‘’Koparamazsan...‘’
Tüm sezon Avrupa Ligi’nde sadece 1 gol atmış Dinamo Kiev’in Galatasaray’a karşı 90 dakikaya 3 gol sığdırmış olması Muslera ve arkadaşlarının savunma konusundan ne seviyede olduklarının bir göstergesi. En son Kasım ayında oynanan Bodrum maçında kalesini gole kapayabilen Muslera o günden bu yana her resmi maçta topu bir şekilde ağlardan çıkardı. Muslera’nın formsuzluğu uzun süredir dikkat çekiyor. Kariyerinde kurtardığı sezonlar bulunan Uruguaylı kalecinin artık kurtarabildiği tek maç yok. Muslera bu konuda yalnız değil elbette. Sanchez ile Abdülkerim skor yapıyor, hücum konusunda gayet yeterli katkı sağlıyorlar. Ne var ki, asıl işlerini fazla ihmal ediyorlar. Başakşehir ile oynanan kupa maçında olduğu gibi dün gece de iki stoperin gol attığı bir gecede savunma hatasından yenen basit goller Galatasaray’ın en büyük sorunu. Galatasaray’ın oynayan 11’inde 60. dakikalara kadar büyük sorunlar yaşanmıyor gibi görünebilir.
Kocaman boşluk kapanmıyor
Fakat Gabriel Sara’nın yokluğunda orta sahada kocaman bir boşluk oluştu ve orası bir türlü kapanmıyor. Başakşehir maçına Kerem Demirbay ile başlayıp pişman olan Okan Buruk, Hatay maçına Berkan ile başlayıp Kerem’e döndüğünde de benzer bir pişmanlığı yaşamıştı. Dün Kiev’e karşı Hatay senaryosunun benzerini izletti Okan hoca. Berkan orta sahayı tutmakla zorlanınca Galatasaray skoru 3-1’e getirmiş olmasına rağmen fişi çekemedi. Bu artık Galatasaray’ın kanayan bir yarası. Okan hocanın elinde fena sayılmayacak seviyede bir ilk 11 olsa da kulübesi vasatlardan oluşuyor. Kulübeden gelip fark yaratan oyuncu bulunamadığında maç sonları kabusa dönebiliyor. O yüzden sadece Sara’nın dönmesi yetmez, Galatasaray yönetiminin mutlaka stoper rotasyonuna genişlik kazandırıp sağ bek işini çözmesi gerekiyor.
‘’Tadiç etkisi ‘’
Yılbaşından bu tarafa 3-4-1-2 ile yeni bir başlangıç yapmaya çalışan Mourinho’nun Adana Demirspor deplasmanındaki tek stoperli üçlü savunması Fenerbahçe için beklenenden daha kötü bir etki yarattı.
Sağ kenarda Oğuz Aydın, solda Kostiç’in geri dönüşlerdeki etkisizliği önde İrfan Can’ın yaşadığı bağlantı sorunuyla birleşince ortaya sürekli pas hatası yapan, uzun toplarla rakip kaleye gitmeye çalışan bir Fenerbahçe çıktı. İlk yarıda Fred, Szymanski merkezinin de İrfancan ile aralarındaki bağlantı sorunları Fenerbahçe’nin hücum balansını negatif etkileyen bir başka unsurdu. Buna rağmen Dzeko’nun kavalıyla attığı şut, İrfan Can’ın neredeyse karşı karşıya denecek pozisyondaki vuruşu gibi gole çok yaklaştığı anlar Fenerbahçe adına sahadaki ender pozitif gelişmelerdi. İkinci yarıya başlarken Mourinho soyunma odasından iki değişiklikle dönerek maçın senaryosunu değiştirdi.
Önemli bir adım
Osayi ile Çağlar’ı oyuna alıp Djiku ve Kostiç’i çıkaran Portekizli hoca maçın inisiyatifini tamamen eline geçirdi. En Nesyri’nin atıp VAR’dan iptal edilen gol, peşinden Barasi’nin kırmızısı ve sonrasında İrfancan’ın attığı ama yine VAR’dan dönen gol. Fenerbahçe oyunun momentumunu tamamen eline geçirmişken Tadiç’in oyuna girmesi kilidi açan hamle oldu. Sırp yıldız topla ilk buluşmasında birinci, ikinci buluşmasında ikinci asistini yaptığında oyuna gireli henüz 5 dakika olmuştu. Fenerbahçe, Galatasaray’ın puan kaybettiği bir haftada Adana deplasmanıdan 3 puanla dönerek yarışta önemli bir adım atmış oldu.
‘’Sıfıra sıfır‘’
Beşiktaş’ın ilk yarıdaki futbolunu görünce, yeni teknik direktörü Solskjaer tribünde olduğuna dua etmiştir. Beşiktaş uzun zamandır fişi çekmiş gibi oynuyor, takımın enerjisi düşük, motivasyonu sıfır. Norveçli hocanın futbola dair sorunlardan evvel psikolojik kırılmaları düzeltmesi gerekecek gibi görünüyor. Rafa Silva sezon başında büyük fark yarattığında Beşiktaş’ın 10 numarasıydı. Portekizli yıldızın sahada en konforlu oyun alanı forvet arkasıyken uzun zamandır kenarda oynatılması Beşiktaş’ın hücum organizasyonunu bozuyor. Silva’nın topla rakip savunma arkasına inmesi için merkezden hücum etmesi en net seçenekken, Ajax maçından bu yana kanatta oynadığı her maçta tıkanmasını görmemek büyük bir problem. İkinci yarıda sahanın en kötüsü Mario’yu sola, Rafa’yı merkeze almak Beşiktaş adına maçın rengini değiştirir mi diye düşünürken Muçi’nin girişine kadar bu süreç uzadı.
Kendi planına zorladı
Samsunspor’un 10 kişi kalmasının etkisini, Muçi’nin sol kenar, Rafa’nın merkez performanslarıyla değerlendiren Beşiktaş ikinci yarıyı domine etti ama topu içeri atamadı. Samsunspor, bire bir baskıyı önde yapmayıp oyunun merkezini orta sahaya çekince Beşiktaş’ın dengesini bozdu. Beşiktaş savunmasını yuvasından çıkarıp, Mouandilmadji’yi stoperlerin arkasına rahat gönderen Samsunspor Teknik Direktörü Thomas Reis Beşiktaş’ı kendi planına uymak zorunda bıraktı. Beşiktaş’ı koca ilk yarı boyunca kalesine yaklaştırmadı. Immobile’nin direkten dönen mesafeli şutu dışında Beşiktaş’a pozisyon vermedi, korner bile attırmadı.
‘’Bazen çeviremezsin‘’
Galatasaray, Okan Buruk’un görev süresi içerisinde en çok gol attığı ilk yarıyı geride bırakmış olmasına rağmen daha az topla oynayıp, daha az pas yapıyor, daha uzun metrajda paslarla çıkıyor. Bu sezon değişen oyun yapısı gereği Galatasaray kalesinde daha çok gol görüyor. İşte tam da burada savunma hattının performansı öne çıkıyor. Öncelikle Muslera, eski Muslera değil. Bırakın maçı sezon kazandırdığı dönemleri vardı Uruguaylı kalecinin. Ama bu sezonki performansı Muslera için kariyerindeki en vasatlarından biri. Okan Buruk, geldiği günden bu yana aradığı sol beki bulamamışken, Sacha Boey gittiğinden beri de ideal sağ bekine kavuşabilmiş değil. Şayet dörtlü oynayacaksa Kaan’ın hamle zamanlamaları, Jakobs’un da hücum kalitesi Okan Buruk’un başına büyük işler açıyor.
Sıfır isabet
Kerem Demirbay, geçen hafta Başakşehir maçına 11 başlayıp feci bir performans gösterdikten sonra bu hafta Mersin’de kulübede oturdu. Sara varken oturmaya fazlaca alışmış olmalı ki, Okan Buruk Hatay’da da Kerem’i yedek bırakıp Berkan’la başladı. Fakat ilk yarıda Galatasaray savunmasında Abdülkerim’den Kaan’a kadar herkes o kadar kötü oynadı, Okan Buruk için devre arası düdüğü can kurtarıcı oldu. Dönüşte Abdülkerim ile Kaan’ı çıkarıp Berkan’ı stopere çekti, Kerem’i de merkeze aldı. Böylelikle savunmadan az pas hatasıyla top çıkarabildiler. Galatasaray, Osimhen’in penaltı golünden sonra baskıyı o kadar arttırdı ki, 80. dakikaya gelindiğinde rakip kaleye tam 14 şut çekmişti. Ama sorun bu şutların 5’ini Barış Alper’in çekmesi ve sıfır isabetle oynamasıydı. Galatasaray dün maçı çeviremediyse sanırım bunda Barış Alper’in kaçırdığı net pozisyonların rolü büyüktü.
‘’Tadiç ipten aldı‘’
Hatay maçında Levent Mercan’ı sol stoperde kullanarak savunmada 3’lü kalan Mourinho Konya deplasmanında aynı kurguyu Mert Müldür’le oynamayı tercih etti. Ne var ki, Konyaspor Fenerbahçe’ye tarihinin en erken Süper Lig golünü henüz 26. saniyede sol stoper koridorundan attığında tüm savunma pozisyonda seyirci rolündeydi. Solda Djiku, sağda Mert, merkezde Çağlar’ın oynadığı Fenerbahçe savunması oyun başlangıçlarında Amrabat’ın yokluğunu hissettiği bir 20 dakika yaşadı. Fred ile Szymanski sırtı rakibe dönük top istemedikleri için stoperler doğrudan Oğuz Aydın ve Kostiç’in kanatlarına çıktılar. Nitekim bu düzen Fenerbahçe’nin rakip kaleye gidiş hızını artıran unsurdu. Szymanski ve Tadiç’in hazırladığı pozisyonları Dzeko ve En Nesyri kolay harcayınca iş duran toplara kaldı. Son haftalarda ligin en iyi duran top savunma setlerine sahip takımı olan Konyaspor’a karşı önce Mert Müldür peşinden Çağlar’ın kornerden golleri Fenerbahçe’yi tabelada öne taşıdı.
Takımın vazgeçilmezi
Konyaspor’un oyun planında Adil ile Jevtoviç’in önemli bir yeri olduğu aşikar. Bu iki oyuncusundan yoksun oynayan Konya’nın oyun kurulumunda sol bek Gilherme ve sağ bek Oğulcan’dan aldığı katkı sayesinde topu öne taşıyabilse de ikinci yarının başında Tadiç eksiklerini yüzlerine çarptı. Tadiç; Fenerbahçe’nin bu sezon en faydalı oyuncularının başında geliyor. Yaşının getirdiği bir tempo sorunu olduğu düşünülüyor olabilir ama oyun aklı ve yetenekleriyle Mourinho’nun vazgeçilmezi olmaya devam ediyor.
‘’Yıldızını buluyor...‘’
Yağmurdan göz gözü görmüyor ve zemin bu kadar kötüyken Galatasaray’ın Başakşehir deplasmanında kazanması Okan Buruk ve futbolcuları adına büyük bir adım. Galatasaray belki kendi vasatını aşamamış olabilir ama her zor maçı kazanacak yıldızını bir şekilde buluyor. Başakşehir’e karşı Barış Alper’in aldığı inisiyatifler ve Osimhen’in iştahı belirleyiciydi. Barış Alper’in gücü Hamza Güreler’in kabusu oldu. Hamza, gelecek vaat eden bir stoper ve gelişimi için dün gece karşısında iyi bir rakibi vardı. Fakat Barış, Hamza’ya karşı hem zekasıyla hem fiziğiyle üstünlük kurdu. Attığı golden evvel Osimhen’den gelen topu ayağının ucuyla dokunduğu anda Hamza’yı oyundan düşürmedi, adeta oyundan çıkardı.
Büyük üstünlük
Barış Alper, Hamza’nın üstünde büyük üstünlük kurarken Osimhen’in Opoku’yla bire bir mücadelesinde de ibre Galatasaraylı santrfordan yanaydı. Çağdaş Atan’ın planının bozulduğu nokta burası oldu. Stoperlerinin bire birde yenildiği her pozisyonda Başakşehir’in oyun merkezi geriye doğru itildi. Keny, belki Çağdaş atan’ın elindeki en yetenekli forveti değil ama en sert, en mücadeleci forveti. Piatek’e yaptığı asist, Keny’nin kariyerinin en iyilerinden biriydi.
‘’Vasatını aşmadan!‘’
Beşiktaş’ın orijinal kanat forvet sıkıntısı fazla göze batıyor. Bir maç Muçi, öbür maç Semih, Mario, Rafa kenarda oynuyor. Ama Beşiktaş’ın Rashica dışında orijini kanat forveti yok. Görünüşe göre Muçi, kendine forvet arkasında yer bulmakta çok zorlanacak ve her maç kendi vasatını aratmaya devam edecek. Ama bu Beşiktaş için büyük bir israf. Beşiktaş insan kaynağını yanlış planlamadan dolayı çok yanlış kullanıyor, kullanmak zorunda kalıyor. 13 Ocak’tan itibaren Serdal Adalı yönetimini hareketli bir transfer dönemi bekliyor. Paulista’nın sağlık durumuna göre minimum bir tane stoper, sol bek rotasyonuna oyuncu, İmmobile’yi yedekleyecek bir santrfor ve elbette kanat forveti. Ara dönemde transfer yapmak kolay değil elbette ama Beşiktaş’ın ikinci yarıda yarışta kalabilmesi için bu adımları atması şart.
Tatmin edici değil
Bahtiyar’ın oyun başlangıçlarındaki rolü artık çok daha belirgin. Kazak futbolcu, Serdar Topraktepe’nin planındaki yeni güvenli liman olacağa benziyor. Paulista varken Beşiktaş oyun kurulumunda az sorun yaşayıp güvenle öne çıkabiliyordu. Sakatlığından sonra Beşiktaş’ın türbülansa girdiği bir gerçek. Çünkü Beşiktaş, düne kadar stoperden kalecisine dönüp, Mert Günok’un uzun vuruşlarıyla bol top kayıplı maçlar oynuyordu. Bahtiyar, dün gece Bodrum karşısında Paulista rolüyle sahneye çıktı. Topu aldı en doğru pası aradı, Onur’un asistini hazırladı, Beşiktaş’ı rahatlatan unsurdu. Beşiktaş, kendi vasatını aşamadığı bir maçta Bodrum’u yendi ama oynadığı futbol tatmin edici değildi. Özellikle son 20 dakikada yediği baskı dikkat çekiciydi.
‘’Mutsuz kazanç!‘’
Fenerbahçe’nin sol kenarı ilk yarı baskı seviyesini düşüren en önemli defosuydu. Levent Mercan’ı ilk kez 11’de kullanan Mourinho’nun Kostiç’i sol koridorda kanat beki gibi kullanması, Samuel’e de sağ koridoru tek başına emanet etmesi sonucu ortaya 3-4-1-2 formasyonunu çıkardı.
Tadiç’in merkeze devrilerek En Nesyri ile Dzeko’nun arkasında konforlu bir alan bulmasını hedefleyen Mourinho için işler uzun süre istediği gibi gitmedi. Levent Mercan’ın rakibi karşılarken sol stoperliği, hücuma çıkarken sol koridor geçişleri üzerinde pratik gerektiren ciddi bir konu. Fenerbahçe Hatayspor’a karşı baskı kurdu, pozisyon üretti ama o kadar alakasız bir gol yedi ki, tribünler ile sahanın duygu birlikteliği o dakika kayboldu.
Domine etmeliydi
En Nesyri’nin devre biterken attığı gol Kadıköy’ün bozulan atmosferini bir nebze olsun Fenerbahçe’nin lehine çevirdi. Hatayspor’un yönetimi istifa etti, hocası Rıza Çalımbay bıraktı, takımı Kadıköy’e sportif direktörleri çıkardı, kadrodan önemli oyuncular eksikti. Buna rağmen Hatayspor’un Kadıköy’deki rahatlığı Fenerbahçe’nin stresiyle birleşince ortaya enteresan bir maç çıkmasına sebep oldu. Fenerbahçe taraftarının 2-1’lik galibiyete rağmen mutlu olmadığı aşikar. Fenerbahçe pozisyona girdi, Dzeko uzatmalarda penaltı kaçırdı. Tüm olumsuzluklara rağmen Mourinho’nun takımı maçı kazandı ama Fenerbahçe’li taraftarların beklentisi bunun çok daha fazlası. Fenerbahçe’nin böylesi bir maçı çok daha fazla domine edebilmesi, bu kadar basit gol yememesi, Kadıköy’de bu kadar kendini krize sokmamalıydı.









































