‘’En güçlü aday!‘’
Bu cuma akşamı yeni ve tarihi bir başlangıca hep birlikte tanıklık edeceğiz. Hiç test etmediğimiz, daha önce benzerini asla deneyimlemediğimiz, bilmediğimiz bir süreci, futbolun tüm unsurları ile birlikte yaşıyor olacağız. Kağıt üzerinde 'durumu' kaldığımız yerden devam ediyoruz gibi dillendirsek de hiçbir zaman kaldığımız, bıraktığımız yer asla bu olmayacak...
Sıcak ve nemli hava
Kimilerinin bireysel ya da takım anlamında kaldığı yer-seviyenin altında ya da üstünde olduğuna tanıklık edeceğiz. Kim bilir ne gibi tuhaflıklar bizi bekliyor. Düşme ve şampiyonluk hattında yaşanan çekişme bu 'seyircisiz' mini ligin kalitesini artırmaya bakalım ne kadar yetecek? Birçok kriter hayatımıza bu dönem eklenecek. Mesela sıklıkla sezon başı yaz mevsimine denk gelen sıcak ve nemli havanın şimdi sezon sonunun ana belirleyicilerinden olacağını mutlak konuşacağız. Çünkü bu dönem ilk 8 değil son 8 ve belirleyici maçlar bunlar olacak.
Gençler ve deneyimliler
Trabzonspor özelinde; Fırtına'nın özelikle geçen yıldan başlattığı süreç var... Geçen yılda da bu yılın adeta işaret fişeğini attığı o son haftaları etkili, coşkulu oynadığı ve bunu tabelaya yansıttığı hepimizin hafızalarında tazeliğini koruyor. Trabzonspor’un geçen yıldan bu yıla taşıdığı birçok doğru işe 'nefesinin yeteceği' konusunu da eklemek gerekir. Genç oyuncuları, deneyimlilerle güzel harman eden Trabzonspor son düzlükte olağanüstülükler haricinde şampiyonluğun en güçlü adayı konumunu muhafaza edecektir.
Kendini taklit etmesi yeter
Buna geçen yılın son bölümünden itibaren idmanlı gözüküyorlar. Ayrıca sezonu, çok iddialı, çok zor Avrupa maçlarıyla açmaları, muhtemel bir düşüşü ihtimaller dahiline sokarken; pandemi sürecine dair futbolsuzluk ise sürecin o dezavantajını kağıt üzerinde kaldırmış gibi gözüküyor. Trabzonspor son sekiz haftalık periyodu oynarken geçen yılın deneyimlerinden yararlanmak isteyecektir. Yani kendini taklit etmesi yetecektir. Tekrarlaması ya da...
‘’Yaptığın işe güven...‘’
Baştan düşüncemi söyleyeyim; bu ceza kalkar. En kötü ertelenir. An itibarıyla duyduklarımız, okuduklarımızdan edindiğimiz izlenim; konunun teknik bir konu olduğu. Her teknik konunun kağıt üzerinde matematiksel bir karşılığı olduğu gibi masadaki konunun karşılığı da bu dedi UEFA. Sürecin sonu değil bu durum. Hata ya da yanlış anlaşılmaların düzeltilmesi, izah edilmesi için savunma hakkı var ceza almasına hükmedilenlerin. Geçmişte olduğu gibi.
Bu ceza kalkacaktır
Futbolu yönetenler, futbolu bu kadar doğru yönetenleri eminim ki cezalandırmayacaklardır. Yani oyuncu üreteceksin. Ürettiğini satacaksın. Satarken üretmeye, satarken yarışmaya da devam edeceksin. Hem kendini, hem Milli takımını besleyeceksin. Futbolcu maaşlarını yarıştığın takımlarla kıyaslanmayacak seviyelere çekeceksin. Gelir ve giderlerini dengeleyeceksin. Hülasa, futbol endüstrisine bu denli pozitif katkı vereceksin. Geçmiş yanlışları tek tek düzeltme yoluna gideceksin. Ve bu niyetini de karşı tarafa göstermiş olacaksın. Bu ceza kalkacaktır diye düşünmemizin baş sebepleri...
Umutlu haberler var
Yine aldığımız bilgiler tünelin ucunda ışığın gözüktüğünü düşündürüyor. Gerek UEFA nezdinde, gerekse TFF nezdinde durumun samimiyetle çözüleceğine dair umutlu haberler söz konusu. Dün Ağaoğlu üstüne basa basa “Siz şampiyon olun, biz sizi Şampiyonlar Ligi’ne götürelim” mesajı verdi. Kupa maçlarına da konsantre olun dedi ayrıca. Camiasına da sükunet mesajı verdi ısrarla. Bence Trabzonspor’un CAS’ta en büyük savunma gücü üretiyor olmanın samimiyeti olacaktır.
‘’Maske‘’
Uzunca bir süre maskeli yaşamımız olacak... Süreci yaşarken ve süreci bitirirken maskeli fotoğraflarımız döneme damga vuracak. Albüm işinin yerini alan sosyal medya paylaşımlarımız sayesinde, maskeli bir arşivimiz oluşuyor. Bir daha yaşanmaması için dua edeceğimiz bu günlerin muhasebesiyle dolu güzel günlere maskeli yolculuğumuz devam edecek.
Sorular, cevaplar ve belki de bolca komplo teorileri üzerine bina ettiğimiz günlerden de geçiyoruz. İhtimaller ihtimaller ihtimaller... Spor dünyası, futbol dünyası üzerinde ne gibi sonuçlar doğuracak karantina günleri. Hayat nasıl eski düzenine geçecek, hayat eskisi gibi olacak mı en başta? Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyen de var, ‘Unutursun Mihribanım’ diyen de.
Dünyada futbolun geleceği ne olacak, Avrupa’da, ülkemizde... Acaba ‘maçlar oynanacak mı?’ derdimizin yerini bu işin sonunda ‘keşke tek derdimiz o olsaydı’ mı alacak? Çünkü önlem almadığın, tedbiri aksattığın her şey bir gün önceyi ‘keşkelerle’ anmak anlamı taşımıyor mu?
Avrupa ile aynısı
Her geçen gün futbol adamlarının en az ‘bir ihtimal daha var, o da...’ şeklinde çıkışlarını mı okuyacağız? Maçların; oynanması, oynanaması, tescil edilmesi, iptal edilmesi mesajlarının altında yatan alt sebebi mi yorumlayacağız? Baştan fikrimi ifade etmenin huzuru ile “Avrupa ne yapacaksa aynısı” demeye devam edeceğim... Tabii tamamen sana özel, ona özel, onlara özel koşullar gerçekleşmez ve benzerlikler üzerinden bunu söylediğimi de ifade ederek. Maske hayatımızın daha uzunca bir süre en önemli parçası olacak diye başlamıştım yazıma. En önemli en hayati parçamız, olmazsa olmaz kıyafetimiz olacak hatta.
Üreten hep kazanır
Türk futbolunun üretmek yerine hazırı kullanma, alma, borçlanma ve sonunda batma noktasına gelme sebebi bazı etkili maskeleri oldu.Gerçeklerle yüzleştiğimiz bu hayati dönemde maskelerimizin de düşmesi önemli fırsatımız olacak. ‘Yarışan takım veya büyük takım, hazır oyuncu alır’ maskesinden bahsediyorum. Yetiştirenlerin, üretenlerin yükselişine tanıklık ederken maskelerin de düşüşlerine tanıklık edeceğiz gibi. Üreten her daim, her türlü kazanır çünkü...
‘’Devir hesap devri!‘’
Maçların oynanıp oynanmayacağı konusu ‘tamamlanmamış’ ligi olan her ülkenin ortak derdi. Dert ortak olduğu içindir ki, kavgayı, atışmayı son derece yersiz buluyorum...
Herkes nereye biz de oraya...
Birlikte Avrupa kupalarında maçlar oynayacaksak ortak hareket edeceğiz. Oynayın derlerse oynanacak, iptal derlerse iptal, tescil derlerse de tescil seçeneği devreye girecektir. Dileriz, umarız, çok isteriz ki hayat normale dönsün ve maçları oynayalım...
Sonrasını düşünmeli
Aslında, geçmişte dert ettiğimiz şeyler için şükür sebebiymiş diyoruz ya hani... Bu maçların oynanma, oynanmama kısmı da futbol ekonomisinin yaşayacağı muhtemel sorunlar düşünüldüğünde şükür sebebiymiş denilecek belki de...
Gidişat, futbolun bir dar boğaza girebileceğine dair iddiaları güçlendirir nitelikte. Oyuncuların sözleşmelerinin akıbeti ne olacak mesela? Gelirler bir anda eski haline mi gelecek? O nedenle bu kısımı tartışmak yerine sonrasını düşünmek daha doğru olacak diye düşünüyorum.
Aidiyet duygusu...
Sturridge’in ve Obi Mikel’in çeşitli gerekçelerle sözleşmelerinin fesh edilmesi Trabzonspor için büyük avantaj olmuş durumda. Üreten Trabzonspor ve maaş bütçesini dengeli tutan yönetim, personeline ödemeleri yaptı.
Oyuncularla ilgili sezon içinde ‘aidiyet’ vurgusu geçen tonlarca değerlendirmemiz oldu. Aidiyet duygusu, takım olma, bir olma, birlikte hedefe kilitlenme konusunda olmazsa olmaz bir durum dedik.
Bugün gelinen noktada yerli oyuncular bir taraftan, yabancı oyuncular diğer taraftan takımlarına, ekmek yedikleri ülkelerine büyük jestlerde bulunabiliyorlar.
Siz doğru oyuncuyu yükseltin, yanlışa neşter vurun, tarih sizi bir yerde doğrunuzla da yanlışınızla da mutlak yüzleştirecektir
‘’Sorun ortak çözüm benzer‘’
Liglerin akıbeti ile ilgili, doğal olarak herkesin bir görüşü, önerisi ve de beklentisi var... Bu anlamda fikrini net olarak söyleyen de var içinde tutan da... Kriz, bir dünya krizi malum. Haliyle “Onlar ne yapacak?” sorusunun yanıtı da önem arz edeceği için, oralardan gelecek haberleri de önemsiyoruz. Avrupa’da da hayatı ve futbolu bu kadar olumsuz etkileyen salgının sonuçlarına bir nevi kader ortağı olunacak, bilemiyorum.
Planlandığı gibi bitmeli
Yüzde 76,5’i yani büyük bir bölümü oynanmış ligimizin oynanarak bitirilmesi fikri hepimizin ortak temennisi... Çünkü oynanır hale gelmek hayatın normalleşmesini de bir an evvel istemek anlamı taşıyor! Ama hızlandırılmış; ama aheste fark etmeksizin; planlandığı gibi oynanması, bitirilmesi önemli. Görüntü bu olasılığı güçlendiremese de bu durum hepimizin ortak isteği şüphesiz. Evde kalmak zorunda olduğumuz şu günlerde oyuncuların da evlerinde idman çalışmaları devam ediyor. Kulüpler oyuncularını yarın oynayacaklarmış gibi diri tutma gayretindeler. Oyuncular da programlarına dünyadaki örnekleri gibi harfiyen uyuyorlar. Ancak bireysel ve kapalı kutu idmanların sonuçları elbette istenen kıvamda olamayacaktır.
Bu günler geçer
TFF erteleme kararı sonrası ortaya atılan fikirlere karşı ara ara “Gündemimizde yok” mesajı veriyor ki, doğru ve gündem sadece sağlık şu an. Haliyle emsal ligler orada duruyor. Sorun onlarda da bizde de ortak. Şu günler hele bir geçsin en ‘sağlıklı’ kararlar alınır elbet. Tarihe özellikle bu günlerde düştüğümüz notlar bize kalacak. Aman dikkat, aman evde kalalım, aman moralimizi yüksek tutalım. Bu günler geçer...
‘’Tartışmaya gerek yok‘’
Sosyal medya reaksiyonları üzerine biraz yazılar yazmak için ideal dönem. Hepimiz evlerimizde olmaya azami gayret gösteriyoruz ve evde kalma süremizin büyük bir bölümünü de sosyal medya paylaşımlarını takip etmek üzerine kurgulamış durumdayız. Haber siteleri, yerli yabancı kaynaklar, ilginç videolar, şakalar, espriler, dramlar... Ne varsa önümüzde adeta... Tuvalet kağıdı sektirmek suretiyle meydan okumalarımız söz konusu. Eski fotoğraflar bir tarafta, müzisyenler diğer tarafta...
Kriz dönemlerinde aklımıza gelen akademisyenlerimiz baş ucumuzda... Yaş almışların güldüren, düşündüren reaksiyonları, onların kural tanımaz asi tarafları... Bir kaç yıl ya da 10 yıllar sonramızı onlarda görüp aslında içten içe gidişata endişelenmelerimiz... Can sıkıntısı, içimizdeki çocuğu ortaya çıkarıyor. Can sıkıntılarımızı da pay edip azaltıyoruz bir bakıma. Umarız maçlar oynanır İşimiz futbol olunca, futbolun akıbetine dair de haberler kovalıyoruz.
Spor camiasından gelen haberlerin ‘Corona’lı kısmı bizi daha fazla ilgilendiriyor artık. Bir topun etrafında toplanmışken; şimdilerde bir virüsün bizi bir arada tutuyor olmasına anlam vermeye çalışıyoruz. Bugünlerin geçeceğine inancımız yüksek, kısa sürede geçmesi, gitmesi için de dua edip sokağa adım atmıyoruz zorunlu olmadıkça. Kulüpler Birliği’nde konuşulan bir kaç senaryo var futbolumuzun gelecek günlerine dair. Kulüp başkanları da ara ara bunları kulüpleri menfaatlerine göre ‘bize göre’ diye başlayıp dile getiriyorlar. Erteleme sonrası umarız
planlandığı gibi maçlar oynanabilir... Ancak gidişat bu olasılığı zayıflatıyor. Bu iş belli olmalı Oyuncular beklemede... Yapılan idmanlar bireysel... u
koşullardan sağlıklı bir sonuç almak güç. Sıkıştırılmış program, Play-Off, tescil gibi konular konuşulmuş. Her kulübün ‘asla’ olmaz dediği konular var. Ama bu iş bir yere de bağlanmak zorunda... Avrupa bu işi neye bağlarsa biz de oraya bağlarız gibime geliyor. Birbirimizi kırmaya, yormaya o anlamda gerek yok.
Sosyal medyadan girdik oradan kapatalım. Her gördüğüne; ‘doğru, kesin, net haber’ gözüyle bakmamayı hâla öğrenememiş her yaş ve eğitimden sosyal medya kullanıcılarının yaş almışlara verdiği reaksiyona bakıyorum da... Onların mazeretleri öyle kabul edilebilir geliyor ki. Öyle kabul edilebilir...
‘’Her şeye hazırlıklı olmak lazım!‘’
Liglerin ertelenmesi sonrasında hepimizin kafasında ortak, çok benzer sorular dolaşıyor. Salgın durumu uzun süre devam ederse ertelemenin yerine yeni bir kararın devreye alınması gerekiyor çünkü. Bu karar, salgının durumuna göre; sıkıştırılmış maçlar ile oynanıp küme düşenleri ve Avrupa Kupaları'na katılımı belirleyecek. En merak edileni de yani şampiyonun kim olacağı sorusunun yanıtını da bulmuş olacağız. Dünya genelinde yaşanan organizasyonların akıbeti ne olacaksa; sanırım bizde de karar vericiler benzer yöntemlerle oyuna bir yön verecekler. Tarihe de her yerde korona ya da Covid-19 sezonu olarak geçecek bu sezon... Öyle de anılacak bir bakıma...
Kendilerini hazır tutsunlar
Herkes bilinçli davranmak, empati kurmak, eğer yoksa da bu özelliklerini geliştirmek mecburiyetinde. Oyuncuların da hazır beklemesi, günlük programlarını aksatmadan antrenman yapmaları ve sürecin sonunu beklemeleri gerekiyor. Haftada en az 2 maç oynayacak kadar hazır tutmaları gerekiyor bünyeyi. Çünkü akla yakın ilk projeksiyon bu gibi...
Performanslar tam fayda
Yönetimlerin de şu an en büyük çalışma programı sözleşme bitişleri, mevcutların durumu, uzatma halleri olacak gibi. Kriz döneminden, maddi, manevi en güçlü kazanımlarla çıkabilmek çok önemli. Obi Mikel ve Sturridge'in gidişleri, oyuncu performansları düşünüldüğünde erken fayda olarak gözüküyor! Sosa ve Novak sözleşme uzatım konularına rağmen performansları ise tam fayda olarak duruyor!
Bu günler kolay unutulur
Yarın maçlar başlayacak gibi hazır bekleyecek oyuncu grubu, yarın ligler tescil edilecek gibi de yönetimler tedbirli davranacaklardır. Bu günler geçer. Hatta kolay bile unutulur... O dönem ne yaptınız diye soracak olanlar da çok olur... Her şeye hazırlıklı olmak lazım.
‘’Bitmeyen çelişkiler‘’
Elbette zor günlerden geçiyoruz. Ve elbette ki bu günler de geçecek... Daha çok okuma, daha çok dinleme, daha çok izleme, daha çok bilimsel makale karıştırma ve doğru dürüst insanları keşfedip takip etme dönemindeyiz. Evet virüs salgını nedeniyle evlerimizde, ofislerimizde ya da yaşam alanlarımızda bireysel tedbirlerimizi almış izole hayatlar yaşıyoruz; ama buna mecburuz.
Beni çok etkileyen en güzel sözlerden biri de “kapmamak değil yaymamak için” sözüydü. Dünyanın yaşı düşünüldüğünde kısa bir zaman diliminde daha sabırlı, daha tedbirli ve daha da dikkatli davranarak bu sıkıntılı sürecin üstesinden geleceğiz.
Hesaplar tutmadı
Hayatın normale döneceği günlerin uzamaması için futbol dünyasının da son derece dikkatli davranması gerekiyor. Seyircisiz oynama, erteleme kararları gibi insan sağlığını önceleyen ilk tedbirlerin de ligimize yansımaları tartışma konusu edildi. Ev sahibi olmanın şampiyonluk planlamasında ne kadar önemli olduğunu sanırım anlatmamıza gerek yoktur. Kendi saha ve seyircisi önünde rakibi baskı altına alma, hakemi baskı altına alma sanatı diye bir gerçeğimiz söz konusu. Öyle de bir hafta oldu ki, yukarıdakiler, Sivasspor hariç, birer puanla kapattılar haftayı. Avantaj hesapları tutmamış oldu.
VAR sorunsalı...
Haftadan da bana kalana geleyim... Başakşehir maçıyla üst üste üçüncüsü yaşatılan durumla ilgili sorularım var, yanıt bekleyen! VAR’ın devreye girme koşulları size de çelişkili, size de tuhaf gelmiyor mu? Yani Skrtel’in Nwakaeme’nin formasından çekmesi, formanın uzaması size garip gelmiyor mu? Hadi onu geçtim... Oyuncunun neredeyse yer yüzeyine dik bir şekilde yükselmesine rağmen, yerin yüzeyine paralel düşmesinde de mi bir acayiplik göremediniz? Hakemin görüş alanında olanın veriş alanında olmamasına alıştık hadi ona da eyvallah! Peki bu VAR nerede devreye giriyor? Üst üste bu kadar tutarsız ve çelişki dolu VAR hamle ya da hamlesizliği hiç samimi gelmiyor bilesiniz.