Arama

Popüler aramalar

‘’Yüzde 60 Trabzon‘’

Artılar, eksiler, genel ve anlık potansiyeller noktasında da Fırtına bir adım daha yakın sanki güzel başlangıca. Zira Mustafa Akçay’ın öğrencileri, sadece özel maç yapan Bilic’in Beşiktaşı’na oranla daha 4 eleme odaklı resmi Avrupa sınavından geçti. Bu nedenle yeni sistem daha oturaklı.

Futbolcu performanslarını düşündüğümüzde de Trabzonlular’ın galibiyet umudu yükseliyor. Savunma hattında sakatlık-ayrılık sebebiyle bir sıkıntı var ama kaleci Onur Kıvrak büyük avantaj. Fransız yıldız Malouda’nın deneyimi ve katacağı psikolojik artı, Volkan Şen, Henrique, Colman ve Aykut Akgün’ün çıkışı Bordo-Mavililer’in geçen yılki kötü görüntüsünden kurtulmasına yol açtı. Tabi bir de Olimpiyat Stadı’nın atmosferi var belirleyici etken. Ucube statta Beşiktaş ev sahibi ama hiç kazanamaması, Bordo-Mavililer’in bu sahaya, havaya alışkın ve güzel anılara sahip oluşu, Trabzonspor’un bir başka kozu. Kısacası 3 puana yakınlık tartısında Trabzonspor yüzde 60 oranda.

18 Ağustos 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Tribünle oynamak tehlikeli ve yasaktır!‘’

Üstelik yeri gelince can ciğer kuzu sarması olup anlamaya, tavırlarını onların özüyle bağdaştırmaya ayırdığınız vakti kendi kanınıza-canınıza ayırsanız aslında ne mihrak kalır ne de dışarıda kalırsınız!

Yerimiz dar, işimiz siyaset değil ama siyaset futbolumuza da bulaştı. Hep içindeydi zaten diyenler olabilir ama o düdük çalınca değişiyordu işler. Siyasi yelpazenin uçlarındakiler aynı ‘pınarbaşıyla’ coşar, hakem en son hangi partiye oy verdiği bilinmeden ıslıklanır, futbol ve hocalar büyük orta doğu projesiyle değil 4-4-2, 4-3-1-2 ile sınanırdı. Dini, mezhebi, sınıfı yoktur dış mihraklardaki gibi bizim futbolumuzun. Bizim derbimizin temeli renk esaslıdır, başkası olmamıştır.

Şimdi yeni bir kutuplaşmaya, belki de kutuplaşmaların en kötülerinden birine zemin hazırlanıyor statlarda, taraflarlar arasında. Taraflar değil bakın, taraftarlar arasında. Çünkü bilmez kimse “2 geliyor 2” derken gelen sesin hangi partiye mensup olduğunu. Gol olunca sarılırsın yanındakine hangi CEO ile sarmaş dolaşsın, hangi büfeciyle kankasın bilmezsin. Budur ya bizim tribünler. Ama şimdi tribünlere ayar veriliyor, slogan atmak yasak! Ha pardon ‘siyasi’ slogan. Nedir o siyasi slogan, kim belirleyecek? Niye insanların aklına durduk yere bunlar sokulur, niye tehdidin en büyüğü ile devlet masaya yumruk vurur?

İktidara mı, muhalefete mi lehte-aleyhte slogan atmak yasak? Yaşasın, nur ol demek var mı? Ya yaşasın derken ironi yapılıyorsa, o tınıdan mı kavranacak ‘tiye’ aldığı tribünlerin rejimi?

Sulandırmıyorum, çok sulu, alışık olmadığımız zeminde ıslanıp lekelenmeden yol almaya çalışıyorum.
Uslu durmayanlar ne olacak mesela. Yıllardır konuşulup yürürlüğe girmeyin spor büro polisleri, kamera takip sistemi sadece bunu mu kovalayacak? Uslu durmayanların ‘protest-anarşist’ öğrencilere yapıldığı gibi harçlığı da kesilemeyeceğine göre ne olacak? Cezası ne bu işin? Her yer Taksim değil de, ‘Her yer Maksim, her yer gelişmiş’ dersek veya o yanlış anlaşılırsa dudak mı okunacak?

Yapmayın abiler, yapmayın büyükler. Bizim tribünümüzde ayrı-gayrı yoktur. Kimse bilmez kim hangi partili, hangi mezhepten, dünyadan. Sarılırız birbirimize gol olunca, yenilince 4-4-2’ye veririz ayarı, yollarız hocayı. Sokmayın aramıza birbirimizi!

13 Ağustos 2013, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzon'un rakibi değil‘’

Bu iki artı ve Derry City turunun getirdiği özgüvenle sahaya çıkan Bordo-Mavili futbolcular, kısa sürede karşılarındaki rakibin kalibresini de çözünce işin rengi çabuk belli oldu. An geldi, Dinamo Minsk’in Derry City’den bile çaresiz, etkisiz kaldığı pozisyonlara şahit olduk. Ve biz de notu verdik: Dinamo Minsk de Trabzonspor’un rakibi değil, bunlar asıl sınav öncesindeki sözlüler!

Karadeniz temsilcisinde teknik direktör Mustafa Akçay’ı önümüzdeki günlerde bekleyen zorlu tercihler de kendini göstermeye başladı Belarus’ta. Attığı golleri ‘basit’ diye niteleyebilirsiniz ama Henrique’nin bambaşka bir kimliğe büründüğünü söylemezseniz ayıp edersiniz. Gelmesi beklenen ‘yıldız forveti’ keser mi bilmem ama ilk etapta isimler değil de performanslar oynarsa şu an forma kesinlikle Henrique’nin hakkı. Böyle üretken, basiti oynayan bir Volkan’ın Trabzonspor’da yeri garanti, önü açık. Colman-Adrian-Aykut üçlüsü için bu maçlar test seviyesi değil ama uyumlarının iyi olduğu, birbirlerini anladıkları ortada.

Tek sıkıntı şu an için savunma hattında. Basit hücumlarda bile bir bocalama var, neredeyse her akında. Evet kale Onur’a emanet, önümüzdeki maçlarda Aykut da gelecek ama bu konsantrasyona dayalı gibi görünen sıkıntının çözümü şart.

Tüm bunları alt alta koyarsak Trabzonspor beklediğinden daha rahat bir galibiyet aldı ve tur kapısını ardına kadar açtı. Bu rakipler Fırtına’nın rakibi değil ve Malouda’lı, Bosingwa’lı, Aykut Demir’li ve yıldız forvetli Bordo-Mavililer’in yeri Avrupa Ligi’nde gruplar ve ötesi.

02 Ağustos 2013, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzon ve gündem‘’

Biliyorum bu satırlar, o en komik milliyetçi ve geleneksel, “Birlik-beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz” söylemine benzedi ama uzatmayacağım. Bu hızlı gelişen süreçte, spor medyasında ve gündeminde de satır arasında kalan, unutulan ya da yeterince altını çizemediğimiz bazı anlar, olaylar oluyor elbette. Şimdi de hepsini sıralamak mümkün olmayacak ama Trabzonspor merkezli biraz ‘çok yakın geçmiş’ hafızamızı tazeleyelim.

- Derry City karşısında en azından geçen sezonların hüsranı tekrarlanmadı, bu bir artı. Ancak daha önemlisi, aynı kadronun değişen ruh hali. Yönetimden çok şeyi değiştirmek için ‘sadece 4 ay süre isteyen’ teknik patron Mustafa Akçay’ın kendine olan özgüveni futbolculara verdiği güvenle birleşince pozitif bir hava oluştu, beklenenden kısa sürede. Sürer mi, bu olumlu rüzgara daha kimler kapılır bilemem ama geçen sezonun aynı kadrosunun geliştiği kesin.

- Yoğun ve sert gündemin içinde Tolga Zengin, ana gemi Trabzonspor’dan kopan bir modül gibi ayrıldı. Sessiz, sedasız. Elbette asıl olan, ana gemi Trabzonspor’dur ama Tolga gibi değerlerin değerini vermek, bilmek gerekir. Biz zaten toplum olarak ayrılıkları beceremiyoruz bu kesin. Özellikle de ilişkilerde. Ancak şimdi bu ilişkinin bir tarafında Trabzonspor, yani bir kurum olduğuna göre daha medeni bir ayrılık lazım. Bordo ile Mavi’ye 17 yıl emek veren, alınması gereken bir hayli dersler veren Tolga Zengin iyi bir vedayı hak ediyor. Sıradan bir basın toplantısı, ‘hadi eyvallah’ vedası olmaz. Vefaya çok değer veren Başkana duyurulur.

Hacıosmanoğlu-Usta buluşması

- Başka camialarda da pek kolay değildir ama yapısı ve daima hareketli derin kulisleri sebebiyle Trabzonspor’da daha zor olan bir şey oldu geçen günlerde. Son seçimin galibi Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu ile ona en yakın oyu ayıp kaybeden Muharrem Usta bir araya geldi. Hem de öyle böyle değil, samimiyet önce fotoğraflara sonra da basketbol şubesi için yapılan ciddi anlaşmaya yansıdı. Önemli tabi ama hadi bırakım 10 milyon TL’lik sponsorluğu, daha da kıymetlisi bu tabloydu. İşin siyaset eksenine kaydığı, kayacağı, kayma ihtimali her zaman olduğu gibi yine konuşulacaktır. Normal. Ama anormal bu tablonun bir de iyi tarafına bakmak, niyet okumayı bırakıp beyana inanmak ve en azından biraz beklemek gerek. Zaten siyasetten ne zaman arındı ki Trabzonspor.

- Yeni sezonun pek yeni olmasa da ufak bir kaç rötuşla piyasaya sürülen formaları tanıtılıyor kulüplerimizce. Zaten bize, yani Türk kulüplerine yapılan ‘sınıf sıralaması’ işin başka ve bizim ne olduğumuzu anlatan boyutu. Markalara dünyalarca para verirsin, ne kendi kreasyonunu yaptırabilirsin ne de doğru dürüst, ipleri elinde olan sözleşmeler. Sonra iki desen farkı, bir ton açığı-koyusu, al sana yeni sezon forması, gocuğu! Trabzon’a da yapmışlar yenileri. Yakın eskiler çok kötü olduğu için şimdi ne olsa iyi duruyor aslında. Ama iş biraz da bundan sonra. 100 liralara, rakiplerle eş değer rakamlara forma, ürün satmak iyi ama pazarlamak da önemli. Radyoya bağlanan, mail atan, yolda soran çok var TS Club’ı. Kimisi promosyon, kimisi tanıtım istiyor. Bizden iletmesi. Unutmayalım; taraftar her zaman haklıdır.

Akyazı gündemden düştü

- Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında malum sürecin getirdiği sertlik dozu giderek artıyor. Kulüpler ‘resmi resmi’ açıklamalarla birbirine yükleniyor. Bu dönemde siyasetten, yine muhalefet-iktidar ayrımı yapmadan söylüyorum, ne beklersiniz? Adalet, eşitlik, dozu düşürecek adımlar, atamıyorsanız susmak. Ama hiçbirini yapmıyor bizim akilli yöneticilerimiz, yönetmeye taliplerimiz. Veriyorlar ayarı. Genel başkan bir şey diyor, yardımcısı başka, bölge milletvekili bambaşka. Ülkeyi yönetme şekillerinden, geleceğimizden, gideceğimiz yerden zaten çok büyük bir umudumuz yok, bari bırakın futbol bize kalsın. Ha futbolu da bizden öğrenecek değilsiniz ama neyse!

- Gündem Akyazı’nın bile uzağına düştü ki, bu Trabzon’da zordur. Son durumu anlatalım; harfiyat kamyonlarının marka ve plakalarıyla, vardiyalar dışında değişen bir şey yok! Önce yerel, sonra genel seçim geliyor. Beni de bu korkutuyor. Muhalefetinden iktidarına yine siyasetimiz Akyazı’dan, Trabzonspor’dan rant sağlayacak, taraftar Avni Aker’de ıslanacak.

- Menacerlik işinin suyu çıktı, birkaç isim dışında güvenileni kalmadı. Artık transferde avukatlar makbul. Eskiden hatır için iş yapanların yerine türemişti menacer kardeşler. Yüzleri de, numaraları da çabuk eskidi. Umarım menacer görünümlü ‘avukatlara’ saygı ve sevgimiz çabuk eskimez.

27 Temmuz 2013, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Her yönden Tolga!‘’

Beşiktaş, Tolga Zengin transferini paranın geçmediği anlarda hatırlı dostları devreye sokarak nihayet bitirdi. Siyah-Beyazlılar, biraz fazla oyalanmakla birlikte son dönemlerin en başarılı işlerinden birini yaptı. Hem de birçok açıdan.

Maddi açıdan; 3 milyon Euro, direkt kaleyi emanet edebileceğiniz Tolga Zengin ayarında, yerli bir isim için asla lüks değil. Üstelik ligde galibiyet bedeli 1 milyon TL’yi bulmuşken, Avrupa’da da rakam bu seviyeyi bile aşarken... Manevi açıdan; Tolga da rahat Trabzonspor da, Beşiktaş da... Tolga 17 yıla yakın Trabzon serüveninde hep örnek oldu, dönüşte de mutlaka profesyonel bir görevde değerlendirilmeli. Trabzonspor da Tolga da bu noktada çok titiz davrandığı için ‘sorun yaşamadığı’ bir kulübe oyuncu verdi, para kazandı, Onur’u bekleyecek genç Fatih’in önünü açtı. Beşiktaş Yönetimi de belki de ilk kez bir yerli oyuncu için baskı yapan Siyah-Beyazlı tribünleri sevindirdi. Tabii ki, 4 büyüklerin 3’ünün kalesinde yaşanacak Türk kaleci rekabetinin de büyük keyif vereceği şüphesiz.

Son söz Tolga Zengin’in ‘özel’ durumunu malzeme yapanlara ve bir de onu Trabzonspor’u ‘satan oyuncu’ diye ananlara, en yumuşak lisanla söylemek isterim ki, hadi aklınızı yitirdiniz ama hiç mi vicdan, adalet duygusu da kalmadı. Tolga’ya değil, size yazık.

24 Temmuz 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Zor zamanda önemli işler‘’

Şimdilik bizce yanlış diyebildiğimiz ya da mantığını anlamakta zorlandığımız işleri zaten en kısa zamanda net sorularla konunun 1 numaralı muhatabına sorup net yanıtlar almaya ve başta Trabzonspor olmak üzere futbol kamuoyunu aydınlatmaya çalışacağız.

Ancak net olan durumlardan biri konumundaki transfer meselesindeki icraatlar ve en azından konulan hedefler hayli üst düzeyde. Şimdi her ne kadar bazıları Malouda gibi Fransa Milli Takımı’nda 80 maça çıkmış, yıllarca düzenli şekilde Chelsea forması giymiş bir isme kulp takmaya çalışsa da onun Bordo-Mavili ekibe çok şey katacağı kesin. Üstelik böyle ayarda bir oyuncuyu bir İstanbul takımı bile alsa, ki bunu transferde İstanbul cazibesinden ötürü söylüyorum, vereceği para Trabzonspor’un kasasından çıkacak yıllık 2.5 milyon Euro’dan aşağı olmazdı. Üstelik yaşı itibariyle yapılan 2 yıllık sözleşme de hayli makul. Malouda forma sattırır, genç oyunculara vizyon kazandırır, bundan sonra masaya oturulacak her yıldızda işleri kolaylaştırır.

Gündemde olan ve giderek yaklaşan bir başka yıldız Lucas Barrios da olmasa bile koyulan çıtanın yüksekliğini gösterir, önemlidir. Ona da Çin’den gelecek ama diyenler çıkacaktır mutlaka, oraya giderken kendisi için ödenen serveti ve Drogba’nın nereden geldiğini unutarak.

Bu arada takımın ligin en hazır ve iyi iki stoperinden biri olan Aykut’u da aldığını, tüm icraat ve planların bariz eksikler üzerine inşa edildiğini de unutmamak gerekir sanki. Üstelik tüm bunlar sadece 1 yıldız veya şöhretli futbolcu sözü dahi verilmemişken oluyorsa en azından mevcut yapıya biraz daha saygı duymak ve atacağı adımların sonucunu beklemek gerekir.

19 Temmuz 2013, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Şans demeyin de!‘’

Çünkü hâlâ bu tip hataları kalkar böyle yorumlara bağlar, oyun gereği olan gerçekleri atlar ya da atlatmaya çalışırsanız o zaman bu kadar para harcamanıza da gerek yok. Takdiri ilahi der, her türlü kaderinize razı olursunuz.
Derry City gibi durum 2-0 iken bile gol atmayı değil, farkın açılmamasını düşündüğü oyun yapısından belli bir rakipten goller yemek, rakip meziyeti kadar kendi ekstra çabanızın esedir! Takım savunması adına sinyalin erken alınması bir avantaj sayılabilir, eğer gerekli tedbir alınırsa.

Oyunun tamamında hakim görüntüsünü pozisyon üstünlüğüne de yansıtan Trabzonspor, ilk yarı sonu ve ikinci yarının başında farkı tekrar 2’ye çıkardıktan sonra yine fantastik işlere girdi. Olcan, Volkan ve Henrique biraz daha takım disiplinine sadık kalabilseydi gece Bordo-Mavililer için gerçek anlamda bir şölen olabilirdi.
Takımla ilgili sıkıntıları daha da artırabiliriz ama tüm bunları yeni bir ruh ve sisteme bürünen Trabzonspor için ertelemek daha uygun düşer. Sonuçta bu tip problemlerin oluşabileceğini kampta Mustafa Akçay da öngörmüştü. Hepsinin çözülebilecek sıkıntılar olması ve Derry City’nin de İrlanda’da da Trabzon’a fazla sorun çıkartmayacağını görmek tur adına iyi konuşulabilecek noktalar.

19 Temmuz 2013, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Şeker gibi Derry City!‘’

Bu hesap kitap eskiden milli piyango dönemlerinin en tüketilen haberinin öznesiydi. Sonra sonra biz de Avrupa piyasasında kazandığımızdan çok fazlasını harcamaya başlayınca futbol üzerinden de yapmaya başladık benzer hesap-kitabı. Bir de ‘küçük Avrupalılar’ çıktıysa karşımıza dokunmayın keyfimize. Bir topçumuzun parasına takımlar mı kurmadık, takımda ‘kasap-itfaiyeci’ var diye mi aşağılamadık. Ama ‘küçükler’ bize hep büyük dersler verdi. Hem milli takımlar hem kulüp bazında. Son dönemlerde en çok da Trabzonspor çekti bu garip hesapların sahadaki orantısızlığının acısını. Bir Zokora parasına kurulmuş Videoton’lar, Adrian’ın satın alabileceği Otelul Galati’ler, stadın onarım parasıyla bütçesi denk Anorthosis’ler. Hepsi ‘şeker gibi’ kuraydı, yıldızı sönük, hesabı küçüktü. Hesap yine ortada Derry City garip bir rakip. Değerleri Trabzonspor’un 70’te 1’i! Stadı, sadece Avni Aker’in kale arkasıyla kapışacak kadar! Elbette sadece bu verilerle değil, gerçekten de Bordo-Mavililer tur için birkaç adım önde ama maziye de biraz bakmak gerekir sanki huzurlu tur için.

‘Feda’ değil coşku yakışır


Trabzonspor’un son kongresinde 5 adayın yarışması, başkan adaylarının bir koltuk uğruna ‘yöneticiliği’ kabul edip listelerde birleşmemesi, yakın rekabete rağmen kavga-gürültünün olmaması kadar seçim konuşma ve vaatleri de Bordo-Mavililer’in atladığı sınıfın bir göstergesiydi.

Bazı projeler için fazla romantik, bazıları için utopik, bazılarına da yok artık diyebilirsiniz. Ancak öyle ya da böyle eskisi gibi değildi kongre. 5 başkan adayının hiçbiri ‘yıldız topçu’ sözü vermedi. Ardından kongrede göreve gelen Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu ve ekibinin söylemleri de transfer değil, gerçeklerdi. Evet, gerçekler arasında giderilmesi gereken acil ihtiyaçlar da var elbette. Ancak başlatılan öze dönüş projesi kendi havzasında ilerliyor.
Kamp bittiğine ve Derry maçı için geri sayıldığına göre artık sezon da açılmış demektir. Şimdi top biraz da Bordo-Mavili taraftarlara geçti. Öze dönüşte Trabzon insanının yeri de çok hassas. Alacakları kombine, ürün vs. Trabzonspor’u ekonomik olarak düzlüğe çıkarmaz ama morali-motivasyonu yükseltir, yalnız yürümeyeceklerini anlatır futbolcusundan hocasına. O nedenle bu sezon taraftarın da bir hatta birkaç yıldız yaratma şansı vardır. Bu sezon Beşiktaş’taki gibi ‘feda’ modeli değil, Trabzon’un karakterine de uyan ‘coşku’ yılıdır, taraftar bunun neresinde olacağını kendi seçecek.

Tolga Zengin’i anlamak

Beşiktaş Yönetimi’nin göremediğini taraftarı gördü. Siyah-Beyazlı renklere gönül verenler belki de ilk kez bir Türk futbolcu için sosyal medyada ‘onu alalım’ çağrısı başlattı. Bunda Tolga Zengin’in kaleci kumaşı kadar kişiliği de etkili oldu. Bazı Trabzonspor taraftarlarının anlamakta zorlandığı, ‘Niye gidiyor?’, ‘Sen de mi Tolga?’ dediği kaptanı rakiplerinin taraftarı anladı. Daha önce bana, ‘Tolga başka bir takıma gider mi?’ diye soranlara tek yanıtım olurdu daha önce: Kulüp kapısına kilit vurmuyorsa, Tolga’yı kovmuyorlarsa asla!
Ancak psikolojisi o kadar kötü hale geldi ki kovulmaktan beter oldu. Hâlâ bir ihtimal var mı bilmiyorum hava değişimi için ama eğer kalacaksa Tolga Zengin’in tamirini yapmak hem yönetimin hem de teknik heyetin en önemli işlerinden biridir.

14 Temmuz 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI