Arama

Popüler aramalar

‘’Şahitli-ispatlı‘’

Sakın hayal mi görüyorsun demeyin. Ben, Sarı-Lacivertliler’in şahitli-ispatlı savunması ile bu işten alnının akı ile çıkacağına inanıyorum. Ne hikmettir bilinmez, yapılacak savunmanın içeriğini bilmeyen herkes, hakim, savcı ve avukat rolünde. Çıkacak kararlar için öyle yorumlar yapılıyor ki şaşırmamak elde değil. Fenerbahçe’nin 12 kişilik tanıkları arasında yazar, futbolcular, menecer, avukat var. Söylenenlere göre hukuk kurulu da dört-dörtlük bir savunma hazırlamış. Her şey kanıtları ile ortaya dökülecek. Geçen hafta da yazdım. Fener şampiyon olduğu yıl Avrupa’da oynatılmadı. Başkan Aziz Yıldırım ve arkadaşları bir yıl Metris’te yattı. Şampiyonlar Ligi’nde oynatılmadığı için milyonlarca Euro zarara uğradı. Zaten cezasını çekmiş oldu. Bu yüzden Tahkim Kurulu’nun, Disiplin Kurulu’nun verdiği 2 artı 1 ek cezayı onaylaması haksızlık olacaktır. Steau Bükreş, Porto ve Milan örneklerini dikkate almaları ve bu cezayı kaldırmaları lazımdır. Hadi kaldırmadılar diyelim ertelemesi gerekir. Ben umutluyum.

Kim getirdi?


Temmuz ayı FİFA sıralamasında 54. sıradan 57. sıraya düştük. Yeşil Burun Adaları’nın gerisindeyiz. Ne acı değil mi? Ama kimin umurunda. Federasyon başkanı Yıldırım Demirören gazeteci arkadaşlarla konuşurken bakın ne diyor: “Şunu herkes bilsin ki, Abdullah Avcı’yı ben getirmedim. Herkes benimle geldiğini söylüyor ama öyle değil.”

Ne demek şimdi bu. Acaba “ben git diyemem” demek istiyor. Ben de bizzat Yıldırım Demirören’in ağzından o ismi duymak istiyorum. O’nu göreve getiren kim ve şu anda nerede? Deniyor ki, “artık federasyonda değil.”

Acaba bu arkadaştan icazet mi mi bekleniyor? Oysa Yıldırım Demirören bu konuda oldukça tecrübeli. Hatırlayın Beşiktaş’ta başkanlık yaptığı 7 yıl içinde 9 hoca ile çalışarak büyük bir rekora imza attı. Bu teknik adamlar içinde kimler yoktu ki. Bernd Schuster, Jean Tigana, Del Bosque, Carlos Carvalhal.. Yerlileri yazmıyorum. Ama Başkan, Avcı başarısız olduğu halde bir türlü “tamam arkadaş, teşekkür ederim. Sana başarılar” diyemiyor. “Göreve benimle gelmedi” deyip konuyu buzdolabına koymayı yeğliyor..

Ne sandığı Demirören

Ünal Aysal ile İlhan Cavcav, yabancı futbolcu konusunda federasyonun 6-0-4 uygulamasına itiraz etmiş ve hayli iddialı konuşmuşlardı. ”Nasıl geldilerse göndermesini de biliriz. Karardan ya dönülecek, ya da federasyon gidecek“ diye rest çekmişlerdi. Ne yalan söyleyeyim, Demirören’in, bu dayatma karşısında yelkenleri suya indireceğini sanmıştım. Aldanmışım. Başkan reste restle karşılık verdi ve o da “istifa etmeyeceğim “diyerek sandığı işaret etti. Seçim 2015’de olduğuna göre yeterli imza toplanmazsa bu yasak devam eder.

Tribünlerde Euro milyonerleri

Eğri oturalım doğru konuşalım. Bu karar zaten varlığı ile yokluğu belli olmayan Türk futbolunda resmen tribünlerde “Euro milyonerleri” topluluğu yaratacaktır. 2 veya 3 yıllık sözleşme yapan yabancılar en ufak bir sakatlıkta dahi geleceklerini düşünerek tribüne çıkma yoluna gidecektir. Sayın Başkan sandıkla geldin diye seni seçenlerin isteklerini göz ardı ederek yola devam edeceğini sanıyorsan aldanırsın.

İnadı bırakın


Fenerbahçe, 6-0-4 formülünü benimsemiş. Galatasaray ve Beşiktaş’la birlikte diğer 17 kulüp ise, ayni görüşte değil. Ben şahsen Yıldırım Demirören ve arkadaşlarının yabancı sayısının artışının milli takıma olumlu yansımadığı için bu kararı aldıklarını söylemelerini saçma buluyorum. Yani milli takım FİFA sıralamasında bu yüzden mi yerlerde sürünüyor? Biraz esnek olun. Mesela 6-2-2 formülünü gündeme getirin. Bunun tartışmasını yapın. Hep kavga, hep inat. Madem bu kadar prensip sahibisiniz, yabancılar için birtakım şartlar ortaya koyun. Yaş sınırı getirin. 28 yaşına basan yabancının transferine izin vermeyin. Ülkesinde en az 5 kez milli olma şartı arayın. İnsanlar sinemaya giderken bile başrolde kimin oynadığına bakıyor ve ona göre bilet alıyor. Ben, sahada güzel goller görmek istiyorum. Artistik hareketler istiyorum. Coşmak istiyorum. Tribünlerde tırnaklarımı yemek istemiyorum...

10 Temmuz 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fener'in en büyük transferi Yanal‘’

Ayrıca Ersun Yanal’ın en büyük idealinin Fenerbahçe olduğunu da bilmeyen yoktur sanıyorum. Başkan Aziz Yıldırım’ın bu yıl yaptığı en büyük iş futbolun patronluğuna Ersun hocayı getirmesidir. Yanal’ın, yönetimin “1+2 yıllık sözleşme” teklifine, ”Hayır, bir yıllık olsun. Fener’i ya şampiyon yaparım ya da giderim“ demesi ne denli iddialı olduğunun kanıtıdır. Bana göre; Ersun Yanal, ”Fener’i bu yıl zirveye taşır.” Nedenini, Fenerbahçeli yöneticilerle yaptığı konuşmadan çıkardım: “O kadar hırslıyım ki, çimleri bile yiyebilirim. Futbolcuların da böyle olmasını isterim.” Son sözüm şu: “Ersun’a güvenelim. Göreceksiniz hepimizin yıllarca özlediği o cesur futbolu Fener’e oynatacaktır.”

Avcı ile mi?

Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in mali genel kurulda yaptığı konuşmasından bir alıntı: “2023 yılında 100. yılını dünyanın zirvesinde kutlayan bir milli takım yaratmak istiyoruz.“ Sorum şu: “Abdullah Avcı ve ekibi ile mi?”

Meydan okuma gibi


Futbol Federasyonu, yabancı futbolcu formülünü 6+0+4’e bağladı. Yani, 6 futbolcu sahada olacak, 4’ü tribünde yan gelip yatacak. Doğru veya yanlış. Ama, Ünal Aysal ile İlhan Cavcav’ın çıkışları garibime gitti doğrusu. Cavcav; “Yabancı oyuncu kararından ya dönülecek, ya da federasyon gidecek“ demiş. Aysal’ın da görüşü ondan farklı değil. O da; ”Bu karar değiştirilmelidir. Değişmezse kararı alanlar değişir“ şeklinde bir ifade kullanmış. Federasyon bu konuda katı tutumunu sürdürünce Galatasaray‘dan yeni bir teklif geldi; “AB vatandaşları yerli statüsünde oynasın.” Çok merak ediyorum bir yandan UEFA’nin bize karşı tutumu.. Kulüplerin federasyona tavrı ve bitmeyen istekleri.. Bakalım Yıldırım Demirören bu resti görecek mi?

Fener yalnız değil ki

Fenerbahçe’nin hukuk işlerinden sorumlu yöneticisi Deniz Tolga Aytöre demiş ki, “Neuchatel olayında tüm Türkiye birlik olmuştu. Biz bu davada çok yalnız kaldık.” Ben de diyorum ki; Niye hukukçularla birlikte hareket edecek bir heyet kurmadınız? Niye, Avrupa’da sözü geçen iş adamlarımızdan istifade etmek için çaba göstermediniz? Ve niye Galatasaray’ın Neuchatel olayında devreye giren Fener’in efsane başkanı Ali Şen’den yararlanma yoluna gitmediniz? Allah aşkına, aklınıza geldi mi? Şen’e “Bizimle toplantıya gel” teklifinde bulundunuz mu? Siz de iyi bilirsiniz bazı yerlerde ahbap-çavuş ilişkileri büyük rol oynar. Keşke Ali Şen’in Avrupa’daki çevresinden de yararlanma yoluna gidilseydi derim ben..

UEFA’nın kararı çok ağır


Neden ağır anlatayım:
-Fenerbahçe şampiyon oldu, Şampiyonlar Ligi’ne gidemedi..
-Aziz Yıldırım arkadaşları ile bir yıl Metris’te yattı..
-Fener’in en az 50 milyon Euro zararı oldu..
-Niang, Lugano, Santos ve anlaşma yapılan Emenike Avrupa’da oynayamayacakları için Türkiye’den gitti.
Bu saydıklarımdan daha büyük ceza olur mu? Üstüne üstlük bazı kendini bilmezler “şikecı” damgası vurmaya çalışıyor. Tıpkı Trabzon’da genç Salih’e yaptıkları gibi.
Şimdi Fenerliler kara kara düşünüyor ve birbirine soruyor: “Acaba UEFA Tahkim Kurulu bu cezayı erteler mi. Veya 1 artı 1’e indirir mi. Ceza toptan kalkar mı.. Ve de cezaya ek gelir mi” diye..

Süper Lig şampiyonluğu Fenerli’yi kesmez


Şimdi gelelim işin düşünmek dahi istemediğimiz öbür yüzüne. Eğer, UEFA katı tutumunda ısrar ederse Messi ile Ronaldo’yu da alsan Süper Lig şampiyonu olsan Avrupa’ya gidemedikten sonra işler iyice sarpa sarar. Çünkü hesaplar geçen yıl UEFA’da finale bir maç kala elenen Fenerbahçe’nin Avrupa Şampiyonluğu üzerine inşaa edildi. Bu yüzden Süper Lig Şampiyonluğu Fenerli’yi kesmez. Yapılacak iş kuvvetli bir lobi kurarak UEFA Tahkim Kurulu toplantısında hukuk savaşı yapmaktır. Ceza kalkmasa bile erteleme yoluna gidilmesi için çaba sarfedilmelidir.

03 Temmuz 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sen neymişsin be LUCE...‘’

Ne yaptı bay Lucescu? Galatasaray’ı şampiyon yaptı. Beşiktaş’ta da aynı başarıyı yakaladı. Fener’den teklif aldığını doğrulamış, “Ama, şimdi olmaz” demiş. Luce, sanki bulunmaz Hint kumaşı. Eğer, bu iki başarıya bakılarak LUCE adı ön plana çıkıyorsa, üç büyük kulübe şampiyonluk yaşatan Mustafa Denizli’nin adı birinci planda olmalıydı. Biz “Yerli” diye bastırırken, çok saygı duyduğum Fenerbahçe’nin unutulmaz kaptanlarından Oğuz Çetin’in, Fenerbahçe’ye yabancı teknik adamın daha yararlı olacağını söylemesi de beni en çok şaşırtan olay oldu.

Stoch Fener’in parlayan yıldızı olacak
Kulislerde konuşuluyor. Fenerbahçe’den Krasiç, Semih (Yollar dün ayrıldı), Sezer gidecekmiş. Normal olanı da bu. Bir ara Stoch’un da adı çıkmıştı. Ama, devamı gelmedi. Geçen yıl çeşitli nedenlerle bir türlü verim alınamayan Stoch’un yeni mevsimde takımın en iyisi olacağına inanıyorum... Ele avuca sığmayan bir adam. Ribery’yi andırıyor.

Galatasaraylılar, Ribery’yi Bayern Münih forması ile TV’den izlerken, “Ah nasıl kaçırdık bu adamı“ diye hâlâ dövünüyor. Eğer Stoch konusunda bir hata yapılırsa ki olacağını sanmıyorum. Büyük bir yanlışa imza atılmış olur. Şu anda piyasa değeri 10 milyon Euro’nun üstünde olan 23 yaşındaki yıldız formayı devamlı giyerse değerinin ne kadar yükseleceğini varın siz tahmin edin. Geldiği sezon 12 gol atan Stoch, ikinci yılında niye aynı başarıyı gösteremedi? Bunun da nedenlerinin araştırılması lazım...

Fener, transferde iyi işler yapıyor. Yerlilerden Alper’de Galatasaray ve Beşiktaş’ın gözü vardı. Orta sahaya alınan bir başka isim Holmen, aynı zamanda golcü. 33 maçta, 11 golü var. Gazetede okudum Çek gazeteci Jakuba Kvasnicky,
Michal Kadlec için, “Sol ayağında adeta bir dinamit var”demiş. Ve defansın bel kemiği olacağı söylenen Bruno Alves. Hadi hayırlısı diyelim. Göreceğiz.

İnan seni özledik Haluk Ulusoy


Sizleri bilmem ama ben Haluk Ulusoy’u arıyorum. O’nun zamanında elde ettiğimiz başarılara bakın. Türk futbolunun geçmişte hem Milli Takım, hem de kulüp bazında elde ettiği sonuçları tekrar tekrar okuyun o zaman bana hak vereceksiniz. Haluk Ulusoy, Genel Yayın Yönetmenimiz Necil Ülgen ile yaptığı söyleşide, “Eğer seçimli genel kurulu kararı alınırsa, EVET ADAYIM” demiş.
Geç bile kaldı. O’nun için “Galatasaraylı” dediler. İnsafsızca eleştirdiler. Üzdüler. Darılttılar.
Peki, ”Yıldırım Demirören hangi kulübün taraftarı?” Babadan doğma büyüme Beşiktaşlı...
Bir de üstüne üstlük yıllarca Beşiktaş kulübü başkanlığı yaptı. İstifa etti, Federasyon Başkanlığı koltuğuna oturdu. Daha önce bu koltuğa oturanlar da bir kulübün sempatizanıydı. ”Ben tarafsızım“ diyene hiç inanmadım. Şu anda Türk futbolu iyi yolda değil. UEFA ensemizde... Ulusoy’un zamanında Dünya üçüncüsü olan Milli Takım dökülüyor. Kısacası işler iyi gitmiyor.. Şahsen Ulusoy’a inanıyorum ve ona Türk futbolunu bu kaostan çıkaracak tek adam gözü ile bakıyorum.

Orman’ın başarısına şapka çıkarılır...

Fikret Orman ile Serdal Adalı arasında Başkanlık için amansız bir yarış olacağını sandık. Ama, aldandık. Adalı’nın, uzak ara kaybını, UEFA Disiplin Kurulu’na verilmesine bağlayanlara katılmıyorum. Çünkü, 21 sandıktan birinde bile Serdal Adalı, Fikret Orman’ın önüne geçemedi. Beşiktaş kongre üyeleri ayrıca, Orman’ın en kritik dönemde başkanlığı sırtlamasını unutmadılar. O kriz günlerinde, nasıl çalıştığını gördüler. Orman’ın hedefi, ‘Borçsuz ve de hedefi olan bir Beşiktaş yaratmak’ bir yıl sonra stadın da inşaatı biterse, Fikret Orman‘ın adı Beşiktaş tarihine altın harflerle yazılır. Genç, dinamik ve de çalışkan Orman’ın, bunu başaracağına inananlar kendisine oy yağdırdı. Tebrikler Fikret Orman...

İyi ki varsın Mesut Özil


Bloomberg Sports Avrupa’da 2012-2013 sezonunun en iyi 50 futbolcusunu seçmiş. Real Madrid’de oynayan Mesut Özil, 84.75 puanla 17. olmuş. Birinci Messi olurken, ikinci de Mesut’un takım arkadaşı Ronaldo. Acı olan ne biliyor musunuz? Türkiye’den bir tek futbolcunun bu 50 arasına olmaması. Pardon. Milli Takımı FIFA sıralamasında 54. olan bir ülkeden kulüplerimizde oynayan ve ‘as’ futbolcu olarak baktığımız hangi futbolcu bu listeye girebilir? O da ayrı bir konu... Bu yüzden Mesut’la ne kadar gururlansak azdır. İyi ki varsın Mesut...

20 Haziran 2013, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe bu işin üstesinden gelir‘’

İşte kafama takılanlar:

- Aykut gitti. Yerine yüzde 90 gelecek olan Ersun Yanal, Fenerbahçe’ye ne verebilir?
- Portekizli Bruno Alves, Zenit’teki performansını Fenerbahçe’de gösterebilir mi?
- Sow’un yanına gelmesi düşünülen golcü Oscar Cardozo için neden kesenin ağzı açılmıyor? Bu yıl şampiyonluğa kafayı takan Aziz Yıldırım’ın bu arzusu nasıl gerçekleşecek? Ve ben bir anlamda beyin cimnastiği yaparak bu soruların cevabını ararken UEFA’dan o uğursuz haber geldi. Yıkıldım, öngörülen cezalar akıl dışı... Ancak şunu aklınızdan çıkarmayın. Bunlar müfettişin görüşü. Bu yüzden felaket tellallığı yapmanın da bir alemi yok. Kabul, ay sonuna kadar zor bir süreç yaşanacak. Ancak ben UEFA Disiplin Kurulu’nun ağır isteklerinin yapılacak iyi savunmalarla “FOS” çıkacağına inanıyorum.

Azerbaycan ne alaka sayın başkan...


Lig şampiyonu Galatasaray ile kupa şampiyonu Fenerbahçe 11 Ağustos’da Süper Kupa için karşı karşıya gelecek. Futbol Federasyonu durup dururken maçın Bakü’de oynanmasını istedi ve de Azerbaycan Federasyonu’na bir teklifte bulundu. Bizler “Ne alaka?” diye düşünürken, Azerbaycan Federasyonu’ndan olumlu cevap gelmedi. Bu parlak fikir kimden çıktı? Niye, İzmir, İstanbul veya Türkiye’nin herhangi bir şehri değil de Bakü. Bu konuda bir açıklama da yapılmadı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi herkes sus-pus...

Milli takım pike yaptı ama hiç tepki yok


Milli takımın başına Abdullah Avcı geldikten sonra baş aşağı gidiş başladı. FIFA sıralamasında 19 ay önce 28. sırada tutunmaya çalışırken şu anda 54. sıraya yerleştik. Ne Yıldırım Demirören’den bir tepki var ne arkadaşlarından ve ne de Abdullah Avcı’dan... Demirören her fırsatta, “Hocamızın arkasındayız” diye destek veriyor. Ama işler böyle kötüye giderse ona kim destek çıkacak çok merak ediyorum. Çünkü bu başarısızlıkta Avcı kadar Yıldırım Demirören’in de payı var. İnsaf be arkadaş! Şu anda hiç bir kulüpte çalışmayan Mustafa Denizli, Şenol Güneş, Ertuğrul Sağlam, Aykut Kocaman gibi büyük başarılara imza atmış hocalarımız varken, nokta...

Seyircisiz maç için bir öneri


Futbol Federasyonu’nun seyircisiz maç cezası yerine başka bir formül bulması lazım. Ceza alan kulübün seyircisi maça girmiyor. Peki rakibinin suçu ne? Onlar neden cezalı sayılıyor? Bana göre son derecede garip bir durum. Çaresi? Çok basit. Rakip seyircinin kulübüne kontenjanı kadar biletini verirsin, onlar takımını rahat rahat izler, coşar, coşturur. Olay çıkarana da ekstradan bir de para cezası kesersin olur biter. Bana biraz mantıklı gibi geldi. Ya size?

Mustafa Denizli Kartal’ı uçurur


- Fikret Orman ikinci kez koltuğuna otursa...
- Veya Serdal Adalı seçimi kazansa...
- Beşiktaş’ı ligde zirveye taşıyacak tek adam Mustafa Denizli’dir.
- Böyle biline.
- Bu sadece benim görüşüm.
- Haddimi aştımsa affola.

Trabzon’lu artık şampiyonluk istiyor

Trabzon halkı artık şampiyonluk istiyor. Yeni başkan İbrahim Hacıosmanoğlu, “2010-2011 Lig Şampiyonluğu Kupası’nı bu kulübe getireceğim” diyor. Ünal Karaman yabancılardan, Trabzon’da kalmalarının karşılığı transfer ücretlerinde indirim bekliyor. Ve de en önemlisi herkes flaş transferler ne zaman yapılacak diye birbirlerine dert yanıyor. İşte bu yüzden konuşmalar artık asgari düzeye indirilmeli, özlenen başarıları tekrar yaşamak ve de yaşatmak için kollar sıvanmalıdır.

Taraftar işareti verdi, sıra sizde


Şu Gezi Parkı’nda Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Galatasaraylı ve diğer kulüp taraftarlarının örnek davranışları ve birbirlerine kenetlenmelerinden spora gönül veren herkesin ders alması gerektiği inancındayım. Hele hele Fenerbahçe taraftar sitesi 12 numaranın 11 Ağustos’ta Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanacak Süper Kupa maçında “Omuz omuza oturalım” çağrısı ve Beşiktaş taraftarlarını da bu maça davet etmesi, “Türk Futbolu’nda bu kötü tabloya son vermek istiyoruz” denmesi tarihe geçecek bir olaydır. Bu nedenle artık top önce kulüp başkanlarının, ikinci olarak da Futbol Federasyonu’nundur. Bu tarihi öneriye kulak verin ve de bir an önce çalışmalara başlayın.

12 Haziran 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sow'u satmayı aklınızın ucundan bile geçirmeyin‘’

Alex ve Emre’yi gönderdi. Sonra Emre’yi geri çağırdı. Alex Brezilya’da kaldı. Coritiba’da harikalar yarattı. Takımını şampiyonluğa taşıdı. Ben inanıyorum ki, bu hatalar olmasa Fenerbahçe üç kulvarın üçünde de hedefe ulaşırdı. Ama olmadı. Şu anda sadece Türkiye’de değil Avrupa’da transferin en gözde ismi Sow...

Bir an düşünelim... Sow satılırsa Fenerbahçe onun özelliklerini taşıyan ve yaşı 27 olan bir futbolcuyu alabilir mi? Asla alamaz. Zaten vermezler de. Gelenlere bakın hepsi 30’u aşmış. Kısacası yeni sezonda hedefi yine şampiyonluk olan ancak iki yıldır Galatasaray’ın ardından ikinci olan Fenerbahçe, 20 milyon Euro da verseler Sow’u satmayı aklının ucundan bile geçirmemelidir. Yıl içinde yapılan hatalardan ders alınmalıdır.

Kim olursa olsun ama...

Evet... Fenerbahçe’ye kim teknik direktör olursa olsun ister yabancı, ister yerli; bu yazıyı okuduğunuzda belki hocanın adı da açıklanır. Ama benim gönlüm yerliden yana. Kim mi olsun? Birinci adayım Mustafa Denizli. O olmazsa Yılmaz Vural. Ben şahsen yabancı teknik adamın Fenerbahçe’ye ısınana kadar çok vakit kaybı olacağını tahmin ediyorum. Bu nedenle ‘yerli’ diyorum. İkincilikler Fenerbahçeliler’in canına tak etti. Aykut hocayı burada çok eleştirdik ama hiçbir zaman yıkıcı olmadık, hep yapıcı olduk. Ancak ben Aykut hocanın ayrılmasından sonraki konuşmasındaki şu cümlelere takılmadım dersem yalan olur: “Son yaşanan toplantının ardından benim için bir nöbet değişimi, kulübümüz için bir kan değişimi geldiğini hissettim.” 3.5 milyon dolar alacağını istemeden çekip giden Aykut hocanın ayrılış açıklamalarını hiç de tatmin edici bulmadım. Her fırsatta ona hep sahip çıkan Başkan Aziz Yıldırım’ın bu konuda bir açıklama yapmamasını hiç ama hiç anlayamadım. İstifasının anında kabul edilmesini çözemedim.

Aziz başkana 3 sorum var

- Mali kongrede, “Aykut hoca ile yola devam edeceğiz. Kendisi bir çalışma yapıyor. Sezon açılmadan gerekli yerlere gerekli isimleri alacağız” dediniz. Acaba isimlerde anlaşamadığınız için mi hoca görevi bıraktı?
- Kulislerde konuşulanlara, yazılanlara göre siz Arda’yı almak istediğinizi söylemişsiniz. Aykut hoca da verilecek ücretin takımın düzenini bozacağı şeklinde görüş bildirmiş. Bu doğru mu?
- Kardeşiniz Ali Yıldırım ile Aykut hoca Belediye’den Samuel Holmen ile anlaşmış. Siz de buna karşı çıkmışsınız. Bu konuya bir açıklama getirebilir misiniz?

Emre teknik, Alex sportif direktör olur


Emre Belözoğlu teknik direktörlük kursuna başlamış... Niyeti 2 yıl sonra futbolu bırakınca teknik patron olmakmış. İtalya’da, futbolun beşiği İngiltere’de, son olarak da İspanya’da forma giyen, milli takım ve Fenerbahçe’nin kaptanı Emre, inancım o ki, futbolculuğu kadar iyi bir teknik direktör olur. Aklımdan geçeni yazmasam çatlarım. İki yıl sonra Emre’yi Fenerbahçe’nin teknik direktörü, efsane futbolcu Alex’i de sportif direktör olarak görmek istiyorum. Olmaz olmaz demeyin. Bal gibi olur ve de bu ikili uzun yıllar Fenerbahçe’yi zirveye taşır.

Yeter artık Abdullah Avcı

Bana göre Abdullah Avcı’yi kim göreve getirdiyse “hadi artık git” demeden kendisi istifasını vermelidir. Yapılan bir araştırmaya göre milli takım şu anda tarihinin en pahalı kadrosuna sahip. Değeri; 141 milyon 200 bin Euro... Bu kadro tarihinin en başarısız günlerini yaşıyor ve Abdullah Avcı’nın aklından istifa bile geçmiyor. Amacının yeni oyuncularla, eski oyuncuları kaynaştırmak olduğunu söyleyen Avcı, milli kadroya çağırdığı futbolcuları Almanya’ya götürdü. Takım Letonya ile 3-3 berabere kaldı. Slovenya’ya da 2-O yenildi. Eylülde başlayacak 2014 elemelerinde nokta kadar şansımız kaldı. Görüldü ki, Abdullah hoca bu işi kıvıramadı. Bu yüzden o şansı başka bir hoca ile denesek nasıl olur diye düşünüyorum. Ancak şu ana kadar onu göreve getirenlerden de, Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören’den de tık yok anlayamıyorum.

05 Haziran 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Arda Turan Fener'e gelir mi?‘’

Hatırlayın, Adnan Polat’ın Galatasaray başkanlığı sırasında Aziz Yıldırım, Arda için 15 milyon euro teklif etmişti. Galatasaray’ın en iyisine o zaman 30 milyon Euro da versen transferine olur vermek kendi ipini çekmek gibi bir şeydi. Olmadı. Olamazdı da. Ama, Arda artık Atletico Madrid’te. İspanyol kulübünün mali kriz içinde olduğu söyleniyor.

Acaba, masaya oturulursa ve de konuşulsa bu transfer gerçekleşir mi?

Hemen ‘olmaz’ demeyin. Önemli olan Arda bu işe ne der. İşte orası tam bir muamma. Mesela ben, şahsen Emre Galatasaray’dan İnter’e oradan da İngiltere’ye gittiği zaman, tekrar Galatasaray’a döneceğine inanıyordum. “Fener’e gelecek” diyenlere gülüyordum. Ne oldu. Şu anda Fener’in kaptanı. Bir defa daha yazmıştım. Yine hatırlayın. Galatasaray’ın efsanesi, Altın ayakkabılı Tanju Çolak’ın, Fener’e geleceğini söyleyenlere ‘deli gözü’
ile bakarlardı. Ne gariptir ki, o devirde Fener’in sembolü Rıdvan, Tanju’nun en iyi arkadaşı idi. Şu anda da Emre, Arda’nın kankası. Galatasaray taraftarı “Arda yuvaya dönsün“ diyor. Fenerliler de “Ah keşke bize gelse“ diye iç geçiriyor. Olmaz olmaz demeyin..

Alper niye Fener’i seçtiğini size mi söyleyecekti


Yeni bir tartışma ortamı daha yaratılmaya çalışılıyor..

- Efendim, Alper Potuk, niye Fener’i seçmiş.
- Fener taraftarı kendisine küfür ettiği halde neden o formayı giymeye razı olmuş.
- Oysa Galatasaray’a sözü varmış. Hatta iş imza aşamasına bile gelmiş.
Arkadaşlar, Alper profesyonel bir futbolcu. Elbette, hangi taraf daha cazip şartlar ortaya koyduysa onu tercih edecekti. Demek ki, Fener daha ağır basmış. Bir sorguya çekmediğimiz kaldı. Bırakalım bu ucuz edebiyatı. Ve lütfen 22 yaşındaki bu gencin kararına saygı duyalım..

Yabancılar da olmasa


Gündeme bakın. ”Yabancı futbolcu sayısı artsın.. Hayır azalsın.. Yok yok aynı kalsın.”

Yıllardır yazılır çizilir. Altyapı-üstyapı hikayeleri anlatılır. Sanırsınız ki; Altyapıdan futbolcu fışkırıyor ve de yabancılar buna engel oluyor. Lig bitti. Merak ettim, Futbol Federasyonu’nun gol krallığı listesine şöyle bir göz attım. Bu kadar fark beklemiyordum. İnanın dondum kaldım. Yabancıların attığı gol sayısı 463.. Ya bizimkiler? Onlar da 315 golü rakip filelere göndermişler. Aradaki fark 148. Yani, yabancılar da olmasa lig daha da yavan geçecek. Laf olsun torba dolsun. Konu sıkıntısı başlayınca “Ne olacak bu Türk futbolunun hali?” diye kendi kendimize sorarız. Sonra da, masaya yatırır günlerce boş boş konuşuruz. Bir ara “Bari kaleci alınmasın. Milli takım kalecisiz kalacak“ deniyordu. Maşallah milli takımda kaleci bolluğundan geçilmiyor.

Hulki abi mekanın cennet olsun

Dün hakkın rahmetine kavuşan Hulki İlgün ağabeyimle yıllarca Hürriyet gazetesinde birlikte çalıştık. İş arkadaşlığının yanında hayattaki en büyük dostlarımdan biriydi. Sanat ve spor dünyasında O’nu sevmeyen bir kişiye rastlamadım. O kadar büyük Fenerli idi ki, yıllar önce aile kabristanında hazırlattığı yerini bile Sarı-Lacivertli renklere boyatmıştı. Yıllarca her perşembe Erdoğan Şenay’ın işyerinde arkadaşlarla buluşur, birlikte yemek yer, sohbet ederdik. Ondan çok şey öğrendik. Nur içinde yat Hulki abim. Mekanın cennet olsun..

29 Mayıs 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bu kupa başarı mı?‘’

Hatırlayın... Başkan Aziz Yıldırım, “Fenerbahçe ligde üç yıl üst üste şampiyon olacak” demişti. Lig olmadı ama kupada iki şampiyonluk var. Ona da, ‘eyvallah’ diyelim ve bekleyelim.

İkincilikler artık son olsun

Kupa bitti. Şimdi biraz da Süper Lig gerçeğine bakalım. Geçen yıl Fenerbahçe, Galatasaray’ın ardından ligi 9 puan geride tamamlamıştı (Play-Off saçmalığını hatırlamak bile istemiyorum) Bu yıl da fark 10’a çıktı. Açıkçası Fenerbahçe ikinciliklere abone oldu. Yani ezeli rakiple yarışta gözle görülür bir gerileme var. Kupa gelmese, her şey bir anda ters yüz olacaktı. Alex’in, Emre ile birlikte gönderilmesi, sonra Emre’nin geri çağrılması ki bunun ne kadar yararlı olduğu görüldü. Krasiç’in takıma uyum sağlayamaması, sakatlıklar, cezalar... Bu kötü sonuçlar da büyük etkendi. Bazı teknik yanlışlar da işin tuzu biberi oldu. Yapılacak şey belli; flaş transferler... İlki Alper Potuk’la gerçekleşti. Emenike’nin sakatlık raporu bekleniyor ama yetmez! Fenerbahçe adı büyük, futbolu büyük adamlar almak zorunda. Bu arada takımın en klas adamlarından Baroni’nin, Roma’ya gideceği, İtalyan ekibinden çok cazip bir transfer teklifi aldığı söyleniyor. Ben olsam Baroni’yi bırakmam.

Başkanlık çıkışı niye ?


Aziz Yıldırım, “İki yıl daha ben buradayım” dedi.
- Olağanüstü kongre havası yok.
- ‘Git’ diyen yok.
- Muhalefet hiç yok.
- İçinde başkanlık ateşi olan ancak açık açık “ben adayım arkadaş” diyen de yok.
Tribünlerin küçük bir bölümünden gelen cılız “istifa” seslerine aldırmayacağına göre niye bu şekilde konuşma yapma lüzumunu hissetti. Anlayana aşk olsun. En iyisi bu bir güç gösterisi diyelim ve noktayı koyalım.

Bu kavga artık bitsin


Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki kavga tüm şiddeti ile sürüyor. Yazılanlar, çizilenler, konuşulanlar kıyamet koparıyor. Aslında bu kavgayı hiç yazmak istemiyordum. Ancak bulunduğum ortamlarda hep bu masaya yatırılıyor. Sanki başka şey yok gibi. Oysa hak-hukukun aranacağı yerler belli. Bir iki noktaya da değinmek istedim. Doğru veya yanlış; Arazi, vergi, stat, ‘sen onu’ dedin, ‘ben bunu’ dedim... Kayıkçı kavgası gibi bir şey. Buna ek olarak bir de ırkçılık söylemleri araya karıştı. Bu tip konuşmaların ortalığı germekten başka bir işe yaramadığını düşünüyorum. Eğer kanunsuz bir iş varsa yeri gazete sütunları ve de ekran değil adliyelerdir. Bu arada Trabzonspor Başkanı Sadri Şener’in basında çıkan konuşmalarının beni dehşete düşürdüğünü de söylemeden geçemeyeceğim.

24 Mayıs 2013, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hayaller ve gerçekler‘’

Bakınız; Bir takım ki -bu Fenerbahçe- üç gün içinde Avrupa Ligi’ne veda ederse.. Süper Lig’de resmen çökerse ve de ikincilik umudunu bile tehlikeye sokuyorsa bu işin nasıl olduğunu birilerinin bizlere anlatması lazımdır. Kimdir bu birileri? Elbette ki Aykut Kocaman’dır. Ve elbette ki, O’nu istifa ettiği gün kararından caydıran, güvenoyu veren yönetimdir. Şunu kabul edelim, Süper Lig’de Galatasaray’ın 10 puan gerisine düşmek resmen başarısızlıktır. Son Büyükşehir Belediye yenilgisi acıları daha da artırmıştır. Bakalım, nasıl izah edilecek.

Ama yeter artık

Bakın beyler, Fenerli artık:
- 3 Temmuz krizi laflarını duymak istemiyor..
- Komplo teorileri sözlerinden bıktı usandı..
- Rakiplere göndermelerin kişilerin sinirlerini bozmaktan başka bir işe yaramadığını anladı..
UEFA’da yarı final oynamak, Avrupa’nın dört takımı arasında olmak elbette başarı.. Kabul.. Ama, şampiyon olmuş gibi abartmak da doğru mu? Haa, Fener finale kalamaz mıydı? Elbette, Chelsea’nın rakibi olabilirdi. Ama, sen 1-0’lık bir avantajla Lizbon’e gidiyorsun, bir beraberlik finalist olmana yetiyor. Fakat, bu avantajı bile koruyamıyorsun. Bunun nedenlerini araştıracağına ve eleştireceğine “Teşekkür“ yazıları çıkıyor. Yazanların bunu da düşünmeleri lazım.

Flaş transferleri artık Cimbom yapıyor

Dikkat edin, başarısız sonuçlar taraftarları da germeye başladı. Tribünlerdeki homurdanmalar çoğalıyor. Sadece Aykut Kocaman’ın değil Aziz Yıldırım’ın da istifası istenmeye başlandı. Az veya çok fark etmez. Kötü neticeler devam ettikçe bu protestolar artar. Zararı da Fenerbahçe’ye olur. Galibiyetler, şampiyonluklar ve de flaş transferler taraftar sayısını artırır. Kötü sonuçlardan sonra bile teknik adamlara sahip çıkmak elbette bir erdemdir. Ama, bu sonuçlar Fener’e zarar vermeye başladığı zaman sahip çıkanların da şapkasını önüne koyup enine boyuna düşünmesi lazımdır. Eskileri emsal gösterip konuşmaktan nefret ederim. Amma, bu gerçekleri de söylemeye mecburuz. Hatırlayın, Rıdvan, Galatasaray’a giderken son anda Fener’i seçmişti... Sadece Galatasaray’ın değil Türk futbolunun gururu Avrupa Gol Kralı Tanju bir gecede Fenerli olmuştu. Hasan Vezir olayı. Daha eskilere inin Beşiktaş’ın sembol isimleri Şenol ile rahmetli Birol Fener’e geldiği gün kıyamet kopmuştu. Tüm bu olayların taraftar sayısını artırdığını herkes gördü. Şimdi ayni şeyleri Galatasaray yapıyor. Selçuk.. Hamit. Burak.. Ve de devre arasında dünya futbolunun süperleri Sneijder ile Drogba. Bu ikilinin şampiyonlukta oynadıkları rollere dikkat edin. Bakın lig devam ederken, Alper Potuk’un da işi bitti. Kararı siz verin.

Kupa ve Galatasaray galibiyeti şart

Nereden nereye geldik değil mi. Lig şampiyonluğu, UEFA Kupası derken iki kulvarda birden yola savrulan Fenerbahçe’nin son umudu Ziraat Türkiye Kupası. 29 yıl sonra geçtiğimiz sezon kazanılan bu kupa “teselli ikramiyesi” olmuştu. Bu kupayı almak birinci şart. İkincisi ise Avrupa Şampiyonlar Ligi’ni garantilemek için de Şükrü Saracoğlu’na gelen şampiyon Galatasaray’ı yenmek. Bunlar gerçekleşirse Fener taraftarları
bir nebze olsun rahatlar. Aksini düşünmek dahi istemiyorum. Kısacası üç kupa hayal ederken şimdi birinin peşine düştük. Ne yapalım kaderimizde bu da varmış...

Nezih Alkış

08 Mayıs 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI