‘’Avrupa değil Türkiye kupası‘’
Kadınlar Eurocup artık bizim. Yıllardır kadın basketboluna önemli yatırım yapan Türkiye, bu yıl başarının sınırlarını oldukça yukarı taşıdı. Eurocup’ta yarı finale tam 4 Türk takımı kaldı. Sezon başından bu yana kupayı domine eden Galatasaray, Yakın Doğu ve AGÜ’nün yanı sıra son anda Euroleague’den elenen Hatay, şampiyon olabilmek için birbirleriyle mücadele edecek. Aslında bu 4 takım geçtiğimiz hafta PTT Türkiye Kupası’nda kozlarını paylaşmıştı. Şimdi Eurocup’ı da Türkiye Kupası’na çevirdiler. Bir yerde, İzmir’de düzenlenen Türkiye Kupası’nın rövanşı oynanacak.
Hak eden kazansın
Orada zafere finalde AGÜ’yü yenen Yakın Doğu Üniversitesi ulaşmıştı. Son dönemdeki formu ve kadro kalitesi ile onlar bir adım önde dursa da, Avrupa maçları farklı rotasyonlarla oynanacağı için, 4 takımın da bana göre şampiyonluk şansı eşit. Yazın oynanacak olan Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonası öncesi de bu durum moral ve özgüven kazanmak açısından önemli. Her ne kadar çok fazla Türk oyuncu sahada yer almasa da, önemli dakikalar ve sorumluluk alan basketbolcularımız var. Ülkemizin gururu olan, bize bu onuru yaşatan 4 takımın oyuncu, teknik kadro ve yöneticilerine de ne kadar teşekkür etsek az. Artık Kupa Türkiye’nin. Şampiyonluk garanti. Bakalım o kupayı kaldırmak hangi kulubümüze nasip olacak. Hak edenin kazanması dileğiyle.
‘’Efes'e ağır darbe‘’
Bamberg, iddiası olmasa da, sezon başından beri aynı basketbolu oynayan, disiplinli, düzene sadık kalan bir takım. Böyle potansiyelli bir ekibi, ‘nasıl olsa yenerim’ havasında oynarsan yenemezsin. Evinde kazanacağı bu maç Efes’i fazlasıyla rahatlatacaktı belki ama şimdi kalan haftalarda maksimum galibiyet almaya çalışmak zorunda. Maça Brown’un yanı sıra Cedi’nin müthiş oyunuyla başlayan Efes, ilk çeyreği 23-17 önde tamamladı.
Devamı da böyle gelecek gibi düşündüler belki ama 2. periyodun başında yaşadıkları şok sonrası, bir daha da toparlanamadı Efes. Bamberg, kenardan gelen Lo’nun üçlükleri, müthiş bir oyun zekasına sahip Miller’ın hem atıp hem attırması, Radoseviç’in pota altındaki hakimiyeti ile 4.5 dakikada 16-0’lık seri yakaladı ve 33-23 öne geçti. İkinci yarının başında da Miller, Lo ve Heckman’ın üçlükleri ile fark 19 (39-58) oldu, geri kalan dakikalar formalite icabı oynandı. Geçen ay, MVP seçilen Heurtel’e verilen ödül yaramamış. Onun yanı sıra takımın diğer oyun kurucuları Granger ve Doğuş da yokları oynayınca, maçın içine hiç giremedi Efes. Bamberg, haklı bir galibiyet alırken, Efes’i de sıkıntıya soktu.
‘’Fener'in kaybı sadece prestij‘’
Euroleague’de sona yaklaşırken, puan olarak olmasa da prestij açısından bir kayıp yaşadı dün Fenerbahçe...
Baskonia’da küçük düşürücü bir yenilgi alan Sarı- Lacivertliler’in, mental olarak bu maça farklı motive olması bekleniyordu. Nitekim gerek Obradoviç, gerekse oyuncuların açıklamaları bu yöndeydi. Belki aşırı motivasyon ters tepti ama 40 dakika boyunca kendi oyunundan çok uzak bir Fenerbahçe izledik Ülker Arena’da. İşin mücadele yönünde sorun yoktu belki ama özellikle Sloukas’ın olmadığı dönemde Bobby Dixon’un da Fenerbahçe forması altında en kötü performanslarından birini sergilemesi hücumları fazlasıyla sıkıntıya sokmuştu. Nitekim maçın büyük bölümünü oyun kurucu olarak oynayan Bogdanoviç, kendi skorunu atarken, diğerlerini devreye sokmayı pek başaramadı. Udoh’un yokluğunda pota altı savunması da aksadı.
Baskonia kısaları, Fenerbahçe potasına çok kolay turnikeler bıraktı. Ribauntlarda da rakibe ezilince, Kanarya’nın tek şansı taraftarını devreye sokup, baskılı savunma ile Baskonia’yı yıpratmaktı. Bunda da bir dönem başarılı oldular. Kaliniç ve Bogdanoviç’in üçlükleri ile 4. periyotta 10 sayıdan gelip farkı 1’e kadar indirdiler ama Beaubouis’in soğukkanlığı, attığı kritik üçlük, maçı Baskonia’ya getirdi. Fenerbahçe kazansaydı, bu galibiyet kendisinden çok Efes ve Darüşşafaka’ya yarayacaktı. Panathinaikos’un da yenildiğini gözönüne aldığımızda Kanarya’nın ilk dört hedefinde değişen birşey olmadı. Ama yaklaşan Play-Off öncesi sakatlıklar, bazı oyuncuların formsuzluğu, hücum organizasyonunda yaşanan sorunlar, bu yenilgiden daha önemli bence. Gecenin tek olumlu yanı Bennett’in katkı yapmaya başlaması oldu. Keza Melih’in kenardan gelip yine iki üçlük atması, takıma enerji katması da önemliydi
‘’Kaf Kaf'tan müthiş final‘’
İlk yarıda her şey Beşiktaş Sompo Japan’ın istediği gibi gidiyordu. Tribünlerdeki gerginlik ev sahibine yaramış, ortamdan hakemler de etkilenmişti. Weems ve Clark’ın üçlükleri ile 15. dakikayı 38-29 önde geçen Kartal, soyunma odasına da da 51-37 önde gidiyordu. Karşıyaka’da Green, Owens ve Muhammed 3’er faul almış, coach Markoviç, Owens ve devre bittikten sonra İzmir
ekibinin kenar yönetimine teknik faul çalınmıştı. İkinci yarıya teknik faul+üç sayılık basket ile başlayan Kartal, 5 sayıya ihtiyacı olduğu maçta farkı 18’e çıkarmıştı bile: 55-37. Tribünler coşmuş, Beşiktaş iyice havaya girmişti. Tüm faktörler, ev sahibini tura yakın gösteriyordu. Ama Pınar Karşıyaka, tüm bu olumsuzluklara rağmen asla geri adım atmadı, pes etmedi, inatçı karakterini yine sergiledi. İlk maçın kahramanı Green liderliğinde maçın içine girmeye başlayan Kaf Kaf, Summers’ın iki üçlüğü ile Beşiktaş’ı panikletti. Gerisi ise çorap söküğü gibi geldi.
Maçlar sahada kazanılıyor
Oyun kurucularından verim alamayan Kartal, hücum ritmini tamamen kaybetti. Karşıyaka ise Green, Ponitka, Brown ve Summers’la kolay sayılar buldu. İkinci yarıda tam 53 sayı atan İzmir ekibi sonuna kadar hak ettiği turu almayı da bildi. Beşiktaş sezon başından bu yana sergilediği performansla belki kupanın en büyük şampiyonluk adayı olarak gösteriliyordu. Ama maçlar sahada
kazanılıyor. İki maçta da rakibinden daha çok mücadele eden, daha çok yüreğini ortaya koyan taraf olan Karşıyaka, Final- Four’un kapısına dayanan taraf oldu.
‘’İki takım için de zor‘’
Aynı rakiple bir haftada üç kez oynamak iki takım için de zordur. Atacağınız adım, yapacağınız hamle önceden tahmin edilebilir.
Beşiktaş ve Karşıyaka, sanki Play-Off serisi oynuyor gibi oldular. Bu nedenle farklı bir şeyler denemek durumundalar. Turu geçen Şampiyonlar Ligi’ne kalacak. İki takımın bugüne kadarki performansına baktığımız zaman Beşiktaş Sompo Japan kadro derinliği ve kalitesi ile favori görünüyordu. Ama Pınar Karşıyaka da geleneği olan bir takım. Oynadıkları iki maçta da mücadeleci ve inatçı kimliklerini ortaya koydular.
Çok sert ve kıran kırana bir rövanş olacağını düşünüyorum. Kazanan çeyrek finale kalacak ve Final-Four’a bir adım daha yaklaşacak. Hak edenin turu geçeceği, Türk basketbolunun kazanacağı bir gece olması dileğiyle...
‘’Ligin kralı Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe ile Darüşşafaka Doğuş arasındaki maçlar müthiş bir çekişmeye sahne oluyor. Kanarya, Euroleague’de iki kez mağlup olduğu tek takım olan Darüşşafaka’yı ligde bir kez daha yenip liderlik yarışını sürdürdü: 79-76. Bitime 4 dakika kala 71-61 öne geçen Sarı- Lacivertliler, sırasıyla Wilkekin, Anderson ve Wanamaker’ın üçlüklerine engel olamayıp 13-2’lik seriyle 74-73 geri düşse de, Bogdanoviç’in kritik basketleri sonucu belirledi. Skor 79-76’yken Darüşşafaka Doğuş hücumunda Fenerbahçe savunması büyük bir gaflete düşüp, ‘taktik faul’ yapmayıp rakibe iki üçlük atış fırsatı tanıyınca, Obradoviç’i çıldırttı. Ama Clayburn ve Wilbekın’ın üçlükleri girmeyince, Sarı-Lacivertliler, son savunmada hata yapmasına rağmen, kazanmayı bildi.
Dixon ribauntları topladı
Bobby Dixon, maç boyu takımın en istikrarlı oyuncusu olurken, 18 sayı attı, sahanın en kısası olmasına rağmen 6 ribauntla, bir kez daha takımın en çok ribaunt alan oyuncusu oldu. Wanamaker’la çarpışıp elmacık kemiğinden sakatlanan ve ikinci yarıda oynayamayan Udoh’un yokluğunda dakika alan Ahmet, yine çok faydalı oynadı. Sezon öncesi hazırlık maçı dahil bu yıl Fenerbahçe’yi 3 kez yenen, ligde son topta kaybeden Darüşşafaka yine benzer bir senaryoyla salondan mağlup ayrıldı. İlk maçta Wanamaker son şutu sokamamıştı, dün ise Clayburn. Yine Fenerbahçe’ye fazlasıyla zorluk çıkardılar ama bu kez kazanan taraf olamadılar. Blatt’in, iki 4 numarası Harrangody ve Moerman’ı aynı anda dışarıda tutması da, ilginç bir tercihti.
‘’Her zaman hazır‘’
Melih Mahmutoğlu, Fenerbahçe’ye geldiği günden bu yana oyununu çok geliştirdi. Daha önce sadece şutör kimliği bulunan Melih, çabuklaştı, potaya gitmeye başladı, en önemlisi savunma yönüne de artılar kattı. Bu yıl onun oynadığı pozisyona Nunnally transferi de yapılınca, özellikle Euroleague’de aldığı dakikalar çok azaldı.
Ama o, önceki günkü maç da gösterdi ki, hem fizik, hem de mental olarak hep hazır. Belki Bogdanoviç ve Nunnaly faul problemine girmese, Obradoviç’in maç planında yer almayacaktı ama ilk yarıda hiç oynamadan, ikinci yarıya ilk beşte başladı. 8 dakika içinde kullandığı 4 üçlüğün tamamında isabet buldu. İnanılmaz bir performans sergiledi Melih. Gerçi üçlük atmak onun işi. Çok da şaşırmamak gerekiyor ama sezonun genelinde çok güvenilmeyen, fazla süre alamayan bir oyuncunun, az zamanda büyük iş başarması, sık karşılaştığımız bir durum değil.
Rotasyon zafere taşıyor
Melih’in yanı sıra, Ahmet’in, Antiç’in, Bennett’in da rotasyona giriyor olması, en çok Obradoviç’in işini kolaylaştırıyor. Sezon başında olsa, Sloukas ve Vesely’nin yokluğu takımı daha fazla yıpratabilirdi belki ama artık geniş rotasyon ve oynayan herkesin katkı yapması, eksiklere rağmen böyle zor deplasmanlarda Fenerbahçe’yi zafere taşıyor.
‘’Fenerbahçe söktü aldı‘’
Sloukas ve Vesely gibi iki önemli isim yoktu belki ama Fenerbahçe takım olarak kazanmayı başardı Kaunas’ta.
13 bin kişi önünde, köklü bir basketbol geleneğine sahip bir takımı, eksiklere rağmen yenebilmek kolay iş değil. Ama çok iyi savunma yaptı Sarı-Lacivertliler, 40 dakika boyunca müdafaya konsantreydiler ve en ufak bir taviz vermediler. Kaunas’ın kolay bir basketini hatırlamıyorum. Hücumda zaman zaman zorlandılar ama disiplinli oyun, Udoh’un oyun kurucu gibi topa yön vermesi, 3. çeyrekte Melih’in 8 dakikada 4/4 üçlük oranı ile 12 sayı atması bütün ibreyi Fenerbahçe lehine çevirdi. Bogdanoviç ve Nunnaly 3’er faul almasa belki Melih oyuna bile girmeyecekti ama kaderin cilvesi, can sıkıcı faul problemi Fenerbahçe’nin galibiyet anahtarı oldu.
Sakatlıktan çıkan ve ilk yarıyı felaket oynayan Datome her zamanki gibi karar anlarında başrol oyuncusu oldu. 14 sayı atan Bogdanoviç, tam 7 top çalıp savunmada kariyer rekoru kırarken, oyunun her iki alanında da büyük katkı yaptı. Son maçta 5 blok yapan Udoh, dün 4 blok, 1 top çalma ile savunma krallığını ilan ederken 16 sayı ve 5 asistle oynayıp, adeta resital sundu. Kanarya’nın hedefi doğrultusunda çok önemli bir galibiyetti. Zalgiris de son kozunu oynamıştı ama dün havlu attılar. Kalan 6 maçın 4’ü İstanbul’da. Fenerbahçe artık ilk dörtü garantiledi diyebiliriz. Bu da Final-Four yolunda Kanarya’ya büyük avantaj sağlayacak.