‘’Son sözü Banvit söyledi‘’
İki takımın da birbirini kontrol ettiği, fazlasıyla önlem aldığı, çok zevkli olmayan ama çekişmeli bir maç izledik. Banvit, Beşiktaş’a bu yıl belki de en kötü hücum performansını sergiletti. Kendi de ilk 3 periyot yüzde 30’larda şut atmasına rağmen, oyunda kalmanın meyvesini son çeyrekte topladı. Akıllı oynadılar, Beşiktaş’ın en önemli hücum opsiyonu Stimaç’a giden pas yollarını kapadılar. İki takım da birbirini dışarı itti, son çeyrekte Chapel, Tolga, Orelik ve Theodore ile üçlükleri sokan Bandırma ekibi, sonuca gitmeyi başardı.
Siyah-Beyazlılar, Stimaç’ı kullanamasa da, Roll ve Clark’la skoru hep önde götürdü. Ama oyunu koparacak farka bir türlü ulaşamadı. Match-up alan savunması uzun süre başarılı oldu. Theodore’u, Kenan’la etkisiz hale getirmeyi planlamışlardı, nispeten de başarılı oldular. Ama Banvit’i oyundan düşüremeyince, kendileri düştü. 3. periyodun sonlarına doğru, skor 48-42 Siyah-Beyazlı ekibin lehineydi, 5 dakikada 13-2’lik seriyle Banvit 57-50 öne geçti, bir daha da rakibine yakalanmadı.
Sürpriz sayılmaz
Bandırma ekibi de kusursuza yakın savunma yaptı. Önce Beşiktaş’ı durdurdu, sonunda da ölümcül darbeyi vurdu. İlk üç çeyrek 4 sayıda kalan Orelik, son bölümde 8 sayıyla sahanın yıldızı Theodore’a fazlasıyla yardımcı olurken, genç Tolga Geçim de sahanın her iki yönünde de takıma büyük katkı verdi.
İlk üç maç sonunda Fenerbahçe’den sonra, Beşiktaş da İstanbul’a dönüyor. Ama bu kupanın bir tane favorisi yok. Kim kazanırsa kazansın, bence sürpriz sayılmayacak.
‘’Kaf-kaf turladı‘’
Ankara’da dün başlayan İntegral Forex Türkiye Kupası’nda ilk yarı finalist Pınar Karşıyaka oldu. İlk kez Türkiye Kupası oynayan Yeşil Giresun karşısında maça çok iyi başlayan İzmir ekibi, Brown’un 3/3 isabet oranı ile attığı üçlüklerle üstünlüğü ele aldı. Green de skora katkı yapınca ilk periyot 30-19 sona erdi.
Giresun, hücumda bir türlü organize olamazken, İzmir ekibi Muhammed’in sayıları ile 16. dakikada 42-24’lük üstünlük sağladı. Brown kaçırmadan atmaya devam ederken devre de 48-31 Yeşil-Kırmızılı ekibin lehine sonuçlandı.
Yeşilgiresun’un çabası yetmedi
Yeşil Giresun ikinci yarıda maça ortak olmaya çalıştı ama Muhammed, Green ve Brown ile dış atışlar bulan Pınar Karşıyaka farkın kapanmasına izin vermedi. 3. periyot 46-62 sona erdikten sonra savunmayı sertleştirip pres yapan ve rakibi top kayıplarına zorlayan Giresun, yavaş yavaş gelmeye başladı.
Doğuş ve Gill ile skor üreten Karadeniz ekibi 35 saniye kala farkı 5 sayıya kadar indirdi: 73-78. Ama taktik faulleri iyi değerlendiren Karşıyaka salondan 85-79 galip ayrılıp, yarı finale kalmayı başardı.
‘’Anadolu Efes'in dediği oldu‘’
Bu yıl iki takım 3 kez karşı karşıya gelmiş, 3 maçı da Fenerbahçe kazanmıştı. Anadolu Efes’in üst üste 4. kez kaybetmemesi için, farklı birşeyler yapması gerekiyordu.
Son maçlarda ‘oyun değiştirici’ rolündeki Doğuş, dün de Efes’in bu sezonki Fenerbahçe’ye karşı talihini değiştiren isimlerin başında geldi. Onun rakip kısalara yaptığı baskı ve verdiği enerji tüm takıma yayıldı. Öyle ki, geldiği günden bu yana savunmasıyla eleştirilen Heurtel bile 2 top çaldı. Savunmada rakibine bir kez bile geçilmedi. O zaman akıllara şu soru geliyor. Madem, Heurtel böyle savunma yapabiliyordu, iki yıldır niye bırakın savunma yapmayı, savunma adına en ufak bir çaba sarf etmiyordu?
Heurtel’in 2, Doğuş’un 4, Efes’in toplamda 13 top çalıp Fenerbahçe’nin bütün hücum ritmini bozduğu maçta, ribauntlar da fazlasıyla belirleyici oldu. Fenerbahçe’nin son dönemde enerjisinde düşüş var. Darüşşafaka’ya kaybettikleri Euroleague maçında da rakibe çok fazla hücum ribaundu vermişlerdi. Dün de Anadolu Efes, tam 16 hücum ribaundu alarak, rakibin sinirlerini de fazlasıyla bozdu. Tam 15 kez fazla hücum etti. Böyle bir maçta potaya rakipten 15 az top atıyorsan, kazanma şansın da çok az olur. Efes, işin mücadele kısmında çok ağır basarken, Heurtel, Cedi ve Honeycutt’la kritik üçlükler bulup hak ettiği galibiyete ulaştı.
Hata yaptılar
Fenerbahçe son iki derbide alışık olmadığımız görüntü çiziyor. Özellikle Vesely veUdoh gibi Euroleague’in en etkili uzunlarına sahip olmalarına rağmen ribauntlarda ezilmeleri oldukça şaşırtıcı. Oyun kurucular da baskı altında çok hata yaptılar. Zaten, oyunda fark yaratan Efes’in kısalarının, Fenerbahçe oyun kurucularına büyük üstünlük sağlamaları oldu.
‘’Devler Ankara'da buluşuyor‘’
Anadolu Efes-Fenerbahçe
Ligin zirvesinde yer alan bu iki takım, bu sezon üç kez karşılaştı, üç maçta da gülen taraf Fenerbahçe oldu. Obradoviç, bu yıl Efes’in başına geçen Perasoviç’e, bir Cumhurbaşkanlığı, bir lig, bir de Euroleague maçında üstünlük sağladı. Fenerbahçe’de Bogdanoviç’in iyileşmesi, yapılan takviyeler, sezon başında formsuz ve hiç oynamayan oyuncuların rotasyona girip katkı yapması, takımı olumlu etkiledi. Efes çok inişli-çıkışlı bir sezon geçiriyor. Bazen mükemmele yakın oynarlarken, bazen bambaşka bir takım görüntüsüne bürünüyorlar. Bu seride belirleyici olan Efes’in performansı olacak. Fener’in aşağı yukarı nasıl oynayacağı belli ama Efes için her maç ayrı bir hikaye yazılıyor. Kupanın sürprizlere gebe olduğunu düşündüğümüzde, her türlü sonuç çıkabilir ama kazananın final kapısı büyük oranda aralanmış olacak.
Yeşilgiresun - Pınar Karşıyaka
Pınar Karşıyaka, sorunlu bir şekilde Ankara’ya geliyor. Ligde alınan seri yenilgiler ve Şampiyonlar Ligi’nde kaybedilen Frankfurt maçı sonrası coach Markoviç, ‘görüşme odası’na alındı. Ankara’da alınacak kötü bir sonuç, onun da kaderini belirleyecek gibi görünüyor. Yeşil Giresun, takımın en skorer ismi Okben’i, Darüşşafaka’ya gönderdikten sonra bocalar gibi olsa da ritminden çok fazla birşey kaybetmedi. Altyapılarda madalyalar kazanan genç yıldızların yanına aldıkları yabancılarla ‘proje’ takımı oldular. Bu proje de şimdiye kadar çok iyi işler yaptı. Geleneği ve tecrübesi olan Karşıyaka favori gibi gözükse de, formsuz olmaları, Giresun’un tecrübesiz ama enerjik bir takım olması bu eşleşmeye renk katacak.
Beşiktaş S.Japan - Banvit
İki takımımız, FIBA Şampiyonlar Ligi’nin de şampiyonluk adayları arasında. Ufuk Sarıca yönetiminde, gerek lig, gerekse Avrupa’da çok iyi bir sezon geçiren Beşiktaş, Ankara’ya da iddialı geldi. Oynadığı basketbol, geniş ve güçlü kadrosu ile Euroleague takımlarına kafa tutacaklardır. Ligde Bandırma’da oynanan maçta Banvit’i devirmişlerdi. Şimdi rövanşı vermemeye çalışacaklar. Banvit de, haftanın kapanış maçında Galatasaray Odeabank’ı çok farklı yendi. Bu galibiyette Furkan ve Tolga gibi iki genç yıldızın ön plana çıkması Türk basketbolu açısından da sevindirici. Filipovski yönetimindeki Banvit, ligde Galatasaray, Darüşşafaka ve Efes gibi 3 Euroleague takımını yendi. Çok dirençli ve inatçı bir takım görüntüsündeler. Çok ortada bir seri olacak. Buradan çıkacak takımın da şampiyonluk şansı olduğunu düşünüyorum.
Galatasaray Odeabank- Darüşşafaka Doğuş
Euroleague’de mücadele eden iki takım, Ankara’ya form olarak çok iyi durumda gelmedi. Galatasaray, kadrosundan bir çok oyuncuyu gönderirken, istikrar sorunu yaşıyor. Barcelona deplasmanından sonra Banvit karşısında dibe vurmaları bunun göstergesi. Ama Ergin Ataman bu seviyelerde çok tecrübeli. Rakibe göre takımı hazırlayıp, onları şaşırtabiliyor. Darüşşafaka Doğuş, Wilbekın’ın sakatlanmasından sonra üst üste 5 maç kaybetmişti. Ardından Fenerbahçe ve Gaziantep’i yendiler. Onsuz oynamaya alışmaya başladılar gibi ama kazandıkları maçlarda da çok zorlandıklarını söyleyebilirim. Bu seride de günlük performanslar belirleyici olacak. İki takım da şampiyonluk hedefinde. Kazananı önceden kestirmenin çok güç olduğu bir eşleşme izleyeceğiz
‘’Banvit'in gençleri Aslan'ı yıktı!‘’
Galatasaray Odeabank, Bandırma’ya, Barcelona galibiyetinin morali ile gelmişti. Nitekim bu özgüvenle maça başladılar. Cim Bom, ilk çeyrekte kullandığı ilk 8 üçlüğün 6’sında Göksenin, Sinan ve Micov’la isabet bulunca 26- 21’lük üstünlük sağladı. İkinci periyotta ise Muriç-Chappel ikilisinin yerine ülkenin yıldız adayları Tolga Geçim ve Furkan Korkmaz girdi.
Bu ikilinin etkili oyunuyla toparlanan Banvit, 24-14’lük seriyle soyunma odasına 45-40 önde gitti. Coach Filipovski, ikinci yarıya maça başlayan beşle çıktı. Galatasaray, yine oyunun
başında olduğu gibi dış atışlarda etkili olurken, Pleiss’ı de pota altında kullanınca 12-0’lık bir seriyle 52-45’lik üstünlük yakaladı. Ama Furkan ve Tolga, bu gidişata yine ‘hayır’ dedi. Altyapı milli takımlarından da birbirlerini çok iyi tanıyan bu ikili, takımın patronları gibi davranmaya başlamış. ‘Burada bizim sözümüz’ geçer tavırları, gençlerden görmek istediğimiz özgüven işaretleriydi aslında. Nitekim bu özgüvenle Banvit, Galatasaray’ı sahadan sildi.
Takip eden 13 dakikada Bandırma ekibi 34-5 gibi inanılmaz bir seri yakaladı, 38. dakikada skor 79- 57 oldu. Galatasaray 15 dakikada sadece 5 sayı atabilmişti. Tolga-Furkan ikilisi ise toplamda 20 sayı, 12 ribaunt ve 8 asistlik bir performans sergileyip Galatasaray’ı İstanbul’a eli boş gönderdi. Bu performans, milli takım için de fazlasıyla umut vericiydi. Umarız devam gelir.
‘’İhtiyacı olan kazandı‘’
Wilbekın’ın sakatlanmasıyla üst üste 3 Euroleague, 2 de Türkiye Ligi maçı kaybeden Darüşşafaka Doğuş’un, şiddetle kazanmaya ihiyacı vardı. Blatt, kaybedilen 5 maç sonrası farklı bir şeyler yapmak zorundaydı. Fenerbahçe karşısına ilk kez iki 5 numarası Furkan ve Ziziç’le beraber, alan savunması yaparak başladı maça. Obradoviç ise 4 kısa ile sahadaydı.
Maç öncesi plan Darüşşafaka açısından tutmamıştı. Hücumda hiçbirşey üretemiyorlar, sadece Anderson’un bireysel katkıları ile skor bulabiliyorlardı. Fenerbahçe ise Dixon ve Bogdanoviç’le oyun kurup, potaya çok rahat gitti, ilk periyotta 20- 10’luk üstünlük sağladı.
Daçka, ikinci yarıda alan savunmasından vazgeçince Fenerbahçe’yi de oyundan düşürdü. Bunda Obradoviç’in rotasyona girdikten sonra kenar oyuncularından hiç katkı alamamasının da payı vardı. Özellikle Sloukas son derece verimsiz oynadı. İlk periyot Kaliniç’in etkisiz hale getirdiği Wanamaker, Sloukas’ın savunmasında bir anda 4 sayı bulunca, hem kendi rahatladı hem de takımı oynatmaya başladı.
Daçka, girmeyen şutların da hücum ribaundunu gerek Ziziç, gerekse Furkan’la alıp fazlasıyla ikinci şans sayısı bulunca, bütün momentumu lehine çevirdi. Kalan üç periyotta, Fenerbahçe sadece Bogdanoviç’in eline bakmak zorunda kaldı. Hal böyle olunca da sadece 65 sayı atabildiler. Ziziç ve Furkan iki pota altını domine ederken, Obradoviç’in ısrarla 4 kısayla sahada kalması da ilginç bir tercih oldu.
İkinci yarıda Clyburn’ün attığı üst üste 3 üçlük de, Darüşşafaka’yı fazlasıyla rahatlattı. Basketbol kalitesi üst düzeyde bir maç olmadı belki ama son derece sert, iki takımın oynamaktan çok rakibe önlem almaya çalıştığı bir 40 dakika izledik. Kazanan, ligin ilk yarısında olduğu gibi yine David Blatt oldu. Daçka bu sonuçla, riske ettiği Play-Off şansını sürdürdü. Ama halen önlerinde çok zor bir fikstür var.
Fenerbahçe kazansaydı ilk 4’ü ve saha avantajını büyük ölçüde garantileyecekti. Ama onların fikstürü rakiplerine oranla kolay. Daçka, kaybetseydi belki havlu atacaktı ama Fenerbahçe için kayıp büyük olmadı.
‘’Efes'in doğuşu‘’
Play-Off sınırındaki Anadolu Efes’in mutlaka kazanması gereken bir mücadeleydi. Ama Efes, öylesine istikrarsız ki, bir hafta önce Kızılyıldız’ı kusursuza yakın bir oyundan sonra Belgrad’da deviren takımdan adeta eser yoktu Abdi İpekçi’de... Önceki haftaya göre gece ile gündüz kadar farklı oynayan Efes, ikinci yarıda Doğuş’un ateşlemesiyle gün ışığını gördü. Maça 4 hücumda isabetsiz 3’lük denemesi ile başlayan Efes karşısında, sürekli potaya giden Milano 10-0 öne geçti.
Sanders, Dragiç attıkça attı. 15. dakikada fark tam 19 olmuştu: 27-46. Efes ise sürekli top kaybediyor, acele şutlar kullanıyordu. Doğuş ve Kirk’in kenardan gelip savunmaya biraz sertlik kazandırması ve hücuma katkı yapması ile devre 40-54 sona erdi. İkinci yarıya ise Efes üçlük yağmuru ile başladı. Cedi, Granger, Honeycutt, Heurtel ve Thomas’la bu periyotta tam 7 üçlük buldu ekibimiz. Doğuş’un kaptığı toplar ve attığı sayılarla Efes 19 sayı geri düştüğü maçta beraberliği yakaladı: 74-74. Milano tekrar 81-74 öne geçti ama Efes’in bırakmaya niyeti yoktu. Heurtel’in kritik basket faulu, Doğuş’un 5 Milano’lunun arasından attığı smaçla öne geçen Lacivert-Beyazlılar, son iki savunmayı da müthiş yapınca, kazaya kurban gitmedi.
‘’Aslan sonunu getiremedi‘’
Maccabi’yi farklı yenen, Fenerbahçe deplasmanında 3 periyot çok iyi oynayan Galatasaray Odeabank, Panathinaikos karşısına fazlasıyla umutlu çıkmıştı. Nitekim, maça çok özgüvenli başladı Cim Bom. Micov ve Göksenin’le üçlükler bulan Sarı-Kırmızılılar, bir anda 20-9 öne fırladı. Ama hücum performansı savunmaya yansımadı. Panathinaikos doğaüstü bir üçlük yüzdesi ile oynarken, Galatasaray savunmasının da onları yeteri kadar rahatsız ettiğini söyleyemeyiz. Feldein kullandığı ilk 5 üçlüğün tamamında isabet bulurken, Atina ekibi 8/12 üçlük isabet oranı ile devreyi 43-40 galip bitirdi. Bu yüzde düşer diye bekliyorduk ama Panathinaikos, bıraktığı yerden devam etti. James ve Calathes’in üç sayılık basketleri ile ikinci yarının başında fark 14’e çıktı: 46-60.
Çok yanlış tercihler
Galatasaray, Ergin Ataman’ın aldığı mola sonrası bir hamle daha yaptı. Schilb 3 dakika içinde 10 sayı atarken, Diebler iki üçlükle ona destek verdi. Skor bir anda 64-65 olmuş, tribünler coşmuştu. Ama yorgunluğun yanı sıra Fitipaldo, hücum ve savunmadaki çok yanlış tercihleri ile geri dönüşte gösterilen çabayı heba etti. Panathinaikos oyunun kontrolünü tekrar eline alırken, son bölümde Calathes’in oyun zekası sonucu belirledi. Sarı-Kırmızılılar, bu sonuçla çeyrek final umudunu neredeyse tamamen bitirdi. Euroleague’de dönem dönem iyi basketbol oynadılar, iyi mücadele ettiler ama bu seviyelerde daha farklı şeyler yapmaları gerekiyordu. Özellikle yeni yabancılardan çok çok az verim alabilen Aslan, eski oyuncuları ile şansını deniyor ama bu durum hedefe ulaşma yolunda yeterli olmuyor