‘’Çok atar, çok yer‘’
Okan Buruk, Osimhen takıma katıldığından beri Icardi ile ikisini birlikte oynatacağı formülü arıyordu doğrusu. Elfsborg karşısında 3-5-Icardi-Osimhen ile oynamak aşırı riskler barındırıyordu. Hücumu beklerle değil forvetlerle genişletmek Osimhen, Icardi, Mertens ve Sara varken sorun olmadı. Ne var ki, sorun top kayıplarının ardından başladı ve geri koşularda bek kademelerinin boş kalması Galatasaray kalesinde 3 gole mâl oldu. Bu formasyonun ana plan olabilmesi için kadronun çok fazla pratiğe ihtiyacı olacak. Ama o güne kadar Galatasaray böyle oynarken çok atar ama çok da gol yer.
Paha biçilmez rol
Elfsborg karşısında Ali Sami Yen’in itici gücü de bu formasyona destek oldu denebilir. Fazla ofansif detaylar barındıran bu sistemde Icardi ile Sara’nın rolü belirleyiciydi. Icardi, Galatasaray’a geldiğinden beri en yüksek metrajlı maçlarından birini oynadı muhtemelen. Osimhen’in santrforluğunu desteklemek için bir bağlantı oyuncusuna ihtiyaç vardı ve bunu da Icardi yaptı. Arjantinli forvet, sıklıkla orta sahanın derinlerine kadar inerek topun yörüngesinde kalmayı başardı, top kazandı, atağı yeniden başlattı. Icardi büyük bir yıldız, fenomen bir golcü ama Elfsborg karşısındaki bağlantı rolü Okan Buruk için paha biçilemez olmuştur. Galatasaray’ın Elfsborg’a karşı 3-5-2 ile oynayıp 4 atması sahanın diğer yarısına bakanlar için çok tatmin edici olabilir. Ama kendi yarı sahasında Galatasaray’ın bıraktığı boşluklar fazla göze battı ve beksiz oyunda saha parselasyonu çok sorunluydu.
‘’Güvensizlik‘’
Mourinho’nun antrenörlük serüveninin son 10 yılına bakıldığında topu talep eden rakiplere karşı aşırı cömert davrandığını görürüz. Fenerbahçe’de de durum değişmiş değil. Topa hakim olmak isteyen rakiplere karşı koymuyor Mourinho ve savunmadan hücuma geçişlerde o farkı yaratmayı hedefliyor.
Samsunspor, Fenerbahçe’ye karşı topa sahip olmak istedi, Mourinho’nun futbolcuları buna müsade etti. İkinci yarının başlangıcıyla birlikte Samsunspor baskıyı artırmakla kalmadı, golü de buldu. Samsunspor’u cesaretlendiren; Fenerbahçe’nin 3 sarı kartlı futbolcusunun düşen baskı kaliteleriydi. Samsunspor deplasmanında bu kadar baskı yemiş ve oyunun kontrolünü kaybetmek üzereyken Mourinho’nun hakeme güvensizliği maçın senaryosunu etkiledi. 58. dakikada sarı kartı bulunan Fred, Becao ve Kostiç’i çıkaran Portekizli hoca İrfan Can, Maximin ve Çağlar’ı oyuna alarak Samsunspor baskısını kırmakla kalmadı tabelayı da değiştirdi. Maximin’i son yarım saatlerde oyuna alıp bir hamle oyuncusu olmaya ikna etmek kolay değil elbette. Ama herkes yorulmuşken oyuna girmek Maximin’in de işini kolaylaştırıyor.
En Nesyri artık düşünmeli
Fenerbahçe, Mourinho döneminde sete yerleşip rakip yarı sahada yoğunluk oluşturan bir takım olmayacak. Samsunspor da bunu iyi çalışmış ve iki kez geri düşmesine rağmen tabelayı dengede tutmayı başarabildi. Fenerbahçe’de Mert Müldür, Avrupa Şampiyonası’ndan bu yana sürekli oynuyor ama performansı her geçen gün geri gidiyor. Kostiç, sol kenarda iyi iş çıkardı, Maximin hamle oyuncusu olmaya iknaysa Fenerbahçe için daha faydalı olur, En Nesyri ligin 10. haftası gelmişken bile hala formayı talep edecek durumda değilse şapkasını önüne alıp bir iç değerlendirme yapmalı.
‘’Zengin oyunu‘’
Futbolda değişmez kuraldır; zirvede yalnızlık istiyorsan sahada santrforun yalnızlık çekmeyecek. Galatasaray’ın sahadaki hali bunu anlatıyor aslında. Sara, Yunus, Mertens’e dün gece Sallai de eklenince İcardi Antalya’da cenneti yaşamaya başladı. Hemen hepsi İcardi’nin yörüngesinde hareket etti. Top Torreira’dan çıktığı andan itibaren Galatasaray’ın 5’li hücum hattı ceza sahası civarında müthiş bir yoğunluk oluşturdular. Galatasaray için Antalya deplasmanındaki ilk rakip Alex de Souza’nın takımı değil bozuk zemindi. Topu yerden oynayan her takımın zorlanacağı bu zemin Galatasaray için beklenenden daha zorlayıcıydı. Ne var ki, Okan Buruk çok fazla silaha sahip bir silahşör gibi. Osimhen’in Barış Alper’in kenarda oturduğu bir maçta İcardi yine sihirli bir kafa vuruşuyla önce zemine sonra Antalyaspor’a karşı öne geçti.
Buruk’un başarısı
Kerem Aktürkoğlu gittikten sonra hem Yunus Akgün hem Sallai’nin iki kenarı birden doldurması Okan Buruk’un en büyük alameti farikalarından biri. Görünüşe göre Yunus kariyer sezonunu oynuyor. Sağda oynarken de solda oynarken bir kanat oyuncusundan ziyade içe kat ederek ikinci Mertens’e dönüşüyor. Hücum setlerinde top hep Yunus’un yörüngesinde hareket ediyor, pozisyonların ya hazırlayıcısı ya bitiricisi oluyor. Topa yön vermediği tek bir pozisyon yok neredeyse. Kerem sonrası hücumda aldığı rolün hakkını fazlasıyla veriyor. Galatasaray’ın bu sezon oyun standardını kim belirliyor sorusunun cevabı artık çok net; Gabriel Sara. Geçen sezon İngiltere Championship’in en iyi orta sahası seçilen Brezilyalı futbolcu geldiği günden bu yana her maç daha da ileri gidiyor. Yunus ile aralarında iyi bir saha iletişimi var ve bu da tabelaya yansıyor.
‘’Hırs desen var, ruh desen var‘’
Milli Takımımız için İzlanda deplasmanında oynamak tarihimiz boyunca hiç kolay olmamıştı. Dün gece de zor olacağı zemini görür görmez belli oldu, 3. dakika dolmadan Oskarsson’un golüyle tamamen netleşti. Fakat bu kadar erken geri düşmemize rağmen Kenan’dan Kerem’e Arda’dan Hakan’a, Orkun’dan İrfancan’a kadar hemen her bir futbolcumuzun hırsı, geri dönüş için canlarını dişlerine takmaları takdire şayandı.
İrfan Can yine kilidi açan oyuncumuz olmayı başardı. Yine imza gollerinden birini atı, yine sol ayağıyla yine merkeze getirdiği topla. Bizim için sevindirici olan berbat zemine rağmen sahada yer alan her bir Ay Yıldızlı futbolcumuzun bir an bile kafasını yere eğmemesi ve isyan etmeleriydi. İrfancan kapıyı açtı, peşinden herkes içeriye daldı. Kerem Aktürkoğlu’nun İzlanda karşısındaki performansı Nihat Kahveci’nin EURO 2008’de Çek’lere gösterdiğinin aynısı gibiydi. Kaleciden kazandığı bir top sonrası attırdığı gol ve elbette kendinin ağlara gönderdiği jeneriklik gol olağanüstüydü. Abdülkerim iyi bir oyun kurucu stoper olsa da ağırlığı sağır sultanın duyduğu bir durum.
Basit oynamak
Kazandığımız penaltı öncesi hakem ve VAR ekibinin nasıl organize olup 1 dakikanın içinde olayı karara bağladıklarını sanırım bizim hakemlerimiz de izlemiştir. Açık ve net şekilde kimsenin kafasında soru işareti bırakmadan bir çırpıda penaltıyı verdi Polonyalı hakem. Aynısını 66. dakikadaki elle oynamada da izledik. Johan Cruyff’un dediği gibi futbol basit bir oyun, zor olan basit oynamak. Adaleti sağlamak da bu kadar basit aslında. Bizimkiler için zor olan bu basitlikte karar verecek kadar cesur olamamak.
‘’Doğru savunmayla‘’
Galatasaray savunması Okan Buruk döneminin en sancılı sürecini yaşıyordu. İlk sezonun tamamında 27, geçen yıl da 38 maçta 26 gol yiyerek ligin en iyi savunma performansını gösteren Okan Buruk’un Galatasaray’ı, Alanya maçına çıkana kadar 7 haftada kalesinde gördüğü 8 golle en kötü başlangıç performansına imza atıyordu.
Alanyaspor’a karşı Ali Sami Yen’de Galatasaray’ın en iyi işleyen departmanı savunmasıydı. Davinson Sanchez’in Riga maçında kenarlara devrilerek oynaması sonucu savunma arkasında bol alan bırakan Galatasaray gitmiş, yerine Davinson’u ön alan baskısında ilk kesici olarak kullanan, rakibine çok az pozisyon veren Galatasaray gelmiş gibiydi. Sanchez, tüm savunma fitilini ateşleyen futbolcu olduğunda Galatasaray’ın oyun standardı çok daha yukarılarda seyrediyor.
Her topun peşinde...
Yunus Akgün kariyer sezonuna başlamış gibi görünüyor. Gaziantep FK maçından bu yana harika bir performans sergiliyor, atıyor attırıyor maçı içinde yaşıyor. Hep topun yörüngesinde, her topun peşinde. Dün maça sağ forvette başladı, stoperlerini önde konumlandıran Alanyaspor’un savunma arkasına yaptığı koşularla ilk yarıda yıldızını epeyce parlattı. Genelde Abdülkerim’den beklenen savunma arkası uzun topu Gabriel Sara öyle bir attı ki, Alanyaspor’un tüm direnci yerle bir oldu. Elbette Yunus’un İcardivari aşırması maçın en estetik hareketiydi. Sözün özü, Galatasaray, Alanyaspor’a karşı iyi hücumuyla değil doğru savunmayla kazandı.
‘’Fazla davetkar ‘’
Mourinho’nun Fenerbahçe’ye ilk yarıda oynatmaya çalıştığı futbolun tarifini yapmak gerçekten kolay değil. Jesus Fenerbahçe’sinde önde birebir baskılar, İsmail Kartal Fenerbahçe’sinde İrfan Can ve sekiz numaraların efektif kullanımı fark yaratıyordu ama Mourinho‘nun geride bekleme odaklı oyun planı rakipler için iştah kabartıcı oluyor.
Galatasaray’ın Kadıköy’de baskıdan uzak rahat oynaması dün gece de Hollanda’da Twente‘nin neredeyse sahanın hiçbir bölgesinde baskıya maruz kalmadan ev konforunda topa sahip olması Fenerbahçe savunmasının ne kadar davetkar olduğunun göstergesiydi. Şayet Morinho Fenerbahçe’ye bu kadar derinde savunma yaptıracaksa futbolcularından daha fazla temas talep etmek zorunda. Belki bu sayede geride kazanılacak ve savunmadan çıkacak uzun toplar forvetlerin koşu kalitesiyle pozisyona dönebilir. Fakat ne Tadic ne İrfan Can ne de En Nesyri hızlarıyla bu farkı yaratacak oyuncular. Bu oyun Fred’i de taça çıkarmaya yetiyor. Mert Müldür’ün formsuzluğu sebebiyle Fenerbahçe sağ koridorundan fazla pozisyon yedi, çıkarken de bolca top kaptırdı.
Oyunu dengelediler
Dzeko ve Maximin girdikten sonra Fenerbahçe oyunu kısmen dengeleyebildi. Merkezde Fred ve Amrabat ile kısa paslaşma üstü derin toplar Twente savunmasını aşmak için Mourinho’nun tek çaresi gibi görünüyordu. Nitekim öyle de oldu. Amrabat’ın orta sahadan gönderdiği mükemmel ötesi derin pas Tadiç’le buluştuğunda tabela da değişmiş oldu. Ne var ki, Fenerbahçe’nin oyunu rakipleri için fazla davetkar.
‘’Rashica sayesinde‘’
Van Bronchost, Ajax hezimetinden sonra Kayseri deplasmanında yine tercihleriyle dikkat çekti. Kayseri’de, Amsterdam travmasını atlatmak için kadroda çeşitli oynamalar yapan Hollandalı hoca, Emirhan Topçu’yu sol stopere çekip, Udokhai ve Gabriel ile arkada üçlü kaldı. Üstüne de Rashica’yı sağ Muçi’yi sol kenarda kullanarak Joao Mario’yu sağ iç koridorda Rafa Silva’ya yaklaştırdı. Kayserispor’un Aylton ve Bourabia ile gelişlerine bir önlem içeriyordu bu tercihler ama Beşiktaş’ın özellikle soldan atakları hep sorunluydu. Bu düzende yük tamamen Rashica’nın üzerine binerken Muçi’nin yapması gereken İmmobile’nin ön direğe çektiği Kayseri savunmasına karşı arka direk koşularını atmaktı. Ne var ki, Muçi çizilmiş bu sette pozisyon buldu ama dışarı atınca Beşiktaş’ın hücum setleri sıkışmaya başladı.
Golden sonra koptular
Beşiktaş’ın Rashica dışında topu rakip kaleye taşımakta zorlandığı anlarda Kayserispor kalecisinin Baran’a attığı pas maçın senaryosunu değiştirdi. Genç Baran’dan topu kazanan Gedson golü yaptığında Kayseri’nin tüm direnci kırılmış oldu. Üstüne Rashica’nın kazandığı ve İmmobile’nin attığı penaltı fişi çekme operasyonuydu. Rashica, 105 metrelik sağ koridoru maç boyunca iyi kullandı. Zaten dinamizmiyle bilinen bir forvetin arkasında ve önünde destekçisi olmadan bu metrajda bu performansı göstermesi önemliydi. Rashica dün hem atletizmiyle hem oyun aklıyla maçın yıldızlarından biri olmayı başardı.
‘’Uzun boyun zararı!‘’
Fenerbahçe, geçen sezon lige 9/9 galibiyetle başlarken en büyük farkı sahaya yerleşimde yaratıyordu. Savunmasını önde kuruyor, takım boyunu kısa tutuyordu. Mourinho dönemi Fenerbahçe’nin en temel eksiği; savunmasını fazla derinde kurması ve dolayısıyla takım boyunun aşırı uzaması. Topu soldan Maximin’in driplingleriyle getirdiklerinde onun birebir zorlamalarıyla pozisyon arıyorlar. Sağa döndüklerinde Tadiç’in ağırlığıyla yüzleşiyorlar. Merkezden gidişler ise Szymanski’nin bireysel formsuzluğu sebebiyle orta yayın ötesinde sönen saman alevini andırıyor.
Senaryoyu belirledi
Mourinho, Union Saint Gilloise maçının ardından Fred’i kenara çekip Amrabat-İsmail ikilisiyle oynamayı tercih ederek, maçın senaryosunu elleriyle belirledi. Amrabat stoperlerin arasına inemedi, savunma hattı neredeyse Livakoviç’ten başlıyordu. Antalyaspor Teknik Direktörü Alex, Amrabat’ın sırtından bire bir baskıyı eksik etmeyince Fenerbahçe ilk yarı boyunca Livakoviç’ten uzun çıkmak zorunda kaldı. Bu tercih bol top kaybı ve mukabilinde yenen ataklara zemin hazırladı. Fred ve Kostiç’in girişiyle oyunun momentumu kısmen Fenerbahçe’nin eline geçti. Tadiç kötü bir gece geçiriyorken golünü atınca maçın gidişatı değişti; hem de yerini İrfan Can’a