Arama

Popüler aramalar

‘’Efsanevi‘’

Oyunu bölümlere ayırmak lazım. 13. dakika bittiğinde şut sayıları 6-0’dı. Trabzon ortalama her iki dakikada bir şut şansı bulabilmişti.

Bunun sebebi Fenerbahçe’nin ayağa pasla oyuna başlama ısrarıydı.

Mourinho, o andan itibaren uzun oynamaya, orta alanı çabuk geçmeye karar verdi. Ayağa paslar, uzun toplara döndü. Oyun dengelendi. Trabzon sadece önde basıp, topu alıp, finalize ettiği atakları terk edip, kalesini savunmak zorunda kaldı.

Ancak Fenerbahçe gole, bolca bulduğu kornerler ve kaptığı toplar ya da set hücumundan ulaşmadı. Trabzon’da bu sezon kronikleşen hücumdaki top kaybının devamında, En Nesyri’nin şık pası Fred’le gole dönüştü.

İkinci yarıyı ise kısa notlarla özetlemek zor. Zira çok sıra dışı bir 45, daha doğrusu 63 dakikaydı!

Fenerbahçe savunmaya çalışırken, Trabzon tekrar rakip ceza alanına girebilme şansları yakaladı. 2 VAR müdahalesi, 2 penaltı golü sonrası ibre yine değişti. Burada taraftar coşkusunun rüzgarın yönünü değiştirdiğini söylemeli. Bir kulübe müdahalesinden bahsetmek zor!

Son bölümün belirleyicileri ise Mourinho ve Amrabat oldu. Mourinho, 2. penaltı atışını dahi beklemeden, İrfan Can, Dzeko, Kostiç’i sahaya attı.

Burada Şenol Güneş’ten de bir hamle beklenirdi. Yapmadı!

Devamında Fenerbahçe ısrarının karşılığını alırken, Trabzonspor acemiliğinin bedelini ödedi. Eşitlik sonrası hamle Şenol Güneş’ten geldi ancak işlerin Fenerbahçe için iyiye gittiğini, Trabzonspor için zorlaştığını gördük. Trabzon’un enerjisi tükendi. Yarı alana hapsoldular.

Özellikle Fred-İsmail değişikliği sonrası Amrabat tüm oyun merkezini ele geçirdi. Onun baskın oynadığı son 15-20 dakikada her iki takımdan da aynı seviyede efor verebilen tek bir oyuncu bile olmadı.

Sorumluluğu alan, isyan eden, finali de yapan oyuncu oldu. Sofyan Amrabat efsanevi bir bitirişle noktayı koydu. Her anlamda…

04 Kasım 2024, Pazartesi 07:26
YAZININ DEVAMI

‘’Sonuç odaklı‘’

Dizilişin sürekli değişmesi, Galatasaray’ı az da olsa düzenden çıkarmış. Birkaç pozisyon birden değişince, haliyle oyun ezberiniz bozuluyor. Buna rağmen, sorumluluk alan oyuncular standardını koruduğunda belli bir seviyede mücadele edebiliyorsunuz. Üstelik daha çok isteyince, ibreyi kendinize çevirebiliyorsunuz.

Sanchez, Sara ve Osimhen gibi..

Topu Beşiktaş’a teslim etmek de Galatasaray’ın üretken yapısını törpülemiş gibiydi ama diğer yandan tehditkar kalmak ve rakip savunmayı zorlayıcı olmak faul, fauller duran top, duran toplar gol getirdi.

Galatasaray, istediği alan baskısını yapamadığı, tamamen kontrol edemediği, tüm bunlara rağmen sonuç odaklı oynayıp, amacına ulaştığı bir 90 dakikayı geride bıraktı.

Beşiktaş’ın oyunu tatlim edici görünmese de plana sadık kalarak ve ezbere yaptıklarını tekrarlayarak sonuç almaya çalıştılar. İlk alandaki baskıyı geçtikten sonra Gedson’un bu sezon klasikleşen dikine koşuları, Rafa Silva’nın nokta atış pasları, Immobile’nin savunma arkasına sızmaları ile ısrarcı denemeler yaptılar. Sanchez ve Abdülkerim’in kusursuza yakın eforlarını geçemediler. Özellikle Sanchez’in sezgileri ve sertliği karşısında final hamlelerini yapamadılar.

İki duran topta rakibe iki net kafa vuruşu vermesi ise Beşiktaş adına sonu hazırladı.

Ve belki de topa bu kadar sahip olabileceklerini planlamamaları, hesabı şaşırtan en önemli sebepti.

29 Ekim 2024, Salı 07:31
YAZININ DEVAMI

‘’Topun kıymetini anlayınca..‘’

Okan Buruk, 90 öncesi, “Maçın başını, ortasını ve sonunu iyi oynamaya çalışacağız” derken, Kasımpaşa / Rigas derslerini aldıkları mesajı veriyordu.

Klasik bir başlangıç ile önde kalıp, ikinci topları toplayınca net fırsat bulamasa da atak devamlılığı yaratarak, rakip yarı alanda kaldılar. Galatasaray’ın oyunu bu denli domine edişinin bir diğer sebebi Alanya’nın pas kalitesinin geçmiş maçlara göre çok geride kalışıydı. Fatih Tekke’nin kenarda çıldırışları boşuna değildi.

Galatasaray için mühim olan, öne de geçmişken, ikinci yarıda yapacaklarıydı.

Okan Buruk oyuncu değişimi konusundaki olası eleştirileri de göze alarak 81’e kadar tek değişiklik yapmayı tercih etti. Mertens / Sallai değişiminin isabetli olduğunu da söylemek lazım.

Galatasaray kalabalık şekilde ileride kalarak, Sallai’nin adam eksiltmeleri ile tehditkar ve geri çekilmeden oynadı.

Alanya, alan / fırsat bulsa da topu doğru kullanamadı. Galatasaray, önde kalma planından taviz vermeden, topu çabuk alıp, dolaştırarak süreyi de eritmeyi başardı.

Kasımpaşa, Rigas maçlarından farklı olan şey de buydu.

Topu almak, topun kıymetini bilmek. Zira, Galatasaray savunarak maçları bitiremeyeceğini iki kötü tecrübe ile zaten öğrenmişti. Alanya’nın son dakikada Serdar Dursun ile kaçırdığı inanılmaz fırsat bu dersi pekiştirebilirdi!

Galatasaray bu sezon geçmiş yılara göre çok daha kırılgan olacağının sinyallerini veriyor.

Okan Buruk, mental sağlığını korumalı, yönetim futbolcu ödemelerini günü gününe yapmalı. Her hafta kötüye giden saha zemini acilen iyileştirilmeli.

Şu net, bu sezon psikolojik üstünlük Galatasaray’da değil.

07 Ekim 2024, Pazartesi 07:40
YAZININ DEVAMI

‘’Temaslı oyuna dönünce..‘’

Galatasaray-PAOK maçından 24 saat sonra, bir kez daha tecrübe ettik. Avrupa’nın hangi liginden hangi takım olursa olsun, bize göre daha hızlı, daha tempolu oynuyorlar. Burada hakem faktörünü de es geçmemek lazım. Az düdük tempo yükseltiyor.

Fenerbahçe’yi ilk 20 dakikada zorlayan bu oldu. St Gilloise yarı sahayı çok hızlı geçip, Becao-Çağlar ikilisiyle doğrudan yüzleşti. Diğer etken, çizgi oyuncuları ile merkezdekiler arasında oluşturdukları koridorlardı. İrfan Can, Cengiz, Mert Müldür ve Oosterwolde’yi çizgiden içeri çeker hale geldiler. Özellikle bekler ile stoperler arasında alan bulup, hızlıca sızmaya çalıştılar.

Livakoviç’in konsantre hali olmasa, maç farklı bir tarafa evrilebilirdi.

En temel sorun ise İrfan Can, Szymanski ve Cengiz’in geriye doğru adam kovalar hale gelmesiydi.

Tadiç, Szymanski, Maximin, İrfan, Cengiz.. Sahada kimin olduğu fark etmez. Fenerbahçe yetenekli ayaklarını ileride tutup, geri koşmalarını engelleyemediği sürece dün geceki gibi korku dolu periyotlar yaşanması muhtemel.

İkinci yarıda Mourinho’nun ilk yarıdaki tüm defoları tamir etmesi ve doğru zamanlardaki oyuncu değişiklikleri, takım enerjisini yukarıda tuttu.

En önemlisi, Fenerbahçeli oyuncuların yoğun bir temasla oynamaya başladığını gördük. Topu sırtı dönük olmak zorunda kaldı rakip. Topu alsa da çoğunlukla dönemediler.

Bu durum Fenerbahçe’nin oyunu tutabilmesini ve ilk yarıdaki kötü anları yaşamamasını sağladı. Mourinho’nun doğrudan müdahalesi skoru ve oyunu Fenerbahçe’ye getirdi.

Gecenin özelinde ise şu cümleyi söylemek çok mümkün; “Fenerbahçe’nin en iyisi Livakoviç’ti”

Bu fikstür öncesi bu cümle kulağa hiç hoş gelmiyor!

27 Eylül 2024, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Kulübe kazandı‘’

Şaşırtıcı bir başlangıç oldu. Kontrolü terk edip orta sahaları çabuk geçti iki taraf da. Galatasaray ileride kalıp, top kapmaya çalışınca Maximin üzerinden planlanan oyun hayat buldu Fenerbahçe adına.

Okan Buruk, bu riske rağmen takımının ısrarla ileride kalmasını istedi.

Rakip sahade kalmak duran top, duran top pozisyon, pozisyon gol getirdi. Sonrasında her şey Galatasaray’ın istediği gibi gelişti. Öne geçince, topu daha fazla gezdirme, soğukkanlı kalma, tribünü bozma gibi opsiyonlar oluştu Galatasaray adına.

Bu denge bozulurken, topu/oyunu Galatasaray almışken Tadiç ve Szymanski tamamen taca çıktı! Fenerbahçe 9’a 11; 8’e 11 oynar hale geldi.

Daha ilk yarı bitmeden fiziksel olarak Galatasaray tamamen baskın kaldı. Fenerbahçe hızla enerjisini tüketirken, 2-0’dan sonra Galatasaray maça yeni başlamış gibi enerjikti.

Osimhen’in varlığı da dengeyi bozdu. Maç içi ve sonunda tartışılan bir performans sergilemiş gibi yansıtılsa da Çağlar ve Djiku’yu nokta mevkilerinden uzaklaştıran oydu. Mertens’e yaptığı asist ise hem fiziksel, hem pratik zeka isteyen bir refleks.

Dün gece daha etkili olamayışının nedeni ise kenar ortalarıyla beslenememesiydi.

Mourinho açısından da bakmak lazım. Chelsea’deki son döneminde savunma setleri, duran top organizasyonları ile ilgili hazırladığı görsellerin soyunma odası zeminine dökülmesi İngiliz medyasına sağlam malzeme olmuştu. Müthiş bir taktisyen ona şüphe yok. Lakin, yapmak istediğini eskisi kadar oyuncularına anlatamıyor gibi. Saha içine müdahaleleri de tatmin edici değil. Çift farvete dönüşü, orta saha merkezini terk edişi, Fred’i kenara alışı..

Anlaşılır tek hamlesi yok!

22 Eylül 2024, Pazar 08:42
YAZININ DEVAMI

‘’Final dakikaları‘’

Çekler 10 kişi kaldıktan sonra dahi oyunun dengesini bozamayışımız ya da bir ezber bozma çabasında olmayışımız, Montella’nın şartlar ne olursa olsun plana sadık kalacağını anlatıyor.

Gürcistan, Portekiz ve dün Çekya’ya karşı Barış Alper’in sağ çizgiye gelişi, rakip stoperlere temassız kalış da bir plan.

Bu planda, rakip savunmayı öne alıp kanat oyuncularıyla bekler arkasına sarkmak ve savunma dengesini bozmak da final amacı. Yapamadığımız da bu. 3 maçta da alanı bulmamıza rağmen, kanat oyuncularımızı koşturamadık. Koşturabildiğimizde Çalhanoğlu ile rakip savunmayı bozmuşken golü attık. Taçtan yediğimiz gol ise bizim klasiğimiz!

Kabul edelim, bir planımız var ama uygulayamıyoruz. Burada Arda’nın rolü daha da değer kazanıyor.

O yeteneği oyunun final anlarında, uygun pas/geniş alan bulduğumuzda kullanmak çok daha akılcı.

Bu yetenekli gruba rağmen, oyunu tutup, güçlü kalıp, çok risk almadan ve belki de sıkıcı bir oyunla final dakikalarını hedeflemek lazım.

Avusturya’dan 6 yediğimiz hazırlık maçının ders notlarını tekrar çalışmalı. Belki çok tatsız ama finalinde bizim oyunu aldığımız bir 90 dakika olası.

Bizden çok daha disiplinli, ısrarcı, tempolu ve ezberlerini tekrarlayan bir grup karşımızdaki.

Ama asla bizim kadar yetenekli değiller. Çok ısrarcıyım bu iddiamda.

Final dakikalarına kadar güçlü kalalım yeter.

27 Haziran 2024, Perşembe 07:38
YAZININ DEVAMI

‘’Montella’nın hayali!‘’

Montella, olası kötü sonuç için maç sonu açıklamasını da planlayarak Arda’yı yedek bırakmış. Gerekçesi de anlaşılabilir. Açıklanamayacak olan benim açımdan diğer tercihleri ve denge bozulmuşken yaptığı müdahaleler.
Kenan, Berlin’deki Almanya maçından bu yana sol çizgide takımın standart üstü oyuncularından. Ayrıca Mert Müldür’ün Gürcistan performansı sonrası dün akşamki Zeki’ye tercih edilmemesi garip.
Mert Günok - Altay Bayındır değişimi bir zorunluluk.
Böyle bakınca Montella’nın “Çok genç 3 isimle oynamak risk” sözleri de akıllara geliyor haliyle.
Montella’nın ana amacının Portekiz’e karşı daha tecrübeli bir 11’le savaşmak olduğunu anlıyorum. Ama sahada öyle olmuyor.
En ciddi sorunumuz bir ahenk ya da bir düzen yakalayamamış olmamız. İtalya, Polonya, Gürcistan ve Portekiz maçlarının tamamını anımsayarak düşünmek lazım bunu.
Ferdi çok istisna. O sahaya adım attığı andan itibaren Fenerbahçe’de de milli takımda da aynı standart üstü performansla oynayabiliyor. Montella muhtemelen bireysel performanslardan karşılık alabileceğini düşünüyor. Bu seviyenin de takım standardını yukarı çıkarabiliceğini hissediyor belki de. Çalhanoğlu, Orkun Kökçü, Yusuf Yazıcı, Kaan Ayhan, Zeki kulüp performanslarına çok uzak. Barış Alper de sezon verimliliğinin gerisinde.
Hal böyle olunca tek bir darbe tüm takımı un ufak edebiliyor. Dün de yaşadığımız bu.
Öyle ahenksiz ki takım, 41’lik Pepe açık alan müdahaleleri de dahil kusursuz oynayabiliyor.
Oynamasına izin veriyoruz!
Bir diğer tehlike, bireysel hatalarda takım arkadaşını afişe etme, hatanın adresi olarak onu işaret etme.
Ekip olmaya çalışırken dağılmamalı. Hala yapabileceklerimiz var.

23 Haziran 2024, Pazar 08:12
YAZININ DEVAMI

‘’Dortmund’da çok ders var‘’

Çok hikayesi olan bir maçtı. Bir kere kabul edelim. En iyi üçüncüler arasına girebilmek için bile 3-1 kıymetli. Üstelik tarihimizdeki turnuva başlangıçlarını anımsayınca.

Gürcistan, 24 arasında en dipteki ülke ama çok da ısrarcı bir savunma takımı. Bunu unutmadan bakmalı 90 dakikaya.

Galip gelme konusundaki yakın tarih istatistiklerini de gözeterek. Dün akşamki istatistiklerin bizim açımızdan iyi olmadığını aklımızın bir kenarına yazarak, maceraya devam etmeli. Gürcüler’in herhangi bir 90 dakikada bu kadar net pozisyonlar bulduğu maç sayısı çok azdır. Attıkları gol dahil, altı pas çizgisine sadece 1 metre mesafede tam 4 kez vuruş/pozisyon fırsatı buldular. Bu turnuvada kronik sorunumuz savunmada olacak. Dün geceki kazanımların arasına bunu bir kez daha görüp tecrübe ettiğimizi yazmalı.

Mevzu kişilerden bağımsız. Arda Güler / Samet ya da başka oyuncu özelinde bakmamalı/yorumlamamalı. Dün gece gördük. Samet takımın en iyilerindendi. Ama savunmadaki o kronik sorunları azaltabilmiş değiliz.

Diğer yandan Portekiz maçında İtalya ve Polonya’da denemelerini yaptığımız geçiş oyununu oynayabileceğimizi de şimdiden söylemeli.

Montella’nın dizilişleri, oyuncu değişiklikleri, hepsinden önemlisi oyuncu grubunun koordinasyonu..

Savunma problemine rağmen çok iyi sinyaller var. 

19 Haziran 2024, Çarşamba 12:15
YAZININ DEVAMI