‘’UEFA Palabıyık'a önem veriyor‘’
Cüneyt Çakır Şampiyonlar Ligi’nde bayrağı zirveye dikerken, Ahmet Çakar ve Fırat Aydınus da bu arenada görev almıştı. FIFA hakemleri 4 kategoriye ayrıldı. Elit, 1, 2 ve 3. kategori... Elit hakemler Şampiyonlar Ligi’nde maç yönetirken, 1. kategori hakemlerinden başarılı bulunan ve gelecek beklenenler Şampiyonlar Ligi’nde düdük çalabiliyor. Hüseyin Göçek ve Halis Özkahya uzun yıllar 1. kategoride yer almalarına rağmen tek bir Şampiyonlar Ligi maçı yönetememişlerdi.
Palabıyık 1. kategoriye yeni terfi etti ve hemen Şampiyonlar Ligi maçını aldı. Bu, Palabıyık’a UEFA’nın verdiği önemi göstermesi açısından çok önemli bir gelişme. Ekibiyle göstereceği başarılı bir yönetim önünü açacaktır. Kendisine başarılar dilerim.
‘’İkinci golde faul var‘’
Fenerbahçe’nin ilk golünde kafa topuna yükselen Muriç, rakibinden destek almadan ve omzuna basmadan yükseliyor ve en üst noktada topla buluşuyor. Rakibi ise yükselemediği için aşağıda kalıyor. Topa vuran Muriç düşerken doğal bir kontak gerçekleşiyor. Pozisyonda faul verilmemesi ve gol kararı doğru. Fenerbahçe’nin ikinci golünden önce Emre topu kazanırken bence faul yapıyor. Sackey hakimiyetinde olan topa vurmak için ayağını savurduğunda, geriden gelen Emre ayağını topa uzatmak yerine, Sackey’in savrulan ayağıyla topun arasına uzatıyor. Emre’nin bu haksız müdahalesi sonucu Sackey önce Emre’nin ayağına vuruyor, sonra da topa kötü bir vuruş yapıyor. Sonrasında ise ofsayttan söz edemeyiz. Çünkü Muriç topun gerisinden gelerek golünü atıyor. Son dakika Gustavo’nun Mustafa Yumlu’ya net bir faulü var, hakemin gözünden kaçıyor. Pozisyon ceza sahası dışında olduğu için de VAR müdahale edemiyor.
‘’Kesin kırmızı!‘’
Ali Şansalan lig kariyerinde ilk kez bir üç büyük maçına çıktı. Böylesi maçlar için hayli tecrübesiz olan hakeme yardımcı olacak VAR’ın tecrübeli olması beklenirken, o da kariyerinde henüz 3. kez VAR masasına oturmuş, tecrübesiz bir isim olan Bahattin Şimşek’ti. Bu atamayı bu yönüyle eleştirmem gerekir. Şansalan gelecekte iyi bir hakem olacağı görüntüsü veriyor ama önemli eksikleri de yok değil. Bu maçta çok başarılı olduğunu söyleyemem. 32’de Elneny’nin, Korcan’ın yüzüne gelen krampon darbesi kırmızı kart olmalıydı. Şansalan faul dahi çalmadı. Hareket her ne kadar kazaen olsa da Elneny tedbirsiz davranıyor ve sonuçlarını hesap etmeden bir müdahalede bulunuyor. Kramponunun vidalarıyla rakibin en hassas bölgesine yaralayıcı bir darbede bulunuyor. Gözden kaçan bu önemli ihlali hakemin tekrar izleme hakkı vardı ve VAR mutlaka bu pozisyona müdahale etmeliydi.
Sedat’a sarı yeterdi
74’te Sedat Ağçay, oyun alanından geç çıktığı gerekçesiyle iki sarı kart görerek oyundan atıldı. ‘Polisiye’ hakemlik günümüzde kabul gören bir hakemlik şekli değildir. Hakemin sakin kalmasını ve gerginliği daha iyi yönetmesini beklerdim. Tek sarı kartla halledilecek bir pozisyondu. Elneny pozisyonunu kartsız geçip, bu kadar kolay bir pozisyonda kırmızı çıkması bence önemli bir tutarsızlıktı.
‘’Penaltı kararı doğru‘’
Eli dar olan MHK, Galatasaray’ın sahasında oynadığı son üç maçın ikincisine de Ali Palabıyık’ı atadı. Ali Palabıyık’ın sezona iyi başladığını söyleyemem ama dünkü maça iyi başladı. Oyunun başında doğru düdükler çaldı, kartlarını yerinde kullandı. 41. dakikada Appindangoye, Andone’yi düşürdü, Palabıyık doğru bir penaltı kararı verdi. Kırmızı kart hatalı Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu. Penaltıya kadar hatasız gelen Palabıyık, ilk yarının sonunda Cofie’ye faulün tartışılacağı bir pozisyonda sarı kart çıkarttı. Bu kez 48’de Cofie’ye ikinci sarı kartı göstererek oyundan ihraç etti. Cofie topa vurduktan sonra ayağını yere basacakken, kazara rakibinin topuğuna bastı. Faul doğruydu ama sarı karta gerek yoktu. İki pozisyonda da karta gerek yokken, 2 sarı kartla Cofie kırmızı kart gördü. Bu kart oyunun gidişatını ciddi şekilde etkiledi.
‘’Hakem çok iyi yönetti‘’
Avrupa’nın ilk 3 hakeminden birisi olan; tecrübe ve kalite olarak hakemliğin zirvesinde yer alan Alman hakem oyun genelinde başarılı ve tartışmalardan uzak bir maç yönetti. Maçın ilk dakikasından itibaren kontrolü eline aldı. İkaz mekanizmasını yerinde kullandı. Bilinen tavizsiz tavrını kullanmaktan geri kalmadı.
Sarı kartları yerinde ve zamanında kullandı. Çaldığı doğruluk oranı yüksek düdüklerle, tüm oyuncuların güvenini kazandı. 75. dakikada Fransa’nın golü öncesi top, Merih’in kolundan kornere gitmişti. Top kafasından sekerek ele geldiği için Brych’in ‘devam’ demesi yerindeydi.
‘’Felix Brych taviz vermez‘’
2007 yılından beri FIFA kokardı taşıyan Alman hakem Felix Brych; başarılarıyla birlikte skandallarıyla da anılan bir kişilik. Hukuk tahsili görmüş ve avukatlık yapan Alman hakem, deneyim ve birikim olarak zor geçmeye aday maçımızı yönetebilecek kalitede. Avrupa’nın sayılı 3 hakeminden biri konumunda. 2014’te Avrupa Ligi, 2017’de Şampiyonlar Ligi finali yönetti. 2016 Avrupa Şampiyonası, 2014 ve 2018 Dünya Kupası hakem kadrosunda yer aldı. Geçmişte adı vergi kaçırmak suçundan, Alman yetkili makamlarıyla belaya girmişti. 2013 yılında Alman Ligi’nde oynanan Hoffehaim-Bayer Leverkusen maçında yan ağlardan kaleye giren topa gol kararı verince; hayli eleştirilmiş ve maçın tekrarı gündeme gelmişti. En son vukuatı ise 2018 Dünya Kupası’nda oynanan Sırbistan-İsviçre maçındaydı. Sırbistan lehine vermesi gereken penaltıyı vermeyince, VAR devreye girip, ona pozisyonu tekrar izleme tavsiyesinde bulunmuştu.
2018’de eve gönderilmişti
Brych ise “Ben pozisyonu sahada gördüm ve kararımı verdim” diye kenara gelmemişti. Bu tavrı karşısında FIFA hakem kurulu çok sinirlenmiş, VAR sistemini yanlış tanıttığı için, final yönetmeye aday gösterilen Brych’yi ülkesine göndermişti. Klasik Alman ekolünden gelen Brych, çok sert ve iletişim kanalları fazlasıyla kapalı bir hakem. Oyunculara karşı yüzü hiç gülmez. Sert tavırları ve disiplinden taviz vermeyen yanı var. Deplasman takımı olarak bu durum bize avantaj doğurabilir.
‘’Tek sorun hakemler mi!‘’
Bu haftaya kadar futbol adına konuşacak konumuz olmayınca, sürekli hakem kararlarını konuştuk. Hakemler de bize yeterince malzeme verdiler. Futbolumuz tel tel dökülüyor, düzeltilecek o kadar çok konu var ama biz sadece hakemlerin kendilerini düzeltmelerini bekliyoruz. Herkes adalet bekliyor ama herkes adalet sadece kendisine işlesin istiyor. Lehine hata yapılanlar aynı dakika kafasını kuma gömüyor. Her düdüğe itiraz, her karara isyan var! Bu hafta Burak Yılmaz, rakibine faul yaptı. Hakem sarı kartını kullandı, bence kırmızı daha doğruydu. Böyle bir pozisyonda bile başta Burak ve arkadaşları hakemin etrafını çevirerek itiraz ettiler. Belli ki artık itiraz etmek bir görev haline gelmiş.
Teknik adamlar dikkat!
Bu sezon teknik sorumlular, kendilerine gösterilen kartlardan yakınıyor. Oysaki yeni kural kitabında kırmızı kartı gerektiren ihlaller tek tek sıralanmış ve ciddi yaptırımlar getirilmiş, henüz bilen yok!
■ Teknik alanı hakem kararına itiraz için kasti olarak terk etmek.
■ Devre arası ve maç sonu da dahil olmak üzere, maç sırasında hakeme tepki için oyun alanına girmek.
■ Saldırgan ve çatışmacı şekilde rakip takımın teknik alanına girmek.
■ Bir cismi kasti olarak oyun alanına fırlatma/tekmeleme.
■ Maç sırasında, oyun alanındaki topa dokunmak ya da rakibe müdahale etmek.
■ Rakip takımın oyunu başlatmasını geciktirme. (Topu tutmak, uzağa vurmak, bir oyuncunun hareketini engellemek)
Görüldüğü üzere oyuncular için sarı kart gerektiren bazı ihlaller, teknik ekip için kırmızı kartı gerektiriyor. Bu sene yaptırımlar yorumla değil, kurala göre oluyor.
Kart var, ceza yok
TFF yönetimi, sarı kart gören teknik sorumlularla ilgili henüz adım atmadı. Disiplin Talimatı’nı yeni oyun kurallarına göre revize etmedi. Şimdilik gösterilen sarı kartların (aynı maçta sarı kart kırmızı karta dönmezse) bir önemi yok. Toplamda 4 sarı kart gören futbolcu 1 maç ceza alırken; değil 4 sarı kart, 34 hafta boyunca her hafta sarı kart gören teknik sorumlunun alacağı bir ceza henüz talimatlarımızda yok.
El itirazları bitmez
Bu hafta ki en büyük tartışmalarımız elle oynamalar üzerineydi. Elle oynama kararları sübjektiftir ve hakem yorumu önemlidir. Çoğu zaman tartışmalarda orta yol bulunamaz. IFAB da bunun farkında, her yıl yeni metinler yazıyor ama hedefe ulaşabilmiş değiller. Elle oynamalarda tek kriterimiz elin pozisyonu değil. ‘Mesafe, topun şiddeti, beklenmeyen top, niyet, elin topa doğru hareketi’ gibi bir çok kriter bir arada değerlendirilmek zorunda. El 20 derece açıkken ‘penaltı’ dediğimiz pozisyona, el 60 derece açık olduğunda ‘penaltı değil’ diyebiliriz. O yüzden bazı pozisyonlarda sabaha kadar tartışsak,’el var’ diyen ‘yok’ diyeni ikna edemez. Sosyal medyada saat şeklinde çizilmiş bir görsel paylaşılıyor. Bu görsel IFAB tarafından paylaşılmadı, hakemlerin referans aldığı bir kaynak değil, eğitimlerde kullanılmıyor ve resmi hiç bir geçerliliği yok.
‘’Penaltı doğru, Burak atılmalıydı‘’
Hakemler genel manada lige formsuz başlayınca, MHK de zora girdi. Performansı vasatı aşamayan hakemleri ardı ardına büyüklerin maçına atamak durumunda kalıyorlar. Böyle olunca her maç hatalı hakem kararlarını tartışmak zorunda kalıyoruz. Maçın 19. dakikasında Burak Yılmaz’ın rakibinin yüzüne gelen dirseğinin yaralayıcı bir hareket olduğunu düşünüyorum. Dirseğini araç olarak değil, silah olarak kullandığı fikrindeyim. Sarı yerine, kırmızı kart daha doğru olurdu.
Atiba’nın hareketi penaltıydı
Beşiktaş’ın N’Kodou ile kazandığı penaltıda hakemin haklı olduğu fikrindeyim. 65. dakikada Atiba’nın koluna gelen topa Kardeşler ‘devam’ dedi. Bence pozisyon penaltıydı. Çünkü Atiba’nın elleri çok fazla açık olmasa da elinin topa doğru bir hareketi vardı. Elini kaçırmak yerine elini topa doğru götürdü. Dolayısıyla penaltı kararının daha doğru olduğunu düşünüyorum.