‘’Oyun hafızasıyla‘’
Okan Buruk, Galatasaray’ın başında dördüncü sezonuna başladı. Bu sadece tarihe düşülen bir not değil Galatasaray için. Aynı zamanda çok büyük bir avantaj. Zira Buruk döneminde 3 yıldır biriktirilen bir oyun hafızası dördüncü sezona da taşınmış oldu. O yüzden Galatasaray, Gaziantep deplasmanında bıraktığı yerden başlayabildi. Hem de Osimhen, Icardi gibi üstüne plan yapılan santrforlarını beraberinde getirmemiş olmasına rağmen. Gaziantep deplasmanına santrforsuz gitmek zorunda kalan Galatasaray için beklenenden çok daha kolay bir maç oldu. Barış Alper’in santrforluğunda Sane ile Yunus’u iki kenarda kullanan Okan Buruk, Gabriel Sara’yla bu üçlüyü destekledi. Barış Alper Yılmaz ilk yarıyı öyle bir domine etti ki, sezona en hazır futbolcu olduğunu gösterir gibiydi. Barış’ın takım içindeki rolüne dair çok net görüntülerin olduğu bir sezon açılışıydı aynı zamanda. Osimhen ve Icardi’nin yokluğunda takımın santrforu olmanın yanı sıra bir de Galatasaray’ın penaltıcısı oldu. İki penaltı attı, ikisi de çok iyi vuruşlardı ve golle sonuçlandı. Üstüne bir de Eren’e asist yaptı, sadece ilk yarıya değil maçın tamamına damgasını vurdu. İki buçuk aylık arada futbolu en çok özleyen Alper’di. Adeta topu yiyecek gibi oynadı.
Bu takviyeler şart
Galatasaray ilk maçını rahat kazandı ama Şampiyonlar Ligi’nde hedef kovalamak istiyorsa kaleci ve sol stoper konusuna eğilmeli. Abdülkerim takımın en kıymetli oyuncularından biri ama dün Gaziantep maçında bir kaç pozisyonda ağırlığı dikkat çekti. Sanchez’in geri koşu kalitesinin sol stoperle desteklenmesi Şampiyonlar Ligi için tahmin edilenden çok daha fazla önemli.
‘’Yanıltıcı olur‘’
Beşiktaş’ın Konferans Ligi ön eleme turunda St.Patricks’e karşı farklı kazanması yanıltıcı olabilir. Rakibine karşı, ‘İlk yarıda 4 gol birden atan Beşiktaş, ikinci yarıyı 1-0 geride kapattı’ diyebilmesi gerekir Solskjaer’in. Zira hala net bir oyun gücünden, doğru bir savunmadan bahsetmek fazla iyimserlik olur. Abraham, ilk yarıda hat-trick yaparak Beşiktaş’ın tarihine geçmiş olabilir, lakin ikinci yarıdaki vurdumduymazlık ve sağ bek kademesi üzerinden yenen gol tüm takıma büyük bir ders olmalı. Maça Svensson ile başlayan Solskjaer, ikinci yarıya Norveçli sağ bekin yerine Tayfur Bingöl ile başlayarak St-Patricks’e yol gösterdi denebilir. Nitekim Tayfur’un arkasına atılan toptan çıkan gol Beşiktaş’ın en büyük zaaflarından birinin sahaya yansımasıydı.
Hedefe götürmez
Beşiktaş şayet şampiyonluk yarışında sezonun sonuna kadar rekabette kalmak istiyorsa kadro planlamasını yeniden ele almalı ve işe beklerinden başlamalı. Ne Jurasek, ne Svensson ne de Tayfur Bingöl Beşiktaş’ı hedefe götürecek bekler. Beşiktaş, ilk yarıda 4-0’ı bulduktan sonra ikinci yarıda topa yüzde 70’lerin üzerinde sahip olmasına rağmen rakibinden daha az rakip ceza sahasında topla buluştu, rakibinden daha az isabetli şut attı ve ikinci 45 dakikanın tabelasını 1-0’la kaybetti. Beşiktaş turu neredeyse garantiledi ama bu eşleşme fazla yanıltıcı olabilir. Beşiktaş yönetiminin beklerden başlayarak, kenar forvete en az 2 transfer yapmalı, Abraham’ın rotasyonunu da genişletmeli, geçen sezonki hataya düşmemeli.
‘’Bitirememe hastalığı‘’
Genelde tüm takımlarımız sezonun başlangıç aşamasında oyun gücüne değil oyuncu gücüne güvenerek çıkıyor ön eleme maçlarına. Buna mukabil, Avrupa’nın görece mütevazi takımlarının disiplin, fizik üstünlük ve oyun güçleri galip geliyor temsilcilerimize. Fenerbahçe, Feyenoord karşısına ilk 11’de sadece 1 yeni oyuncuyla çıkarken, kulübede de 2 yeni futbolcu bekliyordu. Mourinho’dan beklenen, geçen yıldan bu sezona sahadaki oyun bütünlüğünün taşınması, yeni transferlerle güçlendirilmesi ve daha akıcı bir plandı. Ne var ki, Hollanda deplasmanında Fenerbahçe sanki dün bir araya gelmiş gibi bir ilk yarı oynadı. İkinci yarı başındaki bire bir baskılar Fenerbahçe’yi önde tutmayı başardı denebilir. İrfancan-Duran, Oğuz-Semedo değişimlerinin ardından baskı kalitesinin artmasından bir gol çıkarabilmek gerekirdi. Amrabat’ın 86’da attığı gol aslında Fenerbahçe’nin ikinci yarının başlama düdüğüyle birlikte takım olarak ilmek ilmek ördüğü bir oyunun getirisiydi.
Zayıf karnı....
Fred’in savunma zaafları Fenerbahçe’nin en zayıf karınlarından biri göründü dün gece. Brezilyalı orta sahadan beklenen ilk şey savunma olmayabilir. Fakat tüm takımın Fred’ten beklentisi oyunun doğru kurulması, savunmadan top çıkışlarında akışkanlığın sağlanması. İsmail Kartal sezonunda Fred yanında İsmail, önünde Szymanski ile bunu kusursuza yakın yaptığı için fark yaratıyordu, lakin Mourinho takımında oyunun kurulumu daha direkt toplarla sağlandığından kafasının üstünden geçen topların sayısı hayli fazla. Bu durumda iş, biraz da Fred dahil santrforun arkasındaki tüm futbolcuların rakiplere temas etmesine, bire bir eşleşmelerde baskı kaliteleriyle ayakta kalmalarına bakıyor. İkinci yarıdaki oyun tam da Mourinho’nun oynamak istediği cinstendi.
‘’Yazık, çok yazık!‘’
Avrupa kupalarında ön eleme oynayan temsilcilerimiz için sezonun başlangıç tarihi çoğunlukla ilk oynanan resmi maçları değil, Eylül ayının başında verilen ilk Milli maç arasının sonrasıdır. Bu durum ülke futbolunun kanayan bir yarası... Arda Turan Shakhtar Donetsk ile Haziran ayında idmanlara başladı, yeni futbolcularıyla tanışması, anlaşması, oyun anlayışını kadroya anlatması derken hayli zorlu bir süreçten geçti ve ilk resmi maçında Beşiktaş’ı Dolmabahçe’de 4-2, rövanşta da 2-0 yenerek turu geçti. Ukrayna ile Rusya 2022 Şubat'tan bu yana savaş halinde, Shakhtar maçlarını ülkesinde dahi oynayamıyorken Arda Turan ve futbolcularının uyumu bir kulüp geleneğinin yansıması. Bu gelenek maalesef bizim birçok kulübümüzde yok, Beşiktaş’ta da olmadığını bir kez daha gördük.
Hızlı aksiyon alınmalı
Solskjaer, Beşiktaş’ı bir geçiş takımı olarak hazırladığı için Gedson’un yokluğu sahada derin bir boşluk yarattı. Gedson’un formu dalgalanıyor olsa da Solskjaer’in topu kazanıp rakip kaleye hızlı gitmeye dayalı oyun modeli için en vazgeçilmez oyunculardan biriydi. Zaten Norveçli hocanın belli ki kafasında Shakhtar’ı rövanşta yeneceğine dair en küçük bir umut ışığı yoktu. Beşiktaş yönetimi hoca konusunda biraz ağır davrandı, sezon bitimiyle birlikte takımın karakterine uygun oyun modeline uygun hoca ile devam kararı almalılardı. Sadece Tammy Abraham, Orkun -ki dün akşam oyuna bile girmedi- ve Rafa ile ne ligde ne Avrupa’da başarılı olmaları kolay görünmüyor. Ligin başlamasına bir hafta kalmışken Beşiktaş yönetiminin çok hızlı aksiyon alması gerekiyor. Çünkü Solskjaer ile olmuyor.
‘’Acil eylem planı şart‘’
Beşiktaş, Shakhtar ile eşleştiğinde favori değildi. Oysa Arda hoca daha bir ay önce sözleşmeyi imzalamıştı. Maçın başlama düdüğüyle birlikte taşınan tek şeyin teknik direktör olmadığı Beşiktaş camiasının büyük kadro sorunlarının olduğu gibi Dolmabahçe’ye döküldüğünü gördük. Arda hoca, topa sahip olan bir takım yaratmak istemiş.
3. golden önce yaklaşık 3 dakika boyunca pas yaptılar, maçın her dakikasında oyunun da topun da kontrolünü hiç kaybetmediler. Solskjaer ise geçiş planlarıyla Beşiktaş’a vakit kaybettiriyor. Beşiktaş’ın yediği ikinci golde tam yedi beyaz formalı futbolcu ceza sahasının içerisindeydi. Yeni transfer edilen sol bek Jurasek ortayı çok rahat yaptırıyor, Paulista ve Svensson fizik olarak avantajlı olmalarına rağmen Brezilyalı Eguinaldo‘ya kafayı çok rahat vurduruyor. Beşiktaş 25 milyon Eurolar’ı bulan maliyetlerle yıldız futbolcu almış olabilir ama birkaç oyuncuyla total kaliteyi yakalayamaz.
Ne tur ne lig...
Abraham, Orkun, Rafa gibi kaliteli oyuncular kadro seviyesini bir noktaya kadar çekebilir. Geçen yıl Abraham yoktu ama Immobile vardı Orkun yoktu onun yerine daha vasatları vardı. Kimsenin gözünün yaşına bakmadan sağ bek, stoper, altı numara, sol forvet planlaması yapılmalı.
Doğru analiz için belki biraz daha beklenmeli ama sol bek Jurasek’in, Masuaku’dan fazlasını görmedik. Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür ve Beşiktaş’ın zayıf halkaları bir tane değil maalesef. Kadrodaki bunca probleme ilaveten Solskjaer Beşiktaş için doğru antrenör mü tartışması da yapılmalı? Beşiktaş bu futbolla ne turu geçebilir ne de ligde şampiyonluk mücadelesi verebilir.
‘’Milliler'den süper geri dönüş‘’
ABD Milli Takımı, Meksika ve Kanada ile birlikte 2026 Dünya Kupası’nın ev sahibi olacak. 2024 Eylül’ünde takımı Pochettino’ya emanet ettiler ve turnuvaya iddialı hazırlanıyorlar.
Dinamik bir takım ABD ama bize oranla yetenekleri limitli. Buna rağmen maça 2. dakikadaki harika golle moralli girmeyi başardılar. A Milli Futbol Takımımız, Hakan Çalhanoğlu gibi bir kaptandan yoksun olmasına rağmen oyun içinde lider arayışında olmadı. Arda Güler oyuna büyük bir akıl katarak meziyetlerini gösterirken İsmail Yüksek tam bir işçi arı gibi çalıştı. Montella iyi bir taktisyen. Elinde tarihimizin en iyi jenerasyonlarından biri olduğunun farkında. EURO2024’teki santrforsuz oyuna devam ediyoruz, muhtemelen 2026 Dünya Kupası’nda da bunu oynayacağız. ABD karşısındaki santrforsuz oyunda Kenan Yıldız ve Kerem Aktürkoğlu’nun bire bir baskılardaki yönlendirmeleri büyük iş gördü.
Tempoyu düşürünce...
Bir ara ABD ilk yarıda neredeyse tüm oyun kurma aşamalarında dağıldı ve hem Arda’nın hem Kerem’in gollerini bu baskılardan çıkardık. Oyunun ibresi ilk 45 dakika boyunca golü erken yememize rağmen bizi göstermekten vazgeçmediyse bunda ön alandaki bire bir baskıların rolü büyüktü. ABD’ye karşı ilk yarı bunun ekmeğini yedik. Ama ikinci yarıda tempoyu aşırı düşürdük, baskıyı gereğinden fazla izledik. Kabul, kalecimiz ilk kez oynuyor, oyunun kurulumunda doğru pas seçeneklerini bulmakta zorlandı. Ama ikinci yarının neredeyse tamamında ön alan baskılarının şiddeti düştü ve arkada büyük açıklar, akabinde de pozisyonlar verildi.
‘’Ateş topu‘’
Türkiye Süper Ligi’nin üçüncülük koltuğu zannedilenden çok daha kıymetliydi aslında. Ligi 3. bitirecek takım Avrupa Ligi’ne Play-Off’tan dahil olacak, gruplara kalmak için sadece tek tur geçmesi gerekecek. Fakat 4. olacak takım ön elemeden başlayacağı için en az 3 hafta önceden sezonu açmak zorunda kalacak. Taraftar olaya başarı ve Avrupa Kupası katılım prestiji vs gibi bakar ama futbolcu için antrenör için fazladan yapılacak tatil, kulüpler için planlama adına kazanılacak süre her şeyden kıymetlidir.
Tatil yok...
Ne hikmetse Samsunspor ile Beşiktaş neredeyse 10 haftadır üçüncülüğü birbirlerine hediye etmenin derdindeler. İki takım da haftalarca en kritik maçlarda takılıp, hiç olmayacak puanları kaybederek birbirlerine bıraktılar. Sanki bu üçüncülük bir ateş topu ve dokunan yanacakmış gibi ha bire topu birbirlerine atıp durdular. Samsunspor sahasında Kayserispor’a karşı uzatma bölümlerine kadar 1-0 geride götürdüğü maçı son saniyelerde attığı 2 golle kazanarak ligi 3. bitirmeyi başardı. Beşiktaş, Bodrum’u 4-0 yenmesine rağmen 4. sırada kalarak tatilinden feragat etti. Bir nevi kendi kendilerini cezalandırdılar.
Mustafa için sistem olmalı
Beşiktaş geçen sezonu 6. sırada bitirmesine rağmen Semih Kılıçsoy’un performansıyla avunmuşken, sezona Mustafa Hekimoğlu gibi bir potansiyeli kazanmanın hayaliyle başlamıştı. İlk resmi maçı olan Süper Kupa’da Galatasaray’a attığı gol biraz laneti oldu gibiydi ama sezonun sonuna doğru grafiğini biraz düzeltebildi. Mustafa’nın gelişimi için önünde iyi eğitim alacağı santrforlar ve doğru bir sistemin olması gerekir. Dün gece attığı 2 golle maçın yıldızıydı ama sezonu açıp kapatırken atılan gollerden fazlasını yapması gerekecek.
‘’Rafa dışında!‘’
Kenny Arroyo geldiği günden beri sadece yetenekli olduğu bilinen ama o yeteneklerini sergilemeyi bir türlü başaramayan yıldız adayı. Solskjaer de taraftarın büyük beklenti içine girdiği bu ‘yıldız adayı’nı lig üçüncülüğü yolundaki en kritik maçlardan birinde kullanmak istedi. Ne var ki Arroyo, sırtına geçirdiği 10 numaralı Beşiktaş formasının hakkını verecek bir performanstan hâlâ çok uzak. Tüm takım adeta Arroyo’yu oynatmaya yemin etmişçesine tüm topları ona taşısa da, genç forvetin doğru karar vermeyle ilgili büyük sorunları mevcut. Sol ayağıyla indirdiği nefis topta geriden koşuyu gösteren Rafa Silva’ya topu çıkarmak yerine kaleye şutu tercih etmesi bunların en göze batanıydı. Hali hazırda Semih ve Mustafa Hekimoğlu gibi potansiyel taşıyan ama bir türlü basamak atlayamayan genç yıldız adayları varken umarım Beşiktaş Ekvador’dan üstüne milyon Euro’lar verilerek alınan başka adaylarla vakit harcamıyordur. Rafa Silva, Beşiktaş’ın bu sezon parlayan ender yıldızlarından biriydi doğrusu. Çaykur Rizespor karşısında da takımın en estetik, en verimli, en kaliteli ismiydi Portekizli yıldız.