Morinyoyu anlata anlata Galatasaray’ı uyutup, rakibi de uyandırınca hiç te beklenmeyen işler çıktı ortaya 007 Lawrensler bu cenahta anlatılanları İngilizlere sufle etmiş ve adamlar her türlü tedbiri alıp Arena’ya gelmiş! Mancini’de belki rakibi Morinyolu Real Madrid sandı ve basireti bağlanıp ‘arrivederci savunma’ anlayışıyla sahne aldı, üstelik sağ kanat tüp patlamasından farksız hatalara gark olunca daha 9.dakikada Torres golü yazdı Çelsi 1-Galatasaray 0. Hücuma çıkarken topu kaptırmamak şart ama Eboue kaptırdı. Savunma doğru kademe anlayışıyla toparlanmayı sağlayamadı ve Torres’e sadece golü atmak kaldı. İngiliz kontraları ve sağlam savunma anlayışı 30. dakikada Mancini’yi futbolcu değişikliğine itti ve Boşnak kenara gitti, Yekta savunma aksiyonlarında etkili olma adına geldi, oldukça önemli katkıları olduğunu da söylemeliyim. Bu arada Kasımpaşa müsabakasındaki olayın repeedini Terry örnekledi, bu adamın belden aşağı sakat olduğunu dünya zaten biliyordu, belden yukarısının da arızalı olduğunu dün akşam öğrenmiş oldu! Defolu İngiliz yüzünden Burak’ın harikulade golü de güme gitti. TFF şimdi gerekeni yapmalı ve skor Galatasaray aleyhine biterse, UEFA derhal telin edilip maç tekrarlanmalı! Böyle rezillik olmaz, olmamalı...

İkinci yarıya Galatasaray büyük azim ve taraftar motivasyonuyla başladı. Yekta ve Semih Kaya Galatasaray’ın savunma doğrularının anahtarıdır Arena’daki Çelsi gecesinde. İlk yarıda adeta sahası ve oyununun üzerinde güneş batmayan imparatorluk görünümünde olan Çelsi’nin, çanına ot tıkayan bir Galatasaray var şimdi sahada. Çok baskı çok mücadele ve sağlam savunma anlayışı şimdi gündemde. Sneijder’in kornerinde, Çelsililer Drogbayla savaşırken Chedjou’ya meydan boş kaldı ve Galatasaraylı beraberliği sağladı 1-1.

Sarı-Kırmızılı’lar ve taraftarın el ele baskısı çok fırsatlar sağladı ama galibiyet golü bir türlü yakalanamadı. Londra 90 dakikasında ilk yarı örneklenen savunma hatalarının tekrarlanmaması dileğiyle Galatasaray’a başarılar Şampiyonlar Liginde...

27 Şubat 2014, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük usta!‘’

‘İlk 30 dakikada en çok aklımda kalan ve başarılı da olan iki Galatasaraylı futbolcu Semih ve Ceyhun oldu’ dediğimde, maçın hal ve gidişini çözersiniz herhalde! Beşiktaş namıyla müsemma, Kartal gibi başladı oyuna. Zor geceydi yani. Galatasaray ilk 30 dakikada rakibini kontrol etti, tarttı ve beklenen pas zenginliğini oyun hakimiyetini örneklemek için uzun süre bekledi. Selçuk penaltıdan öne geçmeyi sağladı ama o dakikaya kadar kimseler duymasın fakat tam ‘what is this?’ diye sorulası bir oyun sahnelemişti!

Telles’in soldan zaman zaman yaptığı bindirmeler 5 hilallik Eyyub El Ensari evsafına taş çıkartacak kıvamda, solda da Veysel Beylerbeyi Sarayı tadındaydı. Bu ikilinin temposuna Drogba da uymaya çalışırken, Beşiktaşlı Franco bir çaktı, Fildişili’nin kulak memeleri bile zangır zangır sallandı! Arada Burak da organ nakli gerekliliğinden kıl payı kurtardı, Necip’in darbe girişiminde... Sertliklere rağmen futbolcuların tüm sertlikleri futbol çerçevesinde kaldı ve iyi niyetleri 90 dakika boyunca takdirle izlendi. Helal olsun hepsine.

30. dakikadan sonra Veysel de etkili olmaya başladı kanadında ve Dany Galatasaraylı taraftarların umutlarını boşa çıkarmadı, bir daldı ve harbi penaltı! Selçuk, Çakır’ın ceza düdüğü sonrası en doğru operasyonunu yaptı ve durumu 1-0’a taşıdı. Drogba’nın da savunmada çok önemli katkılarına şahit oldum golden sonra. İlk yarı Cim Bom’lu taraftarın gönlünce bitti. İkinci devreye daha canlı ve arzulu başlayan taraf yine Kara Kartallar’dı, özellikle Almeida tehlike bölgelerinde gözüktü Muslera şans tanımadı, Olcay’ın beklenen kıvamda olmaması da konuk adına gol yollarındaki bir başka handikaptı. Burak, Necip kaynaklı organ nakli tehlikesini ucuz atlattı ama Drogba galiba BJK kaptanının kemik iliğine hamlesini atlatamadı, iki defa tamire alındı. Beşiktaş çok motive olmuş, Galatasaray’ın kısmen Chelsea modunda olduğunun da farkında ama Galatasaray da bu tür büyük oyunlarda çok usta! Yani ‘Büyük usta!’
Dün gecenin futbol olarak da, sporcu olarak da örnek insanı Semih Kaya olmalı. Galatasaraylı olmanın tüm güzelliklerini ve özelliklerini son derece gerilimli ve zorlu bir 90 dakikada büyük başarıyla örnekledi. Bu hal ve gidiş Galatasaray’a çok yakışıyor, centilmenlik de, galibiyet de, 3 puan da... Bravo büyük usta, darısı Chelsea akşamına...

23 Şubat 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Melo öndeyse...‘’

Melo ve hemen arkasından gelip Bursaspor savunmasını her seferinde sollayan Sabri, Timsah’ları perişan etti. Ne savunma direnci kaldı, ne de kademe Yeşil-Beyazlı ekipte.

Bu perişanlık Sneijder gibi bir maestronun yönetimi tamamen eline alması nedeni oldu ve Hollandalı yakaladığı fırsatları affetmedi. İlk 45 dakikada 3 gol Sneijder’den bir de Eboue’den ve 4-0. Galatasaraylı elbette galibiyet bekliyordu bu kritik geceden ama böyle dişleri dökülmüş ve trans halinde uyurgezer bir timsah ummuyordu katiyyen! Daum ekibinin hangi halini beğendi de zerre değişiklik düşünmedi, bilmem çözebilen oldu mu? Bursaspor orta alanı öylesine kayıptı ki, kendi arkadaşlarının görebilmeleri dahi mümkün olmadı. Terse kullanılan her top savunmayı iskambil destesi gibi dağıttı ve halı saha tadın ve kolaylığında goller geldi Bursa ağlarına.

İşte bunlardan biri de Drogba’nın yine halı saha tadında topuğuyla, Real Madrid’e attığının kopyası 5. gol olmalı. Dün gecenin şanssızı Burak’sa, şanslısı da Bursaspor olmalı. Çünkü fark çok daha fazla açılırdı. Galatasaray 2. bölgede pas yapmaya başladığı anda karşı tarafta kim varsa Allah yardımcısı olsun. Bu gerçeği izledim dün gece.

Bu skordan en fazla mutlu olanlardan biri de, gençlik zamanımın unutulmaz futbol yıldızı baba dostu Ayhan Elmastaşoğlu olmalı... Zor olacağı düşünülen 90 dakikayı Galatasaray güle oynaya atlattı... 4. yıldıza doğru da hareketlendi bence... Ya sizce?

03 Şubat 2014, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sebze çorbası!‘’

Dün gecenin çeşnisi Brüksel lahanası sol kanat Sabri ise Arnavut size more pırasası da Drogba olmalı. Eboue mi? Harbiden fevkalade mantardı. Çorbanın içinde Brezilya patentli, Meksika biberi Melo ve Hollanda sosu Sneijder, çeşit olarak bulunurken Mancini bu çorbadan ‘Acaba bir vejetaryan pizza çıkarabilir miyim?’ Hesabı düşüncesindeydi sanki!

Galatasaray ‘Ben kimsenin ayağına gitmem, getirtirim’ tutsağı, Terim devrinden beri oluşturulan ama asla olmaması gereken transfer hesapları, operasyonları ve harcamaları transfer defoları üretip kulübün kulübün kasasını da, har vurup harman savurmuş belli!

Sol tarafın uydurulmuşu Sabri ise gerisini siz düşününüz işte! O kadar çok bilenden ve her şeyi ayağına getirten bir bilenden çıkan kadro ortada. Bir bilen çamaşır makinesi siparişi vermiş ama firma bulaşık makinesi getirmiş. Pantalonumuz kalmadı ama size külotlu çorap verelim alt tarafı üşütmessiniz hiç olmazsa hesabı yani! Galatasaray’ın da alt tarafı üşümedi ama rakibe verdikleri pozisyonları gören taraftar dondu... Hem de fena halde dondu! Kötü ötesi transfer organizasyonları ürünü sebze çorbası vardı dün gece menüde!

Berbat bir Galatasaray ve berbat bir başlangıç. Hayal kırıklığı, üstelik henüz başlangıçta coşkusuz ve rezil bir hayal kırıklığı üstelik...

27 Ocak 2014, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Geçmiş olsun Aydın...‘’

Şu anda yazı yazmak için zerre kadar dahi gücümün kalmadığı yerde, sahadaki futbolcular oyun oynama gayretinde. Üstelik onca üzüntü ve yaralı yüreklerine rağmen. Yaşam böyle bir şey işte. Tüm olumlu ya da olumsuz şartlara karşın, dimdik durmayı başararak devam etmek, ettirilmek mecburiyetinde.

Pozisyonların az, mücadele arzusunun yoğun olduğu bir 90 dakika izliyoruz. Aydın’ın şanssızlığı da mücadelenin yoğunluğu kaynaklı olmalı. Genç adamın hırsı bir an aklının önüne gitti ve maalesef ayak bileği de gitti. Rabbim şifasını en kısa zamanda nasip eder inşallah. Duam budur.

Okan Buruk Elazığspor’da taşları yerine oturtmayı başarmış. Ligde hak ettiği puanları da toplamaya başlar inşallah. Görünen Elazığspor’un futbol ivmesinin her geçen 90 dakikada daha da yükselmeye başlamış olması. Eski Galatasaraylı Okan Buruk; tribündekileri sahaya kattıkça, işler yoluna giriyor artık.

Pozisyonu az oyunda Serdar Özkan’a yapılan penaltıyı, yine aynı oyuncu gole çevirdi ve ev sahibi 1-0 öne geçti. Aslında başka fırsatlar da boşa gitti! Okan Buruk’un doğru işler yaptığı yerde, Mancini bocalıyor nedense! Antalyaspor’dan ucuz kurtulan Galatasaray, Elazığda da çok sıkıntı yaşadı. Ne sıkıntısı her daim söz ettiğimiz savunma ilkeleri ve zafiyeti sıkıntısı. Bu iş sadece futbolcu transferiyle hal olmaz, savunma aklının da mutlaka sağlanması lazım. Savunma gerekliliklerini sadece düşünen, planlayan değil uygulamayı da beceren bir bilgeye gereksinim var Galatasaray’da.

Türkiye Kupa’sı negatif hasılatı şu anda Bruma, Aydın, kırmızı kartlı Burak ve kaybedilen puanlar olarak gözüküyor Galatasaray’da.

Aslan Kupakolik, bu gidişle etmeyesin sakın alayımızı alkolik!

23 Ocak 2014, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI