‘’Fenerbahçe soğukkanlı‘’
Sergen Yalçın 1. bölgede Fenerbahçe'ye karşı kalesini savunmaya çalışmanın ne anlama geldiğini biliyor. Cengiz/İrfan, Szymanski, Tadiç/Joshua King, Dzeko/Batshuayi...
Oyun nasıl gelişirse gelişsin, bireysel kalitesi ve bitiriciliği yüksek bu gruba karşı ceza alanı önünde konumlanmanın tehlikesini biliyor. Geçmiş maçlarda Fenerbahçe'nin farklı galibiyetler aldığı maçların hepsinde rakibin önceliğinin savunmak olduğunu da tecrübe etmiş.
Kapanıp, hızlı oyuncularla Çağlar - Djiku ikilisinin üstüne gitmenin de çok fazla çare olamayacağını düşünmüş olmalı ki, Fenerbahçe'yi itmeye çalıştı. Birkaç hızlı oyuncu yerine blok halinde ilerlediler. İsmail Kartal da dominant oyunundan taviz vermedi. Orta sahalar çabuk geçilir oldu haliyle. Oyun çok uzun mesafede oynanır hale geldi.
Burada dayanaklılık ve fiziksel kalite çok daha önemli bir unsur haline geldi.
Kartal, bu nedenle oyunun son bölümünde yüksek eforlu oynayan oyuncularının düşüşlerini beklemeden müdahale etti. Bununla birlikte skoru korumak yerine, tehditkar kalmayı tercih etti.
4-2-3-1'de, 3 ve 1'in bitiş düdüğünde olmaması dikkat çekici. Sonradan giren Bonucci'nin tecrübesi ve Batshuayi'nin sıra dışı vuruşuyla finali yaptı.
İsmail Kartal'ın sezon içerisinde çok bariz müdahale edip, oyunu elinde tuttuğu 90 dakikalardan biriydi. Kartal, Samsun maçı sonrasındaki panik hamlelerini rafa kaldırmış gibi. Daha önce de yazmıştım, Fenerbahçe kulübesi de saha içi de soğukkanlı kalmalı. Dün gece izlediğimiz tam da buydu.
‘’Buruk, Muslera, Gisdol‘’
Galatasaray geçen hafta Gaziantep karşısında çok ısrarcı, disiplinli, konsantre ve çok efor sarfettiği bir oyunda galip gelmişti. Samsun'da neredeyse tam tersi oldu. 11 dakikada 2 gol Galatasaray'ın ayarlarını bozdu!
Ön alanda basmadan, kendi sahalarında karşıladılar Samsunspor'u. Skoru alıp, tribünlerin coşkusunu dibe çekmek Okan Buruk'u da ekibini de hiç alışık olmadıkları bir tempoya çekti. Buna rağmen rakip kaleyi sarstıkları pozisyonların devamlarında Icardi, Kerem ve Mertens'le çok net fırsatları harcadılar.
Samsunspor, planı henüz 11'de bozulunca daha agresif ve tempolu oynamaya çalıştı. Galatasaray'ın oynayanları sürekli değişen ama kolay geçilmeyen savunmasına çarptılar. Birkaç net pozisyonda ise Muslera, bu ülkenin neden gelmiş geçmiş en iyi kalecisi olduğunu hatırlattı!
Okan Buruk'un bu şartlarda taşlarla oynaması için bir gerekçe olmadı. Maç 90 dakika daha oynansa böyle akıp giderdi muhtemelen. 88'de yaptığı üç değişiklik de biraz formalite icabı gibi durdu zaten.
Bir parantez de Markus Gisdol için. Kulübedeki değişimi bu sezon sahaya yansıtan birkaç teknik adamdan biri o. 11. dakikada Galatasaray'a karşı geriye düşen takımını planına sadık şekilde, son düdüğe kadar oyunda tutmaya çalıştı. Toplam şut (17-16) ve isabetli şut (5-5) (maçkolik) sayıları da bunu anlatıyor.
Süper Lig'in Markus Gisdol gibi oyunun kalitesine katkı yapan teknik adamlara ihtiyacı var.
‘’Okan Buruk..‘’
Galatasaray’ı zorlayan, adam eksiltememek oldu. Gaziantep duvarını aşmak çoğu kez mümkün olmadı. Kısa alandaki paslaşmalar sonrası net şekilde şut fırsatı bulamadılar.
Ya savunmacılara temas etti top ya da çerçeveyi net şekilde göremediler. Bu zorlayıcı duruma rağmen direklerden dönenler ve Nita’nın çıkardıkları hatırı sayılır seviyede oldu.
Okan Buruk, oyuncularının ısrarcı ve tempoyu yukarıda tutan oyununu bir süre izledi. Gaziantep’in çıkmaya hiç niyeti olmadığını farkettiği anda da dizilişi değiştirdi. 4-1-3-2 ile Halil’i Icardi’nin yanına koyunca oyunda çok şey değişmedi. Değişen, Gaziantep’in ceza sahası içinde oyuncu paylaşımı konusundaki bocalaması oldu. Bu bakımdan Buruk’un hamlesinin karşılık bulduğunu söylemek mümkün.
Diğeri ise Icardi’nin varlığı. İki top öncesi de top ona dokundu. Hala kendi standardındaki vuruşları yapamıyor ya da pozisyon alamıyor. Ancak kalitesi yapmak istediği birçok şeye fırsat tanıyor. İlk golde Halil’e yumuşattığı, Zaha’nın final vuruşuyla gol olan top, ikincide ise şutunun blokaj sonrası Barış Alper’in önüne düşüşü. Icardi’nin olduğu yerde, rakipler için durum zorlaşıyor.
Sumudica’nın planında hiçbir değişiklik yapmadan maçı tamamlamayı amaçlaması da Galatasaray’ın oyun istikrarında etkili oldu.
Okan Buruk, ısrarcı şekilde takımının tempolu oyununu devam ettirerek, Gaziantep savunmasını zorlayarak ve sabrederek galibiyete uzandı. Galatasaray cephesinde son vuruş kalitesi daha iyi olsa maç çok önce kopacak, çok farklı bir galibiyet elde edilecekti. Zafer için sabırla beklemek gerekti.
‘’Düzen bozulsa da...‘’
Osman Zeki Korkmaz'ın geri dönüşü İstanbulspor'da hissediliyor. Daha cüretkar, daha sert ve daha temaslılar.
15 dakikalık tribün baskısı ve Galatasaray presini bertaraf edince tedirgin edici olabildiler. Hızlı oyuncularıyla çabuk gidince, gol/pozisyon buldular. Galatasaray'ın dengesini bozan bu cüretkarlık oldu. Önde top kazanıp, daha az efor sarfedip, rakip kaleye yaklaşamayınca bildik iç saha oyunlarından uzaklaştılar.
İstanbulspor öne geçmesine rağmen tehditkar duruşunu bozmayıp, kazandığı her topta doğrudan Galatasaray yarı alanına geçti. İki savunma arasındaki mesafe uzayıp, daha geniş alanlar oluştu. Galatasaray'ın bozulan düzenini İstanbulspor'un iptal edilen 2. golünde son adamın Mertens olması anlatıyor.
Bildik ezberinden uzaklaşan Galatasaray, mental olarak sağlam duramadı. Bire bir temaslar, sözlü atışmalar, sert fauller sonrası yaşanan tartışmalar Galatasaray'ı daha olumsuz etkiledi. Bunun üzerine tribünün sabırsızlığı ve anlık tepkiler eklendi. Haliyle karambol bir oyun ortaya çıktı. Çoğu atak finalize olamadı. Kaybedilen toplar geri koşmaları mecbur kıldı.
Yine de iç sahada olmanın ve rakip yarı alanda kalmanın doğal sonuçları olacaktı. Bir frikik ve bir penaltı ile düzensiz oynasalar da ısrarcı olmanın karşılığını aldılar.
Bir gün önce İsmail Kartal'ın soğukkanlı kalamadığını, eleştiriler sonrası panik hamleler yaptığını yazmıştım. Okan Buruk kenarda kendin çok daha emin duruyor ama saha içinde bozulan düzen için çare aramalı.
Deplasmanda Trabzonspor'a karşı kazanılan 5 gollü galibiyetin ardından iç sahada lig sonuncusuna karşı 2 penaltı, 1 frikik golüyle kazanmaya kafa yormalı. Galatasaray bildik ezberine geri dönmeli.
‘’ Fenerbahçe soğukkanlı kalmalı‘’
Çağdaş Atan, "Savunmada kazandığımızda topu doğru kişiye atıp çıkmaya çalışacağız" dedi maç öncesi. Başarabildiklerini söylemek zor.
Özellikle Figueiredo, Mert Müldür'ün sıkı kontrolünde kalınca, toplar Başakşehir kalesine döndü.
Fenerbahçe atak sürekliliği sağladı. Hızlıca topu kazanıp, tekrar saldırdılar. Başakşehir durumu değiştirmek için hiçbir şey yapamadı. Volkan Babacan'ın sezon performansı olmasa maç devre olmadan kopabilirdi.
İkinci yarıda Fenerbahçe 1 kişi fazla olduğu rakibi karşısında topu ortalama iki saniyede kazanır oldu. Maç koptu kopacak noktaya gelmişken, değişiklikler oyunun seyrini değiştirdi. İsmail Kartal, Samsun maçı sonrasındaki eleştirilere çabuk tepki verdi! 58'de çift forvete dönerken, merkezden İsmail'i kenara almasının olumsuz bir karşılığı oldu.
Çağdaş Atan hızlı bir refleksle etkisiz Piatek'i kenara alıp, Phillipe Keny ile maçtaki en önemli hamlesini yaptı.
İki dakika ile gerçekleşen bu değişiklikler sonrası oyun nispeten dengelendi. Sahada 1 fazla ancak merkezde eksik kalan Fenerbahçe, güçlü fiziği, sürati ve top saklama becerisiyle Keny'yle uğraşır duruma geldi. Fred'i tam da o anda arar oldu Fenerbahçe.
Başakşehir, sadece Keny'nin varlığı ile 2 mutlak gol pozisyonu dahi buldu. Başakşehir, ilk 60 dakikaya göre topu daha fazla ileride tutabildi. Fenerbahçe haliyle Volkan Babacan'dan uzaklaştı. Yine de Cengiz Ünder kendi vuruş standardına ulaşabilse maç penaltı golünü beklemeyebilirdi. Fenerbahçe birkaç hafta önce Galatasaray'ın yaşadığı isabetsizlik seviyesine ulaştı! Bu kadar pozisyonlu bir oyunu penaltı golü ile kazanabilmek bunu anlatıyor bize.
İsmail Kartal'ın hamlesi sonrası oyunun Başakşehir lehine nispeten dengeli hale gelişi de sorgulanmalı. Hoca kenarda soğukkanlı kalamıyor ve eleştirilerden çok etkileniyor gibi. Final haftalarına girilirken Fenerbahçe'nin hem saha içinde hem de saha dışında daha soğukkanlı kalması lazım.
‘’Beşiktaş aksiyon almalı‘’
Bu tür sezonlar zirve yarışına alışmış kulüpler için zorludur.
Başkan / yönetim değişmiş. Ocak ayında 4. farklı teknik adamla sahaya çıkmak durumundasınız.
Transfer başarısızlığının faturasının kesildiği sportif direktör istifa etmiş, sezona bile başlayamamış. Yerine de o koltuğu dolduracak biri getirilememiş.
Kadro dışı oyuncularınız var.
Dün gece sahada olsa, formayı giymiş olanlardan çok daha iyi performans sergileyecek Rosier’i elden çıkarmışsınız.
Sezon başındaki kötü kadro planlamasının acı sonuçlarını hala yaşar durumdasınız.
Öyle ki, Fernando Santos 11’de oyuna başlayabilecek yeterlilikte 2 yabancı bulabilmiş.
Normal şartlarda buradan tekrar bir lige tutunuş beklemek zor. Ama Beşiktaşlı’yı inandıran, son haftalarda gol yemeden dahi alınan galibiyetler ve Fernanda Santos’un getiriliş şekli oldu.
Dünyaca ünlü bir teknik adama, kimseye duyurmadan iş başı yaptırabilmek büyük maharet ancak bu tür operasyonlar devamlılık ister.
Özellikle çok geniş çaplı, yeni sezon planlamasına ilişkin umut yaratmışken…
Yapılacak her transfer, aynı mevkinin oyuncularının formaya sarılmasını sağlar. Taraftar, kötü futbolu ve kötü sonuçları sineye çeker. Teknik adama sonraki sezon planları için opsiyon yaratılır.
Transferde geri kalmış ezeli rakiplerinizin atmosferi bile etkilenir. O cephede kendi taraftarı, kendi yönetimi üzerinde baskı yaratmaya başlar.
Bir teknik adamı herkesten habersiz transfer etmiş olmak, bir sezonu kurtarmaz.
Beşiktaş Yönetimi çok acil reaksiyon almak durumunda.
Beşiktaş, dün gece sadece 2 yabancı ile maça başlayabildi. Mert dışında A Milli Takım kadrosunu zorlayabilecek tek oyuncu var mıydı?
Bakmayın siz TFF yönetiminden gelen telefonlara, “A Milli Takım’a gireceksin” vaatlerine.
Unutmayın, o telefon Burak Yılmaz’a da gelmişti!
‘’Fenerbahçe ezberi..‘’
Lincoln Henrique’den başlayalım. Bu derece ciddi ve uzun süreli sakatlık sonrası yaptığı iş mükemmel ötesiydi. Fiziksel yetkinliği yanı sıra maç temposunu korumuş gibiydi.
Attığı gol ve skora katkısından bağımsız, bireysel anlamda büyük takdiri hak ediyor. Ferdi etkisi yarattı sol kanatta.
Lincoln, Bartuğ, King’den oluşan sol kanat üçgeni; Ferdi, Fred, Tadic seviyesindeydi.
Gollerin gelişimi ve o kanadın işlerliği bu tezimi haklı kılıyor gibi.
Merkezde ise Adanaspor’un temassız oyunu Fenerbahçe adına işleri kolaylaştırdı. Bunu bir teslimiyet olarak değil, tercih gibi görmeli. Mustafa Kaplan’ın planı tutmadı.
Kendi yarı sahasında alan daraltıp, boşalmış Fenerbahçe sahasına hücum etmeyi planladılar. Birkaç deneme dışında başarılı olduklarını söylemek güç.
Fenerbahçe, ikinci bölgeyi geçip Adana’nın kalabalık savunmasında hiç oyalanmadı.
Bartuğ, Kruniç, Emre Mor, Mert Hakan ve Batshuayi belli bir ezberleri varmışcasına kısa, seri paslarla kaleye hızlıca dönebildi.
Sonrasında ya Mert Müldür ve Lincoln’le orta fırsatı ya da şut şansı buldular.
Oyun, Fenerbahçe’nin ilk dakikalardan itibaren domine edip, son düdüğe kadar kendi kontrolünde götürdüğü bir şekilde akıp gitti.
Bu senaryoda farklı skordan başka bir şey beklenemezdi.
‘’Buruk'u zorlu günler bekliyor‘’
İki kanat Tete ve Zaha hücuma hiç katkı veremedi. Galatasaray'ın bu tabloda aradığı şey, Kerem Aktürkoğlu'nun ceza alanı içine koşuları oldu. Onun tribünde oluşu, dün akşam Galatasaray adına en önemli kayıptı.
Kerem'in yokluğu, Mertens'in nokta atış paslarına karşılık bulamamasına neden oldu.
Bu yoksunluğa rağmen ilk yarıda iki net fırsat vardı.
Galatasaray, kanatlarının işlemediği senaryoda yine de rakip ceza alanına (43 kez maçkolik) girebilmeyi başardı.
Problem, bu kez merkezde başgösterdi. Toreira, ikinci topları toplamakta Türkiye seviyesinin gerisinde kaldı. Bu durum, daha fazla geriye koşmayı beraberinde getirdi. Atak sürekliliği sağlanamadı.
Kayserispor'un, hızlı hücumcularıyla tehditkar koşular yapması da zamanla oyunun kontrolünü yitirmesine neden oldu Galatasaray'ın.
Okan Buruk, kısıtlı müdahale fırsatlarını kullansa da bariz bir pozisyon üstünlüğü sağlayabildiklerini söylemek güç.
Duran bir top sonrası gelen penaltı ile kazanabildiler.
Galatasaray, kadro sıkıntısının baş gösterdiği haftalarda önce pozisyon zenginliğini, sonra isabet yüzdesini kaybetti. Son üç maçtaki 6 golün 3'ü stoperlerden, 1'i penaltıdan...
Hücumcuları üretemediği sürece Galatasaray'ın bu yarışta Fenerbahçe'ye rakip olabilmesi zorlaşacak.
Kadro erozyonu yaşanan bir dönemde, Galatasaray hücumcularının önemli kısmı formsuz. Okan Buruk'u çok zorlu günler bekliyor.