‘’Fener lider dinlemedi‘’
Tahincioğlu Basketbol Ligi’nin şu ana kadar en başarılı takımı Tofaş. İkinci Lig’den başlayan uzun süreli plan ve projelerinin karşılığını alıyorlar. Her yıl üstüne biraz daha koyarak, çok da fazla para harcamayarak. Bu ligde, Anadolu Efes, Darüşşafaka, Beşiktaş ve Galatasaray’ı yenerek 10’da 10 yapmışlardı. Ama dün rakip Fenerbahçe Doğuş’tu... Takımın ikinci guardı Henry’nin yokluğu onları çok etkiledi belki ama Fenerbahçe’nin Zalgiris karşısında hüsrana uğrayan savunması geri gelmişti.
Devrede 8’de 1 üçlük
İlk periyotta Tofaş set hücumunda bir basket bile bulamadan sadece 10 sayı üretebildi. Sadece geçiş hücumlarından sayı üretebiliyorlardı ve Fenerbahçe, geri kalan bölümde geriye çok iyi koşarak ‘fast break’ sayılarına da izin vermedi. Durum böyle olunca evinde 90 sayıya yakın bir ortalama tutturan Bursa ekibi sadece 71 sayıda kaldı. Fenerbahçe’de Melih 0/3 üçlük isabetle başlarken, Kanarya 1/8 üçlük attığı devrede 13 sayıda kaldı.
Savunmasıyla durdurdu
İkinci periyottan itibaren Datome’nin müthiş hücum performansı savunmada çalınan toplar, üstünlüğü Sarı- Lacivertli ekibe getirdi. Tofaş, Kadji ile ayakta kalmaya çalıştı belki ama Fenerbahçe savunması ne Meija’yı, ne Crocker’ı, ne Morgan’ı ne de Owens’ı devreye sokturmadı. Hal böyle olunca Sarı- Lacivertliler, farkı giderek açıp Tofaş’ı bu sezonki ilk yenilgisini tattırırken, rakibine de bir adım daha yaklaştı.
‘’Aslan direndi Kartal kazandı‘’
Seyirci yoktu belki ama heyecanı fazla çok zevkli bir derbi vardı Akatlar’da.. Sezona kötü başlayan, son dönemde toparlanma sinyali veren Galatasaray Odeabank, çift haneli farklarla geri düşmesine rağmen, oyunun içinde kalmayı başarmasının karşılığını neredeyse kazanarak alıyordu. İki kere maç topu geldi Cim Bom’a ama önce Summers’ın üçlüğü, ardından Hopson’ın yakın mesafe şutu girmeyince, Kartal 40 dakika domine ettiği derbiyi zor da olsa kazandı. Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde 7 maçtır kazanan Beşiktaş Sompo Japan, ikinci periyodun sonundan itibaren Diebler’ın üçlükleri ile kontrolü eline aldı. Üst üste 5 üçlük atan keskin şutöre, bu yılın en iyi oyunlarından birini çıkaran Clark da eklenince, Beşiktaş’ın rahat kazanacağı bir ortam oluştu.
Cim Bom direnç gösterdi
Takım kimliğini yakalayamayan, en ufak kötü gidişte dağılan Galatasaray Odeabank ise bu kez direnç gösterdi. Taylor kritik anlarda Diebler’a yanıt verdi. Hardy son dakikada rakibin savunma hatasını iyi değerlendirip üç sayılık atış pozisyonundayken iki faul aldı. Kaybedilmiş bir maç görüntüsü bir anda Sarı-Kırmızılılar’ı umutlandırsa da, sonunda derbiyi daha çok hak eden kazandı. Emir 4 numaraya geçtiğinde Galatasaray savunması büyük handikap yaşıyor ama onun saha görüşü hücumda avantaja dönüyor. Sarı-Kırmızılar, bu pozisyonda artı-eksi dengesini sağladında daha çok verim alabilir. Geçen yılın finalisti Beşiktaş yoluna emin adımlarla ilerliyor. Galatasaray’ın eksiği çok ama son bir ayda önemli yol kat ettiklerini söyleyebilirim. Özellikle de mental anlamda...
‘’Efes'ten aynı senaryo‘’
Evinde sadece bir maç kazanabilen, Panathinaikos ve Malaga’ya elindeki galibiyeti veren Anadolu Efes için benzer bir senaryo yazıldı Sinan Erdem’de...
Coach değişikliğinden sonra çıkışa geçen, 5 maçta 4 galibiyet elde eden Baskonia, son haftaların en formda takımıydı belki ama Efes için yenilmeyecek bir takım da değildi.
Nitekim maç tahmin ettiğimiz gibi başladı. İki hücum takımı savunma konsantrasyonundan uzak, potaya kolay giden bir görüntü çizdi. Burada Efes, Adams, Ledo gibi Euroleague tecrübesi olmayan oyuncularının yanlış tercihlerinden handikap yaşadı belki ama oyunun sonuna doğru avantajı elde etti.
McCollum’un yanı sıra takımın en çok basketbol aklına sahip ismi Simon ve Dragiç’e, Stimaç’ın savaşçı oyunu eklenince 3. periyodun başında 10 sayı geri düşen Lacivert- Beyazlılar, farkı kapayıp 10 sayı öne geçti. Dragiç’in üçlüğüyle bitime 3 dakika kala skor 79-71 olmuştu. Belki Baskonia’nın da kazanma inancı kalmamıştı ama, Efes bırakın maç konsantrasyonunu, pozisyon konsantrasyonu bile yaşayamıyor. Bir dakikada bütün avantajı kaybetmeyi başardı temsilcimiz.
Savunma hataları
Bırakın kontrolü 40 dakika ele geçirmeyi, birkaç dakika duruma hakim olabilseler, şimdi çok daha yukarılarda olabilirlerdi. Ama yapılan yanlış hücum tercihleri, savunma hataları bir kez daha avucunun içine kadar gelen galibiyeti kaçırmasına neden oldu Efes’in... Euroleague’de iç sahada oynadığı 6 maçın 5’ini kaybeden bir takımın da bundan sonrası için umudunu koruması hayli zor olacak.
‘’Savunma yapmazsan‘’
Dünkü yenilginin açıklaması, Fenerbahçe’nin savunmaya yeteri kadar konsantre olmaması, Obradoviç’in olası ayrılığı sonrası Fenerbahçe Doğuş’un ilk coach tercihi olan Jasikevicius’un maça çok daha iyi hazırlanmasıydı. Hayatımda bir maçta 2 top kaybeden bir takım hatırlamıyorum. Ve bir maçta 2 top kaybı yapan bir takım o maçta mağlup oldu.
Basketbol mucizesi belki ama düne kadar ortalama 60’lı sayıları potasında gören Sarı- Lacivertliler, 90 sayı yiyip, harika hücum ettiği gecede mağlup oldu. Fenerbahçe 2, Zalgiris 14 top kaybetti. Fenerbahçe, rakibinden tam 15 kez fazla hücum etti. Zalgiris’ten 15 fazla topu potaya atıyorsun ama yeniliyorsun. Vurdumduymazlık, ‘nasıl olsa kazanırım’ havası, savunmadaki gevşeklik. Tamam; Jasikevicius vasat oyunculara sahip olmasına rağmen Fenerbahçe’nin zaaflarını çok iyi belirlemiş, ona göre harika hücum stratejisi belirlemiş ama sonuçta Zalgiris, deplasmanda 90 sayı atacak bir takım değil.
Yenilginin baş nedenleri bunlar değil
Fenerbahçe’nin aklı son 5 dakika yerine geldi ama Sloukas’ın tecrübesine yakışmayan hücum tercihi, Wanamaker’a çalınan yanlış faul belirleyici oldu belki ama, dünkü mağlubiyetin nedeni değildi. Maç oraya gelirse, bir hatanın arkasına sığınılmaz. Wanamaker, iki kere Pangos’u kaçırdı ve iki üçlük yedi Fenerbahçe o hatadan önce. Oyun çok daha erken kopabilirdi ama olmadı. Sonuçta, evde böyle bir takıma karşı alınan yenilgi, hesapta olmayan bir kayıp ama telafi edilemeyecek de değil.
‘’Fenerbahçe doğru yolda‘’
Euroleague Şampiyonu kadrodan beki 4 oyuncu yok ama, Fenerbahe Doğuş yeni sezonun en hazır takımlarından biri, bir çok eksiğine rağmen...
Bobby, Kaliniç rotasyona giremedi, Bogdanoviç, Udoh gitti, yenilerden Thompson, Guduriç ve Sinan çok az katkı veriyor belki ama Fenerbahçe Doğuş maçlarını çok rahat kazanıyor.
3-5 yıl önce Barcelona’yı İspanya’da yensek, destanlar yazılırdı belki, şimdi çok önemli ama sıradan bir normal sezon galibiyeti gibi... Kazanma alışkanlığı bu olsa gerek... Eksikler var ama Nunnally çok başka bu sene. Keza Vesely. Dünkü maçın MVP’si Sloukas da öyle. Bu üç oyuncu Fenerbahçe forması altında en şu ana kadar en iyi performanslarını sergiliyorlar Barcelona maça 5/5 üçlükle başladı.
Euroleague’in en iyi savunma yapan takımına karşı sıra dışı bir yüzdeydi bu. Nitekim takip eden üç periyotta Sarı-Lacivertliler, normal savunma performansına döndü. 5/5’te atan Barcelona, sonraki 10 üçlük denemesinde sadece 1 isabet bulabildi.
2. çeyrekte 10, 3. çeyrekte 13, son periyotta ise 17 sayı atabildiler. Evinde 80’leri rahat geçen Barcelona hücumu, diğer takımlar gibi Fenerbahçe duvarına tosladı. Sloukas 17 sayı 5 asistle Fenerbahçe hücuklarını nakış gibi işledi. Yılın en formda ismi Nunnally 3 üçlükle 14 sayı üretti.
Udoh’un görevini bu sene Vesely yapıyor. Ortada topla buluşup, Udoh gibi hücumları yönlendiriyor. CSKA deplasmanında 6 asist yapan Çek pivot, dün de 13 sayı atıp 2 asist üretti. Melli oyunu hiç zorlamıyor, pozisyonun kendisine gelmesini bekliyor. Geldi mi de gereğini yapıyor. En önemlisi 6 deplasmanın 5’inde rakipleri 60’lı sayılarda tutabilmek. Bu savunma performansı devam eder, Bobby ve Kaliniç takıma eklenir, Thompson ile Guduriç sisteme biraz daha uyum sağlarsa Fenerbahçe Doğuş’u güneşli günler bekler.
‘’Son söz Kartal'ın‘’
Tahincioğlu Basketbol Ligi’nde oynanan derbide, Beşiktaş Sompo Japan, müthiş bir heyecana sahne olan maç sonunda Anadolu Efes’i devirdi, 9. haftada 7. galibiyetini aldı. Baştan sona büyük çekişme içinde geçti derbi. İki takım da arka arkaya seriler yakaladı, üstünlük sürekli el değiştirdi son gülen ise ev sahibi Beşiktaş Sompo Japan oldu: 67-64. Perasoviç, Adams’ın yerine Dragiç’e lisans çıkarırken, Ledo’yu da tribüne yollamıştı. Daha düzen içinde oynamayı tercih etmişti Beşiktaş karşısında. Ufuk Sarıca da mümkün olduğu kadar tempoyu aşağı çekip, Efes’e sevdiği açık alanları vermemeye çalıştı. İlk yarıda iki takım da birbirine üstünlük sağlayamadı.
Boatright işi bitirdi
İkinci yarının başında ise McCollum çıldırdı. Arkaya arkaya basketlerle Beşiktaş savunmasının dengesini bozarken Efes 46-40 öne geçti. Ama top Efes’deyken McCollum önce hücum faul yaptı, ardından teknik faul aldı. İvme de bir anda el değiştirdi. Bu andan itibaren Kenan, Weems ve Strawberry ise 17-3’lük seri yakalayan Siyah- Beyazlılar, 10 sayılık farka ulaştı: 59-49. Bu kez seri yakalayan taraf Anadolu Efes oldu. İyi savunma yapan Lacivert- Beyazlılar, rakibe 4,5 dakika sayı imkanı tanımadı, Simon’un üçlüğüyle 38.30’da 11-0’la 60-59 öne geçti. Sarıca, o ana kadar çok düşünmediği Boatright’i, Kenan’ın 5 faul alması nedeniyle mecburen sahaya sürdü. Maçın kaderini ise Boatright çizdi. Amerikalı önce iki, ardından da attığı üç sayılık basketle skoru bir anda değiştirdi, Kartal salondan 67-64 galip ayrılıp Tahincioğlu Basketbol Ligi’ndeki 7. zaferine ulaştı.
‘’Fenerbahçe fiyaka bozdu‘’
Baskonia sezona kötü başladıktan sonra Pedro Martinez’i takımın başına getirdi ve müthiş bir seri yakaladı. Real Madrid’i 30 farklı yenerken, son 3 maçını kazanmıştı Bask ekibi. Bu ayın en formda takımıydı. Fenerbahçe Doğuş ise Baskonia deplasmanında 7 maçtır kazanamıyordu. Geçen sezon ise Fernando Buesa Arena’da 34 farkla mağlup olmuştu. Bu istatistikler belki de ekstra motivasyon kaynağı oldu Fenerbahçe için. Obradoviç maça, sürpriz bir şekilde ilk beşte Ahmet’le başladı. Ahmet kısa sürede 8 sayı atarken, Obradoviç’in güvenini boşa çıkarmadı. İlk periyodun son 3 dakikasında 11-0’lık seri dışında, Kanarya bütün maçın tek hakimiydi. 11-0’la skor 25-15 oldu ama Sarı-Lacivertliler, kalan 3 periyotta sadece 44 sayı yedi. Zaten ligin en iyi savunma yapan takımı Fenerbahçe’ydi, buna Baskonia tribünleri de canlı şahit oldu. Evinde 80’li sayılara rahat ulaşan Baskonia’yı 60’larda tutmak önemli bir başarı. Sloukas 14 sayı atarken, 6 asistle hücumları çok iyi yönetti. En ilginç istatistik ise Vesely’nin de 6 asist yapmasıydı. Çek pivot kusursuza yakın oynadı. Takımın bu dönemde en formda ismi Nunnally. O da Baskonia potasına 14 sayı bıraktı. Yapılan 23 asist, hücumun da en az savunma kadar mükemmel işlediğinin bir göstergesi oldu.
Efes yarışın içine girdi
9. hafta sonunda sadece 2 galibiyeti bulunan, evinde ise hiç kazanamayan Anadolu Efes, dün İstanbul’da oynadığı 11 maçta da yendiği Milano’yu devirip şeytanın bacağını kırdı. Yine toplama takım görüntüsünde olan Milano karşısında, maçı her zamanki gibi zora soksa da, bu kez sonunu iyi oynadı Lacivert-Beyazlılar. İlk yarıda hiç sayı atamayan McCollum’un ikinci yarıdaki 15 sayısı, galibiyetin anahtarı olurken, Efes’in bu yılki en büyük artısı olan hücum ribauntlarındaki etkinliği dün yine onlara fazlasıyla yardımcı oldu. Kötü hücum etmelerine rağmen 14 hücum ribaundu alıp, ikinci şans sayılarıyla skor bulan Lacivert- Beyazlılar, kalan 20 hafta öncesi hayata tutundu.
‘’Çifte kazanç‘’
İlk defa milli olan genç oyuncuların katkısıyla kazanmak daha da güzel. Milli takım dün önemli bir iş yaptı Kiev’de... Sıkıcı bir maçtı belki, özellikle ilk yarı iki takım da son derece kötü hücum etti ama, kilidi Tolga Geçim açtı. Ufuk Sarıca’dan aldığı şansı çok iyi kullandı genç yıldız. Kullandığı ilk 6 şutun 5’inde isabet buldu, iki kritik asist yaptı, 2 de top çaldı hücumdaki bütün sorunları bir anda çözdü. İlk maçın yıldızı Melih’in 9’da 1’le şut attığı gecede, Tolga’nın açtığı kapıdan Barış Ermiş devam etti. Yıllardır A Milli Takım’a çağrılmayan tecrübeli oyun kurucu, son iki dakikada attığı zor basketlerle, Ukrayna’nın kalan umutlarını da bitirdi. Barış gibi, Sertaç da iki maçı da istikrarlı oynayan isim oldu. Sertaç geç olgunlaştı ama her geçen gün gelişiyor. Stres dozu yüksek bir deplasmanda 7’de 5 isabetle 14 sayı üretti. Metin, Metecan, Furkan Aldemir, Doğuş ve Göksenin de önemli katkılar yaptı.
Takvim sorunu bize yarayacak!
Takvim sorunu belki de en çok bize yarayacak. Dünya Kupası Elemeleri’ni mecburiyetten genç oyuncularla oynuyoruz. Ama bu gençler iki maçta da yüzümüzü güldürdü. Çok konsantre, kendilerinden emin ve özgüvenliler. Hem maçları, hem de gençleri kazanıyoruz. Belki de FIBA’ya teşekkür etmememiz gerekecek. Ufuk Sarıca, iki maçı da çok iyi yönetti. Düne kadar sahaya kiminle çıkacağını bile bilmiyordu. İki üç günlük hazırlık dönemi sonrası, bütün oyunculardan maksimum verimi almayı başardı.