‘’Hareketlere dikkat!‘’
PTT 1. Lig’de bu hafta rüzgar hem Karadeniz’den hem de Akdeniz’den esti. Adana Demirspor, Antalyaspor, Alanyaspor ve Adanaspor Güney’in kazananlarıydı. Karadeniz’de önce Giresunspor, sonra deplasmanda Samsunspor 3 puanı alan ekiplerdi. Ama Ege’de hüzün vardı, hüsran vardı. 5 Ege takımı da kazanamadı. Zaten puan cetveline baktığımızda alt sıralar her şeyi anlatıyor.
Okay’ın dönüşü
Zirve yarışı ise bambaşka bir hâl aldı. Kayserispor evinde Şanlıurfaspor karşısında 3-0 gibi net bir skorla kazandı. Ev sahibi için 3 puandan daha önemlisi atılan 3 golden ikisinin genç Okay’dan gelmesiydi. Altay’dan gelen ve 4 sezondur Kayserispor’da bekleneni veremeyen Okay’ın performansı takımı adına büyük bir kazanç. Tabii ki önemli olan bu performanısn devamlılığı. Maça dönersek; bu maça kadar PTT 1. Lig’in en az gol yiyen ekibi Şanlıurfaspor’du. Devre arası önemli isimleri kadrosuna katmasına rağmen aldığı farklı yenilgi bir anlamda ilk iki adına büyük bir darbe oldu diyebiliriz. Kayserispor ise önündeki fikstür avantajını iyi kullanırsa ligin sonunu beklemeden Süper Lig yolunda mutlu sona ulaşır. Sezona Play-Off parolasıyla başlayan Adana Demirspor ise rakiplerinin de önünün açılmasıyla kendini bir anda ilk iki yarışının içinde buldu. Devre arası kaleci Serdar ve golcü Mulenga ile yollar ayrılınca kafamda soru işaretleri yaratmıştı. Ancak sonradan yapılan transferler ve takımın Altınordu deplasmanında aldığı 3-1’lik galibiyet işlerin yolunda olduğunu gösterdi.
Diarra’yla olmaz
Bir başka Güney ekibi Antalyaspor, Elazığspor önünde 3 puanı son saniyede Emrah’ın attığı golle aldı. Antalyaspor iyi bir kadro. Ancak gol yükünü hep Diarra üstlendi, bu nereye kadar gider bilinmez. Bu sorunun önlerindeki 17 maçta aşmalı Antalyaspor. Çünkü Diarra üstüne düşeni yaptı şimdiye kadar, ama yapamayacağı günler de olacak, bunu da düşünmek lazım.
Yakışmadı
Tabii ki bu karşılaşmada sonuçtan daha çok öne çıkan; Ümit Özat ile Hami Mandiralı arasında geçen sözlü polemik ve sonrasında Özat’ın tribüne gönderilmesiydi. İkisi de Türk futbolunun üst düzey isimleri. ‘Kim haklı, kim haksız’dan öte kamuoyuna daha doğru resimler vermeliler. Bu tür haberlerle değil başarılarıyla öne çıkmalılar. Çünkü lig uzun bir maraton ve bu köprünün altından daha çok su geçer...
‘’Top artık Demir'de‘’
Bu kadarını ben değil, hiç kimse beklemiyordu. Gerçekten PTT 1. Lig’de ilk yarı biterken zirvedekiler adeta harakiri yaptı. Kayserispor kazansa belki de ligin ikinci yarısı başlarken ciddi bir fikstür avantajı da olduğunu düşünürseniz müthiş bir avantaj elde edecekti. Öte yandan Osmanlıspor dağıta dağıta gidiyor. Antalyaspor karşısında 2-0 öne geçiyorsun ve bu skoru elde etmişken bir topun da direkten geri geliyor ve sonrası... Gerçekten Antalyaspor öyle bir geri dönüş yaptı ki Başkent’ten bırakın bir puanı hem 3 puan hem de farklı bir sonuçla dönebilirdi. İddialı olmak için takım olmak lazım. Bu genellemeyi yaparken bir takımın savunmasında bir ismin (Soro) olmamasının bu takımı bu kadar etkilemesi düşündürücü. Üstelik bu kadro geçen sezon da özellikle savunma bölgesinin göbeğindeki formsuzluğun bedelini ödeyip ilk iki şansını kaybetmişti. Yılmaz Vural iki maçta bir puan toplayabildi açıkcası tecrübeli hocayı zorlu bir devre arası bekliyor.
Kazanan Adana Demirspor!
Antalyaspor ve Kayserispor için de aynı şey geçerli. Çünkü durup dururken kendilerine yeni zirve ortakları yarattılar. Haftanın kazananı son haftalardaki çıkışıyla Adana Demirspor oldu. Şimşekler gerçekten sezon başındaki inişli çıkışlı grafikten sonra istikrarı yakaladılar ve kritik 3 puanlarla rakiplerinin kazanamadığı haftada liderin bir puan gerisinde yerlerini aldılar. Artık teknik kadro ve futbolcular takımı buraya getirdiler, bence top yönetimde. Ayağa gelmiş bir Süper Lig şansını değerlendirmek devre arası transferde yapacakları hamleye bağlı.
Transfer şart
Samet Aybaba ve Ünal Karaman ikilisi ağırlıklarını koydular ama bundan sonra çetin geçecek ikinci yarı için yönetimin kesenin ağzını açması gerek. İstenilen mevkilere istenilen oyuncular alınmalı. Açıkçası Adana Demir bunu yapabilecek güçte, yeter ki istesinler. İkinci yarıya hazır olun Tabii ki bu yarışta sadece 4 takım olmayacak. Play-Off derken rotayı ilk ikiye çeviren takım sayısı çoğaldı. Başta
Şanlıurfaspor olmak üzere takipçileri de ‘neden olmasın!’ demeye başladı. Anlayacağınız ilk yarı bitmedi, devre arası oldu ve ikinci yarıda tam 18 maç ve 54 puan var. Yani şimdiden söylüyorum müthiş bir ikinci yarıya hazır olun...
‘’Funes Mori farkı kaçırdı‘’
Dün gece Avni Aker’de ev sahibi adına silik ve temposuz bir ilk yarı izledik. Ersun Yanal’ın sahaya sürdüğü bu ilk 11’den de fazla bir şey beklemek mümkün değildi. Trabzonspor sadece Yusuf Erdoğan’ın soldan geliştirdiği ataklarla etkili olmayı denedi. Eskişehirspor Bosingwa ve Özer’in olduğu sağ kanadı işletmedi, iyi bir alan savunması yaparak. Konuk ekipte Diego’nun savunmaya dönmesi önemli bir kazanç. İlk 45’te Mori’nin tek golü vardı. Ama Arjantinli birkaç dakika önce daha kolayını kaçırdı. Trabzonspor’daki en büyük sıkıntı üstüne gidildiğince rakibe kolay pozisyon vermesi. Belki Belkalem’in sakatlığı savunma kurgusunu bozmuş, çok genç bir kaleciyle sahaya çıkmak rakibin hücumlarında tedirginlik yaratmış olabilir. Her ne olursa olsun Trabzonspor gibi kadro çeşitliliği olan bir takımdan daha iyi oyun beklemek çok doğal bir durum. Eğer sahada Cardozo varsa ona göre oynamak zorundasınız. Ama ilk yarıda Paraguaylı golcü istediği topları alamadı. Ancak maçın kırılma anları 69 ile 71. dakikalarda Eskişehirspor’un üst üste yakaladığı 3 gollük pozisyondu. Konuk ekip Trabzonspor hücumlarında kapılan toplarla kontrataklarla ileri çıktılar ama final vuruşlarından yanlış tercihler ya da etkisiz şut denemeleri yaptılar. Ama 73’te Ömer, Sissoko’nun pasını afettmedi ve şık bir vuruşla farkı ikiye çıkardı. Karadeniz ekibi topsuz oyunda adeta rakibini izleyen bir haldeydi. 2-0 yenik duruma düştükten sonra Özer’le gelen Trabzonspor golü zamanlama olarak ev sahibini hareketlendirdi. Ertuğrul Sağlam bu dakikalarda yorgunluğu düşünerek Aytaç ve Mori’yi alıp, Andaç ile Lawal’ı sahaya sürdü. İlk yarının aksine ikinci yarıdaki tempo Eskişehirspor’u Trabzonspor karşısında adeta şahlandırdı. Mori çıktıktan sonra ilerde tek kalan Ömer Şişmanoğlu hızlı hücumların hakkını verdi ve kendinin ikinci takımının 3. golünü atan isimdi. Uzatma anlarında gelen Andaç’ın golü ise genç futbolcunun ilerleyen haftalar öncesi özgüven kazanması açısından çok önemliydi.
‘’Kayseri daha güçlü!‘’
PTT 1. Lig’de ilk yarının sonu yaklaştıkça yarışta heyecan artıyor. Zirvedekiler aldıkları sonuçlarla kendisine ortak arıyor. Aslında haftanın kazananı Kayserispor oldu. Sarı-Kırmızılı ekip Elazığspor’u tek golle devirirken Antalyaspor ve Osmanlıspor’un kaybettiği haftada 3 değil 9 puan aldılar bana göre. Kayserispor bu ligin sezon başında favorisiydi ama kötü bir giriş yaptılar, ta ki Adana Demirspor karşısında elde ettikleri kritik galibiyete kadar.
Deplasmanda alınan bu 3 puanla çıkışa geçen Kayserispor adeta şahlandı ve bugün liderlik koltuğundalar. Üstelik bu süreçte sezon başı takımı çalıştıran Mutlu Topçu ile yollar ayrıldı ve yola genç bir isim Cüneyt Dumlupınar ile devam edildi. Cüneyt hoca oyuncu yakından tanıdığını oyuncu grubunu lige motive etmekte zorlanmadı.
Hurma istifadan döndü
Genel menacer Süleyman Hurma, başkan Recep Mamur’un bırakma kararından sonra istifasını verdi ve ‘Benden bu kadar’ dedi. Ancak başta onursal başkan Mehmet Özhaseki olmak üzere Kayseri’nin ileri gelenleri bu durumda bırakıp gitmesinin doğru olmadığını Hurma’ya söylediler. Çünkü şu anki kadro Süper Lig’den düştükten sonra elde tutulabildiyse bunda Süleyman Hurma’nın çok ama çok büyüktü. Hal böyle olunca Hurma da kendisi için kalan bu kaliteli oyuncu topluluğunu bırakamadı, “yola devam” kararı aldı.
Direksiyon Özhaseki’de
Sarı-Kırmızılı camiada yönetimsel olarak yeni bir dönem başladı diyebiliriz. Artık direksiyona tam olarak Özhaseki geçti. Zirvedeki takımlara bakarsanız belediye başkanlarının takımların arkasında durduklarını çok rahatlıkla görebilirsiniz. Bu Kayserispor için de, Osmanlıspor için de, Antalyaspor için de, Adana Demirspor için de geçerlidir. Bu ligde siyasetin desteğine ‘yok’ denilemez. Kayserispor adına sezonun kalan bölümünde bu destek itici güç olacaktır.
Gözler devre arasında
İlk yarı bu hafta bitiyor şimdiye kadarki manzaraya göre, “İlk 3 sıradaki 3 takımdan ikisi ilk ikiden çıkar” diyorduk. Ancak son 3 haftada alınan sonuçlardan sonra ilk ikinin ortaklarının çoğaldığını görüyoruz. Sanırım bunca gelişmeden sonra devre arası çok önem kazandı. Çünkü bu arada yapılacak transfer hamleleri takımların kaderlerini belirler gibi geliyor bana ama doğru tercihler yapılırsa...
‘’14 hafta 9 hoca!‘’
Kısaca sonuçları değerlendirip başlayalım... PTT 1. Lig'de bu haftanın en dikkat çeken sonucu Manisa'da alındı. Ege derbisinde Buca'yı ağırlayan Tarzanlar, gol olup yağdı deyim yerindeyse... Rakibini 5-0'le geçen Siyah-Beyazlılar, bu sezonun en farklı galibiyetini aldı. Bu galibiyete rağmen yine de Manisa'nın eksikleri var. Buca da aynı şekilde. Her iki ekipte devre arasını çok iyi geçirmeli.
Alkışlar Mandıralı'ya
Karşıyaka, Alanya karşısında sezonun en şanslı maçını kazandı. Kötülerdi, konuk ekibin verilmeyen golleri bir hakem faciasını daha gözler önüne serdi. Denizli'yi yenen Orduspor ise 12 haftalık aradan sonra galibiyetle tanıştı. Ziya Doğan, camiayı umutlandırdı şimdilik. Ancak ara transferde çok ciddi takviyelere ihtiyaç duydukları gerçek. Gaziantep Belediye, ligin en çok koşan takımı Altınordu'yu
tecrübesiyle devirdi. Urfa ve Giresun ise kıran kırana maçta yenişemedi, 1'er puanla yetindi. Ümit Özat idaresindeki Elazığ, zirve yürüyüşünü sürdürdü. Adana Demirspor ise taraftarını zorlu Samsun deplasmanında güldürdü. Haftanın en flaş sonucu ise Antalya'daydı. Ligin üzerinde kadrolarıyla yeniden Süper Lig için kolları sıvayan Antalya ile Kayseri'nin kapışmasında ev sahibi güldü. Hami Mandıralı, ilginç tercihleriyle riskten kaçmıyor. Güçlü rakiplerini fırsat vermeden geçmeyi başardılar.
Kıyım sürüyor
Flaş sonuçlar bunlardı. Gelelim flaş gelişmeye... Osmanlıspor'da 1.5 yıllık Osman Özköylü dönemi sona erdi. Son 3 haftada 7 puan kaybeden tecrübeli hoca istifa etti. Geride kalan 14 haftada yapılan bu
9. değişiklik oldu. Yani istikrar hak getire... Neredeyse her haftaya bir hoca değişikliği düşen bu ligde futbolun gelişmesini, Süper Lig'e oyun ve oyuncu katkısını yapmak beklemek artık hayal sanki...
'Futbolcular istemedi' iddiası
Hocanın istifasının nedenine gelince... Kendisi şu sözlerle açıkladı, bize her iki taraf için de hayırlı olsun demek düşer: Etik değerlerim açısından uygun görmediğim bazı şeylerden dolayı istifamı sundum, kabul edildi. Benim burada olmamı istemeyen birtakım insanların oluşturduğu bir ortam var. Dışarıdan takımın içine kadar sirayet eden bir durum var. Kurucu başkan Ahmet Gökçek ve onursal başkan Melih Gökçek’ten çok büyük destek gördüm."
‘’Uyan Adana!‘’
PTT 1. Lig’de yarış sürüyor, sürprizler de aynı şekilde devam ediyor. Ancak ben bugün sonuçlardan ve yarıştan çok bir kulüpten bahsetmek istiyorum. Hem de bu takım büyük bir kentimizin markası olan bir ekip olunca yaşanan gelişmelere duyarsız kalmak, birkaç kelam etmemek olmaz. Adanaspor Başkanı önceki hafta iç saha yenilgisi sonrası ‘benden bu kadar’ deyip ilk yarı itibarıyla Adanaspor’u bırakacağını açıkladı ve ‘almak isteyen varsa buyursun alsın’ dedi. Tabii ki bu söylemi durup dururken yapmadı, bu geçmişten gelen birikimin patlamasıydı. Seversiniz sevmezsiniz Başkan Bayram Akgül’ü, ama o Adanaspor’u TMSF’den bir kağıt parçası olarak aldı. Uzan Grubu’nun ortada bıraktığı bir şehir takımını hiçbir şeysiz aldı ve 3. Lig’den PTT 1. Lig’e taşıdı.
İnter’i getirdiler!
Adanaspor’u A.Ş. yapan ve aynı zamanda kulübün sahibi olan Akgül; ne yaptıysa yaranamadı kente. Biraz da üvey evlat muamelesi gördü. Bir kısım çevreler, ‘ne yapalım kulüp A.Ş sahibi var, biz niye yardım yapalım!’ dediler. Aslında başkanın beklediği maddi değil, manevi destekti. Maalesef bir zamanlar UEFA Kupası’na kadar giden İnter’i Adana’ya getiren ve Play-Off finalinde Kasımpaşa’ya kaybedip Süper Lig kapısından dönen Adanaspor ciddi bir krize gebe.
Eriş’e geçmiş olsun
Eğer başkan kararından dönmezse ki görüntü pek dönecek gibi değil, Adanaspor için tablo karanlık. Bir futbol kenti olan Adana’nın ileri gelenleri ya başkanı bu kararından vazgeçirmeli ya da bu kulübe sahip olacak kişiler ortaya çıkıp Adanaspor’u yaşatmalı. Bu takımın teknik direktörü Levent Eriş şu anda Kayserispor maçında geçirdiği beyin spazmı nedeniyle hastanede yatıyor ve başkan da yanında. Bu rahatsızlığın sebebi belki de hocanın takım için yaşadığı stres olabilir. Eriş’e Allah’tan şifa diliyorum, inşallah en kısa zamanda aramıza döner.
Çözüm bulunmalı
Sonuç olarak son sözümüze gelince... Benim bildiğim Adanalılar gururlu insanlardır ve takımlarının bu halde ortada kalmasını istemezler. Bu arada sorun takımın sahibinin Bayram Akgül olması değildir. Sonuçta başkan bu kulübü çok zor durumda almış, bu noktalara taşımış ama bir yere kadar göğüslemiş ve enerjisi bitmiş görünüyor. Ya Akgül’e o enerjiyi verecek destek sağlanmalı ya da Adanaspor yeni sahibiyle yola devam etmeli. Adana’ya da bu yakışır...
‘’Bunun adı haksızlık‘’
PTT 1. Lig’de zorlu bir haftayı geride bıraktık... Bıraktık ama bir teknik direktör daha takımıyla yollarını ayırdı. Alanyaspor’da bana göre büyük işler yapan ve mütevazı bir kadroyu PTT 1. Lig’e taşıyan Mehmet Altıparmak’ın, yönetim kurulu toplantısı sonrası görevine son verildi. Bence Alanyalı yöneticiler bu kararı almadan önce geriye dönüp bir bakmalıydılar. Çünkü Alanyaspor’u, Türkiye’nin gündemine oturtan biri varsa Mehmet Altıparmak’tı. Tecrübeli hoca, ekibiyle birlikte başarıyı yakalarken biraz da mütevazı davrandı. Oysa PTT 1. Lig’e çıktıktan sonra daha güçlü bir kadro istemeliydi ki kıymetli olsun.
Yöneticiler anlayışsız
Maalesef futbolumuzda yöneticilere karşı anlayışlı olanlara yardımcı olanlar, makbul hoca olmuyor. Mehmet Altıparmak, Alanyaspor’la 50 maçta sadece 7 mağlubiyet almış. Bu müthiş istatistiği bir kenara bırakalım. Sezona çok iyi giriş yapan Alanyaspor’da hedef ligde kalmak değil miydi? Herhalde başarılı sonuçlar ve ‘hoca nasıl olsa geçen sezon bir alt ligde yaptığını yine yapar’ düşüncesi birilerini fazla havaya sokmuş olmalı ki alınan kötü sonuçlar hazmedilemedi. Uzun lafın kısası; ben Mehmet Altıparmak’ın avukatı değilim ama bu ligleri yıllardır takip eden birisi olarak hocaya kesinlikle haksızlık yapıldığını düşünüyorum, ‘bunu hak etmedi’ diyorum.
Doğan’ın işi zor
Hocaları konuşuyorken Orduspor’dan bahsetmemek olmaz. Karadeniz ekibinde Ziya Doğan dönemi başladı. Uzun süredir görev almayan, futboldan uzak kalan Doğan’a önce ‘hayırlı olsun’ diyelim. Bu ligde daha önce çalışmış ve Konyaspor’u Süper Lig’e taşımış bir teknik adam olarak bu defa işinin hiç de kolay olmadığının altını çizelim.
Önce bir görelim
Oldukça sıkıntılı bir kulüp ve maddi sorunlardan ötürü eldekilerle yetinmek zorunda Ziya hoca. Daha önce Diyarbakırspor’da çalışırken de kulüp borçlar nedeniyle çok zordaydı. Yani bu tür sorunlu kulüplerin ruh halini bilen bir isim. Ancak şimdi takım son sırada ve taraftarın hocadan beklentisi yüksek. Savaşçı ve inatçı yapısıyla zorlu bir göreve soyunan Doğan bir anlamda takımla birlikte ‘ben buradayım’ demek istiyor. Ziya Doğan’ı ve onun Orduspor’unu izleyelim, sonra yorum yapmak daha gerçekçi olur...
‘’Karabük rehavete kapıldı‘’
Karabükspor huzursuzdu, çünkü puan cetvelindeki yerlerinden hiçte memnun değillerdi. Beşiktaş ise bu sezonun en flaş ekibi, taraflı tarafsız izleyen herkese zevk veren bir takım. Üstelik Karabük deplasmanına gelirken kazanırlarsa lider olacaklarını bilmeleri motivasyonlarını daha da artırmıştı Siyah-Beyazlılar'ın. Karabükspor kısıtlı bir kadro ve sakatlıklardan çok çekmiş bir ekip olarak sahaya çıktı. Ev sahibinin bu maç öncesi en büyük avantajları seyircisi önünde oynamaları ve biraz da iklim şartları diyebiliriz. Üstelik Tolunay Kafkas'ın kulübeden hamle gücü de oldukça zayıftı.
Maça baktığımda ilk yarıda Beşiktaş gibi tempolu ve kaleye oynayan bir rakibi iyi durdurdular ve çok az pozisyon verdiler. Orta alanda dengeyi kurup rakip savunmadan başlayan presle istedikleri oyunu Beşiktaş'a kabul ettirdiler. Beşiktaş ise aslında haftaya oynayacağı Trabzonspor maçını da bir taraftan düşünüyordu. Özellikle Demba Ba'nın kart sınırında olması da önemli bir hassasiyetti. Kısaca ilk yarıdaki mücadele futbolu ve birbirine üstünlük sağlayamayan iki takım izledik.
İkinci yarıda Beşiktaş böyle oynarsa buradan 3 puan alamayacağını anlamış olmalı ki etkili hücumlarla rakip kaleye gitmeye başladılar. Ancak bu dakikalarda Karabükspor orta alanın şaşırtıcı bir zafiyet içindeydi. Çünkü ilk yarıda rakibe göz açtırmayan Karabükspor bir rehavete kapılmıştı. Nitekim Sosa iki asist yaptı ve Demba Ba bunları gole çevirince Karabükspor'un gardı düştü. 55'te 2-0 yenik duruma düşen Karabükspor risk alınca savunmasında da büyük açıklar verdi, Mabiala ve Emre Güngör farkı önleyen isimlerdi.
Skor rahatlığıyla Bilic, Trabzonspor maçını düşünüp iki önemli oyuncusu Demba Ba ve Sosa'yı oyundan çıkardı. Ama Bilic yakın bir zamanda Kayseri'de yaşadığı Erciyes yenilgisini unutmuş gibiydi. Nitekim Musa Çağıran'ın bitime 8 dakika kala gelen golü ve farkın bire inmesi sonucunda Beşiktaş'a kabus gördü. Oysa bulduğu pozisyonlara bakarsak çok rahat kopartabileceği bir maçta kendi kendini sıkıntıya soktu. Bir anda maça ortak olan Karabükspor beraberliğe çok yaklaştı ama aradığı 2. gole Beşiktaş kalecisi Cenk ve üst direk izin vermedi.