Kupa maçları sürprizlere gebedir. Tek maç olduğu için, gününde olan takım kendinden güçlü olanı devirebiliyor. Ligde Fenerbahçe’yi yenen Demir İnşaat Büyükçekmece, maça 12-2 başlayınca, ‘bir sürpriz daha mı geliyor’ diye düşündük. Ama Obradoviç’in aldığı mola sonrası, maçın rengi de tamamen değişti. Oyuna hiç konsantre başlamayan Sarı-Lacivertliler, kalan 6 dakikada 20’ye 2’lik bir seri yakaladı, bir daha da rakibine yakalanmadı.

Pota altında büyük hakimiyet

Antic’in sakatlığı, Ömer Faruk’un da Bursa’ya getirilmemesi nedeniyle uzun rotasyonu sıkıntılıydı Fenerbahçe’nin. Nitekim Obradovic bütün maçı 4 kısa oynadı, Udoh ve Vesely’i alışılagelmişin dışında beraber değil, değişerek oynattı. Buna rağmen pota altında büyük hakimiyet kurdu Fenerbahçe. İlk yarıda Büyükçekmece toplam 10 ribaunt alabilirken, Kanarya 13 hücum ribaundu almıştı. Maç sonu bu oran 19’a çıktı. Üç sayı çizgisinin gerisinden bulunan 12 basket ve hücum ribauntlarıyla gelen ikinci şans sayıları ile farkı giderek açan Sarı-Lacivertliler, yarı finale çıkarken de hiç yıpranmadı. Coach Obradovic son periyotta gençleri de sahaya sürme fırsatı bulurken, turu geçip ‘as’ları da dinlendirmeyi başardı.

Panathinaikos’un durumunu gözönüne aldığımızda, her ne kadar Avrupa’nın en zor deplasmanlarından biri de olsa, Efes’in kazanabileceği bir maçtı. Djordeviç, en az İvkovic kadar topun ağzında. Ama zor kazandıkları Darüşşafaka maçı, Efes’in yenildiği Cedevita deplasmanından çıkardıkları galibiyet ve dünkü sonuçla, ilk yarıyı temsilcimizin üstünde bitirdi can çekişen Panathinaikos. Saric’i unutunca Efes, uzun süre Raduljica’ya çözüm üretemedi. Üç pivotumuz Dunston, Ahmet ve Tyus’u denize döktü Sırp uzun. İvkovic ne zaman pivotlardan vazgeçip iki 4 numaraya döndü, Efes 10 sayıdan geri geldi. Savaşan yegane isimlerden Sariç, çok kısa olmasına rağmen Raduljica’nın arkasında müthiş durdu. Ama İvkovic, 4. periyodun başında Sariç’i yanında oturtmayı tercih edince Atina ekibi skoru tekrar istediği seviyelere getirdi. Kritik anlarda Brown’un yanlış tercihleri, önce potayı tutup smaç yapma huyu, (Malaga maçında da yapmıştı) Efes’i kaç sayıdan etti. Efes, 2. yarıya 7 maçta 4 yenilgi ile giriyor. Artık gerçekçi hedefler koymak zorunda. İlk iki zor görünüyor. Bardağın dolu tarafını görmek istersek, ilk 4 için muhtemel rakiplerden Malaga’yı deplasmanda yenmeleri, Panathinaikos’a sadece 5, Kuban’a ise 1 sayıyla yenilmeleri, ikinci devrede bu takımları İstanbul’da ağırlayacak olan temsilcimizi umutlu kılıyor.

Fenerbahçe için muhteşem bir basketbol gecesi daha yaşandı Ülker Arena’da. Gerek sahada oynanan basketbol, gerek taraftarın coşkusu, alınan farklı galibiyet ve tabii ki Ekpe Udoh’un inanılmaz performansı... Udoh transfer edilirken, Obradovic ve teknik kadro dahil kimse onun bu kadar katkı vereceğini tahmin etmiyordu belki. Sakatlık sonrası NBA’de görev adamı olan, atletik özelliklerini iyi kullanan bir oyuncuydu Udoh, Fenerbahçe’de her geçen gün gelişti. Kendisi gelişirken, takımın da ilerlemesine büyük katkı yaptı Amerikalı pivot.

Mesaj verdi rakibe!

Dün daha ilk çeyrekte tam 5 blok yapıp (toplamda 7), pota altını rakiplere kararttı. “Buraların hakimi benim, siz uzaktan” oynayın mesajı verdi rakibe. Nitekim bu caydırıcı güç karşısında Malagalı oyuncular çoğu kez turnike atabilecekleri pozisyonda Udoh’u görünce ‘tornistan’ yaptılar. Bütün hücum dengesi kayboldu Malaga’nın. Nitekim sadece 59 sayıda kalmaları bunun bir göstergesiydi. 7 blokun yanına 12 sayı ve 10 ribaunt ekleyen Udoh, ‘triple-double’nın kıyısından döndü. Sadece Udoh mu? Datome son haftaların en formda ismi. Yine hedefi hiç şaşırmadı, az ama öz top kullandı, 13 sayı attı.

Hickman’ın her geçen gün ritmini bulması da önemliydi Fenerbahçe açısından.

Son 7 üçlüğün tamamında isabet bularak Malaga maçına çıkan Melih, kaldığı yerden devam etti, 3 üçlük de Malaga potasına hediye etti. Bu sezonun en çok maç kazanan takımı Fenerbahçe. Yoluna namağlup devam ediyor. Eksiklerin yokluğu da takım oyunu sayesinde hiç hissedilmiyor.

Avrupa’nın en iyi liglerinden birini oynuyorsak, Türk takımlarının bu seviyelerde olması gerekiyor zaten. Dün Galatasaray, Sassari’yi; Karşıyaka, Reggio Emiliana’yı; Banvit de Bilbao’yu yenip son 16’ya kalma başarısı gösterdi. Euroleague’de 3, Eurocup’ta da 3 takımla, Top 16 oynayacağız. Ligimizin kalitesinin bir göstergesi bu.

Ama bununla da yetinmemek gerekiyor. Galatasaray- Karşıyaka eşleştiği için bir çeyrek final cepte. Bilbao gibi geleneği olan tecrübeli bir İspanyol takımını iki maçta da yenen Banvit, Milano’yu da eleyecek güçte. Galatasaray, Sassari karşısında uzun süre zorlandı ama son çeyrekte rakibin direncini kırdı. Galibiyette en önemli faktör ribauntlarda kurdukları üstünlüktü. 43’e 20 ribaunt farkı, sonucu da belirledi. Uzun süre çok düşük yüzdeli hücum eden Cim Bom, bu nedenle maçı bir türlü koparamamıştı. Ama sonunda sahanın yıldızı Lasme’ye Sinan, Micov ve Göksenin de eklenince, evindeki yenilmezlik serini sürdürdü Sarı- Kırmızılılar.

Banvit büyük iş yaptı

Her ne kadar Bilbao eski gücünde olmasa da, sonuçta bir ekol. Çok önemli oyunculara sahip. Bu takımı iki kez yenen Banvit, turu sonuna kadar hak etti. Kritik anlarda Moerman’ın enerjisi (11 sayı, 15 ribaunt), Fortson ve Johnson’un skorer oyunu, zaferi Bandırma ekibine getirdi.

Kaf Kaf hak ettiği yerde

Evindeki Trento yenilgisi ile turu zora sokan Karşıyaka, son iki maçta gerçek kimliğine büründü, kendisine yakışanı yaptı. Şimdi çeyrek finalde bir Türk derbisi daha izleyeceğiz. Eurocup’ta geçen sene Banvit yarı final oynamıştı. Bu yıl artık 3 takımımızdan birinden final bekliyoruz.

Fenerbahçe, 3 gün arayla iki önemli zafer kazanırken, sezon başından bu yana katkı alamadığı ‘bench’in verimli oyunuyla sonuca gitti: 94-74. Cuma günü Anadolu Efes’i Euroleague’de deviren Sarı- Lacivertliler, bir başka Euroleague takımı Darüşşafaka Doğuş’u bu kez ligde yendi, zirveye ortak oldu.

Bench katkısı büyüktü

Efes maçının yıldızı Melih Mahmutoğlu, kenardan gelip 1/1 iki sayı, 3/3 üç sayı isabeti ile hiç kaçırmadan 11 sayı atarken, 18 yaşındaki Ömer Faruk da, yine hiç kaçırmadan 7 sayılık katkı yaptı. Kaliniç hariç forma giyen 11 oyuncu da (Egehan dahil), skora katkı yaparken, bu durum zorlu Top 16, lig ve kupa öncesi, coach Obradovic’in elini kuvvetlenirdi. Maçın başından itibaren oyunda ağırlığını hissettiren Fenerbahçe’de ‘as’ oyuncular Datome ve Dixon toplam 29 sayıyla alışıldık katkıyı yaparken, Sloukas ve Antiç’in yokluğunda ‘yerli’ oyuncuların taşın altına elini sokması önemliydi. Nitekim, Melih ve Ömer Faruk’un yanı sıra Berk de 4 sayının yanına 5 asist eklerken, Barış 2/2 üçlükle her zaman hazır olduğunu gösterdi. Keza Hickmann’ın her geçen hafta özgüven kazanması, fiziksel olarak hazır olması, ağır bir sakatlıktan çıktıktan sonra mental olarak da kendine gelmesi, Kanarya için bir artı oldu.

Daçka istikrarsız

Darüşşafaka, hafta içinde Kızılyıldız’ı yenip, ilk Top 16 galibiyetini almasına rağmen, hâlâ istikrarı yakalayamadı. İnişçıkışlar devam ediyor. Ligdeki sıralama açısından onlar için de önemli bir maçtı ama Fenerbahçe’ye bu yıl 2. kez yenilip ilk 4 yolunda ağır bir darbe aldılar.

Avrupa’da hafta içi yara alan iki ekibimiz, Spor Toto Basketbol Ligi’nde karşı karşıya geldi. İlk yarıda rakibine mağlup olan Cim Bom, sürekli domine ettiği rövanşı 85-78 kazanıp rakibiyle puan farkını 1’e indirdi.

Göksenin ve Schilb’in 3’lük katkısı

Efes’e oranla çok dar bir rotasyonla oynayan Cim Bom, oyuna 8-0’la başladı. Lasme’nin pota altı basketleri ile ikinci periyodun başında fark 15’e çıktı: 11-26. Son haftalarda Ivkovic’in yüzüne bakmadığı Furkan’ın oyuna girmesiyle bambaşka bir çehreye bürünen Efes, Granger ve Heurtel’in de skoru katkısı ile 2. yarının başında oyuna ortak oldu: 36-38. Ama sahada Micov faktörü vardı. Hiç kaçırmadan 5 üçlük bulan Sırp yıdız sayesinde Cim Bom bir kez daha öne fırladı. 21-5’lik seri bulan Sarı-Kırmızılılar, bu kez 16 sayılık bir fark yakaladı: 43-59. Efes, Cedi’nin iki üçlüğüyle son bir hamle yapıp, 4. periyodun başında skoru 56-62’ye getirse de, Micov’a Göksenin ve Schilb üçlükleriyle eklenince bir daha yakalanmamak üzere arayı açan Galatasaray Odebank, zirve yolunda çok değerli bir galibiyete imza attı.

Geniş rotasyonu kullanamadı

Efes, Fenerbahçe’den sonra ve Galatasaray’a da mağlup olurken, geniş rotasyonunun avantajını kullanamadı. Galatasaray’da dün Micov 40, Schilb 37, Göksenin 34, Sinan 36, Lasme de 30 dakika sahada kaldı. Neredeyse bütün maçı 5 kişi oynayan Cim Bom karşısında, tecrübeli coach Ivkovic yine çare üretemedi, takımı 3 gün içinde ikinci derbiden de salondan boynu bükük ayrıldı.

Top 16’da ilk 5 maçını kazanan Fenerbahçe, Sloukas ve Antiç’ten yoksun olarak gelmişti Anadolu Efes deplasmanına. Rotasyon zaten dardı, Obradoviç de ilk 25 dakikayı neredeyse 5 kişiyle oynadı. İvkoviç bütün oyuncularını sahaya sürüyor, kontrolü de sürekli elinde tutuyordu. Yorulan Fenerbahçe karşısına farkı 9 sayıya çıkaran Efes’in rahat bir galibiyet alacağı havası hakimdi salonda. Ama Obradoviç bir anda, geride kalan 25 dakikada hiç düşünmediği Melih, Kaliniç ve Barış’ı sahaya sürünce, maçın rengi de bir anda değişti. Bu yıl hiç görmediğimiz bir beş vardı sahada. İlk kez Bogdanoviç oyun kurucu pozisyonuna geçti, Melih girer girmez Efes potasını üçlük bombardımanına tuttu, Kaliniç ters eşleşmelerden skor üretti, Fenerbahçe 9 sayıdan gelip bir anda öne fırladı. Bu şaşırtıcı taktik, en çok da İvkoviç’i şaşırttı. Kısalarından (Heurtel-Granger toplam 3/18 ile şut attı) hiç katkı alamayan, Doğuş’un oyunda olduğu anlarda savunma performansı ile skoru sürükleyen Efes, 4. periyotta hiç birşey üretemedi. Bu yılki en iyi performanslarından birini sergileyen Tyus’un neden bu kadar az süre aldığı, takımın ateşleyici gücü olan Cedi’nin en kritik anlarda kenarda olması da soru işaretiydi Efes açısından.

Sonuçta Obradoviç’in elindeki oyuncu kadrosu Efes kadar zengin değildi ama hepsinden bir şekilde maksimum verim almayı başardı. Özellikle Melih’in 14 dakikada 4’ü üçlükten olmak üzere attığı 14 sayı, bütün dengeleri alt üst etti. Sezon başından bu yana ‘üvey’ evlat muamelesi gören Melih, bundan sonra ‘öz’ evlat mertebesine terfi eder diye düşünüyorum.

Darüşşafaka Doğuş son iki maçta galibiyeti zorluyor ama sonunu getiremiyordu. Dünkü rakip son üç maçını kazanan, moralli ve formda Kızılyıldız’dı... Özellikle ikinci yarısı son derece sert, mücadele düzeyi yüksek bir maç izledik. Bu kez gülen taraf Darüşşafaka Doğuş oldu ve tarihindeki ilk Top 16 galibiyetini elde etti: 69- 66. Mehmet Yağmur ilk çeyreğin yıldızıydı. Onun ikisi üçlükten olmak üzere bu periyotta attığı 10 sayıyla Darüşşafaka ilk çeyreği 21-19 önde tamamladı. Semih Erden yine istikrarlı bir şekilde pota altını domine etti. Devre de 41-37 bittikten sonra ikinci yarıda tam bir savunma savaşı yaşandı.

Bireysel yetenekler belirledi

İki takım da birbirine çok iyi önlem almıştı. Potayı görmekte zorlandılar. Burada farkı bireysel yetenekler belirleyecekti. Darüşşafaka’ya oranla daha sınırlı bir kapasiteye sahip olan Kızılyıldız da son ana kadar oyunun içinde kaldı. Ama tecrübeli Ender, bitime bir dakika kala attığı üçlükle takımını 69-66 öne geçirdi. Kalan bir dakikada savunmalar konuştu. Son topu çok iyi savunan Daçka, ilk galibiyetini alırken rakibine de önemli bir darbe vurdu. Darüşşafaka kısa forvetlerden yine sıfır katkı aldı. Redding, Emir ve Markoishvili son haftalarda olduğu gibi ortalarda gözükmezken, oyun kurucu ve pivot katkısı ile galibiyete zor da olsa ulaşmayı başardı Yeşil-Siyahlılar... Daçka’nın önünde 8 maç daha var. Matematiksel olarak şansları çok az ama her hafta galibiyeti sonuna kadar zorlayacaklarını gösterdiler. Ayrıca dünkü galibiyetle, gruptan çıkma yolunda rakiplerinden birini devirip, Anadolu Efes’e bir anlamda yardımda bulunmuş oldular.