Arama

Popüler aramalar

‘’İşin sırrı: Süleyman abi‘’

Alışık olmadığımız kadar sıradışı bir krizdi Onur Kıvrak ve paralelinde yaşananlar. Suyun üzerine çıkan kısmı suyun altındakinin 10’da 1’i kadardı. Gerçekten de çözmesi, yönetmesi zor bir krizdi. Taraftar boyutu vardı, muhalefet hemen krizin bir tarafını sahiplenmişti, her yönü kilitleyen iddialar vardı ve bir tarafta da Trabzonspor markası, kurumsal durum-duruş.

Onur’un üzerinden medyada kendine yer bulmaya çalışanlar, taraftarı bu şekilde tetiklemeye uğraşanlar kaptanın yaptığı ve en doğrusu olan ‘masada karşılıklı iletişim’ adımıyla taca çıktı. Çünkü Onur da biliyordu; eğer burada başka bir yol ve uzlaşmadan kaçan taraf olmayı seçseydi Trabzonspor aidiyetine dair bugüne kadar söyledikleri çöpe gidebilirdi. Kaptan gibi davrandı ve masada, oyunda, en sonunda da kulübünde kaldı.

Ve o anların en önemli detayı da aslında yaptığı açıklamada saklı. ‘Süleyman abi’ dediği satırlarda. En ciddi sorunu yaşadığı kişiyle, bundan sonra da en yakınında olacak sportif direktörüyle samimiyetle çözdü sorununu. O yüzden de ‘Sayın Hurma’ değil de yine pek ve hatta hiç alışık olmadığımız şekilde, ‘Süleyman Abi’ diye geldi açıklama. Oradaki ‘abi’, Trabzonspor’un en üst kimlik, en büyük ego, en büyük saygı makamı olduğunun bir ifadesiydi.

Süleyman Hurma’nın kurumun ‘abisi’, Onur Kıvrak’ın takımın ‘kaptanı’, Şota’nın da oyuncuların ‘hocası’ olduğunun altının çizildiği bir açıklamaydı. Şimdilik kaydını düşmekle beraber Trabzonspor’da herkes mutlu. Taraftar mutlu, taraftarın önceki günlerde küfürler yağdırdığı ama krizi çözen Hurma mutlu, takıma dönen Onur mutlu, kriz bittiği için Onur’un mu Hurma’nın mı yanında dursak diye kafası karışan futbolcular mutlu.

Bazen böyle ortamların inşası için krizler yaşamak, bedeller ödemek, camia olarak testlerden geçmek gerekiyor. Bu testi Trabzonspor bu kez krizi iyi yöneterek geçti. 3 gün önce küfürler yağdırılan, şimdi ise bambaşka bir gözle bakılan Hurma da kısa sürede yaptığı katkıyla kendisini göreve getiren Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’na belki hiçbir yöneticisinin yapamadığı katkıyı yaparak kritik süreçte nefes aldırdı.

05 Ağustos 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Haydi ekran başına!‘’

Trabzonspor’da Şota’nın derin arayışlarda olduğu ve 4 kez izlediğini söylediği rakibi fazlasıyla hafife aldığı hem kadrodan hem de oyun düzeninden belliydi.

Bundan 15 gün önce rüyasına girip, “Avrupa’da bir sonraki turda sen oynayacaksın” diyecek ak sakallı dedeyi şiddetle cezalandıracak Uğurcan kaledeydi mesela. Sürpriz. Çünkü 20 gün önce Onur ve Hakan vardı, İbrahim daha deneyimliydi, büyük olasılıkla dünkü maçı TV’den izleyecekti. Ama oynadı, kötü de değildi.

Şota’nın, “nasıl olsa eleriz, bari puan mücadelesi yapmayacağımız ama ciddi bir rakibe karşı deneyeyim” mantığı Yusuf ile Sefa’yı ters kanatlara sürmüş, hazır olmadığı her halinden belli Cardozo’yu da ilk 11’e yazarak eksik oynamayı göze almıştı. Her açıdan ‘idealden’ çok fazlasıyla uzakta olsa da Trabzonspor her şeye rağmen yine de kazanmalıydı. Çünkü rakibi tarihinin en ideal kadrosuyla bile çıkmış olsa Bordo-Mavililer’in kağıt üzerinde yan yana yazılmayacağı bir ekipti. Fakat onlar için çok şey ifade eden bir maç, Trabzonspor için çok sıradan bir hal alınca kazanmak da mümkün olmadı.

Uğurcan için “TV’den izleyeceği bir maçta oynama şansı buldu” dedik ya hani... Trabzonspor’da dün geceyi gözönünde bulundurursak rövanşta ekran başına geçmesi gereken en az 6-7 arkadaşı daha var. Aykut’un o garip halleri, Salih’in gel-git futbolu, Erkan’ın süregelen hayal kırıklığı, Mustafa’nın katkısız varlığı, Sefa ve Yusuf’un (Ters kanatlarda olsalar da) boşvermişliği... Gerçekten de akıl alır gibi değildi. Şota’nın özetleri olsa da öğrencilerinin maçı bir değil birkaç kez izlemesi şart.

31 Temmuz 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ya Başkan çözer ya Hurma gider!‘’

Sportif direktör Süleyman Hurma’nın takımdaki bazı oyuncuların tavrından rahatsızlık duyduğunu biliyoruz. Onları ‘başkan gibi davranmakla’ eleştiriyordu. Böyle haddini aşanlar varsa tabi ki tedbir almak, yaptırım uygulamak gerekir. Ancak Onur Kıvrak bu takımın kaptanı, en büyük güvencelerinden biri. O nedenle de ortaya çıkan krizi yönetmek ve çözmek çok daha zor. Şunu söylemek gerekir ki, bu krizi çözecek kişi Hurma ya da Onur değil, bizzat Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’dur. Tarafları eğer ki Trabzonspor’a fayda noktasında duyulan ihtiyaç ile ikna edebilirse iş çözülür. Kimsenin kırılmadığı, toplum önünde fazla yıpranmadığı bir formül bulunmazsa bu işin sonu kesin bir ayrılıktır. Taraftar şimdiden kurban istemeye başladı. Onur’a tanınacak ayrıcalık, sportif direktörü devam etse bile taca çıkaracağı için Süleyman Hurma bunu kabul etmez. Fazla konuşturmadan, krizi yönetmek şu an başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’nun elinde.

29 Temmuz 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Mucizeye az kala!‘’

Ekonomisi ve yaşam standardı kendi bedenini aşmış ama Trabzon Uzun Sokak kadar memleket Lüksemburg’taki rövanş maçının daha da zor olması beklenemezdi. Bölgedeki gurbetçi taraftarlar dışında
kimsenin de maçtan pek haberi yoktu. Benim bindiğim ve ‘geze geze’ gittiğimiz takside sürücü Fransızca kenti anlatırken en sonunda Trabzon formalı birini görüp indiğimde vatandaşlar nasıl bir hata ettiğimi
gülerek anlattı.

Önemli değil, turizm ve illa oluyor böyle şeyler ve umurunda mı bilmem ama Trabzonspor bana maça gelmiş olma keyfini yaşattı. Gündüz gözüyle ve idmanda değil de bir rakibe karşı oynamak önemli. Trabzonspor henüz üst düzey rakiplere fiziksel olarak hazır değil ama ‘akıllı’ oyuncuları çok fark yaratıyor. Mehmet Ekici 3 dakika oynuyor skor yapıyor, yaptırıyor. Waris ve Constant gerçekten de değerli adamlar ama biraz daha topa girmeleri şart.

Sonuçta Trabzonspor hiç dengi olmayan bir ekibi eledi. Transferler ile beraber bu kadroya en az 4 ilk 11 takviyesi ve fiziki müdahale olacak. Gruplara kadar hep bu tip rakipler Şota’nın isteyeceği rakipler. Elemeyecek kadar zayıf, özel maçtakinden daha ciddi. Böyle bir rakipten gol yemek ayrı beceri ama elenmek gibi bir mucizeye imza atılmaması da, o sorunun hafifletici sebebi.

Kişisel değerlendirme her ne kadar sağlıklı olmasa da dünün kazananı Trabzonspor ile beraber saha kenarındaki enerjisi ile Şota, Mustafa, Salih ve her duruşuyla bile fark yaratan Ekici oldu.

24 Temmuz 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Terraneo ile Hurma arasındaki 5 fark‘’

Terraneo, Fenerbahçe’nin son zamanlardaki en ‘bonkör’ döneminde göreve geldi. Hurma, Trabzonspor’un en ‘tutumlu’ transfer politikasını yönetiyor.

Terraneo, kimi istediyse, hatta istemediklerini bile alıyor, istenenleri yolluyor. Hurma çok adam yollamak istiyor olmuyor, istediklerini kolay alamıyor.

Terraneo’yu taraftar hiç tanımadan, sesini duymadan sevdi. Trabzon taraftarı Hurma’yı sevmek için fırsat kolluyor.

Terraneo, Türk görünümlü İtalyan. Hurma, Kayserili zannedilen Trabzonlu.

Terraneo tutmasa da olur, yerine biri bulunur. Hurma tutmazsa bu sistemin sonu olur.

Tek ortak noktaları ise... Terraneo, hocası Pereira’yı başkana sormadan yollayabilir ama Volkan’ı asla. Hurma, Şota ’yı gönderibilir ama başkana sormadan Onur ’u kesinlikle.

Hacıosmanoğlu’na ‘tanıdık’ darbeleri


Tolunay Kafkas kararı çok aceleydi, hata olduğu kabullenildi. Mustafa Akçay ve sonrasındaki Hami Mandıralı tercihleri ise herkesin altına imza atamayacağı kadar cesur. Buraya kadar pek sıkıntı yoktu ama Başkan Hacıosmanoğlu asıl darbeyi beklemediği 2 ‘tanıdık’ hocadan yedi. Halilhodziç bambaşka geldi, değişmiş ve üslubu en yumuşak tabirle ‘tuhaf’ olmuştu. Masadaki Trabzonspor yöneticilerine kamptan basın aracılığı ile yolladığı mesajlarla sezon başı çok sıkıntı yaşattı, her işi zorlaştırdı. Ersun Yanal zor zamanda geldi ama o da kendini veremedi. Değişti diyemeyiz, o hep aynı Ersun Yanal’dı. Başkan 2 tanıdığı, dost saydığı hocadan hiç olmayacak kadar darbe yedi. Şimdi sırf bu yüzden Şota’yı da, takımı da üfleyerek izleyecek.

Şota’nın ideal 11’i

Son 1.5 sezonda gelen-giden sayısının ve sistem karmaşasının getirdiği kafa karışıklığının, Trabzonspor’u yakından izleyenler dışındakilere ‘ideal kadro’ kurma sorunu yaşatması çok normal. Hâlâ Malouda’yı kadroda, Bosingwa’yı sağlam, Onur’u ise sakat zanneden olabilir. Şişik kadro ikinci kamp öncesi biraz tırpanlandı, ikinci kamptan sonra sayısal olarak daha da eksilecek. Geçen sezon pek beklentiyi karşılamasa da 2 yapılan 2 de yapılacak transferle güçlenecek Trabzonspor kadrosunun ise pekala ligde sonuna kadar yarışta kalacak kalibrede olacağı kesin.

Stoper ve forvet transferi yapılırsa ilk 11’deki her oyuncu mevkidaşlarıyla kapışır sınıfta. Ancak bazı oyuncularla alternatifleri arasındaki makasın arası biraz açık. Bu kadro eğer gelecek sezon için kendini yarışın uzağında görüyor ya da gösteriliyorsa önce kendini sorgulamalı.

İşte o kadro

Onur-Cavanda, Uğur, Medjani, Yusuf-Mbia, Constant, Ekici, Sefa, Waris-Cardozo
Yedekler: İbrahim (K), Transfer (Forvet), Salih, Mustafa Yumlu, Özer, Erkan, Bourceanu, Deniz, Okay Yokuşlu.

Hurma işini iyi yaparsa...

Sadece Trabzonspor ’da değil, Türkiye’de sportif direktörlük kolay değil. Her an takım elbiseyi çıkartıp eşofman takımını giymeye meraklı insanlardan sportif direktör olmaz. Yani bu işi ‘iş ’ olarak görmeyenlerden. O yüzden Süleyman Hurma’nın durumu biraz başka. Defalarca hoca olabilecekken o yaptığı işi iş olarak seçti, öyle devam etti. Yerli anlamda kaç kişi var derseniz bir elin parmaklarını geçmez. Kayseri ’de hem büyük bütçeleri yönetti hem para kazandı hem de deneyimi tavan yaptı. Trabzonspor belki onun için bir riskti. Her gün ve her tercihi ile eleştirilen bir başkanla çalışacaktı, işler iyi gitsin gitmesin yıl sonunda sandık vardı. O, riski ve büyük takım deneyimini seçti. Şimdi işini iyi yaparsa kimle çalışırsa çalışsın altındakileri de üstündekileri de rahatlatır. Son Swarovski teması ve açıklanması yakında olabilecek diğer girişimler ilk adımlardır. Başkan Hacıosmanoğlu olması gereken alanlara kanalize olacak, aklı arkada kalmayacaktır. Hurma ’nın misyonu o yüzden ağırdır.

Muhalefete düşen

Yakın gelecekte Trabzonspor’u yönetmeye talip ‘ciddi’ kişilerin muhalefet tavrı gerçekten de takdiri hak ediyor. Muharrem Usta olsun, Celil Hekimoğlu olsun, bir yandan mevcut tablodaki sıkıntıları söylüyorlar, bir yandan kendi projelerini aktarıyorlar, bir yandan da ‘gerçek’ süreci bekliyorlar. Kongre ne zaman olur, sonucu ne olur bilmem ama şu var ki, hem bu isimlerin hem de onlar gibi anılmak isteyenlerin yapması gereken en önemli şey, kongre turizminden beslenen, herkese körü körüne muhalif olanlara alet olmamak. Çünkü dün Sadri Şener’e, bugün Hacıosmanoğlu ’na, yarın da sizlere...

20 Temmuz 2015, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Neşter vuruldu‘’

İshak Doğan: Hoca hem idmanlarda yakından izledi hem de maçlarda şans verdi. Ama o fırsatı çok cömert harcadı. Bu takımda olmayı hak etmedi, Şota Arveladze de biletini kesti.

Gökhan Karadeniz: Vasatın da altında kaldı. Trabzon formasının ona lüks olduğu, forvete beklenen hareketi getiremediği kesin. Talipleri de çıkınca Türkiye’de kaldı.

Ferhat Yazgan: Bölgesi zaten kalabalık, rekabet yüksek. Ancak pek umurunda değildi. Sanki bir güvendiği var da böyle bir şansa ihtiyacı yok gibiydi. Olmaması normal.

Ali Han Tunçer: Kampta varlığı ile yokluğu belli değildi. Futbolcu mu yoksa takımın profesyonel çalışanı mı anlamak zordu. Geldiği gibi gitti, fırsata yazık etti.

Mustafa Akbaş: Sorunlu ve transfer planlanan bir bölgenin oyuncusu olmasına rağmen kampa gidemiyorsa, “Ben ne yaptım ya da yapamadım!” diye bir düşünmeli. Cevaplar için çok zorlanmaz.

19 Temmuz 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Az gol bol heyecan!‘’

Sanırım Trabzonsporlu futbolcular maç öncesinde boş tribünleri görüp şuna karar verdiler: Maça, dolayısıyla tura heyecan getirelim, taraftar o zaman neler kaçırdığını anlar ve belki maça da gelir! Mantıklı. Belli ki Trabzonlular
heyecan arıyor!

Lüksemburg ekibi, en az ismi kadar sıkıntı çıkardı Bordo- Mavililer’e. Bunda Trabzonspor’un kağıt üzerindeki farkı sahaya yansıtamamasının, 5 dakika bile düzenli baskı kuramamasının da rolü büyüktü elbette. Hataya zorlamak
yerine çeyrek final rakibi muamelesi yaptılar Differange’a.

Onların da özgüveni yükseldi, neredeyse maça ortak bile oldular. Mehmet Ekici’nin frikiği olmasa Trabzonlular daha büyük heyecanlar da yaşardı ama o gol biraz tabloyu değiştirdi.

Daha Şota’nın sistemini de, Trabzonsporlu birçok oyuncuyu da yargılamak için erken ama bazı şeyler için geç olmaması için ipuçlarını yakalamak da önemli.

17 Temmuz 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Küçük rakip, büyük sınav‘’

Trabzonspor bugün son derece kritik bir sezonun ilk resmi maçına çıkıyor. Rakip futbol takımına ait detaylı bilgiyi bir kenara bırakın, temsil ettiği ülke Lüksemburg’u bile haritada bulmak mesele. Eskilerin deyimiyle, ‘hem şeker gibi hem de kapalı kutu!’ Yani şekeri yemek için kutuyu açmak gerekiyor! Zor ve fantastik hayalleri vardır mutlaka Differange takımının. Tıpkı bizim milli takımın şimdiki, kulüplerimizin ise eski dönemlerindeki gibi. Neyse, Trabzonspor’un ilk maçta turu geçmesi, yerel basında bile büyük olasılık ilk haber olmaz. Tabi Bordo-Mavili oyuncular ‘manşet’ olmak için ekstra bir çaba harcayıp Differange takımına bir güzellik yapmazsa! Gelelim maçın puan dışı değerine.Transferler yok, belki takım eski ama hedef değişik, büyük ve sezonun anlamı bambaşka. Şota’nın yüksek kredisinin ne anlam ifade ettiği, verilen mesajların ne kadarının yerine gittiği ve sezon boyunca takım-taraftar elektriğinin nasıl şekilleneceği bu gece görülecek. Bir başka deyişle takım kadar taraftarın da ilk sınavı olacak.

16 Temmuz 2015, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI