Arama

Popüler aramalar

‘’One minute!‘’

Başlığa bakıp ne alaka diyenlere;
Arkadaş ben bu Van Persie-Pereira muhabbetinden bıktım.
Oyundan alınırken, “Acaba Pereira’nın elini sıkacak mı?” diye bayağı heyecanlanıyorum.
Tüm dikkatim dağılıyor.
“Acaba ilk 11’de var mı? Yoksa hocasına trip atar mı?” diye düşünmekten maça konsantre olamıyorum.
Varsa yoksa Van Persie...
Tamam büyük futbolcu ama Allah için söyleyin, ne oynuyor?
Pereira bakıyor, olmuyor. O’nu çıkarıyor yerine Fernandao’yu alıyor.
Fernandao sanki Van Persie’nin yedeği.
Böyle giderse gol atmayı unutacak. 9 hafta geride kaldı. Portekizli hocanın artık bu gerçekleri görmesi lazım.
Zira O’na destek veren taraftarlar bile artık ufaktan ufağa homurdanmaya başladılar.

Cim Bom’u bırak Kartal’a bak

Eğer bu Fener, Galatasaray karşısında ilk 60 dakika sonrasında bocalıyorsa bunun nedenini Pereira açıklamalıdır.
1-0’dan sonra milyonlar ikincisini beklerken, sonlarda yenen gol tüm hesapları alt üst etti.
İnanın maç 10 dakika daha uzasaydı Cim Bom sahadan başı dik olarak ayrılan taraf olurdu.
Pereira maç sonrası konuşmasının bir yerinde diyor ki, “Bu kadar eleştiriye rağmen Galatasaray ile aynı puandayız.”
Ne demek şimdi bu?
Galatasaray’ı bırak.
Bak, Kartal buldozer gibi önüne geleni eze eze gidiyor.
Beşiktaş’tan neden 4 puan geridesin? Onun açıklamasını yap.

Zor dostum zor

Fatih Terim’im milli takımda vazgeçilmezleri Ozan kulübede. Şener de öyle. Acaba Volkan Şen sakat olmasa o da yanlarında olur muydu bilemem.
Hamza hoca gol için Podolski’yi çıkarıp Sinan’ı sahaya sürüyor. Umut’un yerine Burak’ı alıyor.
Ya Pereira ne yapıyor?
Herhalde skoru korumak için olacak Fener’in en iyisi, golün sahibi Diego’yu kenara alıyor. Meireles’e görev veriyor.
Adama sorarlar: Niye sakatlıktan yeni çıkan Meireles?
Niçin Ozan değil?

Dostluk bitmesin

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki dostluk bitmez. Tabii Beşiktaş da buna dahil.
Hiç bitmesin de...
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nda, “Galatasaray ile dost değiliz” dedi ve 3 Temmuz sürecindeki sıkıntılı dönemde Galatasaray’ın Kadıköy’de şampiyon olduktan sonra kupayı alma ısrarını unutamadığını söyledi.
Başkan Aziz Yıldırım’ın rahmetli Özhan Canaydın ve Adnan Polat ile yan yana maç izledikleri günleri hatırladım. Rahmetli Özhan Canaydın’ın, Fener’in ezeli rakibini 6-0 yendiği maçta Aziz Yıldırım’ın elini sıkmasının Canaydın’ı kendi camiasında nasıl zor durumda bıraktığını bilenlerdenim.
En acımasız eleştirilere, “Bizim dostluğumuz bir iki yıllık değil yüz yıllık” dediğini de dün gibi hatırlarım.
Keza Beşiktaş’ın efsane başkanı, rahmetli Süleyman Seba... O da hem eski başkan Ali Şen hem de Aziz Yıldırım’ın en büyük dostu idi...
Bakıyorum, Galatasaray’dan sonra Beşiktaş’la da Fener’in arasına kara kedi girdi.
Ülkemizin birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu şu günlerde karşılıklı demeçler bu renklere gönül verenleri üzmekten başka bir işe yaramaz.
Ayrıca tüm kulüp başkanları ve de taraftarlar şunu hiç unutmasın:
Dostluklar, kimsenin tekelinde değildir.

28 Ekim 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gider mi?‘’

Deniyor ki;
“Fenerbahçe, Ajax ve Galatasaray karşısında başarısız olursa Vitor Pereira gider...”
Zaten kalırsa şaşırırım.
Bırakın Ajax’ı, Galatasaray karşısında alınacak bir beraberlikle bile sarsılır.
Hele bir yenilgide kimse O’nun tarafında olmaz.
Pereira, “Kayseri maçında 3 puan aldık, mutluyuz” diyor.
Maçı tribünlerde izleyenler ve de ekran başında endişe içinde kıvranan Fenerliler’in hiçbirinin Pereira ile aynı düşüncede olduğunu sanmıyorum.
Şahsen, Portekizli hocanın bu işin altından kalkacağına ve Fener’i, Avrupa’da ve ligde başarıya ulaştıracağına inancımı yavaş yavaş kaybediyorum.
Aziz Yıldırım ve yönetimdeki arkadaşlarının 70 milyon Euro transfer ücreti ödeyerek yarattıkları, şöhretlerle donattıkları Fenerbahçe bu olamaz.
Düşünün, bu takımın hâlâ ciddi bir iskeleti yok. Sistemi de öyle. Kadro seçiminde hatalar diz boyu.
Lütfen artık kimse ‘Volkan Şen yoktu’, ‘Meireles arandı’, ‘Gökhan’ın eksikliği belli oluyor’ gibisinden bahaneler üretmesin.
Arızanın adresi belli:
VİTOR PEREİRA ve TERRANEO

Frene bas Volkan

Öfke ile kalkan, zararla oturur...
Tartışmasız Türkiye’nin en iyi kalecisi Volkan’ın bunu çok iyi bilmesi lazım.
Volkan, Fener’in en büyük kozu. En iyisi ve de kaptanı. Sahanın en sakin insanı olması gerekirken, maçın bitimine 10 saniye kala kendisine çarpan Furkan ve sonra da Zeki ile ağız dalaşına giriyor. Furkan’la kafa kafaya geliyor. O pozisyona Mete Kalkavan sarı değil de kırmızı kart gösterse derbide oynayamayacak. Bir kötü sonuçta faturanın kendisine çıkacağını hesaplayamıyor, kendinden geçiyor.
Hatırlayın, Kazakistan maçında ısınmak için sahaya çıktığında bir takım terbiye noksanı insanların küfürlerine sinirlenmiş ve stadı terk etmişti.
O günden bu yana milli takıma çağrılmadı. Bu saatten sonra da davet edileceğini sanmıyorum.
Futbol yaşamının sonlarına yaklaşırken daha olgun davranması beklenen, arkadaşlarına örnek olması gereken Volkan’ın bu tip olaylarda gaza değil, frene basması şart...

Elbette karışacak

Başkan Aziz Yıldırım sezon başlarken ısrarla, “Artık ben bu işe karışmayacağım” dedi ve takımın başına sportif direktör olarak Terraneo’yu getirdi. Sözünde de durdu...
Ancak, Kayseri maçındaki Volkan olayından sonra bardağın taştığını gördü ve sinirlenerek 8 hafta sonra soyunma odalarına girdi.
Ben, “Başkanlar takıma karışamaz. Soyunma odalarına giremez. Hocalara müdahale edemez” şeklinde bugüne kadar yapılan eleştirilerin hep karşısında oldum.
Milyonlar harca, borca gir... Takım aksayınca veya kötü sinyaller vermeye başlayınca kenarda otur seyret!
Olacak şey değil. Fener’in efsanesi Rıdvan Dilmen’in yazısındaki, “Başkan hoca ile konuşmalı. Aziz beyin ‘Hocam bizim takım kazanıyor ama ruh gibi. Neden böyle?’ diye sorması lazım” görüşüne aynen katılıyorum.
Fener’de artık iplerin ele alınmasının zamanı geldi, geçiyor.

21 Ekim 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Futbolcuya-antrenöre EVET Hakeme HAYIR!‘’

Eğer bazı hakemler maçın önüne geçmeye başladıysa...
Ki bana göre çoktan başladı!
O zaman MHK Başkanı Kuddusi Müftüoğlu’nun şapkasını önüne koyup ‘yabancı hakem’ konusunu iyice bir irdelemesi lazım.
Hatırlayın;
2 Eylül’de bu köşede şunları yazmıştım:
“Futbolun güzelliklerini koruyalım diyoruz. Ancak hakem hataları yazılı ve görsel basında hep birinci planda. Hakemlerin, sonucu etkileyici kararları sahadaki oyunun önüne geçiyor. Onun için lütfen dikkat. Yarın öbür gün yabancı hakem konusu ortaya atılırsa kimse şaşırmasın.”
Sakın ‘olmaz’ demeyin.
Ligimizi cazip hale getirmek için yabancı futbolcuları milyon Euro’lar ödeyerek alıyoruz. Onları çalıştırmak için çuvalla Euro sarfederek yabancı hocaya kapıları açıyoruz. Ama konu yabancı hakem olunca ‘HAYIR’ diyoruz.
Adı ‘süper’ olan ancak süperlikle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu ligde haftalardır hakem hataları konuşuluyor.
Bazı kritik maçlarda ve derbilerde, eğer kulüpler de isterse pekala yabancı hakem davet edilir.
Onlar hata yapmaz mı? Elbette yapar ama kimse sonuçlardan önce ve sonra senaryo yazamaz ve dedikodu üretemez.

Bir Çoban’a bak...


Kasımpaşa-Çaykur Rizespor maçının hakemi Deniz Çoban, Lig TV muhabiri Alper Yemeniciler, Rıza Çalımbay’la söyleşi yaparken aniden bu ikilinin yanına geldi ve “Belki de yapmamam gereken bir şeyi yapıyorum ama içeri girerken iki takım aleyhine yaptığım hatalarını izledim ve çok üzüldüm” dedi. İki taraftan özür dilediğini söyledi.
Ekran başındaki milyonlar, bu sahneyi şaşkınlıkla izledi.
Çoban’ın daha sonra yaptığı açıklamada Rizesporlu oyuncuyu boşuna attığını söylemesi, penaltı kararının yanlış olduğunu açıklaması takdirle karşılandı.
Deniz Çoban doğru olanı yaptı, içini döktü.
Deniz Çoban hakemliği bırakıp bırakmama kararını bir hafta içinde vereceğini söylemiş.
Kuddusi Müftüoğlu’nun doğruları dobra dobra söyleyen Deniz Çoban’ı kararından döndürmesini bekliyorum.

Bir de Özkahya’ya...

Bu maçtan bir gün önce oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi gözümün önüne geldi.
-Beşiktaş’ın attığı ilk golün ofsayt olduğunu süzemeyen
-Ersan’ın Volkan’a yaptığı harekete kırmızı kart çıkarmayan
-Üçüncü gol öncesi Gomez’in Alves’i nasıl çekip bıraktığını göremeyen
-85. dakikada Van Persie’yi ofsayt diye durduran
-Markovic’in düşürülmesine bırakın kart çıkarmayı, faul bile vermeyen Halis Özkahya maç sonrası acaba evindeki video’dan pozisyonları izledi mi? Verdiği kararları görünce içi rahat etti mi?
Keşke o da konuşsa...
Şu satırları hiç yazmayacaktım ama Deniz Çoban’ın açıklamalarını ekrandan görünce ve de yazılı basından okuyunca dayanamadım.

Van Persie yedek oturmaz

Birilerinin Pereira’ya, “Arkadaş, bu Van Persie’yi ilk 11’de sahaya çıkaracaksın” diye direktif vermesi artık şart oldu.
Pereira‘nın inadı Van Persie’yi iyice germiş. Bu durum, ikilinin yan yana geldikleri fotoğraflarda da açıkça görülüyor. Beşiktaş maçı öncesi Pereira kulübede futbolcularının elini tek tek sıkarken Van Persie’nin, hocası elini uzattığı zaman şöyle bir suratına bakması, arkasından elini isteksizce sıkarken başını yana çevirmesine ekranlarda herkes şahit oldu.
Ayni şeyi Volkan Şen için de söyleyeceğim. Son Beşiktaş maçında harikalar yarattı. Oyuna alındığı anda Fener’i şahlandırıyor. Ortaları, çalımları ile sahada adeta rüzgar gibi esiyor.
Ve Pereira nedendir bilinmez ikisine de sonradan şans veriyor.
Ayrıca bir konuya da değinmeden geçemeyeceğim. Bu Fernandao’ya ne oldu? Adam Bursa’da gol kralıydı, Fener’de gol kaçırma kralı!
İşte bu yüzden diyorum ki birileri artık devreye girmeli ve Pereira’yı uyarmalı.

Yazıklar olsun


Bursaspor seyircisi -tabii hepsi değil- “Ertuğrul istifa” diye tribünlerden tempo halinde bağırınca ne yalan söyleyeyim içim cız etti.
Özü sözü doğru, futbolculuğu ve hocalığı tartışılmaz, kime sorsan ‘adam gibi adamdır’ diye övgü dolu cümlelerle göklere çıkardığı Ertuğrul hocaya yapılan vefasızlıktan başka bir şey değildir.
O istifaya çağrılan Ertuğrul Sağlam‘ın 2009-2010 sezonunda Bursaspor’u şampiyon yaptığı ne çabuk unutuldu.
Tüm başarılı işler O’nun hocalığında gerçekleşmedi mi?
O’nu gözyaşı dökecek kadar üzenler, hayatlarının en büyük ayıbını etmişlerdir. Sadece ‘yazıklar olsun’ diyorum.

30 Eylül 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Formda olsa oynatmaz mı?‘’

Yedek kalmayı kimse istemez...
Hele adın Robin van Persie olunca aklının ucundan bile geçmez...
O bir Dünya şöhreti...
Hayranlarının taktığı isimle anılıyor:
“Uçan Hollanda’lı”...
Van Persie, maç sonrası kulübede oturmaktan memnun olmadığını, 90 dakika oynayabilecek durumda olduğunu söyledi.
Saha kenarında en ufak bir hatada ceketini yere fırlatacak kadar hırslı bir kişiliğe sahip, tek hedefi şampiyonluk olan Pereira‘nın formda bir Van Persie’yi oynatmama gibi bir lüksü olabilir mi?
Asla olmaz... Buna kargalar bile güler.
Uzatmayalım... Olacaklar belli. Belki bu yazıyı okuduğunuz sırada Pereira-Van Persie arasındaki soğuk savaş sona erecek -ki doğrusu da bu- ve göreceksiniz Hollandalı yıldız, Beşiktaş derbisinde formasına kavuşacak.
Yanlış olan tek şey Van Persie’nin saha kenarındaki hareketleri ve yazılanlara göre soyunma odasında hocasına karşı davranışları..

Merak ettim de..

Stoch’u, Bursaspor’a kiraya veren Fenerbahçeli yöneticiler, sözleşmeye bir madde koydurmuş. “Fenerbahçe’ye karşı oynayamaz...”
Neden?
Ya iyi oynarsa... Ya gol atarsa? Ya da yenilirsek diye mi?
Bursasporlular, Şener, Volkan, Ozan ve de Fernandao’nun satış mukavelesine, ”Bu dörtlü bize karşı forma giyemez “ diye bir şerh konulmasını isteseydi, acaba Fenerbahçe tarafı ne derdi? Onu düşündüm.
Sonra sordum soruşturdum, Avrupa’da bir örneği olmadığını söylediler.
Stoch kiralanır mı, satılır mı o ayrı mesele. Bir futbolsever olarak keşke sahada olsaydı derim ben.

Haklısın Hamza hoca...

Hamza hocaya yapılan eleştiriler kabul edilir cinsten değil.
Trabzon maçı öncesi dedikodular zirveye çıktı. Yok efendim istifası cebindeymiş. Galatasaray yenilirse, Hamza nasıl gönderilir hesapları yapılıyormuş.
Bunlar bir yana giderse yerine kimin geleceğini yazanlar bile oldu.
Beyler, Galatasaray dördüncü yıldızı takarken başında kim vardı? Üç kupa kimin zamanında kazanıldı?. O zaman Hamza hocayı göklere çıkaran sizler değil miydiniz?
Bazen ölçü kaçıyor. Hem de fazlası ile...
“Florya sahipsiz“deniyor... Hâlâ bir isim öneriliyor. Bırakın artık modası geçmiş bu saçma sapan akıl vermeleri.
Florya’nın tek patronu var, O da Hamza Hamzaoğlu.

23 Eylül 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kim haklı?‘’

İki hafta önce bu köşedeki yazımın başlığı, “Ozan ve Volkan kulübede oturmaz” idi.
Eleştirenler de oldu, benimle ayni fikirde olduğunu söyleyenler de...
Ancak bir okuyucunun tepkisi bana ilginç geldi. Attığı tweet’te şunları yazmıştı:
“Haklısın. Nani ile Van Persie oturmalı kulübede. Herkes zamanı ve sırası gelince giyer formayı. Bırakın, karıştırmayın takımı”
Fener’i karıştırmak gibi bir niyetimiz yok, olamaz da...
Ancak görünen köy kılavuz istemez. Bakın Kasımpaşa maçına. Son dakikaya kadar taraftar tribünde hop oturdu hop kalktı. Yüreği ağzına geldi.
4 hafta oldu. Pereira, elindeki şöhretleri bir türlü yerli yerine oturtamadı. Fener’in hangi sistemde oynadığı belirsiz. Nani ve Van Persie hâlâ hazır değil.
Niye-neden-niçin?
Bay Pereira’ya bir sorum var:
Volkan’ın ilk 11’de oynaması için ne yapması lazım?
Kasımpaşa karşısında 88. dakikada forma şansını yakaladı, ortalığın tozunu attı. Fener’e hareket getirdi. Büyük golcü Fernandao ileride yalnızları oynuyor. Bir doğru dürüst gollük pas aldı, o da Volkan’dan. Müthiş şutunu Isaksson önledi.
Az daha unutuyordum. Ozan da gösterdiği bu performansla sanırım artık kenarda sıra beklemez.

Diego’yu aradım

“Diego bu takımda oynamaz” diyenler, takımı yavaşlattığını söyleyenler... Bakıyorum bir kısmı Kasımpaşa maçından sonra fikir değiştirmiş.
Diego şimdi de aranan adam olmuş.
Fenerbahçe’de Alex’ten sonra oyun kurucu bir Emre vardı. O gitti -Ben hâlâ yokluğunu hissediyorum- aynı görevi Diego yapmaya başladı. Ama ne hikmetse kimseye kendini beğendiremedi.
Dua edin sakatlığı kısa sürede geçsin. Gerçeği kimse görmüyor veya görmek istemiyor. Bir hafta iyi olunca göklere çıkarıyoruz. Sonraki hafta kötü olunca o futbolcuyu acımasızca yeriyoruz. Yani haftalık yaşıyoruz.
Sözün kısası; bu Diego, Fener’de “banko” oynar.

Aziz Yıldırım hedefe yürüyor


Başkan Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Yandex ve ‘Hedef 1 Milyon Üye’ tanıtımı için arkadaşları ile dur durak bilmeden İstanbul’u dolaşıyor.
Geçen hafta 650 bini aşkın taraftar programı bilgisayarına indirdi. Kısa sürede 1 milyonu aşacağı tahmin ediliyor. Bu arada ‘1 Milyon Üye’ projesi de hızla yürüyor.
Eğer Fenerbahçe ligde iyi sonuçlar alırsa ve de yıl sonunda şampiyonluğu yakalarsa, Yandex de, ‘1 Milyon Üye’ projesi de büyük patlama yapar. Ve de Fenerbahçe, dünya kulübü olma yolunda büyük mesafe alır.
O zaman futbolseverler ve bizler aklımızın ucundan bile geçirmediğimiz şöhretli futbolcuları sahada izleme fırsatını yakalarız. Hadi bakalım kolay gelsin...

Galatasaray Melo’yu çok arar

Hatırlayın, Arda Turan, “Galatasaray, Melo’yu arar” demişti.
Sadece Galatasaraylılar değil, Melo’nun İnter’e gidişinin büyük kayıp olduğu konusunda taraflı tarafsız herkes aynı görüşte.
İşin ilginç yönü Melo, Galatasaray’ın İnter’e verdiği beşinci futbolcu...
Hakan Şükür, Emre Belözoğlu, Okan Buruk; transferin son gününde İnter’e kiralanan Telles ve de Melo...
-Melo orta alanın güvencesiydi.
-Agresif hareketleri ile rakiplerini etki altına almasını iyi biliyordu.
-İkili mücadelelerin çoğunda diriliği ve kuvveti sayesinde başarılı oluyordu.
Kısacası başlı başına bir takım demesek de bana göre Galatasaray’ın yarısıydı.
Saha içi ve dışında bazı hareketleri haklı olarak bizlere ters geliyordu ama ne yalan söyleyelim büyük futbolcuydu.

16 Eylül 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ozan ve Volkan kulübede oturmaz‘’

Pereira’nın şunu kafasına koyması lazım.
-Arkadaş, Ozan Tufan kulübede oturmaz.
-Volkan, bu takımın ilk 11’inde sahaya çıkar.
Fernandao, geçen yılın gol kralı. Kupalarda 4, ligde 22 gol attı. Kalecilerin korkulu rüyası. Hele Volkan, Ozan ve de Şener’le birlikte sahaya çıktığı anda her an patlamaya hazır bir bomba... Sen Antalya karşısında bocalarken Fernandao’yu oyundan alıyorsun, Volkan’ı sahaya sürüyorsun. Oysa Fernandao-Volkan ikilisi, “Biri ortalar, diğeri bombalar” diye ün saldı. ‘İyi oynadı’ dediğin Diego‘nun yerine aslında Ozan‘ın oyun başlarken sahada olması lazım. Hiç olmazsa ikinci devrede şans verebilirdin.

Hiçbir hoca böyle bir kadro görmedi

Pereira şanslı hoca. Aziz Yıldırım yabancılardan Van Persie, Josef, Nani, Ba ve son olarak da Markovic‘i aldı.
Yetmedi, Bursaspor ’un her teknik direktörün, “Ah bizde olsa“ diye iç geçirdiği dört şöhreti; Şener, Fernandao, Ozan ve Volkan’ı büyük paralarla transfer etti.
Yani Fenerbahçe tarihinde hiçbir hocaya nasip olmayan bir kadro emrine verildi.
Shakhtar yenilgisi ve Şampiyonlar Ligi’nden elenme bir başarısızlıktır.
Bu, hiç unutulmamalı ve de ‘kaza oldu’ diye geçiştirilmemeli.
Artık Pereira’nın kendi kariyeri açısından da bu kadro ile Avrupa Ligi’nde söz sahibi olması hatta kupayı alması, ligde de Fener’e dördüncü yıldızı taktırması şart.
Bilmiyorum, çok şey mi istedim acaba!
Son sözüm şu:
Böylesine şöhretlerden kurulu bir kadro, Rizespor karşısında ve Antalya önünde olduğu gibi tribünlerdeki o muhteşem 12. adama, “Gol geldi, gelecek” diye eziyet çektirmez.

Bana göre sana göre

Nani’nin ceza alanı içinde Kvesic tarafından düşürülmesi “Yüzde 100 penaltı”.
Bu yüzden, “Verilebilir de verilmeyebilir de” ya da “Bana göre-sana göre” yorumlarına katılmıyorum.
Diego-Kadir mücadelesinin de ‘faulle’ uzaktan yakından ilgisi yok. Bu konudaki görüşler sapına kadar doğru.
Kısacası iş sonunda dönüp dolaşıp hakem Bülent Yıldırım’a odaklanıyor. Ve dolayısı ile hakemlere...
Geçtiğimiz haftaya bakın, hemen tüm yöneticiler, teknik adamlar haklı-haksız hakem kararlarından şikayetçi.
Bu yıl tüm kulüpler varlarını-yoklarını ortaya koydu. İnanılmaz paralar harcandı. Dünyanın dört bir köşesinden şöhretler, usta ayaklar Türkiye’de...
Futbolun güzelliklerini konuşalım diyoruz ancak hakem hataları yazılı ve görsel basında hep birinci planda. Hakemlerin sonucu etkileyici kararları sahadaki oyunun önüne geçiyor. Onun için lütfen dikkat. Yarın öbür gün tekrar yabancı hakem konusu ortaya atılırsa kimse şaşırmasın diyorum.

03 Eylül 2015, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kimi işaret ederse o!‘’

Bir ay içinde hem kupa, hem Süper Lig şampiyonluğu kaçtığı için öfkelenen protestoculara bir çift lafım var... Arkadaşlar bu kongre bir defa daha gösterdi ki;

-Aziz Başkan istemediği sürece o koltuktan kendisini kimse kaldıramaz.

-Adayım diyen sadece, ‘vaktiyle aday olmuştu’ diye anılır. Yani başkanlığı rüyasında görür.

-Aziz Başkan, “Yoruldum, bırakıyorum” dediği anda başparmağı ile gösterdiği kişi Fenerbahçe başkanı olur.

Aziz Yıldırım 7 Temmuz’da yapılacak mahkemede ceza alsa da almasa da (İnşallah karar lehine çıkar) başkanlığı bırakacak. İşte bu yüzden artık caddelerde, sokaklarda, tribünlerde ‘istifa’ diye bağırmayın. Sinirleriniz aşırı derecede yıpranır, ses telleriniz zarar görür.

Ali Koç heyecanı

Başkan Aziz Yıldırım’ın Ali Koç için, “Bıraktığım gün aday olacak, söz verdi” demesi, Koç’un da, “Elimizi taşın altına koyma zamanı geldi” şeklindeki konuşması kongre salonunu ayağa kaldırdı. Koç’a üyelerin gösterdiği sevgi seli, “Artık Fenerbahçe’de başkanlık yürüyüşü başladı” diye yorumlandı.

Bakınız, bundan önceki kongrede de Ali Koç adı ortaya atıldı ama o hiçbir zaman altı yıl birlikte çalıştığı Aziz Yıldırım’ın karşısına çıkmadı. Adaylığı için ısrar edenlere ‘evet’ deseydi inanın kıyasıya bir mücadele olur, kaybeden Koç veya Yıldırım değil Fenerbahçe olurdu. Bu nedenle Aziz Yıldırım’ın zamanlaması ‘cuk’ oturmuştur.

Suçlu-kefil edebiyatı...

Başkan Aziz Yıldırım’ın bir lafıma takıldım. Diyor ki;
“İsmail hocaya kefilim dedim. Yine kefilim. Benim suçlu... 50 milyon Dolar harcasaydım başarılı olacaktım ama olmadı. Kulübü borç batağına sok şampiyon ol, sonra büyük başkan. Ben bunu yapamam.” İyi de kaçan şampiyonluğun Fener’e nelere mâl olduğu iyi hesaplandı mı acaba?

Bırakın getiri-götürü hesabını 4. yıldızın değeri Dolar’la-Euro ile ölçülür mü?

5 günde kaybolan iki kupa bu renklere gönül verenlerin ciğerine oturdu.

Seçim öncesi bazı görüşleri dinledim. Kimi Aziz Başkan için “25. yılını doldurmalı” dedi. Kimi Fenerbahçe yenildiği zaman başkanın sabahlara kadar uyuyamadığını söyledi. Kimi tesislerden dem vurdu. Yahu başkanın Fenerbahçe aşkını, yaptığı tesisleri, yatırımları, verdiği karşılıksız paraları bilmeyen mi var? Defalarca yazdım, “Hizmetlerini inkar eden taş olur” diye. Lütfen artık boş lafları bırakın, insanları kendinize güldürmeyin.

Beşiktaş’tan örnek davranış

Biliyorsunuz yabancı teknik direktörlerle anlaşma yapıldığı zaman krallar gibi karşılama törenleri yapılır. Hoca omuzlara alınır. Yazılı ve görsel basında göklere çıkarıcı yayınlar yapılır. Başarılı olamadıkları zaman da tam aksi olur. Dünya çapında kariyerleri olan hocaların Atatürk Havalimanı’ndan bavullar elde, bir tek uğurlayanı olmadan ülkelerine döndükleri çok görülmüştür.

Geçtiğimiz cumartesi günü alışılmadık bir olay yaşadık. Beşiktaş’la yolları ayrılan Bilic’e başkan Fikret Orman, yöneticiler Ahmet Nur Çebi, Mete Vardar, Hakan Özköse ve Berkan Gocay bir veda toplantısı düzenlediler. Kendisine Beşiktaş’ın simgesi bir kartal heykeli armağan edildi. Karşılıklı övücü, teşekkürlü konuşmalar yapıldı. Taraftarlar Hırvat çalıştırıcı lehine tezahürat yaptı.Dileriz Beşiktaşlı yöneticilerin bu davranışı diğer kulüplere de örnek olur.

02 Haziran 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşte o gol...‘’

Emre ’nin o “muhteşem“ golü bakın neleri değiştirdi.
Galatasaray’a “acele etme... Hele bir dur bakalım “mesajı” gitti...
Adını söylemeyeceğim birilerini ipten aldı...
Fenerbahçe’de şampiyonluk heyecanı yeniden başladı...
Beşiktaş’ı karamsarlığa itti...
Para musluklarını açtı...
“Bu iş bitti” diye hayal kuranlar “Son sözü ben söylerim” uyarısı ile ayıldılar.

Yeter artık

Ben yazmaktan bıktım...
Arkadaşlar, bu Emre’ye, Volkan’a, “Neden... Niçin... Niye küfür ediyorsunuz?..
Ayıptır... Yazıktır... Günahtır...
Tribünlerden ana avrat ağzına geleni haykır... Pet-şişe çakmak salla... Feribotta saldır...
Bir Emre... Bir Volkan ve diğer takımlarda hem kendi forması hem de milli takım için ter dökenlere yaptığınız vicdansızlık değil de nedir?..
Emre ile İtalya’da, İngiltere’de, İspanya’da top koştururken övündük. Şimdi Arda Avrupa’da gurur kaynağımız...
Bunların üzerine titreyeceğimize acımasızca yıpratmaya bakıyoruz...
Geçen hafta da yazdım... Lütfen bu 6222 sayılı kanunu harekete geçirin ve tüm yaptırımları ile uygulayın...
Bir de hoşgörülü olalım...
Açık ve samimi olalım, bu İsmail’in işi de oldukça zor...
Bakıyorsunuz bir gün “Lucescu geliyor”... Bir başka gün “Jürgen Klopp...”
Böylesine çekişmeli bir lig.. Ve sonra “gitti-gidecek-gidiyor“ konuşmaları ....
İnsanın sinir sistemi alt-üst olur...
Hep eleştiriyoruz...
Biraz da hoşgörülü olsak...
Bir de bunu deneyelim bakalım...

Başka?

Bir yandan lig... Bir yandan stat... Muhalefetten gelen eleştiriler... Beşiktaş’ın genç başkanı Fikret Orman beş-altı cephede uğraş veriyor...
Başkan’dan yapmasını istenilenler de hayli kabarık...
Takımı şampiyon yap başkan...
Stadı bitir başkan...
Borçları öde... Borç yapma başkan...
Transferde şöhret al başkan...
El insaf yahu...
Şu borç konusunda yapılan ağır eleştirilere bir bakın...
Bir formül üreten yok...
Elini taşın altına sokan hiç yok...
Bakınız beyler; Fikret Orman şu anda efsane başkan Süleyman Seba’nın izinde yürüyor...
Yermeyi bırakın, biraz destek verin yeter...

Hamza doğrusunu yaptı

Hatırlarsınız Emre Çolak, Mersin maçı sonrası oyundan alınınca, Hamza hocanın uzattığı eli sıkmamış ve doğruca kulübeye gitmişti.
Emre, maç bitiminde Hamza hocanın yanına gelmiş ve özür dilemiş.
İnsan özür dileyeceği hareketi yapar mı? Elbette yapmaz...
Gençlerbirliği maçında Hamza hoca, kadroya Emre’yi çağırmadı... Galatasaray da, maçı zar-zor 1-0 kazandı.
Bu olayı, “Şampiyonluğa giderken böyle ceza verilmez“ diye eleştirenler oldu. Ancak, Hamza hoca doğru olanı yaptı ve “Kimse vazgeçilmez“ diyerek noktayı koydu.
Aksini yapsa, Emre’yi oynatsa ve Galatasaray kötü bir sonuç alsa neler yazılacağını herhalde tahmin edersiniz.

19 Mayıs 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI