‘’Kalite sonuç belirler‘’
"Teknik direktör değiştirdiler. İki maçtır oyun planları farklı. Buna göre hazırlandık.." Avcı, ilk düdük öncesi bunları söylerken, böyle bir oyun başlangıcı beklemiyordu yüksek ihtimalle. Galatasaray, hiç uzun oynamadan seri ve hızlı paslarla Trabzon’un olası presini kırdı. Kasımpaşa maçındaki mahkumiyet sonrası Torrent, topla çıkışlara önem vermiş belli ki. İlk bölgeyi sorunsuz geçip, Berkan’la ekstra pas opsiyonları yarattılar. Kerem’in standart, Emre Kılınç’ın ekstra oyunu, Avcı’nın deyimiyle ‘geçiş oyunu’ varetti ev sahibine. Trabzonspor’un, mükemmel yaptığı işler için fırsat yarattı bu durum. Lider, Galatasaray geldikçe rakip yarı alana boş geçme imkanları buldu ama uygulayamadı. Bunun en önemli sebebi, Galatasaray’ın bu sezonki standardının çok üstünde atak bitirebilmesi oldu. (25. dakika geçildiğinde 7 şutları vardı) Trabzon akın önleyip, kontra yapamadı özetle. Diğer sebebi ise Nwakaeme’nin Emre Kılınç’ı kovalamak zorunda kalışı. Ceza sahasına kadar gitti, hatta penaltı yaptırıyordu. Avcı, ikinci yarıda merkezi almayı planladı. Saçma yabancı kuralı nedeniyle sahada 3 yerli tutabilmek adına Siopis’le birlikte Ahmetcan’ı da sahaya sürdü.
Uğurcan, Bakasetas, Visca
Senaryonun çok değiştiğinden bahsetmek mümkün değil. Diğer yandan, Trabzonspor’un Galatasaray kalesine yaklaştığı da bir gerçek. Bu yakınlaşma şut sayılarını lider adına değiştirdi. Olası bir galibiyet için zemin hazırlanmış oldu. Sonucu belirleyen ise kaliteydi. Uğurcan, maç boyu çok önemli 3 kurtarış yaptı. Bakasetas ve Visca’nın golleri de belli bir tecrübe ve kalitenin ürünü. Galatasaray, belki de kazanmayı hak ettiği bir maçı kaybetti. Muhtemelen, mental olarak galibiyete hazır değildiler!
‘’Çok vahim‘’
Kerem, Cicaldau, Morutan ve kısmen Halil… 11'de 3.5 gibi düşünmek lazım. Galatasaray’da adam eksiltebilecek ya da top tutabilecek oyunculardan bahsediyorum. Durum böyle olunca Kasımpaşa pres için her dakika daha cesaretlendi. 24 ve 28'de Galatasaray'ın topu çıkarmak bir yana, ayağına dolaştırması bu yoksunluktan. Alparslan ya da Aanholt stoperlerin arasına girmek bir yana onlara yüzlerini bile dönemedi. Kasımpaşa, müthiş özgüvenle geldiği Nef'te sahaya çok rahat yayılma imkanı buldu. Galatasaray yarı sahasında kaldıkları bölümlerde, Yedlin ve Ömer'in arkasına sarkabildiler. En kötü ihtimalle, topu ceza alanı içine atma şansları oldu.
Kredi çabuk tükenecek gibi
Bu senaryo, Galatasaray’a sadece Halil'le golü bulabildiği kontra şansları tanıdı. Set oyununda hiç varolamadılar. Tehdit bir yana, pozisyon dahi bulamadılar. 72. dakika biterken Galatasaray 8, Kasımpaşa 20 kez rakip ceza alanı içinde topla oynamıştı. 8'in birkaçı da yukarıda bahsettiğim kontraların finaliydi. Kulağa tuhaf geliyor; Galatasaray, taraftarı önünde Kasımpaşa'ya karşı kontralar dışında net pozisyon bulamadı. Torrent'i çok zorlu bir Türkiye macerası bekliyor. 'Guardiola'nın eski yardımcısı' söylemiyle oluşturulan kredisi çabuk tükenecek gibi.
‘’Galatasaray standardı!‘’
Galatasaray iki akında taraftarını heyecanlandırmış olmalı. Kerdi sahasında tek paslarla Hatay presini aşıp, rakip yarı alanda toplu baskın. Muhtemelen çoğu Galatasaraylı’ya “İşte görmek istediğimiz bu” dedirtmiştir. Ataklar finalize olamasa da..
Ama Galatasaray oyuncu grubu bu sezonki standartlarını çok çabuk buldu! Yapılmak istenenin yeterli idmanı ve tekrarı olmadığı için, ikiden fazla gerçekleştiremediler.
Hatay ileri alan baskısını artırınca bildik Galatasaray sahne aldı.
Hatay ileride alan kapatıp, kazandığı topları derinlemesine oynamak isterken, asıl plan çok iyi işledi. Topu hızlı çevirdikten sonra çapraza uzun toplar atıp, sonrasında tam Galatasaray merkezine indirdiler. Böyle mutlak bir pozisyon, bir de penaltı buldular.
Galatasaray ikinci yarıda silkelenmek bir tarafa, daha fazla top ezer hale geldi, dağılmaya başladı. Hatay ön alan baskısını bırakıp, kapandı ve bekledi. Ev sahibi bitirici hamlesini hızlı ayaklarıyla yaptı. Buldukları her boş alana isabetli toplar atıp, maçı kopardılar.
Hatay için her şey çok kolay oldu. Galatasaray için her şey çok daha zor. Bir teknik adam değişimini bile hissettiremeyen bir oyuncu grubu görüyoruz.
‘’Kalite..‘’
Müthiş bir pas kalitesi… Oyunun tamamında gördüğümüz, hissettiğimiz seviye buydu. Trabzonspor’da Hamsik, Başakşehir’de Mahmut önderliğindeki yetenekli ayakların domine ettiği bir oyun oldu.
Pasların hızı, şiddeti, mesafesi, zamanı.. Hangisini kabul ederseniz. Yüzde 88-83’lük pas isabet oranının teyit ettiği bir seviye oldu. Bu tempo, oyunun yaklaşık, 75-80 metre aralığında topun gidip geldiği bir görsel şölen yarattı. Bu tablonun, pozisyonlara dönüştüğünden bahsetmek mümkün değil. Ama tempo, sürekli kaçan fırsatların yaşandığı bir karşılaşma tadı bıraktı damaklarımızda. Her iki tarafın savunmada sıfır hata ile oynaması, dengenin bozulmasını engelledi. Elbette, uzun süre kader birliği yapmış, Abdullah Avcı-Emre Belözoğlu ikilisinin birbirini tanıyor ve neler yapabileceklerini biliyor olmaları bu durumda etken.
Bu oyun, Trabzonspor lehine sadece 2 direk şansı tanıdı. Hepsi o kadar.
Skorbordda 3-3, 4-4 yazan bir 90 dakikayı geride bırakmış gibi hissediyoruz.
Hakemin bu kadar az konuşulacak olması da tüm bu sebeplerden. Oyunda kalite varsa, hakem konuşma ihtiyacı duymazsınız.
Ayrı bir yere koyulması gereken oyuncu ise Marek Hamsik. Trabzonspor’a da lige de büyük kalite katıyor. Onu daha genç yaşta bu kadar yakından izleyemememiz, bizler açısından kayıp.
‘’Kulübede Pereira olsa!..‘’
Mental bir sorun bu, başka izahı yok. 11’e 11’ken olanı kısmen anlayabilirsiniz. Karagümrük, topla başarılı çıkabilen bir ekip. Yenilen gol de bir örnek. Fenerbahçe’nin kısmen temkinli olması anlaşılabilir. Oyun 9-11, skor 1-1’e geldikten sonra olanlar? Teknik sebeplerle açıklayabilmek çok zor.
Karagümrük doğaldır, cansiperane bir savunmaya başladı. Fenerbahçe de yardım etti! Üstelik, Sosa (Zajc) Mert Hakan, İrfan, Mesut merkezi ve kanatlarıyla. En son bu 5’liyle Galatasaray derbisini oynadıklarında, nasıl soğukkanlı kalıp, 10 kişiyle nasıl zafere gittiklerini anımsayın. Bu kez soğukkanlı kalmayı bırakın, topu hızlı çevirip, Karagümrük savunmasının dengesini tek bir kez bile bozamadılar.
Cılız ortalar, altı pasa şişirilen şiddetsiz toplar, seçimi yanlış şutlar..
Kabul, Viviano maçın yıldızı ama “Bu da mı kurtarılır!” diyebileceğimiz tek pozisyon var mı? Fenerbahçe’nin mental anlamda maçı ne oranda istediğini anlatan özet bu aslında.
Bakın iki örnek daha.. 90’da Mesut ve Sangare taç çizgisi üstündeyken Mert Hakan ceza sahasına orta yaptı. Üç arkadaşı vardı içeride!
Bir dakika sonra Fenerbahçe, kendi yarı alanından çıkamadı. Karagümrük presinin finalinde top kaleci Berke’de kaldı.
Kulübede Pereira olsa, komplo teorisyenlerini haklı çıkaracak bir maçtı bu!
‘’Planı olan kazandı‘’
Galatasaray hâlâ şampiyonluk potasındaymış gibi istekli başlayınca, Adana Demir’in planı için her şart oluştu. Geniş alan, uzun top oynama imkanı, rakip savunma arkasına sızmak...
Özellikle Ömer Bayram tarafından top kullanmaya çalıştı Galatasaray. Adana Demir ceza alanı çevresinde çok da dolaştılar ama bu sezonki kronik sorunla yüzleştiler yine. Final paslarını yapamadılar. Santrforlarına uygun vuruş alanı/pozisyonu sağlayamadılar. Bu yüzdendir ki Diagne/Mohamed/Halil üçlüsünden hangisi oynarsa oynasın, düşük isabet yüzdesi değişmiyor.
Rakibin iştahını açıyor
Ömer Bayram’ın oyunun iki yönünde ekstra enerji harcayışı, Yunus Akgün’ün patlayan deparlarına imkan tanıdı. Adana Demir, her kontrada pozisyon bulamasa bile Galatasaray’ı geri koşturarak, rakip orta alanı devreden çıkardı.
Galatasaray merkezi organize olamadığı gibi Adana Demir akınlarında hep geriye gitmek zorunda kaldı.
Balotelli’nin, Vargas’ın tıkır tıkır işleyen plan içindeki rollerini de unutmamak lazım.
Bir diğer gerçek de Muslera’nın kalede olmadığı her maçta rakiplerin şut konusunda çok daha cesur oluşu. Galatasaray mevcut görüntüsüyle bu ligdeki her rakibin iştahını açıyor.
‘’Teknik adam oyunu‘’
Beşiktaş’ın ileride oynama ısrarı, Fenerbahçe’ye baskın şansları tanıdı. Szalai bile kontrada son topu oynayan adam oldu. Vida’nın sakarlığı sonrası gelen gol de bir baskın atak.
Diğer yandan Fenerbahçe’nin açık alan kovalayan bu oyunu, Galatasaray derbisindeki sonuçları vermedi. Atakları finalize edemediler. Korner sayıları 0-7. Bu veri önemli.
Fenerbahçe atak bitiremediği için korner dahi kullanamadı.
Teknik adamların da yerinde müdahalelerini izlediğimiz bir oyundu. Oğuzhan’ın ikinci yarıdaki varlığıyla Beşiktaş tamamen hükmetti sahaya. İlk yarıdakinin aksine, Beşiktaş dönen topları alınca bu kez baskın şansı vermedi rakibine. O dakikalarda skor 2-2 olunca bir başka etken devreye girdi! Atmosfer bambaşka bir hal aldı. Tribünde rüzgar göndü, saha içinde Fenerbahçe, kulübede Pereira gergin kaldı. Kısa süreli bu şok sonrası İrfan ve Mert Hakan’ı sahaya atıp topu almak isteyen Pereira kısmen başarılı olabildi.
Beşiktaş savunmasını yıpratacak Valencia’yı daha önce alabilir miydi? İrfan-Mert Hakan hamlesini pekiştirecek kozu oynamakta gecikti gibi. Valencia zemine daha erken bassa, o kıymetli dakikalar daha üretken geçilebilirdi.
Diğer yandan Önder Karaveli her şeyi iyi yaptı gibi. Onu bu maçta eleştirebilmek çok zor.
Yukarıda satır aralarında kalan istatistiği hatırlatarak bitirmek lazım. Kornerler 0-7!
‘’Avrupa planı işliyor‘’
Galatasaray, bu sezon Avrupa’da sadık kaldığı planla oynadı. Geride kalan 5 grup maçında hiç geriye düşmeden, B planına ihtiyaç duymayarak burada tutunmuşlardı.
Kerem’in hız kattığı, çoğunlukla değişen hücum grubunun açık alan oyununa güvenmişti yine Terim. Ancak istediklerini çok da yaptıklarını söylemek mümkün değil. Ya Lazio’yu eksik yakalayamadılar ya da atılan uzun topları İtalyan yarı sahasında tutmak mümkün olmadı.
Bu yönüyle bakınca santrfor arkası rolünde genelde başarılı işler çıkaran Halil aranır gibi oldu. Terim, ekstra bir hücumcuyla, merkezi eksiltmek istememiş olmalı. Pedro üzerinden hücum olgunlaştırmaya çalışan Lazio’nun Galatasaray ceza sahası çevresinde pas trafiği oluşturmaması, işleri daha da kolaylaştırdı Galatasaray adına.
Çoğu lig maçından daha az tehdit yaşadı Terim’in ekibi. İkinci yarı hareketlenen Lazio sağ kanadına hızlı bir müdahaleyle çözüm bulununca, oyun tempo bulamadı. Terim’in istediği senaryo da bu olmalı. Galatasaray, hiç geri düşmeyip, sadece 3 gol (1 penaltı) yediği bir periyotla namağlup lider bitirdi grubu. Şampiyonlar ligi temposu görmüş takımlardan kaçmış olmak büyük fırsat.