layı çamur deryasına dönmüş sahada maçı oynatmak ne kadar yanlışsa İsmail Kartal’ın sanki zemin pırıl pırılmış gibi pas örgüsüyle geriden çıkma planı da en az onun kadar yanlıştı. Böylesi zeminlerde yüksek ve uzun vurmanın değerli olduğunu anlamak için futbol uleması olmaya gerek yoktu sanırım. İlhan Palut, Shelvy’nin merkezden attığı uzun toplar üzerine kurduğu planla oyunu kendi soluna doğru yıkmayı başardı. Bu tercihte Oosterwolde’nin sol bek, Ferdi’nin sağ bek olmasının rolü büyüktü. Shelvy’yi sabit bir pergel gibi kullanan Palut, topu yere indirmeden hücum ederek çamurlu zemini avantaja çevirdi. İsmail Kartal, ilk yarı kurgusunun yanlış olduğunu anlaması maçın kırılma anıydı. Devre bitimi soyunma odası dönüşünde Serdar Dursun, İrfan Can ve Mert Hakan’ı oyuna sürerek maçın senaryosunu değiştirdi. Pastan ziyade fiziğin kazanacağı barizdi ve önde Dzeko ile Serdar’ın olması maçın ibresini Fenerbahçe lehine çevirdi. İrfan’ın asisti, Serdar Dursun’un golü, Mert Hakan’ın asisti-Dzeko’nun golü Fenerbahçe’yi çamur deryasından çekip çıkarttı adeta.

Sezonun hikayesi gibi!

Şayet bu sezonun belgeseli yapılacaksa; İrfan’ın 45 dakikada yaptığı liderlik, Mert Hakan’ın enerjisi ve Serdar Dursun’un takımdan hiç ayrılmamış gibi formasını sahiplenmesi bu sezonun en unutulmaz performanslarından bir demet olarak senaryoda yerini alır. Başlangıç planı ve ilk yarı kurgusu sebebiyle ilk yarının çöpe gitmesi İsmail hocaya yazdıysa ikinci yarıda gelen hamleleri ve doğru planıyla maçı çevirmesi de hocanın hanesine yazar.

Sparta Prag öylesine baskılı bir maç başlangıcına imza attı ki, bunu bu sezon ne Bayern, ne United ne de Kopenhag, Galatasaray’a yaşatabilmişti. Bu beklentinin üzerinde bir baskıydı ve ilk 10 dakikada üst üste pozisyonlar Muslera’nın yerinde müdahaleleriyle gole dönüşmedi. Ne var ki bu fırtınayı dindirmenin formülünü Okan Buruk, 15. dakikadan itibaren bulmayı başardı. Sparta Prag’ın üç stoperini Icardi’yle tuzağa düşürdü. Dzeko, Icardi gibi özel santrforlarla oynanacak bir oyuncu elbette bu. Arjantinli santrforun sırtındaki üç stoperi sırasıyla orta sahaya kadar çekmesi Barış Alper, Mertens ve Kerem’lere savunma arkası koşularıyla pozisyon anlamına geliyordu. Demirbay’ın golünde Icardi’nin orta sahadaki pivot rolü ve attığı akıl dolu pas maçın kırılma anlarından biriydi. Birkaç dakika sonra Barış Alper’e sağ ayağının dışıyla attığı savunma arkası pas da en az goldeki kadar güzeldi. Galatasaray’ın koca ilk yarıda sadece tek faul yapması ne kadar garipse ikinci yarıda yaptığı ilk faulün gol olması o kadar enteresandı.

Mutlu sonla bitirdi

Devrenin başlangıcı, Galatasaray’ın golü yemesiyle bir anda kabusa dönme eğilimindeydi doğrusu. Oyun olarak da Prag temsilcisinin baskıyı artırması karşısında yine Icardi’nin kazandığı top, pası ve Mertens’in golü Ali Sami Yen’i coşkuya kavuşturdu. Fakat Galatasaray’ın geri koşularda yaşaması muhtemel sorunlar tek pozisyonda gerçeğe dönüştü. Kaan sakatlandığı için Abdülkerim girdi, Sanchez sağ beke geçti. Davinson’un rakibini kaçırdığı pozisyonda Nelsson atıldı, üstüne de Prag’ın kafa golü geldi. 11-10’da Mertens’in liderliği Galatasaray’ı oyunda tuttu. Muslera’nın 90’da karşı karşıya çıkardığı topun dönüşünde Barış Alper’in sağ bekten taşıdığı top ve Icardi’nin golü de filmi mutlu sonla bitirdi.

Görünen o ki, bu sezon şampiyon olacak takım belki de averajla kupayı kaldıracak. Galatasaray’ın Başakşehir’i yenmesi üzerine içeride Alanyaspor ile oynayacak olmanın Fenerbahçe için bu kadar ağır bir baskı unsuru olması beklenmezdi. Ne var ki, Alanyspor’un maça savunmasını derinde değil önde kurarak başlaması Fenerbahçe’yi şaşırtan en önemli detaydı. Eduardo, Oğuz, Sisto ve Augusto ile Fenerbahçe’ye ikinci bölgede baskı kurup kazandığı topları hızlı şekilde kaleye götüren Alanyaspor henüz 12. dakikada bu planla golü buldu. Ferdi’ye yapılan baskı sonrası yaratılan pozisyon Augusto tarafından gole çevrilinde Kadıköy’de gerilim filmi başlamış oldu. Zaten bu sezon Kadıköy’de sıkışan tüm maçlarda etkilenen taraf genelde İsmail Kartal ve futbolcuları oluyor. İrfancan’ın girişi ve Tadiç’in penaltısının ardından Fenerbahçe rüzgarı arkasına almış gibi görünüyordu. Nitekim 2024’te henüz gol atamayan Dzeko’nun kafa golü de bunu destekleyebilirdi. Fakat golden sonra Alanyaspor’un 3 pasta kaleye gelmesi ve Augusto’nun ceza sahası dışından topu ağlara göndermesi senaryoyu Fenerbahçe adına iyice zorlaştırdı.

Baskıyı yönetmek!

Alanyaspor’a 2 puan bırakan Fenerbahçe bu sezon kaybettiği 11 puanın 9’unu Kadıköy’de yitirdi. Kadıköy’ün rakipler için zor olması gerekirken, tabela sıkıştığında tribünlerin futbolcularını baskı altına aldığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleşti İsmail Kartal. Kendisinin de bu durumdan nasibini aldığı bir geceydi doğrusu. Kruniç’i değil İsmail’i oyundan alması yerine Batshuayi’yi sokarak merkezi boşaltması, peşinden oyuncunun kendisinin bile ummadığı anda Ryan Kent’i sahaya sürmesi şaşırtıcıydı. Sezonun kalan bölümü İsmail Kartal ve futbolcuları için gerilim filmine dönebilir. Nitekim Galatasaray’ın kazandığı her hafta benzer baskıyı yönetmek zorunda kalacaklar.

Okan Buruk, maçın başlama düdüğüyle birlikte Çağdaş Atan’la bir taktik savaşa tutuştu. Çağdaş hoca Lima’yı sağ bek, Dubouis’i sol beke çekince Okan Buruk hızlıca hamlesini yaptı. Okan hoca sol bekte Berkan Kutlu’yu tercih ettiğinden önündeki Kerem Aktürkoğlu’nun geri koşu iştahının açacağı sorunları düşünmek zorunda hissetti. Aktürkoğlu’nu Dubouis ile eşleştirmek için soldan sağa çekince Barış Alper Yılmaz, sol forvette Berkan’ın önüne geçti. Bu değişim Galatasaray’a daha çok yaradı. Çünkü Barış Alper Yılmaz’ın Lima üzerinde kurduğu üstünlük golü beraberinde getirdi. Barış Alper sadece Lima değil tüm Başakşehir savunmasının üzerinde benzer baskıyı kuracak kadar yere sağlam bastı. Geçen hafta Samsunspor’a gol atarken gösterdiği ayakta kalma direncini yön değiştirme silahıyla birleştirip bu kez Lima üzerinde denedi ve nefis bir golle takımını öne geçirdi. Barış Alper güçlü, hep ayakta kalıyor ve çok hareketli olmasının meyvelerini toplamaya devam ediyor.

Çağdaş Atan gözden geçirmeli

Barış Alper’i ülke futbol kamuoyu oyun tarzına bakarak ‘Yılmaz’ olarak biliyordu ama iki haftadır ‘Yıkılmaz’ yönüyle de tanışmış oldu. İkinci yarı Zaha, Aktürkoğlu’nun yerine başladı, Nelsson sakatlanıp çıkınca Barış Alper Kaan’ın yerine sağ beke geçti, Tete sağ forvet oldu. Okan hoca, yeni transfer Köhn’ü alıp Berkan’ı da sol stopere çekebilirdi ama sanırım oyuncusunu tek idmanla maça çıkarmak istemedi. Çağdaş Atan’ın büyüklere karşı oyun planlarını gözden geçirmesi gerekiyor gibi görünüyor. Bu sezon Başakşehir’in başında İstanbul’un üç büyüğüne karşı çıktığı 5 maçın tamamını kaybetmek Çağdaş hocanın düzeltmesi gereken detaylar olduğunu gösteriyor.

Geçtiğimiz haftalarda Gaziantep’te oynanan lig maçında kaybettikten sonra basın toplantısının odağına İsmail Kartal’ı alan Sumudica bu kez kupada rakibi olan meslektaşına karşı tam kadro sahaya çıktı. Elbette bir takım bir resmi maça en güçlü kadrosuyla çıkar, bundan daha doğal bir durum olamaz. Ne var ki, Sumudica’nın İsmail Kartal’a karşı bu maça ekstra motive olduğu gözlerden kaçmadı. İsmail hoca ise klasik kupa kriterlerini işletmiş ve sahada rotasyonlu bir kadroyla mücadele etmeyi seçmişti. Mert Hakan’ın kazandırdığı penaltıyı attıktan sonra Bonucci’nin hediyesini de geri çevirmeyen Batshuayi maçın fişini erkenden çekmiş oldu. Gaziantep Teknik Direktörü Sumudica, ilk yarıda Maxim’in kaçırdığı penaltının şokunu yaşamaya fırsat bulamadan dönen topu Furkan’ın kafayla 2 metreden auta atışını izledi.

En neti buydu

İsmail Kartal topu önde biraz daha işleyebilmek için ikinci yarıya Tadic’i alarak başladı. Fakat asıl farkı Sumudica’nın Markoviç ve Badji hamlesi yarattı. Markoviç’i Zajc’ın boşluğundan faydalanıp merkeze indirerek oynamak Gaziantep’in kaleye gidiş sayısını artırdı. Uzun süredir forma giyemeyen Zajc için 11’de başlamış olmak bir şans gibi görünse de dün gece kötü bir performans sergiledi. Crespo’nun ayrıldığı bir dönemde Zajc’ın bu fırsatları daha da ciddiye alması gerekir. Fenerbahçe, bu sezon Gaziantep ile 2 tane lig, 1 kupa toplam 3 kez karşılaştı ve hepsini kazandı ama en net galibiyetini dün gece kupada elde etti.

Türkiye Kupası maçları Okan Buruk için kadrodaki tüm seçenekleri görme seanslarına dönüyor doğal olarak. Merakla beklenen yeni transfer Vinicius’un performansıydı. Icardi standartlarına alışmış bir takımın santrforu olmak elbette kolay değil ama Vinicius’un atletizmi, oyun bilgisi, pozitif enerjisi ve ilk maçında golle tanışması gecenin Okan Buruk adına kazanımlarından biriydi. Barış Alper sağ bek, Kazımcan sol bekte başlarken Berkan bu kez sol stoperde oynadı. Anladığım kadarıyla Buruk, pozisyonunu esnettiği oyuncu sayısını artırmanın peşinde. Barış’ın 6 farklı pozisyonda oynama kabiliyetinin keşfi hocayı cesaretlendirmiş olabilir. Berkan’la ilgili de planının bu olduğu dün gece net şekilde görüldü. Ama bunun iyi bir fikir olup olmadığı çok su götürür. Berkan topu kullanmada avantajlı olsa da yenen 2. golde olduğu gibi pozisyon alma konusunda hayli zayıf.

Ndombele sorunu var

Galatasaray’ın Ndombele diye bir yıldızı yok, bir sorunu var. Depar atmadan maç bitiriyor, ikili mücadeleden kaçıyor, hızlı hücumlarda zaten yok, oynadıkça daha da kötüleşiyor. Fransız orta sahanın senaryoyu bir yerde pozitife çevirmesini bekleyen Galatasaray taraftarları onu izledikçe daha da umutsuzluğa kapılıyordur. Ndombele’nin oynadığı her dakika Galatasaray’ın gençlerinin geleceğinden çalıyor gibi görünüyor. Bandırmaspor’un 40’ta 3-0 geri düşmesine rağmen reaksiyonu maçın kalitesini yükselten detaylardan biriydi. Hüseyin Eroğlu 65’te oyunun merkezine Mulumba’yı aldıktan sonra Galatasaray’ın değişikliklerle sahada gençleşmesini avantaja çevirmeyi başardı.

Dünya liglerinden sayısız futbol takımının bu mevsimde gelip kamp yaptığı Antalya’da stat zemininin bu kadar kötü olması insanı hayrete düşürüyor doğrusu. Zeminin elverişsizliğine rağmen iki takımın yarım saatlik başlangıç tempoları tatmin ediciydi. Ocak ayının başında göreve başlayan ve hiç maç kaybetmeyen Sergen Yalçın, Fenerbahçe’ye karşı Kaluzinski’yi merkeze oturtup öndeki 4 yetenekli, 1 koşucu (Bytyqi) forvet hattıyla baskılı bir yarım saat oynadı. 30’dan sonra Dzeko’nun derindeki oyun kuruculuğu, Tadiç’in solda inisiyatif alması, Djiku’nun Buksa’yla bire bir oynama menzilini uzatması ve Cengiz’in yetenekleri Fenerbahçe’nin oyuna dengeyi getirmesini sağladı. Dzeko’yu anlamak gerekiyor çünkü statik bir santrfor değil, sahanın her yerinde derine kadar inip oyunu kuran, Cengiz’in attığı golde iki kez hücumun merkezinde topu yönlendiren oyuncuydu. Fenerbahçe’nin Dzeko diye bir sorunu yok Dzeko diye bir yıldızı var. Asıl sorgulanması gereken, Szymanski’nin formsuzluğu.

Yeteneğini konuşturdu

Cengiz, 2024 yılıyla birlikte yetenek modunu açmış görünüyor. İstanbulspor’a attığı 4 gol, geçen hafta Ankaragücü’ne karşı takımının 2 golünü birden kaydetmesi ve dün gece Antalyaspor’un kilidini açan olağanüstü golü Cengiz’in nasıl bir yetenek olduğunun göstergesiydi. Tam bir çilingir doğrusu, rakibin direncini kıran golleri atıyor. Şimdi çocukluk arkadaşı Çağlar da geldi ve artık sahada daha mutlu görünüyor. Bu arada Çağlar’ı sol stoperde yer açmak için Djiku’yu sağ stopere çeken İsmail Kartal, oyunun son bölümünde Bonucci’yi de alarak arkada 3 stoperle maçı bitirdi.

Galatasaray, 11. dakika dolduğunda tabelayı 2-0’a getirdikten sonra el frenini çekerek oyunun temposunu ayarlama yoluna gitti. Samsunspor 1 gol bulsa maçın ritim kazanacağı çok açıktı ama Gisdol ve futbolcularının her hamlesini Muslera, eldivenleriyle sönümlendirdi. Uruguaylı kaleci yine çok iyi bir maç çıkardı. Galatasaray’ın son 12 sezondaki şampiyonluklarında Muslera’nın iyi olduğunu herkes hatırlar. Dün gece de Samsun deplasmanında Muslera iyiler arasındaydı.

Icardi’deki değişim

Icardi sahada topla en az buluşan Galatasaraylı futbolcuydu. Arjantinli santrfor uzun zamandır benzer istatistiklerde geziyor. Fiziksel açıdan güçsüz, ikili mücadelelerde artık kazanan taraf değil, bitirmesi için önüne nadiren fırsat geliyor ve onları da çok basit harcıyor. Icardi kendi standartlarının çok altında oynuyorken böylesi sert deplasmanlardan kazanarak dönüyor oluşu Galatasaray için büyük nimet. Icardi’nin bu kadar etkisiz kaldığı gecede Barış Alper Yılmaz’ın dayanıklılığı, Nelsson’un formanın kıymetini biliyor oluşu, Kerem Demirbay’ın merkezdeki dengeli oyunu Galatasaray’ın artılarıydı. Ocak ayında oynadığı 7 resmi maçın 6’sını kazanıp sadece Sivas deplasmanında 2 puan kaybeden Galatasaray şubat ayında oynayacağı 7 resmi maçtan ilkini kötü sayılabilecek bir oyunla kazandı. Kadrosundan önemli oyuncuları eksilmiş ve yerlerine henüz yenileri forma giymeye başlamamışken ocakta 7/6 yapmak, şubata Samsun deplasmanında galibiyetle başlamak büyük kazanım doğrusu.