Arama

Popüler aramalar

‘’Gemiyi kaptan kurtardı‘’

Maça iyi başlayan, maç öncesi çalıştığı tüm stratejileri uygulayan taraf Galatasaray’dı. Tribünler boştu belki ama o, Abdi İpekçi’de izlemeye alışık olduğumuz Galatasaray vardı sahada. Coach Ergin Ataman, maça 4 uzunla başlayıp, Fenerbahçe’nin ikili oyun hücumlarını tamamen sıfıra indirdi. Fener uzunlarına ters taraftan sürekli yardım gelirken, Udoh-Vesely ikilisi ilk
yarıda tam 6 top kaybı yaptı. Hücumda üretirken çok zorlanıyordu Sarı- Lacivertliler. Galatasaray Odeabank tarafında ise hücumlar tıkır tıkır işliyordu. Fenerbahçe, savunmada her pozisyonda adam değiştirirken, uzunlara ikili sıkıştırma gitti sürekli. Galatasaray bu sıkıştırmalarda ters tarafa attıkları her pas sonrası ya boş üçlük buldu, ya da turnike attı. Ribauntlarda da 14’e 7 üstünlük kuran Galatasaray, soyunma odasına 10 sayı önde giderken, ikinci yarının başında da fark 12’ye çıktı.

1.5 dakikada 8-0 oldu

Burada iki taraftan yapılan hamleler maçın sonu için fazlasıyla belirleyici oldu. Ergin Ataman, Davis’in yorulması, Micov’un faul problemine girmesiyle biraz da mecburiyetten 4 uzundan vazgeçmek zorunda kaldı ve Sinan ile McCollum’u aynı anda sahaya sürüp takımı kısalttı. Bu anda da Obradoviç ilk yarıda hiç kaçırmadan 8 sayı atan ama bir yanlış şut tercihi nedeniyle kenara aldığı Melih’i tekrar oyuna aldı. Melih’in üçlüğüyle başlayan 8-0’lık seri ile maç bir anda kafa kafaya geldi. 1.5 dakikada gelen bu seri, bütün gidişatı değiştirdi. O ana kadar isteksiz, ribauntlarda etkisiz, hücumda beceriksiz taraf olan Fenerbahçe, ivmeyi eline aldı. Galatasaray ise özellikle savunmada bütün yaptığı doğrulardan vazgeçti. Hal böyle olunca Fenerbahçe Abdi İpekçi’de 65 dakika boyunca bulamadığı ritmi yakaladı. Melih’in yanı sıra, Udoh, Kaliniç, Vesely, Dixon devreye girdi ve bu salonda uzun süredir kazanamayan Fenerbahçe, şeytanın bacağını kırdı. Tabii ki salonun boş olması, onların işini fazlasıyla kolaylaştırdı.

01 Haziran 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray yönetimine tavsiyem‘’

Yine bir derbi, yine olaylar ve demeç savaşları. Kimse kendi hatasını görmüyor, ilkokul çocukları gibi kavga sonrası “Ama hocam o başlattı” söylemi dışında ortaya hiçbir argüman koyamıyor.
Yıllardır hem Ülker Arena’da hem Abdi İpekçi’de maç izliyorum. Her hafta bu salonlardayım. Neden Abdi İpekçi’de daha çok olay çıktığını, Ülker Arena’da nispeten sakin maç izlendiğini açıklamaya çalışayım.
Salonların konumuyla doğru orantılı
Salonların fiziki yapıları ve coğrafi konumları ile kesinlikle doğru orantılı bir durum.
Fiziki yapılara bakalım.
Ülker Arena, İstanbul’un en yeni, dolayısıyla en modern ve konforlu spor salonu. Oraya gelen taraftarlar kaliteli hizmet alıyor, kaliteli koltuklarda oturuyor, kaliteli tuvaletleri kullanıyor, kaliteli restaurant ve kafelerde yiyip içebiliyorlar. Salona girer girmez görevliler herkesle ilgileniyor. Oturacakları yerlere kadar refakat ediyorlar. Aileler, kadınlar, çocuklar rahat koltuklarda oturarak maç izleyebiliyorlar. Böyle hizmet alan bir taraftar grubu da, olay çıkarmaktan imtina ediyor.
Abdi İpekçi, İstanbul’un en eski salonu. Salona girişler eski usul. Bilet numaralarına bakan yok. İsteyen istediği yere oturuyor. Daha doğrusu oturmuyor. Çünkü koltuk yok, oturma yerleri sert plastik. Herkes ayakta. Ailelerin ve çocukların rahat maç izleyeceği bir ortam yok. Herkes sigara içiyor. Loca yok, restaurant yok. Tuvaletler bakımsız. Böyle bir ortamda, taraftardan aynı tavrı beklemek de imkansız.
Gelelim coğrafi konuma.
Ülker Arena, Ataşehir’in göbeğinde. Salona hakim olan, kombine kartlara sahip kesim genellikle Ataşehir, Suadiye, Erenköy vs civarından gelen, eğitim ve maddi düzeyi iyi seviyede olan insanlar. Yani otokontrol mekanizması bulunan, farkındalığı olan, mesela yukarılarda bulunan küçük grupların yaptığı küfürlü tezahüratlara anında tepki koyup, onları susturabilen bir taraftar profili var. Ülker’in de büyük çabalarıyla orada bir basketbol kültürü ve basketbol taraftarı oluştu. İstenilen de buydu.
Abdi İpekçi ise, ‘hiçliğin’ ortasında. Mezarlıklar, surlar, tarlalar ve ürkütücü bir karanlık. Salona hakim kesim ise genelde o civardan gelen, futbol kültürüne aşina, küfür etmekten imtina etmeyen bir taraftar grubu. Tabii ki sağduyulu gruplar da var ama bu durum Ülker Arena’daki taraftar profili ile zıt orantılı.
Ülker Arena villa, Abdi İpekçi gecekondu
Kısacası, Ülker Arena lüks bir semtteki villa ise Abdi İpekçi varoştaki gecekondu. Bakın emniyetin kriminal raporlarına, Etiler’de mi, yoksa Esenyurt’ta mı suç oranı daha fazla...Bununla doğru orantılı olarak, Abdi İpekçi’de daha çok olay çıkıyor, Ülker Arena’da az...
İki takımın milyonlarca taraftarı var. Bu yazının özü, ‘Fenerbahçe taraftarı, Galatasaray taraftarından daha az olay çıkarır’ değildir. Fenerbahçe ve Galatasaraylılar arasında holigan da vardır, medeni taraftar da vardır. Bu yazı sadece iki takım arasındaki basketbola gelen seyirci profilindeki farklılığı ortaya koymaktadır.
Taraftara yakışır bir salon yapın
Galatasaray yönetimine tavsiyem, dünkü gibi neresinden tutarsanız tutun elde kalan,
taraftara şirin gözükmeye çalışmaktan başka birşeye benzemeyen açıklamalar yapmak
yerine, bir an önce doğru düzgün bir yerde,
modern, çağdaş, Galatasaray taraftarına yakışır bir salon yapmaları. Yoksa daha çok istenmeyen olaylar çıkar, daha çok seyircisiz oynama cezaları alırlar....

31 Mayıs 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cim Bom seriye tutundu‘’

4 yıldır birbirlerini deplasmanda yenemiyorlardı, dün yine bir derbi klasiği yaşandı Abdi İpekçi’de. Fenerbahçe, ilk kez deplasmanda kazanmaya bu kadar yaklaşmıştı belki ama sonucu serbest atışlar belirledi. Dengede geçen, hatta istatistiklerin bile birbirinin kopyası olduğu maçta, daha iyi faul atan Galatasaray, seriye tutunmayı başardı. İki takım 41’de 19 iki sayılıkattı. İki takım 3’er üç sayı isabeti buldu. Galatasaray 21 serbest atışta 18, Fenerbahçe daha çok çizgiye gelmesine rağmen 23 atışın 16’sında isabet bulunca, final şanslarını ertelediler.

Galatasaray’da, Micov belki de sezonun en etkisiz performansını sergilemesine rağmen, Schilb, McCollum ve Davis’in 15’er sayıları ayakta kalmalarını sağladı. Atmosfer de maçın sonucuna etki etti. Sahaya yağan yabancı maddelerin ardından hakemler ve takımların soyunma odasına gidip dönmesi, Galatasaray’a yaradı. Sarı-Lacivertliler bu bölümde 7 sayı geri düştü. Udoh’un çabaları ile tekrar oyuna ortak oldular ama yetişemediler.

En büyük ceza..!

Maçtan önce ve maç boyunca edilen galiz küfürler, sahaya atılan yabancı maddeler ve yapılan 3 anons vardı Abdi İpekçi’de...

Galatasaray seyircisi, bu tutumu ile takımına bir kez daha zarar vermiş oldu. 3. anons nedeniyle Abdi İpekçi büyük olasılıkla 2 maç kapanacak. Bu sezon Uşak’ta, Trabzon’da, Karşıyaka’da 3. anons nedeniyle hakemler soyunma odasına gitmiş, disiplin kurulu bu takımlara 2’şer maç seyircisiz oynama cezası vermişti. Galatasaray, bu sezonun en kritik maçını oynayacak belki yarın. Ama büyük olasılıkla taraftar desteğini arkasında bulamayacak. Yine kendine ve takımına en büyük cezayı vermiş oldu salonu dolduran seyirciler.

30 Mayıs 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener yolu yarıladı‘’

Uzun soluklu serilerde her maçın hikayesi farklı oluyor. Dün de ilk maçtan çok farklı karakterde bir oyun vardı ama kazanan değişmedi. Coach Obradovic, Antic’i kenara alıp, Kalinic’i sahaya sürerken değişik bir strateji ile oynayacağının sinyalini verdi. İlk maçta ikili oyunlarla Vesely ve Udoh’u topla buluşturup işi pota altında bitiren Fenerbahçe, bu kez kısaları ile sonuca gitti. Galatasaray, ikili oyunlarda bu kez uzunlara önlem almayı planlamıştı. Bu kez kısalar boş kaldı ilk yarıda Bobby Dixon ve Sloukas ikilisi neredeyse hiç kaçırmadan tam 25 sayı attı.

Bu maçın karar anı ise 3. periyottu. İlk gün 2. periyottaki 19-5’lik seriyle sonuca giden Sarı-Lacivertliler, dün de 3. çeyrekte uzun süredir ortalıkta gözükmeyen Bogdanovic’in geri dönüşü ve müthiş savunma performansı ile Galatasaray’ın direncini kırdı. İlk çeyrekte sadece 2 sayı atabilen Bogdanovic, ikinci yarıda tam 15 sayı üretip adeta şov yaptı. 3 ve 4. çeyreklerde sadece 9’ar sayı yiyen Fenerbahçe, tahmin ettiğinden çok daha kolay bir şekilde galibiyete ulaştı.

Seri Abdi İpekçi’ye...

Yıllardır süren gelenek yine bozulmadı ve derbilerde yine ev sahibi takım galibiyete ulaştı. Galatasaray yüksek üçlük isabeti bulduğu ilk çeyrek hariç, maçın içinde kalamadı. İyi oynadığını söyleyebileceğimiz bir oyuncu bile yoktu. Bu şartlarda da kazanmalarının imkanı yoktu.

Seri şimdi Abdi İpekçi’ye taşınıyor. Orada mutlaka daha farklı ve motive bir Galatasaray izleyeceğiz. Ama 2-0’dan sonra Fenerbahçe büyük bir avantaj yakaladı. Formda ve güçlü taraf olan Fenerbahçe’nin 3 kez üst üste yenilmesi, pek olası gözükmüyor.

28 Mayıs 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hiç umudum yok‘’

Türk basketbolunun tavan yaptığı bir sezon. Galatasaray, Eurocup şampiyonu oluyor, Fenerbahçe üst üste ikinci kez Final-Four oynayıp, Euroleague şampiyonluğunu uzatmada kaybediyor. Bu iki gurur kaynağımız, Avrupa’nın en değerli liglerinden biri olan Spor Toto Basketbol Ligi’nde finalist olabilmek için karşı karşıya geliyor. Ama yine basketbol konuşulmuyor maalesef. İki yıl önce olduğu gibi seri yine başka taraflara çekilmeye çalışılıyor, gerginlikten beslenen taraflar, tarafından!!!
Sinan Güler, iki yıl önce final serisi oynanırken, “Maçla ilgili demeç verdim, hiçbir yerde okuyamadım” demişti. Okuyamazsın Sinan. Basketbolla ilgili demeç verdiysen, kimsenin umurunda olmaz. O sırada başkanlar konuşuyordu, yöneticiler konuşuyor; birbirlerini, hakemleri, federasyonu vs. karalamak için basın toplantıları yapıyorlardı çünkü. Rol çalıyorlardı, olası başarıyı kendilerine mal etmeye çalışıyorlardı. Basketbolcunun ne yaptığı, ne dediği kimin umurunda! Siz kimsiniz ki onların yanında, sadece figüran!
Ne olmuştu sonuçta, Türk basketboluna ‘kara bir leke’ sürülmüştü.
Bu yıl da iş oralara tırmandırılmaya çalışılıyor.
Demeç savaşları, sosyal medya üzerinden göndermeler başladı.
Sporcu da, antrenör de, yönetici de, taraftar da aklını başına almalı bugün itibariyle...
Ülkemizi gururlandıran iki takımın, büyük başarılar kazanan basketbolcuların mücadelesini keyifle izlemek ve yazmak istiyorum. Ama açıkçası hiç de umutlu değilim...

27 Mayıs 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe işi erken bitirdi‘’

Euroleague finalisti Fenerbahçe ile Eurocup şampiyonu Galatasaray, Play-Off yarı final ilk maçında karşı karşıya geldi. Sarı-Lacivertliler, ikinci periyotta yakaladığı 19-5’lık seriyle beklenilenden daha kolay bir şekilde galibiyete ulaştı. İkili oyunları harika oynayan, Vesely ile tam 6 smaç basket bulan Fenerbahçe, karşısında hiç savunma direnci de görmeyince ilk yarıda hiç top kaybı da yapmadı. Bence maçın istatistiği buydu. Sarı- Lacivertliler, 57 sayı attığı ilk yarıda 0 top kaybı ile oynayınca, galibiyet için gereken farka da ulaştı.

Galatasaray savunması tamamen sınıfta kaldı. Fenerbahçe’nin ikili oyunlarına hiç önlem alamayan ve potasında sürekli smaç basketler gören Sarı-Kırmızılılar, defansif anlamda maça doğru çalışmayı yapamamış göründü. Vesely’nin yanı sıra ikinci periyotta hiç kaçırmadan 12 sayı atan Melih’in de kenardan gelip yaptığı katkı galibiyete yardımcı oldu. Galatasaray ikinci yarıda biraz savunma yapmaya çalışınca Fenerbahçe bu devre tam 8 top kaybında bulundu. McCollum ve Davis’in kişisel gayretleri ile fark 8’e kadar indi ama Antiç ve Datome’nin kritik anlarda gelen üçlükleri, rakibin daha fazla yaklaşmasına izin vermedi. Ribauntlarda da 31’e 21’lik üstünlük kuran Sarı-Lacivertliler, forma giyen tüm oyunculardan katkı almayı başarınca, finale bir adım yaklaştı.

İkinci maç yine Ülker Arena’da... Serinin gidişatını değiştirmek için Galatasaray’ın farklı birşeyler denemesi ve bunu da sahaya yansıtması gerekecek. Dün de bir ara Micov’u bu yıl ilk kez oyun kurucu oynatıp uzun bir beşle sahada kalmayı denedi Ergin Ataman ama bu sistem pek işe yaramadı.

26 Mayıs 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Dev seri başlıyor‘’

Euroleague finalisti ile Eurocup şampiyonu, Spor Toto Basketbol Ligi yarı final serisinde karşı karşıya geliyor. Ülkemizin Avrupa’daki gururları, bugünden itibaren Türkiye’de finalist olabilmek için kozlarını paylaşacak. Dev seri öncesi, iki takımın artı ve eksiklerini değerlendirelim.

Saha avantajı

Fenerbahçe ve Galatasaray son 3 yıldır birbirini deplasmanda yenemiyor. Obradoviç’in Abdi İpekçi’de, Ergin Ataman’ın da Ülker Arena’da galibiyeti yok. Özellikle bu yıl takımların Avrupa maçlarında tribünlerde müthiş atmosferler oluştu. Fenerbahçe, Euroleague’de 24 maçtır evinde yenilmiyor. Galatasaray’ın da Eurocup şampiyonluğunda taraftarın desteği büyük önem taşımıştı. Bu yıl da dolu tribünler önünde, baskı altında maç kazanmak çok zor olacak gibi görünüyor. Bu nedenle saha avantajına sahip olan Fenerbahçe, bir adım önde görünüyor.

Mental durum

Galatasaray, Eurocup’ı kazandıktan sonra, lige motive olmakta güçlük çekti. Ligin sonunu ve Play-Off’un ilk iki maçını kötü oynadı. Neredeyse Karşıyaka’ya eleniyorlardı. Sonuçta tarihi bir zafer kazandılar. Bu kupa onlar için bütün sezonu kurtarmak anlamı taşıyor. Fenerbahçe’ye karşı daha rahat olacak olmaları avantaj gibi görünebilir. Fenerbahçe ise tam tersi durumda. Her ne kadar Türk basketbol tarihinde bir ilki gerçekleştirip büyük bir başarı elde etseler de, şampiyonluğu son anda kaçırmaları, lige daha sıkı tutunmalarını sağladı. Onlar baskı altınca bulunacaklar ama Galatasaray’dan daha motive olacaklar.

Pota altı rotasyonu

Bernard James’in ülkesine gitmesinden sonra Galatasaray pota altında sadece 2 uzuna kaldı. Lasme ve Davis. Gerçi bu rotasyonla Eurocup’ı kazandılar ama Vesely, Udoh ve Antiç gibi uzun rotasyonuna sahip Fenerbahçe’yi 3 kere yenmeleri gerekecek. Burada Ergin Ataman faktörü ön plana çıkacak. Micov’u 4 numaraya çeken ve oyunun büyük bölümünü 4 kısa oynayabilen Ataman, Fenerbahçe’ye karşı yeni sürprizler hazırlamak durumunda kalacak. Ama karşısında bu kez Obradoviç var. Onun da Real Madrid serilerinde ve CSKA karşısında 21 sayıdan dönülen maçta neler yapabildiğini bir kez daha gördük. İki formda coach karşı karşıya. Taktiksel anlamda da büyük bir savaş bizi bekliyor olacak.

25 Mayıs 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cim Bom işi bitirdi!‘’

Aslında serinin kaderi İzmir’deki maçın son 4 dakikasında yazıldı. 36. dakikaya 6 sayı geride giren Cim Bom, orada bir karar verdi. Eurocup şampiyonu elenmenin eşiğinden döndü ve 9-0’lık seriyle seriyi İstanbul’a taşımayı başardı. Son şampiyon Pınar Karşıyaka’nın ise avucundaki maçı verdikten sonra, mental olarak tekrar ayağa kalkması zor görünüyordu. Nitekim dün 3 periyotta yaptıkları 13 top kaybı ve bu kayıpların neredeyse tamamının potalarında sayı olması, bunun bir göstergesiydi. Uçurumun eşiğinden dönüp ayakta kalmayı başaran Galatasaray, daha hırslı, daha kararlı olan taraftı. Cim Bom’un özellikle savunma konsantrasyonu üst düzeydeydi. Çok fazla top çalıp rakibin hücum ritmini bozan Galatasaray, ilk çeyrekte Lasme’den 12, Davis’ten 6 pota altı sayısı bulup 21-13 öne fırladı. Karşıyaka’da Gabriel dışında hücumda devreye giren ikinci bir isim çıkmazken, takımın en önemli skor silahı Wright’ın 8’de 1’le oynaması, onların elini kolunu iyice bağladı.

Üçlüklerle farkı buldu

İkinci yarıda Micov’un üçlükleri ile fark 19’a (54-35) çıktıktan sonra Gabriel ile son bir hamle yapan ve alan savunmasına dönen Karşıyaka, 4. periyodun başında farkı 11’e indirip (58-47) umutlansa da, bu savunmaya Sinan ve Schilb ile iki üçlük bulan Sarı-Kırmızılılar, rakibin son hamlesini de karşılıksız bıraktı. Fark tekrar 16’ya çıktı, maçın geri kalanı da formalite icabı oynandı. Şimdi bizi müthiş bir yarı final serisi bekliyor. Euroleague finalisti Fenerbahçe ile Eurocup şampiyonu Galatasaray kozlarını bir kez daha paylaşacak. Son iki sezon gülen taraf Fenerbahçe olmuştu. İki takım birbirini 3 yıldır deplasmanda yenemiyor. Bakalım bu istatistik bozulacak mı yoksa yine saha avantajı olan taraf mı turu geçecek? Hep beraber göreceğiz.

23 Mayıs 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI