Arama

Popüler aramalar

‘’Akıl veren çok olur ama‘’

Çizme’deki yöneticiler binlerce kilometre uzakta genç Salih’in nefes alışını bile izliyor. Ersun hoca, Eskişehir faciasında son 10 dakikada kurtarıcı diye sahaya sürüyor. Olacak iş mi bu?
- Yenilgi sürpriz mi? Hayır değil.
- Psikolojik mi? Asla...
- Futbolcular yorgun mu? Uzaktan yakından ilgisi yok.
- Ya Stres? Palavra... Cim Bom’la maç başlamadan arada 10 puan fark varken, böyle bir bahaneye sadece kahkaha atılır.
- O halde başarısızlık neden geldi?
Bal gibi kendine güvenden... Hem de aşırı güvenden.

Bu işin şakası yok

Fenerbahçe Torku Konya’yı yenerken nasıl zorlandı, herkes gördü. Aslında bu maç Ersun Yanal için bir ‘alarm’dı.
Bakınız iş nerelere kadar gitti. O yenilgi, Bursa maçı öncesi Galatasaray’a ilaç oldu. Şimdi Galatasaray’a gönül verenler artık Arenada’ki maçı çantada keklik görüyorlar ve, “Puan farkı 7 değil 4“ diyorlar. Bu şekilde konuşanlar akıllarınca “Şampiyonluk gitti gidiyor” havası yaratmaya çalışıyor. Onların mantıklarına göre Fenerbahçe hep kaybedecek, Galatasaray kazanacak. Ben de diyorum ki, Fenerbahçe puan farkını daha da arttıracak... Hem unutmayın bu köprülerin altından daha çok sular geçer.
Ancak Ersun hocanın hataları bir değil, iki hiç değil.. Cristian gibi bir virtüözü kadroya bile almıyor. Emre sahada yok. Salih desen öyle. Tutuyor, kritik Eskişehir maçında aylardır tribünde oturan Holmen’e görev veriyor. Bir de Meireles’e...
Bekir, Selçuk ve hele hele Hasan Ali’nin suratına bakan yok. Ve de bugüne kadar sahada rakipleri ile adeta savaşan Fenerbahçe’nin yerinde o gün yeller esti. Umarım Ersun hoca bu yanlışları düzeltir..

Aklıma takıldı

Young Boys’ta bir gol attı diye beğenilen ve alınan Bienvenu bu defa ayni azizliği Eskişehir forması altında yine Fenerbahçe’ye tekrarladı.
Çok merak ettim... Semih’i, Antalya’ya verirken sözleşmeye, “Fenerbahçe’ye karşı oynayamaz” maddesini koyduranlar acaba Bienvenu için Eskişehir’e neden aynı teklifi yapmadılar?
Bak adam çıktı, Alves’in yanı başından öyle bir gol attı ki...
Neyse uzatmayalım, Fenerbahçe’nin bundan sonra yapacağı tek şey hep kazanmak ve de beklemek. Bunu yapacak gücü de fazlası ile var.

Dany, Kartal’da iş yapar

Dany’nin, Galatasaray’dan Beşiktaş’a geleceği haberi çıktığı gün Siyah-Beyazlı taraftarlar ikiye ayrıldı. ”Galatasaray’ın gözden çıkardığı futbolcu nasıl alınırmış“ diye tepki koyanlar, başarısız olacağını iddia edenlerin yanı sıra ılımlı bir grup da çok faydalı olacağı kanısında.
Bu eleştirileri yapanlar üç büyüklerin birbirlerinden yaptıkları transferleri hiç hatırlamıyorlar galiba. İşte hem Galatasaray’da hem de Beşiktaş’ta top oynayanlardan hatırımda kalan isimler:
Şükrü Gülesin, Gökhan Zan, Ali Çoban, Kovaceviç, Saffet Sancaklı, Sergen Yalçın, Ahmet Yıldırım, Mehmet Aksu, Ayhan Akman, Emre Aşık, İlie, Okan Buruk, Mehmet Yozgatlı... Bunun dışında üç büyüklerin üçünde oynayanlar. Hem Galatasaray ve hem de Fenerbahçe’de forma giyenleri saymaya kalksanız, sayfalar kaplar. Mesela alınırken eleştirenlerden bir Fenerbahçeli Rüştü Reçber, Beşiktaş’a az mı maç kazandırdı.
Galatasaray’ın unutulmazı Türk Futbolu’nun efsanelerinden Baba Gündüz Beşiktaş’ta hocalık yapmadı mı? Mustafa Denizli, Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a şampiyonluklar yaşatmadı mı?
Galatasaray, Dany’i başarısız olduğu için Beşiktaş’a kiralamadı ki, yabancı sayısı fazlalığı Sarı-Kırmızılılar’ı bu yola itti.
Keşke üç büyükler kendi aralarında oynatamayacakları, birbirlerine yarayacak futbolcuları alıp-verseler... İnanın o zaman kasalarından bu kadar büyük paralar çıkmaz. Tribünlere yolladıkları yabancıların sayısı da azalır.

05 Şubat 2014, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Webo tribünde oturmaz hocam‘’

Cevaplanması istenilen soruların en önemlisi şu:

“Webo neden tribünde?”
Fenerbahçe zora girince, Webo her girdiği maça hareket getirmiştir, attığı kritik gollerle de zaferlerin mimarı olmuştur. Klası tartışılmaz.
Bakınız, Fenerbahçe’de defans ve orta alanda yerli-yabancı her mevkiide ikişer üçer adam var: Selçuk gibi, Mehmet Topuz gibi, Salih gibi, Alper gibi, Bekir gibi... Diğerlerini saymıyorum. Sakat Alper hariç bunlardan biri sahaya sürülür, Meireles de tribünde olabilirdi. Bu takımın maestrosu Cristian’ın formsuzluğu anlamak mümkün değil.

Ersun hocanın tercihine saygı duyulur ama gol sıkıntısı çekildiği anda kulübede bekleyenlerin hiç biri bu derde çare olamazdı. Kulübede anahtar adam kim olmalıydı? Elbette ki Webo... Hatta biraz ileriye gideceğim, tribünleri dolduran o muhteşem seyirciyi daha da coşturmak için üçü de devrede olmalıydı. Hiç olmadı mı? Elbette oldu.
Emre oyuna girince orta alana hareket getirdi. Alper iyileşirse bir de genç Salih bu takımda şans bulursa 10 puan fark daha da artar.

Bir parmak Ronaldinho balı

Beşiktaş’ta Ronaldinho adı gündeme geldiğinde yer yerinden oynadı.
Fenerbahçe’nin Emenike’si, Sow’u, Kuyt’ı; Galatasaray’ın Drogba’sı, Sneijder’i ve de Melo’su varken Kartal’ın övündüğü tek isim Fernandes’ti. Ronaldinho gelirse Türkiye’de hepsinin üstünde bir yere oturacaktı.
Bu nedenle herkes heyecanlandı. Hele hele Beşiktaş seyircisi öylesine havaya girdi ki...
Ve, “Geliyor, gelecek... Meneceri ile masaya oturuldu” haberlerinin yoğunlaştığı sırada iş yattı.
Ve böylece taraftarın ağzına bir parmak Ronaldinho balı sürülmüş oldu. Oysa Ronaldinho iyi bir markaydı. Beşiktaş’a maddi-manevi getirisinin yanı sıra çok şeyler kazandırırdı.
Başkan Fikret Orman açık açık itiraf etti, ”Ronaldinho konusunu iyi yönetemedik”
Sayın Başkan, ”Stat inşaatının dışında Beşiktaş’ta iyi yürüyen ne var. Lütfen söyler misiniz?

Drogba’nın ayrıcalığı mı var?

Merak ediyorum, herhalde bir ayrıcalığı var. Bu yüzden acaba diyorum Drogba’nın sözleşmesinde, “İlk 11’de sahaya çıkacak. Kötü oynasa bile 90 dakika oyunda kalacak. Ancak sakatlanırsa veya kendisi isterse kenara alınacak” şeklinde bir madde mi var?

Hiç sanmıyorum ama son Gaziantep maçında da gördük, doğru dürüst kafaya bile çıkamıyor. Pas alışverişlerinde devamlı aksadı. Yorgun bir hali var. O halde sonuna kadar Drogba’da ısrar niye?

Devamlı, “Neden 3-5-2” diye eleştiri yapanlar “4-4-2 oynatsaydın” diye Mancini’ye akıl verenlerin aslında bu konuya parmak basmaları gerekmez mi? Ama nedendir bilinmez bizdeki otoriteler rakamlarla oynamaya bayılıyorlar.

Mancini’nin hataları yok mu? Mesela İtalyan hoca, Ambrabat’ın, Riera’nın ve de Dany’nin satılmasını istedi. Ambrabat, Malaga’ya kiralandı. Riera‘ya 750 bin Euro ödenerek yol verildi. Dany’nin eli kulağında. Gaziantep maçında kurtarıcı diye sahaya sürülen Amrabat oyunun kaderini değiştirseydi acaba gönderilir miydi?
Bana sorarsanız, ne Ambrabat’ı ne de Riera’yı bırakırdım. Sanki alınan adamlar bu ikiliden çok daha klas. Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

29 Ocak 2014, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Şike' diyen, gören var mı?‘’


En önemlisi, her maçtan sonra tüm televizyonlarda futbol otoriteleri, saygıdeğer isimler, yerli-yabancı eski hakemlerin saatlerce yaptıkları yorumların arasında hiçbirinin, “Bu maçta yanık kokusu var” dediğini işittiniz mi?
Ben işitmedim ama tapelerden sonra bazılarının “Sıkıntı var. Üç maçta olduğuna inanıyorum” dediğine rastladım. Niye o zaman konuşmadılar? Ellerinde yazılı ve görsel medyada açıklama yapma olanakları varken neden seslerini çıkarmadılar? Anlamak mümkün değil.
Bu yüzden tapelere dayanarak yorum yapanların görüşlerine inanmıyorum. Her gün Aziz Yıldırım’a yüklenilmesini hiç anlamıyorum. Şike davasını kişiselleştirenleri kınıyorum.
Bakınız; şike iddiaları Futbol Federasyonu Etik Kurulu tarafından incelenmiş, TFF ve PFDK tarafından Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe Kulübü bakımından adı geçen maçlarda müsabaka sonuçlarının belirlenmesi itibarı ile ceza tayinine mahal olmadığı şeklinde karara bağlanmıştır. Yani ‘Şike’ bulunamamıştır. Ancak bu dikkate alınmamıştır. Daha önce de yazmıştım...
Eğer yeniden yargılama olacaksa bana göre:
- Şüpheli maçlar Fenerbahçe-İstanbul B.B., Karabük-Fenerbahçe, Fenerbahçe-Ankaragücü, Sivasspor-Fenerbahçe maçlarını yöneten hakemlerin yazdıkları raporlar okunmalıdır.
- Yardımcılarin gözlemcilerin raporları yeniden mercek altına alınmalıdır.
- O maçları, yazanların, yorumlayanların görüşleri titizlikle incelenmelidir.
- Bu dört maç yeniden hakemler, gazeteciler, antrenörlerden teşkil edilecek bilirkişi tarafından gözden geçirilmelidir.
- Dört maçta yer alan rakipler de dahil 3’er futbolcu ve teknik direktörlerin görüşlerine başvurulmalıdır.
Aziz Yıldırım ve arkadaşları “Af” değil “Adil yargılama” istiyor bunu unutmayın.
Aziz Yıldırım’ın şu sözleri tarihe geçecek niteliktedır:
- Sandıkla geldim, sandıkla gitmiyorum, bu demokrasi ayıbıdır..
- Vicdanım rahat, hapis yatmaya gidiyorum. Kaçtı diyenler utansın...

Hele bir durun yahu..

Yargıtaydan karar çıktı. Tebligat kulübe gelmeden bakın neler konuşulmaya başlandı:
- Aziz Yıldırım cezası bitince isterse kulübe CEO olacak.
- Onursal başkanlığa getirilecek.
- Başkanlıktan düşünce yerine kendisine yakın bir isim gelecek. O da kulübü perde arkasından yönetecek.
- Hapse girse bile kritik kararlar ona danışılacak.
- Kiğılı ya da isterse Ali Koç aday olacak.
- Cezasını Topuk Yaylası’na yakın Düzce’deki cezaevinde çekmek istediği öğrenildi.
Bu sonuncusu yani “Topuk Yaylası” haberini okuyunca küçük dilimi yutacaktım. Yakınlarına söylemişmiş. Bu kadarına da pes doğrusu. Biraz da iyi şeyler düşünün arkadaşlar. Yeniden yargılama olasılığı gündemde. Yasal düzenleme ile ilgili Meclis çalışmaları başladı. Kabul edildiği taktirde ve de yargılama sonunda Aziz Yıldırım’ın cezası kalkarsa o zaman neler söylenecek çok merak ediyorum..

Semih’i alırken niye itiraz etmediniz?

Dünyada başka bir örneği varsa lütfen söyleyin.
Semih, Aykut hocanın zamanında Fenerbahçe’de her maçta oynamazdı. Ersun hocanın onbirinde hiç yoktu.
Neden-Niçin? diye sorulmaz. Çünkü bu teknik direktörün görüşüdür.
Semih, sezon başında isteyeni olduğu halde, “Forma girersem belki oynatırlar” diye sabırla bekledi. Genç takımla antrenmanlara çıktı. Sonunda Antalya’nın teklifine “Evet” dedi. Ancak yılların golcüsünün sözleşmesine bir madde konmuş. “Fenerbahçe’ye karşı oynayamaz” Ne demek şimdi bu... Tut ki Semih, Fenerbahçe-Antalya maçında bir gol attı. Dünya mı yıkılır? “Neden yolladınız?” diye gönderene soruşturma mı açılır!
Unutmayın Semih bu forma altında çok galibiyetlere imza atmıştır. Son dakika golleri ile de kurtarıcı olmuştur. ”Nöbetçi golcü” adı takıldığı zaman bile alınganlık göstermemiştir. Bu nedenle Fenerbahçe’ye yakışanı yapın o maddeyi iptal edin. Semih de özgürce sahada top koştursun. Semih’i transfer ederken, “Fenerbahçe’ye karşı oynamaz” maddesinin bulunduğu sözleşmeyi kabul eden Antalyalılar’ın yakınmalarına verilecek tek cevap, “Niye o zaman bu şartı kabul ettiniz” olur...

23 Ocak 2014, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aziz beyi bırak sen açıkla Rıdvan‘’

Diyor ki: “3 Temmuz sürecinde sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan herkesten fazla Fenerbahçelilik göstermiştir. Bildiğim için söylüyorum. Bu ayrıntıların hepsini sayın Aziz Yıldırım da biliyordur ve konuyla ilgili açıklama yapmasını bekliyorum.”

Başkana niye pas atıyorsun Rıdvan?

Gazetende köşen var. Maşallah uslübun iyi, kalemin de kuvvetli... Ekranda kafandakileri söyleyebiliyorsun. O zaman hepsini tek tek yaz. Ekran başındakilere anlat. Hem gazetecilik deyimiyle ‘atlatma’ bir iş yapmış olursun, hem de bizleri aydınlatırsın. Bekliyoruz...

Fenerbahçe niye transfer yapmıyor?


Galatasaray Hajroviç’i ve Telles’i aldı. Soruyorlar, ”Fenerbahçe kimi veya kimleri alacak?”
Bu süper kadronun takviyeye ihtiyacı var mı?

Kime sorsam, “Hayır” yanıtını alıyorum. Nedenlerini de şöyle sıralıyorlar:

- Sow ve Emenike hatta Webo ile Kuyt Avrupa’nın her takımında ilk on birde oynayacak klas ve güce sahipler.
- Volkan kadar güven verici bir file bekçisi parmakla sayılacak kadar az.
- İspanyollar yine gözünü Mehmet Topal’a dikti.
- Formunun zirvesindeki Caner şu anda Avrupa piyasasında gözde.
- Genç Salih bile Avrupalı menacerlerin portföyünde.
- Emre’yi saymıyorum. Onun klası hiç tartışılmaz.

Tribünde bekleyen yedek Yobo bile Cardiff City’den ciddi teklif aldığına göre Gökhanlar, Egemenler, Meireles ve diğerleri gözümün önünden teker teker geçiyor. O zaman ben de daha önce söylediğim gibi, “Fenerbahçe’nin transfere ihtiyacı yok” diyorum.

Fatih’le Mancini’yi kıyaslamayın


Bakıyorum, Galatasaray’ın konuşulduğu ortamlarda hep Fatih Terim ile Mancini’nin kıyaslaması yapılıyor.

Şunun şurasında Mancini ligde Galatasaray’ın başında 11 maça çıktı, 7 galibiyeti, 2 yenilgisi ve de 2 beraberliği var.
Fatih görevi bıraktığı zaman 5 maçta 2 galibiyeti, 3 beraberliği bulunuyordu. Kıyaslamayı yaparken, Terim’in başarılarını hatırlayın lütfen...
İki etaplı şampiyonluklar... Birincisinde Galatasaray 4 yıl üst üste başarıyı yakaladı. İkinci etapta ise 2 yıl yine ardı ardına zirve... Ve Türk Futbolu’nda bugüne kadar hiçbir kulübün başaramadığı ancak hayal ettiği UEFA Kupası Galatasaray müzesinde... Türkiye kupalarını, Süper Kupayı ve de milli takımdaki başarılarını saymıyorum.

Bırakın bu tip konuşmaları. Mancini bir-iki kupa kazandırsın ondan sonra rahat rahat fikirlerinizi açıklayın.

Bakınız adı oynadığı 3-4 maçla efsaneye çıkan değil Romanya’nın Hagi ile birlikte en büyük yıldızı, Galatasaray’ın eski şöhreti, Barcelona’nın eski kaptanı, Galatasaray’ın UEFA kupasındaki mimarlarından biri Popescu, Celal Demirbilek’le yaptığı röportajda Fatih için ne demiş:

“Terim gönderildi. Mancini ile yola devam ediyorlar. Ancak Terim ile daha başarılı olurlardı.”

09 Ocak 2014, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Fark kapanır' diyenlere...‘’

-Galatasaray‘ı, Erciyesspor’u 3-1 yendiği zaman göklere çıkaranlar...
-Mancini’ye övgüler yağdıranlar...
-’Bu fark kapanır’ diyenler...
-’Fenerbahçe 5 maçını uzatmalarda kazandı ama’ diye ahkam kesenler...
Acaba penaltı hariç her biri jeneriklik gollerle Kayserispor’u topa tutan Fenerbahçe’yi izledikten sonra ne düşündüler? İnanın çok merak ediyorum. Ben de diyorum ki; Fenerbahçe puan farkını daha da açarsa sakın şaşırmayın.

Fenerbahçe zaten büyük aileydi
Ersun Yanal da söyledi ama Fenerbahçe zaten büyük bir aile idi...

3 Temmuz’dan sonra birlik-beraberlik kenetlenmeye dönüştü. Ve de Başkan Aziz Yıldırım’ın çektirdiği ‘büyük aile’ fotoğrafı ile daha da perçinlendi. Kim ne derse desin, Fenerbahçe ligin ilk yarısını 8 puan önde bitirerek, ayrıca 8 yıl sonra 40 puanı aşarak ve de en çok gol atan ekip ünvanını elde ederek büyük bir iş yapmıştır. Bu başarının mimarı sporculara -sadece futbol değil- bir baba şefkati ile yaklaşan Başkan Aziz Yıldırım ile birlikte Ersun Yanal’dır.

Galatasaray hala Fenerbahçe’yi yakalamak için transfer çalışmaları yaparken, Beşiktaş kadroyu takviye etmek için çırpınırken dikkat edin Fenerbahçe’nin bu konuda hiç sıkıntısı yok. Transfere de ihtiyacı yok. Bunun yanı sıra yerlisi-yabancısı tek yürek, tek bilek.

Ersun Yanal’ın basın toplantısında, “Orta saha da skora biraz daha katkı yaparsa“ demesi, kamp çalışmalarının bu yönde olacağını da gösteriyor. İkinci yarıda Emre’nin bu alandaki yerini alması Fenerbahçe’yi daha da güçlendirecektir..

Orman’ın telefonu!
Başkan Fikret Orman, cep telefonundan stadın farklı noktalarına yerleştirilen kameralarla istediği an istediği yere odaklanıyor ve inşaattaki her detayı sıkı bir şekilde inceliyormuş.

İyi de başkan;

-Farkındaysan Fernandes’siz Beşiktaş’ın hiç tadı yok.
-Eneramo’ya dünyaları verdiniz adam 3 maç oynadı. Ara ki bulasın.
-İbrahim Toraman ve Sezer’i çoktan affetmeniz gerekirdi.
-Beşiktaş’ı şampiyon yapacağına inandığınız Biliç, hala istenileni veremiyor.

Sayın Orman; stat nasıl olsa bitecek. İnşaat devam ediyor ama şampiyonluk gidiyor. Biraz da cep telefonunuzu Ümraniye oto yoluna cepheli Nevzat Demir Tesisleri’ne yönlendirseniz iyi olur gibime geliyor.

Sahi bırakmaz mısınız?
Biri başkan... Biri CEO... Bakın neler demişler:
Lütfü Arıboğan: 25 milyon Euro da verseler Sneijder’i satmayız.
İbrahim Hacıosmanoğlu: 30 milyon Euro da verseler Olcan’ı bırakmayız.
Önce sormak lazım, “Bu paraları kim verir?” Veya teklif eden oldu da, o yüzden mi bu çıkışlar yapıldı?
Olsa olsa, futbolcuların gururlarını okşamak için bu sözler söylenmiştir.
Takıldığım bir konu daha var. O da şu:
Galatasaray Basın Sözcüsü Şükrü Ergün, “Başarımızı istemeyen güç odakları var” demiş.
Şükrü Bey, lütfen şifreli konuşmayalım. Kimler? Açıklayın biz de bilelim.

03 Ocak 2014, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Eee... Olacak o kadar...‘’

Onlara göre Galatasaray hep yenecek, Fenerbahçe çözülecek. Ben de tam tersini düşünüyorum, Fenerbahçebahçe bu yenilgiden dersini aldı. Bir daha olmaz. Kötü oyuna ve de yenilgiye kılıf aramıyorum. Ancak kafama takılan bazı sorular var: Emenike’nin buz gibi golü neden sayılmadı? Sow gole giderken Bülent Yıldırım niye avantajı göz ardı edip düdüğünü çaldı? Merak ediyorum; gece evinde TV’den bu pozisyonları seyrederken ne düşündü? Kendisini haklı bulduysa diyecek bir şey yok. Yazsan ne olur? Sonuca etki eder veya etmezdi. Fakat Bülent Yıldırım çapında üst düzey bir hakemin bu gibi hatalı düdükler çalmasını doğrusu yadırgadım.

Bu dörtlüye dikkat


Fenerbahçe’de Webo, Kuyt, Emenike ve Sow gol krallığı yarışında başa baş gidiyor. Eğer bu dörtlü aralarında, “Ben atacağım, hayır sen” yarışına girerlerse veya pas alış-verişlerinde egoist davranışların içinde olurlarsa işler karışır. Mesela Kuyt’ın, Akhisar maçında penaltıyı gole çevirememesi. Aynı maçta Emenike’nin boş durumdaki Kuyt’ı görmemesi. Karabük maçında yine Emenike’nin ‘İkinci golü de ben atayım’ düşüncesi ile auta giden vuruşu. Sonra hatasını anlayıp, kale ağzında bekleyen Kuyt’a ellerini gözüne götürerek ‘görmedim’ işareti yapması gibi... İşler iyi gittiği zaman bunlar konuşulmaz bile ama şemsiye tersine dönerse sırıtır. Belki de böyle bir şey yok diyebilirsiniz. Ancak, bu benim kendi görüşüm.

Fenerbahçe Avrupa’da yok ama...

Evet, Fenerbahçe Avrupa’da yok ama Avrupa’nın en formda 20 takımı arasında... Bunu biz söylemiyoruz. ABD merkezli spor sitesi Bleacher Report Avrupa liglerinde formda kulüplerin bu sezon oynadığı maçlarda gösterdiği performansa ve aldığı sonuçlara göre en iyi 20 takımı içeren rapor hazırlamış. Listeye de Türkiye’den sadece Fenerbahçe girmiş. Ve de şu anda Avrupa’nın 20 takımı arasında 17. sırada. Bir yenilgiye göre ahkam kesenlere, Fenerbahçe’i yerden yere vuranlara duyurulur.

Ya Webo gol atsaydı..


Alper‘in yerine Webo’yu aldığı için Ersun hoca eleştiriliyor. ”Orta saha boş kaldı” deniyor. İyi de bugüne kadar Webo’ya kritik anlarda görev verdiği için takdir edenler şimdi neden yenilgi olunca veryansın ediyorlar anlamıyorum. Herkes gördü; Fenerbahçe o gün Volkan ve Emenike dışında döküldü. Bu yenilgi bir “kaza” değildi. ”Buzlu zemin“ bahanesi gülünçtü. Beni korkutan tek şey, Ersun hoca ile son bulan “al gülüm-ver gülüm paslaşmasının“ bir ara tekrar hortlar gibi olması idi.

Eneramo nerede ?


Sivas’tan transfer edildiği zaman Siyah -Beyazlı taraftarların “Nihayet iyi bir golcü aldık“ diye sevindiği Eneramo bu sezon üç maçta oynadı ve bir gol attı. Oysa Sivas’ta 79 maçta rakip fileleri tam 29 golle havalandırmıştı. Bu Eneramo nerede? Sakat mı? Formsuz mu? Yoksa kadro dışı mı? ‘Durup dururken Eneramo nereden çıktı’ demeyin. Elazığ maçında sakatlıktan kurtulan Uğur’un yaptığı enfes ortaların boşa gittiğini görünce 1.88’lik Nijeryalı golcü aklıma geldi. Hatırlayın bu maç öncesi Biliç “Rakibi ilk yarıda boğuyoruz. Ama ikinci yarıda tersi oluyor” demişti. Bana düşmez ama Biliç, Eneramo’yu ligin ikinci yarısında takıma monte ederse iyi bir iş yapmış olur.

25 Aralık 2013, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde oynasaydı...‘’

Şu anda Şampiyonlar Ligi’nde oynayan ekiplerden hangisinin dört futbolcusu Sow, Emenike, Webo ve Kuyt gibi kendi liglerinde toplam 29 gol atma başarısını gösterdi. Ve bu dörtlü Avrupa sahalarına çıksaydı, inanın tüm seyircileri kendilerine hayran bırakırdı. İşte bu yüzden diyorum ki; Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray, Avrupa Ligi’nde de Trabzonspor kadar başarılı olurdu. Derler ki, “İnsanlar hayal ettiği müddetçe yaşar...” Ne yapayım? Ben de arada bir hayale dalmayı çok seviyorum ama çok yakında hayallerimin gerçekleşeceğine; Fenerbahçe’ye Avrupalılar’ın şapka çıkaracağına inanıyorum.

Penaltıları Cristian atmalı


Akhisar maçı golsüz devam ederken kazanılan penaltıyı Kuyt’ın kullanması bana göre son derecede yanlıştı. Kuyt topu eline aldığı anda kenar yönetiminden bir uyarı bekledim, ne yazık ki gelmedi. Fenerbahçe’nin tüm serbest atışlarının başında Cristian, kornerlerde de öyle... Özellikle her topa vuruşu rakiplerin yüreğini hoplatıyor. Pasları adrese teslim. Yani o kadar büyük ayak hakimiyeti var. İşte bu yüzden ‘Cristian’ diyorum. Oynadığı zaman Emre için de aynı şeyleri söyleyebilirim.

Felaket tellallığı yapanlara...


Fenerbahçe’nin başarılarını tek kulvarda yarışmasına bağlayanlara şaşırmamak elde değil. Başarıları hazmedemeyip, “Yargıtay yakında kararını verecek. UEFA puanları silecek” diyenler. Hatta silinecek puan sayısını bile söyleyenleri kınıyorum. Yahu bir gün de iyi konuşun be. Ama sizler yine bildiğinizi okuyun. Karabük virajı dönülünce son maç Şükrü Saraçoğlu’nda Kayserispor’la. O gün şölen olacağına, farkın daha da açılacağına inanıyorum.

Mancini-Bilic tamam biraz da Şota’ya bakın


Neye hayret ediyorum biliyor musunuz? Her gün yazılı ve görsel basında, “Galatasaray, Fenerbahçe ile aradaki 11 puan farkını nasıl kapatır? Beşiktaş’ın da şansı var” diye görüşler masaya yatırılıyor ve hesaplar yapılıyor. Varsa-yoksa Ersun Yanal, Mancini, Biliç... Arada bir de Reşit Akçay. Hadi Ersun Yanal arayı açtı gidiyor, onu bir kenara alalım. Kasımpaşa şu anda Fenerbahçe’nin en yakın takipçisi ve de puan sıralamasında Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un önünde. Bu ekibin de patronu Şota. Üstelik Şota, her takımla kafa kafaya oynayan golcü bir takım yaratmış. Bu nedenle hesap-kitap yapanlara bir çift sözüm var: Kasımpaşa’yı hele hele Şota’yı sakın ola hafife almayın...

‘Sarılacaktım’ demiş

Şu işe bakın, Kasımpaşa-Beşiktaş karşılaşmasının 80. dakikasında sahaya girerek Fernandes’e saldıran Mustafa Özel, “Fernandes’e sarılacaktım” demiş. Bu arkadaşın sahaya girmesi nelere mal oldu:
- Almedia ve Motta kendisini tekmeleyince hakemden kırmızı kart gördü. Yani bu hafta Beşiktaş sahaya iki büyük kozundan mahrum çıkacak.
- Fernandes‘in morali bozuldu. Biliç onu ikna edeceğini söylüyor. Fernandes’in artık Beşiktaş’da oynayacağını sanmıyorum.
- Kasımpaşa’ya olay evinde olduğu için ceza yoldaymış.
Adamın verdiği maddi ve manevi zarara bakar mısınız. Şimdilik serbest ama Beşiktaş bu işin peşini bırakmayacak. ‘Kasımpaşa-Beşiktaş maçı tekrarlanır mı, kural hatası mı, hakem hatası mı?’ sorularına eski hakemlerin -ki bir kısmı artık yazılı ve görsel medyada yorumculuk yapıyor- çoğunluğu “Kural hatası” diyor. Hakem Barış Şimşek, oyunu sahada iki top bulunduğu için durdurduğunu söylüyor. Bana sorarsanız Beşiktaş itirazında haklı derim. Ancak federasyonun, bu maçı tekrarlayacağına hiç inanmadığımı da söylemek isterim. Tabii bu benim şahsi görüşüm.

19 Aralık 2013, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Baroni, Fener'in Alex'i olmalı‘’

Ve maç o saniyede birden dönüverdi. Alex ile Baroni’nin ortak özellikleri ikisinin de maçın atmosferini değiştiren bir yapıya sahip olmaları. Top teknikleri aynı. Kafa yapıları da öyle.

Bu yüzden diyorum ki; “Baroni artık Fener’in Alex’i olmalı.” Çünkü, Fener’in her şeyi kusursuz. Saha içinde bir tek lideri eksik. Bu da bazı maçlarda açıkça görülüyor. Ersun Yanal ligin ikinci yarısında Baroni’ye bu görevi verirse ve O’nu her maçta sahada olacak şekilde motive ederse, Fener hedefe daha kolay koşar gibime geliyor. Tabii bu benim görüşüm.

Not: Alex’in takımı Coritiba son maçtaki galibiyeti ile küme düşmekten kurtuldu. Bir an aklımdan geçti. Kazara küme düşseydi Alex severler (!) nasıl yorumlarlardı acaba?..

Uyanın sabah oldu


“Fener şans golü ile kazanıyor” diyenlere Ersun hoca “şans çalışanın kapısını çalar“ diye kısa ve öz bir yanıt vermiş. “Son dakika gollerini“ şansa bağlayanlara benim de söyleyeceklerim var; Rizespor maçının istatistiklerine bakın. Fenerli futbolcular daha çok koşmuş. Daha çok topla oynamış. Daha çok korner atmış. Rakip filelere iki de gol yollamış. Son dakikaya kadar maça asılıyor. Kondisyon süper. Söyler misiniz bana “şans bunun neresinde.” Sonuca tesir etmediği halde “kartı verseydi“ diye yenilginin suçlusu olarak hakemleri gösterenlere, ”O golü atsaydık sahadan biz galip çıkardık“ diye yenilgilere kılıf arayanlara kızıyorum. Ve de Fenerbahçe karşısında beraberliğe yatmanın geçerli olmadığını çünkü Sarı-Lacivertliler’in sonuna kadar maça asıldığını göremeyen teknik adamlara şaşırıyorum. ”Uyanın artık sabah oldu.”

Şikayetim var

-Şikayetim var.. “Yüce Atatürk” tişörtü ile sahaya çıkan Fethiyesporlular’ı PFDK’ya verenlerden..
- Şikayetim var.. Sahada “Rabia” işareti yapanları “es” geçenlerden..
- Şikayetim var.. Sporu siyasete alet etmek isteyenlerden..
- Şikayetim var.. Eboue ve Drogba’yı, Mandela’yı anmak amacı ile formalarının içindeki tişörtlere “Teşekkürler Madiba ve huzur içinde yat Mandela” ifadelerini yazdıkları için PFDK’ya sevkedenlerden..
- Şikayetim var.. Tüm yasaklardan..
- Şikayetim var.. Başarısız olduğu halde bu Futbol Federasyonu’nu hâlâ o koltukta oturtanlardan..
Şikayetleri bir bir sıraladım ama kime? İnanın ben de bilmiyorum.

Sneijder burada ya siz?

Günlerce yazıldı çizildi, “Sneijder nerede?”
Mancini’ye soruldu. Cevap, “Bilmiyorum“ oldu. Bir gün sonra, “Şu işe bak, nerede tedavi olduğundan hocasının bile haberi yok” dendi. Hollandalı için, “Doğru dürüst antrenman bile yapmadı, nasıl oynayacak?” görüşleri de zirve yaptı. Ve sonra, o Sneijder, öyle bir gol attı ki, Çizme’nin kralı Juventus yerle bir oldu. Bu gol bakın Cim Bom’a neler kazandırdı:
-Ülke puanı yükseldi.
-Son 16’ya girdiği için 3.5 milyon Euro kasada...
-Galatasaray’a 1 milyon Euro galibiyet primi verildi.
Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki 8 golünün 5’i Sneijder (2), Drogba (2) ve Melo’dan geldi. Şimdi sırası mı demeyin ama “Yabancı transferine sınır getirilsin” diyenlere bir çift lafım olacak. Juventus’u sahadan silen Galatasaray’ın ilk 11’inde 7 yabancının olduğunu hiç unutmayın. Bırakınız Sneijder, Drogba gibi ünlüler alınsın. Onlardan öğreneceğimiz çok şeyler var.

3 isim ve unutulmayacak sözler


Hoşuma gittiği ve kolay kolay hafızalardan silinmeyecek sözler olduğu için yazdım.
HAGİ: “Takımı kaybettiğinde ağlamayan futbolcu yıldız olamaz.”
FİKRET ORMAN: ”Gazozuna bile olsa kazanmamız lazımdı.”
MAHMUT USLU: ”Keşke kötü oynayıp hep yensek.”

Sen rahatsın ama..


Fernandes’in oyundan alınıp alınmaması hoca tercihi. ”Çıkmasaydı belki oyunun kaderini değiştirebilirdi“ diyenler var. Var da, çıkarken yaptığı afra tafraya ne demeli. O klasta bir futbolcunun maç devam ederken soyunma odalarına gitmesi hiç de doğru değildi. Kenarda oturup pekala arkadaşlarına moral verebilirdi.

Bilic, Sivas beraberliğinden sonra “koltuğunuz sallantıda mı?” şeklinde sorulan bir soruyu “koltuğumda kendimi rahat hissediyorum“ diye cevapladı. Bugüne kadar alınan sonuçlara bakarak ayni soruyu, Başkan Fikret Orman’a sorsalar herhalde Bilic’in tam aksi cevap alırlar. Keza taraftarların da bu sonuçlara memnun olduğunu kimse söyleyemez. Çünkü, Beşiktaş’ın puan cetvelindeki yeri bu değildir. İlk yarıda en az dört gol kaçmış. Niye atamamışlar O’nu da Bilic’e sormak lazım. Neden 9 puan geridesin, bu fark nasıl kapanacak sorusunun da muhatabı Bilic’dir..

Fernandes’in yerine niye Muhammed alınıyor diye tenkitler yapılıyor. Kavga ettikleri için İbrahim Toraman ile Sezer kadro dışı kaldı. Ağır para cezası verildi. Sonra da bu ikili unutuldu gitti. Gazetenin birinde okumuştum. Başkan Fikret Orman, Toraman ile Sezer’i çok sevdiğini ifade etmiş. ”Bence affedilmeliler. Ama kararı verecek olan ben değilim, Önder Özen ve teknik ekibimiz” demiş. Beşiktaş’ın şu anda Toraman ve Sezer’e ihtiyacı var mı? Bana göre var. Zaten barışan bu ikili cezasını fazlası ile çekmiştir ve artık kadroya alınmalıdır.

13 Aralık 2013, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI