‘’Merkez orta sahalar‘’
Oyunun ibresini Galatasaray'a çeviren faktör, merkez orta sahalar arasındaki farktı. Taylan, hiç baskı görmeden istediği her topu her yere atabildi. Üçgeni oluşturduğu Belhanda ve Emre Kılıç ile pas istasyonları da oluşturunca Başakşehir merkezi düştü.
Mahmut'un hem merkezde oluşan boşluğu doldurma hem de kanatlarına yardıma gitme çabası, Galatasaray'a alanlar yarattı. Bu boş alanlarda topu alan Galatasaray hücumcuları, Skrtel ve Epireanu'yu geriye koşturdukça oyun daha çok konuk ekibe döndü.
Merkezdeki bu üstünlüğün yanı sıra, Emre Kılınç'ın solda Arda-Saracchi'ye yardımı Caiçara-Visca düzenini de bozdu. Sürekli savunmak zorunda kalan Visca hücumda resmen eridi. Diğer kanatta ise resmen felç oldu Başakşehir.
Hasan Ali-Berkay ikilisi; Omar, Feghouli, Belhanda deparlarına direnmeye çalıştılar. Toplu topsuz her koşu, Başakşehir solunu geriye itti. Bu çöküşü gören Buruk, ikinci 45'e Hasan ve Berkay'sız çıkıp, sol tarafı hücum planlarından tamamen çıkardı.
Demba Ba'nın bir adıma önüne Crivelli'yi koyup, doğrudan Galatasaray'ın kalbine hücum etmek istedi. Uzun toplarda ribaundları da toplayıp, atak tazelemeyi amaçladılar. Başarılı da oldular. Hem Galatasaray'ı geri ittiler hem de sağ kanatları işlemeye başladı. Ta ki Galatasaray tazelenene kadar. Etebo, Babel, Diagne ile enerjisi yükselen Galatasaray, boş alanları, devamında pozisyonları buldu.
Başakşehir'in kenar ortalarında, Fatih'in Muslera'yı aratmayan refleksleri skoru netleştirdi.
Galatasaray'ın iki haftadır merkez orta sahada ve iki çizgideki pas trafiği bolca pozisyon getiriyor.
Başakşehir'in bir kanadı ise felç olmuş durumda. Şampiyon için daha endişe verici olan enerjilerinin düşüklüğü. Mahmut'un, Visca'nın 90 dakikayı tamamlayamadığı bir takım var artık.
‘’Misli.com şifreyi kaldırıyor‘’
Misli.com-TFF anlaşması ticari görünebilir ama esasen bir vizyon. Misli.com, futbolseverlere yeni bir pencere açıyor. Açılan bu pencerenin ardında şeffaf bir yayıncılık, korsan yayınla mücadele ve elbette kulüplerin ciddi kazanımları var. Bu yönüyle bakıldığında ticari anlaşmadan çok uzak, Türk futbol ailesine kazanım sağlayan bir birliktelikten söz etmek mümkün. Futbol izlemek için küçük ya da büyük bir bedel ödenmesi gereken bu dönemde, futbolseverlerin sevdalısı oldukları takımları şifresiz ve ücret ödemeden izleyebilmeleri bu birlikteliğin en önemli unsuru.
Tarihi fırsat
2. ve 3. Lig’de mücadele eden 100’ün üzerindeki takımın, yeni sponsorluklarla ekstra gelirler elde etmesinin önü de açılıyor. Bu bakımdan bakıldığında 2. ve 3. Lig kulüplerine sunulmuş tarihi bir fırsattan söz etmek mümkün. Zorlukları yok mu elbette var. Stadyumların fiziki şartları, Türkiye gibi geniş bir coğrafyada hemen hemen her lokasyona ulaşma zorunluluğu, ciddi operasyonları beraberinde getirecek. Misli.com CEO’su Burak Şimşek ve arkasındaki enerjisi yüksek ekip, soyundukları bu zorlu görevin farkında ve çok heyecanlı.
Birkaç kulvarda yarış
Demirören Holding Yönetim Kurulu’nun sonsuz desteğini alarak birkaç kulvarda birden yarışmayı amaçlıyorlar. Voleybolda Sultanlar Ligi sponsorluğunun ardından, Türk futboluna yapılan bu katkı başka dinamikleri de harekete geçirecek gibi görünüyor. Misli.com bu bakımdan hem iddaa ekosisteminde hem de Türk sporunda lokomotif rolüne soyunmuş durumda. Görünen o ki, misli.com’un hamleleri bunlarla sınırlı kalmayacak.
‘’Futbol aklı kabul etmez‘’
TFF’nin kararı yangından mal kaçırmak, konu kesinlikle tartışmaya kapalı. Türk futbolunu değil, futbolu seven herhangi bir bireyin kabul etmesi zor. TFF açısından, aldığı kararı açıklamak imkansız. Ekonomik boyut çok önemli. ‘Daha fazla maç daha fazla gelir’ söylemi havada kalıyor. Kulüplerinde asist ve gol başına 5’er bin Euro kazanan oyuncular var. Sörloth’un kupa finalindeki performansının bedeli bugünkü kurla 80 bin TL. Garanti ücret ve maç başılar hariç.
Bir de uzun vadeli kontratlar söz konusu. ‘Oyuncu 20 resmi maça çıkarsa, kontratı 1 yıl uzar’ maddesi ve benzerlerinin telafisi yok. Hele ki, yabancı kısıtlaması ile ilgili devam eden sezonda alınacak kararlar varken.
Galatasaray, Avrupa’yı ister mi!
Ülke puanına hava, su kadar mecbur olduğumuz bir dönemdeyiz. Temsilcilerimizin Avrupa’ya bakışı da değişecek. CAS, Trabzonspor’un cezasını kaldırmadı. Galatasaray, Avrupa Ligi’ne 2. ön elemeden başlayacak. Kaliteli oyuncu grubu daralırken, Fatih Terim 60 maçlık bir maceranın içine girmek ister mi? Misal, Falcao iyileşse bile 2. ön eleme turunda sahada olur mu?
Yayıncıyı nasıl ikna edeceksiniz? Mevcut yayın ihalesi, 18 takımlı Süper Lig üzerine inşa edilmiş. Yayıncının, bu şartlarda tazminatsız olarak çekilebileceği iddiası var. Kötü senaryoyu düşünelim. Bu ligi bu şartlarda kime, nasıl pazarlayacaksınız?
Maç takviminin oturması imkansız
Büyük kavgayı ise maç takviminde bekliyorum. TFF maç planlama departmanı bu karardan memnun mudur! Sağlıklı bir takvim oluşturmak imkansız. Haftayı bay geçen takım, bir sonraki hafta derbiye çıktı diyelim. Rakibi hiç mi şikayet etmez. Tam 10 tane hafta içi maçı oynanması gereken bir periyod söz konusu. Aynı hedefler için mücadele eden takımların aynı gün aynı saatte maçlara çıkmaları gerekiyor. Yoksa tufan kopacak!
Ya Milli Takım?
Milli Takım boyutu ise bambaşka. Bazı oyuncular kamplara rötarlı olarak katılacak. A Milliler’in tarihi bir sürece gireceği, EURO2020’de boy göstereceği bir yoldaki engelleri düşünün. Ya Milli Takım’dan aflar istenmeye başlanırsa?
Olayın en vahim taraflarından biri de sporcuğu sağlığı. Her kulübün işini çok iyi bilen kondisyonerlerle, fizyoterapistlerle çalışması zorunlu. Daha az idman, daha fazla maçtan, daha fazla seyahatten bahsediyoruz. Bu durumu bile iyi bir spor hekiminin yorumlaması gerekiyor.
Özetle, herkes mutlu olsun diye alınmış ama kimsenin mutlu olmayacağı bir dayatmaya gidiyor durum. Türk futbolunun marka değeri ciddi şekilde sorgulanır durumda. Maalesef tablo bu..
‘’Galatasaray isyan edemeyecek gibi‘’
Tunay Torun’un maç sonrası açıklaması planın deşifresi; Ünal hoca kanatlarının açık vereceğini söylemişti.
Carole dönemindeki defans kurgusu bozukluğu yaşadı Galatasaray. Rize, her fırsatta Saracchi-Ahmet ikilisinin arasına saldırdı.
Bu taarruz genelde pozisyonlarla finalize oldu.
Bu saldırıya karşılık veremediği gibi, topu dahi ileri götüremedi Galatasaray. Fatih hoca 2020’de çok verimli sonuçlar aldığı Lemina, Seri, Ömer merkezine umut bağlamıştı. Burada planı bozan Ömer’in tüm sezondaki standardının altına düşüşü oldu.
Bununla beraber Feghouli ve Onyekuru’nun hayalet oyunları hem savunma hem de hücumda Galatasaray’ı felç etti. İki bekiyle birlikte, iki kanat oyuncusunun dibe vuruşu, Falcao’yu da tamamen sildi.
Hem kanatları hem de merkezi problemli bir ekibin de geriye düştüğü maçı çevirmesi imkansızdı.
Son bölümlerdeki 6, 7’li hücum hattı dahi Galatasaray’a net pozisyonlar getiremedi. Fiziksel olarak belirgin bir çöküş yaşamasa da Galatasaray’ın mental anlamda iyi dönemediği kesin.
Bu psikoloji zafer getirmez. Hakemi konuşmak ise Terim’i de ekibini de hedeften uzaklaştırır.
Galatasaray’ın ayağa kalkması için bir isyana ihtiyacı var.
Seyircisiz maçlarda bu nasıl olur bilinmez.
‘’Mecburen tek adres‘’
Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu önderliğinde önceki gün futbol ailesi ile yapılan toplantının ardından yeni detaylar netleşmeye başladı. Kulüpler Birliği Başkanı Mehmet Sepil toplantı sonrası, “Federasyon maçların tek bir adreste oynanmayacağını bize iletti” dese de TFF’nin çok önemli çalışmalar yaptığı ortaya çıktı. Öyle ki, federasyonun Antalya’da spor turizminin önde gelen firmalarından bazı teklifler aldığı ifade ediliyor.
10 farklı senaryodan biri
Nihat Özdemir’in yakın bir süre önce, “10 farklı senaryo üzerinde çalışıyoruz” açıklamasının da bu faaliyetlerle ilgili olduğu öğrenildi. TFF’nin olası bir planda, hakemler ve gözlemcileri, aynı otelde ancak birer kat ara ile konaklatmayı planladığı detayı bile yüksek sesle konuşuluyor.
Kurul seyahatlere karşı
En kritik nokta, Bilim Kurulu’nun görüşleri. Kurul, kusursuz bir izolasyon şartı arıyor. Bilim Kurulu’nun, hızlandırılmış bir fikstürde bir takımın aynı hafta içerisinde 3 farklı ilde maça çıkma ihtimaline sıcak bakmadığı konuşuluyor. Bir futbol takımı kafilesinin en az 45-50 kişilik bir gruptan oluşması ve üç günde bir uçakla seyahat etme ihtimaline kurul sıcak bakmıyor.
TFF görüş alacak
Kurulun ay sonunda yapılacak toplantıda, TFF’ye maçların seyircisiz ve tek bir lokasyonda oynatılması konusundaki görüşünü altını çizerek aktarması bekleniyor. Bu durumda son 8 haftanın tek bir adreste oynanma ihtimali yine önem kazanacak gibi duruyor.
Mutlaka 26 Temmuz
Hassasiyet gösterilen en önemli konulardan biri sezonun bitiş tarihi. 26 Temmuz çok kritik bir tarih. Zira, UEFA liglerin Ağustos’un ilk haftasında tamamlanmasını ve sonrasında da Şampiyonlar Ligi ile Avrupa Ligi’ni bitirmeyi hedefliyor. TFF, Süper Lig’in 2019-2020 sezonunu, istenen tarihten bir hafta önce tamamlamayı ve 29 Ağustos’ta İstanbul’da oynanması planlanan Şampiyonlar Ligi finali için yeterli zamanın kalmasını hedefliyor. Böylece UEFA’nın organizasyonla ilgili Türkiye’ye duyduğu güven boşa çıkarılmamış olacak. İlerleyen büyük turnuvalar için Türkiye’nin UEFA nezdinde her zaman güvenli bir liman olduğu da ispatlanacak.
İşte Bilim Kurulu'nun çekinceleri
1- Sosyal mesafe günlük yaşamda bir buçuk metre civarı ancak futbol gibi temaslı müsabakalarda bu mesafeye hassasiyet göstermek imkansız.
2- Bazı oyuncuların bir karşılaşmada ortalama 8 kez yere tükürdüğü öngörüsü var. Top 90 dakikanın büyük bölümünde zemine temas ediyor ve taç atışları elle kullanılıyor.
3- Savunma ve hücum oyuncuları arasındaki temaslar vücut vücuda. Çoğu zaman elle rakibin yüzüne temas oluyor.
4- Kaleci topa eliyle müdahale ediyor. Kaleci eldiveni olası bir virüsün muhafaza edilmesi açısından çok uygun bir zemin.
5- Soyunma odalarında da temas çok fazla. Malzemeciler herkesle ilgileniyor. Kulüp doktorları da olası sakatlıklarda fiziksel temasta bulunmak zorunda.
‘’Terim virüsü nasıl kaptı?‘’
O maçlar kesinlikle oynanmamalıydı. İbrahim Kalın konuştuğu anda hayat durmalıydı ülkede. Tam da bugün yaşadığımız gibi yaşamalıydık. Ama o puslu havada, bilgi sahibi olmadan ve sağlıklı öngörüde bulunacak insan sayısı azken konuşulanlar/yazılanlar? Ya Terim pozitif çıktıktan sonra atılan tweetler, koparılan yaygara?
Olmuyor. Bilgi sahibi olmadan adres/zanlı aramaya kalktığınızda tezinizin bir tarafı eksik kalıyor. Galatasaray’da gelinen nokta şu; 3 önemli idarecinin test sonuçları pozitif. Ve hala şüpheli olanlar var. Durum Fenerbahçe basketbol takımınınkine çok benzer. Fenerbahçe’nin zanlısı İspanya deplasmanı. Peki Galatasaray’ın?
İyi düşünün. “Fatih Terim, bu maçlar oynandığı için enfekte oldu” diyebilecek tek bir bilim insanı var mı ülkede? Terim'in doktoru bile, "Spor camiasından hastalığı olan birileriyle teması var. O kişeler de tespit edildi" diyor. Doktorun verdiği adres net.
Neymiş? Beşiktaş derbisi sonrası Galatasaray yönetimi ve Terim durum değerlendirme toplantısı yapmış. Maçlar oynanmasa o toplantı olmazmış.
Bakın yine varsayım. Bilgi yok. O zaman soruyorum? Yurt dışı temaslı Galatasaraylı idareciler kişisel önlemlerini alsa, karantina kurallarına uysa yaşanacak mıydı bunlar?
Bir soru daha; neden Albayrak ailesinin tamamı gözetim altında. Onlar da mı yönetim toplantısına katıldı?
‘’A B, C planınız olmalı‘’
Olağanüstü gündemde federasyonların çok net bir tavır takınmaması spor bakanlığını rahatsız etti. Bakanlar kurulu 100 milyar liralık ekonomik paket hazırlayıp açıklarken, federasyonların bu gündemde tek bir plan bile üretmemesi bu toplantının ana sebebiydi.
Bakan Mehmet Muharrem Kasapoğlu; Nihat Özdemir, Hidayet Türkoğlu ve Akif Üstündağ’a aynen şöyle seslendi: ‘Bir tek sporseverimizin sağlığına zarar vermemek için ligleri seyircisiz oynatma kararı aldık. Bu kararı almadan önce kimse ‘maçları tatil edin, seyircisiz oynatın’ demiyordu! Biz Avrupa’da bu kararı en erken almış ülkeyiz.’
‘10 gündür ne yaptınız?’
‘Biz bu kararı aldığımızda ne UEFA ne Euroleague ne Premier Lig böyle bir karar almıştı. Elbette aynı düşünce ve tedbirle bir tek sporcumuzun da sağlığına zarar gelmemesi için maçları erteleyeceğiz. Ama sizler 10 gündür ne yaptınız! Liglerin tatil olmasından sonra stratejiniz nedir? Sporcu sağlığıyla ilgili, lig ve uluslararası organizasyonlarınızla ilgili ne yaptınız? A B, C planlarınız olmalı. Farklı tarihlerde liglerin başlamasından, kulüplerin sporcusunu nasıl hazır ve de sağlıklı tutacağına kadar ne tür planlarınız var?’
3 başkan sessiz kaldı
Nihat Özdemir, Hidayet Türkoğlu ve Akif Üstündağ soruların hiçbirine somut herhangi bir yanıt veremedi. Bakan Kasapoğlu, ‘Her detayı her ihtimali düşünüyoruz ancak siz federasyonlar olarak kendi özelinizde tek bir alternetif plan üretememiş durumdasınız. Bu haliyle mi erteleme istiyorsunuz!’ diyerek tepkisine devam etti. Üç başkan da sessiz kaldı!
Federasyonlara ev ödevi
Erteleme kararıyla birlikte Bakan Kasapoğlu federasyonlara ev ödevleri verdi. En kısa zamanda somut, ayağı yere basan planlar ve takvimler hazırlanmasını istedi. Yine bu nedenle geri dönüş için net bir tarih verilmedi.
Peki ligler ne zaman başlayacak?
Elbette coronavirüs tehdidinin seyri izlenecek. Federasyonlar sağlıklı, alternatifli ve ülke sporu için en iyi yol haritasını önerebildikleri takdirde, yeni tarihler üzerine görüşmelere başlanacak.
‘’Galatasaray'da ne değişti?‘’
Sadece ara transfer dönemi başarısı değil değişimin sebebi. Fatih Terim'in kriz anlarındaki yönetimi de açıklayamaz bu başarıyı.
7 maçlık galibiyet serisi büyük bir kazanım ama gözle görülmeyen, kağıtta yazmayan başka bir şey var; Galatasaray özgüveni. Fatih Terim komutasında olan bir şey bu genelde. Terim saha dışı kavgalarını yönetirken, oyuncu grubunu da en umutsuz anda hedefe inandırıyor. Bu genel tabloyu iyiye çeviren bir durum.
Elbette Kadıköy'deki galibiyetin çok daha önemli bir teknik sebebi var. Galatasaray'ın artık bir oyun planının varoluşu. En azından Fenerbahçe derbisinde izlediğimiz o. Babel-Onyekuru değişiminin basamak atlatışından bahsediliyor ama en önemli sorunun çözülmesi, beraberindeki iyileşmeleri getirdi.
Galatasaray'ın sezonun ilk döneminde Belhanda'lı planı, merkez orta saha oyuncularının performansını etkiliyordu. 8-10 numara ne derseniz deyin, Belhanda'nın olağan olmayan top kayıpları yıpratıcı seanslara dönüyordu.
Ne zaman ki Emre Akbaba, beklentilerin çok çok üstünde bir geri dönüş yaptı, Seri ve Lemina daha ekstra oynamaya başladı.
Derbi öncesi "Muslera'dan sonra en önemlisi o" dediğimiz Lemina'nın esamesi okunmadı. Emre Akbaba'nın yokluğunda üstelik ve Belhanda ile. Fenerbahçe merkezinin dibe vuruşu da bu olağan sonucu ortaya çıkardı elbette. Ama asıl faktör, Galatasaray orta sahasının belli bir dinamizme kavuşması, belli bir şablona bağlı akalarak oynuyor olması.
Babel derbide sahada olsa Onyekuru gibi rakibinin kalbine hançeri saplayamayacaktı belki ama mutlaka efektif bir oyun olacaktı. Zira artık o koridora gol öncesi pası ya da gol pası atabilen bir orta sahası var Galatasaray'ın.
Aslında derbinin genel özeti de buydu. Orta sahanın sahibi, kuralı da koydu. Fenerbahçe bu yüzden kaybetti, Galatasaray bu yüzden kazandı.