Arama

Popüler aramalar

‘’Herkesin bir derdi var!‘’

Kriz şimdilik aşıldı, Mustafa Akçay ile gidilecek kampa. Ama bu krize yol açan sıkıntılar ne oldu, olacak derseniz, onların da birçoğu askıda. Mesela Trabzon’un çocuğu olma meselesi. Burnu kalkmadı, dönerini abisinde, köftesini bildik yerde yedi. Yoksa ‘Artist Mustafa’ olabilirdi.

Ancak halkın arasında kalmak da işe yaramadı, bizzat kendisi çevresinden hiçbir destek göremediğini açıkladı. Yöneticiler taca çıkardı, ayrılıklar yaraladı. Düzeltmek elinde hocanın. Başkanından taraftarına herkesin tek isteği, 1461 ruhunun Avni Aker ve deplasmana sirayet etmesi.

Trabzonspor, Süper Lig’i iç sahada harikalar, deplasmanda ise büyük hayal kırıklıkları yaratarak tamamladı. Ancak ilk yarının finaline hiç şüphe yok ki teknik direktör Mustafa Akçay krizi damgasını vurdu. Akçay basın toplantısına çıkmadı, mide rahatsızlığı denildi ama o sırada Bordo-Mavililer’in hocası çoktan soluğu Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde, Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’nun odasında almıştı bile. Dedikodu kazanı kaynadı, istifa haberleri yayıldı, hatta yeni teknik adam isimleri bile yazıldı. Akçay’ın, Başkan Hacıosmanoğlu’nun kapısını ‘istifa’ niyetiyle çaldığı kesindi ama bu sürece nasıl gelindiğini, hocanın rahatsızlıklarını ve bundan sonra nelerin olacağını anlatmak daha mantıklı.

Başkanın tek isteği vardı

Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu, 1461 Trabzon ile yarattığı enerji ve kentin bir değeri olduğu gerçeğinden hareketle Mustafa Akçay’a çok sıcak bakıyordu. Yönetimi ve yakın çevresi içinde bu fikre muhalif olanlar, “Yabancı bir hoca getirelim, kriz olmasın, Mustafa hoca çok deneyimsiz” diyenler hayli fazlaydı. Hoş bu isimlerin bir çoğu özellikle Avrupa başarılarından sonra, Akçay hamlesini savundu ve “Biz bastırdık” demekten geri kalmadı. Ancak Hacıosmanoğlu, son toplantıda söylediklerini ilk görüşmede de söyledi: “Kim ne derse desin. Ne basını, ne kulübün içinde at oynatmaya alışmış insanları ne de sürekli çıkacak dedikoduları dinleme. Ben sonuna kadar arkandayım. Tek istediğim, 1461 ruhunu bu takıma da aşılaman."

Colman polemiği sarstı

Süreç iyi başladı, Avrupa Ligi başarıları, transferdeki Malouda, Bosingwa ve Aykut Demir sürprizleri havayı pozitif etkiledi. Ancak son dönem şokları Mustafa Akçay’ı sıktı. Sırasıyla birlikte çalışmaya başladığı Ünal Karaman’ın genel menacerlikten ayrılması, ardından kaleci antrenörü Alper Boğuşlu’nun kulislerdeki yankısı büyük olan istifası, Trabzon kanadı yöneticilerinin hocayı taca atan ifadeleri... Özellikle son olarak Akçay, “Colman’a en ağır cezanın verilmesi için elimden geleni yapacağım” dedikten sonra, basın sözcüsü Yakup Aslan’ın son derece gereksiz, “Colman değerli bir oyuncumuz. Kazanmamız lazım. Tahrik vardı o pozisyonda, ekstra ceza vermeyeceğiz” sözleri hocanın karizmasına darbe oldu.

Artist Mustafa olabilirdi!

Tabi bir de Trabzon’un çocuğu olma gerçeği... Belki de en çok o yaraladı Mustafa hocayı. Otelde kalsa, sokağa çıkmasa, abisinin dönercisine gitmese, “Artist Mustafa” olması an meselesiydi. Ama yapmadı bunu. Halkın içinde kaldı, köftesini yedi, alışverişe çıktı. Ulaşılması kolay adamdı, sistem önerenler de, akıl veren de çıktı, hocalığını tartışan da... Fakat bir tek kendi deyimiyle elini tutan olmadı. Ulaşılması kolay olana, yerlinin yerlisi topçusuna da kolay vuran kent Mustafa hocayı da yakın gördü, yüklendi. Başkanından taraftarına herkes, özellikle deplasmanda aşırı kontrollü, içeride coşkusuz futboldan şikayetçiydi. Ancak Trabzonspor’da iyisiyle-kötüsüyle bu geçiş döneminde yepyeni bir teknik ekip yetiştirildiği de gerçekti.

Son kez konuşuldu

Yine o odaya gidelim. Başkanla buluşmaya. Artık futbola ilk günkü kadar konsantre olamadığını, kendisi üzerinden yönetimin de yıpratılacağı fikrindeydi Mustafa hoca. Ayrılayım, kamp vakti geldi, yeni hocayla devam edin, diye attı topu. Ancak gelen haberler o ki, Başkan bu noktada ‘son kez’ masaya yumruğunu vurdu, “Ayrılık yok, işine bak” mesajını yolladı. Yapısal, duygusal olarak durum nasıl gelişir bilinmez ama sportif açıdan Mustafa Akçay kendi kaderini kendisi belirleyecek artık. Deplasman karnesini değiştirmek, 1461 ruhunu aşılamak, yani futbol olarak artıya geçmek onun elinde. Ama dedikodu kazanının bir parçası olmadan, bu parçaya dahil olduğunda sarmalın içinde kaybolacağı gerçeğini unutmadan bunu yapmalı. Tabii yapabilirse.

31 Aralık 2013, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Avni Aker hipnozu‘’

Cezalar ve sakatlıklar da eklenince zorunlu rotasyonlar, Akçay’ı da zora soktu. Tüm bunlar kupadan elenmenin ve ligdeki deplasman karnesinin mazereti değil ama Fırtına’nın Avni Aker tablosunu da görmemek olmaz. İçeride rakibi bir şekilde hipnotize ediyorlar. Geriye de düşse, kötü de oynasa, kulübesi tercih hataları da yapsa o hipnoz etkisi rakipleri bozuyor. Bunda biraz özgüven, biraz rakiplerin eskiye oranla kazanmayı değil de kaybetmemeyi ön planda tutan oyun stratejisi etkili. Fakat bu işi sürekli kılmak için oyunun gelişmesi şart.

Zayıf rakip Antalya’yı boğmak ve erken golle gardı düşürmek varken yine Emre ve Adrian’ı yedek oturtup Aykut Akgün’ü ilk 11’e soyundurmak Mustafa hocanın sanırım en büyük hatasıydı. Çünkü boğmak ve skor bulmak gerekirken, Antalya oynadı, oyaladı Fırtına’yı. Evet, hakkını verelim Antalyalı Zeki nefis bir gol attı, belki de uzun bir aradan sonra ilk kez Onur’u çaresiz bıraktı. Ancak o topu da uzun vurmak varken bir tek Bamba gibi ayarsız bir savunmacı rakiplerinin önüne atardı. Golden sonra önce sahadaki sonra kulübede takım uyandı. Aykut ve Henrique (30 maçın tamamında oynamış ve iyi işler de yapmış Henrique’yi ıslıklamak en yumuşak tabirle hiç şık değildi) yerine Emre ile Adrian hamleleri kontrolü, süreklilik getiren baskıyı Trabzonspor lehine döndürdü. Mantığı ne bilmiyorum ama özellikle içeride Emre ile Adrian varken sanırım Mustafa hoca bir daha el freni kullanmaz. Sonuçta Trabzon tatile 3 puanla, Avni Aker huzuruyla girdi. Şimdi çalışma sırası yönetimde.

30 Aralık 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir forvetle değişir her şey‘’

29 maç oynamış adam. Mecburiyetten bile olsa dinlenmeden, dinlenemeden. Ve hep skor yükünün ağırlığını hissederek, her gün gazetelerde yazan golcü isimlerini okuyarak. Oynayanı da, oynatanı da kutlamak lazım rakamları bir kenara bırakıp. Ancak en iyi zamanında bile ‘yetmez ama ha gayret’ diyebildiğim için Brezilyalı’ya, şimdi daha rahat söyleyebilirim, nefes gibi ihtiyacı var bu takımın santrfora. Zordur ara transfer, para durumu pek iyi değil, Trabzon’a üst sınıf oyuncu getirmek meseledir. Fakat Başkan Hacıosmanoğlu, şu süreçte en az ‘namus davamız’ dediği süreç kadar sportif duruma da vakit ve enerji ayırmalı. Bir forvetle değişir bu takımın havası. Olcan ve Yusuf gibi kanatları iyi kullanan, Zokora gibi orta alanı kontrol eden, Malouda ve Adrian gibi üst sınıf iki hücum mühendisine sahip Trabzon’un tek eksiği o son nokta. Başkan gibi isme ve üne çok takılmıyorum, bence o da takılmamalı. Yeter ki, Mustafa Akçay’ın 2. yarı planlarına uyan, Trabzon gerçeklerinden haberdar bir forvet olsun.

Her yer Trabzon olamadı

Özellikle altını çizdim, Akçay’ın 2. yarı planlarına uymalı diyerek. Çünkü kalan 17’de bambaşka bir Trabzonspor olması gerekecek. Zira, deplasman puan tablosunda sadece 4 puan Bordo-Mavililer’e yakışacak türden değil. Konsantrasyona, kadro sıkıntısına, ceza ve sakatlıklara bile bağlanamaz. Avni Aker stratejisini tam anlamıyla tutturan Akçay’ın artık dış saha sorununu da mevcut kadroyla bile devam etse çözmesi lazım. Yani strateji kadar kafa ve duygu değişikliği de gerekecektir. Nasıl ki, Avni Aker’i bir tıpkı efsane dönemlerdeki gibi bir kale konumuna soktu bu takım, dışarıda bütün kredisini kullandı. Juventus’u elemek zor iş, lige dönüldüğünde de ‘A bu barış da bitmiş’ dememek için şart.

Bu sene başarı nedir?

Sezon başı realist Trabzonspor taraftarına sorsanız, “Bu sezon beklenti nedir, başarı nedir?” diye, ekonomik yapıyı, geçen sezonki travmayı, yönetimin ilk dönemi yaşayacağını, saha dışı mücadelenin gölgesinin henüz yeşil zeminden kalkmayacağını düşünerek şu yanıtı verirdi heralde: Avrupa’da gruplara kalmak, ligde de ilk 7’nin içinde kalmak. Şimdi gelinen noktada ise bu iki durum bırakın o beklentiyi doldurmayı, büyük bir başarısızlık bile sayılır. Transfer beklemeyen taraftar Bosingwa ve Malouda ile çıtayı öyle yükseltti ki, şimdi Cenk Tosun, Mustafa Pektemek gibi isimler gelse alana karşılaya taraftar değil, idareci bile gitmez, topçular Havaş ile şehre gelir. Avrupa’da eski hüsranların aksine takım öyle bir performans gösterdi ki, Türkiye rekorları kırdı, gruptan lider çıktı. Juventus’a elense, “Zaten hep zayıfları geçtik, ilk denizde boğulduk” diyenler öne çıkar. Kupadan da elenmişken ligdeki ilk 7 kimseyi kesmez, o takımı oraya getirenleri kesecek yer arar taraftar. O zaman revize edelim bu sezon başarısını, koyalım adını.
Takımın 12 Avrupa maçı oynayıp hiç kaybetmemesi, rakiplerin adı ne olursa olsun başarıdır. Bu teknik heyet ve birçok oyuncu 2 sezonluk Avrupa deneyimi kazanmıştır. Kupadan elenmek, üstelik ders gibi sonuçlar bir gün önce alınmışken başarısızlıktır. Lige gelince... Düzelmesi şart deplasman karnesini Avni Aker’deki pozitif duruma ekleyince büyük bir dalgalanmazsa Trabzon ilk 5 içinde olur. Avrupa bileti sezonun kurtarıcısı, ilk 4 iyi sezon, ilk 3 ise ‘şartlar’ itibariyle büyük başarıdır.

26 Aralık 2013, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’1461'den beri!‘’

Zira, Aykut Akgün, bırakın Malouda gibi bir yıldız, ancak kadroda bir tufan varsa oynar. Dün en iyi performanslarından birini çıkarmasına rağmen Bamba gibi son haftaların en formsuz ismini bile oynatmaktan çekinmeyerek risk alan Trabzon teknik ekibi, neden Aykut Akgün gibi bir el frenini tercih etti bilinmez. El freni diyorum çünkü sadece kendi takımının akınlarına engel oldu bu oyuncu. En az 3-4 atak kesti, takımını uzun bir süre 10, Colman’ın atılmasıyla da 9 kişi oynattı.

Hamle konusunda pek seçeneği olmadığı doğru Trabzonspor’un hocasının ama oynama ve oynadıkça açılma potansiyeli herkes tarafından bilinen Galatasaray’ı bu kadar egemen kılmak belki de en büyük hataydı. Yine zira, Mustafa Akçay, Arena’ya 1461 Trabzon ile geldiğinde daha cesur, daha pozitif, daha agresifti. Şartların farklılığını, isimlerin başkalığını biliyor, burada sadece bir oyun mantığından bahsediyorum. Trabzonspor adına kazanma ihtimali, kadro kurgusu, futbolcu formsuzluğu ve biraz da oyun şanssızlığı sebebiyle hayli azdı. Ancak Bordo-Mavili takım kaybederken bile biraz daha agresif, biraz daha sert ve belirleyici olmalı. Yönetimden taraftara kadar herkes bu teknik ekibe bu fırsatı vermişken olmayacak iş değil. Hak etti cümleyi. Onur Kıvrak inanılmaz bir gece daha geçirdi, öyle sanıyorum ki, futbolu seven herkesin alkışını aldı. Takımı kaybederken o kazandı.

23 Aralık 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu kadar!‘’

İlk 2 çıkışında takımına biri tartışmalı faulden 2 gol kazandıran Şener’e tedbir alınamamasını bir kenara koyarsanız, teknik direktör Mustafa Akçay’ın maç boyunca yaptığı en iyi hamle Bamba’yı oyundan çıkarmasıdır. Kendi ayarı olmayan ve arkadaşlarının da dengesini bozan ‘gizli stoper’ ilk yarıda bir kaç Bursa atağı organize etmek istedi ama Timsahlar pek gününde değildi.

Devre sonu golle maça psikolojik ortak olan Trabzonspor’un ikinci yarıya da ilk bölümde olduğu gibi sert ve dinamak girişi skor getirmeyince dağınıklık ve panik başladı. Bu maçlar mesaj maçları... Trabzonspor’un topu rakip alana taşıma, pozisyon bulma sıkıntısı yok, olmaz da. Yusuf, Olcan, Adrian ve Malouda gibi isimler bu işi ülkede en iyi yapan ilk beşe girecek yetenekteler. Ancak final yapacak oyuncu olmayınca, takımı bir hücum ezberi bulunmayınca böyle karmaşalar yaşanıyor, yaşanır da. Yönetimin isim karmaşasına yol açmadan, yıldız seçmelerine başlamadan bu takıma zor olmasına rağmen mutlaka ‘gerçek bir forvet’ transfer etmesi artık tartışılmasız bir gerçektir. Akçay’ın elindeki takım Avrupa’da ve bazen ligde üst düzey işler yaptı ama aslında 2 ciddi eksikle tamamen ayarı şaşan malzemeden çıkacak sonuç özünde bu kadardır.

17 Aralık 2013, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kovun gitsin Akçay'ı!‘’

Evet, bu takım iyi futbol oynamıyor, oynayamaz. Bu takımın eksiği var, sıkıntısı var. Olacağı bu şimdilik. Mustafa Akçay’ın değil, biraz Ersun Yanal’ın biraz Şenol hocanın biraz Tolunay Kafkas’ın takımı bu. Akçay’ı eleştirmek tamam ama fazlası ayıp sanki şimdilik. Başkandan sebepse bu tepki, ilk kez mi Trabzon’da siyaset futbola girdi. Başkanın yakın dostuyla orantılı olsa bu tepki Avni Aker’de yer olmaması gerekmez mi! Hepsine ne alaka diyeceksiniz belki ama Lazio maçında Çağrı sordu, “Abi bu takım dolu tribün göremeyecek mi?” diye. Zor sanki. Avni Aker boş. Lazio en kötü dönemlerinden birinde, Roma Olimpiyat Stadı boş.

Trabzonspor buradan, Avrupa’dan lige dönecek gruptan çıkmış, gururlu şekilde. Bursa maçı yine boş. Kapatın Avni Aker’i tadilat var diye, takım gerilmesin bari boş yere!

13 Aralık 2013, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Baskın karakter problemi‘’

Bunu Mustafa Akçay’ın öngörmemesine de imkan olmadığına göre sorun geliyor, doğru işi yapacak doğru tercihlere dayanıyor. Evet, Akçay kimseye karşı önyargılı değil, sorunlu yabancıları bile oynatarak kazanma yoluna gidiyor ama Bamba’da biraz daha ısrar ederse bu oyuncudan çok kendisine kötülük yapacak. Kendi dengesi olmadığı gibi birlikte oynadığı arkadaşlarının da ayarını bozuyor. Haliyle de insanın aklına Aykut kulübedeyse, yani oynayabilecek durumdaysa Bamba tercihini anlamak daha da tuhaf oluyor. Tabii ki dünkü tabloyu, o tablonun getirdiği sonucu sadece Bamba’ya bağlamak haksızlık olur.

Orta alan kopukluğu, o bağlantıya çok ihtiyaç duyarak, ancak oyun rakibin 3. bölgesinde oynandığında başarılı maçlar çıkaran Henrique’yi sıradanlaştırdı. Tüm bunlara rağmen işin ilginç yanı Trabzonspor’un 3 puan dahi alabilecek fırsatlar yakalamasıydı. Ancak Malouda ve Olcan başta olmak üzere Bordo-Mavili futbolcular rakip Antep’in oyun sürekliliğinin ötesine geçemeyince Trabzonspor, 2 gol bulmasına rağmen deplasman sıkıntısını aşamadı. Genel duruma bakıp toptan ‘başarısız’ ilan edemesek de zaman zaman Akçay’ın tedirgin tavrı direkt olarak takıma ve oyuncularının ruh haline de yansıyor. Evet, bunda eldeki malzemeye ve eksiklere göre bir tavır da var ama her ne olursa olsun Trabzonspor’un Avni Aker dışında da, en azından bu tip zayıf rakiplere karşı baskın karakter pozisyonunda olması lazım.

09 Aralık 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Olcan'ı kazanmak‘’

Trabzonspor, Avrupa’daki ve evindeki üstünlüğünü devam ettirirken ligin ilk yarısının final haftaları öncesinde de hem özgüven kazandı hem de birkaç oyuncuyu ilk 11’e daha hazır şekle getirdi. O isimlerin başında da kesinlikle Olcan geliyor. Yetenekleri adına hiç kuşku duymadığımız Olcan ciddi bir psikolojik sorun yaşıyordu. Böyle bir patlamaya en çok ihtiyacı olan isimlerdendi. Attığı goller, son saniyeye kadar maçın içinde kalışı, inisiyatif alışı derken, 3 gol 1 asistlik performansıyla geceyi tek başına renklendirdi. Tekrarlıyorum, bu kazanç en az galibiyet kadar önemliydi.
Gecenin bir başka dikkat çeken ayrıntısı da takımın hala takviyeye duyduğu ihtiyaç. Savunma alarm veriyor, Bamba yanında oynadığı adamı da bozuyor, girenler çıkanı çok aratıyor. Tüm bu dengenin kurulması, takımın 11’ine yapılacak katkılardan geçiyor. Ve en az bizler kadar Trabzonspor’u yönetenlerin de durumun farkında olduğunu biliyorum.

29 Kasım 2013, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI