‘’Tüm saha Fenerbahçe’nindi‘’
Sumudica’nın top rakipteyken 5’li dizilen savunması, Fenerbahçe’yi zorlayıcı oldu. Topu alınca 3’lü kalıp, genelde Cengiz’i eksilterek açık alanda oynamaya çalıştı Sumudica.
İsmail Kartal, Cengiz-Mert Müldür kanadını tutunca, Antep’in çok alternatifi kalmadı.
Geri kalan tüm anları doğaçlama oynamaya çalıştı ev sahibi.
Fenerbahçe, sahanın her yerini, tüm alanları, kanatları ve merkezi net şekilde ele geçirdi.
Dzeko, Tadiç, Szymanski ve Cengiz’i; özellikle solda Ferdi, sağda Mert, merkezde Fred’le desteklediler.
5-3-2; 5-4-1 gibi değişten Antep savunmasını yerini bulan, seri paslarla geçebildiler. Ferdi’nin sol iç koridordan toplu-topsuz gelişleri ile Antep savunma dengesini bozdular.
Vuruş becerisi açısından gününde olmasa da Dzeko de ceza alanının her iki çizgisine çıkarak, rakibin dizilişini dağıttı.
Atak sürekliliği, top, oyunun kontrolü hep Fenerbahçe’deydi.
İsmail Kartal’ın değişiklik tercihlerindeki isabet de mükemmeldi. İrfan, Batshuayi, King; sallanan Antep savunmasını daha da yıprattı.
Bu taarruz, sürekli ileride oynayabilmeyi ve pozisyon zenginliğini getirdi.
Rakip ceza sahasında 43 kez topla buluşan, 20 şut atan, 2.13 gol beklentisi (mackolik) ile oynayan Fenerbahçe, Galatasaray’ın Sivas deplasmanında yaptığı hatayı yapmadı.
Gol sonrasında kalelerini savunmayı becererek kazandılar.
‘’Kalite yetebilirdi...‘’
Galatasaray için atak sürekliliğinin devam ettiği bir başlangıç oldu. Halil, ceza alanı dışına kendini attı, Kerem Aktürkoğlu ise doğrudan Sivas'ın kalbine koşu yaptı. Mertens'in bu bölgedeki top kullanma soğukkanlılığını da unutmamalı. Kerem'in direkten dönen pozisyonu da böyle gelişti. Halil, savunma merkezinden uzaklaştı, Galatasaraylı oyuncular ceza alanına koşular yaptı.
Mertens'in topa dokunmadan yaptığı asisti de bu kısma yazmalı.
Galatasaray için her görüntü iyimser ancak son haftalarda bariz şekilde bir problemleri var. Pozisyonlara çok kolay girmelerine rağmen, bu üretkenliği skora çeviremiyorlar. Galatasaray adına final haftalarında endişe verici tablo bu. Bir gol buldukları ilk yarıda ikisi direk, biri net 3 pozisyonları daha var.
İkinci yarı 46-66 arası Sivas tarafındaki değişiklikler sonuç verdi. Galatasaray, bozuk zeminin de etkisiyle korunmacı bir tavırla kendi alanında kaldı. Bu geri çekilişler, olası sakarlıkları ve hataları beraberinde getiriyor.
Galatasaray, final dakikalarına bırakmaması gereken, koparamadığı bir oyunda puan kaybı yaşadı. Üretkenlikleri ve kolay pozisyon buluyor olmaları, ligin kritik haftalarında onlar adına umut verici. Bu kadar üretip, skorbordu değiştiremeyişleri ise bugün Fenerbahçe'nin arkasında kalmalarının en önemli nedeni. Galatasaray daha isabetli oynamalı.
‘’Standarda yakın‘’
Konyaspor bekleyince Galatasaray kendi standardına çabuk ulaştı. Onca değişim ve eksiğe rağmen.
Boey ve önündeki partnerleri kadar olmasa da Kaan-Zaha kanadı işledi.
Galatasaray şiddetli bir baskı yapmadan, çoğunlukla ikinci bölgede kazandığı toplarla atak sıklığı yarattı. Bu durum, pozisyonları getirdi.
Ancak bu konfor skoru değiştirmedi. Icardi’nin son 2 aydaki vuruş stardardı (!) diğer oyuncularda hayat buldu.
Son anda kadroya giren Deniz Ertaş’ın soğukkanlı duruşu ve cesaretini de takdir etmeli. Harika bir performanstı.
UEFA verilerine göre Şampiyonlar Ligi’nde bulduğu pozisyona oranla çerçeveyi tutturmakta zorlanan Galatasaray’ın, ıskalarla geçirdiği ya da Deniz’i aşamadığı 45’in devamı da aynı şekilde gelişti.
Bir atak tekrarında Abdülkerim’in volesi skoru Galatasaray’a, oyunu Konyaspor’a çevirdi.
Gol sonrası özellikle Moreno ile driplinglerle ikinci bölgeyi çabuk geçti konuk. Toreira’nın yokluğu da bu andan itibaren hissedilir oldu.
Konya oyunu dengeleyip, skoru değiştiremeyince Okan Buruk’un 85’teki hamlesi geldi. 3-4 pozisyonu birden değiştirip, Konya’nın rahat çıkışlarını engellemek için 4-4-2 dizilişiyle Zaha’yı Halil’e partner olarak atadı.
Maçı bitiren hamle de bu oldu. Galatasaray, Konya çıkışlarını engellediği gibi rakip yarı alanda kazandığı ve bulduğu kornerlerle maçı bitirdi.
‘’Derbinin tek iyi tarafı...‘’
Teknik adamların kağıt üzerine yazdığı 11’ler umut vericiydi. Özellikle İsmail Kartal’ın İrfan’ı merkeze çekip, Cengiz’i kanatta kullanması.
Okan Buruk’un, Barış Alper Yılmaz’ı sol bekten ziyade çizgide hücumun bir parçası olarak konumlandırması.
Kerem Demirbay’ı da dönen toplarda şutör olarak kullanma hedefi. Kerem, üç isabetsiz şut atabildi. Fenerbahçe cephesinde ise İrfan/Cengiz tercihinin bir kazanımı olmadı.
Karşılıklı niyet de iyi olmayınca ortaya dün geceki saçmalık çıktı.
Sahaya ayak basan oyuncuların toplam maaş bütçesi yaklaşık 50 milyon Euro civarında. 1.5 milyar TL’lik bir görsel şovdu bize vaadedilen.
Ben söylemiyorum bunu. Sezon başında yapılan kontratların karşılığı bu aşağı yukarı.
Hakem tartışması yaşanabilecek bir pozisyon ve kaleyi bulan tek şutla tamamlayabildik Kıtalararası derbiyi!
Haftalardır Türk futbolundaki tek kötülüğün hakem kararları olduğu propagandası yapan futbol insanlarının aynaya bakabilme ihtimali, derbinin iyi olan tek tarafı!
Fenerbahçe ve Galatasaray, 5 gün sonra bu kez bir final için Suudi Arabistan’da düelloya tutuşacaklar.
Benzeri bir 90 dakika izleyeceğimizi varsayalım. Böyle bir kapışmaya kim, neden para ödesin!
Türk futbolunun krizde olduğu dillendirilen böylesi bir dönemde, kaliteyi, adaleti, güzel oyunu ne kadar istediğimizi tekrar sorgulamamız gereken bir itiş-kakış izledik.
Futbola gerçekten sevdalı mıyız? İlerleyebilir miyiz? Oyunu geliştirtirebilir miyiz?
Çok soru var!
‘’Fred & Uçar‘’
Fenerbahçe, ikinci bölgeyi geçtiğinde o alanın sahibi Szymanski hayalete dönüştü! Çoğunlukla sağa kayan Polonyalı, Fred’in o bölgede topla geniş bir alanda buluşmasını sağladı.
Fred, enerjisiyle varolmanın yanısıra topu kullanma becerisi açısından da üst düzey bir oyuncu. Nitekim, Batshuayi’yi tüm savunmayı oyundan düşürüp, kaleciyle karşı karşıya bıraktığı pozisyondaki pas, görmek alışık olduklarımızdan değildi.
O pozisyon, Fred’in sonrasında yapacaklarının işaretiydi.
Fred, sahaya bu derece enerji koyup, oyunun iki yönünü aynı standardda oynayabilen çok nadir oyunculardan. Türkiye’de muhtemelen bu düzeyde tek yıldız belki de.
Bu tür oyuncuların varlığı denge bozuyor. Elbette yoklukları da!
Kayserispor’un Recep Uçar’la sistematik bir oyun planı olduğunu tekrar gördüğümüz bir 90 dakika daha yaşadık.
Recep Uçar, bu ligin futbol kalitesini yukarı çeken teknik adamlardan.. Çok daha fazlasını hak ediyor.
‘’Duvarı yıkamadılar‘’
Kopenhag, 10. dakikadan itibaren bildik disiplinli ve sinir bozucu oyununu başlattı. Kalelerinin önünde yarım bir aya benzer, güvenli bir alan oluşturdular. Zeminde boşalttıkları büyük bölümü Galatasaray sahiplendi doğal olarak. Öyle ki, Davinson ile Abdülkerim, Kopenhag kalesine 40 metre mesafede konumlanır hale geldi.
Galatasaray hepsini finalize edemese de atak devamlılığı sağlayabildi. Özellikle Kaan’ın ekstra eforu, Toreira’nın müthiş oyun bilgisi Kopenhag duvarından dönen topları alıp, orada kalmalarını sağladı.
Eksik olan her iki kanatta Tete ve Zaha’nın adam eksiltemeyişi oldu. Tete, 38’de rakibinin gördüğü sarı kart dışında neredeyse bire birde hiç adam eksiltemedi. Zaha’nın oyunda daha uzun kalmasının nedeni ise topsuz da olsa ceza alanına girebilmesi ve bu yönüyle Kopenhag için bir tehdit olmasıydı.
Kopenhag maç başından beri aradığı geçişi 58’de bulup, golü de atınca müdahale aciliyet kazandı.
Okan Buruk 4 dakikada 3 değişikliğe gitti. Kaan’ı da kenara çekip, 4-1-3-2 gibi bir dizilişle risk de aldı. Bu durum sonrası, biraz da Danimarkalılar’ın kabullenişiyle top da oyun da Galatasaray’da kaldı. Ancak bu durumun ciddi bir sonucu oldu. 22 oyuncunun 16-17’i kadarı Kopenhag ceza alanı ve çevresinde pozisyon aldı. Ne verkaç yapılabilecek ne de sabırla top çevrilebilecek bir alan kaldı.
Ziyech’in ortaları ceza alanında Galatasaray hücumcularıyla ne kadar buluşabildiyse, o kadar gol umudu varoldu.
Burası Şampiyonlar Ligi. 6 maçlık kısa bir maraton. Kaç puan aldığınız kadar o puanları kimden aldığınız önemli.
Galatasaray, Manchester’dan 4 puan alabildiği için üst tura çıkabilirdi. Kopenhag’dan 1 puan alabildiği için ‘büyük oyun’ dışında kaldı!
‘’Derbi 2024'e kalabilir!‘’
FIFA kokartlı hakem Halil Umut Meler’e yönelik fiziksel saldırı sonrası ligleri süresiz erteleyen TFF yönetimi bugün çok kritik bir karar alacak. Lig takvimini yeniden belirlemeye çalışacak olan Mehmet Büyükekşi ve ekibi, zorlu bir takvimde maç tarihlerini yeniden planlayacak. Masada birkaç senaryo söz konusu ancak en çok dillendirilen, ligin 2 hafta kadar ertelenmesi.
Derbilerin arası açılabilir
Bu senaryoda Süper Lig fikstürünün kaydırılması güçlü olasılık. Bu opsiyona sıcak bakılmasının nedenlerinden biri de iki Galatasaray-Fenerbahçe derbisi arasının açılmak istenmesi. Senaryoya göre maç takvimi kaydırıldığında, 25 Aralık-5 Ocak tarihleri arasındaki lig arası da kısalacak. 16. hafta maçlarının, 22-24 Aralık periyodunda; 17. hafta maçlarının ise 2-3-4 Ocak periyodunda oynanması ihtimali belirecek.
6-7 Ocak’a kalabilir
Yine bu senaryoya göre 18. haftadaki Galatasaray-Fenerbahçe derbisi de 6-7 Ocak tarihlerinde oynanabilecek. Bu alternatif, 24-29 Aralık’ta iki kez oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbilerinin arasının açılmasını sağlayacak. TFF yönetimi bugün yapacağı toplantı sonrası fikstürle ilgili resmi kararını duyuracak.
‘’Fenerbahçe standardı yetti‘’
Rıza Çalımbay, Necip’i Fred’le eşleştirip, biraz da yarı alanında oyunu kabullenmek istemiş. Açık alanda Trabzonspor’un, Nordsjaelland’ın yaptığını yapıp, Fenerbahçe’yi hızlıca geri itip oyunu anlık oynamak istemiş. ‘Top Fenerbahçe’de kalsın ama baskın ataklarla skora gidelim’ gibi bir plan yapmış.
Burada Necip’in görevinden sonrasının çok işlediğini söyleyemeyiz. Özellikle Gedson’un sakatlığı sonrası Crespo’nun geniş bir alanda neredeyse her istediği topu Tadiç’e, İrfan Can’a attığını gördük.
Oyunu bariz şekilde Fenerbahçe lehine çeviren durum da Beşiktaş yarı alanındaki karşılıklı eşleşmeler oldu.
Bir tarafta Onur Bulut, Amartey, Bailly, Umut sonrasında Tayfur; diğer yanda İrfan, Szymanski, Tadiç, Dzeko..
Beşiktaş yarı alanındaki bu 4’lü eşleşmenin kazananı klas ayaklar oldu. Bireysel anlamda Beşiktaş savunmacılarını yerden yere vurmayalım ama ilk kez bir arada oynamanın da etkisiyle, ciddi şekilde dağıldılar. Çok klas ayaklara karşı, oyuncu kalitesi eksik kaldı Beşiktaş’ın.
Sezon başından bu yana bir gerçek var. Fenerbahçe’yi geri itip, kendi alanından uzaklaştıramayan hiçbir ekip oyuna ortak olamıyor. Beşiktaş da başaramadı.
Fenerbahçe, Kadıköy’de bir Anadolu takımına karşı sergilediği standart performansla Dolmabahçe’de pozisyon, skor ve kolay bir derbi zaferi aldı.