‘’Hızlı ve baskılı‘’
Bu sezon ön alan baskı şiddetini doruklara çıkaran iki takım var ligimizde, onlar da puan cetvelinin zirvesinde zaten. Fenerbahçe’nin Hatayspor’a karşı ilk 45 dakikada yaptığı ön alan baskısı o kadar bunaltıcıydı ki, Dele Bashiru ve arkadaşları için topla oynamak bir azaba dönüştü. Hatayspor auttan ya da kalecisinden oyunu başlattığı andan itibaren baş döndürücü bir ön alan baskısına maruz kaldı. Bu sayede Fenerbahçe topu rakibin ayağından kısa sürede aldı, kaybettiklerini de çok çabuk kazandı. Fenerbahçe, oyun metrajını ilk yarıda o kadar kısa alana çekti ki, Tadiç, Dzeko ve Szymanski enerjilerini genelde öne doğru koşularda ekstra verimli kullanarak maçı çok erken 3-0’ı getirdiler.
Kalesine getirmedi
Galatasaray’ın, Beşiktaş’a karşı ilk yarıda rakip ceza sahası topla buluşma rakamı 20/0 iken dün gece Fenerbahçe Hatay’a karşı 27/1 RCS yaptı, rakibi kalesine hiç getirmedi. Hatayspor tek bir şut dahi deneyemedi ve gol beklentisi ‘0’ olarak gerçekleşti. İkinci yarı Volkan Demirel’in hamleleri Hatayspor’un oyun farkını kapatmasına yardımcı oldu. Ghoulam’ın sıra dışı frikik golüne İrfan Can’ın yine aynı tarzda cevabı maçın ikinci yarısını çok daha çekişmeli hale getirdi. Ne var ki, ilk yarıyı 3-0 kazanan İsmail hocaya karşı Volkan hocanın bitiriş planı 2-1 galip geldi.
‘’Baskımetreyi kırdılar‘’
Galatasaray’ın attığı ilk gol Okan Buruk’un Trabzonspor, Manchester United maçlarında ısrarla uyguladığı, her maç biraz daha üzerine pratik yaptığı Beşiktaş derbisinde kusursuza yaklaştırdığı ön alandaki bire bir baskı oyununun eseri. Beşiktaş’a karşı ilk yarım saatte maç 11’e 11 devam ederken öyle şiddetli bir baskı yaptılar ki, Amartey ile Colley çaresizlik içinde Mert’e dönmek zorunda kaldı. Galatasaray, deyim yerindeyse orta saha çizgisini rakibine sınır haline getirdi ve Beşiktaş’ı sahada hapsetti.
Sakince kararı bekledi
Oyunun temposunu istediği gibi ayarladı, Icardi ise ilk yarım saatte derbiyi bitirecek kadar bol aksiyonlar gerçekleştirdi. Arjantinli yıldız Beşiktaş’ın iki stoperinin arasında attığı zor golün ardından kaleci Mert’in atılmasına sebep olan pozisyonu da hazırladı. Icardi ne kadar büyük bir sporcu olduğunu da bu pozisyonda bir kez daha gösterdi. Mert’in hamlesinden sonra düşmedi, yuvarlanmadı, eli görmesine rağmen kendini paralamadı. Pozisyonu takip etti, bitirmeye çalıştı ve sonrasında sakince kararı bekledi.
Domine ettiler
Beşiktaş 30. dakikadan sonra 10 kişi oynadı ama Galatasaray başlangıçtan itibaren oyunu domine etti. Icardi ve arkadaşları ilk yarı boyunca Beşiktaş’a sadece 1 şut izni verirken 8’i isabetli 13 şut çekti, rakip ceza sahasında tam 20 kez topla buluşma gerçekleştirirken Burak Yılmaz’ın futbolcularını kendi ceza sahasına sokmadı. Burak Yılmaz’ın Masuaku ve Oxlade-Chamberlain’i oyuna sürmesinin ardından takımın öne doğru cesaretle gitmesi Galatasaray’ın baskısını kırma çabalarıydı. İlk yarının kötülerinden Rosier’in ikinci yarıda Angelinho’ya kurduğu üstünlük Galatasaray’ın sol kenarını geri iten en önemli faktördü. Nitekim Oxlade’in golündeki aslan payı sağ bek Rosier’e aitti.
‘’Müthiş final‘’
Montella, Hırvatistan maçında topu karşılama ve geçişler üzerine kurduğu doğru taktik planla büyük bir zafere imza atmıştı. 3 gün önceki topu karşılarken yapılan baskıya dayalı plan belki de bizi 2024 yazındaki Avrupa Şampiyonası’nda da taşıyacak. Fakat oraya ulaşma yolunda Letonya ve Galler’e karşı topa sahip olma, savunmasını derinde kuran rakibi açma konusunda fark yaratmamız gerekiyordu. Letonya karşısında sadece İrfan Can Kahveci’yi kenarda tutup Yunus Akgün’ü sağ forvette kullanarak başlamak ilk yarıda beklenen sonucu vermedi. Topla oynama yeteneği sınırlı Letonya’nın karşılama planında kalacağı bu kadar açıkken Barış Alper’in, santrfor Cenk Özkaçar’ın sol bek başlaması bize verimsiz set hücumları olarak yansıdı. Sete yerleşme sorunu yaşamadık ama derine gömülen Letonya’ya karşı yüzde 76 topa sahip olmamıza ve 26 kez rakip ceza sahasında topla buluşma rakamı üretmemize rağmen sadece 2 tane isabetli şut çekebildik. Hatta Letonyalılar soldan Cenk’in ortalarını teşvik ederek cepheden Barış Alper’in yüzünü döndürmediler.
Orijinal santrfor farkı
Doğrusunu söylemek gerekirse ikinci yarıya da sorunlu başladık. Ferdi çıktı, Zeki girdi, Kerem sol kenarda toptan uzak kaldı, Barış Alper’in stoperlerde mücadelesi onu ekstra yordu, Salih merkezde İsmail ile üst üste oynadı. Montella tam Cenk Tosun ile Eren Elmalı’yı oyuna sokacakken Yunus Akgün’ün tüm senaryoyu değiştiren golü geldi. Oyuncu değişikliği ertelendi, takım özgüven kazandı ama bu kez Letonya’nın şaşırtıcı baskısına maruz kaldık. Cenk Tosun girdikten sonra sahada orijinal bir santrforla oynamanın konforuna erişebildik. Samet’in akıl dolu çalımı ve sonrasındaki ortasını Cenk gole çevirdiğinde ise maçın fişini çekti. Üstüne Kerem ve Cenk Tosun’un golleri şovu tamamladı. Avrupa Şampiyonası’na katılmayı garantiledik, 2024 yazında Almanya’dayız.
‘’İtalyan işi‘’
İtalyan hocaların ne kadar iyi birer taktisyen oldukları dünya futbolunda kabul edilmiş bir gerçekliktir. Montella’nın ilk maçında verdiği sınava bakarak, ‘Kadro iyi, hoca oynatamıyormuş’ yorumunu yapanların sayısı az olmayacaktır. Montella, aslında Kuntz’un çıkaracağı kadroyla Hırvatistan karşısına çıkıp bambaşka bir taktikle oynadı. Bu oyun, bir topa sahiplik oyunu değil, topa sahip olmayı nefes almak gibi pratiğe dökmüş bir rakibe karşı ön alan baskısıyla üstünlük kurma oyunuydu. Montella’nın yeni planında belki soldan top taşımakta biraz zorlandık ama Kerem’i, İrfan Can’ı, Barış Alper’i derine kadar çekerek topu ağırlıklı olarak ikinci bölgede kazandık. Bu Hırvatları fazlasıyla bozan, oyun kurulumunu zorlaştıran bir taktikti.
5 saniyede gol
Bu sayede bire bir eşleşmelerle nefis bir ön alan baskısı kurduk. Geçişlerde Hırvatlar’a karşı hep hızlıydık çünkü pasın hızı ve metrajı kendi standartlarımızın üzerindeydi. Attığımız gol aslında Montella’nın yeni oyun yazılımının bir yansıması. Savunmanın derininde topu kazanan Kerem Aktürkoğlu, merkezde bağlantı oyuncusu Salih Özcan ve hızıyla Gvardioal’a fark atan Barış Alper Yılmaz. Kazandığımız topu, neredeyse 5 saniyede rakip kaleye taşıdık, golü yaptık. Hırvatistan’a karşı İsmail Yüksek insan üstü bir performans gösterdi. Orta sahada planın ana parçasıydı. Sanırım kariyer sezonunu oynadığına dair kimsenin kafasında bir soru işareti kalmamıştır.
‘’Makine düzeni‘’
İsmail Kartal yönetimindeki Fenerbahçe dün gece Kasımpaşa’yı da deplasmanda yenerek bu sezon oynadığı 16 resmi maçın tamamını kazanmış oldu. Fenerbahçe geniş kadrosuyla makine düzeninde, hiç aksamadan, içeride dışarıda kendine kazandıracak futbolu oynamaya devam ediyor. Kabul edelim, Fenerbahçe’nin lig kadrosu Avrupa kadrosundan çok daha heyecan verici. İsmail hoca da bunun farkında ama 26 Temmuz’da kontak açan kadrosunu hep taze ve formda tutmak, futbolcularına karşı forma adaletini göstermek adına bu rotasyonları yapmak zorunda. Kasımpaşa karşısında Becao-Djiku stoper tandemiyle omurgasını sağlam bir temele oturtan İsmail Kartal’ın oyun senaryosunda Fred-İsmail’in rolleri her geçen gün ağırlığını artırıyor. İsmail’in oyun grafiğine bakılırsa bu sezon kariyer zirvesine çıkacak gibi görünüyor.
Sıra dışı performanslar
Sadece mücadelesiyle değil sezgilerinin desteklediği yetenekleriyle de fark yaratan İsmail, Dzeko’nun ilk golünde kadife kramponlarıyla akıl dolu bir asist yaptı. İkinci gol öncesi kazanılan penaltının organizasyonunu hazırlayan isimdi. Ve elbette Ferdi Kadıoğlu çalışkanlığı denen bir gerçek var futbol literatürümüzde. Maça sağ bek başladı, önündeki İrfan Can’la eşit oranda forvette yoğunluk yarattı. Mert Müldür girdikten sonra sol beke geçti bu kez Tadiç’in iç koridorunu renklendirdi. İsmail ile Ferdi’nin sıra dışı performansları o kadar dikkat çekiciydi ki Dzeko’ya, Tadiç’e, Fred’e sıra gelmedi.
‘’Galatasaray-Icardi benzerliği‘’
25 Temmuz’da Zalgiris maçlarıyla kontak açan Galatasaray form tutma sürecinde kalitesiyle hiç maç kaybetmeden Antalya deplasmanına kadar geldi. Bu zaman zarfında kadroya sonradan katılan yıldızlar da yavaş yavaş takımın parçası olmaya başlayınca Galatasaray kalitesini formuyla birleştirdi. Nitekim Ankaragücü’ne karşı sadece 2-1 kazanmış olsa da acayip bir üstünlük kuran Okan Buruk ve öğrencileri, Manchester deplasmanında United’ı 3-2, peşinden de Antalya’yı rakibinin evinde yendi.
Form ile kalite birleşiminin kusursuz yansımalarından biri şüphesiz Mauro Icardi. Arjantinli ceza sahası içinde topa büyük bir sihirle dokunuyor ve her dokunuş bir şekilde istatistik defterine işleniyor. Duran topta Davinson Sanchez’e yaptığı asist göz kamaştırıcıyken, kendi attığı gol klasının göstergesiydi. Oysa ki, Icardi yaz döneminde hem transferi geç bittiği hem de eşinin rahatsızlığından dolayı Galatasaray ile ön hazırlık kampı yapmamıştı. Sezon başı fazla kilolarından dolayı bir beden büyük forma giymek zorunda kalsa da bugün takımın en formda futbolcusu olmuş durumda. Aslında Galatasaray’ın bizzat kendisi Icardi gibi. Formda değilken kalitesiyle kazanıyordu, bugün hem formda hem kalitesiyle kazanmaya devam ediyor.
Davinson Sanchez sağ stopere geçtiğinden beri Galatasaray savunması boyut değiştirdi. Atletizmi, yüksek top başarısı ve elbette doğru pas tercihleriyle büyük fark yaratıyor. Manchester deplasmanına yaptığı iki asistle damga vurması bir yana, top kendine gelmeden çabuk düşünüp karar vermesiyle blok kıran paslara imza atması Okan Buruk açısından paha biçilemez.
‘’63'ten sonra gerçek Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe’nin ligdeki futbol kalitesiyle Konferans Ligi’ndeki oyunu belki de bu sezon ilk kez Trnava deplasmanında ayrışmış göründü. Fenerbahçe’nin sahip olduğu geniş kadrodan iki tane yarışmacı 11 çıkarmak mümkün. Ama Batshuayi’nin bağlantı için orta sahanın derinine inmemesi, merkezde Zajc’ın tempo sorunu, sol kenarda oynamak isteyen Kent’in sağda kaldığında kendini oyundan soyutlaması Trnava deplasmanında fazlasıyla göze battı.
King’in damgası
Rotasyon elbette kadroyu tazelemek, herkesi ritimde tutmak adına olması gereken bir durum. Lakin kaleciden, stopere, merkezdeki üçlünün tamamından forvet hattına kadar herkesi değiştirmenin iyi bir fikir olmadığını İsmail hoca da tecrübe etmiş oldu. Hoca da bu düzensizliğe 63 dakika dayanabildi. Fred, Djiku, Szymanski’yi aynı anda oyuna sokup senaryoyu değiştirdi. Fred sonrası Fenerbahçe, pas kalitesinde taşlı yoldan otobana geçiş yaptı adeta. İlk yarıyı büyük oranda solda geçiren King’in ikinci yarıda sağ koridoru çok daha efektif kullanması da bu sayede kolaylaştı. Nitekim attığı ilk gol, King’in fizik kalitesinin, cesaretinin ve elbette yeteneklerinin yansımasıydı. King bu sezon dakikalarını biraz kaybetmiş olsa da ağırlıklı olarak oynadığı Konferans Ligi’nde büyük fark yaratıyor. Nordsjaelland maçındaki nefis ikinci yarı performansı gibi dün gece Trnava deplasmanında da geceye damgasını vurmayı başardı. İki gol attı, ikinci yarıda Trnava’nın sol iç koridorunu otobana çevirdi, takımını koltukta tuttu.
‘’Hedef yine zirve‘’
Fenerbahçe 26 Temmuz’da Zimbru maçıyla açtığı kontağı kapatmadan iki cephede birden dolu dizgin yoluna devam ediyor. İsmail Kartal ve futbolcuları müthiş bir formla ilerliyorken sahada her şeyi kusursuza yaklaştırdıklarını söylemek mümkün. Sadece son 10 günde oynadıkları 3 lig maçında 10 gol atıp hiç gol yemediler, Başakşehir ve Çaykur Rizespor maçlarında ise futbol zirvelerine çok yaklaştılar. Bugün Spartak Trnava karşısında da bu zirveyi zorlamaları bekleniyor. İsmail Kartal’ın sahip olduğu oyuncu grubuna forma adaletini hissettirmesi büyük bir kazanım. Kartal’ın, Dzeko’yu oyun bağlantılarında kullanması ve derine kadar indirmesi, Szymanski ile İrfan Can’dan büyük katkı alması, Fred’in oyun aklını yüklenmesi, Becao ile Djiku’nun uyumu, Livakoviç’in kalesinde güven vermesi gibi bir çok olumlu detaydan bahsetmek mümkün.
Ana plan Dzeko ama...
İsmail Kartal’ın kafasındaki ana plan santrforu Dzeko ama Konferans Ligi’nde Batshuayi’yi diri tutmak isteyecektir. Ligde tüm maçlara Dzeko ile başlamış olsa da Konferans Ligi’nin 11’inde Batshuayi’yi görmüştük. Belçikalı forvetin sadece Trnava deplasmanında değil Konferans Ligi grup aşamasının tamamında başlangıç kadrosunda olması beklenebilir.
Uyum için rotasyon şart
Fenerbahçe bu sezon kaliteli ve geniş bir kadro kurdu. İsmail Kartal’ın, Trnava deplasmanında Ryan Kent, Oosterwolde, Joshua King, Mert Hakan, Crespo ve Batshuayi gibi oyuncuları tercih etme ihtimali yüksek. Çünkü ligde yedek bekleyen oyuncu grubunun ana kadroyla uyumlu ilerlemesi için gerek şartlardan biri formanın kendine geleceğini bilmesidir. Oynadığı futbola ve oyuncu grubunun sahaya koyduğu karaktere bakarak hedefin mart ayı sonrası olduğunu söylemek abartı değil.









































