‘’Penaltı kararı ağır‘’
Abdulkadir Bitigen, Süper Lig kariyerinde ligde ilk kez bir 3 büyüğün maçında düdük çaldı. Sabri Çelik MHK’sının gelmesiyle arka arkaya görev almaya başlayan Bitigen, gösterdiği performansla MHK’yi mahcup etmedi.
Bu maçta da sonuca etki edecek bir hata yapmadı. Sakin, tutarlı davranışlarıyla oyuncuların güvenini kazandı. 6 kez sarı kartını kullandı, kartlarında haklıydı. İki takımın da cılız penaltı beklentileri oldu, devam kararları yerindeydi.
Bitigen’i sadece Fenerbahçe lehine verdiği ve Soldado’nun kaçırdığı penaltıda eleştirebilirim. Karar biraz ağır oldu. Çünkü Dirar’ın yakın mesafeden şutu, Güray’ın kolundan döndü ancak Güray’ın kolu vücudundan açık değildi ve mesafe kısaydı. Devam kararı daha doğru olurdu.
‘’Bursa'dan kritik 3 puan‘’
Ev sahibi ekip Avrupa Ligi, Bursaspor ise ligde kalabilmek için maça çıkmıştı. Deplasmanda 8 maçtır kazanamayan; ligin ve deplasmanların en az gol atan takımı Bursaspor; maça istekli ve etkili başladı. İlk yarının neredeyse tamamını rakip sahada oynadı. Buna karşılık ev sahibi takım ilk yarıda etkisiz ve silik bir futbol oynadı. 16’da Bursaspor korneri paslaşarak kullandı. Topla buluşan Saivet’in adrese ortasına Chedjou harika bir kafa vurdu ve önde yakaladığı Boffin’in uzanamayacağı köşeye topu gönderdi: 0-1. Golden sonra hızını azaltmayan Bursaspor, Antalyaspor kalesinde etkili olmaya devam etti ancak farkı arttıramadı. İkinci yarıya da etkili başlayan taraf Bursaspor’du. Skoru korumayı düşünmediler. Birçok kez gol girişiminde bulundular. 71. dakikada Cissokho’nun gördüğü kırmızı kart sonrası denge tamamen Bursaspor’a kaydı. Antalyaspor’un etkili diyebileceğimiz ilk ve tek pozisyonu 81. dakikadaydı. O pozisyonda da Serdar Özkan kaleyi bulamadı.
Akıllarda kalanlar...
Bursa’da maçtan önce sakatlanan Tunay’ın yanı sıra; Onur ve Umut da maçta sakatlanarak oyundan çıktılar. Mesut Bakkal’ın zorunlu değişikliklerine karşılık; Bülent Korkmaz'ın Serdar ve Doğukan hamleleri sonucu değiştirmedi. Bursaspor sahadan 3 puanla ayrılırken; akıllarda, Hüseyin Göçek’in kusursuz yönetimi, Umut Nayir’in hakemin hatalı kararı sonrası, centilmence ‘top benden çıktı’ demesi ve Umut’a bu sportmence tavrı karşısında tepki gösteren takım arkadaşları kaldı.
‘’En riskli atama Rize'de!‘’
Ligin sonuna doğru çok önemli bir virajdayız. MHK için zor haftalardan biri. İsim isim atanan hakemlerde sorun görünmüyor... Ama o isimlerin son haftalardaki performansına ve maçın önemine bakıyorum; o zaman biraz yutkunuyorum... Bence en riskli atama Galatasaray maçında. Serkan Çınar’ın son görev aldığı maçlar ve VAR masasındaki performansı bence ligin kader maçlarından birini yönetebilmesi için yeterli değil. MHK risk almış, sorumluluk da elbet onların olacaktır.
Çakır can simidi
Zirvenin diğer ortağı Başakşehir’in maçında da Aydınus var. Uzunca bir süre maçlardan ayrı kaldı. Cezasını çekti, lige döndü ve arka arkaya maçlarını alıyor. Tecrübesi bu maç için yeter de artar bile. Beşiktaş maçında Çakır; yine MHK’nin can simidi olmuş. Derbiden sonra ‘Beşiktaş’la yeni bir sorun yaşamayalım’ düşüncesi ağır basmış ve formunun zirvesinde olan Çakır bu maça verilmiş. Fenerbahçe maçı ise nispeten kolay bir maç gibi düşünülerek; ligde ilk kez 3 büyük maçı yönetecek olan Abdulkadir Bitigen görevlendirilmiş.
Palabıyık düşme potasında
Düşme hattı maçları da zor... Göztepe’nin maçında Palabıyık var... Tartışmalı Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonrası ilk kez sahada. Geçtiğimiz hafta VAR masasındaydı, orada da başarılı olamadı. İnşallah bu maçta gününde olur.
Uğurlu problem olabilir
Benzer bir durum düşme adayı Erzurumspor’un maçında da var. Yaşar Kemal Uğurlu’nun bu maçı yönetecek tecrübesi elbet var ama son yönettiği iki maçtaki hatalarını tekrar ederse, o zaman ciddi problem olur!
‘’İşte MHK'nın yeni sistemi‘’
Dün TFF sitesinde şöyle bir haber vardı: Yönetim Kurulu’nun 17.04.2019 tarih ve 114 sayılı toplantısında alınan kararla, MHK Talimatı’nda değişiklik yapıldı. TFF sitesinde bu haberin aynısı; 04.07.2018 tarihinde de vardı. Ondan 5 ay önce 14.02.2018 tarihinde de... Hatta 26.05.2017 tarihinde de... Hatta ve hatta 31.05.2016 tarihinde de... Daha fazla geri gitmeye gerek yok sanırım...
Anayasa gibi!
Bilmeyenler için “MHK Talimatı” nedir, açıklamakta fayda var. En net ifadesiyle “Hakemliğin Anayasası”dır! “Hangi hakem, hangi ligde maç yönetir, kadrolar kaç kişiden oluşur ve bu oluşumların kriterleri nelerdir?” açık açık yazar. Geçmişteki değişiklikleri yapanlar, hakem kadrolarını nitelikli hale getirmek için bu değişiklikleri yaptıklarını savundular. Ancak yapılan her değişikliğin, bazı özel(!) hakemlerin yükselişini kolaylaştırmak için yapıldığı da zamanla anlaşıldı! Umarız son değişiklikteki amaç farklıdır. Yeni talimat ile yapılan köklü değişikliklerden bazılarını ifade edeyim.
■ 24 olan en üst ligdeki hakem sayısı 43 olacak
■ Bu 43 kişilik kadrodan MHK istediklerini profesyonel yapıp maaş ödeyecek, profesyonel yapmadıklarına maaş ödemeyecek.
■ 2. Lig hakemlerinden, MHK uygun gördüğü hakemleri, en üst lig kadrosuna terfi ettirecek.
■ Her ligin hakemi ayrı kategori iken; artık Süper Lig ve 1. Lig hakemleri bir havuzda; 2. ve 3. Lig hakemleri bir havuzda yer alacak. Klasman sayısı 4’den 2 kategoriye inecek ve en üst noktaya çıkmak kolaylaşacak.
■ Profesyonel liglere terfi yaşı 32’den 36’ya çıkacak Değişikliğe kadro yetersizliği nedeniyle ihtiyaç duyulduğu söyleniyor. Kısmen katılıyorum. VAR sistemi ile birlikte daha fazla hakeme ihtiyaç doğdu ama benim cevabını aradığım sorular da var:
■ Daha önce denenmiş ve başarısız bulunmuş bir klasman yapısına tekrar dönüş ne kadar mantıklı?
■ Daha dün Pendikspor’un maçını yöneten hakemi; Çakır’la, Aydınus’la, Kalkavan’la aynı klasman kadrosuna bir anda yükseltmenin hakem camiası adına doğuracağı sorunları değerlendirdiniz mi?
■ ”Genç hakemlerin önü açılsın” diye herkes fikir birliğindeyken, profesyonel liglere terfi yaşının 32’den 36’ya çıkartılması ne kadar mantıklı?
■ Terfi ettireceğiniz 19 hakemle birlikte en üst ligin niceliğini arttırırken, nitelik sorununu nasıl çözeceksiniz?
■ TFF statüsü gereği MHK’nin görev süresi 1 Haziran’daki seçimle birlikte doluyor. Böylesi köklü bir değişikliğin yeni atanacak kurul tarafından yapılması daha etik olmaz mıydı?
‘’Kusursuz yönetim‘’
8 sezondur Şampiyonlar Ligi’nde boy gösteren Cüneyt Çakır; Liverpool-Barcelona maçıyla birlikte Şampiyonlar Ligi’nde 44. kez düdük çaldı. Ayrıca bu sezonki 7. Devler Ligi maçı ile Avrupa arenasındaki rakipleri arasında en fazla maç yöneten isim oldu.
Öte yandan Çakır, bu ligde 7. yarı final maçını da yönetmiş oldu. Milli hakemimiz, kritik maçta yine ekibiyle birlikte kusursuz bir yönetime imza attı. Unutulmaz mücadelede akılda kalan, problem olacak bir karar vermedi. Oyuncular üzerinde büyük bir ağırlığı olan Çakır; hatasız bir yönetimle soyunma odasına girdi.
Tarihte yok!
Bu performans ve form grafiği onun finali fazlasıyla hak ettiğini gösteriyor. Fakat UEFA Hakem Kurulu, Şampiyonlar Ligi tarihinde henüz bir hakemine iki kere final yönettirmiş değil... Dolayısıyla 2014-15’te Devler Ligi’nde Barcelona-Juventus finali yöneten Çakır hak etmiş olmasına rağmen, finalde düdük çalma şansına sahip değil.
‘’Kariyerine yakışmadı‘’
Galatasaray’ın ilk golünden önce verilen taç kararı hatalıydı. Maçın devamında da gösterdiği kartlarda standardı yakalayamayan Bülent Yıldırım, kariyerine yakışmayan performans sergiledi.
Dün oynanan maçta hakem performansı vasatı aşamadı. Maçın hakemi Bülent Yıldırım irili ufaklı hatalara imza attı.
Diagne’nin ofsayt nedeniyle iptal edilen golü doğruydu. Ancak maçın en çok konuşulan anı Galatasaray’ın ilk golünden önce verilen taç kararıydı. Mariano’nun vuruşunda top Caner’e temas etmemiş görünüyor. Taç hatalı verilmiş. Devamının gol olması büyük şanssızlık.
Özellikle ilk yarıda çalınan düdükler ve gösterdiği kartlarda standardı yakalayamadı.
Kart ve faul hataları oyuncular üzerinde güven kaybı yarattı. Kart gösterecek gibi elini cebine götürüp, sonradan vazgeçmesi Yıldırım’ın kariyerine yakışmadı.
Sarı kartları çıkartmadı
12’de Necip’in Donk’a herhangi bir teması yoktu.
23’te Belhanda’nın Burak’ın ayağına bastığı pozisyonda, Nagatomo’nun Lens ile girdiği kafa topu mücadelesinde, Lens’in yüzüne Nagotomo’nun elinin geldiği müdahalede, 45+5’te Luyindama’nın Atiba’nın yüzüne temas eden dirseğinde sarı kartlarını çıkartmadı.
Galatasaray ’ın 2. golü sonrası gol sevinci sırasında, korner bayrağına sırasıyla tekme atan; Diagne, Onyekuru, Belhanda’dan en az birinin sarı kart görmesi gerekirdi.
37’de Caner’in gördüğü sarı karta gerek yoktu.
Kullandığı diğer sarı kartlarında haklıydı.
‘’VAR'la doğru bulundu‘’
Halis Özkahya dün gece VAR’la doğruları buldu. Önce Eljif’in sayılmayan golünde hatadan dönüldü, daha sonra İsla’nın golü haklı olarak iptal edildi. Özkahya’nın tek hatası Veysel’i atmamak oldu.
Dün gece, VAR mesaisinin yoğun olduğu bir geceydi.
20 ’de Elif’in golünde, Dirar top kaleye girmeden ayağını uzattı. Yardımcı hakem golü vermedi ama VAR müdahalesiyle doğru bulundu.
40. dakikada İsla ’nın gol vuruşundan önce, Soldado ’nun topa bir hamlesi var. Topa dokunamıyor ancak kaleci Soldado ’nun bu hamlesinden etkileniyor. Dolayısıyla VAR müdahalesiyle gol iptali doğru. Bu karar Soldado ’nun ‘ aktif mi, pasif mi?’ olduğuyla ilgili yorum gerektiriyordu. O yüzden hakem pozisyonu kendisi izleyerek karar verdi.
Kırmızıyı atladı
74 ’te de iptal edilen Fenerbahçe golünün yine VAR müdahalesiyle verilmi∫ olması doğruydu.
67 ’de Veysel’in Soldado’ya topsuz alanda, rakibi gözeterek, dirseğiyle yaptığı hareketin kırmızı kart olması gerektiğini düşünüyorum. Bu pozisyonda VAR, Özkahya’yı kenara pozisyonun net bir kırmızı kart olduğunu düşündüğü için çağırdı. Fakat Özkahya izleyip, sarı kartı yeterli gördü. Bu pozisyona hakemin sarı kart gösterdikten sonra faul kararıyla maçı başlatması protokole uygun. Maç sonu ortaya atılan kural hatası iddiaları temelsiz...
‘’Yıldırım derbinin altından kalkar‘’
Seneler geçiyor, MHK’ler değişiyor; derbileri yöneten hakemler değişmiyor. Aydınus olmazsa Çakır. O da olmadı Bülent Yıldırım... Arada bir başkası kazara derbiye atanıyor ya... O zaman da görüyoruz yönetimleri. Ne yeni bir hakem yetiştirebiliyoruz ne de mevcutlar, derbiyi yönetecek çizgiye gelebiliyor.
Başka alternatif kalmadı
Çakır’ın Avrupa maçı nedeniyle programı sıkıntılıydı. Aydınus aldığı ceza sonrası henüz tam randımana ulaşamadı. Özkahya ve Göçek önceki performanslarının çok gerisindeler. Ümit Öztürk kızakta, Meler ve Kalkavan da önceki hafta bu takımların maçındaydı. Bu maça “Bülent Yıldırım olmaz” diyen, o halde bize isim önersin. Maalesef yok!
VAR’da Çakır olabilir
Yıldırım iyi yönetir, kötü yönetir bilemem. Gerilen futbol ortamı da maçın zorluğuna zorluk katıyor. Gününde olan Yıldırım, bu maçın altından elbet kalkabilir. Bir önceki yönettiği Fenerbahçe - Beşiktaş derbisi sezonun en temiz derbilerindendi. VAR masasına oturacak isim de önemli. Seyahat programı uyarsa; o isim büyük ihtimalle Çakır olur!
Yardımcılar neden yok?
Başakşehir maçında geçtiğimiz hafta eleştirilen Meler var! Bu sezon bir türlü vasatı aşamadı. Her maçı problem. Umarım bu hafta sorunsuz bir maç çıkartır. Sezonun kader maçlarından olan Erzurum’daki karşılaşmaya Çakır atanmış. MHK işi fazlasıyla sağlama almış. Çakır’ın 3 gün sonra Avrupa arenasında boy göstereceği yardımcıları neden yanına verilmemiş, onu anlayamadım.
Hakemliğin sonu gelmiş!
Atamaların geneline baktığımızda MHK’nin “Aman takımlar bizden bulmasın!” mantığını ve çekingen tavrını yakından görebilirsiniz. 3. ligdeki maçlara dahi Süper Lig hakemleri atanmış. 3. ligdeki maça; alt liglerdeki hiçbir hakeme güvenemeyip, Süper Lig’den hakem atıyorsanız; Türk hakemliğinin sonunun geldiğini ilan ediyorsunuz demektir!