‘’Umuda doğru!‘’
Galatasaraylı sahadaki Aslan’larından ne bekler? Aynen dün gece olduğu gibi yürekli, coşkulu, içten olmasını. Forması değerlerine, tam anlamıyla sahip çıkmasını. Sarı-Kırmızılı halis taraftar yapısı saha sonuçlarından önce, Galatasaray değerlerini öz kimliği yapmış, forması için mücadele azmi olmazsa olmazı olmuş futbolcu karakteri bekler. İşte dün gece özlediği doğru karakteri doya doya izlemenin tadına vardı Arena sakinleri. Sonuç ne olursa olsun; Galatasaray gibi Galatasaray ve çok uzun zamandır hasret kalınmış Aslan’lar topluluğu vardı dün gecenin 90 dakikasında. Evet Burak’ın attığı golde Akhisar savunmasının asisti ve büyük hatası vardı. Oyunun temposu ve üretilen emekler nispetinde pozisyon da, gol de bulunamadı ama Oğuz Dağlaroğlu’da Antep ve Balkes kalecileri gibi saçma sapan goller yemedi. Mükemmel kurtarışlara adını yazdırdı. Bruma’nın nasıl göz göre göre ziyan edildiğini fark ettiniz mi? Ya Emre Çolak, bence Samba D’or’u haketme yolunda olan futbolcuydu dün gece. Savunma ve pas işlevini mükemmel yaptı, Melo’dan daha faydalı oynadı. Burak ve Selçuk’un futbol iştahlarının, farklı hevesleri solladığını hissetmek güzeldi! Sadece Galatasaray’a değil, kendi geleceklerine de çok yararı olur. Bir bilen konuştu! Burak’ta 75’te ‘haklısın ağbi’ dedi sanki. Selçuk’un şahane frikiği ve direkten dönen topa şık dokunuş 2-0 oldu. Hamza Hamzaoğlu bize daha şimdiden gönlümüzce bir Galatasaray izletti. Bu vaziyet gelecekte çok daha mükemmel futbol yapısı ve Aslan gibi Aslan’lar izleyeceğimizin teminatıydı sanki. Usta Gekas 87’de yapacağını yaptı ve 2-1. Bu arada Semih’e ayak lüzumundan fazla mı kalktı? Elbette alınması gereken yol, tedavi edilmesi şart meseleler var da, Hamzaoğlu’nun zorlukların üstesinden gelip, umuda doğru yol alacağından eminim.
‘’Çat çat Çotanak!‘’
Henüz 8. dakikada Barış Bakır, altın değerlerinde, çok şık bir gol attı ve Giresunspor'u deplasmanda 1-0 öne geçirdi. Hasan Kabze'nin 11 ve 12. dakikalarda tehlike yarattığını, Özgür'ün de semadaki sis perdesini delme niyetine topu havaya dikme girişimlerini izledik. İki rakip arasında belirgin bir kalite farkı da izleyemedik.
Liginde en fazla berabere kalan, kazandığı tek galibiyetle pek te keyifli plmayan ve canı sıkılan GiresunsporSuper Lig ekibi Konyaspor'u çok zorladı ve yendi de. Bu arada kazanılan penaltı 31. dakikada Vukovic'in ayağından beraberliği sağladı.
Eray mükemmel performansına penaltı kurtaran adam gustosunu da ekleyecekti neredeyse ama şansı yaver gitmedi. Konyaspor'un kendine geleceğini ve galibiyete doğru uzanacağını umutla bekleyenler 65. dakikadan itibaren kazanmaya niyetli değil, adeta yeminli bir Giresunspor izlemeye başladı ve bu beklentiler Vedat'ın 73. dakikada attığı şık golle cevap buldu.
Çat - Çat Çotanak ve 2-1 öndedir konuk. Kalan dakikalar iki teknik adamın kazanma adına yaptığı girişimlerin sahaya konulması şeklinde geçti ve Gençlerbirliği formasıyla mükemmel savunma ve hücum hünerlerini izlediğim Erkan Sözeri'nin teknik adam marifetlerinin de üst düzey olduğıuna şahit olduğumuz bir sonuçla bitti. Torku Konyaspor 1 - Giresunspor 2... Çok güzel ve keyifli bir kupa mücadelesiydi.
‘’Zamazingosu bozuk‘’
Geçmişte adını koyamadığımız her olumsuzluğa ‘zamazingosu bozuk!’ der sıyırırdık. Otomobil yolda kalır, ‘zamazingo arızası’. Hanımın midesi tutar ‘batında bir zamazingo var’. Evde bir arıza çıkar ‘kaynanın bir zamazingosu bozuk!’ der, çözüm bulamaz ama hiç olmazsa sorunlardan uzak olmadığımızı ifade ederdik! Dün gecenin Galatasaray takımına baktım ve ‘bu kulüpte külliyen zamazingo arızası mevcut’ diye düşünüp teşhis raporunu yazdım. İdari, maddi, manevi, fifiziki, ruhani, ay lav you, ne zamazingo arasan var yani!
Çalım manyağı orta saha!
Okan Buruk sorunlu kadrodan güvenli, tutarlı, ne yaptığını bilen, dengeli bir yapı oluşturmuş. Gencecik çocuklar, beklentiler açısından umut ışıkları verdi. Bir de Emre soluna bakmayı becerebilseydi! O güzelim operasyonu küllüm etmezdi. Neyse Gaziantep’in ‘ön libero’ diye aldığı mükemmel stoper oynayıp, kenar için aldığı ortada şimendifer gibi gitti. Galatasaray’ın ‘orta saha’ diye aldığı, ortada gözükmediği gibi savunma da çalım manyağına dönmekten bıkmadı. Baktım ki onca kurtarıştan sonra Muslera da kendi kendine ortaya karışık konuşmaya başladı. Demek ki kalecinin de, zamazingosu patladı! Sneijder net işler yaptı da; hani derler ya ‘kısmeti olmayan hacıyı, deve üzerinde vantilatör çarparmış’ diye! Hollandalı da topu tavana asayım derken, direkte patlattı. O gerginlik ve darbe üst adelesinde hasar yapınca muhitini Olcan’a bıraktı.
İki kaleci de kurtardı ama...
Muslera da, Karcemarskas da iyi oynadı, şık kurtarışlar yaptı ama şansta da biraz zamazingo olacaktı! Gaziantepli kaleci topu uzaklaştırmakta sıkıntı yaşayınca Burak 89’da 1-0’a taşıdı ve könuk 3 puanı
kaptı. Gol öncesi Barış ve Tarık için çalınan düdükle ilgili bir zamazingo var mı yok mu, onu da öğreniriz, onca emeğin donu düşüp G-Stringi gözüktükten sonra!
‘’Trabzon aştı!‘’
Halilhodzic nekesliği ve suratsızlığından, berekete ve güler yüze doğru yelken açtı Karadeniz’in gururu. Kadro kalitesinden, futbol gustosundan emin olduğum Bordo Mavili armada bunalımdan çıkıp hak ettiği enginlere doğru yol almaya başladı Yanal rotasında. Metalist Kharkiv grupta bulunduğu mevki ile müsemma bir ekip değil kesinlikle. Agresif, fizik kalitesi düzgün, işi bilen adamları bulunan, deneyimli Goryai’siyle kalesini, Toesiglieri’yle savunmasını olabildiğince sağlam tutan mücadeleci bir yapı. Hele hele 2. yarı başında Rebenok kolay pozisyonu gole çevirse 68’de gördüğü kötü rüyayı daha önce görecekti ev sahibi. Neden? Beklenen seviyeye ulaşmak için biraz daha zamana gereksinim var da o yüzden. Yeni yapılanan kadro, henüz gelmiş bir teknik adam ve üst düzey beklentilere, yeterince karşılık verecek oyun yapısı ve saha duruşu için sabır gerek. Açık söylemeliyim hakem yamukluklarına da sabır gerek. Mattias Gestranius, Jaja ve Medjani arasındaki pozisyonda harbi yamuk yaptı, az önce de Trabzonspor lehine çalması gereken bir düdüğü de rakip alanda çalmamıştı. Düdük işte! Çalar hakkını yer, çalmaz yine hakkını yer ve seni yerle bir eder. İşte o model tartışılası düdüklerden biriyle yüz yüzeydik dün gece! Varis’in yerde kaldığı pozisyona ne diyeyim bilmem ki? Anlayan bilmem anladı mı? Tüm aksiliklere baş kaldıran ve mücadelesini son ana kadar devam ettiren eşsiz Karadeniz karakteri Mehmet Ekici ve Sefa’nın Metali dahi göçerten şahane golleriyle 3-1’lik zaferi yakaladı ve Polonyaya elindeki ‘kalite garanti’ belgesiyle gitmeyi başardı. 10 kişi kaldıktan sonra Bordo Mavili ekibin beraberliğe ve hakeme baş kaldırışı, özlenen Trabzon yapısıdır ve dün gece Karadeniz’e harbiden çok yakışmıştır. Futbolseverlere de bu zaferi kutlamak, devamını dilemek yakışır... Helal olsun...
‘’Ballısaray!‘’
Mektebi bitirip, hiç bir baltaya sap olamayanları kurumsallaşma adı altında kulübe ballı maaşlarla yerleştiren kaynana, kaynata, enişte, baldızları mutlu eden Aysal profili... Acaba şimdi de kimi mutlu etmek için, Prandelli'yi Galatasaray'a yerleştirdi? Başkan, danışmanları ve yakınlarının ilişkiler kaynaklı mutluluğu, Sarı-Kırmızılı taraftarı kahretmiş, hanginizin umuru ? İnsanda haya olur, elbette sıkılma olur! 'Utanmak sıkılmak bilmeyen insan gül gibi yaşarmış' sözüne de, bu kadar mı uyulur?
Sinyor Prandelli Galatasaray'ın Andrea Bocelli'si Sneijder'se... Eros Ramazotti'si de Eboue'dir. Öğren! Öğren ki ancak okulun resim ya da müzik veya fizik mualliminin dahi kurmayacağı kadrolarla Arena'ya çıkmamayı da öğren! Uvertürler gazinolarda seyirciyi belki ısıtır ve finale hazırlar ama stadyumlarda donmasını ve feci şekilde üşütmesini sağlar. Aynen dün gece 58-76 ve 86. dakikalarda yenilen 3 golde milletin ayazdan katıldığı gibi ! Tamam don düşüp G-Stiring görüldükten sonra Sneijder oyuna girdi ama Aslan artık bitmişti ve rezillik aynen devam etti! Konuk Trabzon 20 yıl aradan sonra, en farklı Galatasaray galibiyetini, sezonun ilk deplasman zaferini ve Ersun Yanal'da Sinyora karşı ezelden beri yaşadığı seri zaferlerinden birini daha elde etti. Bu utanç sizi etkiler mi etkilemez mi bilemem ama Galatasaraylı'ları çok fazla üzer. Sokağa atılan 500 milyon dolar sarfıyla elde edilen çöküşün, Trabzonspor karşısında üretilen ayıplı posteridir dün gecenin fotoğrafı...
Trabzonspor'u yürekten kutluyorum. 15 dakikalık ısınma turu sonrası oyunu tamamen ele aldılar ve çok net bir galibiyet kazandılar. Bordo Mavi'li futbolcuları zaferleri sonrası alkışlayan Arena Sarı Kırmızılı'ları da ayrı bir güzellikti. Bosingva her girişiminde Eboue'nin nasıl ziyan edildiğini hatırlattı. Bu arada ne denli faul yapmış olsa da Salih Dursun Galatasaray'da hangi danışmana veya ortağı menajere yaranamadı? Bu işleri de çözeceğiz zamanla! Çıkar için, Galatasaray'la bu denli oynanmaz ve uygun adım felakete yollanılmaz. 500 milyon dolarlık felaketin günahını bu günahkarlara soracak, namuslu ve yürekli adam var mı Galatasaray'da? Bir bakalım!
Hayde çocuklar uygun adım Nişantaşı'na bara, pavyona... Ballısaray'da özel hayatınıza kimse karışamaz ya!
‘’O piti piti karamela sepeti‘’
Hatırlar mısınız bilmem? 'O piti piti, karamela sepeti... Terazi lastik jimnastik' diye bir şarkı vardı kasetlerde! Şimdi cd evrimine geldik de, terazi-lastik-jimnastik' denklemi yine gündemde. Hele futbol dünyasında ve ille de Galatasaray'da. Ünal Aysal ve danışmanlarının hali, Başkaniçe Fani'nin kaçak et failini yakalamak için loca loca dolaşan vaziyeti hâlâ belleklerde ve camianın derinleri arasında dilden dile... Şimdi de 600 milyarı götüren avukat hanım ve ardından 250 milyar tazminatı cebine koyup ayrılan bayan muhasebeci ve Florya Tesisleri'ne tekrar getirilen müdür var dillerde.
Seçim öncesi bir başkan adayı ile sohbet ediyoruz, Buz adada 'ne dersin?' diye sordu. Dedim ki 'Eski para 740 trilyon borç varsa, bu demektir ki, henüz meydanda ve görünür olmayan daha 260 trilyon borç var! Galatasaray'ın borcu 1 katrilyona denklenir! Lise'lilerin Duygun abisi başkan olalı ne kadar oldu, borç 800 trilyonu geçti! Yılbaşına kalmaz 1 katrilyonu da bulur Allah muhafaza!
İçi kan ağlıyormuş!
Aysal’ın olağanüstü yönetim tarzı ve NANOteknolojik personel seçimiyle, Galatasaray'ı en çok para kazandığı dönemde NANOborç sahibi etti! Nano teknolojik sözleşmelerle personel alımı yapan şirketin, basın sözcüsü Şükrü Ergün'le ilintisi var mıdır acaba? Yarsuvat işe gariban çaycı, bekçi, emekçilerden başladı. İçi de kan ağlıyormuş! Pekiii görevden ayrılırken 250 milyar tazminat alıp giden bayanın, tekrar işe başlatılması ve yeni maaşından ne haber başkan? Atılacak 260 kişinin kaçına bedeldir bu bayan? Sonra Aysal yönetiminden aldığı 250 milyarı kulübe iade mi edecek, yoksa maaşlarından mı düşülecek?
Başkan cebinden verdi mi?
Taner Aşkın yazılı cevap verilmesi kaydıyla sormuştu 'avukat hanımın götürdüğü 600 milyarı karşılarım' diyen Aysal bu parayı karşıladı mı karşılamadı mı? Ha!!! Florya müdürünün birileri göreve geldiğinde arka çıksın diye verdiği biletler ve Arena'daki lüks ofislerde icra edilen promilli sohbetler ayrı bir yazı konusudur... Muhasebeci bayan için 'olmazsa olmazımdır' baskısı yapan yönetici de! Daha çoook muhabbet var yani... O piti piti, sanki kulüp değil karamela sepeti... Yiye yiye bitirilemedi!
‘’Yöresel Angutyolar !‘’
Türkiye'mize 58 yıl sonra gelen Brezilya milli takımı futbol zenginliklerini ve attıkları golleri keyifle izlerken, 'Yöresel Angutyo'ları da kızgınlıkla hatırlayıp elbette kulaklarını fena çınlattım! Arkadaş bunca futbolcu, onca yıldızın yetiştiği yerden, yeni Türkiye'nin devasa Super Ligi için 1 tane bile Brezilya forması giyebilecek adam gelmez mi? Sarı formayı giymiş İngiltere, Ukrayna vesaire vesaire, her ligden Brezilyalı var ama bizde vagonla bulunan sambacılardan bir tane dahi Dunga ekibinde yok. İşte o zaman, bizi fena kandıran Yöresel Angutyo'lara fena halde kızıyor insan! Kardeşim sizin yanınıza seçkin futbol anlayanı, elit spor adamı, belediyeci, yönetici, partici, kuaför, menajer, fitbol konuşanı gönderiyor ama ne umuyor, ne buluyoruz? Eyyyy haşhaşi kılıklı Yöresel Angutyolar; saf ve bakir ulemalarımızı futbol okulu diye samba okullarına götürüp kandırmanın alemi var mıydı? Gördünüz işte! Gerçek futbolcular geldi ve karşılarında bizim fitbolcu diye baş tacı ettiklerimiz ne hale geldi ?
Dün gece futbolun tüm gerekliliklerini düşük tempoda da olsa mükemmel uygulayan futbol ve estetik gösteriler sunan Brezilyalı'lar ve karşılarında da sahaya amaçsız ve heyecansız çıkmış bitik, bizimkiler vardı. 4 gol yediler ama müsabakaya tempo yüklemeyen ve külliyen felakete götürmeyen konuklara teşekkür etmeliler! 58 sene geçmiş ama futbolumuz hiç bir yere gelememiş. Bunu açıkça kabullenelim ve bu işin birilerini zengin etmekten başka hiç bir işe yaramadığını bilelim. Pazar günü oynanacak hayati (!) müsabakamızın ardına gizlenelim!
Türkiye'nin işi her açıdan zor. 10 sene önce bizleri İstiklal savaşından bile zor günler bekliyor diye yazmıştım bu sütunlarda fakat kabahat katiyen bizlerde değil Brezilyalı yöresel Angutyo'larda!
‘’Alemin içinden!‘’
Karabükspor-Galatasaray müsabakasını izlerken, gün güne playboy kimliğine bürünen ‘zengin ayak topçusu’ iş adamlarının dermansızlığı dikkatimi çekti. Hemen hepsi ‘hakemin paydos zili ötse de, tezgahı kapatıp bir an önce gitsek’ modundaydı! Alemin içinden lütfen çıkıp gelmişler, lütufları biter bitmez de hemen Nişantaşı, Bebek, Etiler gecelerine dönecekler. Havalarından, özellikle de Selçuk ve Burak’ın hallerinden öylesi belliydi ki vaziyetleri, ben de bu ikilinin vahim hallerinden açık açık söz ettiydim! Sağ olsun kaptan ve kral beni zerre yanıltmadı ve ikili yanlarına yedeklerini de alarak aleme aktı! Yıllardır beklenenin zerresini veremeyen Çolak da başka bekleneni veremeyenlerle kim bilir hangi mekandaydı? Kaç milyon Euro’lara zerre fayda sağlamıyor, boşa dikiliyorsunuz be! Galatasaray’ın taraftarlarını kahreden 4X4’lük gidişatında Prandelli kadar bu futbolcu taslağı iş (!) adamlarının da, büyük katkısı elbette günahı vardır. Armut dibine düşer derler ya, bunlar da Aysal Başkan’larının dibine düştüler! Televizyondan kız kaçırma, kaçak et doğrama ustası yapı ve her hizmete amade danışmanlarının yaptıklarını gören, duyan, şahit olanların doğru dürüst bir yaşamın içinde olması ve kuruma yararlı performans sağlaması mümkün mü? ‘Galatasaray 2. sırada değil mi arkadaş, daha ne olacaktı?’ diye düşünen, konuşan yalakaları da görür gibi oluyorum. Milyonlarca Euro’luk transfer harcamalarıyla, avantalarla, komisyonlarla kulübün sadece astronomik gelirleri değil, geleceği de nasıl ipotek altına alındı? Gelirler nasıl savruldu? Ben biliyorum da, yetmez ki ! İşte bu sorumsuz, yalaka ve çıkarcı kafaların seridir gelinen vaziyet diye de bu sütunlardan ilan ediyorum! Bir bankaya olan devasa borçlar ve ipotekler nedeniyle 500 yıllık kültürün, 100 yıllık spor ocağının Rus’lara satılacağı konuşulur hale geldiyse, yandı gerçek Galatasaraylı desenize...
Haydi hep beraber o halde ‘Re re re Ra ra ra Aysal Aysal bom bom bom!’