‘’Takım oyunu yükselişte‘’
Geçen sezon son maçında Konya’da şampiyonluğunu ilan eden Galatasaray dün gece karşısında daha diri daha güçlü bir rakip buldu. Ev sahibi ekip yeni transferleriyle lige 3 puanla başladı ve bu defa taraftarının önünde galibiyet aradı. Galatasaray’a gelince... Okan Buruk’un şartlara göre en ideal kadrosunu sahaya sürdüğünü gördük. Özellikle çok tartışılan iki bek bana göre doğru seçimdi. Ancak orta alanda yeni transfer Sara’nın ne yapıp yapmayacağı takım performansı adına önemliydi. Brezilyalı'nın ofansif yapısıyla hücuma katkısı önemliydi ama top rakipteyken nasıldı merak ediyorduk. İlk yarı itibarıyla Sara için olumlu-olumsuz konuşabilecek bir performans göremedik. Açıkçası orta sahada yine bütün yük Toreiara ve Mertens’e kalmıştı. Süper kupa ve Hatay maçlarına bakarsak pozitif anlamda daha diri daha mücadeleci bir Galatasaray vardı sahada. Özellikle Kerem Aktürkoğlu eski günlerini hatırlatan bir iştahla ve istekle oynarken golünü de atmayı başardı. Ancak aynı Kerem, Konyaspor’un beraberlik golünde yaptığı basit bir hatayla hazırlayıcı oldu.
Aleksiç bile itiraz etmedi
İkinci yarıya moralli ve hızlı başlayan Konyaspor net bir gollük pozisyonu kaçırırken ilerleyen dakikalarda oyunda dengeyi sağlayan Galatasaray, Barış Alper ile öne geçen taraftı. Dün Galatasaray adına şunu gördük, iki koşan kanat ve savunmaya yardım eden oyuncular ve iki mevkisinin oyuncusu bekle sahaya çıktığınızda işler daha kolaylaşıyor. Bence devam eden sorun yine orta alandaydı ve savunma zayıflığı rakip hücumların hazırlayıcısı oldu. Eğer Okan Buruk bu bölgedeki sorunu çözer ve oyunun iki tarafını da dengelerse istediği performansı takımından alır. Galatasaray 3. golü de İcardi ile buldu ama VAR’dan iptal oldu. Oysa pozisyonda Aleksiç’in bile itirazı yoktu. Sonuçtan bağımsız, Galatasaray eksikleri gözükmesine rağmen son yükselişte olan bir takım oyunu izledik. Gecenin yıldızı bitmek bilmeyen enerjisiyle yine Torreiara oldu.
‘’Kredisi yüksek ama...‘’
Trabzonspor Avrupa macerasında Viyana’da tura veda etti. Artık bundan sonraki hedefi Konferans Ligi’nde ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek. İlk maçta evimizde kaybetmenin dezavantajıyla sahaya çıktık Viyana’da. Rakip takım kompakt ve moralli üstelik ateşli bir taraftar gücünü de sahipti. Üstelik havanın çok sıcak olmasında olumsuz etkenlerden biriydi diyebiliriz futbol adına. Maça öncesi tablo bu ve oyuna dönersek ilk söyleyeceğim iyi ki takımdan gitti gözüyle bakılan kalecimiz Uğurcan formda. Skor gol bize lazımdı ama işi şansa bırakmak istemeyen atacağı gol veya gollerle işi erken çözmek isteyen Rapid karşısında sadece mücadele ederek sonuç almak zordu. İnsan ister istemez şunu düşünüyor Trabzonspor’a bakınca; tek tek futbolcu kalitesinin hiçte azımsanmayacak düzeyde olmasına rağmen verimlilik üretkenlik açısından bu kadro niye tatmin edici bir futbol sergileyemiyor.
Başka bir format atmalı
Sanırım bu kadro bu transferler salt süper lig için yapılmadı. Benim gönlümden geçen sanırım herkesin gönlünden de geçen aynıdır bu Trabzonspor takımı kalitesiyle bu Rapid Wien’i elemesi gerekirdi. Ne yazık ki iki maçta gol atamadan ve kalemizde 3 gol görerek evimize üzgün dönüyoruz. Abdullah hoca bu takıma 38 yıl sonra şampiyonluk yaşatmış bir teknik adam ve kredisi çok yüksek. Sanırım bu kadroya başka bir format atmalı çünkü bu formattan iş çıkmıyor ve kimse de ne sonuçtan ne de oyundan memnun değil…
‘’Düşündürücü performans!‘’
Sahaya çıkan Trabzonspor 11’ine bakınca Abdullah Avcı sanırım Rapid Wien maçını düşünüyor herhalde dedim. Ligin ilk maçı Sivasspor’da geçen sezondan 16 oyuncu gitmiş, 4 oyuncu gelmiş açıkçası ev sahibini böyle yakalamak büyük avantajdı. Ama öyle bir ilk yarı izledik ki futbol adına bir zulümdü. Hadi Sivasspor kadrosuna bakarak bu oyunu kabullenmek mümkün ama Trabzonspor adına çok düşündürücüydü. Tek gol pozisyonuna giremeden soyunma odasına gitmek Trabzonspor’a yakışmadı. Aslında şartlara bakınca maç öncesi favori gözüken konuk ekipti ama ilk yarıda gole daha yakın olan Sivasspor oldu. Trabzonspor’un bu maçta değişen orta alan kurgusu oyunun iki tarafını da yapamadı. Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun geçen sezon büyük maçlarda uyguladığı taktiği Trabzonspor’a karşı da tercih etti. Çok adamla savunma yaparken, karşı alan baskısını da iyi yapan Sivasspor zaman zaman etkili oldu ve gol pozisyonları da yakaladı ama final vuruşlarında etkisizdi.
Tebrikler Bülent Uygun
Özetle rakibin kapanması karşısında sabırlı olmayı ve hatayı bekleyen Trabzonspor kendi hatalarından kalesinde gol görebilirdi. Kısaca 0-0‘lık ilk yarı skoru oynanan futbolunda karnesiydi. İkinci yarıda ilk yarının kopyası gibiydi. Trabzonspor 54’te Bardhi’nin yan direkten dönen şutunda ilk gol pozisyonunu buldu. Maç öncesi şartlara göre favori gözüken Trabzonspor ama karşılaşmaya bakınca puan veya puanları daha çok hak eden Sivasspor diyebiliriz. Uğurcan Çakır’ın başarılı performansı Trabzonspor’u ayakta tutarken, Karadeniz ekibinin yetersizliği sorgulanması gereken bir durum. Bülent Uygun geçen sezon olduğu gibi takımını kadro zafiyetine rağmen uygun adım lige hazırlamış kutluyorum.
‘’Batshuayi hayat verdi‘’
Süper Kupa’da hezimete uğrayan Galatasaray, sezonun ilk maçında Hatayspor karşısına favori çıktı. Ama kazanmak için favori olmak yetmiyordu çünkü baskılı oyunu pozisyon ile süslemezseniz o baskının hiç bir anlamı oymaz. Nitekim Galatasaray ilk yarıda oyunun hakimiydi ama gol pozisyonu bulmakta çok zorlandı Hatayspor savunmasını açmakta. Aslında Okan Buruk’un sahaya sürdüğü 11’e bakarsak oyuncularını gerçek mevkilerine koymuş doğrusunu yapmıştı. Hatayspor’un dün gece böyle bir futbol oynayacağı gün gibi aşikardı ve kadronun gücüne göre böyle bir tercih içinde asla eleştiri getirmem. Böyle oynayacağı bilinen bir rakibi karşı Okan Buruk’un taktik çözüm üretmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Ama ilk 45 dakikaya baktığımız da iyi kapanan rakip karşısında kitlenen oyunu açamayan bir Galatasaray izledik. Oysa bu tür oyun oynayan rakipleri atacağınız bir golle çözersiniz. İki kanat ve orta alandan pozisyon üretemeyen Sarı- Kırmızılı ekipte golcü İcardi’de bu yarıda tabiki etkisizdi...
Tersine döndü...
Maçta ikinci yarının başında üst üste gelen pozisyonlarını değerlendiremeyen Galatasaray kontrataktan kalesinde golü gördü. Sonuçtan bağımsız dün gece şunu gördük ki Galatasaray’da ciddi bir stoper zaafı var. Abdülkerim‘in yenilen goldeki savunma zafiyeti kabul edilebilir değildi. Aslında bu tür maçları geçen sezon şampiyon olurken de oynamış ama bireysel kaliteyle sonuca gidiyordu. İşte o bireysel kaliteler bu sezon başı ortalarda olmayınca işler tersine dönmüş gözüküyor. Bir kere görünen o ki mental olarak takım ruhunda bir çöküş var ve bu hal baskıyla birleşince performansı da negatife çevirdiğini gördük. Kötü giden maçı İcardi’nin kendin pişir kendin ye penaltı golü ev sahibi adına bir nebze olsun tribünleri teselli etti. Okan Buruk sanırım atletizmi yüksek Hatayspor gibi takımlar karşısında top rakipteyken çaresizliğe çözüm üretmek
‘’Avantaj bizde‘’
Başakşehir dün gece Tiflis’te oldukça dirençli bir rakiple oynadı. San Marino ekibi karşısında bir önceki turu çok kolay geçen İstanbul ekibi oyuna etkili başladı ve önemli pozisyonlar yakaladı. Ancak Gürcistan ekibi önce Başakşehir’in hızını kesti ve oyunda dengeyi kurduktan sonra kalemizde az ama etkili oldular. Özellikle Başakşehir’in ön bölgesindeki oyunculara yaptıkları presle kaleye yüzlerini döndürmeyen İberia sert futboluyla ritmimizi bozdu. Kadro kalitesi olarak Başakşehir’in altında olan ev sahibi ekip bu açığı mücadele, temaslı oyun ve biraz da sertlikle kapatmaya çalıştı. İkinci yarıda da daha baskın gözüken taraf olmamıza rağmen yakaladığımızı pozisyonları ya rakip kaleciye ya da kalenin dışına gönderdik. İlginçtir iki takımda uzunca bir süre aynı 11 ile mücadeleyi sürdürdü. Oysa bu tür sonuca gidilemeyen maçlarda teknik adamlar çözümü hamle yapmakta bulur. Açıkçası 72. dakikada maçtaki ilk oyuncu değişikliğini Başakşehir yaptı Piantek çıktı Figueiredo girdi.
Umutlu gelmek istiyorlardı
Sonrasında İberia’nında kalan son bölümdü güçlü Başakşehir karşısında evinde olmasına rağmen bir beraberliğin iyi sonuç olduğunu düşünerek oyunu yavaşlattığını söyleyebiliriz. Gürcistan ekibi en azından ikinci maça İstanbul’a umutlu gelmek istiyordu. Çağdaş Atan, Figueiredo’dan sonra forvete Kenny ve Serdar’ı oyuna alıp gol adına tüm silahlarını kullandı. Beklediğimiz golü geçte olsa Davidson ile bulup ikinci maç için İstanbul’a avantajlı bir skorla döndük. Aslında erken bir gol bulsaydık çok daha kolay bir 90 dakika olabilirdi bizim için. Ancak beklenenden daha dişli bir rakip ile oynadığımızı söyleyebilirim...
‘’Hak eden kazandı‘’
Süper Kupa, süper bir hatayla başladı. Nelsson’un tecrübesine yakışmayan ıska karışımı topu kaybedişini Immobile affetmedi. Galatasaray ilk yarıda bu golün şokunu atlatmakta zorlandığı gördük. Erken gelen gol ilk yarıda Beşiktaş’ın işini daha da kolaylaştırdı. 20. dakikadan sonra oyun üstünlüğünü alan Galatasaray yine de üretkenlik açısından oldukça yetersizdi. Beşiktaş daha diri daha istekli ve daha motive bir oyun sergiledi ama hücumsal anlamda böyle şaşkın ve bol pas hatası yapan Galatasaray karşısında daha üretken daha çok gol pozisyonu ve daha çok gol atabilirdi. İkinci yarı Okan Buruk’tan gelen iki hamle de çare olmadı. Özellikle orta alandaki zaafiyetini iyi değerlendiren Beşiktaş rakibinin basit savunma hatasını bir savunmacısının golüyle değerlendirdi ve Svensson skoru 2-0’a taşıdı. Köhn ne hücum ne de savunma yapabildi, üstelik alternatifi yok çok düşündürücü. Takım olarak tel tel dökülen lige hazır olmayan bir Galatasaray izledik.
Sonuç aldatmasın
Beşiktaş’a gelince; yenilenmiş bir takım olarak oyun disiplini ve hırsı ile daha hazır göründü ama bu maçın sonucu yine aldatmasın. Galatasaray’ın kötü oyunu da işlerini fazlasıyla kolaylaştırdı. Benim her zaman ki tezimden; orta sahan kadar güçlüsün. Beşiktaş orta alanı daha baskılı ve etkili olunca Galatasaray’ın bu alandaki zaafı iyice ortaya çıktı. Açıkçası Dursun Özbek yönetimi elini çabuk tutup bu kadroyu güçlendirecek transferleri yapmalı şimdiden uyaralım. Nelsson’un hatasıyla başlayan maç, bir başka stoper Abdülkerim’in sebebiyet verdiği penaltıyla skoru 3-0’a taşıyan Beşiktaş, kupayı süper bir sonuçla hak ederek aldı ve sezonu iki kupayla kapatmayı başardı.
‘’Başakşehir güle oynaya‘’
Başakşehir ilk maçta evinde farklı yendiği rakibini deplasmanda da üstünlük sağlayarak turu atladı. İki takımı kıyaslamak mümkün değildi çünkü San Marino ekibinin kadrosundaki futbolcuların sadece 4 tanesi geçimini futboldan sağladığı gerçeği asimetrik bir mücadele olduğunun en büyük kanıtıdır. Başakşehir için bir hazırlık maçı görünümünde olan karşılaşmada en büyük sorun motive olmak, maça konsantre olmaktı. Çağdaş Atan’ın sahaya sürdüğü kadro özellikle ilk yarıda oyun disiplinine sadık kalarak 3-0’la soyunma odasına gitti. Maçın ilk golü Piatek’in kendin pişir kendin ye diyebileceğimiz bir şekilde oldu. Tecrübeli Polonyalı, topu Berkay’a verdi ve tekrar geri alıp yerden bir vuruşla takımını öne geçirdi. Aynı Piatek, bu defa Hamza’nın golünde asisti yapan oyuncu oldu. La Fiorita’nın tek bir hedefi vardı, deyim yerindeyse aynı ilk maçta olduğu gibi bir gol atabilmek ve sahadan farklı bir şekilde ayrılmamaktı.
Ter attılar
İkinci yarı mücadeleci bir rakip karşısında Başakşehir yine baskılı olan pozisyon yakalayan taraftı ama son vuruşlarda biraz başarısızdık. Çağdaş Atan son vuruşlarda zayıf kalınması karşısında hamle yapmak gereğini duydu. Figueredo’yu alarak hücumda zenginlik yaratan Başakşehir teknik direktörü, bol bol pozisyon bulurken rakibin de ikinci yarıda gol yemediği sürece direnç kazandığı gördük. Açıkçası maç öncesi turu geçmesi garanti gözüken Başakşehir İtalya’da bir ter attı.
‘’Şampiyon İspanya‘’
La Liga’nın iki yıldızı Lamine Yamal ve Jude Belingam, dün gece milli düzeyde bir El Clasico’ya çıktı. Bellingham, finale gelirken iyi marke edildi daha etkili olması bekleniyordu. Yamal ise kupanın en genç oyuncusu ve enstantane golcüsü olarak tarihe geçti. Finale gelirken son dakika golleriyle dikkati çeken İngiltere karşısında kupanın favorisi İspanya’ydı. Bu tür maçlar sonucu anlar tayin eder, o nedenle genel performanstan çok günlük performans geçerlidir… 1966’dan beri kupaya hasret İngilizler… Başlangıç olarak oyunu elinde tutan taraf İspanya’ydı.
Son topları kullanamadılar
Gerçekten koordinasyonu çok iyi olan bir sistem takımı İspanyollar ve sahada kendilerinden çok eminler. Her takım gibi İspanya’da Bellingam’a top geldiğinde ikili üçlü sıkıştırmalarla müthiş bir baskı uyguladı. Özellikle orta alanda bölgesinde dünyanın şu anda en iyisi Rodri gibi bir isme sahip İspanya, Olmo gibi ofansif gücü yüksek oyuncularla her rakibe fark yaratıyor. İlk 30 dakika nerdeyse pozisyonsuz geçti ve bunun başlıca sebebi, takım savunmalarının hatasız oynamasıydı. İlk yarım saatteki istatistiklerde topla oynama 70’e 30 İspanya’yı gösterse de, gol beklentisinin düşüklüğü anlamlıydı. Aslında ilk yarının özeti iki takımda son top kullanma da iyi değildi ve sonuç olarak da gol atamadan soyunma odasına gittiler.
Olmo’dan kritik kurtarış
İkinci yarıya sakatlanan Rodri’siz çıkan İspanya endişelenirken, Yamal’ın pasında Nico Willams ile gelen erken gol, Boğalar’ı coşturdu. Hemen ardından Olmo ile 2-0’ı yakalamaları an meselesiydi ve şutu yandan dışarı gitti. Golle birlikte hem oyunu hem de psikolojik üstünlüğü alan İspanya karşısında İngiltere dengeyi bulamadı. Southgate, 60’ta yine etkisiz gününde olan Harry Kane’yi oyundan alıp, Watkins’i, 70’te de Cole Palmer’ı oyuna soktu. Hollanda maçında olduğu gibi bu hamle tuttu ve bu kez golü Palmer attı. Pickford da kritik kurtarışlar yaptı. Ancak İspanya, çok iyi sahasından çıkıp soldan Cucurella’nın pasında Mikel Oyarzabal’ın golüyle tekrar ne geçti. Olmo’nun 90’da çizgiden kafayla çıkardığı topla İspanya, 2012’den sonra 4. kez Avrupa’nın en büyüğü oldu.