‘’Fenerbahçe söktü aldı‘’
Sloukas ve Vesely gibi iki önemli isim yoktu belki ama Fenerbahçe takım olarak kazanmayı başardı Kaunas’ta. 13 bin kişi önünde, köklü bir basketbol geleneğine sahip bir takımı, eksiklere rağmen yenebilmek kolay iş değil. Ama çok iyi savunma yaptı Sarı-Lacivertliler, 40 dakika boyunca müdafaya konsantreydiler ve en ufak bir taviz vermediler. Kaunas’ın kolay bir basketini hatırlamıyorum.
Hücumda zaman zaman zorlandılar ama disiplinli oyun, Udoh’un oyun kurucu gibi topa yön vermesi, 3. çeyrekte Melih’in 8 dakikada 4/4 üçlük oranı ile 12 sayı atması bütün ibreyi Fenerbahçe lehine çevirdi.
Bogdanoviç ve Nunnaly 3’er faul almasa belki Melih oyuna bile girmeyecekti ama kaderin cilvesi, can sıkıcı faul problemi Fenerbahçe’nin galibiyet anahtarı oldu. Sakatlıktan çıkan ve ilk yarıyı felaket oynayan Datome her zamanki gibi karar anlarında başrol oyuncusu oldu.
14 sayı atan Bogdanoviç, tam 7 top çalıp savunmada kariyer rekoru kırarken, oyunun her iki alanında da büyük katkı yaptı. Son maçta 5 blok yapan Udoh, dün 4 blok, 1 top çalma ile savunma krallığını ilan ederken 16 sayı ve 5 asistle oynayıp, adeta resital sundu.
Kanarya’nın hedefi doğrultusunda çok önemli bir galibiyetti. Zalgiris de son kozunu oynamıştı ama dün havlu attılar. Kalan 6 maçın 4’ü İstanbul’da. Fenerbahçe artık ilk dörtü garantiledi diyebiliriz. Bu da Final-Four yolunda Kanarya’ya büyük avantaj sağlayacak.
‘’İlk raund Kaf Kaf'ın‘’
Bu yıl ilk kez düzenlenen Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin son 16 turunda kaderin cilvesi, iki iddialı Türk takımı birbiriyle eşleşti. Mustafa Kemal Atatürk Arena’da, seyircisinin de
desteğini arkasına alan İzmir ekibi, çeyrek final yolunda küçük de olsa bir avantaj elde etti: 75-70. Maça sakatlıktan kurtulmaya çalışan Ponitka’nın müthiş performansı ile başlayan Kaf Kaf, ilk çeyreği 22-13 önde bitirdi. Ama gerek kadro gücü, gerekse bugüne kadar kupada gösterdiği performansla şampiyonluk adayı olan Beşiktaş Sompo Japan, kötü hücum etse de, aldığı hücum ribauntları ve rakibi top kaybına zorlamasıyla oyuna ortak oldu. Ponitka’ya nazire yapan Clark’la dengeyi kuran Kartal, 27-19’lük seriyle skoru 41-40’a getirdi.
Ribauntlarda büyük fark
İkinci yarıda Mike Green’le Karşıyaka kaçtı, Stimaç’ın pota altı sayıları ile Beşiktaş yakalamaya nçalıştı. Siyah-Beyazlılar, ribauntlarda 42’le 24 gibi inanılmaz bir üstünlük kurdu. Tam 19 hücum ribaundu aldı. İkinci şans fırsatlarından çok sayıda basket buldu ama kaybeden taraf oldu. Beşiktaş 63 şut denemesinde bulunurken, Pınar Karşıyaka 46 kez potaya şut atabildi. Böyle bir istatistikte kazanmaları mucize sayılabilirdi belki ama kazanmayı başardılar. 19’da 8 üçlük isabet buldular. Beşiktaş ise 16 üçlüğün tam 14’ünü kaçırdı. Sonucu belirleyen faktör de bu oldu zaten. Sonuca bence iki takım da çok sevinemedi. Kazanmak her zaman güzeldir. Ama 75-70’lik skor çok ortada. Rövanşta iki takımı da zorlu bir maç bekliyor olacak.
‘’Fener uzatmada kazandı‘’
Coach Obradoviç, sezon başına oranla lig maçlarında, Euroleague’de süre almayan oyuncularına yer veriyor ve as oyuncuları dinlendiriyor. Dün de Pınar Karşıyaka karşısında Vesely, Udoh ve Datome kadroda yoktu. Sloukas ise hiç oynamadı. Kanarya buna karşın çok zorlandı ama, uzatmada tecrübesiyle sonuca gitti. Cezası nedeniyle seyircisinden ve skorer J.Covan Brown’dan yoksun oynayan Pınar Karşıyaka son topa kadar maçın içinde kaldı hatta 0.2 saniye kala galibiyeti avucunun içine almıştı ama Dixon’un tecrübesiyle aldığı 3 sayılık faul sonrası 2 isabet bulması ile çekişmeli mücadeleyi uzatmaya taşıdı.
Berk sorumluluk aldı!
Uzatmada ise Nunnally ile 2, Dixon’la 1 üçlük isabet bulan Sarı-Lacivertliler, liderlik yolunda çok önemli bir galibiyete imza attı. Yeni transfer Bennett potansiyelli bir oyuncu. Zaman zaman bunu gösterdi. Ama halen takıma ve sisteme tam uyum sağlamayamış göründü. Özellikle savunma sahasında pozisyon hataları yapıyor. Obradoviç, uzun süredir oynamayan Berk’e en kritik anlarda sorumluluk verdi. Son haftaların formsuz ismi Sloukas’a hiç şans verilmezken, Berk aldığı sorumluluğu layıkıyla yerine getirdi.
Tecrübe farkıyla...
Zaten dar bir rotasyonla oynayan Karşıyaka, Brown’un yokluğundan fazlasıyla etkilenmiş göründü. Seyirci desteği onların için çok önemli. Boş salonda yine de iyi mücadele ettiler, kazanmayı hak edecek kadar oynadılar ama son gülen, daha yetenekli oyunculara ve tecrübeye sahip Fenerbahçe oldu.
‘’Efes'ten dev adım‘’
Anadolu Efes, fikstür avantajını kullanmaya devam ediyor. İlk yarıda inişli çıkışlı bir grafik çizen Efes, galibiyet serisini üç maça çıkardı ve yerini sağlama aldı. Müthiş bir hücum performansı sergiledi Lacivert-Beyazlılar, son dönemde düşüşte olan rakibi karşısında. Tam 14 üçlük isabeti buldu Anadolu Efes; attığı 34 basketin 26’sı asist üzerinden geldi. 26 asist yaparken, sadece 7 top kaybında bulunmaları, ne kadar doğru ve konsantre hücum ettiklerinin bir göstergesiydi.
Dunston’dan 5 blok
Sezon boyunca çok eleştirilen Heurtel’e son haftalarda birşeyler olmuş. Son derece olgun oynuyor, çok az hata yapıyor, en önemlisi savunmada efor sarfediyor. 21 sayı ve 11 asist. Eşine kolay rastlanan bir performans değildi Fransız’ın dün gece başardığı. Dunston 33 dakika oynadı, 15 sayı atarken, dün Udoh’un yaptığı gibi tam 5 blokla, savunmaya büyük katkı sağladı. Pota altının kralıydı resmen. Kenardan gelen Maksim, Thomas, Honeycutt ve Heurtel toplam 52 sayı attı. Bench katkısı bu seviye maçlar için çok önemli. Efes de bu katkıyı fazlasıyla aldı. Lacivert-Beyazlılar, kalan 7 maçın 4’ünü İstanbul’da oynayacak. İç saha performansı devam ederse, daha yukarılara tırmanma ihtimali de hayli yüksek
‘’Kanarya zafere uçtu‘’
İnanılmaz bir maç izledik Ülker Arena’da. İlk yarıda 10 fark olur da, ikili averaj da gelir mi diye düşünürken, az kalsın maç gidiyordu. Ama 4. periyottaki müthiş savunma, taraftarın işin içine girmesi ve gelen 18-2’lik seri, galibiyeti de Fenerbahçe’ye getirdi...
Maç çok çılgın başladı.
Olympiakos ilk 7 hücumun tamamında isabet bulurken, 12’si Green’den olmak üzere 5 dakikada tam 18 sayı buldu. Neyse ki Dixon ve Datome 2’şer üçlükle Fenerbahçe’yi skorda tutarken, Bogdanoviç’in resital sunduğu ilk yarı sonunda Kanarya 6 farkla soyunma odasına gitti. Herşeyin tersine döndüğü an 3. çeyreğin başı oldu.
Vesely üç faullü olduğu için Obradoviç, biraz da riskle Bennett’i sahaya sürdü. Amerikalı çok hata yapmadı belki ama etkisiz eleman gibiydi. O sahadayken Fenerbahçe’nin bütün hücum ritmi bozuldu. Sezon boyunda yüzde 30’la üçlük atan Papanikolau bu çeyrekte 3/3 üçlük isabet oranıyla takımını sırtlarken, gelen 22-7’lik seri ile salonda buz gibi bir hava estirdi.
Ama başta ‘Mustafa Kemal’in askeri’ Udoh olmak üzere kimsenin pes etmeye niyeti yoktu. Udoh, periyot başlarken bütün tribünleri ayağa kaldırdı. Bobby Dixon’un önde yaptığı inanılmaz baskı, Kaliniç’in Printezis’i harika savunması, maç boyu tam 5 blok yapan Udoh’un, pota altını karartması Olympiakos’u çaresiz bıraktı. Hücumda ise Bodganoviç ve Datome ikilisi işi bitirirken, Kanarya zafere uçtu.
Fenerbahçe bu galibiyetle ilk dörtteki yerini sağlamlaştırırken, 3. sıradaki Olympiakos’u geçme şansını ikili averaj nedeniyle azalttı. Gerçi fikstür avantajı hâlâ Fenerbahçe’de ama kalan 7 hafta sonunda Olympiakos’tan 2 galibiyet fazla alması gerekecek.
‘’Banvit sonuna kadar hak etti!‘’
Son yılların en görkemli, en hakedilmiş şampiyonluklarından birini kazandı Banvit... Önce Beşiktaş’ı, sonra Galatasaray’ı, ardında da Anadolu Efes’i devirdi mütevazı kadrosuyla ve tarihinde ilk kez bir Kupa kazandı Bandırma ekibi... Şampiyonluk onlara çok yakıştı. Kolay değil, 5 günde 3 maç, kendinden daha geniş kadroya sahip 3 rakiple mücadele etmek ve sonuna kadar ayakta kalmayı başarmak. Mükemmel savunma yaptılar, çok doğru hücum ettiler, en önemlisi şampiyonluğu herkesten daha çok istediler. Beşiktaş’ı 57, Galatasaray’ı 68, Efes’i de 66 sayıda tutmak hem de arka arkaya böylesine konsantre savunma yapmak her takımın harcı değildi. Ne Heurtel, ne Granger, ne Cedi, ne Thomas ritm bulabildi. Brown’un ekstra performansı olmasa, Efes 60’ları bile zor görecekti.
Theodore yıldızlaştı...
Hücumda Theodore çok ön plana çıkmış gibi görünse de, herşeyi paylaşarak oynadı Banvit. Theodore, Ankara’daki üç maçta adı gibi ‘Jordan’laştı. Her maçı 40 dakika oynadı, her dakika tepesinde onu sürekli yıpratmaya çalışan Göksenin ve Doğuş gibi savunma canavarları vardı. Böyle bir baskı altında oynayabilmek için fiziksel kondisyonun yanı sıra, çelik gibi sinirlere de hakim olmak gerekir. Theodore, sadece dünkü finalin değil, Türkiye Kupası’nın MVP’si oldu. Ona yapılan baskıda genç Tolga Geçim, elini taşın altına fazlasıyla koydu. Banvit’in hücum organizasyonlarında başroldeydi. Orelik, bütün turnuvayı çok istikrarlı oynadı. Dün kritik anlarda yine çok soğukkanlı kaldı, üçlükleri gönderdi. 11 sayı ve 11 ribauntla oynayan Vidmar, Dunston’u denize döktü. Kulig, Efes’e yakalandıkları anlarda öyle kiritik hücum ribauntları aldı ki, rakibin hevesini kursağında bıraktı. Oyuna 6’da 0 üçlükle başlayan Chappel de 7.’yi sokup, maçı bitiren isim oldu.
Filipovski’nin başarısı
Ve tabii ki coach Filipovski. Bandırma’ya bu sezon geldi, yeniden yapılandılar ama çok kısa zamanda çok büyük işler yaptı. Bu yıl Efes’i 2, Galatasaray’ı 3, Darüşşafaka’yı 1, Beşiktaş’ı da 1 kez yendiler. Hem daha sezonun yarısı. Kısacası, kesinlikle tesadüf değil, alın teriyle gelen bir şampiyonluk oldu Banvit için. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
‘’Theodore böyle istedi‘’
Theodore, Banvit için çok önemli bir isim. Neredeyse bütün maçı oynuyor. Dün Göksenin, onu olağanüstü savundu. Dakikalar 33’ü gösterdiğinde sadece 5 sayı atabilmiş, çok top kaybı yapmıştı. Ama Banvit’in inatçı bir oyun karakteriği var. Ne olursa olsun, bir şekilde oyunun içinde kalıyorlar. Bunu da savunma yaparak ve mücadele ederek yapıyorlar. Hücumları da disiplinli oynuyorlar. Göksenin yorulup doğal olarak kenara gelince, Theodore’u savunma görevi Diebler’a verildi. Diebler ikinci yarıda 4 üçlük atıp, takımın geri gelmesinde önemli rol oynadı ama Göksenin’in savunmasında canından bezen Theodore, ateş almıştı bir kere. 7 dakikada tam 15 sayı attı Amerikalı oyun kurucu, Banvit’in finale kalmasında yine başrolü oynadı. İnanılmaz bir performans sergiledi yine.
Bütün maçı oynayan Orelik, 5/6 üçlük isabetiyle Banvit’i ayakta tutan isimlerin başında gelirken, 10 sayı ve 9 ribauntluk performans sergileyen Kulig’in de katkısı büyük oldu. Coach Filipovski, elindeki sınırlı kapasiteye sahip oyuncularla sezon başından bu yana büyük iş yapıyor. Çok ön plana çıkmadı ama, ligde 3 Euroleague takımı Efes’i, Darüşşafaka’yı, Galatasaray’ı (2 kez) yenen Filipovski’nin takımı Ankara’da da önce Beşiktaş, sonra bir kez daha Galatasaray’ı devirip finale kalan ilk takım oldu. Genç oyuncular Tolga ve Furkan’a dakikanın yanı sıra sorumluluk veren Bandırma, hem gençleri, hem de maçları kazanmaya devam ediyor... Galatasaray da finali hak edecek mücadeleyi gösterdi. Özellikle 3. çeyrekte 8 sayı geriden gelip 14 sayılık diferansla 6 farkla öne geçip bütün ivmeyi lehlerine çevirmişlerdi. Micov, Sinan, Göksenin, Tyus ve Diebler harika oynuyordu ama devamını getiremediler. Ama aşırı efor sarfeden Göksenin’in doğal olarak yorulmasının ardından, onun görevini yerine getirecek ikinci oyuncuyu bulamamaları, İstanbul’a dönmelerine neden oldu.
Efes çok konsantre
İkinci maçta, Efes kaçtı, Karşıyaka kovaladı ama nefesi yetmedi. Anadolu Efes, Ankara’ya en konsantre gelen takımlaran biri. Fenerbahçe’den sonra, karşılarında çok dirençli bir Karşıyaka buldular ama yetenekli oyuncularının kritik anları iyi oynaması ile sonuca gittiler. Doğuş, ilk beşe monte olduktan sonra Efes’in savunması bir gömlek yukarı çıktı. Dün de, Karşıyaka’yı tam 16 top kaybına zorladılar. 10 top çaldılar. Zaten, galibiyeti getiren kırılma anı da Karşıyaka’nın son dakikalarda 10 sayıdan gelip farkı 1’e indirip fazlazıyla umutlandığı an oldu. Thomas 24 saniye dolarken kiritik bir üçlük atarken, devamında Brown’un Green’den çaldığı top sonrası attığı smaç, finale Efes’e getirdi.
Kaf Kaf da yarı finale yakışır bir mücadele ortaya koydu. Biraz kadro derinlikleri olsa, şu anki konumlarından daha iyi konuma gelirler.
‘’Son kararı Sinan verdi‘’
Bazı maçlar vardır, bir oyuncu bütün kaderi değiştirebilir. Dün de, öyle bir maç izledik. 36 dakika boyunca Galatasaray ve Darüşşafaka skoru bir çok kez lehine çevirdi, bir çok oyuncu ön plana çıktı ama karar anında sahne alan kaptan Sinan Güler oldu. Skor 61-60 Galatasaray lehineydi. Sinan, son 4 dakikada takımın bulduğu 12 sayının 11’ine imzasını attı. 9 sayı ve 1 asistle, Cim Bom’u yarı finale taşıyan isim oldu.
Pleiss’in son dönemin formda ismi Ziziç’i sahadan silip 19 sayı ve 12 ribauntla oynaması, Schilb, Daye ve ilk 8 şutunu kaçırdıktan sonra yine pes etmeyip kritik üçlüklere imza atan Micov, Galatasaray’ı sonuna kadar oyunda tuttu. Son sözü de Sinan söyledi.
Darüşşafaka, Wilbekin’ın sakatlanmasının ardından oynadığı 8 maçın 6’sını kaybetti. Hücum adına ne oynadıkları belli değil. Zaten birebirlere dayalı bir sistemleri vardı, Wilbekın olmadan iyice tıkanıyorlar. Kadroda 18 tane sözleşmeli üst düzey oyuncu var. Sadece bir oyuncunun yokluğunda diğer 17 kişi son derece olumsuz etkileniyor. Düşünün kadro planlamasının ne kadar yanlış olduğunu. Darüşşafaka’nın yatırım yapmaya başladığı yıldan bu yana en büyük sorunu da bu zaten.
Banvit pes etmedi
İki takımın da birbirini kontrol ettiği, fazlasıyla önlem aldığı, çok zevkli olmayan ama çekişmeli bir maç izledik. Banvit, Beşiktaş’a bu yıl belki de en kötü hücum performansını sergiletti. Kendi de ilk 3 periyot yüzde 30’larda şut atmasına rağmen, oyunda kalmanın meyvasını son çeyrekte topladı. Akıllı oynadılar, Beşiktaş’ın en önemli hücum opsiyonu Stimaç’a giden pas yollarını kapadılar. İki takım da birbirini dışarı itti, son çeyrekte Chapel, Tolga, Orelik ve Theodore ile üçlükleri sokan Bandırma ekibi, sonuca gitmeyi başardı.
Siyah-Beyazlılar, Stimaç’ı kullanamasa da, Roll ve Clark’la skoru hep önde götürdü. Ama oyunu koparacak farka bir türlü ulaşamadı. Match-up alan savunması uzun süre başarılı oldu. Theodore’u, Kenan’la etkisiz hale getirmeyi planlamışlardı, nispeten de başarılı oldular. Ama Banvit’i oyundan düşüremeyince, kendileri düştü. 3. periyodun sonlarına doğru, skor 48-42 Siyah-Beyazlı ekibin lehineydi, 5 dakikada 13-2’lik seriyle Banvit 57-50 öne geçti, bir daha da rakibine yakalanmadı.
Bandırma ekibi de kusursuza yakın savunma yaptı. Önce Beşiktaş’ı durdurdu, sonunda da ölümcül darbeyi vurdu. İlk üç çeyrek 4 sayıda kalan Orelik, son bölümde 8 sayıyla sahanın yıldızı Theodore’a fazlasıyla yardımcı olurken, genç Tolga Geçim de sahanın her iki yönünde de takıma büyük katkı verdi.