‘’Umutlu bir yenilenme‘’
Salzburg’da müthiş keyif veren bir ilk yarı izledik. Kimse rakibi küçümsemesin, çünkü bu kalibrede rakiplerle çok oynadık ama bu kadar organize olamamıştık. Aslında sahaya çıkan 11, gün gelecek büyük ölçüde değişecek. Ama önemli olan elimizde kimler var onları görebilmek ve onların neler yapabileceğini bilmek.
Sercan hakkında 2 yıl önce önemli methiyeler duymuştum ve gördüm ki hepsi doğru. Çok mutlu oldum. İlk 45 dakikada organize geldik, özellikle sol kanadı etkili kullandık ve o bölgeden 2 golümüz geldi. Skor tabii ki önemli ama daha önemlisi bence koordinasyonun düzeyiydi. Topla oynama oranı beni çok ilgilendirmiyor. Önemli olan topla oynarken rakip kaleye gitmemiz. Şu bir gerçek ki uzun süredir özlediğimiz şekilde ataklar geliştirdik, rakibe karşı baskındık. Üstelik topla olduğu kadar topsuz oyunda da başarılıydık.
Böyle maçlar adı üstünde hazırlık amaçlı ancak ileriye dönük hedefler açısından bize mesajlar verir. Bu maçta aldığımız mesaj umut doluduydu. Tabii ki oynayanların çok güçlü alternatifleri olması da önemli. Tabii ki iyi bir sonuçla zafer çığlıkları atmayacağız, ayaklarımız her zaman yere değecek.
Ben inanıyorum ki Abdullah Avcı’nın oluşturduğu havuzdan her zaman iyi bir takım çıkacak, yeter ki arkasında duralım. Çünkü hem yeni kadro hem gençleştirme, hem kaynaşma için zamana ihtiyaç var. Bu maçta eleştiri yapacaksak, bir isim var. O da çok yetenekli olmasına rağmen, ofansif oyunu çok sevmesinden dolayı İsmail Köybaşı. Attığımız goller onun kanadından geldi ama yediğimiz gol de öyle. İsmail’in önceliği gol yedirmemek olmalı, hücum sonra gelir.
Kısaca özetlersek, çok yetenekli isimlerle genç ve pırıl pırıl bir milli takımı ufukta görüyorum. İnşallah yanılmam.
‘’Alex: 4 Batalla: 0‘’
Orta alandaki eşleşmelerde çok etkisiz kalan Bursaspor, ne savunma yapabildi ne de doğru dürüst bir hücum. Fenerbahçe rakip ataklarının Batalla ile başlayacağını bildiği için gerekli önlemleri almış ve ikili üçlü sıkıştırmalarla Arjantinli’ye rahat vermediler. Bursaspor kendi beynini harekete geçiremezken rakibin beyni Alex oynadı, oynattı ve ilk yarıdaki 2 golde de imzası vardı. Benim anlayamadığım Aykut Kocaman’ın lig şampiyonluğunu kaybettiği Galatabaray maçında bu Alex’i nasıl kulübede uzun süre tutmuş. Bir oyuncu 3 günde bu hale geldiyse mucizevi bir durum demektir. Ancak bu Alex’in o maçta da taktik bir kesik yediğini düşünüyorum. İlk 45 dakikanın mutlak hakimi Fenerbahçe’ydi ve 2-0’lık skor Bursaspor’un bu futboluna göre şansıydı...
İkinci yarıya baskı ile başlayan Bursaspor, golü bulan Fenerbahçe oldu. Gerçekten maç öncesi form durumu itibariyle ağır basan Bursaspor’un sahada ağırlığını göremedik. Ertuğrul Sağlam tahmin ediyorum imkan olsa 3 değil en az 6 oyuncu değişikliği yapardı. Sol kanatta Ozan ipek’in savunmaya yaptığı desteği Sestak kendi bölgesinde hiç yapamadı. Üstelik orta alandaki başarısız futbolları dünkü yenilgide önemli faktörlerdendi.
Fenerbahçe 29 yıl sonra kupaya ulaşırken hem iyi futbol oynadı hem farka koştu ve rahat bir galibiyet aldı. Ankara’da dün kupa daha çok isteyene gitti, Fenerbahçe’nin önemli sorunlarla boğuştuğu bir sezonu kupayla kapatıp taraftarını mutlu etti.
‘’Hoşgeldin Akhisar‘’
Süper Lig’e ‘hoşgeldin’ Akhisar Belediyespor... Bir Manisa takımı gitti, bir başka Manisa takımı geldi... Gerçekten de Manisaspor’un Süper Lig’den düştüğü sezonda, ilçesi Akhisar Belediyespor’un çıkması, anlamlıydı... Akhisar’ın bu başarısından öncelikle Maniaspor’un ve tüm takımlarımızın çıkaracağı dersler olmalı. Yeşil-Siyahlı ekip, uzun ince bir yoldan geldi buralara, asla tesadüfen değil... Atilla Özcan’ın attığı tohumları genç Hamza Hamzaoğlu, tecrübeli yardımcıları Yıldırım Uran ve Metin Mert ile birlikte zirveye taşıdı...
İnanılmaz istikrarlı oynadılar. Bir ara sendelediler. ‘Acaba Play-Off da tehlikeye giriyor mu’ derken, toparlandılar ve muhteşem bir sezon finali yapıp, Süper Lig’e ‘şampiyon’ olarak çıktılar. Tabi ki, bu bir takım başarısı ve aynı zamanda kulüp başarısı... Çünkü sahakiler işlerini yaparken, dışarıdakiler de üstüne düşeni harfiyen yerine getirdi. Zaten herkes işini düzgün yapınca, başarı da kendiliğinden geliyor, yeter ki sabırlı olun.
Şampiyonluğun yapı taşları
Kadroya baktığımızda: Mert Kaytankaş, Mustafa Aşan gibi, bu ligde daha önce fazla tanımadığımız isimler, kendilerini bizlere üstün performanslarıyla tanıttı. Ama yıllardır tanıdığımız isimler de, parmak ısırtan bir form grafiği ile oynadı. Geçen sezon Orduspor’u Süper Lig’e taşıyan Kürşat, Karabükspor’un çıkışında büyük katkısı olan Sertan, yine geçen sezon Tavşanlı Linyit kalesinde devleşen Oğuz Dağlaroğlu, yılların golcüsü Şehmus, adeta destan yazdı.
Maestro Anıl
Ama Akhisar Belediyespor’da bir isim var ki, kritik anlarda ortaya çıkıp, kurtarıcı oldu. Anıl’dan bahsediyorum... Akhisar Belediyespor’un orta alandaki virtüözü idi. Oynadı - oynattı, gol attı - attırdı. 24 yaşındaki genç futbolcu Hamza Hamzaoğlu ile adeta gerçek bir patlama yaptı. Pazar günü de Rize’de final resitaline çıkarken, bir attı bir de attırdı, taraflı tarafsız herkesin alkışını topladı.
Tabi ki daha önce Elazığspor için söylediklerimi, Akhisar Belediyespor için de tekrar ediyorum. Vakit kaybetmeden ellerini çabuk tutmalılar. Genel kanı: Bir ilçe takımının Süper Lig’de kolay kolay tutunamayacağı şeklinde... Bazılarının, “Geldikleri gibi giderler” demesini şimdiden duyar gibiyim... Ama ben inanıyorum ki, bu tezi çürütecek bir birliktelik var Akhisar’da... Çünkü şimdiye kadar doğru işler yaparak, buralara geldiler ve bundan sonra da yapmamaları için bir neden yok. Ancak şu uyarıyı da yapmakta yarar var: Gerçekçi olmak lazım Süper lig asla Bank Asya 1. Lig değil... O nedenle transferlerde ‘olursa olur, olmazsa olmaz’ anlayışı hakim olmamalı. Sözü fazla uzatmayalım, şampiyonluğun keyfini süren Akhisar Belediyespor’u kutlayıp, Süper Lig serüveninde bir kere daha başarı dileyelim...
Son söz Play-Off’ta
Şimdi Play-Off zamanı... Sezon başı ilk iki adayı 4 takım, kozlarını paylaşacak. 10 gün içinde Bank Asya’dan Süper Lig’e çıkacak 3. takım da belli olacak. Bank Asya 1. Ligden düşen 3. takım Girasunspor oldu. Çotanaklar, Lig’de kalmak için müthiş bir direniş gösterdi, ama bu çabaları yetmedi...
‘’Son gülen Akhisar...‘’
İster il, ister ilçe, ister belde takımı olun, doğru işler yapınca, karşılığını mutlaka alıyorsunuz. Önemli olan çok para değil, önemli olan bütçeyi doğru kullanmak. Akhisar Belediyespor, Bank Asya 1. Lig’de, 2. sezonunda Süper lig’e, bu doğruları yaparak çıktı. Önce teknik direktör istikrarı sağlandı. Hamza Hamzaoğlu ilk sezonunda takımını tanıdı, ikinci sezonunda da şampiyonluğu yaşadı. Dün Rize Yenişehir Stadı’nda Süper Lig’e çıkması için ev sahibinin kazanması gereken bir maç oynandı. Bu nedenle Giray Bulak’ın öğrencileri biraz gergindi. Üstelik Anıl’la erken gelen şok gol, bir anda Rizespor adına dengeleri altüst etti. Yine de ev sahibi ekip çabuk toparlandı. Penaltı ile beraberliği yakalayıp, umutlandı. İkinci yarı beklenildiği gibi geçti. Konuk ekip, skoru korumak, Rize ise risk alıp, galibiyet golünü bulmak amacındaydı. Ama Bank Asya 1. Lig’in dış sahada en başarılı iki takımının karşılaşmasında, deplasmanda oynayan Akhisar, bu kozunu iyi kullandı ve sahanın yıldızı Anıl asisti yaptı, sonradan oyuna giren Lima, noktayı koyup, skoru ilan etti. Akhisar Belediye’yi tebrik ediyor, Süper Lig’de başarılar diliyorum.
‘’Bir zaferin öyküsü‘’
8 yıl aradan sonra çok özlediği Süper Lig’e geri döndü Elazığspor. Gerçekten inanılmaz bir başarı öyküsü var ortada. Perde arkasını çok iyi bildiğim için ‘inanılmaz’ diyorum... Genelde böyle başarılar; iyi bir kulüp yapısı, iyi bir yönetim ve teknik direktör istikrarıyla gelir. Ama Elazığspor 2. Lig’den TFF 1. Lig’e çıktığı ilk sezonunda ipi göğüsledi, hem de bitime bir hafta kala... Daha önce de bu başarı hikayesinin ip uçlarını yazmıştım...
Şampiyonluğun öyküsü
Bir kulüp düşünün ki, sezona çok ciddi mali sıkıntılarla başlıyor, futbolcular dağılma noktasına geliyor ve bir takım sözlerle işe başlanıyor. Ancak vaatler yerine getirilmiyor ve bu sefer teknik kadro bu vaatlerle ilgili verdiği demeçten ötürü görevinden alınıyor... Tabii ki, deniz bitince bu defa yönetim de gitmek zorunda kalıyor ve giden yönetimin içinden birisi, sözünün eri Selçuk Öztürk, başkanlığa geliyor. Belki de Elazığspor için dönüm noktası: Öztürk’ün başkanlığa gelip krizi çözmesiydi...
Tabii ki bu arada takımın oyuncularının yaşadığı travmalar ve tek taraflı mukavele fesihlerine kadar gidebilecek boyuttaki olaylar zinciri... Bütün bunlar yaşanırken, takım yoluna devam ediyor. Ancak bir ara sendeliyor ve de artık “Bu teknik adamla da gitmez” denilip, üçüncü bir teknik direktörle anlaşılıyor. “İşler düzeliyor” derken, içeride alınan Erciyesspor beraberliği ve ardından Tavşanlı Linyitspor karşısında yaşanan deplasman yenilgisi, tabloyu karartmış ve kader ağlarını örmeye başlamıştı Elazığspor için. Ancak unuttukları bir şey vardı Elazığsporlular’ın... O da bu ligin “bir ikram ligi” olmasıydı, özellikle bu sezon bu durum daha da çok yaşandı... Nitekim Kasımpaşa, “Ben istemiyorum siz buyurun” ikramında bulundu ve 33. haftada Elazığspor, Bucaspor karşısında aldığı 3 puanla, Süper Lig’e ‘merhaba’ dedi.
Futbolcular haketti
Bu başarıda bir sıralama yaparsak; öncelik futbolcuların... Sonrasında görevi devralmasının ardından krizi çözen ve gemiyi yüzdüren başkan Selçuk Öztürk’ün... Başarının son ortakları ise; bu takımı 1. Lig’e çıkaran ve sezona başlatan teknik direktör Osman Özköylü, ardından gelen Hüsnü Özkara ve son noktayı koyan Bülent Uygun...
Harita değişti
Süper Lig coğrafyasına baktığımızda, Sivas’ta bitiyordu harita. Şimdi Elazığspor ile dağılımda bir denge oluştu. Daha çok yazıp çizeceğiz ama benim tavsiyem; Süper Lig’e çıkışın keyfi sürülürken vakit kaybetmeden hazırlıklar başlanmalı. Çünkü bu süreci iyi kullanamayan bir çok kulüp gördük ve sezon sonunda hüsran yaşadılar. Elazığspor’u tekrar tebrik ediyor ve Süper Lig’de başarılar diliyorum...
Müthiş final Rize’de
Haftanın diğer maçlarına gelince; 34. haftada bizi müthiş bir final bekliyor. Kazanırsa Rizespor, Süper Lig’e çıkacak ama “Akhisar Belediyespor’a beraberliğin bile yetmesinin de büyük bir avantaj” olduğunu söylemeliyim. Ancak maçın Rize’de olacağının da altını çizelim... Kısaca Rize’de tarihi bir karşılaşma olacak. Play-Off adaylarından 3 tanesi kesinleşti. Adanaspor, Konyaspor ve Kasımpaşa, 4. takım da Rize’deki maçın sonucunun ardından belli olacak.
Tavşanlı’ya tebrikler
Düşme hattına gelince; geçen sezonun Play-Off oynayan ekibi Tavşanlı Linyitspor müthiş bir sezon sonu yaşıyor. Son iki maçında Elağzıspor’u evinde Kasımpaşa’yı ise deplasmanda deviren Levent Devrim’in öğrencileri, işi son maça bırakmadılar. Devrim ve öğrencilerini de bir kere daha kutluyorum, bu zorlu fikstüre rağmen ligde kaldıkları için...
Umutlar son haftaya kaldı
Her şeye rağmen bir tebrik de Erhan Altın ve öğrencilerine... Giresunspor uzak bir ihtimal de olsa, ligde kalma şansını son maça taşıdı. Çok başarılı bir iç saha performansı çizen Giresunspor, eğer ligden düşerse, herhalde Tavşanlı Linyitspor karşısında aldığı yenilgiye çok üzülecektir. Artık Giresunspor son hafta kendine lazım olan farklı sonuçla kazanıp, Karşıyaka’nın takılmasını bekleyecek. Bu biraz zor bir ihtimal ama futbolda ‘olmaz’ diye bir şey yok. Ancak burada trajik olan Karşıyaka’nın durumu... 100. yıllarında neler hayal ediyorlardı ve son maçta çok uzak da olsa, düşecek konumda olmaları bile düşündürücü...
Gelecek hafta sonu ilk ikiden çıkacak 2. takım, düşecek 3. takım ve Play-Off adayı 4. takım da belli olacak...
Haydi hayırlısı...
‘’İşte Süper Final‘’
Aslında FANATİK Gazetesi’nin dünkü manşeti herşeyi anlatmak için yeterli: Yanıyor... Gerçekten öyle bir final yaşıyoruz ki, nefesler tutuldu. Süper Lig Süper Final’de az çok her şey belli oldu gibi... Ziraat Türkiye Kupası’nda finale çıkan takım bile Avrupa’ya gitmeyi garantilemiş durumda. Oysa TFF 1. Lig’de bitime 180 dakika var, ilk ikiden Süper Lig’e çıkacak iki takım hala belli değil. Aslında geçmiş sezonlara baktığımızda, en azından bir takım bu dönemlerde Süper Lig’i garantilemiş olurdu.
Bu ligde her şey olabilir!
Geride kalan 32 hafta sonunda hala lider Elazığspor ama fikstüre bakıyorsunuz, son dönemdeki maçlarına bakıyorsunuz, yine de “en kötü 2. olarak çıkar” diyemiyorsunuz, daha doğrusu takımların durumu, bunu bize dedirtmiyor. Yani, her an her şey olabilir. 32. hafta maçları öncesi fikstüre bakıp, tecrübelerimize dayanarak tahminler yaptık. Ancak bu tahminleri yaparken şunu da asla gözden kaçırmadık. Bir kere bu ligden sadece Süper Lig’e 3 takım çıkmayacak aynı zamanda 3 takım da 1. Lig’den bir alt lige düşecek.
Elazığ strese girdi
Sadece Elazığspor örneğinden hareket edip, fikir cimnastiği yapalım... Lider Elazığspor, ligin son 3 içinde bulunan iki takımından 1 beraberlik 1 de yenilgi aldı. Gakgoşlar, Sakaryaspor ile Adapazarı’nda 3-1 önde olduğu ve kazanmasına kesin gözüyle bakılan maçı 3-3 berabere bitirdi. Ardından takipçisi Kasımpaşa’yı İstanbul’da yenerek büyük bir avantaj yakaladı. Ama Bordo-Beyazlılar, bu avantajlarını içeride Kayseri Erciyesspor beraberliği ve son sınavında Tavşanlı Linyitspor karşısında aldıkları 1-0’lık yenilgiyle bir anda dezavantaja çevirdi.
Rizespor fırsat tepti
Pazar günü maçlar oynanırken, zirve mücadelesi veren Kasımpaşa ile Çaykur Rizespor’un alacakları sonuçlar, ilk iki yarışını çok yakından ilgilendiriyordu. Kasımpaşa, kendisine lazım olan 3 puanı Kayseri Erciyesspor önünde almayı başardı. Ancak Çaykur Rizespor, ayağına gelen büyük bir fırsatı resmen ‘elinin tersiyle’ itti... Karadeniz ekibi, bir başka Karadeniz temsilcisi Giresunspor karşısında, oyunu uzun süre önde götürmesine rağmen avantajını koruyamadı ve berabere kaldı. Oysa Çaykur Rizespor kazansaydı, önemli bir ilk iki şansı yakalamış olacaktı. Bu kez zirvede Süper Lig’i çok isteyen 3 takımın puanları eşitlenecekti... Bu da nefeslerin tutulacağı son iki haftaya daha büyük bir heyecan katacaktı.
Alttakiler ortalığı karıştırdı!
Ancak bir de karşılaşmaya diğer taraftan bakarsak, rakip Giresunspor’un da ligde kalmak için olağanüstü bir mücadele vermesi, takdire değer... 32. haftaya “alttakilerin üstü karıştırdığı bir hafta” da diyebiliriz... Tavşanlı Linyitspor ve Giresunspor üst taraftaki dengeleri sarsarken, Play-Off mücadelesi de iyice kızıştı. Akhisar Belediyespor ise inatçı kimliğini güçlü rakibi Denizlispor karşısında tekrar diriltti.
Akhisar’ın haftası...
Hamza Hamzaoğlu’nun öğrencileri müthiş bir iş başardı, ikinci yarının en başarılı ekiplerinden Denizlispor’u, önemli eksikleri olmasına rağmen devirmeyi başardı. Akhisar Belediyespor bu galibiyetle rakiplerinin de takıldığı bir haftada ilk iki için tekrar ümit tazeledi. Sezon sonuna doğru müthiş bir form yakalayan Adanaspor, galibiyet serisini Konya’da sürdürdü. Toros Kaplanları, zorlu mücadelede 10 kişi kalmalarına rağmen güçlü rakipleri Konyaspor’u deplasmanda devirip, ilk 6 içindeki yerini korumasını bildi. Konyaspor ise ilk iki için bile önemli bir fikstür avantajına sahipken, özellikle iç sahada kaybettiği puanlarla, artık sadece ‘Play-Off mücadelesine yelken açtı’ diyebiliriz...
Kaf-Kaf’tan hayal kırıklığı
Boluspor için söylenecek fazla bir söz yok. Yarenler, gerçekten kadrolarının hakkını verse, bugün çok farklı noktada olurlardı. Ancak onlar da Konyaspor gibi ‘o kadar çok anlamsız puan kayıpları’ yaşadılar ki, bugün Play-Off için bile ‘acaba’ noktasındalar. Karşıyaka önünde İzmir’de aldıkları galibiyet, tabi ki çok önemli... Adanaspor’un dış sahada kazandığı bir haftada son iki maça girerken, İzmir’de alınan 3 puan önemliydi. Bu maçın bir de Karşıyaka tarafı var. Kaf-Kaf 100. yılında yine büyük bir hayal kırıklığı yaşattı taraftarına... Kalan 2 maçta ‘düşme ihtimallerinin olması’ bile Karşıyaka taraftarını çok incitiyor. Son söz: Kalan 2 haftada da bu yangın sürer ve ondan sonra da ‘ver elini’ Play-Off...
‘’Orta alan üstünlüğüyle‘’
Kupada ikinci finalisti belirleyecek karşılaşmada, Ankara 19 Mayıs Stadı uzun süredir özlediği doluluktaydı. Bir tarafta 4 büyükler içinde iki kulvarda da ayakta kalan tek takım olan Fenerbahçe, diğer tarafta ise ligde müthiş bir ikinci yarı yaşayıp Süper Lig’de kalmayı başaran bir Karabükspor vardı.
Oyunun başında blöf yapan, hızlı ve istekli bir Karabükspor izledik sahada. Ancak bu anlayış fazla uzun sürmedi. Oysa Fenerbahçe klasik 11’inden aşağı yukarı 7-8 oyuncusundan yoksun, farklı bir kadroyla sahaya çıkmıştı. Aslında bu, şu demekti; birbirleriyle uzun süredir bir arada oynamayan oyuncularla mücadele edecekti Fenerbahçe. Bence Karabükspor bir anlamda rakibin bu zaafından yararlanabilirdi. Fakat orta alanda üstünlüğü ele alan Sarı-Lacivertliler, oyunu kenarlara yayarak bol pasla Karabükspor’u etkisiz hale getirdi. Doğal olarak bu üstünlük aynı zamanda Karabükspor kalesinde tehlikeli gol pozisyonları yaratmasını da sağladı. Ama Fenerbahçe’nin aradığı gol bir serbest atıştan geldi. Seriç’in sebebiyet verdiği faulden doğan serbest atışı Semih nefis bir plaseyle Karabükspor ağlarına yolladı. Ancak bu faulle ilgili bir çift sözüm de hakem Tolga Özkalfa’ya olacak. Yıllardır Süper Lig’de maç idare eden bir hakem bu kadar kolay faul çalmamalı. Bunu, bu faul golle sonuçlandı diye söylemiyorum. Maalesef hakemlerimiz, büyüklerin lehine çok kolay düdükler çalıyor. Nitekim ikinci yarıda Dia’nın, Seriç’in kaval kemiğine basması kırmızı kartlıktı, sarıyla geçiştirdi. Yine Karabüksporlu Mabiala ve Anıl Karaer’in topa elle dokunmasına ceza alanı içinde devam kararı verdi. Yani kısacası, bu kadar rahat bir maçı rahatsız edici bir şekilde yönetti. Maça dönersek ikinci yarıda da Karabükspor, Mehmet Yıldız’ın pozisyonu haricinde etkisizdi. Cernat’ı oyundan çıkarken farkettik. Kaleci Bora’nın hatasıyla Dia’dan gelen golle Fenerbahçe favori olduğu maçı kazanıp finale adını yazdırdı.
‘’Bursa için iyi oldu!‘’
Gerçekten tek maç olmasından mı nedir bilinmez iki ekip de abartılı temkinli bir futbolu tercih ettiler. Aslında Eskişehirspor ofansif gücünü hemen hemen gol yiyene kadar hiç kullanmadı. Orta alan savaşı had safhadaydı. Önde basmak ve pres yapmak bir anlamda maçın futbol adına zevkini kaçırdı ve bol bol pas hatası izledik. Zaten tek organize pozisyonda top doğru isimlere gelince Bursaspor’un golü de geldi. Batalla ile başlayan atakta son vuruş ustası Pinto klasını gösterdi ve
takımını öne geçirdi.
İkinci yarıya hızlı başlayan yine Bursaspor’du. Sivasspor karşısında da olduğu gibi bir anda farka koştu. O maçın tek farkı ilk yarıda etkiliydiler ve sonuca gitmişlerdi. Pinto ve Batalla üst üste gelen gollerle 3-0’ı yakaladı ve finale adını beklenenden kolay yazdırdı. Bu maçta Bursaspor adına şunu söyleyebilirim; eğer iyi motive olurlarsa her maça iddialı çıkıyorlar. Şu bir gerçek ki, Pinto bu takıma dahil olduktan sonra Bursaspor gol yollarında çok rahatladı. Timsah şimdiye kadar ne çektiyse golcüden çekmişti. O nedenle Pinto, Bursaspor’un başarısı açısından stratejik bir isim oldu.
Eskişehirspor’a gelince... Kırmızı- Siyahlılar, Ersun Yanal’ın oyun karakterini sahaya yansıtamadı. Kolay goller yediler ve hücumda da kalitelerine yakışır bir tablo çizemediler. Eskişehirspor’un artık tek hedefi; Süper Final’den Avrupa Ligi’ni yakalamak olacak.