Arama

Popüler aramalar

‘’Söylem ve eylem‘’

Bu süreçte doğal olarak gözler bazı futbolculara verilecek cezalara, hatta kadro dışı bırakma kararlarına kaymıştı. Fakat bu noktada yetkisi tam olsa da yeni teknik patron Tolunay Kafkas’ın ‘babacan’ bir tavır sergileyip, “Şu an için böyle bir lüksümüz yok. Kadrodaki her oyuncudan alabileceğimiz en yüksek verimi almak esastır” duruşu da Trabzonspor camiasının ihtiyacı olan bir sakinlik, dinlingikti.

Çünkü fevri kararlardan çok çeken bir camia durumundaki Trabzonspor’a bu tip dönemlerde soğukkanlı tavırlar ve biraz soluklanarak atılan adımlar şart.

Tam da bu yolda ilerlenirken Tolunay Kafkas’ın son kararları doğrusu kafa karıştırdı. Çünkü bu kadroda en çok iş beklenen oyuncular durumundaki Adrian ile Janko, ayrıca genç Emre, sürpriz bir kararla Mersin’e bile götürülmedi. Üstelik sakatlıkları da yoktu. Yani bunun anlamı kadro dışı kalmıştı. Net bir açıklama bekledik, gelmedi. Tam da her ufak dedikodunun bile çığ gibi büyüyüp bir vaka haline gelebileceği atmosferde bu kafa karışıklığının oluşması söylemlerle eylemlerin çelişkisinden başka birşey değil. Her oyuncusuna ihtiyaç duyduğundan bahseden Kafkas’ın bir anda Janko, Emre ve Adrian’ı silmeyeceğini biliyoruz ama herkesten aynı sağduyulu duruşu da beklemek fazla iyimserlik olur. Gözden çıkarılacaksa bile bu futbolcular ‘tukaka’ ilan edilerek en fazla değersizleştirilir. Oyuncularını kazanma felsefesine ve iyi niyetine şüphe duymadığımız Kafkas’ın bu kritik süreçte hem kendisini hem de yönetimini zor durumda bırakmayacak netlikte olması gerekiyor.

Yeni şubenin anlamı!

Bu arada Başkan Sadri Şener’in futbol şubesi hamlesi de aslında gelecek dönemine dair en önemli ipucu. Trabzon kanadının iki etkili ismi Nevzat Şakar ve Hasan Yener varken, bu şubenin Yılmaz Büyükaydın’a emanet edilmesi Şener’in yeni çalışma stratejini gösteriyor. Aday olma ihtimali yüksek Şener’in önümüzdeki süreçte birkaç hamlesi daha olabilir. Çünkü yönetiminde en az 7-8 değişiklik yapma niyetindeki Başkan bu krizli süreci de böylece lehine çevirip yönetebilir.

26 Şubat 2013, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kırmadan dökmeden‘’

Bordo-Mavili camia bu tablolara çok da yabancı değil aslında. Daha önce de istifalar geldi, kongrelere gidildi, isimler değişti. Ancak çoğu zaman kırarak, dökerek, soğukkanlı ve ‘büyük camia’ refleksinden, hazırlıksızca yapıldı bu işler. Her değişim ve getirdiği süreçler bir sınavdı Trabzonspor ailesi adına. O sınavlardan biri daha verilecek görünen o ki şimdi.

Trabzonspor gibi zor bir camiada 6 yıl gibi uzun sayılabilecek bir görev süresi geçiren Başkan Sadri Şener’in hataları da doğruları da kişilere göre değişir, değişiyor! Fakat yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını ancak Trabzonspor ailesi sağduyulu bir bakış açısıyla sorgulayabilir. Bırakır, bırakmaz, devam eder, etmez bunlar da kendisini sorguladıktan sonra vereceği kararlar. Görünen o ki bir soluklanmak, önüne, sağına-soluna bakmak, çıkacak seslerin tamamını duymak istiyor. Çok uzatmadan bir karar açıklaması mutlaka yapacaktır. Normal kongre yıl sonu olmasına rağmen Şener’in sezon bitiminde bir erken kongre fikrinde olduğunu bilen birisi olarak bu sürecin tamamlanması gerektiği inancındayım. Zira ancak o zaman yönetim icraat süreci kendi isteği ve olağan şekilde tamamlanacak.

İşin ilginç yanı taşın altına elini sokmak yerine sadece gürültüye katılan, onun peşinden giden ve asla sorumluluk almayanların aksine, camiada görev için bekleyenlerin de böyle düşünüyor olması. Olağanüstü kongrelerle camianın neler kaybettiğini bilen sorumluluğa hazır isimler, “Yönetimin görev süresi bitsin. Ancak o zaman biz tüm icraatların sorgusunu
yapabiliriz” noktasında.

Hareketli saatlerin yaşanacağı, alınacak her sonucun bu harekete olumlu ya da olumsuz yansıyacağı Trabzonspor camiasına sağduyulu hareket etmek, yarın yüz yüze gelecek insanların birbirini kırıp dökmeyeceği bir süreç yakışır. Yoksa dünden bugüne birkaç isim değişikliği ile bu takım şampiyon olmaz. Puan kayıplarının telafisi olur ama imaj kaybının malesef!

19 Şubat 2013, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzon için erken final!‘’

Takımın kronikleşmiş sorunlarının bir haftada giderilmesini de kimse beklemiyordu. Ancak yine de bir umut vardı Bordo-Mavililer'in içinde. Ya olursa! Fırtına önce Sivas'ı, ardından Fenerbahçe'yi yener, 3'te 3 yapar, Avrupa potasına akarsa! Fakat bu hedefin yakalanması için matematik hesabından fazlası lazımdı. En az rakip kadar istemek, zor doğan fırsatları iyi konsantrasyonla değerlendirebilir hale gelmek, kısacası eskiye oranla daha fazla şey üretmek...

Bunların hiçbirini yapamadı Trabzonspor, Sivasspor deplasmanında. Üstelik Fenerbahçe'yi Kadıköy'de yenerken başrolü üstlenen Eneramo da yokken.

Tablo erken belli oldu aslında. Üçüncü bölgeye geçerken zorlanmayan ama orada ne yapacağını sanki hiç bilmiyormuş gibi oynayan bir Bordo-Mavili takım vardı sahada. Şimdi ne zaman böyle değildi ki diyenler olacaktır. O da doğru. Trabzonspor, Burak Yılmaz sonrası bir hücum sistemi oluşturamadı. Halil o bölgenin, Trabzonspor'un ilacı değil. İyi niyetli olabilir ama iyi niyet günümüz futbolunda artık bir teselli bile değil. İlk yarıda Alanzinho'nun taşıdığı Trabzonspor, net pozisyon üretmek bir yana şut bile denemedi. Sivas ise basit bir golle de olsa öne geçip iyice kontrolü eline almayı başardı.

İkinci yarı başında beklenen değişiklikler gecikti, o ilk yarı görüntüsü uzun süre devam etti.

Sivas yine kontrollü olan, ne yaptığını bilen, açık arayan bir futbolla devam etti. O beklenen hatayı da önce orta alan, sonra da Bamba yapınca, Yiğidolar rahatlatan skoru buldu.

Trabzonspor'un işini daha da zorlaştıran ise Zokora oldu. Sarı kartı varken ve cezalı duruma düşmüşken, hiç gereği olmayan bir pozisyonda ikinci bsarıyla atıldı. Zorunlu ama, "Keşke daha önce yapılsaydı" denilen Soner değişikliği Bordo-Mavililer'i biraz hareketlendirdiyse de yetmedi.

Tüm bu negatif tabloya rağmen net fırsatlar da kaçınca Trabzonspor sezon finalini yaptı adeta. Böyle kötü oynayarak bazen kazanırsınız ama süreklilik imkansız olur. Tüm bunları Tolunay hocanın bir anda değiştirmesi zordu, diyecek bir şey yok. Fakat şimdiden gelecek sezonun planlamasını yapmak, bu kadro içinden biraz değişken bir futbol çıkartmak da mümkün. En azından hedefler azalsa da heyecan artar.

10 Şubat 2013, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kritik karar zamanı‘’

Son dönemde sahadaki Bordo-Mavili performansın, o rezalet görüntüyü ortaya çıkaran futbolculardan çok Şenol hocayı etkilediği kesin. Ancak olmadı, değişmedi, gelişmedi Trabzonspor’un durumu. Heyecanı gitmiş, içi boşalmış, sadece adıyla yol alan bir Fırtına. Dün olmasaydı birkaç hafta sonra olacaktı, kötü sondan kaçmak bu noktadan sonra imkansızdı.

Şenol Güneş’in bir iyilik yapıp giderken çekeceği fotoğrafı Başkan Sadri Şener’in önüne koyması lazım. Samimice, gönülden yapmalı bunu.

Şimdi yeni bir döneme girilecek. Yeni teknik adam, yeni heyecan. İsimden çok getireceği heyecan önemli. Bu takımın şu an için en çok ihtiyaç duyduğu şey o heyecan çünkü. Ve belki radikal kararlar. Burada da top yönetimde olacak. Başkan Şener’in kılıcı kınından çıkarması, bir iyi-kötü ayrımı ve temizlik yapması şart görünüyor.

Bunlar Trabzonspor’u şampiyon yapmaz. Fakat camiayı diri tutar, sezonun 4 ay önceden kapanmamasını sağlar. Takım futbol olarak da puan olarak da dipte. Yapılacak her iyi iş hemen kendini hissettirecektir. Önce Karabükspor, sonra da Elazığspor yenilgileri üzerine konuşmak, sistem-taktik-teknik yazmak pek manasız. Şenol Güneş’in sorumluluk alarak istifasından bazı futbolcular da üzerine düşüne almalıdır. Hiçbir şey yapamıyorlarsa, şu son 2 maçı oturup bir kez daha izlesinler. Bırakın Trabzonspor’u, Süper Lig’de oynamayı kendine hak gören kaç arkadaş çıkar acaba!

28 Ocak 2013, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Karabük değil Trabzon eksik!‘’

Karabükspor’un bu performansı kadar maçın gidişatını etkileyen bir başka şey de Cüneyt Çakır’ın yardımcısının oyunun hemen başındaki hatası... Net bir ofsaytı iki kez tereddüt ettiği için oynattı, sonra Celustka ‘devşirme’ bir stoperin yapması normal hatalardan birini yaptı, konuk ekip perdeyi açtı.

Bu durum Trabzonspor cephesinde sahaya çıkarken konuşulanları, yapılan tüm planları değiştirdi. Panik atak saldıran bir Bordo-Mavili ekip ortaya çıktı. Kadrolara bakınca maçın da Trabzonspor’un da belirleyicisi Olcan-Adrian olacağını düşünmüştük ama her ikisi de kayıptı. Sürprizi ise Alanzinho yaptı. Brezilyalı, neredeyse topu ayağına her aldığında takımını ileriye taşıdı. Vittek’in son vuruşu da usta işiydi ama Alanzinho’nun pası golün yarısıydı.
İlk yarıda skoru eşitlese de oyunu bir türlü dengeleyemedi Trabzonspor. Karabük baskısında Serkan’ın gereksiz elle müdahalesiyle gelen penaltı golü yine Şenol Güneş’in ekibinin ayarını bozdu.

İkinci yarıda Trabzonspor kontrolsüz ve bilinçsiz, Karabük ise ne yaptığını bilerek oynamaya devam etti. Ortaya çıkan sonuç oyunun da Karabükspor’un da sonuna kadar hakkıydı.
Yenilgi bir kenara, bu maçtan çıkan önemli sonuçlar da var. Vittik’i tercih eden Güneş’in Janko’yu düşünmediği artık kesin. Janko’ya yeni kulüp, Trabzon’a forvet lazım o zaman. 1461’den gelen Abdullah’ın da ‘as’ değil ‘alternatif’ olduğu da açık. Giray’ın sadece oynamadığı, Mustafa’yı da oynattığı ortaya çıktı. Celustka’nın da ilaç olmaktan uzak kaldığı, stoper ihtiyacının zirve yaptığı net. Bu da demek ki, bu takıma takviye şart.

Serhat Demirtaş

21 Ocak 2013, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzonspor'da deneme 1, 2 ve 3!‘’

Üstelik bunu yaparken öyle çok da abartılacak bir futbol oynamadı. Bazen yıldızlar devreye çıktı, bazen de rakibin oyuncularının beceriksizlikleri yıldızlaştı.

Kupanın en çarpıcı noktası, Trabzon adına Şenol Güneş'in son denemelerini yapmasıydı. Ayağında pranga ile oynayan Vittek'e akrabasının bile vermeyeceği şansı veren, Premier Lig görmesine rağmen talip bulamayan Cech'i 'ya olursa' diye deneyen, Aykut'u yerli diye oynatmaya çalışan Güneş'in artık bu isimlerle pek kadro ilişkisi kurmayacağına inanıyoruz! Çünkü son ana kadar Şenol hocanın tahminlerine kesin demek mümkün değil.

Devre arası ve kupanın kazananlarının başında ise yine Olcan geliyor. O neden kaynaklandığı bilinmeyen durgunluğundan kurtulunca, skora direkt katkı yapabileceğini gösterdi, umarız kendi de görüyordur bunu.
Vittek'e, Henrique'ye bu kadar fırsat vermektense Janko üzerinde sistem kurmanın daha doğru olduğunu düşünsek de Şenol hocanın buna yaklaşmadığı da netleşti.

Bu da peki ikinci yarıda nasıl bir hücum sistemi olacak sorusunu beraberinde getiriyor.
Tam bir soru işareti. Çünkü Bordo-Mavililer'in kilitlendiği nokta tam da son vuruş bölgesi.

16 Ocak 2013, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzon'un yılı‘’

Bordo-Mavililer’in artık ilk etkenden her anlamda sıyrılması lazım. Bu da biraz aslında sahada Burak’ın yokluğunun aranmayacak duruma gelmesiyle mümkün. Her ne kadar ligin ilk yarısında bu başarılamadıysa da son günlerde yaratılan sinerjinin olumlu etki yapacağı kesin.

Bulak, hayal kırıklığı oldu


Trabzonspor’da camia içi hareketlilikler de sıkça gündemdeki yerini korudu geride kalan senede. Bunu da, Başkan Sadri Şener’in yakın çalışma arkadaşlarıyla yaşadığı sıkıntılar, gösterdiği tepkiler, CHP ziyareti ve son olarak Giray Bulak’ın icraatı şeklinde üst başlıklarda toparlayabiliriz. Sondan başlarsak, Giray Bulak tabiri caizse amirinden memuruna tüm camiayı hayal kırıklığına uğrattı. Genel menacerlik koltuğu dolar ama kendisine güvenenlere tavrı nasıl unutulur bilinmez. Daha da sıcak ve beklenmedik bir gelişme de Ünal Karaman’ın dönüşü oldu. Yoruma, tartışmaya, hatta her şeye açık bir gelişmeydi, transfer kadar şaşkınlık yarattı. Bu gelişme 2013’te daha da fark oluşturacaktır. Çünkü görünen o ki Şenol Güneş bir basamak yükselip sahadan uzaklaşırken, Ünal Karaman bu sahayı doldurmaya çalışacak. Yeni yılın sonunda Trabzonspor’u bir kongre beklediğini de hatırlatalım. Şener’in ‘devam’ ya da ‘tamam’ kararı, muhalif ya da adayların seçim çalışmaları, sportif hareketlilik kadar gündem oluşturur. Sportif kısmı sona bıraktık ama camianın sportif olaylardan çok saha dışı gelişmelerden etkilendiği, duruş belirlediğini bilerek hareket ettik.

İlk 3’ü zorlar, şampiyonluk...


Ligin ilk devresinde yarışı uzaktan izleyen, kadro istikrarı, sistem istikrarı tutturamayan, birçok fırsatı kaçıran bir Trabzonspor vardı. Kadro potansiyeli daha fazlasını yapmaya müsait. Ancak balonun yükselmesi için bazen üzülerek de olsa bazı eşyalardan fedakarlık etmek gerekir. Bu nedenle o yüklerden kurtulmak zorunda Trabzonspor. İlk iş de o olacak zaten. Bu sağlanır, sistem oturur ve gerekli transferler yapılırsa ilk 3’te olacak bir Fırtına ortaya çıkar. Şampiyonluk ise Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yapıp-yapamayacağı işlere bağlı.

01 Ocak 2013, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Başka bir maç‘’

Sadece takım değil, Avni Aker’in tamamı bir sınav verecek. Geçen sezonki Fenerbahçe maçı öncesinde yükselen tansiyon, Emre Belözoğlu odaklı tribün atmosferi Bordo-Mavililer’e hiç iyi gelmemişti. Emre sahanın yıldızı olmuş, son düdüğün ardından maç ne zaman başladı-bitti ve nasıl yenildik diye herkes birbirine sormuştu. Şimdi aynı durum Burak-Selçuk merkezli yaşanırsa yine benzer bir son olabilir. Yani tribünler de taktik mücadeleye hazır olmalı.

Sahaya gelince... Galatasaray’ın kadrosu Trabzon’un önünde, sistemi çok daha net. Kazanmak için Trabzon gibi sadece rakibin zaaflarına ihtiyaç duymuyorlar. Kendileri de zorluyorlar. Bordo-Mavililer’in önce rakibinin bu oyununa çözüm bulması, en azından bozması lazım. Onur’un son maç performansı muhteşemdi ama arkadaşları ona eşlik edememişti. Bu kez özellikle Giray’a çok iş düşecek, büyük olasılıkla Burak ile eşleşecek. Bu eşleşmenin sonucu, skorda belirleyici olacaktır. Tabii bir de böyle maçlarda bir başka oynayan Colman ve Adrian. İdeal santrforu olmadığından sürpriz isimlere iş düşeceği için özellikle de Adrian’a. Kazanırsa ikinci yarı için Trabzon’un planları ilk 3 için olur, kaybederse kupa ve Avrupa biletinin ve rakiplerinin puan kaybının peşinde koşar.

23 Aralık 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI