‘’Bambaşka bir Trabzonspor‘’
Ersun Yanal belli ki Metalist maçını bazı şeyler denemek için en uygun karşılaşma olarak seçmiş. Mantıklı. Çünkü Ukrayna ekibi gerçekten de fazlasıyla sürprizsiz, düz bir takım. O nedenle de Trabzonspor taraftarının sorduğu, “Cardozo-Yatabare-Waris beraber oynayamaz mı?” sorusuna pratikte yanıt aradı Yanal. Ciddi bir pratik eksikliği olduğundan rakip ne kadar zayıf olursa olsun bu denemeden en azından dün gece için çok iyi sonuç çıktığını söylemek zor. Ancak Ersun Yanal’ın önemli bir değişim ve gelişimi söz konusu; hatadan ısrar etmiyor ve sisteme de başlattığı isimlerin görev yerine de takılıp kalmıyor. Sık sık bu değişikliği yaptı ama o alışkanlık meselesi Trabzon’u Metalist takımından fazla zorladı. O sürprizi olmayan düz takıma enerjiyi Trabzon verdi. İkram bir gol ve kırmızı kart Metalist’i oyuna ortak etti. Fakat kalite farkı 10 kişiyle bile büyüktü. Paniksiz ve bilerek oynamayı son 10 dakikada başaran Yanal ın ekibi hak ettiği bir Avrupa turu kazandı. Metalist maçı ile ilk kez yakalanan 3 maçlık seriden de önemlisi Trabzon şehrinin ve takımının değişen psikolojisi. Hafta içi olmasına rağmen maça gelen taraftar sayısından tutun sokaktaki havaya ve futbol sohbetine kadar başka bir atmosferve Ersun hocanın elinde de bu havayı koruyacak bir malzeme var.
‘’Trabzon için sürpriz değil‘’
Trabzonspor’da yönetimin sadece teknik adam değil, bir ruh hali değiştirdiği çok kısa sürede ortaya çıktı. Bu, Halilhodzic ile yolların ayrıldığı, Ersun Yanal’ın daha kulübeye bile geçmediği ilk Konya maçıyla başladı, dün Arena’da zirve yaptı. Bordo-Mavili takımın aslına bakarsanız dün Galatasaray karşısında aldığı görkemli galibiyet bir tesadüf ya da sürpriz değil. Sezon başından beri söylüyoruz; Trabzonspor belki de tarihinin en iyi kadrosunu oluşturdu, ancak bu kadro bir takım haline getirilemedi ve Halilhodzic’in fantezileri herkesin iştahını kaçırdı. Yoksa bu takımın ligde çok başka yerde olması, bu zamana kadar çok daha fazla puan toplaması gerekirdi.
Yanal’ın gelişi ve ilk dokunuşları tabi ki çok yerinde ve bunu hissetmek mümkün. Bir kere anlamsız işlerle uğraşmak, maceralara yelken açmak yerine elindeki ‘ideal’ kadroyu sahaya sürdü, onlara saha içinde özgürlükler verdi, oyuncuları değerli kıldı, kazandı. Yoksa daha 2-3 hafta öncesine kadar 3-4 gol yiyen, oyuna ortak olmak için hiçbir şey yapamayan bir kadronun bu kadar kısa sürede baştan yaratılması zaten imkansızdı. Yani Ersun Yanal, eldeki iyi kumaştan iyi bir takım yaratmak için düğmeye bastı, Galatasaray gibi bir rakip ve İstanbul deplasmanında galip gelerek hem kredi hem de özgüven kazandı.
Artık Trabzonsporlular’ın Halilhodzic’li günleri anmak yerine mevcut tablodan keyif alması daha akılcı. En az bunun kadar önemli olan bir başka şey de Trabzonspor’un hocası Ersun Yanal ile ilgili. Camia malum sürece takıldı, kaldı. 2 sezonu böyle harcadı. Şimdi yine kısır ve bir anlamı olmayan, Yanal’ın iştahını da enerjisini de kaçıracak işlerle uğraşmanın Trabzonspor’a bir fayda sağlamayacağını anlamalı, futbola yoğunlaşmalı. Eskiye dair bir şeyler söyletmek yerine yeni hayalleri kurmak daha akılcı.
‘’'Trabzon patlar'‘’
Trabzonspor’da Ersun Yanal’ın arayıp da bulamayacağı bir fırsattı milli ara. Halilhodzic’in denediği fantezileri bir kenara itmek, icatları olması gereken yere kaldırmak kolay olabilirdi ama işin psikolojik boyutunu halletmek için böyle bir zamana ihtiyaç vardı. İdmanlardan gelen haberler, son yılların en iyi futbolcu topluluğunun ‘takım’ olma anlamında ciddi mesafe aldığı yönünde.
Halilhodzic’in ne kadar ‘sorunlu bir kişilik’ olduğu, Ersun Yanal gibi normal şartlarda oyuncular tarafından sevilecek kişiye bile takımın sarılmasıyla bir kez daha görüldü. Asıl önemli nokta, mevcut iyi ‘kadroyu’, Yanal’ın ne kadar sürede bir ‘takım’ yapacağı. Bu sürenin milli arada tamamen aşılmış olması imkansız. Ancak bırakın Türkiye’de şampiyonluk yaşamış Ersun Yanal’ı, sıradan bir antrenör bile Trabzonspor kadrosundaki oyuncularla deney yapmayıp onları asıl mevkilerinde oynatsa Bordo-Mavililer bundan önceki olmayacak sonuçları almaz, en azından o travmalar yaşanmazdı.
Yıldızlar çok formda
Üstelik son dönemde form grafiği inanılmaz yükselen birkaç isim var ki, onların formu Ersun Yanal’ın elinde daha da yükselebilir. Yusuf, Bosingwa, Ekici, Constant ve tabii ki Cardozo’nun Galatasaray maçında ön plana çıkacağı kesin. Galatasaray’ın da bundan önceki kayıplarını hatırlayınca patlama beklenen Trabzonspor’un bunu Arena’da yapmaması için bir sebep yok.
‘’Trabzon gerçekleri‘’
Trabzonspor’un kazanmasının Halilhodzic’in gidişiyle bir alakası olduğunu söylemek elbette mümkün değil. Bu biraz fazla altı boş bir tespit olur. Kafası biraz daha rahat ‘kadronun’ yine ‘takım’ özelliklerinden uzak, doğaçlama futboluyla gelen bir galibiyet demek daha doğru olur. Ancak sadece oyuncuları kendi yerlerinde oynatmanın, yıldız nitelikli futbolculara saha içinde kredi tanımanın bile ne kadar fark ettiğini görmek açısından önemli bir karşılaşmaydı. Ki burada rakip Konyaspor’un da Trabzonspor’un puan kaybettiği birçok ekipten çok daha kaliteli olduğunu, göreve yeni gelen Aykut Kocaman’ın Mesut Bakkal’dan çok iyi bir miras devraldığını da hatırlatalım. Halilhodzic’in binbir fantezi ile özgüvenini düşürdüğü, olmayacak puan kayıplarına sebep olduğu Trabzonspor kadrosunun gerçekleri de Ersun Yanal’a adeta ‘selam’ verdi. Neler mi onlar? Cardozo büyük golcüdür. Kendi ‘sakatım’ demiyorsa o oynar, kafa vurmayı da bilir, en kritik penaltıları soğukkanlı atmayı da, arkadaşlarına liderlik yapmayı da...
Mehmet Ekici, 1 hafta 11’de öbür hafta kulübede oturtularak değil, oynatılarak kazanılır, her hafta üzerine koyduğu ortadadır. Başlarda iyi savunma örnekleri verdiyse de, bu kadronun en iyi yapabileceği iş topla oynamak, önde kalmak, Yusuf ve Bosingwa gibi ligin zirvedeki kanatlarıyla alternatif hücum şekilleri yaratmaktır. Trabzospor taraftarı da bu futbolu ve gelişimi gördükçe stada koşacak, mehter takımı gibi 1 ileri 2 geri şeklindeki Fırtına’yı değil, istikrarı arzulamaktadır. Halilhodzic’i inanarak getiren, ancak erken sayılabilecek bir süreçte büyük takım refleksi göstererek yolları ayıran Başkan Hacıosmanoğlu’na ve Ersun Yanal’a bir kez daha hayırlı olsun demekte fayda var. “Bu kadro tam benlik” diyen Yanal’ın kaliteli ‘kadrodan’ bir ‘iyi takım’ yaratma süresi Trabzonspor’un bu sezonki hedefini belirler.
‘’Trabzon'da her şey yeniden başlıyor‘’
Lokeren maçı işin biraz öte yanı. Çünkü Trabzonspor’da çok daha sıcak, geleceği çok daha yakından ilgilendiren gelişmeler var. Kamp döneminden başlayan, önceki gece takımın en önemli yıldızlarını itibarsızlaştıran açıklamalarıyla zirve yapan Vahid Halilhodzic için 2. Trabzonspor dönemi artık kapanıyor. Kimi zaman ‘ihanet’ diyerek oyuncularını taraftarın önüne atan, her krizde Başkanın arkasına sığınan, kendi fantezisi sebebiyle kadro dışı bırakılan oyuncularına ses çıkarmayan, bir öğretmenden ziyade çok şey öğrenmeye ihtiyacı olan bir öğrenci gibi davranan Halilhodzic için en doğru karar verilmiştir. Başkan Hacıosmanoğlu eğer tersini yapsa, yine sahip çıksaydı artık hatanın bir ortağı olacaktı. Şimdi yeni bir sayfa açılıyor ve en doğrusu yapılıyor. İş işten geçmeden.
Ve bu noktada adı geçen, adım adım tekrar Bordo-Mavili kulübe yürüyen Ersun Yanal... Çok doğru bir tercih olacaktır. Çünkü kendisi eldeki şartları aşağılamak yerine sahip çıkan, o şartlarla çözüm arayan bir teknik adam. Hayırlısı olsun diyelim ve aynı kadroyla çok daha iyi bir Trabzonspor izleneceğinin müjdesini verelim.
Lokeren maçı anlık patlamaları olan, kopuk kopuk oynanan, oyuncuların aklının başka yerde olduğu bir maçtı. Kötü bir golle geriye düştü Trabzonspor ama Lokeren’den çok daha iyi bir takım olduğunu oyunun ilerleyen bölümlerinde net şekilde ortaya koydu. Fakat burada da sezon başından bu yana oluşmayan-oluşturulamayan ortak oynamaya durumu devreye girdi. Ezber olmayınca doğaçlama futbolla ancak bu kadarını yapabiliyor Trabzonspor. 1 puan aslında 3 de olabilirdi ama yine de grupta zirveden kopmamak gelecek adına önemli.
‘’Halilhodzic'e sorular!‘’
8 haftada 9 puan değil mesele. Mesele Trabzonspor’un hâlâ bir ideal kadrosunun oluşmaması, ödül-ceza yönetmeliğinin doğru işlememesi. Son dönemlerin en şanslı hocası olan Halilhodzic’in artık yönetimi, takımı bırakıp biraz kendisini sorgulaması lazım.
Mesele 8 haftada alınan 6 beraberlik ve 9 puanlık tablo değil. Çünkü bizim ligimizde fark 10-12 puan barajını geçmediyse o farkı kapatmak mümkün. Ancak mesele, Trabzonspor ‘kadrosunun’ hâlâ bir ‘takım’ gibi hareket edemiyor olması ve tabii ki Vahid Halilhodzic’in deneylerinden bir türlü vazgeçmemesi. Uzatmayalım, net sorular soralım.
Vahid Hocam, sezon başında bu kadroya 3-4 değil 9-10 oyuncu lazım dedin, hangisi alınmadı?
Kadro seçeneklerinden, başkanın verdiği desteğe kadar son dönemlerin en şanslı hocası olmana rağmen sezon başından bu yana her fırsatta, “Beni aslında kimler istedi!” çıkışları neyin nesi?
Evet, verilen söz insanı esir eder ama son SMS ile görüntülü teklif açıklamasının da tüm Trabzonsporlular’ı sinir ettiğinin farkında değil misin?
Her mevkinin asıl elemanı varken fantezilere girmek, akla hayale gelmeyecek şeyler denemek nedir?
Ligdeki her kötü sonuçtan sonra rakipleri övmek, “Normal sonuç” diye geçiştirmek konan hedeflerle, eldeki potansiyelle çelişmiyor mu?
Constant, ‘Nokta transfer böyle olur’ tadını vermişken, Özer müthiş bir dönüş yapmış, Ekici oynadığı her maçta yıldızlaşmışken, bu oyuncularla sürekli oynamak, iyiyken oynatmamak nasıl izah edilir?
Vahid hocam... Cardozo bu takımın en büyük yıldızı. Eğer Ronaldo, İbrahimovic, Suarez yoksa elinde kırığı yoksa çıkıkla bile Cardozo oynar. Ona 90 dakika tamamlatmamak sezon başı takıntınızın bir eseri mi?
Trabzonspor’un hadi genel sistemini, düzenini bir kenara bıraktım, iç-dış saha sistemi, ideal 11’i var mıdır? İdman performansını ödüllendirmeye ‘evet’ ama taşların oturması için belli bir düzenin istikrarı gerekmez mi?
Sezona başlamadan oyuncu gönderdin. Fantezinin kralını yaptın, Zeki’den sol bek yaratmaya çalıştın. Olmadı, çocuk kadro dışı kaldı. Karabük’te ihanet dedin, çevirdin. Nerede bilgelik, öğretmenlik?
Hocam, Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu sana yönetimindekilerden bile çok güveniyor. İnanıyor. Hâlâ fırsat var, ya seni o çok isteyenlere git ya da Trabzonspor’u
bir laboratuvar gibi değil, o 8 sene önceki gibi gör. Ne dersin?
‘’Zaman su gibi akıp giderken...‘’
Halilhodzic’in sezon başında talep ettiği süre ve kredi yeni kurulan bir takım için haklı olarak kabul edildi, belki istediğinden bile fazlası verildi. Ancak aradan geçen süre Boşnak hocanın ‘ideali’ bulmak için yaptığı çalışmalardan çok ‘deneylerle’ geçti, geçiyor. Her ne kadar proje 2 yıllık olsa da yakın tarihin en kaliteli kadrosunun böyle bir ligde 8 haftada sadece 9 puan toplaması pek izah edilebilir bir durum değil. Üstelik Vahid Hoca, elindeki kadroyu ‘takım’ yapmak için değil, elindeki kadroyu itibarsızlaştırmak için elinden geleni yaparken!
Hadi Bilal-Gekas yapımı ve görmeden tahmin edebileceğiniz Akhisar golünü bir kenara bırakın. Sadece Trabzonspor yemedi, aynısını her hafta atıyorlar diyelim, geçelim. Peki ya sonrası. Gol yemeden reaksiyon gösteremeyen takımın saha içindeki uyum sorunu ne olacak?
Mehmet Ekici ile başlayarak ne kadar doğru bir iş yaptığını hem skor talebasında hem de saha içinde gören Vahid Halilhodzic’in geçen haftanın en iyisi Özer’i oyunun hiçbir bölümünde kullanmaması, Yatabare’yi Cardozo’ya tercihi ne olacak? Hadi hepsini yine bir kenara bırakalım... Saha içinde birbirinden bu kadar kopuk, bu kadar ezbersiz bir takımın en büyük sorununun beraber oynama alışkanlığından mahrum kalması değil midir? Bunları sağlamak kimin işi, ne zaman olacak gerçekten merak ediyoruz. Vahid Halilhodzic’i artık Trabzonspor’da bir an önce bir lig ve Avrupa 11’i netleştirmesi şart. Zaman zaman diyerek, gündem değiştirerek Bordo-Mavililer’in kopuşunu izlemek ne Vahid Hoca’nın kariyerine ne konan hedeflere ne de kadro kalitesine yakışıyor.
‘’Hocayı kurtarmaz‘’
Zeki ve Mustafa’nın performans odaklı kadro dışı kaldığı kesin. Ancak bu hamle Vahid hocanın sorgulanmasının önüne geçmemeli
Asıl mevkisi olan sağ bekte bile oynaması tartışılacak Zeki, nedetn sol bekte oynar? Mustafa Yumlu ne kadar hazırdı ilk 11’e dönüş için?
Oyunculara yetersiz demek ile iş çözülmez. Yetersiz oyuncu oynamaz olur biter. Yönetim bu kadar alternatifi o zaman neden yarattı?
Taraftarın hayali, Cardozo’nun kulübeden girmesi değil, ilk 11 başlaması, Trabzonspor’un daha yürekli oynaması. Hoca biraz özeleştiri yapmalı
Net başlayalım, öyle ilerleyelim....
Antep maçındaki Trabzonspor, ne hedefleriyle ne yatırımlarıyla ne de kadrosuyla örtüşmez. İkinci yarıda maçı beraberliğe çevirdiğiniz takım Juventus, Dortmund ya da bir başka Avrupa devi değil. Üstelik yenilen 4 gol gibi bir gerçek var. Bu maçtan sonra da 2 oyuncu, Mustafa Yumlu ve Zeki Yavru kadro dışı bırakıldı. Evet, ikisi de günün kötülerinin başındaydı, kadro dışı kalmaları tamamen yetersizlik ve performans odaklı. Fakat böyle bir günün sorumlusunu 2 ile sınırlamak ne kadar doğru bu tartışılır.
Eskiden öğretmendi
Eski bilge ve öğretmen kişiliği son gelişinde yerini ‘ben bilirim, bilmediğimi de denerim’ şekline dönüşen Vahid Halilhodzic’in artık en az öğrencileri kadar kendisini sorgulama vakti gelmiştir. Basit sorular soralım, 2 oyuncusu kadro dışı bırakılan Halilhodzic’e... Yetersiz dediği ya da gördüğü futbolcuları oynatmak kimin sorunu? Tarihi bir transfer süreci geçiren, kadroyu istekler ve ihtiyaçlar doğrultusunda tamamen yenileyen yönetime yine mi mesaj vermeye çalışıyor? Sağ bekte oynaması bile tartışılacak, zirvesini geçen sezon orta alanda bozucu olarak yapmış Zeki Yavru, neden sol bekte oynar? Madem o mevkinin asılları, yani İsak ve Musa sakat, en azından daha önce bu bölgede oynayan, oynadığında da başarılı olan Constant ve hatta en kötü ihtimalle sol alan deneyimi bulunan Yusuf neden ilk akla gelen olmaz? Mustafa Yumlu döküldü, doğru. Peki hazır mıydı oynamak için? Belli ki değildi. O zaman bu kadar alternatif neden yaratıldı?
Deney yapar gibi
Böyle bir kadro, bu kadar alternatif demişken... Taraftarın durumu bambaşka bir yazı ve hatta araştırma konusu. Ancak geleceklerin şevkini artıracak, gelmeyenleri getirecek isimlerin kulübede oturması da anlaşılabilir bir durum değil. Bundan kısa süre öncesine kadar transferine dair hayal bile kurulması zor olan Cardozo’nun yedekliği, ona karşı sezon başından beri takınılan takıntılı tavrın bir devamı mıdır? Bu takım ne zaman kendi sahasında çift forvetle oynayacak? Soruları çoğaltabiliriz. Fakat önemli olan bu soruları Vahid hocanın da kendine sormaya başlaması. Yoksa 2 oyuncunun kadro dışı kalması her ne kadar performans odaklı doğru gibi dursa da sadece günü kurtarır. Vahid hocanın da artık Trabzonspor kadrosuyla deney yapmaktan vazgeçmesi, uzun zaman sonra ilk kez her mevkinin ideali varken biraz da normalleşmesi lazım.