‘’Cehennemde ilk randevu‘’
30 maçlık Euroleague sezonu sona erdi ve artık telafisi olmayan günlere gelindi. Play-Off heyecanı başlıyor. Müthiş eşleşmeler bizi bekliyor. Fenerbahçe ve Efes, Atina’yı fethetmeye çalışacak. İlk gün ise parkeye Fenerbahçe iniyor.
OAKA gibi atmosferlere alışkın
Coach Obradovic, Fenerbahçe ve çalıştırdığı diğer hiçbir takımla OAKA’da maç kazanamamış. Bu istatistik olumsuz gibi gözükse de, her maçın hikayesi farklı yazılacak sonuçta. Bence bu eşleşmede Fenerbahçe’nin en büyük artısı Obradovic. Bir olumsuz istatistik de, Play-Off’ta saha avantajına sahip takımların yüzde 80’e yakın bir oranla tur atlaması. Ama bu da çok fazla şey anlam ifade etmiyor. Tabii ki OAKA’da, 20 bine yakın Panathinaikos taraftarı önünde oynamak kolay değil ama gerek Obradovic, gerekse Fenerbahçe kadrosunda yer alan tüm oyuncular, bu tip atmosferlere çok alışık.
Obra’nın takımı bir adım önde
Obradovic, şu ana kadar oynadığı Play-Off serilerinde sadece bir kez elenmiş. Buraları oynamayı ve kazanmayı hiç kuşkusuz en iyi bilen antrenör. Artı, 5 maçlık serilerde takımlar birbirinin ruhunu bile tanıyor. Burada coaching hamleleri çok fazla önem taşıyor. Pascual genel olarak düz bir antrenör olarak tanınıyor. Sistem coachu ve düzenin dışına çıkmayı çok sevmiyor, oyuncularına fazlasıyla rahatlık tanıyor. Maça çok fazla müdahale etmiyor ya da edemiyor. Obradovic ise tam tersi. Geçen yıl Vesely’nin yokluğunda, neler yapabileceğimizi ‘kara kara’ düşünürken, şapkadan ‘5 kısa’ formülünü çıkardı, İspanyollar’ın aklını karıştırdı. Bu seride de mutlaka onun takımı bir adım önde olacak.
Uzun rotasyonu zorlayacak
Saha içine gelecek olursak, Calathes gibi bir beyin, Mike James gibi bir skorerle oyun kurucu pozisyonunda çok iyi olan Atina ekibi, Feldeine, Rivers, Nichols gibi hem atletik hem de şutör forvetlere sahip. Burada bizi en çok zorlayacak eşleşme, uzun rotasyonunda olacak. Gist, Fotsis ve Gabriel gibi 4 numaraları dışarıdan çok iyi şut atabiliyor. Bu normal sayılabilir ama iki beş numarası Bourousis ve Singleton da çok yüksek üçlük isabeti ile oynuyor. Udoh ve Vesely’i oralara çıkarmak, savunma dengemizi bozabilir.
Kadro tamsa sorun yok
Fenerbahçe son dönemde formsuz gibi gözükse de, tam kadro ile sahaya çıkacak olması bizi umutlandırıyor. Sağlıklı bir Fenerbahçe’nin bu handikapları çözebileceğini düşünüyorum. Müthiş bir seri bizi bekliyor. Her ne kadar saha avantajı olmasa da, son iki yıldır Fenerbahçe’nin hiç Play-Off maçı kaybetmediğini de unutmayalım.
‘’Final sendromu devam etti‘’
Euroleague’in en büyük favorisi Ekaterinburg’u yenince bu kez şampiyonluk için fazlasıyla umutlanmıştık. Rakip, her ne kadar bu yıl hiç mağlubiyet almasa da Ekaterinburg kadar güçlü değildi. Maça 10-0’lık başlangıç, Ekaterinburg’a karşı olduğu gibi yüksek olmayan konsantrasyonu da iyice düşürdü. Belki ‘rahat kazanılacak bir maç havası’ oluştu ve savunma sertliği tamamen düştü. Finale, yaptığı mükemmel savunma ile gelen Kanarya’nın ikinci çeyrekte potasında gördüğü 27 sayı, finalin de hikayesini yazdı.
Yapılan 21 top kaybı, böyle bir finalde kabul edilir gibi değil. Herşeye rağmen mücadeleyi bırakmayıp, 18 sayı geriden gelen Kanarya, dördüncü periyodun başında 5-0’lık seriyle skoru 62-60’a getirdi.
Gruda atsa...
Ne olduysa bu anda oldu. Dinamo Kursk uzun süredir sayı atamıyor, maçın momentumu bizim elimize geçiyordu. 5-0’dan sonra Gruda pota altında bomboş kaldı. Atsa skor 62-62 olacak, Kursk’un eli ayağı titremeye başlayacaktı. Ama yarı finali de çok kötü oynayan Fransız yıldız imkansızı başarıp kaçırdı. Dönüşte önce Cruz attı, sonra Prince’in üçlüğü bütün umutlarımızı tüketti. 31. dakikada skor 62-60’tı, 39.50’de ise 77-60. Fenerbahçe 9 dakikaya yakın bir süre sayı atamadı. 18 sayıdan gelirken kaçan turnikeler, yapılan hatalı yürümeleri saymıyoruz bile.
Candice Parker hamlesi şampiyonluk için yapılmıştı. Dünya’nın sayılı yıldızları arasında yer alıyor Parker. Ekaterinburg maçını çok kötü oynadı. Dün iyi başladı ama gerisi gelmedi. 18 sayı attı fakat 13’te 5 isabetle. Çok kolay atışları kaçırdı, en kritik yerlerde top kaybı yaptı.
Angel eski takımını yıktı
Yıllarca Fenerbahçe formasını giyen, o formanın hakkını veren Angel McCoughrty, eski takımını yıkan isim oldu. Özellikle 10-0 sonrası üst üste 9 sayı atıp takımını ayağa kaldıran Angel’a, daha sonra diğerleri de eklendi. Kursk’un yaptığı kombine savunma, bizim o savunmayı çözememiz, 63 sayıda kalmamızın etkenlerinden biriydi.
Final sendromu devam ediyor. Fenerbahçe, Eurocup ve Euroleague’de defalarca final oynadı ve hiçbirini kazanamadı. Bu sefer çok umutluyduk ama maalesef yine olmadı.
‘’Fener, sonuna kadar hak etti‘’
6 yıldır üst üste Final-Four oynayan bir takım artık şampiyonluğu hak ediyor. Ekaterinburg’ta iki kez final oynayan, ikisini de kaybeden Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı, bir kez daha finalde.
Yer yine Ekaterinburg...
Erkek Euroleague takımları kadar bütçesi olan, Diana Taurasi, Brittey Grinner, Toliver, Alba Torrens, Sancho Lytlle gibi dünya yıldızlarına sahip Ekaterinburg’u, Ekaterinburg’ta eze eze yenmek müthiş bir başarı öyküsüydü. Özellikle ikinci yarıda basketbol göğüsümüzü kabarttı.
Kısa sürede çok iyi hazırlamış
Yeni coach Fırat Okul, kısa zamanda takımı bu büyük maça çok iyi hazırlamış. Üç yıl önce Ekrem Memnun’un yaptığı gibi, elinin altında 12 tane yıldız olan Olaf Lange’yi çaresiz bıraktı Okul. Özellikle savunma stratejisi müthişti. Lange ve yıldızları şaştı kaldı. Taurasi’nin çoğu bireysel çabalarla attığı 26 sayı olmasa, Rus ekibi daha erken yelkenleri suya indirebilirdi.
İlk yarıda savunma harikaydı ama hücumlar işlemedi. Bunda rakibin faullü savunmasına izin veren hakemler, stresten kaynaklı top kayıplarının etkisi vardı. Özellikle iki tane basket faul pozisyonunu atış çalınmayınca Kanarya, devrede 28 sayıda kaldı. Pelin’in kenardan gelip attığı iki üçlük takımın oyunun içinde kalması açısından hayati önem taşıyordu. Keza, Verameyenka’nın son saniye üçlüğü...
Birsel büyük oynadı
İkinci yarıda ise aynı savunma devam etti, kaptan Birsel çok büyük oynadı. 7 asist yaptı ama bütün basketlerde onun parmağı vardı. Levander 6 hücum ribaundu alıp, ikinci şans sayıları bulurken, ekmeğini taştan çıkardı. Takımın verdiği büyük savaşın lideriydi Amerikalı. Verameyenka istikrarlı oyununa devam ederken, ilk yarı boş şutları atamayan Quigley, Ekaterinburg’un fişini çeken isim oldu. Ayşe’nin savunmadaki katkısı çok değerliydi.
Büyük beklentilerimiz olan Parker 2/9, Gruda ise 2/11 ile şut attı. 20 şutun 16’sını kaçırdılar belki ama ribaunt ve savunmaya büyük katkı verdiler. Finalde sıra onlara da gelecek.
Maçın anahtarı ribauntlardı
Maçın anahtarı ise ribauntlardı. İlk yarıda ribauntlar 22-21 Fenerbahçe lehineydi. Maç sonu ise 47-27. İkinci yarı iki pota altında oluşan 31 ribaundun 25’ini Fenerbahçe, sadece 6’sını Ekaterinburg almış. Savaşan, mücadele eden, daha çok isteyen, daha akıllı olan, yani hak eden kazandı. Artık darısı şampiyonluğa.
‘’Fener zoru kolay yaptı‘’
Yoğun Euroleague temposu ve sakatlıklarla boğuşan Fenerbahçe, belki de en çok zorlandığı deplasmana çıkıyordu. Tam 5 yıldır Bandırma’da yenemediği Banvit karşısında, uzun bir aradan sonra ilk kez tam kadro olarak yer aldı Sarı-Lacivertliler. Bunun da faydasını, özellikle hücumda gördü. Son iki Euroleague maçında 50’li sayılarda kalan Fenerbahçe, iki oyun kurucusu Sloukas ve Dixon’ı
aynı anda kullanıp, Datome’ye de kavuşunca, 24’ü asist üzerinden olmak üzere 34 basket buldu.
Theodore’u durdurunca....
Maça 14-7 ile başlayan Banvit’in temposunu, Udoh’un oyuna girmesiyle bozan Fenerbahçe, hücumda Bogdanoviç önderliğinde kolay sayılar buldu. Ligin MVP’si Theodore’u etkisiz hale getirip, rakibi kilitleyen Fenerbahçe ilk yarıda 20’li farklara ulaştı. Banvit, 3. çeyrekte özellikle Orelik’in müthiş performansı ile tekrar oyunun içine girdi, farkı 5 sayıya kadar indirdi belki ama, Fenerbahçe son derece kararlıydı. Forma giyen 8 oyuncudan da skor katkısı alan Sarı-Lacivertliler, zorlu geçmesi beklenen bu deplasmanda (86-75) zafere kolay ulaştı.
‘’Potanın Başkentleri kapışacak‘’
Euroleague’de belki de son yılların en keyifli, en heyecanlı ve tüm gözlerin üzerinde olacağı iki eşleşme izleyeceğiz. Sezon biterken Fenerbahçe’nin düşüşü, Anadolu Efes’in yükselişi ile beraber çok da hesap edilmeyen Play-Off eşleşmeleri oldu. Atina ve İstanbul, Avrupa basketbolunun iki başkenti. Bu iki başkent, Final-Four öncesi kozlarını paylaşacak. Rakiplerin bize oranla tecrübesi, şampiyonlukları fazla ama son finalist Fenerbahçe’nin kadro gücü, Anadolu Efes’in yükselen formu bizleri umutlu kılıyor.
Panathinaikos-Fenerbahçe
Bu sezon Xavi Pascual yönetiminde atılım yapan Panathinaikos çok gösterişli basketbol oynamasa da, Fenerbahçe’nin hatalarını iyi değerlendirdi ve saha avantajını kaptı. Geçen yıl Laboral’i Final-Four’a taşıyan Mike James ve Nick Calathes ikilisi ile guard pozisyonunda çok etkililer. Ayrıca, Gist, Gabriel, Singleton, Feldeine gibi Amerikalılar’la da büyük bir atletizm avantajı sağlıyorlar. Pota altında büyük tecrübe Bourusis de bu zamanları çok seven bir pivot. Salonları OAKA’da 20 bin kişi önünde müthiş bir atmosfer yaratıyorlar.
Obra’nın eline kimse su dökemez
Obradoviç, defalarca Euroleague şampiyonu yaptığı Panathinaikos’la karşı karşıya gelecek. Kendi yarattığı mabette, bir kez daha rakip olacak. Fenerbahçe ve Obradoviç henüz OAKA’da galibiyet yüzü göremedi. Ama 5 maçlık seride oradan en az bir galibiyet çıkaracağını düşünüyorum Sarı-Lacivertli takımın. Sezon boyu yaşanan sakatlıklar, Fenerbahçe’yi çok olumsuz etkiledi. Ama görünen o ki, Kanarya bir aksilik olmazsa Play-Off’a tam kadro ve sağlıklı olarak başlayacak. Geçen yıl final oynayan bu kadro, saha avantajı olmasa da her zaman favoridir. 5 maçlık serilerde, coaching faktörü de çok daha fazla ön plana çıkıyor. Rakipler birbirini çok iyi tanıyor, yapılacak bir iki taktik hamle, fark yaratıyor. Bu konuda da Obradoviç’in eline kimse su dökemez. Kariyeri boyunca oynadığı Play-Off serilerinde sadece bir kez elenen, diğer tüm eşleşmeleri kazanan Obradoviç ve Fenerbahçe kadrosu, Final-Four’a yakın olan taraf.
Olympiakos-Anadolu Efes
Spanoulis, Printezis ve Mantzaris gibi kemikleşmiş üç oyuncunun etrafına yıldız olmayan ama rollerini çok iyi benimseyen yabancıları ekleyen Olympiakos, yıllardır aynı basketbolu oynuyor. Sistemi oturmuş, takır takır işleyen bir düzenleri var. Gelen giden çok olsa da, bu üçlü sayesinde aynı seviyeyi koruyorlar. Bu yıl da çok iyi basketbol oynamadılar, favori gösterilmediler belki ama son 4 maçın 3’ünü kaybetmelerine rağmen 3. sırayı almayı başardılar. İç sahada beklenenden fazla yenilgi almaları, Spanoulis’in eski formundan çok uzak olması, üç pivotu Young, Birch ve Militunov’un vasatın üstüne çıkamamaları Efes’in umutlarını artırıyor.
Seri son maça taşınır
Perasoviç yönetiminde sezona çok kötü başlayan Efes, sonunu muhteşem bitirdi. Euroleague’in kalıplaşmış düzeninden çok farklı basketbol oynuyorlar. Savunma ribaundu alır almaz, direk potaya giden Efes, pozisyonu bulduğu anda top kullanmaktan çekinmiyor. Hızlı oynuyorlar, ama bu tempo bazen yanlış tercihleri ve top kayıplarını beraberinde getiriyor. Bunu dengeledikleri takdirde yenemeyecekleri takım yok. Yeni takım olmaları, Olympiakos gibi bir tecrübe karşısında dezavantaj. Ama Efes’in İstanbul’da yenilmeyeceğini ve seriyi son maça taşıyacaklarını düşünüyorum.
‘’Kötü oyun güzel sonuç‘’
Normal sezonun son maçını, hem de taraftar önünde, üstüne üstlük 3 haftalık yenilgi serisi sonrası kazanmak önemliydi Fenerbahçe için. Play-Off öncesi moral ve özgüven kazanmak gerekiyordu.
Gerçi dünkü oyun ve galibiyetle çok fazla moral kazanıldığını söylemek zor. Datome ve Sloukas iyileşmişti ama Bobby Dixon yoktu bu kez. Kanarya, uzun süredir dişlinin önemli parçalarından yoksun oynuyor, bu da onları fazlasıyla olumsuz etkiliyor. Barcelona hedefin uzağında kaldı ama son dönemde daha konsantre oynuyor. Ligin en az sayı atan takımı onlar ama aynı zamanda en az yiyelerinden biri. Dün kusursuza yakın savunma yaptılar. Fenerbahçe, neredeyse bir tane bile kolay şut kullanamadı. İkili oyunlarda top pota altına hiç inemedi. Zorlama şutlarla normal sürede ancak 58 sayı atabildi Sarı-Lacivertliler. Geçen hafta da 56’da kalmışlardı. Play-Off öncesi tabii ki can sıkıcı bir durum.
Uzatmada maç nasıl kazanıldı? Bogdanoviç’in 20 saniye topu elinde tutup, bir pas bile yapamadan el üstü attığı biri üçlük 3 basketle.... Bogdanoviç hücumu çok kötü kullandı, çok kötü tercihler yaptı ama zor şutları özel yeteneği ile sokmayı başardı. Play-Off öncesi Fenerbahçe’nin ilk dört içinde olma ihtimali kalmadı. Baskonia kaybedince rakip Panathinaikos oldu. Sarı-Lacivertliler, ilk defa bir Play-Off’u saha avantajı olmadan oynayacak.
Ama dün de belirttiğim gibi eğer Play-Off’u eksiksiz olarak oynarlarsa, Obradoviç faktörünün fark yaratacağını düşünüyorum. Kanarya, henüz OAKA’da maç kazanamadı ama herşeyin de bir ilki vardır!
Pascual mı, Obradoviç mi diye soracak olursak, cevabı yazmaya bile gerek yok!
‘’Fener için son şans‘’
Koskoca sezonun hikayesi bir maça, hatta bir topa indirgenemez belki ama denk güçlerin mücadelesinde farkı da küçük nüanslar belirliyor. Nasıl ki geçen yılın finalinde ‘Şampiyonluk bir ribaunt’la kaçtı’ argümanı dillerden düşmediyse, bu yıl belki de Landersberg’in pota üzerinde üç kez sekip, fizik kurallarına aykırı bir şekilde içeri düşen şutu konuşulacak.
Play-Off yenilgisi yok
Fenerbahçe, önceki hafta evinde Maccabi’yi yenseydi şu an bütün ipler onun elinde olacaktı. Ama Landersbers’in mucize basketi, büyük olasılıkla Fenerbahçe’ye saha avantajını da kaybettirdi. Kanarya, son iki sezonda Final-Four’a yükselirken saha avantajı elindeydi ve son şampiyonlarla eşleşmişti. Önce Maccabi Tel Aviv’i, ardından da Real Madrid’i 3-0’la geçmişti Sarı- Lacivertliler. Obradoviç’li Fenerbahçe’nin henüz Play-Off mağlubiyeti yok. Doğal olarak saha avantajı olmasa da, Fenerbahçe yine en büyük Final-Four adayı.
Sürprizler olabilir
Fenerbahçe’nin bugünkü rakibi Barcelona. Çok kötü bir sezon geçirdiler. Son dönemde daha iyi oynuyorlar. Kanarya’da Datome ve Sloukas sakat. Bu iki oyuncunun Play-Off’a yetişmesi bekleniyor. Sarı- Lacivertliler kazanıp normal sezonu iyi bitirmek isteyecek. Ama sadece onların galibiyeti yetmiyor. İlk 4 için Panathinaikos, Baskonia ve Efes’in de mağlup olması gerekiyor. Uzak bir ihtimal gibi görünüyor fakat iddiasız takımların sürpriz yapabildiğini bu ligde çok gördük.
Şampiyon sever
Diğer sonuçlara göre, Fenerbahçe’nin 4, 5, 6, 7 hatta 8. olma olasılığı bile var. En yüksek ihtimal, 7 veya 6 gibi görünüyor. Bu şartlarda son şampiyon CSKA Moskova ile erken bir rövanş bile oynanabilir. Fenerbahçe, CSKA’yı bu yıl iki kez yendi. Geçen yıl da finalde uzatmada kaybetmişti. 5 maçlık serilerde Obradoviç’in takımlarının her zaman bir adım önde olacağını düşünüyorum.
‘’Bir çuval incir berbat oldu‘’
Euroleague’de bitime 7 hafta kala Fenerbahçe’nin ilk dörtte yer alması kesin gibiydi. Müthiş bir saha avantajı vardı Kanarya’nın. Ama iç sahada alınan Baskonia ve Maccabi yenilgileri tüm hesapları alt üst etti. Dün, Fenerbahçe’nin ‘kendi işini kendi görme’ fırsatı vardı, 5 maçtır üst üste yendiği Real Madrid karşısında. Final-Four öncesi, saha avantajı önemli bir fırsat. Ama herşey değil. Kanarya dün kazansaydı, bu beklenmedik yenilgileri telafi edecekti. Sayısız fırsat da geçti Fenerbahçe’nin eline.
Obra işini yaptı
Sloukas ve Datome yoktu ama Obradoviç ve onun stratejisi vardı Madrid’de... Evinde koca bir Euroleague sezonunda ortalama 90 sayı atan Real Madrid’i, 61 sayıda tutmak, hayal bile edilemeyecek bir durumdu belki. Bir takımı attığı ortalama sayının tam 30 altında tutuyorsunuz, hücum ve savunma planınızla. Ama böyle bir maçı kaybediyorsunuz. Üzülmemek elde değil. 15 serbest atışın tam 8’i kaçıyor. Böyle kısır bir maçta yüzde 46 ile serbest atış kullanırsan kazanamazsın. İyi savunma yapıp, rakibi 16 top kaybına zorluyorsun, yemedeğin hücumların ribaundunu alamıyorsun. Rakibe tam 10 hücum ribaundu şansı veriyorsun. İyi savunma yapıp, top çalıyorsun, gidip boş turnike kaçırıyorsun. Evinde 90 sayı atan Real Madrid’e 40 dakika boyunca potayı göstermeden, 61 sayıda tutup, ama 8 faul kaçırıp sadece 56 sayı atabilmek, yapılan o kadar hazırlanmayı, sahada gösterilen mücadeleyi, yani bir çuvar incili berbat etmekten başka birşey değil.
Oyuncuların hatası
Bu maçı Obra değil, oyuncular kaybetti. Tempoyu Fenerbahçe belirledi. Sahada Fenerbahçe’nin istediği basketbol oynandı ama kazanan Real oldu. 25. dakikada skor 32-39’du. Kenardan gelen Llull iki dakikada 6 sayı atıp takımı ateşledi, sezon boyunca dökülen Fernandes 3/3 üçlük attı o kadar. Real’in hücum anlamında aklımızda kalan görüntüleri bunlardı. Ama Fenerbahçe’nin hiç yok. Akılda kalanlar kaçan 8 serbest atış ve kolay yakın mesefe şutları... Bu sonuçla, ilk dört hayal gibi görünüyor. Ama şunu da gördük ki, CSKA’yı deplasmanda yenen, Real Madrid deplasmanında galibiyeti kendi hediye eden Fenerbahçe, tüm oyuncuları ile sağlıklı bir şekilde sahada olursa, rakip kim olursa olsun saha avantajı bulunmasa da eleyip, Final-Four’a kalabilir.
Alışılmadık senaryo!
Real Madrid-Fenerbahçe maçı öncesi, gözler Abdi İpekçi’deydi... Galatasaray kazansaydı, sonuç Fenerbahçe’nin işine yarayacaktı. Ama daha maç başlamadan kendi taraftarı Galatasaray’a Türkiye Ligi ve Eurocup şampiyonluğu kazandıran Ergin Ataman’a küfürlü tezahüratta bulundu. Ataman da bunu içine sindiremeyip, soyunma odasına gitti. 5 dakika sonra geldiğinde, maç da bitmişti. Kolay değil. Tam oyun başlayacak coachun salonu terk ediyor. Oyuncularda ne motivasyon kalır, ne oynama isteği. Üstüne üstlük Baskonia’nın 14/22 gibi olağanüstü bir üçlük yüzdesi geldi. Bu iki şoku, Galatasaray
Takımı kaldıramadı!...
Ergin Ataman’ın en büyük hatası, ilk başta kendisine istifaya davet eden grupla muhattap olması oldu. Kulaklarını tıkayıp, işini yapmaya devam etmeliydi. Sonuç mu? Bu şartlarda Ergin Ataman’ın artık Galatasaray’ın başında olması zor gibi görünüyor. Yaklaşık bir aydır süren bu gerginliğe yönetimin sessiz kalması da kabul edilir bir durum değil. Taraftarın, antrenörüne küfür ediyor, çıkıp ‘gık’ demiyorsun, ya da diyemiyorsun, sana şampiyonluklar kazandıran coachunun arkasında duramıyorsun. Galatasaray yönetimi bir karar vermeli. Sahada şampiyon olanların mı, yoksa tribünlerin bir bölümünün mü yanında olacak?